DOĞUM BİLGİSİ VE SUNİ TOHUMLAMA Dersi Gebelik Patolojisi soru cevapları:
Toplam 20 Soru & Cevap#1
SORU:
Teratojen ajan nedir?
CEVAP:
Teratojen, ilaç, hormon, kimyasal, gamma irridasyon, iz elementler, ısı değişimleri ve bir enfeksiyöz etken, özellikle virüsler gibi uterustaki yavruda anormallikleri uyaran ajanlardır.
#2
SORU:
Korpus luteum nedir?
CEVAP:
Korpus luteum, ovaryumda ovumun atılmasından sonra onun yerinde gelişen hormon salgılayan yapıdır.
#3
SORU:
En sık görülen doğumsal anomalilerden biri olan Schistosoma Reflexum (Şistosoma Refleksum) nasıl oluşmaktadır ?
CEVAP:
Schistosoma Reflexum (Şistosoma Refleksum), ruminantlarda ve domuzlarda gözlenen en genel anomalilerden biridir. Göğüs ve karın boşluklarının tamamen kapanmaması ile karakterizedir. Kolumna vertebralisin (omurga) doğrultusunun değişmesi sonucu sakrum, koksa kemikleri ve arka bacaklar öne ve yanlara doğru giderler. Kuyruk, başa yakın olarak uzanır. Göğüs ve karın tam olarak kapanmadığı için açık kalır; iç organlar amnion sıvısı içerisinde serbest halde yüzerler. Çoğunlukla ekstremitelerde ankiloz bulunur.
#4
SORU:
En sık görülen doğumsal anomalilerden biri olan Perosomus Elumbus nedir?
CEVAP:
Perosomus elumbus olgusu, ruminantlarda ve domuzlarda görülür. Yavrunun torakal bölümünün sonunda spinal kordun hipoplazisi ve aplazisi ile karakterize bir gelişme anomalisidir. Lumbal ve sakral sinirler ile innerve edilen arka ayakları içeren beden bölgelerinde, kaslarda atrofi vardır. Arka bacaklarda bükülme ve ankiloz vardır. Eklemler hareketsizdir. Pelvis deforme ve yassıdır. Arka ayakların esnememesi güç doğuma neden olabilir.
#5
SORU:
En sık görülen doğumsal anomalilerden olan İkili Acaibatlar nelerdir?
CEVAP:
İkili acaibatlar, ya çeşitli bölgelerinden birbirine yapışık olan iki yavru (otoster) ya da normal şekilde gelişmiş yavrunun kimi beden bölümlerinin, özellikle bacaklarının fazla olması (paraster) ile karakterizedir. Otoster ikili acaibatlardan, monomfaliyen-eusomfaliyen olarak adlandırılanlarda, iki yavru da eşit şekilde gelişmiş olup karın ve sternum bölgelerinden yapışıktırlar. Monomfaliyende iki yavrunun bir göbek kordonu vardır. Eusomfaliyende ise her yavrunun ayrı birer göbek kordonu bulunur ve iç organlar birbirinden ayrı ve tam olarak geliştiğinden, bu tür ikili acaibatlar operasyonla ayrılmaları durumunda yaşayabilirler. Her iki tipte de görünüş “H” harfine benzer. Monosomiyen ve sisomiyenlerde bedenin arka kısmı, arkadan öne doğru değişik ölçüde birleşmiş, ön taraf ise ayrılmış durumdadır. Görünüşleri “Y” harfine benzer. Sisomiyenlerde ise tamamen ayrılmış iki baş bulunur. Monosefaliyen ve sisefaliyende, birbirinden ayrı iki gövde bulunur. Monosefaliyende yalnızca bir baş vardır, sisefaliyende ise iki baş birbirine yapışık durumda bulunabilir.
#6
SORU:
Molalar nelerdir ?
CEVAP:
Yumuşak kitle anlamına gelen molalar, gebeliğin erken dönemlerinde embriyonun ölmesi, ancak fetal zarların gelişmelerini sürdürmeleri sonucunda oluşurlar. İnek, köpek ve domuzlarda nadiren gözlenirler. Molalar, amorphous globosus (amorfus globosus) veya akardiak acaibat olarak ta adlandırılmaktadırlar. Genellikle ikiz gebeliklerde yavrunun biri normal gelişmesini sürdürürken, diğer embriyonun ölmesi ve mola durumunu alması biçiminde ortaya çıkar. Normal bir fetüsün fetal membranlarına tutunmuş, yuvarlak şekilli, deri ile çevrilmiş konnektif dokudan oluşan doğmasal bir anomalidir. Sağlıklı ikizinden farklı cinsiyette olabilir. Genellikle gonadal gelişme olmadığından, freemartinismus için bir tehdit oluşturmaz.
#7
SORU:
Molalar görünüş ve karakterine göre nasıl adlandırılırlar?
CEVAP:
Molalar görünüş ve karakterine göre; Mola cystica (kese şeklinde), Mola sanguinolenta (içi kanla dolu), Mola villosa (villi koryalisleri çok gelişmiş), Mola carneosa (et şeklinde), Mola racemosa (üzüm salkımı şeklinde) gibi adlar alırlar.
#8
SORU:
Koryon zarı nerede bulunmaktadır?
CEVAP:
Koriyon, yavruyu uterusta saran içten dışa üçüncü zardır.
#9
SORU:
Trofoblast nedir?
CEVAP:
Trofoblast, döllenmiş yumurtanın ilk gelişim evrelerinde, yumurta bir kesecik ya da blastosist biçimini aldığı zaman bu kesenin duvarını oluşturan hücrelere denmektedir.
#10
SORU:
Mumifikasyon nedir?
CEVAP:
Mumifikasyon, evcil hayvanlarda fetüsün ölmesi, allantois (yavruyu uterusta saran içten-dışa ikinci zar) ve amnion sıvılarının emilmesi, yavru zarlarının kuruması, büzülmesi, sertleşmesi ve uterusun üzerine yapışarak yavruyu kuru bir kitle halinde tutması ile karakterizedir. Bu durumda korpus luteum aktivitesini sürdürür ve annede herhangi bir klinik bulgu gözlenmez. Tüm evcil hayvanlarda görülmekle birlikte, en çok ineklerde rastlanır. Gebelikte yavrunun ölümüne ve yavru atmaya neden olan faktörler nedeniyle oluşur. Mumifikasyonun iki klinik tipi vardır. Hematik tip ineklerde, papiraseus tip ise koyun, keçi, kedi, köpek ve domuzlarda görülür.
#11
SORU:
Karunkula nedir?
CEVAP:
Karunkula, uterusun lamina propriyasında bez içirmeyen, maternal plasentanın işlevsel bölümü olan tomurcuk şeklindeki oluşumdur.
#12
SORU:
Hematik tip mumifikasyon nedir?
CEVAP:
İneklerde fetal mumifikasyon %0.13-1.8 oranında görülür. Her ırk ve her yaştan inekte görülürse de Guernsey ve Jersey ırkı ineklerde daha sık ortaya çıkmaktadır. Bu tipte fetal sıvılar rezorbe olur, fakat fetüs ve yavru zarları viskoz, çikolata renginde bir materyal ile çevrilidir . Bu rengin, fetal ölüm nedeniyle, karunkulalardaki kanamalardan kaynaklanan kandaki pigmentler nedeniyle olduğu düşünülmektedir. Gebeliğin 3 ila 8. ayları arasında fetal ölümü izleyerek oluşabilir. Doğumun başlaması için fetal sinyaller olmadığından ve ovaryumlarda gebelik korpus luteumu bulunduğundan, gebelik süresini kestirmek olası değildir. Mumifiye fetüsün alınması sırasında gerekli özen gösterilmelidir; tersi durumda maserasyon şekillenebilir.
#13
SORU:
Papiraseus tip mumifikasyon nedir?
CEVAP:
Mumifikasyonun en genel formudur. Fetal sıvılar rezorbe olur, fetal zarlar büzüşür ve kurur. Parşömen kâğıdına benzer ve ismini de buradan alır. Uterus burulmuş ve küçülmüş fetüsü sarar.
#14
SORU:
Fetal maserasyon nasıl oluşmaktadır
CEVAP:
Yavrunun maserasyonu, gebeliğin hemen her döneminde bütün türlerde görülürse de, sıklıkla ineklerde rastlanır. Fetüsün ölümünü takiben, atık yavrunun uterus tembelliği nedeniyle atılamadığı olgularda, açık serviks yoluyla uterusa bakteriler girer. Fetüs, uterus sıvıları içerisinde bakteriyel parçalanmaya uğrar. Bu durum, fetüs iskelet haline gelinceye kadar sürer. Uterus içerisinde fetal kemikler bir kitle olarak kalır. Kimi zaman bunlar uterus duvarına gömülür. Histerektominin (operasyonla uterusun alınması) dışında bunları ayırmak güçtür. Serviks uteri daha sonra açılır. Atılan kemik parçaları vajinada görülebilir. Devamında bir kronik endometritis gelişir. Endometriyumda ciddi hasar vardır.
#15
SORU:
Yavrunun amfizemi durumu nedir?
CEVAP:
Uterusta ölen yavrunun deri altında, dokuları arasında ve vücut boşluklarında gaz birikerek şişmesi olgusuna, yavrunun amfizemi denir. Tüm evcil hayvanlarda görülürse de en çok ineklerde rastlanır. Annenin genel durumu bozuktur. Beden ısısı yükselmiştir. Kötü kokulu yavru zarları genital kanalda görülür. Yavrunun kılları dökülür. Yumuşak dokularda erimeler vardır. Amfizemli yavruların tanısı çoğunlukla doğum sırasında konulur.
#16
SORU:
Fetüsün ödemi tiplerinden biri olan Hydrocephalus (Hidrosefalus) nasıl gelişir?
CEVAP:
Hydrocephalus (Hidrosefalus) Beynin ventriküluslarında veya beyin zarları arasında sıvı toplanmasıdır. Tüm evcil hayvanlarda görülebilir. Ancak veteriner hekimlik alanında en çok domuz ve köpek yavruları ile buzağılarda gözlenir. Hidrosefalusta kafatası çok büyür, iç basınç nedeniyle kemikleri incelir, atrofiye olarak az çok birbirinden ayrılır. Oluşumunda enfeksiyöz etkenler, genetik faktörler ve beslenme bozuklukları rol oynamaktadır. Klinik olarak üç tip hidrosefalus ayırt edilir. Bunlar; yumuşak, sert ve karışık hidrosefaluslardır. Sert hidrosefalusta, kafatası kemikleri genişleyip incelmelerine karşın, birbirlerine sımsıkı bağlı kalırlar. Yumuşak hidrosefalusta beynin dorsal kısmını sadece deri örter, burada kemik bulunmaz. Karışık tipte ise, her iki şeklin özellikleri fark edilir.
#17
SORU:
Fetüsün ödemi tiplerinden biri olan Ascites (Asites) nasıl gelişmektedir?
CEVAP:
Ascites, yavrunun karın boşluğuna değişen miktarlarda sıvı toplanması ile karakterizedir. Çoğunlukla ruminantlarda rastlanır. Fetüsün infeksiyöz hastalıkları ve akondroplasti gibi gelişim defektleri ile ilişkili olarak oluşur. Bazen diğer hastalıklarla ilişkili olmadan, tek başına da gelişebilir.
#18
SORU:
Fetüsün ödemi tiplerinden biri olan Anasarca (Anasarka) nedir?
CEVAP:
Anasarcada ise, sıvı yavrunun tüm yumuşak dokuları arasına toplanır ve yavruyu tulum veya hipopotam (su aygırı) benzeri bir şekle sokar. Başta aşırı şişlik nedeniyle normal yüz hatları kaybolmuştur. Hidrosel, yanı sıra umblikal (göbek bölgesine ait) ve inguinal (kasık bölgesine ait) halkanın genişlemesi ile birlikte, peritoneal (karın boşluğunu çevreleyen zara ait) ve plevral (göğüs boşluğunu çevreleyen zara ait) boşlukta sıklıkla aşırı sıvı birikimi vardır. Aynı zamanda fetal membranlar da ödemlidir. Bazen beraberinde hidroallantois de vardır. Fetal anasarka, Ayrshire ırkı sığırlarda, otozomal resesif gen anomalisine bağlı kalıtsal bir bozukluktur.
#19
SORU:
Süperfekondasyon nedir?
CEVAP:
Süperfekondasyon, aynı kızgınlık döneminde yumurtaların değişik erkek hayvanların spermatazoonları ile döllenmesi olarak tanımlanır. Östrus süreleri, yumurtaların atılma sayıları ve onların yaşam sürelerinin uzun olmasından dolayı, köpeklerde daha sık görülmektedir. Tanı, ancak doğum sonrası renk, büyüklük ve yapı ayrılıkları bakımından, iki ırka ait belirgin farklılıklar gösteren yavrular doğduğu zaman konulabilir. Süperfekondasyonun gözle muayene ile tanısı, ancak saf ırklar çiftleştiği zaman geçerlidir. Ancak, anne ile baba saf ırk değilse, yavruların farklılığı genetik dağılım sonucu şekillenmiş de olabilir. Kısrakta ve inekte ikiz gebeliklerde süperfekondasyon görülebilir.
#20
SORU:
Süperfetasyon nedir?
CEVAP:
Süperfetasyon, gebe olan bir dişinin yeniden kızgınlık göstermesi, çiftleşmesi ve ovulasyonun olması ile ikinci bir yavruya gebe kalması durumuna denir. Gebe ineklerin yeniden kızgınlık gösterip çiftleşmelerinin seyrek görülmesi, gebe ineklerde ikinci bir yumurtlamanın olduğuna ilişkin bulguların olmaması, üstelik gebelik sırasında serviks uterinin sıkıca kapalı olması nedeniyle, süperfetasyon ineklerde çok görülmez. Kısraklarda, gebeliğin 45. gününden sonra, aksesor korpus luteumların şekillenebilmesi için, kızgınlık ve ovulasyon oluşur. Bu nedenle, bu türlerde süperfetasyon teorik olarak olasıdır. Tayların doğum zamanları arasında çok büyük bir farklılık varsa veya aynı anda doğan yavruların büyüklükleri çok farklı ise, süperfetasyondan şüphelenilir. Süperfetasyon sıklıkla kornu uterileri bağımsız olarak vajinaya açılan tavşanlarda görülebilir. Ancak, genel olarak, süperfetasyon her zaman şüphelidir.