ENGELLİLERLE SOSYAL HİZMET Dersi Engelliliğe Genel Bakış: Kavramlar, Nedenleri, Türler ve Modeller soru cevapları:

Toplam 64 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Sosyal hizmet ne demektir?


CEVAP:

IFSW’nin son tanımına göre (2014); sosyal hizmet sosyal değişme ve gelişmeyi, sosyal bütünleşmeyi ve insanların özgürleşmesini ve güçlenmesini arttıran uygulama odaklı bir meslek ve akademik disiplindir.


#2

SORU:

Sosyal hizmetin ilkeleri nelerdir?


CEVAP:

Sosyal adalet, insan hakları, kolektif sorumluluk ve farklılıklara saygı sosyal hizmetin odağını oluşturan ilkelerdir.


#3

SORU:

Engelli sıfatı kimler için kullanılmaktadır?


CEVAP:

Engelli olmak, hastalık veya bir kaza sonucu fiziksel ya da zihinsel yetileri zedelenmiş bireylere doğuştan veya sonradan meydana gelen hastalıklar ya da sakatlıklar vücudun görsel, işlevsel, zihinsel veya ruhsal farklılıkları öne sürülerek, toplumsal tutum ve tercihleri sonucu yaşamın birçok alanında kısıtlanan, çevresinde türlü türlü engellerle karşılaşan kişilere verilen sıfattır.


#4

SORU:

Engellilik nasıl tanımlanmaktadır?


CEVAP:

Engellilik; kişinin normal yaşına göre vücut fonksiyonlarında veya yapısındaki meydana gelen herhangi bir kayıp olarak tanımlanmaktadır. Bir başka tanımla engellilik; kişinin, bedensel, zihinsel, ruhsal ve sosyal özelliklerinde belli bir oranda ve sürekli olarak fonksiyon kaybı veya bozukluğu sonucu normal yaşamın gereklerine uyamama durumu olarak nitelendirilmektedir. En geniş anlamda engellilik, sosyal hayata katılımdaki sınırlanmışlık ya da eksiklik durumudur. Engellilik, bir engellilik halinin sonucu olarak, bireyin belirli aktivitelerini yerine getirmesini ve sosyal yaşamdaki rollerini yerine getirmesini engelleyen bir durumdur.


#5

SORU:

Türkçe’de engelli kişileri tanımlamak için kullanılan ifadeler nelerdir?


CEVAP:

Türkçe’de engelli kişiyi ifade etmek için; sakat, özürlü, ayrıca hem hastalık hem de sakatlık anlamına gelen ‘illet’ sözcüğünden türemiş olan ‘alil’ ve ‘malul’ gibi terimler kullanılmaktadır. Ayrıca Türkçe’de bazılarına çok sık rastlanmasa da sakat terimine yakın ve eş anlamlı olarak kullanılan; ahnıt, ahraz (dilsiz), aksak, alil, apısak, bacaksız, bastıbacak, çağanozvari, çalık, çolak, damlalı, dilsiz, düztaban, ebkem, felçli, genzek, inmeli, kambur, kolsuz, kötürüm, makrosefal, meflûç, menzul, makrosefal, nüzullü, paytak, sağır, sarsak, sökel, topal, yangaboz, yarım (kişi), yatalak, çarpık, kekeme, kör, kambur gibi terimler bulunmaktadır. Bunların bazıları genel olarak engelli olmayı, bazıları ise özel bir engellilik halinde bulunmayı ifade etmektedir. Tüm bu terimler, sözlüklerde yer almakla ve kimileri sık, kimileri nadiren kullanılmakla birlikte engelli kişiler Türkçe’de en fazla ‘engelli’, ‘özürlü’, ‘sakat’ terimleriyle adlandırılmaktadır.


#6

SORU:

Engelliliğin tanımlanmasında hangi sosyal faktörlerin dikkate alınması gerekmektedir?


CEVAP:

Bu faktörler; bakıma muhtaçlık, çalışabilirlik, sosyal hayata uyumun sağlanabilmesi, ulaşılabilirlik ve erişilebilirliktir.


#7

SORU:

Engelli bireylerin başlıca sorunları nelerdir?


CEVAP:

Engelli bireyler toplumun en büyük azınlık gruplarından birisidir. Bu insanlar engelli olmaları nedeniyle hem kamusal alanda hem de özel alanda pek çok sorun yaşamaktadırlar. Başlıca sorunları toplumdan dışlanma, ayırımcılık ve önyargılardır. En temel haklardan yoksundurlar. Çok sorunları olduğu ve onları çözmekten aciz oldukları düşünülmektedir. Medikal model engelli bireyleri sorun olarak gördüğü için, onlar da sorunlu ve yetersiz kişiler olarak damgalanmaktadırlar.


#8

SORU:

Engelli haklarına yönelik iyileştirmelerin artmasındaki başlıca etmen ne olmuştur?


CEVAP:

İnsan haklarına verilen önem arttıkça engelli haklarına ilişkin iyileştirici çalışmalar da hız kazanmaktadır. Bu değişimde engelliliğin yalnızca tıbbi yaklaşımla değil, toplumsal ve hak temelli yaklaşım üzerinden tanımlanması da etkili olmuştur. Her ne kadar “engelli hakları” kavramı, engelli bireylere ait bağımsız bir hak kategorisi gibi algılanmakta ise de, bu kavramla amaçlanan engellilerin tüm temel hak ve özgürlüklerden diğer bireyler gibi tam ve eşit şekilde yararlanmasını teşvik etmek ve insan onuruna olan saygıyı güçlendirmektir.


#9

SORU:

Engelli kavramı toplumsal hayatta ne zaman daha sık kullanılır hale gelmiştir?


CEVAP:

Özellikle Sanayi Devriminden sonra engelli kavramı toplumsal hayatta daha sık kullanılır hale gelmiştir. Sanayi Devrimi ile birlikte doğuştan kaynaklanan engelin dışında iş kazaları sonucunda oluşan engel oranlarında artış olmuştur. Engelliler dezavantajlı bir grup olarak sosyal politikaların kapsamına girmiştir. Sanayi ve teknolojik gelişmeler, sosyal hayatın hareketliliği ve toplumsal gelişmeler sonucu evlerine kapanan engellilerin toplumla bütünleşme talepleri toplumun diğer katmanları tarafından görünür hale gelmiştir.


#10

SORU:

01.07.2005 tarihli 5378 Sayılı Engelliler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun’a göre “engelli” birey nasıl tanımlanmaktadır?


CEVAP:

Doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılama güçlükleri olan ve korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişilerdir.


#11

SORU:

01.07.2005 tarihli 5378 Sayılı Engelliler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun’a göre “zihinsel engelli” kimdir?


CEVAP:

Çeşitli derecelerde zihinsel yetersizliği olan kişidir. Zekâ geriliği olanlar (mental retardasyon), Down Sendromu, Fenilketonüri (zekâ geriliğine yol açmışsa) bu gruba girer.


#12

SORU:

01.07.2005 tarihli 5378 Sayılı Engelliler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun’a göre “işitme engelli” birey kimdir?


CEVAP:

Tek veya iki kulağında tam veya kısmi işitme kaybı olan kişidir. İşitme cihazı kullananlar da bu gruba girmektedir.


#13

SORU:

01.07.2005 tarihli 5378 Sayılı Engelliler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun’a göre “görme engelli” birey kimdir?


CEVAP:

Tek veya iki gözünde tam veya kısmi görme kaybı veya bozukluğu olan kişidir. Görme kaybı ile birlikte göz protezi kullananlar, renk körlüğü, gece körlüğü (tavukkarası) olanlar da bu gruba girmektedir.


#14

SORU:

01.07.2005 tarihli 5378 Sayılı Engelliler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun’a göre “ortopedik engelli” birey kimdir?


CEVAP:

Kas ve iskelet sisteminde yetersizlik, eksiklik ve fonksiyon kaybı olan kişidir. Kol, ayak, bacak, parmak ve omurgalarında kısalık, eksiklik, fazlalık, yokluk, hareket kısıtlılığı, şekil bozukluğu, kas güçsüzlüğü, kemik hastalığı olanlar, felçliler, serebral palsi, spastikler ve spina bifida olanlar bu gruba girmektedir.


#15

SORU:

01.07.2005 tarihli 5378 Sayılı Engelliler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun’a göre “dil ve konuşma engelli” birey kimdir?


CEVAP:

Herhangi bir nedenle konuşamayan veya konuşmanın hızında, akıcılığında, ifadesinde bozukluk olan ve ses bozukluğu olan kişidir. İşittiği halde konuşamayanlar, gırtlağı alınanlar, konuşmak için alet kullananlar, kekemeler, afazi, dil-dudak-damak-çene yapısında bozukluk olanlar bu gruba girmektedir.


#16

SORU:

01.07.2005 tarihli 5378 Sayılı Engelliler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun’a göre “ruhsal ve duygusal hastalığı” olan birey nasıl tanımlanır?


CEVAP:

Duygu, düşünce ve davranışlardaki normalden farklı örüntüler nedeni ile günlük yaşam aktivitelerini tamamlamada, kişiler arası ilişkilerini devam ettirmede güçlük yaşayan kişidir. Depresyon, şizofreni gibi hastalıklar bu gruba girmektedir.


#17

SORU:

01.07.2005 tarihli 5378 Sayılı Engelliler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun’a göre “süreğen hastalık” ne demektir?


CEVAP:

Kişinin çalışma kapasitesi ve fonksiyonlarının engellenmesine neden olan, sürekli bakım ve tedavi gerektiren hastalıklardır (kan hastalıkları, kalp-damar hastalıkları, solunum sistemi hastalıkları, sindirim sistemi hastalıkları, idrar yolları ve üreme yolları hastalıkları, cilt ve deri hastalıkları, kanserler, endokrin ve metabolik hastalıkları, sinir sistemi hastalıkları, HIV).


#18

SORU:

Dünya sağlık Örgütüne göre “yetersizlik” nasıl tanımlanmaktadır?


CEVAP:

Sağlık bakımından psikolojik, fizyolojik ve anatomik (fiziksel) yapı veya fonksiyonlardaki eksikliği ifade eder.


#19

SORU:

Dünya sağlık Örgütüne göre “engellilik” (disability) nasıl tanımlanmaktadır?


CEVAP:

Sağlığın bozulması sonucu oluşan yetersizlikten dolayı herhangi bir yeteneğin normal kabul edilen bir kişiye göre azalması veya kaybedilmesidir.


#20

SORU:

Dünya sağlık Örgütüne göre “engellilik” (handicap) nasıl tanımlanmaktadır?


CEVAP:

Yetersizlik veya engellilik nedeniyle kişinin yaş, cinsiyet, sosyal ve kültürel durumuna göre normal kabul edilen yaşantısını yerine getirememesi durumudur.


#21

SORU:

Engellilik ne tür bir tanımlamadır?


CEVAP:

Engellilik kültürel bir tanımlamadır. Bireyin çeşitli nedenlerden dolayı birlikte yaşamak zorunda kaldığı engelli, sosyal ve kültürel çevresi tarafından belirlenir. Engelli bireye atfedilen kültürel anlamlar etkileşim sürecinde kazanılır. Engelli bireylere ilişkin bakış açısı, engelli bireylerin sosyal konumunu ve kültürel resmedilmesini belirleyici olduğundan, engelli bireylere toplum tarafından atfedilen anlamları incelemek önemlidir.


#22

SORU:

Engelliliğin nedenleri nelerdir?


CEVAP:

Engelliliğin nedenleri incelendiğinde, biyolojik olarak genlerden kaynaklanan, doğum sırasında meydana gelen ve doğum sonrasında oluşan engellilik olarak gruplamak mümkündür. Doğum sırasında oluşan engellilik nedenleri; yaşanan yanlış uygulamalar, kötü ve hijyenik olmayan ortamlarda yapılan doğumlardır. Doğum sonrasında olan engellilik nedenleri ise; iş kazaları, trafik kazaları, ev kazaları, yanlış tıbbi uygulamalar, savaşlar, terör ve doğal afetlerdir.


#23

SORU:

Türkiye ve dünya ülkelerinde doğum öncesi engelliliğe yol açan başlıca etmenler nelerdir?


CEVAP:

• Kalıtım

• Akraba Evliliği

• Annenin ilk 3 Ayda Geçireceği Ateşli ve Bulaşıcı Hastalıklar

• Çoğul Gebelik (Birden Fazla Çocuğa Hamile Olmak)

• Zararlı ve Kötü Alışkanlıklar, Sigara, Alkol, Uyuşturucu Kullanma

•Şiddetli Nezle ve Yüksek Ateşli Gribal Hastalıklar

• Kemoterapi ve Radyoaktif Işınlar

• Gebelik Öncesinde Annenin Ruh Sağlığının Bozulması

• Gebelik Süresinin Normalden Kısa veya Uzun Olması

• Annenin Düşmesi, Çarpması vb. Kazalara Maruz Kalması.


#24

SORU:

Türkiye ve dünya ülkelerinde doğum sırasında engelliliğe yol açan başlıca etmenler nelerdir?


CEVAP:

• Plasenta ve Göbek Bağı İle İlgili

• Aletle veya Müdahale İle Yapılan Doğumlar

• Çoğul Doğum (İkiz, Üçüz vb.)

• Doğum Anındaki Ciddi Bulaşıcı Hastalıklar

• Çok Erken veya Geç Doğumlar

• Aşırı Kanamalar

• Doğum Sırasında Yapılan Yanlış Müdahaleler

• Sarılık

• Düşük Ağırlıklı Doğum


#25

SORU:

Türkiye ve dünya ülkelerinde doğum sırasında engelliliğe yol açan başlıca etmenler nelerdir?


CEVAP:

• Beyin ve Beyin Zarı İltihaplanmaları (Ansefalit ve Menenjit),

• Çocuk Felci,

• Çeşitli Kaza ve Travmalar (Özellikle Çocuğun Yüksekten Düşmesi ),

• Yüksek Ateş, Havale, Şiddetli Gribal Enfeksiyonlar, Zatürre vb. Enfeksiyonlar,

• Solunum Yollarında ve Organlarında Meydana Gelen ve Beyni Etkileyen İltihaplanmalar,

• Zehirlenmeler,

• Hipotiroidi,

• Fenilketonüri,

• Hidrosefali,

• Beyin Tümörleri,

• Ruhsal Bozukluklar,

• Psiko-Sosyal ve Çevresel Yoksunluklar.


#26

SORU:

Literatürdeki engellilik türleri nelerdir?


CEVAP:

Literatürde engellilik türleri; ortopedik engelli, görme engelli, işitme engelli ve zihinsel engelli olmak üzere dört ana grupta incelenmektedir.


#27

SORU:

Literatürde ortopedik engellilik nasıl tanımlanmaktadır?


CEVAP:

Ortopedik engellilik, fiziksel yapısındaki yetersizlikler nedeniyle kişinin çalışabilmesini, ihtiyaçlarını karşılayabilmesini ve sosyal hayata katılmasını engelleyen bir engellilik türüdür. Bununla ilgili ilk resmi tanım 1962 yılında Özel Eğitime Muhtaç Çocuklar Yönetmeliğinde yer almaktadır. Yönetmelikte ortopedik engelli “kemik ve mafsalların şekil ve yapısında özür bulunan, kas gücü gelişimi ve koordinasyonunda inhiraflar gösteren kimseler” olarak tanımlanmaktadır.


#28

SORU:

Ortopedik engellilerdeki bozukluklar nelerdir?


CEVAP:

Ortopedik engelli kişilerdeki bozukluklar; iskelet bozuklukları ve özürleri, kas bozuklukları ve zayıflıkları, eklem bozuklukları, sinir sistemindeki bozukluklar, devimsel bozukluklar ve yetersizlikler şeklindedir.


#29

SORU:

Ortopedik engelliler nasıl sınıflanmaktadır?


CEVAP:

Ortopedik engelli kişiler kendi içinde “yürüyebilen engelliler” ve “tekerlekli sandalyeye bağlı engelliler” şeklinde sınıflandırılmaktadır. Yürüyebilen engelliler grubu içerisinde yardıma ihtiyaç duymadan yürüyebilenler, herhangi bir dayanak veya bastonla yürüyebilenler ve koltuk değneğiyle yürüyebilen engelliler yer almaktadır. Tekerlekli sandalyeye bağlı engelliler grubunda ise; tekerlekli sandalyeye bağımlı olan fakat ara sıra yürüyebilenler, vücudun üst kısmını tümüyle kullanabilenler ve vücudunun hiçbir bölümünü kullanamayan engelliler bulunmaktadır.


#30

SORU:

Literatürde görme engellilik nasıl tanımlanmaktadır?


CEVAP:

Literatürde görme engellilik; göz merceği hastalığı denilen ve gözü oluşturan sinir, doku ve kaslardan herhangi birinde meydana gelen hastalık sonucu oluşan engelliktir.


#31

SORU:

Görme engellilik kaç gruba ayrılmaktadır?


CEVAP:

Görme engelli kelimesinin anlamı görme gücünden yoksun olmak demektir ve bunun farklı dereceleri ve nedenleri bulunmaktadır. Görme engelliler “az gören” ve “kör” olarak iki grupta toplanabilir. Bütün düzeltmelere rağmen iki gözü ile görmesi 1/10 ile 1/30 arasında yer alan, bir takım özel donanımlar kullanmadan normal yaşantısını sürdüremeyen kişiler “az gören” olarak nitelendirilmektedir. Ancak işitme ve dokunma yoluyla elde ettikleri bilgilere bağımlı olarak yaşayan, bütün düzeltmelere rağmen iki gözüyle görmesi 1/10’dan ve görüş açısı 20° den az olan, normal yaşantısında görme gücünden yararlanmasına olanak olmayan kişiler ise “kör” olarak tanımlanmaktadır.


#32

SORU:

Literatürde işitme engelli nasıl tanımlanmaktadır?


CEVAP:

Günlük yaşamını etkileyecek derecede işitme yetersizliği olan kişiye işitme engelli denilmektedir.


#33

SORU:

İşitme engellilik kaç gruba ayrılmaktadır?


CEVAP:

İşitme engelliler “sağır” ve “ağır işiten” kişiler olarak iki grupta toplanmaktadır. Sağır kişiler, görsel bilgiler veren donanımlara bağlı olup, işitme kayıpları bütün düzeltmelere rağmen 70 db’den daha fazla olan, normal yaşam ve aktivitelerinde işitme gücünden faydalanamayan kişilerdir. 


#34

SORU:

Literatürde işitme kaybı dereceleri nasıl sınıflandırılmaktadır?


CEVAP:

20-30 db arası normal; 21-35 db arası hafif; 3655 db arası orta; 71-90 db arası ise şiddetli işitme kaybı olarak sınıflandırılmaktadır.


#35

SORU:

Konuşma ve dil bozuklukları nelerdir?


CEVAP:

Fizyolojik konuşma bozukluğu, gecikmiş konuşma, telaffuz bozuklukları, kekemelik, afazi, apraksi ve dizatridir.


#36

SORU:

Zihinsel engellilik nasıl tanımlanmaktadır?


CEVAP:

Doğumdan önce, doğum esnasında veya sonraki gelişim sürecinde değişik nedenlerle zihinsel gelişim ve fonksiyonlarında oluşan sürekli yaşlanma, duraklama ve gerileme gösteren ve bunun sonucu olarak etkili uyumsal davranışlarda gerilik ve yetersizlik gösteren sürekli bir durum olarak tanımlanmaktadır.


#37

SORU:

Engelliliğin değerlendirilmesinde kullanılan başlıca yaklaşımlar nelerdir?


CEVAP:

1. Bireyci yaklaşımda engellilik birey ve fonksiyon yoksunluğu temelinde kavranırken, daha çok tıbbi bakım ve rehabilitasyona odaklanılmıştır.

2. Sosyal yaklaşımda ise engellilik bireysel değil toplumsal bir olgu olarak ortaya konulmakta ve engellinin toplumsal yaşama katılamama nedeni toplumsal koşullar ve engeller ile açıklanmaktadır.


#38

SORU:

Literatür incelendiğinde kaç çeşit engellilik modeli öne çıkmaktadır?


CEVAP:

Engellilik literatüründe engelliliğin sosyal teorisi bağlamında tarihsel açıdan bir değerlendirme yapıldığında, medikal/bireyci model, sosyal model ve günümüzde insan hakları modelinin ön plana çıktığı görülmektedir. Medikal/bireyci model ve sosyal model, tarihsel süreç içerisinde engelliği anlamaya ya da tanımlamaya özgü yaklaşımlar olarak şekillenmiştir. Ancak, dünyada engellilik olgusunu insan hakları yaklaşımı temelinde ele almak, diğer toplumsal meselelerde olduğu gibi, 1980 sonrasına tekabül etmektedir.


#39

SORU:

Moral model nedir?


CEVAP:

En eski model, moral modeldir. Bu modele göre engellilik, doğrudan günahkârlık ve kötülüğe bağlıdır. Engelliliğin nedeni, kötülük yapma ya da kötü şekilde yaşamak değildir; kötü olmaktır. Engelliliğin moral olarak değerlendirilmesi ilk olarak beşeri kültürlerde gelişmiştir ve Orta Çağın sonuna kadar bu konuda egemen görüş olarak kalmıştır. Toplum, işledikleri bazı günahlardan dolayı insanların engelli olduklarına inanmaktadır. Bu toplumlarda engelli bireyler dışlanmakta ve hatta kötü muameleye maruz kalmaktadır.


#40

SORU:

Medikal model nedir?


CEVAP:

Bu modelde engelli insanlar tıbbi rahatsızlıklarıyla veya özürleriyle tanımlanırlar. Medikal modele göre engellilik bireysel olarak ele alınması gereken bir sorundur, kişiyi bakıma muhtaç olarak nitelendirir ve engellilerin sistemli bir şekilde toplum tarafından dışlanmasına zemin hazırlar. Burada sorun toplumun sorunu değil, engellinin bireysel sorunudur. Söz hakkı profesyonellere düşer, bireye ise ancak yardım eli uzatan uzmanların onaylayıp sunduğu alternatifler arasından seçim yapmak kalır. Medikal modelle bağlantılı olarak bireysel model ve trajedi modelinden söz edilebilir. Bireysel model, engelli kişileri engelleriyle birlikte birer birey olarak görür. Buna göre engel, “bireyin yenmek için mücadele vermek zorunda olduğu bir sorun” olarak tanımlanır


#41

SORU:

Sosyal model nedir?


CEVAP:

Sosyal model, medikal modele tepki olarak doğmuştur. Sosyal modelin temel iddiası engelliliğin, bireyler arasındaki fiziksel, zihinsel vb. farklılıkların bir yansıması olmaktan çok toplumdaki ayırımcılığın, önyargının ve dışlamanın bir ürünü olduğudur. Sosyal model, bireyleri engelli kılan durumun, onların engellilikleri olmadığını ileri sürmektedir. Engelli kılan temel faktör, toplumun kısıtlayıcı, damgalayıcı, ayırımcı ve dolayısıyla engelleyici tutumlarıdır. Bu bakış, engelli bireylerin kendilerini toplumdan soyutlanmış değil tersine toplumla bütünleşmiş hissetmelerine ortam hazırlamaktadır.


#42

SORU:

Yakın geçmişe kadar engelliliğe bakış açısı nasıldı?


CEVAP:

Yakın geçmişe kadar engellilik bir sağlık sorunu olarak görülüyordu. Bu bakış açısı engellilik sorunlarının çözümünü daha çok medikal model açısından yorumlamıştır. Medikal model, engelliliği büyük ölçüde bireyin yetersizliği ve patolojisine dayalı olarak açıklamaktadır.


#43

SORU:

Medikal model ile sosyal model arasındaki temel fark nedir?


CEVAP:

Medikal model engelliliği, bireysel probleme odaklı, düzenleyici, kontrol edici, uzmanlar eliyle “normal”e yaklaştırma amacı taşıyan ve engelliliği bireysel bir trajedi olarak görürken; sosyal model engelliliği toplumsal bağlama yerleştiren, kolektif unsurları ön plana çıkaran, politik mücadeleye önem veren, sosyal değişim öngören ve bunu gerçekleştirebilmenin ön koşulu olarak da kişisel ve kolektif sorumluluk anlayışını merkeze koyan sosyal model anlayışına dayanmaktadır.


#44

SORU:

Engelli olmak nasıl tanımlanmaktadır?


CEVAP:

Engelli olmak, hastalık veya bir kaza sonucu fiziksel ya da zihinsel yetileri zedelenmiş bireylere doğuştan veya sonradan meydana gelen hastalıklar ya da sakatlıklar vücudun görsel, işlevsel, zihinsel veya ruhsal farklılıkları öne sürülerek, toplumsal tutum ve tercihler sonucu yaşamın birçok alanında kısıtlanan, çevresinde türlü türlü engellerle karşılaşan kişilere verilen sıfattır.


#45

SORU:

Engelliliğin tanımlanmasına etki eden sosyal faktörler nelerdir?


CEVAP:

Engelliliğin tanımlanmasındaki sosyal faktörler;

  • Bakıma muhtaçlık,
  • Çalışabilirlik,
  • Sosyal hayata uyumun sağlanabilmesi,
  • Ulaşılabilirlik
  • Erişilebilirliktir.

#46

SORU:

Dünya Sağlık Örgütü engellilik ile ilgili kavramları nasıl sıralamaktadır?


CEVAP:

Dünya Sağlık Örgütü engellilik ile ilgili kavramları şu şekilde tanımlamaktadır;
Yetersizlik (Impairment): Sağlık bakımından psikolojik, fizyolojik ve anatomik (fiziksel) yapı veya fonksiyonlardaki eksikliği ifade eder.
Engellilik (Disability): Sağlığın bozulması sonucu oluşan yetersizlikten dolayı herhangi bir yeteneğin normal kabul edilen bir kişiye göre azalması veya kaybedilmesidir.
Engellilik (Handicap): Yetersizlik veya engellilik nedeniyle kişinin yaş, cinsiyet, sosyal ve kültürel durumuna göre normal kabul edilen yaşantısını yerine getirememesi durumudur.


#47

SORU:

Kas ve iskelet sisteminde yetersizlik, eksiklik ve fonksiyon kaybı olan kişiler nasıl tanımlanmaktadır?


CEVAP:

Kas ve iskelet sisteminde yetersizlik, eksiklik ve fonksiyon kaybı olan kişiler ortopedik engelli olarak tanımlanmaktadır.


#48

SORU:

Engellilik nedenleri nelerdir?


CEVAP:

Engelliliğin nedenleri incelendiğinde, biyolojik olarak genlerden kaynaklanan, doğum sırasında meydana gelen ve doğum sonrasında oluşan engellilik olarak gruplamak mümkündür. Doğum sırasında oluşan engellilik nedenleri; yaşanan yanlış uygulamalar, kötü ve hijyenik olmayan ortamlarda yapılan doğumlardır. Doğum sonrasında olan engellilik nedenleri ise; iş kazaları, trafik kazaları, ev kazaları, yanlış tıbbi uygulamalar, savaşlar, terör ve doğal afetlerdir.


#49

SORU:

"Kazanılan" engellilik kavramı nedir?


CEVAP:

Doğum sırasında ve sonrasında gerçekleşen engellilik “kazanılan” engellilik olarak ifade edilmektedir. Nedenleri düşünüldüğünde, kötü ve yetersiz koşullarda
gerçekleştirilen doğumlar, travmalar, yanlış uygulamalar vb. akla gelmektedir.


#50

SORU:

Engellilik türleri nelerdir?


CEVAP:

Engellilik türleri; ortopedik engelli, görme engelli, işitme engelli ve zihinsel
engelli olmak üzere dört ana grupta incelenmektedir.


#51

SORU:

Görme engelinin dereceleri nelerdir?


CEVAP:

Görme engelli kelimesinin anlamı görme gücünden yoksun olmak demektir ve bunun farklı dereceleri ve nedenleri bulunmaktadır. Görme engelliler “az gören” ve “kör” olarak iki grupta toplanabilir. Bütün düzeltmelere rağmen iki gözü ile görmesi 1/10 ile 1/30 arasında yer alan, bir takım özel donanımlar kullanmadan normal yaşantısını sürdüremeyen kişiler “az gören” olarak nitelendirilmektedir. Ancak işitme ve dokunma yoluyla elde ettikleri bilgilere bağımlı olarak yaşayan, bütün düzeltmelere rağmen iki gözüyle görmesi 1/10’dan ve görüş açısı 20° den az olan, normal yaşantısında görme gücünden yararlanmasına olanak olmayan kişiler ise “kör” olarak tanımlanmaktadır.


#52

SORU:

İşitme engeli kaç grupta incelenmektedir?


CEVAP:

İşitme engelliler “sağır” ve “ağır işiten” kişiler olarak iki grupta toplanmaktadır.
Sağır kişiler, görsel bilgiler veren donanımlara bağlı olup, işitme kayıpları bütün düzeltmelere rağmen 70 db’den daha fazla olan, normal yaşam ve aktivitelerinde işitme gücünden faydalanamayan kişilerdir (Enç ve ark 1987). “Ağır İşiten kişiler ise normal yaşam ve aktivitelerinde; işitme cihazları, görsel bilgiler veren cihazlar ve ortak dinleme donanımları gibi yardımcı araçlara bağlı olarak yaşayan kişilerdir


#53

SORU:

İşitme kaybı dereceleri nasıl sınıflanmaktadır?


CEVAP:

Literatürde işitme kaybı dereceleri şu şekilde sınıflandırılmaktadır:
• 0-20 db arası “normal” işitme kaybıdır. Bu kişiler işitmede zorluk ve konuşmada
bozukluk çekerler ve işitme cihazı kullanmaları gerekir.
• 21-35 db arası “hafif ” işitme kaybıdır. Bu kişiler karşılıklı konuşmayı anlamada
güçlükler yaşarlar.
• 36-55 db arası “orta” derecede bir işitme kaybıdır. Bu kişiler, cihazsız konuşmaları takipte ve anlamada zorluk çekerler.
• 71-90 db arası “şiddetli” işitme kaybıdır. Şiddetli işitme kaybı olan kişiler, çevredeki gürültüleri kolaylıkla ayırt edebilirler, seslileri anlar fakat sessizleri anlayamazlar. Yüksek sesleri 35 cm uzaktan duyabilirler. Bu kişilerin konuşma eğitiminin yanı sıra özel eğitim de almaları gerekmektedir.


#54

SORU:

Konuşma ve dil bozuklukları türleri nelerdir?


CEVAP:

Konuşma ve dil bozuklukları türleri;

  • Fizyolojik Konuşma Güçlüğü
  • Gecikmiş Konuşma
  • Telaffuz Bozuklukları
  • Kekemelik
  • Afazi
  • Apraksi
  • Dizatridir.

#55

SORU:

Beyinde meydana gelen hasar sonucu, dil ve konuşmanın bozulması
ve anlaşılamaması durumuna ne ad verilmektedir?


CEVAP:

Beyinde meydana gelen hasar sonucu, dil ve konuşmanın bozulması
ve anlaşılamaması afazi olarak tanımlanmaktadır. Konuşmanın akıcı olduğu, anlamanın zayıf olduğu duyusal afaziler, konuşma akıcılığının zayıf, anlamanın tam olduğu motor afaziler, konuşma ve anlamanın tamamen bozulduğu total afaziler olarak üçe ayrılmaktadır.


#56

SORU:

Zihinsel engellilik nasıl derecelendirilmektedir?


CEVAP:
  • 0-25 arası Ağır Zihinsel Engelli
  • 25-35 arası Şiddetli Zihinsel Engelli
  • 36-51 arası Orta Derecede Zihinsel Engelli
  • 52-67 arası Hafif Derecede Zihinsel Engelli
  • 67-70 arası Zihinsel Engelli
  • 70-79 arası Sınırda olarak derecelendirilmektedir.

#57

SORU:

Engelliliğin değerlendirilmesinde hangi yaklaşımlar kullanılmaktadır?


CEVAP:

Engelliliğin değerlendirilmesinde genel olarak iki yaklaşımdan söz edilebilir:
1. Bireyci yaklaşımda engellilik birey ve fonksiyon yoksunluğu temelinde kavranırken, daha çok tıbbi bakım ve rehabilitasyona odaklanılmıştır.
2. Sosyal yaklaşımda ise engellilik bireysel değil toplumsal bir olgu olarak ortaya konulmakta ve engellinin toplumsal yaşama katılamama nedeni toplumsal koşullar ve engeller ile açıklanmaktadır.


#58

SORU:

Engelliliğe ilişkin modeller nelerdir?


CEVAP:

Engelliliğe ilişkin modeller;

  • Moral model
  • Medikal model
  • Sosyal modeldir.

#59

SORU:

Engelliliği doğrudan günahkarlık ve kötülüğe bağlı olarak değerlendiren engellilik modeli hangisidir?


CEVAP:

Moral model, engelliliği doğrudan günahkarlık ve kötülüğe bağlayan en eski modeldir. Bu modele göre engelliliğin nedeni, kötülük yapma ya da kötü şekilde yaşamak değildir; kötü olmaktır.


#60

SORU:

Engellilik modellerinden medikal model nasıl açıklanmaktadır?


CEVAP:

Medikal model çerçevesinde, engellilik büyük ölçüde bireyin yetersizliğine,
patolojisine dayalı olarak açıklanmaktadır. Başka bir deyişle engelli bireyler çeşitli engelleri, yetersizlikleri olması nedeniyle toplumda ‘normal’ bireylerden ayrı bir konumdadırlar.


#61

SORU:

Engellilerin medikal modeli reddetmelerinin sebebi nedir?


CEVAP:

Medikal model, engelli bireyi genel olarak tekerlekli sandalyeye ve eve mahkûm, merdivenleri çıkamayan, yardıma ihtiyaç duyan, tedaviye ihtiyaç duyan, ellerini kullanamayan, yürüyemeyen veya göremeyen, doktora veya kurumsal bakıma ihtiyaç duyan insanlar olarak görür. Böyle gördüğü için de engelli bireye genellikle şunları söyler:
• Sen acı çekiyorsun
• Sen bir ‘sorun’sun
• Engelliliğinin tedaviye ihtiyacı var
• Yaşamına ilişkin kararları veremezsin
• Profesyoneller tarafından bakılmaya ihtiyacın var
• Asla engeli olmayan birine eşit olamayacaksın.

Bu nedenlerle medikal model engellilerin reddettikleri bir modeldir.


#62

SORU:

Engellilikte sosyal modelin oluşmasındaki en büyük etmen nedir?


CEVAP:

Gruplar halinde bir araya gelen engelliler toplum nezdindeki yerlerini, toplumun onlara bakışını ve kendilerine karşı tutumunu sorgulamaya başlamaları sosyal modelin oluşmasında en büyük etmendir.


#63

SORU:

Sosyal modele göre bireyleri engelli kılan faktör nedir?


CEVAP:

Sosyal model, bireyleri engelli kılan durumun, onların engellilikleri olmadığını ileri
sürmektedir. Engelli kılan temel faktör, toplumun kısıtlayıcı, damgalayıcı, ayırımcı ve dolayısıyla engelleyici tutumlarıdır.


#64

SORU:

Sosyal modelin medikal modelden farkı nedir?


CEVAP:

Engelliliğin sosyal açıdan değerlendirilmesi gerektiğini belirten ve medikal modele tepki olarak ortaya çıkan sosyal model yaklaşımında; engellilik tanımının merkezinde artık kişinin fiziksel veya ruhsal yetersizliği değil, engelliliği çevreleyen toplumsal koşullar yer almaya başlamıştır. Bu yaklaşıma göre, engellilik kişinin kendi yetersizliği sonucunda ortaya çıkan bir durum olarak değerlendirilmemekte, engelli kişilerin toplumsal yaşama katılımını kısıtlayan bütün sosyal, kültürel, ekonomik ve çevresel engeller olarak nitelendirilmektedir.