DIŞ TİCARETE GİRİŞ Dersi GÜNÜMÜZDE DÜNYA EKONOMİSİ soru cevapları:

Toplam 65 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: ABD’de çürük ipotek (sub-prime mortgage) krizini doğuran sebep nedir? Açıklayınız?


CEVAP: ABD’de borç maliyetinden daha hızlı artan gayrimenkul fiyatları, pek çok insanı ipotek mukabili borçlanmaya (mortgage) yöneltmiş, artan gayrimenkul talebi gayrimenkul fiyatlarını ve bu alandan kazanç beklentilerini daha da arttırmış, bu durum talebin daha da artmasına neden olmuştur. Böylece emlak fiyatlarının ve emlak yatırımlarının getirilerinin arttığı bir döngü içine girilmiştir. Bu fiyat artışları sürdürülebilir artışlar değildir ve kimi ipotek borçluları borçlarını ödeyemez duruma gelmiştir, bu da çürük ipotek (sub-prime mortgage) krizini doğurmuştur.

#2

SORU: Krizden çıkış kapsamında alınan mali tedbirler, gelişmiş ekonomilerde nasıl karşılanmıştır?


CEVAP: Krizden çıkış kapsamında alınan mali tedbirler, gelişmiş ekonomilerde kamu açıkları ve kamu borç stoklarının tehlikeli bir boyutta artmasına yol açmıştır. Söz konusu artışlar Yunanistan ve Portekiz’de çok ciddi boyutlara ulaşmıştır. Önümüzdeki dönemlerde gelişmiş ülkelerde kamu açıklarını azaltıcı politikalar öngörülmekle birlikte, ekonomik canlanmayı yavaşlatmaması için tedrici biçimde bu açıkların azaltılacak olması kamu borç stoklarının GSYH’ye oranlarının artmasını da beraberinde getirecektir.

#3

SORU: Gayrisafi yurt içi hasıla (GSYİH) nedir? Tanımlayınız?


CEVAP: Gayrisafi yurt içi hasıla (GSYİH), bir ülkede yerleşiklerin (ülke vatandaşı ve yabancılar) sahip oldukları üretim faktörleri ile belli bir yılda ürettikleri tamamlanmış mal ve hizmetlerin piyasa değerini ifade eder. GSYİH sayesinde söz konusu ülkede bir yıl içinde gerçekleşen toplam üretim, toplam gelir veya toplam harcamalar düzeyi hakkında kabaca bir fikir sahibi olunur. GSYİH rakamları başka ülkelerin rakamlarıyla karşılaştırılarak dünya ekonomisi içinde ülkenin yeri hakkında da kabaca bir fikir sahibi olabiliriz.

#4

SORU: Dünya ekonomisi 2008 yılında ne kadarlık bir büyüme kaydetmiştir? Neden?


CEVAP: 2004 yılından 2007 yılına kadar sürekli % 4,5’in üzerinde büyüyen dünya ekonomisi, 2007 yılında ilk işaretlerini veren küresel finansal kriz nedeniyle bu eğilimini sürdürememiş ve 2008 yılında ancak % 2,8 oranında bir büyüme kaydedebilmiştir.

#5

SORU: 2. Dünya savaşından sonra küresel ekonomide yaşanan en büyük daralma ne zaman ve ne miktarda olmuştur?


CEVAP: IMF tarafından 2009 yılında dünya hasılasının % 3,0 oranında artacağı tahmin edilmekte iken, finansal krizin ekonomik krize dönüşerek derinleşmesi ile küresel ekonomide 2. Dünya Savaşı sonrasında en büyük daralma gerçekleşmiş dünya ekonomisi % 0,6 oranında küçülmüştür. 2009 yılında krize karşı alınan yüksek boyutlu parasal ve mali tedbirlerin de etkisiyle toparlanma beklenenden önce başlamış ve daralma % 0,6 ile sınırlı kalmıştır.

#6

SORU: 2009 yılında Euro bölgesi ülkeleri içerisinde ekonomisi en fazla küçülen ülke nerelerdir?


CEVAP: Krizin olumsuz etkileri Avrupa Birliği’nde (AB) çok büyük oranda hissedilmiş ve Euro alanı 2008 yılına göre 2009 da % 4,1 oranında küçülerek tarihindeki en büyük daralmayı yaşamıştır. Euro bölgesi ülkeleri içinde Fransa, ekonomisi en fazla küçülen ülke olarak göze batmaktadır. Fransa’nın 2008 yılında 2 trilyon 865 milyar 219 milyon dolar olan GSYİH’si 2009 da 2,656.407’ye 2010’da 2,582.527’ye gerilemiştir. GSYİH’si en fazla gerileyen bir diğer ülke ise İspanya olmuştur.

#7

SORU: 2011 yılında gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerin büyüme oranlarının ne miktarda olması beklenmektedir?


CEVAP: 2011 yılında gelişmiş ekonomilerin % 2,2 oranında, gelişmekte olan ekonomilerin de %6,4 oranında büyüme kaydetmesi beklenmektedir.

#8

SORU: Gelişmekte olan ülkelerin finansal sistemlerinde ciddi sorunlar yaşanmaması neye sebep olmuştur?


CEVAP: Gelişmekte olan ekonomilerde yüksek büyüme ve istihdam artışları kaydedilmektedir. Bu ülkelerin finansal sistemlerinde ciddi sorunlar yaşanmaması, krizden daha az etkilenilmesine ve maliye politikalarının daha rahat bir şekilde sonuca ulaşmasına olanak vermiştir.

#9

SORU: Gelişmiş ülkelerde kriz sonrası canlanma durumunda neler yaşanmıştır?


CEVAP: Gelişmiş ülkelerde tüketim harcamaları kriz sonrası alınan önlemlerle bir miktar canlanma göstermiş ancak, söz konusu önlemlerin sona ermesi ile tekrar düşüşler olmuştur. Tüketici güveninin hala düşük seviyelerde seyretmesi ve düşen hanehalkı gelirleri hanehalkı tüketiminin artmasını engellemekte, gelişen ekonomilerde büyümenin pozitif fakat düşük seviyede kalmasına neden olmaktadır

#10

SORU: 2010 yılında GSYİH’sini en fazla arttıran ülkeler nelerdir?


CEVAP: IMF verilerine göre Türkiye, Çin, ABD, Brezilya ve Japonya gibi dünya devleriyle birlikte 2010 yılında GSYİH’sini en fazla arttıran ülkeler arasında yer almaktadır. AB’ne üye 27 ülkeden 22’sini geride bırakan Türkiye, 2010 yılında 127.387 milyar dolarlık artışla GSYİH’ni 741.milyar 853 milyon dolara yükseltmiştir.

#11

SORU: 2008 yılında yaşanan küresel krize rağmen GSYİH’sini arttıran ülkeler neresidir?


CEVAP: Küresel krize rağmen GSYİH’sini artıracak az sayıdaki ülkelerden bir tanesi Çin olacaktır. Çin, 2010 yılında Japonya’yı geçerek dünyanın ikinci büyük ekonomisi ünvanını Japonya’nın elinden almıştır. Küresel Kriz ülkelerin milli gelirlerini eritirken, Çin ile beraber Japonya ve Hindistan da GSYİH’lerini 2009, 2010 ve 2011 yıllarında artırmışlardır. Çin için ayrı bir parantez açmak gerekir. Çünkü Çin yaşanmakta olan kriz süresince dünyanın değişik bölgelerinde dünyanın önde gelen birçok şirketini satın almış ve böylece ekonomik gücünü, başka ülkelerin ekonomik gücünü etkileyecek biçimde genişletmiştir. Çin’in dünya ekonomisindeki ağırlığı yaşanan kriz sürecinde giderek artmaktadır.

#12

SORU: Büyüme hızı nedir? Tanımlayınız?


CEVAP: Büyüme hızı, bir ekonomide GSYİH’nin bir yıldan diğerine artış hızını göstermektedir.

#13

SORU: Dünya ekonomisi 2008 yılında ne kadarlık bir büyüme hızı yaşamıştır?


CEVAP: Dünya ekonomisi, 2007 yılında ilk işaretlerini veren küresel finans kriz nedeniyle 2004-2007 yılları arasında ortalama %4,5 olan büyüme hızını sürdürememiş ve 2008 yılında ancak %2,8 oranında bir büyüme gerçekleştirebilmiştir.

#14

SORU: 2008 krizinden sonra gelişmiş ülkelerden biri olan Japonya’nın ekonomisi 2011 yılına kadar nasıl bir seyir izlemiştir?


CEVAP: 2009 yılında küresel ekonomik kriz sebebiyle %6,3 oranında küçülen Japon ekonomisi 2010 yılında %4,0 oranında büyüme göstermiştir. 2011 yılı başlarında ekonomik faaliyette Japonya’da hızlanma görülmüştür. Ancak beklenmedik şekilde ortaya çıkan deprem felaketine bağlı olarak başta otomotiv olmak üzere bir çok sektörde üretim durma noktasına gelmiştir. Japonya’nın 2011 yılında büyüme hızının %-0,5 olacağı tahmin edilmiştir.

#15

SORU: 2010 yılında yaşanan krizden etkilenen ülkeler hangileridir?


CEVAP: Yunanistan, İrlanda, Portekiz ve İspanya’dır.

#16

SORU: Dünya ekonomisi 2009 yılında ne kadar bir daralma yaşamıştır?


CEVAP: : IMF tarafından 2009 yılında dünya hasılasının %3,0 oranında artacağı tahmin edilirken finansal krizin ekonomik krize dönüşerek derinleşmesi ile birlikte küresel ekonomide 2. Dünya savaşından sonra en büyük daralmanın gerçekleşmesi sonucunda dünya ekonomisi 2009 yılında %0,7 oranında küçülmüştür.

#17

SORU: 2009 yılında gelişmiş ülkelerden ekonomisi küçülmeye gidenler ve oranları nedir?


CEVAP: 2009 yılında, gelişmiş ülkelerden Almanya’da %5,1, Fransa’da %2,6, İtalya’da %5,2 ve İspanya’da %3.7 oranında küçülmeler yaşanmıştır. Ayrıca İngiltere %4.9, Kanada %2,8’lik oran ile 2009 yılında küçülen ülkeler arasında yer almıştır.

#18

SORU: 2010 yılında dünya ekonomisi nasıl bir toparlanma yaşamıştır?


CEVAP: Başta Asya ülkeleri ve Türkiye olmak üzere gelişmekte olan ekonomilerin öncülüğünde dünya ekonomisi 2010 yılında %5,1 oranında büyüyerek beklenenden daha hızlı bir toparlanma sürecine girmiştir. Bu toparlanma sürecinde, ABD ve Euro bölgesinde yaşanan bütçe açığı ve kamu borcu problemleri gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında büyüme oranları bakımından ciddi farklılıklara neden olmuştur. Asya ülkelerinin başını çektiği birçok gelişmekte olan ülkede ekonomik faaliyetlerde belirgin bir canlanma gözlenirken, gelişmiş ülkelerde büyüme oranları nispetten düşük seyretmiştir. 2009 yılında gelişmiş ülkeler %3,7 oranında daralırken, gelişmekte olan ülkeler %2,8 oranında büyüme göstermiştir. 2010 yılında ise gelişmiş ülkeler %3,1 gelişmekte olan ülkeler ise %7,3 gibi oldukça yüksek oranlı bir büyüme elde etmiştir.

#19

SORU: 2008 krizinden sonra gelişmiş ülkelerden biri olan ABD’nin ekonomisi nasıl normale dönmüştür?


CEVAP: genel olarak dünyanın birçok ekonomisi toparlanma eğilimine girmiştir. Dünyanın en büyük ekonomisi ABD’de 2009 yılının ikinci yarısında büyüme oranlarının yükselişe geçmesi, ardından gerçekleştirilen bir dizi kurtarma paketi ile ekonomi normal seviyesine doğru ilerlemiştir. ABD’de şirket yatırımları yeniden düzenlenerek devam etmiş, özel sektör hizmetlerinde de artış gözlenmiştir. 2010 yılının başlaması ile beraber ABD ekonomisinin büyümesinde yavaşlama gözlenmiş, ilk çeyrek itibariyle büyüme oranı %3,7 olarak ölçülmüş, ikinci çeyrekte %1,7 oranında, üçüncü çeyrekte %2,6 oranında ve son çeyrekte de %3,0 oranında büyüme gerçekleşmiştir. 2011 yılı ortalarında ABD ekonomisinde; yüksek emtia fiyatları, kötü hava koşulları, arz zincirindeki sorunlar nedeniyle yılsonunda %3,0 olarak tahmin edilen büyüme oranı IMF tarafından %1,5 olarak düzeltilmiştir.

#20

SORU: 2010 yılında Avrupa ve ABD kaynaklı olumsuz gelişmelerden etkilenen gelişmekte olan ülkelerin 2010ve 2011 yılında ekonomik büyüme oranları nasıldır?


CEVAP: Avrupa ve ABD kaynaklı olumsuz gelişmelerden gelişmekte olan ülkeler de etkilenmiştir. 2010 yılında %7,3 olan gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızının 2011 yılında %6,5’e düşeceği tahmin edilmektedir. Gelişmiş ekonomilerde olduğu gibi büyüme oranlarında, Asya ve Latin Amerika ülkelerinin başı çektiği bölgeler arasında ve bölge içerisinde önemli derecede farklılıklar söz konusudur.

#21

SORU: Gelişmekte olan Asya ülkelerinden Çin ve Hindistan’ın 2010 yılındaki büyüme hızları ne şekildedir?


CEVAP: Güçlü yerel talebin Çin, Hindistan ve Endonezya’dan diğer Asya ülkelerine doğru akması gelişmekte olan Asya ekonomilerinin 2010 yılında %9,5 oranında büyüme gerçekleştirmesini kolaylaştırmıştır. 2009 yılında Çin ekonomisinde gerçekleştirilen geniş çaplı mali teşvikler, kredilerin genişlemesi, hanehalkı gelirleri ve tüketimi arttırmak adına alınan bir dizi özel önlemler sayesinde Çin 2010 yılında %10,3 oranında büyüme sağlamıştır. Çin ile beraber gelişmekte olan Asya ekonomileri içinde yer alan Hindistan da 2010 yılında sağladığı %10,1’lik büyüme hızı ile en hızlı büyüyen ikinci ülke konumundadır.

#22

SORU: 2010 yılında Latin Amerika ülkelerinde büyüme hızı nasıl gerçekleşmiştir?


CEVAP: : 2010’da Latin Amerika ülkelerinde güçlü bir büyüme gerçekleşmiş, 2010 sonu itibariyle %6,1 olmuştur. Bu orana en büyük katkı %7,5 ile Brezilya’dan gelmiş, bunun yanı sıra Meksika da %5,4 ile katkıda bulunmuştur.

#23

SORU: Gelişmiş ülkelerde 2008 yılı krizi sonrasındaki işsizlik oranları 2009 ve 2010 yılları için ne şekildedir?


CEVAP: Kriz sonrası 2009 yılında %8 ile oldukça yüksek bir seviyeye ulaşan gelişmiş ülkeler işsizlik oranı, 2010 yılında artarak %8,3’e yükselmiştir. Bu oranın 2011 ve 2012 yıllarında %7,9 olması öngörülmektedir.

#24

SORU: Euro bölgesinde 2008 krizi sonrasında yaşanan işsizlik miktarı ne kadardır? Bu bölgede hangi ülke işsizlikten en yüksek oranda etkilenmiştir?


CEVAP: Söz konusu dönemde Euro bölgesi işsizlik oranı da oldukça yüksek seviyelerde seyretmektedir. 2009 yılında %9,6 olan Euro Bölgesi işsizlik oranı, 2010 yılında %10,1’e yükselmiştir. Euro Bölgesi işsizlik oranının 2011 ve 2012 yıllarında %9,9 olması beklenmektedir. Euro Bölgesi kapsamında özellikle İspanya’nın işsizlik oranları oldukça yüksek seviyelerdedir. Bu ülke 2010 yılındaki *,1’lik işsizlik oranı ile bölgesinin en yüksek işsizlik oranına sahiptir. 2011 yılında işsizlik oranının bu ülkede *,7 olması beklenmektedir.

#25

SORU: 2009, 2010 ve 2011 yıllarında Türkiye’nin büyüme hızı ne orandadır?


CEVAP: Türkiye ise IMF verilerine göre, 2009 yılında %4,8 oranında küçülen GSYİH’sini 2010 yılında %8,9 oranında artırmıştır. 2010 yılında Türkiye’nin büyüme hızı gelişmekte olan ülkeler için gerçekleşen %7,5’luk ortalama büyüme hızının üzerindedir. Türkiye ekonomisi, 2011 yılının ilk yarısında %10,2’lik büyüme ile Avrupa’da en hızlı büyüyen ekonomi olmuştur. Sağlanan bu yüksek büyüme hızına bağlı olarak IMF 2011 yılı sonu için %6,6’lık büyüme tahminini %7,5 olarak düzeltmiştir. Ancak Türkiye ekonomisi bu düzeltilmiş tahminden daha yüksek bir büyüme hızı (%8,5) sağlamıştır.

#26

SORU: GSYİH ile yapılan ülkeler arası karşılaştırma nasıl bir fayda sağlar?


CEVAP: Kişi başına düşen GSYİH yönünden yapılan karşılaştırmalar, değişik ülkelerin vatandaşlarının birbirlerine göre refah durumlarının kavranabilmesine yardımcı olur. Ancak ülkeler arasındaki fiyat farklılıkları bu ölçütün dezavantajını oluşturmaktadır. Bu dezavantajın ortadan kaldırılabilmesi için ise, satın alma gücü paritesine göre kişi başına GSYİH ölçütü kullanılmaktadır.

#27

SORU: Satınalma gücü paritesi nedir?


CEVAP: Satın alma gücü paritesi, ortalama hayat standardı anlamında kalkınmışlık düzeyini ifade etmek bakımından en güvenilir ve pratik ölçüt durumundadır. Satınalma gücü paritesi (SAGP), ülkeler arasındaki fiyat düzeyi farklılıklarını ortadan kaldırarak, farklı para birimlerinin satın alma gücünü eşitleyen bir değişim oranıdır. SAGP’nin amacı, GSYİH ve bileşenlerinin uluslararası reel karşılaştırmasına yönelik göstergelerin elde edilmesidir.

#28

SORU: Gelişmekte olan ülkelerde 2008 krizi sonrasında yaşanan işsizlik miktarı ne orandadır? Bu ülkelerden hangileri işsizlikten en yüksek oranda etkilenmiştir?


CEVAP: Gelişmekte olan ülkeler arasında ise Rusya ve Brezilya yüksek işsizlik oranları ile dikkat çekmektedir. Rusya’da 2009 yılında %8,4 olan işsizlik oranı, 2010 yılında %7,5’e gerilemiştir. Bu ülkede işsizlik oranının 2011 yılında %7,3’e, 2012 yılında %7,1’e gerilemesi beklenmektedir. Brezilya’da ise 2009’da %8,1 olan oran, 2010 yılında %6,7’ye gerilemiştir. 2011 yılında %6,7 olması beklenen işsizlik oranının, 2012’de %7,5’e yükselmesi öngörülmektedir.

#29

SORU: 2011satın alma gücü paritesine göre, en fazla kişi başına gelire sahip ülke neresidir?


CEVAP: Dünyada 2011 yılında satın alma gücü paritesine göre, en fazla kişi başına gelire sahip ülke 102 bin 891 dolar ile Katar olacaktır. Katar’ı 84 bin 829 dolar ile Lüksemburg, 59 bin 936 dolar ile Singapur ve 53 bin 376 dolar ile Norveç izlemektedir.

#30

SORU: 2011 ve 2012 yılı verilerine göre dünyanın en fakir ülkeleri hangileridir?


CEVAP: Dünyanın en fakir ülkeleri grubuna; Afganistan, Madagaskar, Togo, Malawi, Sierra Leone, Nijer, Merkez. Afrika Cum. Eritre, Zimbabve, Burundi, Liberya ve Kongo girmektedir.

#31

SORU: Türkiye’de işsizlik oranı ne kadardır ve dünya sıralamasında Türkiye kaçıncı sıradadır?


CEVAP: Türkiye’de yüksek işsizlik oranına sahip ülkeler arasında yer almaktadır. IMF’in verilerine göre ülkemizde 2009 yılında %14 olan işsizlik oranı, 2010 yılında %11,9’a gerilemiştir. Bu oranın 2011 yılında %10,5’e, 2012 yılında %10,7’ye gerilemesi öngörülmektedir. %10’lar civarındaki işsizlik oranı oldukça yüksek bir işsizlik oranıdır. Türkiye işsizlik oranları bakımından dünya ülkeleri içinde 28’nci sırada yer almaktadır.

#32

SORU: IMF’nin 105 ülkeyi kapsayan işsizlik oranları sıralamasında ilk beş ülke ve oranları ne şekildedir?


CEVAP: IMF’nin 105 ülkeyi kapsayan işsizlik oranları sıralamasında; Makedonya yüzde 32,1 ile ilk sırayı alırken, bu ülkeyi yüzde 27,6 ile Bosna Hersek, yüzde 24,5 ile Güney Afrika Cumhuriyeti, yüzde 20,7 ile ekonomik krizle boğuşan İspanya ve yüzde 20,5 ile Sırbistan izlemektedir.

#33

SORU: İşsizliğin en düşük olduğu ülkeler hangileridir?


CEVAP: İşsizliğin en düşük olduğu ülkeler ise; yüzde 0,2 ile Özbekistan, yüzde 0,7 ile Belarus, yüzde 1,2 ile Tayland’dır. Borneo adasında bulunan, petrol zengini küçük Brunei Sultanlığı’nda, 1997 yılında Çin’e yeniden bağlanan sanayileşmiş, zengin Hong Kong’da, Avrupa’nın ve dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan, halkı Avrupa Birliği’ne girmeyi iki kez reddeden Norveç’te, yine dünyanın sayılı zengin ülkelerinden dünya çapında bankaları ve saat firmalarıyla tanınan İsviçre’de, yeni sanayileşmiş, uluslararası düzeyde dev firmaları bulunan Güney Kore’de, hızla zenginleşen Malezya’da, 3 milyondan az insanın yaşadığı Moğolistan’da işsizlik yüzde 3 ile yüzde 3,7 arasında değişmektedir. Dünyanın en büyük limanlarından Singapur’da işsizlik yüzde 2,2’nin altında ve petrol zengini Körfez ülkesi Kuveyt’te işsizlik yüzde 2,1’in altında bulunmaktadır.

#34

SORU: Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (İLO) verilerine göre 2010 yılı dünya işsizlik oranı ne kadardır?


CEVAP: Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (İLO) verilerine göre 2010 yılı işsiz sayısı tahmini olarak 205 milyon kişi olup, 2007 yılındaki işsiz sayısından yaklaşık olarak 30 milyon daha fazladır.

#35

SORU: Tüketici fiyatları endeksi nedir? Açıklayınız?


CEVAP: Tüketici fiyatları endeksi (TÜFE); bireylerin ortalama tüketim kalıplarını yansıtan bir mal ve hizmet sepetinin aylık dönemler itibariyle fiyat değişimini ölçen endekstir. Endeks sepetinde yer alan mal ve hizmetlerin miktar ve kalite değişmeleri gözönüne alınarak endeksin sadece fiyat hareketlerini yansıtması sağlanmaktadır. Perakende fiyat değişimleri ve bu fiyat değişimlerinden bireylerin nasıl etkilendikleri ile ilgili enflasyon oranı, TÜFE değişim oranıdır.

#36

SORU: Üretici fiyatları endeksi nedir? Açıklayınız?


CEVAP: Üretici fiyatları endeksi (ÜFE); yurtiçi üretimden satışa konu olan seçilmiş ürünlerin üretici fiyatlarındaki değişimin göstergesidir. Üretici fiyatları, üretimde kullanılan her türlü maddenin ve işgücünün maliyetinden etkilenmektedir. Bu maliyetlerdeki değişimin, üretici fiyatlarının değişimine ve dolayısıyla belirli bir süre sonra tüketici fiyatlarına da yansıması nedeniyle kabul gören genel bir anlayışla enflasyon oranı olarak ÜFE değişim oranı kullanılmaktadır.

#37

SORU: Enflasyon neyi ifade eder? Açıklayınız?


CEVAP: Enflasyon, fiyatlar genel düzeyinin etkili bir şekilde devamlı yükselmesi nedeniyle paranın sürekli olarak değer kaybetmesi, bunun sonucu olarak da tüketicilerin satın alma gücünü yitirmesidir. Bu tanımdan anlaşıldığı üzere enflasyon sadece belli bir malın veya hizmetin fiyatının tek başına artması değil, fiyatlar genel düzeyinin sürekli bir artış göstermesidir. Bir ekonomide bazı malların fiyatları artarken bazıları da düşmektedir. Önemli olan ortalama fiyatların seyridir.

#38

SORU: Enflasyonun gelir dağılımına etkisi ne şekilde olmaktadır?


CEVAP: Enflasyonun; gelir dağılımı, tasarruflar, dış ticaret, kaynakların dağılımı üzerinde etkileri olabilmektedir. Gelir dağılımı enflasyonla bozulur ve bu bozulma başta sabit gelirliler ile gelirleri işgücünden sağlanan toplum kesimlerinin (işçiler, memurlar, emekliler v.b.) aleyhine, gelirleri rant ve kârlara dayalı toplum kesimlerinin lehinedir.

#39

SORU: Milli gelir deflatörü nedir? Açıklayınız?


CEVAP: Milli gelir içine giren malların fiyatlarının milli gelirdeki paylarıyla ağırlıklandırılmış ortalamasındaki değişimdir.

#40

SORU: Enflasyonun dış ticaret üzerine etkileri ne şekildedir?


CEVAP: Enflasyon dış ticaret üzerinde olumsuz etkiler yaratır. Enflasyon olan ülkede, enflasyon oranı daha düşük olan ülkelerle olan dış ticaret dengesi bozulur. Bir ülkede enflasyon oranının yüksek olması o ülkenin uluslararası ticarette rekabet gücünü zayıflatır. İthal mallarının fiyatının değişmemesi buna karşılık ülke içinde fiyatların yükselişi, ithalatı cazip hale getirirken, ihraç mallarının fiyatları yabancılara pahalı geldiğinden ihracat azalır. Bu durumda ülkenin dış ticaret açığı sorunu ortaya çıkar. Dış ticaret açığı fazla olan ve hızla artan bir ekonomide, bu olumsuzluğun ortadan kalkması için döviz kurlarının artması fakat enflasyonun kontrol altında tutulması gerekir.

#41

SORU: Enflasyon sorununun boyutu nasıl hesaplanır?


CEVAP: Enflasyon sorununun boyutunu görebilmek için enflasyon oranının hesaplanması yani para değerindeki değişmelerin ölçülmesi gerekir. Bu ölçme fiyat endeksleri yoluyla yapılmaktadır. Fiyat endeksleri, fiyatlardaki ortalama değişiklikleri ölçmeye ve böylelikle (fiyatlar yükseldiğinde) paranın satın alma gücündeki düşüşü göstermeye yaramaktadır. Fiyat endeksleri, fiyatlarının izlendiği mal ve hizmet piyasasına göre isimlendirilmektedir. Bunlara tüketici fiyatları endeksi, üretici fiyatları endeksi, ihracat fiyatları endeksi, ithalat fiyatları endeksi örnek olarak gösterilebilir. Hemen hemen bütün ülkelerde fiyatlar genel düzeyini ölçmek için; Toptan eşya fiyatları endeksi (TEFE), Üretici fiyatları endeksi (ÜFE) ve Milli gelir deflatörü, olmak üzere üç çeşit fiyat endeksi hazırlanmaktadır.

#42

SORU: 2008 ve 2011 yıllarında Türkiye’de enflasyon oranlarının yüksek çıkma sebepleri nelerdir? Açıklayınız?


CEVAP: 2008 yılında ise izlenen politikalara olan güven azalmış ve enerji fiyatlarının da artmasıyla beraber bütün dünyayı etkileyen finansal kriz belirsizlikleri arttırmaya ve arz şoklarının yaşanmasına sebep olmuştur. Bu gelişmelere bağlı olarak enflasyon beklentilerinde ve temel göstergelerde bozulmalar gözlenmiştir. Enflasyon hedefinin aşılması ve hatta enflasyonun belirsizlik bandının üstünde gerçekleşmesi tahminiyle, sıkılaştırıcı para politikası sinyalleri verilmiştir. Bu doğrultuda TCMB ve hükümetin ortak kararı ile enflasyon hedefinde revize edilme yoluna gidilmiştir. En nihayetinde yıllık enflasyon 2008 yılının sonunda %4 olan hedefin üzerinde %10,1 olarak gerçekleşmiştir. 2011 yılında tüketici enflasyonu önceki yıla kıyasla 4 puan yükselerek yüzde 10,5 oranında gerçekleşmiştir. Yıl içinde Türk lirasında gözlenen belirgin değer kaybı, özellikle temel mal fiyatlarına yansıyarak, tüketici enflasyonundaki yükselişin ana belirleyicisi olmuştur.

#43

SORU:

2004 yılından 2007 yılına kadar sürekli % 4,5’in üzerinde büyüyen dünya ekonomisinin büyüme hızı bu tarihten sonra neden düşmüştür?


CEVAP:

2004 yılından 2007 yılına kadar sürekli % 4,5’in üzerinde büyüyen dünya ekonomisi (bkz. IMF Outlook), 2007 yılında ilk işaretlerini veren küresel finansal kriz nedeniyle bu eğilimini sürdürememiş ve 2008 yılında ancak % 2,8 oranında bir büyüme kaydedebilmiştir.


#44

SORU:

Gelişmiş ülkelerde 2009 yılında yüksek seviyelere ulaşan işsizlik oranları nelere sebep olmuştur?


CEVAP:

Gelişmiş ülkelerde 2009 yılında yüksek seviyelere ulaşan işsizlik oranları 2010 yılında daha da yükselmiştir. Gelişmiş ülkelerin tamamında işsizlikteki artış, talebin canlanmasını ve büyüme hızını yavaşlatmaktadır. Bunun yanında işsizliğin gelmiş olduğu yüksek seviye, ekonomideki gelir kaybına uyumun gecikmeli etkisinin talebe yansımasına, talepte bir düşüşe ve büyümenin durmasına neden olmaktadır.


#45

SORU:

Gayrisafi yurt içi hasıla nedir?


CEVAP:

Gayrisafi yurt içi hasıla (GSYİH), bir ülkede yerleşiklerin (ülke vatandaşı ve yabancılar) sahip oldukları üretim faktörleri ile belli bir yılda ürettikleri tamamlanmış mal ve hizmetlerin piyasa değerini ifade eder.


#46

SORU:

Gayrisafi yurt içi hasıla sayesinde hangi konularda kabaca bir fikir sahibi olunur?


CEVAP:

GSYİH sayesinde söz konusu ülkede bir yıl içinde gerçekleşen toplam üretim, toplam gelir veya toplam harcamalar düzeyi hakkında kabaca bir fikir sahibi olunur.


#47

SORU:

Büyüme hızı nedir?


CEVAP:

Ülkelerin ekonomik performanslarının karşılaştırılmasında kullanılan bir kriterde Büyüme Hızı’dır. Büyüme hızı, Bir ekonomide GSYİH’nın bir yıldan diğerine artış hızını göstermektedir.


#48

SORU:

2007 yılında ilk işaretlerini veren küresel finans krizine dünya ekonomisi nasıl tepki vermiştir?


CEVAP:

Dünya ekonomisi, 2007 yılında ilk işaretlerini veren küresel finans kriz nedeniyle 2004-2007 yılları arasında ortalama %4,5 olan büyüme hızını sürdürememiş ve 2008 yılında ancak %2,8 oranında bir büyüme gerçekleştirebilmiştir.


#49

SORU:

Dünya ekonomisinin 2010 yılında toparlanma sürecine girmesinin sebebi nedir?


CEVAP:

Ancak başta Asya ülkeleri ve Türkiye olmak üzere gelişmekte olan ekonomilerin öncülüğünde dünya ekonomisi 2010 yılında %5,1 oranında büyüyerek beklenenden daha hızlı bir toparlanma sürecine girmiştir. Bu toparlanma sürecinde, ABD ve Euro bölgesinde yaşanan bütçe açığı ve kamu borcu problemleri gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında büyüme oranları bakımından ciddi farklılıklara neden olmuştur.


#50

SORU:

2010 yılının başlaması ile beraber ABD ekonomisinin gelişimi nasıl gözlenmiştir?


CEVAP:

2010 yılının başlaması ile beraber ABD ekonomisinin büyümesinde yavaşlama gözlenmiş, ilk çeyrek itibariyle büyüme oranı %3,7 olarak ölçülmüş, ikinci çeyrekte %1,7 oranında, üçüncü çeyrekte %2,6 oranında ve son çeyrekte de %3,0 oranında büyüme gerçekleşmiştir.


#51

SORU:

2011 yılı sonunda ABD büyüme hızı %3,0 olarak tahmin edilirken hangi sebeplerle IMF tarafından %1,5 olarak düzeltilmiştir?


CEVAP:

2011 yılı ortalarında ABD ekonomisinde; yüksek emtia fiyatları, kötü hava koşulları, arz zincirindeki sorunlar nedeniyle yıl sonunda %3,0 olarak tahmin edilen büyüme oranı IMF tarafından %1,5 olarak düzeltilmiştir.


#52

SORU:

2011 yılı başlarında ekonomik faaliyette hızlanma görülen Japonyo'da hangi sebeple üretim durma noktasına gelmiştir? 


CEVAP:

2011 yılı başlarında ekonomik faaliyette Japonya’da hızlanma görülmüştür. Ancak
beklenmedik şekilde ortaya çıkan deprem felaketine bağlı olarak başta otomotiv olmak üzere bir çok sektörde üretim durma noktasına gelmiştir. Japonya’nın 2011 yılında büyüme hızının %-0,5 olacağı tahmin edilmiştir.


#53

SORU:

2010 yılında yeni bir kriz ile karşı karşıya kalan Euro Bölgesi ülkelerinden Yunanistan ve İrlanda hangi önlemleri almıştır?


CEVAP:

Euro Bölgesi, küresel krizin etkilerini bertaraf etmeye çalışmakla birlikte, 2010 yılında yeni bir kriz ile karşı karşıya kalmıştır. AB ve IMF, ülkeler için çeşitli kurtarma paketleri hazırlamış ve öncelikle Yunanistan ardından ise İrlanda, bu paketleri kullanarak ekonomik güçlerini biraz da olsa toparlamaya çalışmıştır. Bölge içerisinde krizden en çok etkilenen ülkelerden biri olan Yunanistan AB ve IMF’den aldığı kredilerin yanı sıra ülke içerisinde de sıkı politikalar uygulamış, harcamalarını kısıp tasarruflarını arttırma yoluna gitmiştir. İrlanda da Yunanistan’a benzer politikalar izlemiş, vergiler arttırmış, ülkenin çeşitli sosyal yardım ve sağlık harcamaları kesintilerinden oluşturulacak mali politikalar içerisinde yer alacağı belirtilmiştir. Ayrıca hükümet tarafından, AB ve IMF’den alınan yardım paketinin ileri planda ülke ekonomisini zor durumda bırakacağı, bu doğrultuda harcamaların dikkatli yapılması gerektiği konusunda halk uyarılmıştır.


#54

SORU:

Kriz Euro Bölgesi ülkelerinden Yunanistan, İrlanda, Portekiz ve İspanya'yı nasıl etkilemiştir?


CEVAP:

Kriz Euro Bölgesi ülkelerinin büyüme hızlarını da olumsuz etkilemiştir. 2010 yılında bu dört ülkeden Yunanistan %4,0 oranında, İrlanda %0,4 oranında, İspanya %0,1 oranında küçülürken, Portekiz %1,0 oranında büyümüştür (tablo 1.3).


#55

SORU:

Avrupa ve ABD kaynaklı olumsuz gelişmelerden gelişmekte olan ülkeler nasıl etkilenmiştir?


CEVAP:

Avrupa ve ABD kaynaklı olumsuz gelişmelerden gelişmekte olan ülkeler de etkilenmiştir. 2010 yılında %7,3 olan gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızının 2011 yılında % 6,5’e düşeceği tahmin edilmektedir. Gelişmiş ekonomilerde olduğu gibi büyüme oranlarında, Asya ve Latin Amerika ülkelerinin başı çektiği bölgeler arasında ve bölge içerisinde önemli derecede farklılıklar söz konusudur.


#56

SORU:

Çin, 2010 yılında %10,3 oranında büyüme oranını nasıl yakalamıştır?


CEVAP:

2009 yılında Çin ekonomisinde gerçekleştirilen geniş çaplı mali teşvikler, kredilerin
genişlemesi, hanehalkı gelirleri ve tüketimi arttırmak adına alınan bir dizi özel önlemler sayesinde Çin 2010 yılında %10,3 oranında büyüme sağlamıştır.


#57

SORU:

2010’da Latin Amerika ülkelerinde gerçekleşen güçlü büyümeye en çok katkıyı hangi ülkeler yapmıştır?


CEVAP:

2010’da Latin Amerika ülkelerinde güçlü bir büyüme gerçekleşmiş, 2010 sonu itibariyle %6,1 olmuştur. Bu orana en büyük katkı %7,5 ile Brezilya’dan gelmiş, bunun yanı sıra Meksika da %5,4 ile katkıda bulunmuştur.


#58

SORU:

IMF verilerine göre Türkiye'nin 2009 ve 2010 GSYİH'sı nasıl olmuştur?


CEVAP:

Türkiye ise IMF verilerine göre, 2009 yılında %4,8 oranında küçülen GSYİH’sını 2010 yılında %8,9 oranında artırmıştır.


#59

SORU:

Satınalma gücü paritesi nedir?


CEVAP:

Satınalma gücü paritesi (SAGP), ülkeler arasındaki fiyat düzeyi farklılıklarını ortadan
kaldırarak, farklı para birimlerinin satın alma gücünü eşitleyen bir değişim oranıdır. SAGP’nin amacı, GSYİH ve bileşenlerinin uluslararası reel karşılaştırmasına yönelik göstergelerin elde edilmesidir.


#60

SORU:

Enflasyon nedir?


CEVAP:

Enflasyon, fiyatlar genel düzeyinin etkili bir şekilde devamlı yükselmesi nedeniyle paranın sürekli olarak değer kaybetmesi, bunun sonucu olarak da tüketicilerin satın alma gücünü yitirmesidir.


#61

SORU:

Enflasyonun nelerin üzerine etkileri vardır?


CEVAP:

Enflasyonun; gelir dağılımı, tasarruflar, dış ticaret, kaynakların dağılımı üzerinde etkileri
olabilmektedir.


#62

SORU:

Enflasyon sorununun boyutunu görebilmek için ne yapmak gerekir?


CEVAP:

Enflasyon sorununun boyutunu görebilmek için enflasyon oranının hesaplanması yani para değerindeki değişmelerin ölçülmesi gerekir. Bu ölçme fiyat endeksleri yoluyla yapılmaktadır. Fiyat endeksleri, fiyatlardaki ortalama değişiklikleri ölçmeye ve böylelikle (fiyatlar yükseldiğinde) paranın satın alma gücündeki düşüşü göstermeye yaramaktadır.


#63

SORU:

Tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) nedir?


CEVAP:

Tüketici fiyatları endeksi (TÜFE): Bireylerin ortalama tüketim kalıplarını yansıtan bir mal ve hizmet sepetinin aylık dönemler itibariyle fiyat değişimini ölçen endekstir. Endeks sepetinde yer alan mal ve hizmetlerin miktar ve kalite değişmeleri gözönüne alınarak endeksin sadece fiyat hareketlerini yansıtması sağlanmaktadır. Perakende fiyat değişimleri ve bu fiyat değişimlerinden bireylerin nasıl etkilendikleri ile ilgili enflasyon oranı, TÜFE değişim oranıdır.


#64

SORU:

Üretici fiyatları endeksi (ÜFE) nedir?


CEVAP:

Üretici fiyatları endeksi (ÜFE): Yurtiçi üretimden satışa konu olan seçilmiş ürünlerin üretici fiyatlarındaki değişimin göstergesidir. Üretici fiyatları, üretimde kullanılan her türlü maddenin ve işgücünün maliyetinden etkilenmektedir. Bu maliyetlerdeki değişimin, üretici fiyatlarının değişimine ve dolayısıyla belirli bir süre sonra tüketici fiyatlarına da yansıması nedeniyle kabul gören genel bir anlayışla enflasyon oranı olarak ÜFE değişim oranı kullanılmaktadır


#65

SORU:

Milli gelir deflatörü ne anlama gelmektedir?


CEVAP:

Milli gelir deflatörü: Milli gelir içine giren malların fiyatlarının milli gelirdeki paylarıyla
ağırlıklandırılmış ortalamasındaki değişimdir.