EĞİTİM TARİHİ Dersi ORTA ÇAĞ İSLAM VE TÜRK DEVLET VE TOPLUMLARINDA EĞİTİM soru cevapları:

Toplam 43 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: İslam kültüründe kullanılan belli başlı eğitim ile ilgili ifadeler nelerdir?


CEVAP: İslam kültüründe genellikle öğretimin karşılığı olarak talim, eğitimin karşılığı olarak terbiye kullanılmıştır. Ayrıca öğrenim için tahsil ve daha çok eğitimi ifade etmek için tedris, tedîb, tehzip, siyaset, tezkiye, irşat gibi kelimelere yer verilmiştir. Bir şeyi gerçek hâliyle bilmek anlamındaki ilm kökünden türeyen talim birine bilgi öğretmek demektir. Bilgi öğretme işini yapana muallim, bilgi öğrenene müteallim ifadeleri kullanılmıştır.

#2

SORU: İslam dininde eğitim ve öğretimin amacı nedir?


CEVAP: İslam dininde eğitim ve öğretimin amacı, dünya ve ahirette mutlu olacak, inançlı, erdemli, verimli insan yetiştirmektir. Bu ilke, zaman ve coğrafi bölgelerle sınırlı değildir. İlk inen Kuran-ı Kerim ayeti, okumayı, öğrenmeyi emrettiği gibi Hz. Peygamber’in uygulamaları da hep bu yönde olmuştur. Bu durumdan etkilenen Müslümanlar daha İslam’ın ilk yıllarından itibaren eğitim ve öğretime büyük önem vermiştir. İmanın doğru olması, dinin yaşanması, ibadetlerin uygulanması için bilgiye ihtiyaç vardı. Bilmeyenin dini doğru yaşaması imkânı yoktu. Ayrıca namaz, oruç, zekât ve hac ibadetlerini yapabilmek için Müslümanlar, astronomi, coğrafya, takvim ve sağlık gibi konularda bilgi edinmek zorundaydı.

#3

SORU: Hazreti peygamberin mescidinin önemi nedir?


CEVAP: Hazreti Peygamber’in mescidi, en önemli eğitim ve öğretim merkeziydi. Hicretin hemen sonrasında yapılan Mescid-i Nebevî’de namaz için kullanılan bölümden başka eğitim ve öğretim faaliyetleri için ayrılan bir yerin varlığı da bilinmektedir. Burası suffe olarak adlandırılmış, orada kalanlara ve ilim tahsil edenlere de Eshab-ı Suffe denilmiştir. Bizzat Hz. Peygamber Suffe’de ders vermiş, Allah beni muallim olarak gönderdi demiştir. Suffe’deki eğitim faaliyetlerine Ubâde b. Sâmit,Musab b. Umeyr, Ebân b. Saîd ve EbûUbeyde b. Cerrâh’ın da öğretmek maksadıyla katıldıkları bilinmektedir.

#4

SORU: İslam Dünyasında Eğitim kurumlarının yeri ve önemi nedir?


CEVAP: Hz. Peygamber’in mescidi, İslam dünyasındaki eğitim kurumlarının başlangıcını oluşturdu. Mescid ve camiler, daha sonralar› da örgün veya yaygın eğitim kurumları olarak bu işlevlerini devam ettirdiler. Bunun yanında çocuklar için küttâb adıyla mektepler, büyükler için medrese, tekke, zaviye ve hangah adıyla eğitim kurumları oluşturuldu. Bu kurumlar, Arap Yarımadası’ndan başlayarak, Şam, Filistin, Irak, Mısır, Endülüs (İspanya), İran, Orta Asya, Anadolu ve Hint Yarımadası’na kadar uzandı. Bu kurumlarda insanlar din ve fen ilimlerini birlikte öğrendiler. Birçok keşif ve buluşlarda öncü rolü oynadılar.

#5

SORU: İslam dünyasında eğitim öğretim işleyişi nasıldı?


CEVAP: Mektepleri genellikle halifeler, sultanlar, yüksek dereceli devlet memurları ve zenginler inşa eder, öğrenim masrafları için vakıflar kurarlardı. Bir vakıf kurumu olarak yapılan mektepte görevlilerin ücretini de vakfeden kişi karşılardı. Böyle bir durum yoksa öğrenci velisi masrafı üslenmek durumundaydı. Öğretmenlere ödenen ücretler için bir sınır yoktu. Çocuğun velisinin mali gücüne göre ödeme yapılırdı. Halifelerin, devlet adamlarının ve bazı zenginlerin çocuklarına saray ve konaklarda ders veren müeddeplerin (eğiticilerin) aldıkları ücretler çok yüksek olabildiği gibi, bazı sıbyan muallimlerinin ücretlerinin de yetersiz kaldığı olabiliyordu.

#6

SORU: İslam dünyasında şehzadelerin eğitimi nasıl sistemlerle yapılırdı?


CEVAP: Emevî halifeleri, çocuklarını dil, belâgat, şiir ve hitabet gibi konularda daha iyi yetişmeleri için bedeviler arasına gönderirdi. Eğitim için kararlaştırılmış genel bir sistem yoktu. Türkler, neslin devamını sağlayan çocuğa çok önem verdikleri gibi, onun terbiyesi ve yetişmesi hususunda da hassasiyet gösterirlerdi. Devletin devamının teminat kabul ettikleri şehzadelere daha çok ehemmiyet verirlerdi. Bu düşünceler içinde olan Selçuklu hükümdarları, oğullarına, dinî, millî, manevî ilimlerin yanında; idari, mali, askerî ve siyasi işleri öğretmek için ümerâdan birini atabeg/atabey unvanıyla hoca tayin ederler ve istikbalin hükümdarlarını en iyi şekilde yetiştirmeye çalışırlardı.

#7

SORU: İslam tarihinde Beytülhikme’nin yeri nedir?


CEVAP: Bağdat şehrinde kurulan kütüphane ve çeviri birimlerinden oluşan bir bilim merkezidir. İlk Emevi halifesi Muaviye bin Ebu Süfyan’ın torunu olan Halid bin Yezid’in İskenderiye Okulu mensuplarını Şam’a getirterek başlattığı tercüme faaliyetleri daha sonra da devam etti. Abbasi halifeleri, Beytülhikme’ de çalışan bilim adamlarına yüksek maaşlar, hatta çevirdikleri her kitabın ağırlığınca altın verdiler.

#8

SORU: Medreselerin İslam Tarihinde ki yeri nedir?


CEVAP: İlk bina edildiği günden itibaren bir eğitim ve öğretim kurumu olarak da görev yapan Mescid-i Nebevî ve müştemilâtında yer alan Suffe, medresenin ilk modelini oluşturdu. Bu sebeple mescidler/camiler bağımsız medrese binalarının inşasından sonra da dershane işlevini sürdürdü. Batı dünyasına ilim ve kültür açısından yeni ufuklar açan Endülüs’te dersler çoğunlukla camilerde yapıldığından burada müstakil medrese binalarından pek söz edilmemektedir.

#9

SORU: Endülüs Medreselerinin önemi nedir?


CEVAP: Emevi soyundan Abdurrahman tarafından İspanya’da kurulan Endülüs Emevi Devleti, Bağdat’taki Abbasi halifeleri ile sürekli rekabet hâlindeydi. Ancak bu rekabet silahlı bir savaş değil, ilmi seviyenin artırılması yönündeydi. Endülüs Emevi halifelerinden II. Hakem Kurtuba’ da ücretsiz eğitim verilen yirmi yedi mektep tesis etti. Özellikle Avrupa’da ilk tıp okulunun da kurucusu olan III. Abdurrahman tarafından yaptırılan Kurtuba Medresesi, o dönemin öğretim kurumları arasında seçkin bir yere sahipti. Ezher’den ve Bağdat Nizâmiye Medresesi’nden önce oluşturulan bu medresede İspanya’nın yanında Avrupa’nın diğer ülkelerinden, Afrika ve Asya’dan gelen birçok Müslüman ve gayrimüslim öğrenci eğitim görürdü. Kurtuba’ da çok zengin bir kütüphane kurulmuştu.

#10

SORU: Mısır Medreselerinin özellikleri nelerdir?


CEVAP: Mısır fatihi Amr bin As, kendi adıyla anılan bir cami yaptırarak ibadet ve eğitim için faaliyete açtı. Bu camide âlimler halkalar oluşturarak dersler verdiler. İskenderiye ve diğer Mısır şehirlerinde yapılan camilerde de aynı şekilde eğitim yapıldı, ibadet edildi. Başta İmam-ı Şafiî olmak üzere birçok âlim bu halklara da ders verdi. Dahasonra yönetimi ele geçiren Memlükler ve Osmanlılar devrinde Ezher’e vakıf tahsisi ve yeni medreselerin ilavesiyle buradaki ilmî hayat canlandırıldı ve bu külliye Sünnî çizgide faaliyetini sürdürdü. İlk devir Osmanlı ulemasının hep Kahire’de eğitim almış olması, bu medresenin etkisini anlamak açısından önemlidir.

#11

SORU: Irak medreselerinin özellikleri nelerdir?


CEVAP: Abbasilerin ilk dönemlerinde Bağdat Camii ve mescitleri en önemli eğitim kurumlarıydı. İmam-ı Azam Ebu Hanife, mescitte ve evinde ders verirdi. Camilerden bağımsız olarak Halife Memun, Latince, Hintçe ve Farsça yazılmış olan eserlerin tercümesi için Beytülhikme’yi kurdu

#12

SORU: Orta Asya’ da ki Medreselerin özellikleri nelerdir?


CEVAP: İslamiyet’in kabulü ile başlayan yeni eğitim anlayışı, yeni fethedilen bölgelere orduyla gelen gayretli bilim adamlarının buralarda yerleşip kalmaları, Abdülkerim Satuk Buğra Han ve haleflerinin eğitim ve öğretime büyük önem vermesi, Türklerin İslamiyet’i öğrenme azmi, Arapça ve Farsça eserlerin Türkçeye çevrilip okunmasını sağladı. Yerleşik hayata geçiş ve örgün eğitim kurumlarının yaygınlaşması, eğitimle hedeflenen insan tipinin değişmesi gibi sebepler, Karahanlılar da döneminde yoğun bir eğitim faaliyetine sebep oldu. Fethedilen beldelerde yapılan cami ve mescitler, eğitim mekân› olarak başlıca rol oynadı.

#13

SORU: Ribatların özellikleri nelerdir?


CEVAP: Daha çok sınır karakolu olarak yapılan ribatlar, fetihler sonucu sınırların daha ileri noktalara taşınmasıyla birer eğitim kurumu oldu. Birçok eserde kervansaray ve hankah ile eş anlamlı olarak kullanılan ribatlar, genellikle dört tarafı surlarla çevrili, içlerinde geniş bir avlusu bulunan; mescit, aşhane, yatakhane, hamam, şifahane, ayakkabıcı ve ahırlar gibi birçok hizmet bölümünden oluşan yapılardı. X. yüzyılda sayıları bir hayli artan ribatlar, zamanla Selçuklu medreselerinin şekillenmesinde rol oynadı.

#14

SORU: Nizamiye Medreselerinin özellikleri nelerdir?


CEVAP: Türk eğitim tarihinde medrese deyince Nizamiye medreseleri akla gelir. Daha önceden de medrese benzeri kurumlar açılmış olmasına rağmen, bunların sürekli hâle gelip kurumsal bir yapıya kavuşmasının Selçuklu Türkleri ve bunların meşhur veziri Nizamül mülk’le bağlantılı olmasıyla ilgilidir. Nizamiye Medreseleri’ ne adını veren Nizamül mülk, Sultan Alparslan ve sonra oğlu Melikşah döneminde vezirlik yaptı. Eğitimin sistemli olarak medreselerde yapılmasını sağlayarak eğitim tarihi açısından önemli bir gelişmeye imza attı.

#15

SORU: En önemli Nizamiye Medreseleri hangileriydi, özellikleri nelerdi?


CEVAP: Medrese denilince daha çok, Nizâmülmülk tarafından Nîflâbur ve bilhassa Bağdat’ta açılan Nizamiye medreseleri akla gelmektedir. Bunların yanında Merv, Herat, Belh, Basra, İsfahan, Âmül, Musul, Cizre ve Rey gibi şehirlerde de Nizamiye medreseleri inşa edilmiştir. Bunların başta gelen özelliği, hoca ve talebelerin barınacağı odalar›n›n bulunmasıdır. Nizamiye medreselerinin en ünlüsü 1067 yılında Bağdat’ta öğrenime açılan medrese olmakla beraber Nîflâbur’un zaman itibarıyla önceliği vardır.

#16

SORU: Anadolu’ da Medreselerin özellikleri nelerdir?


CEVAP: Sultan Alparslan, Malazgirt Zaferi (1071) sonrası Anadolu’yu komutanları arasında ıkta olarak dağıtmış, komutanlar ele geçirdikleri toprakların beyi olmuşlardı. Her beyliğin başkenti de cami ve medreselerle donatılmaya başlandı. Bu medreselerde model olarak Nizâmiye medreseleri alındı. Nizamiye medreselerinin benzerleri Anadolu Selçukluları ile Beylikler döneminde Anadolu şehirlerinde de kuruldu. Bu medreselerin en eskisi Konya’da II. Kılıçarslan zamanında (1156-1192) yaptırılan Altunaba Medresesi’dir.

#17

SORU: Selçuklular döneminde Anadolu’ da inşa edilen eğitim kurumlarından bazıları nelerdir?


CEVAP: Altunaba Medresesinin yanı sıra Konya’ da Şerif Mesud, Sırçalı, Karatay medreseleri, Sivas ve Tokat’ta Gökmedrese, Kırşehir’de Caca Bey, Malatya’da Ulucami, Afyon’da Kale, Antalya’da İmaret, Aksaray’da Zinciriye, Urfa’da Ulucami, Mardin’de Sultan Îsâ, Ermenek’te Emîr Mûsâ medreseleri, bu dönemde inşa edilen eğitim kurumlarından bazılarıdır.

#18

SORU: Memlüklerin eğitimde ki yeri nedir?


CEVAP: Eyyübî Devleti’nin yerine kurulan Memlükler döneminde de medreseler yapıldı. Medreseler için vakıflar kuran Memlükler hoca ve talebelere dolgun ücret ödeyerek ilim ve kültürün gelişmesine katkıda bulundular. Bu dönemde genel öğretim veren medreselerin yanında dârü’l-hadîs, dârü’l-Kurrâgibi ihtisas medreseleri de bulunuyordu. Dinî ilimlerin okutulduğu medreselerin pek çoğunda yetim ve yoksul çocuklar için yatılı mektepler vardı. Medreselerin geniş ölçüde sultanların teşvik ve katkısı ile kurulup teşkilatlandırılması ve vakıflar aracılığıyla öğretimin desteklenmesinden sonra ilmî gelişmeler büyük bir hız kazandı.

#19

SORU: İran’ da medreselerin özellikleri nelerdir?


CEVAP: Selçuklular döneminde İran’da kurulan medreseler, XIII. yüzyılda Moğol saldırılarından büyük zarar gördü. Ancak İlhanlılar devrinde ülkede istikrarı sağlayan ve Müslüman olan Gâzân Han, medreseleri yeniden canlandırdı. Gâzân Han’ın Tebriz’de yaptırdığı Gâzâniyye külliyesinde hem Hanefî ve hem de Şafiî medresesi yer almaktaydı. Ondan sonra gelen birçok devlet adamı İran’ın çeşitli şehirlerinde medreseler inşa etti. Sultaniye şehrinde Vezir Reşîdüddin Fazlullah-ı Hemedânî medrese ve hankahıda kapsayan bir külliye yaptırdı. Muhammed Olcaytu’nun veziri Tâceddin Ali Şah Gîlânî’nin Tebriz’de bina ettirdiği cami müştemilatında medrese ve zaviye de bulunuyordu, İlhanlılar’ın sonunda mahalli emirliklere ayrılan İran’da her emirin bölgesinde medrese kurduğu anlaşılmaktadır. Bunlardan Deylem Atabeyleri’nin kontrolünde olan Yezd’de ulemadan Rükneddin Muhammed Hüseynî tarafından yaptırılan Rükniyye Medresesi, dönemin en yüksek seviyedeki eğitim kurumuydu.

#20

SORU: Safavîler döneminde İran’daki eğitim kurumları nasıldı?


CEVAP: XVI. yüzyıl başlarında Safevilerin İran’da hâkim olması ve Şiiliğin devlet desteğiyle güçlenmesinden sonra o zamana kadar düzenli eğitim kurumlarına sahip olmayan Şiiler yeni bir usule göre medreselerini kurmaya başladılar. Safevîler’le birlikte sayıları hızla artan Şiî medreselerinin yanında Sünnî medreselerinde de canlanma gözlendi. Ancak devlet tarafından desteklenen Şiî medreseleri daha fazla gelişme imkânı buldu. Safevîler zamanında İsfahan’da medrese sayısı elli yediye, Tebriz’de kırk yediye ulaştı. Safevîler devrinde başlayan üçlü Şiî öğretim geleneği diğer ülkelerdeki Şiî ulemâyı buraya yöneltti.

#21

SORU: Hint yarımadasında ki medreselerin özellikleri nelerdir?


CEVAP: Hint yarımadasının özellikle kuzey-batı bölümleri, daha Gazneli Mahmud zamanında fethedilmiş ve İslamlaşma başlamıştı. Gaznelilerden sonra Gurlular ve peşinden de 1200’lerin başlarından itibaren Delhi, Türk Sultanlıkları veya Delhi Memlükleri adıyla anılan devletler buraya hâkim oldular. Hindistan içlerine kadar hâkimiyetlerini ve İslâmiyet’i yaydılar. 1526’dan itibaren de 1858’de İngiliz işgaline kadar Babürlüler bölgede hâkim oldular.

#22

SORU:

mektep ve sıbyan mektebi nedir?


CEVAP:

Mektep kelimesi, XIX. yüzyıldan itibaren geniş anlamda ve bugünkü okul karşılığında hemen hemen bütün eğitim kurumlarının başına getirilerek kullanıldı. Küçükler için olanlarına sıbyan mektebi adı verildi.


#23

SORU:

Dört Halife devrinde eğitim ve öğretim faaliyetleri hakkında bilgi veriniz


CEVAP:

Dört Halife devrinde eğitim ve öğretim faaliyetleri, yine camiler ve küttâblarda yapılmaktaydı. Gerek Medine’de gerekse yeni fethedilen bölgelerde her mahalle ve köyde yapılan mescidler, aynı zamanda bir eğitim merkeziydi. Özellikle Hz. Ömer zamanında Medine’de ve yeni fethedilen yerlerde mektepler açıldı ve muallimlere maaş bağlandı. Hz. Ömer tarafından hazırlanan ve daha sonra geliştirilen programla çocuklara Kurân-ı Kerim, dinî ve ahlaki bilgiler yanında matematik, yazı yazma, şiir, yüzme ve binicilik öğretilmesi hedeflendi.


#24

SORU:

Emevi ve Abbasi dönemindeki mekteplerden bahsediniz.


CEVAP:

Emevî (661-750) ve Abbasî (750-1258) devirlerinde mektepler gelişerek devam etti. 723 yılında vefat eden Dahhâk b. Müzâhim’in Kûfe’de 3000 civarında çocuğun okuduğu büyük bir mektep inşa ettirip burada öğretmenlik yaptığı bilinmektedir. Emevî Valisi Haccâc b. Yûsuf Sekafî de gençliğinde Tâif’te öğretmen olarak çalışmıştır.


#25

SORU:

Atabeg/Atabey ünvanı hakkında bilgi veriniz.


CEVAP:

Selçuklu hükümdarları, oğullarına, dinî, millî, manevî ilimlerin yanında; idari, mali, askerî ve siyasi işleri öğretmek için ümerâdan birini atabeg/ atabey ünvanıyla hoca tayin ederler ve istikbalin hükümdarlarını en iyi şekilde yetiştirmeye çalışırlardı. Atabeyler, büyük işler başarmış, mühim vazifelerde bulunmuş şahıslar arasından seçilirdi. Küçük şehzadelere vasi ve mürebbi olan ve
doğrudan büyük sultana, yani Selçuklu Devletine bağlı bulunan bu atabeyler, başında bulundukları idari sahada yarı müstakil bir hükümdar naibi durumundaydılar. İdari, mali ve askerî bütün selahiyetleri ellerinde bulunduran atabeyler, şehzadenin sultan olma durumunda da onun veziri, kumandan ve müşaviri olurlardı. Şehzadelerin idari uygulamada yüksek rütbeli bir görevli nezaretinde eğitimi Osmanlılarda da devam etmiş, bu kimseye “lala” adı verilmiştir


#26

SORU:

Atabeylerin kurdukları devletler arasında en meşhurları hangileridir?


CEVAP:

Atabeylerin kurdukları devletler arasında en meşhurları: Dımaşk Atabeyliği (Tuğtiginliler), Zengiler (Musul Atabeyliği), İldenizliler, Salgurlular, Beğtiğinliler (Erbil Atabeyliği)dir.


#27

SORU:

Beytülhikme nedir?


CEVAP:

Bağdat şehrinde kurulan kütüphane ve çeviri birimlerinden oluşan bir bilim merkezidir. İlk Emevi halifesi Muaviye bin Ebu Süfyan’ın torunu olan Halid bin Yezid(ö.704)’in İskenderiye okulu mensuplarını Şam’a getirterek başlattığı tercüme faaliyetleri daha sonra da devam etti.


#28

SORU:

Karahanlılardan kalan başlıca ribatlar içinde hangileri sayılabilir?


CEVAP:

Karahanlılardan kalan başlıca ribatlar içinde Ribatımelik, Daya Hatun Kervansarayı, Akçakale Kervansarayı sayılabilir.


#29

SORU:

Nizamülmülk hakkında bilgi veriniz. 


CEVAP:

Türk eğitim tarihinde medrese deyince Nizamiye medreseleri akla gelir. Daha önceden de medrese benzeri kurumlar açılmış olmasına rağmen, bunların sürekli hâle gelip kurumsal bir yapıya kavuşmasının Selçuklu Türkleri ve bunların meşhur veziri Nizamülmülk’le bağlantılı olmasıyla ilgilidir. Nizamiye Medreseleri’ne adını veren Nizamülmülk, Sultan Alparslan ve sonra oğlu Melikşah döneminde vezirlik yaptı. Eğitimin sistemli olarak medreselerde yapılmasını sağlayarak eğitim tarihi açısından önemli bir gelişmeye imza attı.


#30

SORU:

Nizamiye medreselerinin önemini açıklayınız


CEVAP:

Nizamiye Medreseleri, okul mimarisinde, ders geçme, burs, kredi ve yatılılık sisteminde, daimi statüde öğretim üyesi yetiştirme ve bunlar arasında hiyararşi oluşturmada ve mezun öğrencilere icazetname verme usulüyle bugünkü çağdaş eğitim sisteminin ilk örneğini oluşturması bakımından önemlidir.


#31

SORU:

Dârü’l-hadîs nedir?


CEVAP:

Dârü’l-hadîs: Hz. Peygamber’in hadis-i şerifleri ile ilgili ilimlerin okutulduğu medrese.


#32

SORU:

Safavîler döneminde İran’daki eğitim kurumları nasıldı?


CEVAP:

XVI. yüzyıl başlarında Safevilerin İran’da hâkim olması ve Şiîliğin devlet desteğiyle güçlenmesinden sonra o zamana kadar düzenli eğitim kurumlarına sahip olmayan Şiîler yeni bir usule göre medreselerini kurmaya başladılar. Safevîler’le birlikte sayıları hızla artan Şiî medreselerinin yanında Sünnî medreselerinde de canlanma gözlendi. Ancak devlet tarafından desteklenen Şiî medreseleri daha fazla gelişme imkânı buldu. Safevîler zamanında İsfahan’da medrese sayısı elli yediye, Tebriz’de kırk yediye ulaştı. Safevîler devrinde başlayan güçlü Şiî öğretim geleneği diğer ülkelerdeki Şiî ulemâyı buraya yöneltti.


#33

SORU:

Memlükler dönemi medreselerinde görevlilerin durumu ve görevleri nedir?


CEVAP:

Memlükler dönemi medreselerinde görevlilerin durumu ve görevleri şöyleydi: Hadis hocalarına muhaddis, şeyhü’l-hadîs ve şeyhü’r-rivâye deniyordu. Muhaddis bölgesindeki hadis şeyhlerini, onların doğum ve ölüm tarihlerini ve ilmî durumlarını bilirdi. Şeyhü’r-rivâye muhaddislerin rivayet ettiği hadislerin lafızlarını tashih ederdi. Hafızlar, Kuran’ı ezberleyenlerin derslerini takiple görevliydi. Müfessir, Kurân-ı Kerim ayetlerini açıklar; müderris, talebeye ders anlatır; muîd, müderrise yardımcı olurdu. Müfîd, ders çalışmaları esnasında öğrencilere yardım eder; müntehî, tartışılan konularda araştırma yapardı. Kâtibü’l-gaybe, talebelerin devam durumunu izlerdi. Zâbitü’l-esmâ, öğrencilerin kaydıyla ve onların derse ilgisini takiple görevliydi. Muallimü’l-küttâb, küçük çocuklara İslâmiyet’in
esaslarını öğretir, kas (kıssa anlatan) halka ibretli olay ve sözler nakleder, kariü’lkerâsî de kas gibi bir görev yapardı. Vaiz, halka şiirler ve güzel sözlerle zühd, tevekkül gibi konular hakkında vaaz verirdi.


#34

SORU:

Tekke nedir?


CEVAP:

İslam ahlakının, tasavvuf ilminin öğretildiği ve tatbik edildiği, dinî eğitim ve öğretimin yapıldığı yerlere tekke adı verilir. Tekkelere zâviye, dergâh, hankâh ve âsitâne de denilirdi.


#35

SORU:

İslam dünyasında yetişen alim çeşitleri hangisidir?


CEVAP:

İslâm dünyasında üç çeşit âlim yetişmiştir: Yalnız fen bilgilerinde uzmanlaşanlara “fen âlimi”; yalnız din bilgilerinde mütehassıs olanlara da “din âlimi” denilmiştir. Din bilgilerinde üstâd ve zamanındaki fen bilgilerinde mütehassıs olanlara ise “İslam âlimi”denilmiştir


#36

SORU:

Müzikle tedavi hakkında bilgi veriniz.


CEVAP:

Ebubekir Râzî (865-925), Fârâbî (870-950) ve İbn-i Sîna (980-1037), müzikle tedavinin, özellikle musikinin psişik hastalıkların tedavisindeki etkinliğinin bilimsel temellerini kuranlardandır. Fârâbi’nin Kitabü’l-Mûsiki adlı bir eseri de vardır. İbni Sina’nın da Necat ve Şifa gibi eserlerinde musiki bilimine ayrılmış bölümler bulunmaktadır. Selçuklu ve Osmanlı Türklerinde müzikle tedavi bu üç bilginin kurdukları temel ilkeler üzerinde geliştirilmiştir.


#37

SORU:

Ahilik nedir?


CEVAP:

Ahilik, Selçuklu Türklerinde dinî ve millî birliğin korunmasında, Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda ve Osmanlı insanının yetişmesinde ve terbiyesinde büyük hizmetler gören, 13. yüzyılda Anadolu’da yaşayan Türklerin esnaf ve sanatkârlarının birliğini, çalışma esas ve usullerini ortaya koyan sosyoekonomik bir kurumdur.


#38

SORU:

Ahilik teşkilatında bulunan mertebeler nelerdir?


CEVAP:

Ahilik teşkilatında şu mertebeler bulunurdu:
1) Teşkilata yeni giren yiğitler, 2) Ahi bölükleri (Altı bölükten oluşurdu. Bunlardan ilk üç bölüğe “eshab-ı tarik”, diğer üçüne de “nakib” denirdi.) 3) Halife, 4) Şeyh, 5) Şeyhü’l-meşayıh.


#39

SORU:

Farabi'ye göre eğitimin amacı nedir?


CEVAP:

Farabî’ye göre eğitimin amacı, bireyin mutlu olmasını ve topluma yararlı hâle gelmesini sağlamaktır. Öğretimde kolaydan zora gidilmelidir. Öğretmen, öğrencileriyle sohbet eder gibi tartışmalıdır. Disiplin, ne sert ne de yumuşak olmalıdır. Öğrencilerin karar verme ve sorumluluk duyguları geliştirilmelidir.


#40

SORU:

Ahmet Yesevi hakkında bilgi veriniz.


CEVAP:

Türkistan’da Yesi’de doğup büyüdü. Din eğitimi aldı. Yusuf-i Hemedanî’den tasavvuf eğitimi alarak kemale geldi. Hikmet adı verilen öğretici şiirleriyle tanındı. Döneminde birçok derviş yetiştiren ve insanları etkileyen Hoca Ahmet Yesevi, ölümünden sonra da öğrencileri ve eserleriyle tesirini sürdürdü. Pîr-i Türkistan diye anıldı. Onun açtığı yol, Yesevilik olarak adlandırıldı. Türkistan’dan Balkanlara ve Anadolu’ya kadar birçok insan üzerinde tesir bıraktı. Öğrencileri vasıtasıyla Anadolu’da Türk nüfusunun artmasında ve İslamiyet’in yayılmasında etkin bir rol oynadı. İnandıklarını, öğrendiklerini çevresindeki insanlara anlayabilecekleri bir dil ve alıştıkları şekillerle aktarmaya çalışmıştır.


#41

SORU:

Yunus Emre hakkında bilgi veriniz.


CEVAP:

Ünlü Türk tasavvuf şairi ve düşünürüdür. Taptuk Emre dergâhında kırk yıl kalmış, kendi deyimiyle pişmiştir. Anadolu’nun Türkleşmesinde etkin rol oynamıştır. Bugün bile kolaylıkla anlaşılan arı bir Türkçeyle şiirler söylemiştir. Yunus Emre’nin şiirleri Dîvân’ında toplanmıştır. Yunus Emre şiirleriyle Türkçenin zenginleşmesinde, kültür ve değerlerin gelecek nesillere Türkçe olarak aktarılmasında önemli rol oynamıştır.


#42

SORU:

Mevlana hakkında bilgi veriniz


CEVAP:

Belh’te doğdu. Önce Karaman’a geldi. Konya’da yerleşti. Ünlü Türk düşünürünün bilinen eserleri, Mesnevi ve Dîvân’dır. Mesnevi, pek çok dile çevrilmiş ve tüm dünyada ilgi görmüştür. Mevlâna şiirlerinde hoşgörü, insan sevgisi, ahlaki değerler gibi kavramları işlemiştir. Mevlevilik tarikatının kurucusudur.


#43

SORU:

Nasrettin Hoca hakkında bilgi veriniz


CEVAP:

Anadolu’da yaşamış ünlü halk eğitimcisidir. Fıkralarının tümünün ona ait olduğu kesin bilinmemekle birlikte fıkralarda aynı kıvrak zekâ, eleştirel bakış açısı, ders verme özelliği görülür. Kadılık, medrese ve cami hocalığı yaptığı söylenir. Sivrihisar’da ve Akşehir’de yaşadığı bilinmektedir. Türbesi de Akşehir’dedir.