EKONOMİNİN GÜNCEL SORUNLARI Dersi PARA, ENFLASYON VE YENİ DÜNYA DÜZENİNDE MERKEZ BANKACILIĞI soru cevapları:

Toplam 21 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

1940’lı yılların ortalarından sonra para politikası uygulamaları hangi gelişmelerden etkilenmiştir?


CEVAP:

1940’lı yılların ortalarından sonra para politikası uygulamaları 3 temel gelişmeden etkilendi.
1. İkinci Dünya Savaşı sonrası enflasyonda belirgin bir biçimde iniş ve çıkışlar gözlendi. 1950 ile 1960 yılları arası fiyat istikrarı sağlanırken bu süreç 1960-1980 yılları arasında değişti. Enflasyon önemli bir sorun olarak öne çıktı. 1980’lerden sonra fiyat istikrarını sağlamak hem siyasetçiler hem de uygulayıcılar açısından öncelik kazandı.
2. Siyasi onay alan merkez bankaları enflasyon hedefine odaklanırken kısa vadeli faizleri ve kurala bağlı para politikası ağırlık kazandı.
3. Para politikası ve merkez bankası uygulamalarının temelini oluşturan fikirler ve teorik yaklaşımlar, tüm dünyada aynı yönde hareket etmeye başladı. Enflasyon hedeflemesine dayalı para politikası, şeffaflık ve bağımsızlık kavramları giderek yaygınlaştı.


#2

SORU:

2007 yılının ortalarında başlayan küresel finansal krizin doğurduğu sonuçlar nelerdir?


CEVAP:

Son yaşadığımız finansal krizin karşımıza çıkardığı bazı temel değişimleri ve anlayış farklılıklarını şöyle özetleyebiliriz:
1. Yaşanan krizde en çok yarayı alan finans sektörünün ekonomik aktiviteye etkisi beklenenden de fazla oldu. Kredi artışı duran ya da çok yavaşlayan ülkelerde üretim bıçak gibi kesildi.
2. Faizi sıfır düzeyine indirmek, bu aracı işlemez hâle getirdi.
3. Finansal krizin neden olduğu hasarın maliyeti çok yüksek düzeylere çıktı. Bunun sonucu bütçe dengesi bozulan ülkelerde para politikasının üzerine aşırı bir baskı yüklendi. Para politikası zorlanmaya başladı.
4. Enflasyon ve büyümede sağlanan başarılar finans sektöründeki istikrarı sağlayamadı. Parasal istikrar, finansal istikrarı koruyamadı.
5. Merkez bankaları bilançolarını büyütürken, enflasyon bundan etkilenmedi.
6. Merkez bankaları, birincil hedefi olan fiyat istikrarını sağlama konusunda daha toleranslı davranmaya başladılar.
7. Enflasyon hedeflemesine dayalı para politikalarının devamı konusunda tereddütler ortaya çıktı.
8. Merkez bankalarının bağımsızlığı değişik açılardan sorgulanma sürecine girdi.
9. Döviz kuru rejimlerinden kaynaklanan riskleri azaltmak için dünyada tek para uygulaması tartışmaları güçlendi.
10. Bağımsızlık kavramı siyasilere yük olmaya başladı.


#3

SORU:

Parasal gevşemenin kısa vadeli ve uzun vadeli faiz oranları üzerinde nasıl bir etkisi vardır?


CEVAP:

Parasal gevşeme kısa vadeli faiz oranlarını düşürürken, uzun vadeli faiz oranlarını arttırır.


#4

SORU:

Parasal genişlemenin ekonomi üzerindeki etkileri nelerdir?


CEVAP:

Paranın ekonomiyi nasıl etkilediğine ilişkin bir özet yapmak gerekirse şu noktaların altını çizmemiz gerekir:
1. Paranın büyüme oranı ile millî gelirin büyüme oranı arasında anında ve belirgin bir ilişki yoktur. Bu ilişki ABD ekonomisinde 6 ay ile dokuz ay içinde gözlenir.
2. Parasal genişlemenin ilk etkileri önce büyüme oranında ortaya çıkar. Daha sonra fiyatlar etkiler. Bu nedenle de siyasiler para basarak büyümeyi sağlayan popülist yaklaşımlara sıcak bakarlar.
3. Bu ilişki dört dörtlük de değildir. Ülkelere, şartlara ve uygulamalara göre değişebilir.
4. Para arzının artışı, üretimin canlanmasını kısa dönemde etkilese de uzun dönemde reel faktörler üretimin yönünü belirler.
5. Enflasyon parasal bir olgudur. Ancak bunun geçerliliği paranın nominal artış hızının üretimin artış hızından fazla olması durumunda söz konusudur.
6. Para arzını artırmanın birçok yolu vardır.
7. Kamu harcamalarının finansman şekli, enflasyon dinamiklerinin yönünü de belirler.
8. Parasal genişleme sadece kısa vadeli faiz oranları ile değil, tüm varlık fiyatlarını etkileyerek de gerçekleştirilebilir.
9. Parasal gevşeme kısa vadede faizleri düşürür, uzun vadelileri ise arttırır.


#5

SORU:

2008 küresel finansal krizde dünyanın gelişmiş ülkelerinde parasal genişleme yapılmasına
karşılık fiyatların artmamasının altında yatan temel sebepler nelerdir?


CEVAP:

Dünyanın gelişmiş ülkelerinde parasal genişleme yapılmasına karşılık fiyatlar artmamıştır. Bunun nedeni parasal genişleme sonucunda ortaya çıkan likiditenin tekrar merkez bankasına dönmesidir. Diğer taraftan enflasyonist bekleyişlerin düşük düzeyde oluşması ve kullanılmayan üretim kapasiteleri de enflasyonun düşük düzeyde tutulabilmesini sağlamıştır.


#6

SORU:

Merkez bankalarının amaç bağımsızlığı ve araç bağımsızlığı ne anlama gelmektedir?


CEVAP:

Amaç bağımsızlığına sahip merkez bankaları, para politikasına dair temel amaçlarını kendileri belirleyebilmektedir. Araç bağımsızlığı ise merkez bankalarının, belirlenen amaca ulaşma aşamasında para politikası araçlarının tümünü, hükûmetin onayına gerek duymadan serbestçe kullanabilmeleridir.


#7

SORU:

Merkez bankaları açısından yasal bağımsızlık ve fiili bağımsızlık ne anlama gelmektedir?


CEVAP:

Yasal bağımsızlık, kanun yapıcının ve siyasi otoritenin Merkez Bankasına ne derecede bağımsızlık verdiğinin göstergesidir. Fiilî bağımsızlık ise merkez bankalarının para politikasını uygularken gösterdikleri duruş ile ilgilidir.


#8

SORU:

Merkez bankalarının yasal bağımsızlığı ile fiili bağımsızlığı arasında nasıl bir ilişki vardır?


CEVAP:

Yasal yönden bağımsız merkez bankalarının fiilî olarak da bağımsız olmaları gerekirken, fiilî bağımsızlığa sahip merkez bankalarının yasal yönden bağımsız olmasına gerek yoktur. Yasal bağımsızlık fiilî bağımsızlıkla bir arada götürülemezse “bağımsız” bir merkez bankasından söz edilemez.


#9

SORU:

Enflasyon hedeflemesine dayalı para politikasının olmazsa olmaz koşulları nelerdir?


CEVAP:

Enflasyon hedeflemesi fiyat istikrarının kısa vadeli değil, uzun vadeli bir hedef olduğunu vurgular. Bu sistemin olmazsa olmaz koşullarını ise;
• Orta vadeli sayısal enflasyon hedeflerini kamuya açıklanması,
• Fiyat istikrarının birincil hedef olduğunun kurumsal olarak taahhüt edilmesi,
• Karar alınırken tüm mevcut verilerin kullanılacağının belirtilmesi,
• Stratejinin şeffaf olmasının sağlanması,
• Merkez bankasının hesap verilebilirliğinin arttırılması,
• Stratejinin ileriye dönük bir bakış üzerine kurulması şeklinde sıralanabilir


#10

SORU:

Enflasyon hedeflemesinin teorik bazını kim ortaya koymuştur?


CEVAP:

1990’lı yılların başında Stanford Üniversitesi Profesörlerinden John Taylor, enflasyon hedeflemesinin teorik bazını ortaya koydu


#11

SORU:

Türkiye’de geçmişte yaşanan enflasyonun kaynağı neydi?


CEVAP:

Türkiye’de geçmişte yaşanan enflasyonun kaynağının para politikası olmadığı biliniyordu. Süregiden kamu açıkları, birbirini besleyen enflasyon dinamikleri, sürekli değişen ve uzun vadeli önlem alamayan hükümetler, işi ciddiyetini kavrayamayan politikacılar, enflasyondan yararlanan kesimler ile iyi çıpalanmamış bekleyişler enflasyonu % 50 ile %90 aralığında 30 yıl süregitmesine neden oldu.


#12

SORU:

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın yasayla belirlenmiş tek görevi nedir?


CEVAP:

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın tek görevi fiyat istikrarını sağlamaktır.


#13

SORU:

Ülkemizde hangi yılda açık enflasyon hedeflemesine geçilmiştir?


CEVAP:

Ülkemizde 2003 yılında örtük enflasyon hedeflemesi başladı, 2005 yılında ise açık enflasyon hedeflemesine geçildi.


#14

SORU:

Birinci Bretton Woods Düzeni neden sonlanmıştır?


CEVAP:

Birinci Bretton Woods Düzeni ABD’nin yükümlülüklerini yerine getirmeyip yüksek oranlarda bütçe ve cari işlemler açığı vermesi nedeniyle 1971 yılında noktalandı.


#15

SORU:

Yeni bir global paraya gereksinim duyulduğunu savunanların ortaya koyduğu gerekçeler nelerdir?


CEVAP:

Yeni bir global paraya gereksinim duyulduğunu savunanlar şu gerekçeleri ortaya koymaktalar.
• Dolar artık güçlü bir para değil. Giderek de zayıflayacak. Doların hakim olduğu global para sistemini sürdürmek zorlaşacak. Özellikle ABD’nin dünya ekonomilerinde parasal istikrar sağlama, finans sistemini düzenleme ve kamu maliyesinde doğru hareket etme açılarından liderlik yapma niteliği giderek daha fazla sorgulanacak.
• “Triffin Açmazı” diye tanımlanan olgu kriz riskini sürekli gündemde tutuyor. Bu açmaza göre uluslararası rezerv paraya sahip ülke ya da bölge finansal olarak çökme noktasına gelirse sistem batar. ABD’de son yaşanan kriz bunun bir örneğidir. Euro Bölgesi’nde de aynı risk mevcuttur.
• Dolar ile diğer paralar arasındaki oynaklık giderek artmaktadır. Volatilitenin yükselmesi bir çok riski de beraberinde getirir.
• Zayıf ve simetrik olmayan önlemlerle ülkeler arasındaki dengesizlikler giderilemez.


#16

SORU:

SDR nedir?


CEVAP:

Tek bir ülkenin parası olmayan, istikrarı yüksek ve dünya ticaretinde ağırlığı fazla 5 parayı içeren SDR, IMF parasıdır.


#17

SORU:

Robert Mundell doların yerine geçebilcek global para olarak hangi öneriyi sunmuştur?


CEVAP:

Profesör Robert Mundell INTOR adını verdiği ve önemli bazı dövizlerden oluşan döviz sepetini dünya parası olarak kabul etmeyi öne sürmüştür.Dünya ekonomisinde ağırlığı fazla dolar, euro, reminbi gibi paralara bazı gelişen piyasalara sahip ülkelerin paralarının da katılarak oluşturulacak bir sepeti dünya parası yapma bu fikrin temelini teşkil ediyor.


#18

SORU:

"Triffin Açmazı" nedir?


CEVAP:

Bu açmaza göre uluslararası rezerv paraya sahip ülke ya da bölge finansal olarak çökme noktasına gelirse sistem batar. ABD’de son yaşanan kriz bunun bir örneğidir. Euro Bölgesi’nde de aynı risk mevcuttur.


#19

SORU:

Doların yerine geçebilecek yeni bir global para için mevcut öneriler nelerdir?


CEVAP:

Bu konuda üç öneri var.
Birincisi IMF parası olan SDR’yi yeniden canlandırmak: Tek bir ülkenin parası olmayan, istikrarı yüksek ve dünya ticaretinde ağırlığı fazla 5 parayı içeren SDR’nin dünya parası şeklinde kullanılması bir olasılık olarak ortaya konuluyor.
İkincisi, dolar ile euroyu sabit bir pariteye bağlamak: Son altı aylık düzeyine bakılarak dolar ile euronun, örneğin 1,40 paritesi ile aralarındaki değişim oranı sabitlenince diğer ülkeler de bu paralara bağlanarak döviz kuru rejimlerini belirleyebilirler.
Üçüncüsü ise Profesör Robert Mundell’in INTOR adını verdiği ve önemli bazı dövizlerden oluşan döviz sepetini dünya parası olarak kabul etmek: Bu da diğer bir seçenek olarak tartışmaya sunuluyor. Dünya ekonomisinde ağırlığı fazla dolar, euro, reminbi gibi paralara bazı gelişen piyasalara sahip ülkelerin paralarının da katılarak oluşturulacak bir sepeti dünya parası yapma bu seçeneğin temelini teşkil ediyor.


#20

SORU:

Anayasa’da para politikası konusunda yapılabilecekler nelerdir?


CEVAP:

Anayasa’da para politikası konusunda ne yapılabilir konusuna geldiğimizde, iki nokta öne çıkıyor.
Birinci nokta ile ilgili olarak, “Devletin görevi düşük enflasyonda sürdürülebilir büyümeyi sağlamaktır” şeklinde Anayasa’da yer alacak bir hükmün para politikasını da kapsayacağı açıktır. Para politikasının ana hedefi de zaten budur. Para politikası, bu hedefe ulaşmak için çaba sarf ederken ekonomideki kırılganlıkların oluşmasına ve bu kırılganlıklar yoluyla ekonominin stres altına girmesine mani olmak da merkez bankalarının görevleri arasındadır. Hükûmetle birlikte fiyat istikrarına ve sürdürülebilir büyümeye hedeflenen para politikasının hem refahın artışına hem de istihdam sorununun hafifletilmesine yardımcı olacağı kesindir.
İkinci nokta ise merkez bankası bağımsızlığının Anayasa’da yer alıp almaması ile ilgilidir.  Merkez bankası bağımsızlığı kavramı tanımlanırken bu bağımsızlığın fiili (de facto) ya da hukuki (de jure) niteliğini birbirinden ayırırlar. Bir merkez bankasını sadece yasa çıkarıp bağımsız yapamazsınız. Onun duruşunu yansıtan fiili bağımsızlığını da kendisinin yaratması lazımdır.


#21

SORU:

Dünya uygulamalarına bakıldığında, diğer ülkeler anayasalarında merkez bankalarına yer vermekte midir?


CEVAP:

Dünya uygulamalarına bakıldığında Avrupa’da çoğunluğu eski Doğu Bloku ülkeleri olmak üzere 19, Asya’da 5 ve Latin Amerika’da 8 ülke anayasalarında merkez bankalarına çeşitli şekil ve nedenlerle yer vermişlerdir. Bunların çoğunda bağımsızlık yerine görevlerini işaret eden hükümlere rastlanmaktadır.