ENDÜSTRİ SOSYOLOJİSİ Dersi TOPLUMSAL DÖNÜŞÜMÜN EVRELERİ : PRE-ENDÜSTRİYEL, ENDÜSTRİYEL VE POST-ENDÜSTRİYEL TOPLUMLAR soru cevapları:

Toplam 20 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Makro sosyoloji nedir? 


CEVAP:

Makro sosyoloji; ekonomik düzen, politik sistem ve kurumsal yapılar gibi büyük ölçekli toplumsal sistemlerin çözümlenmesidir.


#2

SORU:

Avcı ve toplayıcı toplumlarda insanlar hayatlarını ne şekilde idame ettirmişlerdir?


CEVAP:

Avcı ve toplayıcı toplumlarda insanlar; hayvanları avlayarak, balık tutarak, yabani meyve ve bitkiler ile
bal ve böcekleri toplayarak hayatlarını idame ettirirler. Avcı ve toplayıcı toplumlarda insanlar, hayatlarını idame ettirmek ve yiyecek bulabilmek için sürekli bir yerden başka bir yere göç ederler. Sadece uzmanlık isteyen işlerle sınırlı olmak üzere, çok az bir işbölümü vardır. Avcı ve toplayıcı toplumlar, geniş bir alana yayılmışlardır. Akrabalık ilişkileri otoritenin ana kaynağıdır ve burada ailenin son derece önemli bir rolü vardır. Kaynakların yetersiz olmasından dolayı, küçük de olsa, bir eşitsizlik söz konusudur


#3

SORU:

Toplumsal artık terimi ne anlama gelir? 


CEVAP:

Toplumsal artık terimi, bir grup insanın ürettiği ürünün bir taraftan kendi ihtiyaçlarını karşılarken aynı zamanda tarım dışı işler yapan diğer insanların ihtiyaçlarını karşılayacak kadar üretimi ifade eder.


#4

SORU:

Endüstri devrimi genel olarak ne anlama gelir?


CEVAP:

En genel tarifiyle fabrika üretimi düzeninin egemenliğinde bir sosyal örgütlenme biçimi olarak tanımlanan endüstrileşmenin, insanlığın hayatında bir devrim yaratacak boyuta ne zaman ulaştığı konusunda araştırmacılar arasında tam bir uzlaşma söz konusu değildir.


#5

SORU:

Rostow'a göre, Endüstri Devrimi’nin ortaya çıkışında daha önceki uygarlıklarda bulunmayan özellikler nelerdir?


CEVAP:

Rostow, Endüstri Devrimi’nin ortaya çıkışında daha önceki uygarlıklarda bulunmayan üç önemli özelliğin olduğunu iddia etmektedir. Birincisi, buradaki devrimle insan; kendisinin tabiatı anlayacağı, tahmin edeceği ve ustalıkla kullanacağı duruma getirilebileceği fikrine sahip olmuştur. Newton’un Principia’sının yayımlanmasından sonra insan, doğa üzerinde yeni bir iktidara sahip olduğu duygusuna kapılır. Doğa yasalarının, matematiksel araştırmalar sayesinde bilinebileceği şeklindeki yeni bir duygudur bu. İkinci olarak yeni bilim adamları yalnız matematikçi değil aynı zamanda araştırmacı ve deneycidirler ve bu yeni bilim adamlarının mikroskop, teleskop, termometre, barometre ve saat gibi aletlere ihtiyaçları vardır. Üçüncü bir yön ise bilim adamları ile mucitler ve iş adamları aynı kulüplerde bir araya gelmişlerdir. Özetle söylemek gerekirse bilimin etkisi çok güçlü, fakat oldukça dolaylı olmuştur.


#6

SORU:

Aron’a göre, Comte’un yaşadığı dönem olan 19. yüzyıl başlarında gözlenen endüstri toplumunun belirgin özellikleri nelerdir?


CEVAP:

1. İşin bilimsel örgütlenmesi üzerine kurulan endüstride üretim, geleneksel
alışkanlıklara göre değil en çok verimi sağlayacak şekilde düzenlenmiştir.
2. Bilimin işin örgütlenmesine uygulanması sayesinde insanlık, kaynaklarını
olağanüstü bir şekilde geliştirmiştir.
3. Endüstri üretimi, yeni bir toplumsal olgu olan işçi sınıfının ortaya çıkmasına yol açmıştır.
4. İşçilerin iş yerlerinde toplanmaları; çalışan ve çalıştıran arasında, işçi ile
işveren ya da kapitalist arasında çok açık ya da gizli çatışmaya yol açmıştır.
5. Bir tarafta işin bilimsel organizasyonu dolayısıyla verimlilik durmaksızın
artarken aşırı üretim bunalımları çoğalmış, dolayısıyla bolluk içinde yoksulluk ortaya çıkmış ve milyonlarca insan yoksulluk çekerken mallar satılamaz
hâle gelmiştir.
6. İşin endüstriyel ve bilimsel organizasyonuna bağlı ekonomik sistem; değişim özgürlüğü, girişimci ve tüccarın kâr arayışı ile belirginleşmiştir. Bazı
kuramlar bundan zenginliğin temel koşulunun kâr arayışı ve rekabet olduğu, devletin işlere ne kadar az karışırsa üretim ve zenginliğin o kadar hızla
artacağı sonucuna varmışlardır.


#7

SORU:

Emile Durkheim'ın endüstri toplumuna ilişkin görüşleri hangi çerçevede gelişmiştir? 


CEVAP:

Durkheim, basit toplumların benzer unsurlar etrafında bütünleşmelerine karşılık giderek karmaşıklaşan endüstri toplumlarında toplumsal farklılaşmanın artışına ve bunlara paralel olarak “bireyselliğin” ve “farklılaşma”nın egemen olduğu bu toplumlarda “organik dayanışma” dediği “işbölümü”nden kaynaklanan bir bütünleşmenin ortaya çıkışına işaret etmektedir.
Kısaca belirtmek gerekirse Comte’un pozitivizm mirasının varisi olan Durkheim’a  göre endüstri toplumu işbölümü dolayısıyla
toplumsal farklılaşmanın ve bireyselliğin arttığı ve benzerliklerden kaynaklanan “mekanik dayanışma”nın yerini “organik dayanışma”nın aldığı toplum biçimidir.


#8

SORU:

Weber'in endüstri toplumuna ilişkin görüşleri nelerdir?


CEVAP:

Weber daha çok genel sürecin bir parçası olarak endüstrinin gelişimi ile ilgilenir ve tarihte temel
gelişme olarak rasyonelleşmenin merkezî önemini vurgular. Weber modern topluma ilişkin çalışmalarında göstermiştir ki sosyal hayatın rasyonelleşmesi; ekonomi, siyaset, kamu yönetimi, hukuk ve kültür alanlarını kapsamına almıştır. Özellikle dikkatini bilimin yükselişi, yaşamın entellektüalizasyonu, makine teknolojisinin kullanımı, modern rasyonel kapitalizmin karakteri, rasyonel hukukun gelişimi, rasyonel hukuki otorite ve bürokratik yönetim geleneği üzerinde yoğunlaştırmıştır.


#9

SORU:

Endüstri toplumu teorisinin temel karakteristikleri nelerdir?


CEVAP:

Endüstri toplumu teorisinin temel karakteristiklerini şu şekilde sıralayabiliriz: Endüstri toplumu her şeyden önce üretimin dev fabrikalarda yapıldığı ve teşebbüsün aileden ayrıldığı toplum biçimidir. Burada toplumun (dolayısıyla üretimin) ağırlık merkezini fabrika oluşturur. Artık aile, bir birim olarak birlikte çalışmaz. Ailenin temel işlevi ise (işçiyi eski bağlarından kurtarıp fabrikaya hazırlamak için) kendinden alınarak bağımsız kurumlara verilmiştir. Örneğin okullarda çocukların fabrika yaşamına uyacak şekilde hazırlanmaları amaçlanmıştır. Dolayısıyla endüstrinin getirdiği disiplin, her şeyi zamanında yapmak, söz dinlemek, gösterileni fazla bir zihni çabada bulunmadan öğrenmek, fabrika için insan hazırlayan ve kitle eğitimi veren kurumların temel amacı olmuştur. Çünkü montaj düzenine göre kurulmuş fabrika hayatı; işçinin işe zamanında gidip gelmesini, amirlerinin ve yöneticilerinin vereceği emirleri tartışmadan yerine getirmesini veya büroda ya da makine başında aynı şeyi tekrar tekrar bıkmadan yapmasını gerektiriyordu.


#10

SORU:

Post-endüstriyel toplumun temel özellikleri nelerdir? 


CEVAP:
  • Ekonomik yapıdaki dönüşüm
  • Yükselen yeni sınıflar
  • Bilginin artan rolü
  • Enformasyon teknolojileri ve internetin toplumsal sonuçları

#11

SORU:

Bilgi devrimi nedir? 


CEVAP:

Bilgi devrimi, tarım ve endüstri devrimlerinden mülhem küresel ölçekte paradigmatik dönüşümü ifade etmektedir.


#12

SORU:

Toffler’in “Üçüncü Dalga” (1981) olarak adlandırdığı post-endüstriyel toplumu açıklayınız? 


CEVAP:

Yine Toffler’in “Üçüncü Dalga” (1981) olarak adlandırdığı post-endüstriyel toplum, standartlaşmanın, merkeziyetçiliğin, fabrika düzeninin ortadan kalktığı, sürekli ve hızlı değişimin egemen olduğu toplum biçimidir. Bu toplumlarda Toffler’a
göre sanayi toplumunun ürünü olan kitle demokrasisi son bulacaktır. Çünkü toplumun kitle olmaktan çıkmasıyla insanların ihtiyaçları dolayısıyla siyasal talepleri de değişmekte ve çeşitlenmektedir. Nasıl piyasa araştırmacıları giderek daha
çok sayıda farklı parçacıklar buluyorlarsa ve bunlar hayat biçimlerindeki artan farklılığı yansıtıyorsa politikacılar da seçim bölgelerinden giderek daha çok talebin yağdığına tanık olmaktalar.


#13

SORU:

2000’li yıllarda ise yükselen yeni dönemi tanımlamak için hangi kavramlar kullanılmıştır? 


CEVAP:

2000’li yıllarda ise yükselen yeni dönemi tanımlamak için “sanal toplum” (digital society), “digital ekonomi” (digital economy), “enformasyon ekonomisi” (information economy) ve “yeni ekonomi” (new economy) gibi kavramlar kullanılmaya başlanmıştır.


#14

SORU:

Post-endüstriyel toplumda ekonomik yapıdaki dönüşümü açıklayınız?


CEVAP:

D. Bell, post-endüstriyel toplumunun ilk özelliğini malların üretiminden hizmetlere yöneliş olarak belirtir. Aslında hizmet sektörü bütün ekonomilerde mevcuttur; ancak endüstri öncesi toplumlarda öncelikle domestik hizmetler söz konusu iken endüstri toplumlarında ise taşımacılık, finansal hizmetler gibi alanlarda malların üretimine “yardımcı” niteliktedir. Oysa endüstri sonrası toplumlarda esas önemli nokta eğitim, sağlık, sosyal hizmetler gibi insani hizmetler ile bilgisayar, sistem analizi ile bilimsel araştırma ve geliştirme gibi mesleki hizmetler alanında yoğunlaşmaktadır. 


#15

SORU:

Post-endüstriyel toplumda yükselen yeni sınıfları açıklayınız?


CEVAP:

Yeni toplumda insanların çalıştıkları yer değil aynı zamanda yaptıkları işlerin türü de değişmektedir. Endüstrileşme sürecinde daha önce belirtildiği şekilde nasıl bir önceki toplumun temsilcileri olan sınıflar ortadan kalkmış ya da eski güçlerini yitirmiş ve yerine endüstri toplumunun temsilcileri olan sosyal sınıflar yükselmişse post-endüstriyel dönüşüm sürecinde de yeni sınıfların yükselişi dile getirilmektedir. Bilindiği gibi endüstri toplumlarında yarı vasıflı işçiler, çalışan sınıf içinde en
kalabalık grubu oluşturmuşlardır. Hizmet sektörünün gelişmesiyle de eğitim, idare ve büro işlerinin artışıyla da beyaz yakalı işçilerin yapacakları işlerin sayısında çok büyük artışlar ortaya çıkmıştır. 1956 yılına gelindiğinde ilk defa beyaz yakalılar,
endüstri uygarlığı içinde mavi yakalıların sayısını geçmiştir, 1970 yılında ise bu oran beşte dördünden fazladır.


#16

SORU:

Post-endüstriyel toplumda bilginin artan rolünü açıklayınız?


CEVAP:

Endüstri sonrası toplum teorilerinin öncü isimlerinden olan D. Bell, gelmekte olan toplumun yeni paradigmasının teorik bilgi olduğunu vurgular. Bilindiği gibi endüstri toplumu, malların üretimi için makinelerin ve insanların koordinasyonuna dayanır. Oysa yeni toplum, bilgi etrafında örgütlenmektedir. Şüphesiz bilgi, her toplum için gereklidir; nitekim endüstriyel uygarlığın öncü
isimlerinden olan Bacon’ın da yüzlerce yıl önce belirttiği gibi “bilgi güçtür”; ancak enformasyon/bilgi toplumunda ise bilgi aynı zamanda toplumun temel eksenidir.
Bilindiği gibi tarım toplumlarında stratejik kaynak, toprak ve işgücü olmasına karşılık endüstri toplumunda sermaye, merkezî bir önem kazanmıştır. Oysa yeni toplumda ise bilgi stratejik kaynak hâline gelmiştir. Çünkü yeni toplumda teorik bilgiyi piyasada ürünlere ve hizmetlere başarılı şekilde dönüştürenler ile eğitim ve araştırma geliştirme harcamalarına en çok yatırımı yapan işletmeler ya da toplumlar başarılı olacaktır


#17

SORU:

Post-endüstriyel enformasyon teknolojileri ve internet’in toplumsal sonuçlarını  açıklayınız?


CEVAP:

Endüstri toplumunun doğuşunda nasıl buhar makinesi, elektrik, içten yanmalı motorlar gibi enerji teknolojisi büyük rol oynamışsa enformasyon ve iletişim teknolojileri de post-endüstriyel toplumun doğuşunda aynı role sahiptir. Bu teknolojiler, toplumu iki şekilde değiştirmektedir: Birincisi yeni malların üretiminde ve hizmetlerin yerine getirilmesinde yeni imkânlar (işler) sağlamaktadır. Bugün çok sayıda insan ceptelefonu, hesap makinesi, elektronik saat, kişisel bilgisayar, video, müzik seti ve radyoya sahiptir. Yine tele bankacılık, tele alışveriş, tele posta, tele araştırma, tele konferans, internet gibi teknolojilerin büyük ölçüde yaygınlaştığına tanık olmaktayız. İkinci olarak teknoloji, verimlilik üzerindeki etkisiyle hayatımızı değiştirmektedir. Böylece bir taraftan ürünler daha düşük fiyattan üretilip tüketiciye düşük fiyatla satılmaktadır diğer taraftan ise işsizliği artırmaktadır. Bu hızla büyüyen bir ekonomide ihtiyaç duyulan iş gücü arzına yol açabileceği gibi durgun veya çökmekte olan bir ekonomide kitlesel işsizliğe de yol açabilir.


#18

SORU:

Göçebe ve bahçıvan toplumlar hakkında bilgi veriniz? 


CEVAP:

Yaklaşık on bin yıl önce, avcı ve toplayıcı toplumlar, iki kola ayrılarak gelişmeye devam etmiştir. Bunlardan birincisi, daha çok toprağın kurak ve dağlık olduğu bölgelerde ortaya çıkan göçebe (çobanıl/postoral) toplumlardır. Göçebelik, insanların yaşayabilmek için ev hayvanlarına dayandığı toplumlardır. Yetiştirdikleri hayvanlar arasında sığır, koyun, deve, lama ve ren geyiği vardır. Göçebe toplumlar; Afrika, Orta Doğu, Güney Amerika ve Asya’nın steplerindeki bazı yarı kurak
topraklarda yaşamışlardır. Yaşam biçimleri, avcı ve toplayıcı toplumlara bazı bakımlardan benzer. Kullandıkları aletler basit ve taşınabilirdir. Ancak avcı ve toplayıcıların teknolojileri ile karşılaştırırsak biraz daha gelişmiştir. Mallarını hayvanlar ile taşırlar. Göçebe toplumlar; hayvanlarının süt, yün, kıl gibi her türlü yan ürününden faydalanırlar. Akrabalık (kabile) son derece önemlidir. Göçebe toplumlar sürekli hareket hâlindedirler. Dolayısıyla otlak yüzünden başka kabilelerle sıkça çatışmaların yaşandığı toplumlardır. Bizler de tarihsel olarak göçebe bir kültürün mirasçılarıyız.


#19

SORU:

Tarım toplumları hakkında bilgi veriniz? 


CEVAP:

Yaklaşık 5000 yıl önce tarımın gelişimi, bu toplumlarda devrim niteliğinde değişimleri beraberinde getirmiştir.
Tarım; insanların toprağı işlemelerini, hayvanların gücünden yararlanmalarını sağlamış ve verimlilik geçmişe göre, büyük
ölçüde artmıştır. Bireyler demir ustalığı, alet yapımı, hayvan yetiştirme ve inşaat gibi yeni ekonomik alanlarda roller edinmişlerdir. Tarımın gelişimiyle kasabalar doğmuş ve bu kasabalar yiyecek, hayvan ve diğer mal tüccarlarının ağları vasıtasıyla birbirine bağlanmıştır. Tarım teknolojisi, verimli uzmanlaşma, bir toprak parçasına yerleşme ve ticaret şeklindeki dört faktör; ekonominin bir devrim niteliğindeki dönüşümünde anahtar unsurlar olmuştur. Ancak tarım toplumları (agricultural societies), temelde toprağın işlenmesi ile elde edilen tarımsal üretime dayanır. Bununla beraber, pulluk gibi, teknolojik yeniliğin girişi ile çiftçiler üretimlerini büyük ölçüde artırmışlardır. Ayrıca bu sayede daha geniş toprak parçalarını, kuşaklar boyunca işlemek mümkün hâle gelmiştir


#20

SORU:

Dokuma endüstrisi dalgası nedir? 


CEVAP:

1765 ile 1780 yılları arasında, dokuma endüstrisi teknik alanındaki en önemli icatlarını yapmıştır. Bu dönemde icatlar, bilim adamları tarafından değil el işçiliğinden yetişmiş teknisyenler ve meslekten olmayan kişiler tarafından yapılmıştır. 1769 ile 1780 yılları arasında pamuk eğirme makinesini yapan Arkwrigth, on yıl sonra en güçlü dokuma fabrikatörü olur. Aynı dönemde Cartwritgh, mekanik dokuma tezgahını icat eder. 1769’da da James Watt, buhar makinesini icat eder.