ESKİ TÜRK EDEBİYATINA GİRİŞ: BİÇİM VE ÖLÇÜ Dersi ESKİ TÜRK EDEBİYATINDA ÖLÇÜ: ARUZLA İLGİLİ TEMEL KURALLAR, TERİMLER VE VEZİN BULMA USULÜ soru cevapları:

Toplam 47 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: Medd nedir?


CEVAP: Medd (imâle-i memdûde), aruzda birleşik hecelerin asıl değerinden biraz daha uzun okunmasına denilir. Medli hecelerde yapılan işlemdir. Yâr mest dost gibi. Medde dikkat edilmesi gereken bir durum vardır. Medli heceden sonra ünlüyle başlayan bir kelime veya ek gelirse bu durumda medli hecenin son ünsüzü kendinden sonra gelen ünlüye ulanarak hecelenir. Bu durumda med ortadan kalkar. Harâb kelimesinin değeri . - . Şeklindedir. Bu kelimenin sonunu “itti” gibi ünlüyle başlayan bir kelime gelirse her iki kelimenin ha râ bit ti (. - - .) şeklinde hecelenmesi gerekir. Bu heceleme de râb hecesindeki bir buçuk heceliği ortadan kaldırır.

#2

SORU: Teşdîd nedir?


CEVAP: Teşdîd, şeddesiz bir harfi vezin gereği şeddeli okumaktır. Per kelimesinin perr, perî kelimesini perrî okumak gibi.

#3

SORU: İmâle nedir?


CEVAP: İmâle (=imâle-i maksûre): Kısa ünlüyle biten veya tek kısa ünlüden oluşan heceyi vezin gereği biraz uzatarak okuyup kısa heceyi kapalı hece hâline getirmek işlemidir. Sadece Türkçe kelime kelime ve eklerde yapılır. Arapça ve Farsça kelimelerin kısa ünlülerinde uygulanmaz. İzafet i’lerinde ve atıf vavlarında ise imale yapmakta bir sakınca yoktur. İmâle işlemi aruzda bir âhenk kusuru olarak sayılmış ve hoş görülmemiştir. İşidilir kelimesinin i şî dî lir şeklinde hecelenip; toprağını kelimesinin top râ ğı nî şeklinde hecelenmesi gibi.

#4

SORU: Vasl-ı ayn nedir?


CEVAP: Vasl-ı ayn(=ayn ulaması), sonu ünsüzle biten bir hece aruz gereği aynla başlayan bir kelimeye bağlanması anlamındadır. Bu aslında aruzda bir kusurdur. Gül-’izâr kelimesinin gü l’i zâr şeklinde hecelenmesi gibi. Âteşin ‘ayn â te şin ’ ayn şeklinde hecelenmesi gibi.

#5

SORU: Türk şiirinde kullanılmış aruz vezinlerinin alfabetik sıraya göre listesini yapınız.


CEVAP: Aşağıdaki listeyi dikkatlice inceleyiniz: • fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün • - . - - / - . - - / - . - - / - . – • fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün • - . - - / - . - - / - . – • fe’ilâtü fâ’ilâtün fe’ilâtü fâ’ilâtün • . . - - / - . - - / . . - - / - . - - • mütefâ’ilün fe’ûlün mütefâ’ilün fe’ûlün • . . - . - / . - - / . . - . - / . - - • fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün1 • . . - - / . . - - / . . - - / . . – • fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün • . . - - / . . - - / . . – • fe’ilâtün mefâ’ilün fe’ilün • . . - - / . - . - / . . – • fe’ûlün fe’ûlün fe’ûlün fe’ûl (Şeh-name vezni) 1 Aruzda mısra sonlarındaki hecelerin her zaman kapalı hece olarak kabul edildiği ve mısra başlarındaki fe‘ilâtün cüzlerinin fâ‘ilâtün, mısra sonlarındaki fe‘ilün cüzlerinin de fa‘ün şekline dönüşebileceği unutulmamalıdır. • . - - / . - - / . - - / . – • mefâ’ilün fe’ilâtün mefâ’ilün fe’ilün • . - . - / . . - - / . - . - / . . – • mefâ’îlün mefâ’îlün fe’ûlün • . - - - / . - - - / . - - • mefâ’îlün mefâ’îlün mefâ’îlün mefâ’îlün • . - - - / . - - - / . - - - / . - - - • mef’ûlü fâ’ilâtü mefâ’îlü fâ’ilün • - - . / - . - . / . - - . / - . – • mef’ûlü fâ’ilâtün mef’ûlü fâ’ilâtün • - - . / - . - - / - - . / - . - - • müstef’ilün fe’ûlün müstef’ilün fe’ûlün • - - . - / . - - / - - . - / . - - • mef’ûlü mefâ’îlü mefâ’îlü fe’ûlün • - - . / . - - . / . - - . / . - - • mef’ûlü mefâ’îlün mef’ûlü mefâ’îlün • - - . / . - - - / - - . / . - - - • müfte’ilün fâ’ilün müfte’ilün fâ’ilün • - . . - / - . - / - . . - / - . – • müfte’ilün mefâ’ilün müfte’ilün mefâ’ilün • - . . - / . - . - / - . . - / . - . – • müfte’ilün müfte’ilün fâ’ilün • - . . - / - . . - / - . – • müstef’ilâtün müstef’ilâtün • - - . - - / - - . - - müstef’ilün müstef’ilün müstef’ilün müstef’ilün - - . - / - - . - / - - . - / - - . -

#6

SORU: Türkler’in aruz vezni serüveninden kısaca bahsediniz


CEVAP: Türkler aruz veznini doğrudan Araplardan değil Farslardan almışlardır. Bununla birlikte İran edebiyatında kullanılan bazı vezinler Türk şiirinde hiç kullanılmamıştır. Başlangıçta hece veznine yakın aruz vezinlerini kullanan Türkler, Batı edebiyatının etkisine girdikten sonra dahi aruzla bağını koparmamıştır. Türk şairleri daha çok kapalı hecelerin yoğun olduğu vezinleri tercih etmişlerdir. Aruzda kapalı hecelerin çokluğu ritmin yavaşlamasını, açık hecelerin çokluğu ise hızlanmasını sağlar. Zaman zaman şiirde tema ile vezin ilişkisi üzerinde durulmuşsa da böyle bir ilişkinin varlığı kesin olarak kanıtlanamamıştır. Aynı vezinle yazılmış şiirlerde birbirinden çok farklı temaların işlendiği görülmektedir.

#7

SORU: Aruza göre üç hece türü nedir?


CEVAP: Aruza göre üç hece türü vardır: açık, kapalı ve medli hece. Açık hece (=kısa hece): Sonu kısa ünlü ile biten hecelerdir. Te-pe, ka-ra, sı-ra, ku-ru gibi beyitlerde hece altında bir nokta ile gösterilir. Kapalı hece (=uzun hece): Sonu ünsüz bir harfle veya uzun ünlü ile biten hecelerdir. Medli hece (=bir buçuk hece): Bu tür heceler bir kapalı bir açık değerindedir. Medli heceler aruz işlemlerinde (– . ) şeklinde gösterilir. Medli hece değişik yapıda görülebilir: a) Bir uzun ünlü, bir ünsüzden oluşan heceler: âb, âl, âr gibi. b) Bir ünsüz bir uzun ünlü bir ünsüzden oluşan heceler: yâr, mâr, dâr, kâr, sûr, sîr…. Şarâb . - . c) Bir kısa ünlü ve iki ünsüzden oluşan heceler: eşk, emr, ömr, ecr, ekl …. d) Bir ünsüz bir kısa ünlü iki ünsüzden oluşan heceler: çeşm, meşk, derd, zehr, zevk, şevk, zeyl…

#8

SORU: Tef‘île nedir?


CEVAP: Tef‘ile, aruz vezinlerini oluşturan sekiz ana söze verilen isimdir. Buna cüz’ adı da verilir. Bu sekiz ana cüz/tef‘ile şunlardır: • Fe‘ûlün . - - • fâ‘ilâtün - . - - • Fâ‘ilün - . – • müfâ‘aletün . - . . – • Mefâ‘îlün . - - - • mütefâ‘ilün . . - . – • Müstef‘ilün - - . – • mef‘ûlâtü - - - .

#9

SORU: Tahfîf nedir?


CEVAP: Tahfîf (=kasr), vezin gereği şeddeli bir harfi şeddesiz okuma işlemidir. Hadd kelimesinin had, hakk kelimesinin hak, dürr kelimesinin dür okunması gibi.

#10

SORU: Arap şiirinde aruz veznini bir esasa bağlayan isim kimdir?


CEVAP: Arap şiirinde aruz veznini bir esasa bağlayan elHalîl b. Ahmed el-Ferahidî (öl. 791)’dir.

#11

SORU: Taktî‘ nedir?


CEVAP: Taktî‘, aruzda mısraların aruz kurallarına göre tef’ilelerine ayırma işlemine verilen isimdir

#12

SORU: Sekt-i melîh nedir?


CEVAP: Sekt-i melîh (=güzel sekme), mef’ûlü mefâ’ilün fe’ûlün veznin mef’ûlün fâ’ilün fe’ûlün şekline dönüşmesine denilir

#13

SORU: Rübâ‘î vezinleri nelerdir?


CEVAP: Türk şiirinde çok kullanılmış rübâ‘î vezinleri şunlardır: • mef‘ûlü mefâ‘ilün mefâ‘îlü fa‘ûl • mef‘ûlü mefâ‘îlü mefâ‘îlü fa‘ûl • mef‘ûlü mefâ‘ilün mefâ‘îlün fâ‘ • mef‘ûlü mefâ‘îlü mefâ‘îlün fâ‘

#14

SORU: Vasl nedir?


CEVAP: Vasl(=ulama), sonu ünsüzle biten bir heceyi, açık hâle getirmek veya medli bir heceyi sadece kapalı bir hece değerine düşürmek için hece sonundaki ünsüzün önündeki ünlüyle bağlanması işlemidir. Kâr etmedi - kâ ret me di ; sen ile se ni le ; Kitâb aldı ki tâ bal dı ; mey içti me yiç ti

#15

SORU: Aruz terimini kısaca tanımlayınız


CEVAP: Aruz şiirde açık (=kısa) ve kapalı (=uzun) olarak nitelenen hecelerin önceden belirlenmiş bir düzen içerisinde tekrarlanması olup, âhenk unsurlarından biridir. Temel kural ve terimler kullanılarak beytin her iki mısraında da aruz vezni tespit edilir. Birinci ve üçüncü gruptaki vezinlerle yazılmış bazı şiirlerde ikinci tef’ilenin bittiği yerde bir iç kafiye bulunur ve bu şiirler iç kafiyelerin bulunduğu yerden ikiye ayrılabilirler. Burada musammat gazel ve kasidelerin, bu iki gruptaki vezinlerle yazılmış oldukları burada hatırlanmalıdır.

#16

SORU: Açık (=kısa) ve kapalı (=uzun) heceleri göstermek için kullanılan “-” ve “.” İşaretlerini kullanarak “âvâz, kelebek, geleceksin, reşk, âftâb, berg, iklîm, kitâb, seng, bâğ, bahr, bahâr, beklemiştim” sözlerindeki hecelerin aruza göre ses değerlerini bulunuz.


CEVAP: âvâz - - . • kelebek . . – • geleceksin . . - - • reşk - . • âftâb - . - . • berg - . • iklîm - - . • kitâb . - . • seng -. • bâğ - . • bahr - . • bahâr . - . • beklemiştim - . - -

#17

SORU: Zihâf nedir?


CEVAP: Zihâf, ölçü gereği sonu uzun ünlü ile biten heceleri kısa ünlü şeklinde okumak, medli heceyi bir heceye düşürmek işlemine denilir. Bâkî kelimesini vezin gereği Bâki, Leylî kelimesinin Leyli okunması gibi. Zihaf da bir kusur olarak kabul edilir

#18

SORU:

Türk şiirinde kullanılan ölçüler hangileridir?


CEVAP:

Çeşitli milletlerin şiirlerinde ahengi sağlamak amacıyla hecelerin sayı ya da niteliklerini esas alan birtakım ölçülerin kullanıldığı bilinmektedir. Türk şiirinde de biri hece ölçüsü (=hece vezni), diğeri de aruz ölçüsü (=aruz vezni) olmak üzere iki ölçü kullanılmıştır.


#19

SORU:

Hece ölçüsü hangi esasa dayanır?


CEVAP:

Hece ölçüsü şiirin bütün mısralarındaki hece sayısının eşitliği esasına dayanır.


#20

SORU:

Aruz ölçüsü hangi esasa dayanır?


CEVAP:

Aruz ölçüsü de açık (=kısa) ve kapalı (=uzun) olarak nitelenen hecelerin bir şiirin bütün mısralarında aynı düzen içerisinde tekrarlanması esasına dayanır.


#21

SORU:

Hece ve aruz ölçüsünün görevi nedir?


CEVAP:

Gerek hece, gerekse aruz ölçüsünün görevi şiirde ritmi sağlamaktır. Bu ölçüler aracılığıyla düzenli ses oluşumları elde edilerek şiire müzik ögesi katılır. Ölçü dışında kafiye, vurgu, mısralardaki durak yerleri ve ses tekrarları da şiirde ahengi sağlayan ögelerdendir. Aruz genellikle klâsik dönem Türk şiirinde, hece ise halk şiirinde kullanılmıştır.


#22

SORU:

Arap şiirinde aruz veznini bir esasa bağlayan kişi kimdir?


CEVAP:

Arap şiirinde aruz veznini bir esasa bağlayan el-Halîl b. Ahmed el-Ferahidî (öl. 791)’dir.


#23

SORU:

Aruz vezni nedir?


CEVAP:

Aruz, Arap edebiyatında doğmuş ve oradan Fars ve Türk edebiyatlarına ve diğer İslamî edebiyatlara geçmiş bir şiir ölçüsüdür. Arap şiirinde aruz veznini bir esasa bağlayan el-Halîl b. Ahmed el-Ferahidî (öl. 791)’dir. Ondan önce de Araplar aruzu, kuralları belirlenmemiş bir âhenk sistemi olarak şiirde kullanmış ve uygulama yoluyla öğretmişlerdir. Ancak Halil’in çalışmaları sonucunda bu uygulamalar ve dağınık bilgiler bir esasa bağlanmış ve aruz bir bilim dalı olarak Arap edebiyatındaki yerini almıştır.


#24

SORU:

Arap aruzu ile İran aruzu arasındaki ilişki nasıldır?


CEVAP:

Arap aruzu İran edebiyatına geçtiğinde birtakım değişikliklere uğramıştır. Bu değişikliklerden en önemlisi Arap aruzundaki bazı bahir(<bahr)lerin kullanılmaması ve birtakım yeni bahirlerin ilave edilmesidir. Bir diğer önemli değişiklik de Arap nazmına göre İran aruzunda tef’ile sayısının, buna bağlı olarak mısra uzunluğunun daha da artmasıdır.


#25

SORU:

Türk şiirinde aruz vezninin durumu nasıldır?


CEVAP:

Türkler aruz veznini doğrudan Arap edebiyatından değil, İran edebiyatından almışlardır. Dolayısıyla İran edebiyatında yapılan değişiklikler de Türk aruzuna yansımıştır. Ancak İran şiirinde kullanılan bütün bahirler Türk şiirine olduğu gibi aktarılmamış; İran edebiyatında kullanılan bazı vezinler Türk şiirinde neredeyse hiç kullanılmamıştır. Fakat İran aruzu ile Türk aruzu arasındaki fark, Arap şiiri ile İran şiiri arasındaki farka göre çok daha azdır. Bundan dolayı Türk aruzunun pek az değişiklikle İran aruzunu izlediğini söylemek mümkündür. Türkler Aruzla şiir yazmaya başladıklarında hece veznine yakın aruz vezinlerini tercih etmişlerdir. İslamî dönem Türk edebiyatının ilk büyük şaheseri olan Kutadgu Bilig’in 11’li hece veznine yakın bir bahirden alınmış bir vezinle yazılması bunun en önemli göstergesidir. Bu Türk şiirinin devam gücünü ve varlığını sürdürme yeteneğini gösterir. Aruzun Türk şiirine başarıyla uygulanması oldukça uzun bir süre sonunda gerçekleşebilmiştir. Bunun nedeni Türkçenin kelime varlığında aruz veznine uygun hecelerin mevcut olmamasıdır. Türk edebiyatının Anadolu sahasındaki ilk ürünlerinde oldukça sık görülen aruz hataları, zamanla Arapça ve Farsçadan Türkçeye giren kelimelerin de katkısıyla giderek azalmış ve aruz vezniyle son derece âhenkli şiirler yazılmaya başlanmıştır. Türk edebiyatının klâsik olarak nitelenen en uzun ve en olgun döneminde ölçü olarak aruz vezni kullanılmıştır.


#26

SORU:

Türk edebiyatı Batı edebiyatının etkisi altına girdikten sonraki durumu nasıldır?


CEVAP:

Türk edebiyatı Batı edebiyatının etkisi altına girdikten sonra da aruz ile ilgi kopmamış, şairler yeni arayışlar peşinde koşarken aruzu yeni ifade teknikleri için yine ahengi sağlayan ölçü olarak kullanmayı sürdürmüşlerdir. Aruz, Tevfik Fikret (öl. 1915) ve Mehmet Âkif (öl. 1936)’in şiirlerinde Türkçe ile en güzel şekilde uyum sağlamış, Mehmet Âkif ile de günlük dil bile aruzla ifade edilebilir hâle gelmiştir. Fakat Cumhuriyet döneminde aruza ilgi gittikçe azalmış, Yahya Kemal (öl. 1958)’in şiirleri ile de devrini kapatmıştır. Aruz Türk edebiyatında Halk şiirinde de denenmiş ve divan, selis, semaî gibi biçimlerin farklı adlarla adlandırılmasına aruzun belli kalıplarının kullanılması kaynaklık etmiştir.


#27

SORU:

Aruza göre hece türleri nelerdir?


CEVAP:

Aruz, şiirde açık (=kısa) ve kapalı (=uzun) olarak nitelenen hecelerin önceden belirlenmiş bir düzen içerisinde tekrarlanması esasına dayanan bir şiir ölçüsü; daha doğrusu bir âhenk sistemidir. Dolayısıyla aruz veznini öğrenmek için yapılacak ilk iş, bu vezne göre hecelerin ses değerlerini; yani, hangi hecenin açık, hangi hecenin kapalı hece kabul edildiğini belirlemektir. Aruza göre üç çeşit hece vardır: 1. Açık (=kısa) hece, 2. Uzun (=kapalı) hece, 3. Medli hece (=bir buçuk hece).


#28

SORU:

Açık hece nedir?


CEVAP:

Açık hece (=kısa hece): Sonu kısa ünlü ile biten heceler aruza göre açık ya da kısa hecedir: “ge-li-yor”un koyu harşerle gösterilen birinci ve ikinci heceleri gibi. Tek kısa ünlüden meydana gelen heceler de aruzda açık hece kabul edilmiştir: “e-mek”in ilk hecesi olan “e”gibi. Açık heceler, aruz işlemlerinde nokta (.) ile gösterilir.


#29

SORU:

Kapalı hece nedir?


CEVAP:

Kapalı hece (=uzun hece): Sonu ünsüz ya da uzun ünlü ile biten heceler aruzda kapalı ya da uzun hece olarak kabul edilir: “dün-yâ” sözünün heceleri gibi. Tek uzun ünlüden meydana gelen heceler de aruzda kapalı hece olarak kabul edilir: â-teş kelimesinin ilk hecesi gibi. Kapalı ya da uzun heceler, aruz işlemlerinde kısa bir düz çizgi ( - ) ile gösterilir.


#30

SORU:

Medli hece nedir?


CEVAP:

Medli hece (=bir buçuk hece): Aruzda bazı heceler ilki kapalı ikincisi açık olmak üzere iki hece değerinde kabul edilmiştir. Bu tür hecelere medli hece, bileşik hece ya da bir buçuk hece denir. Bu heceler, normal bir heceden daha fazla uzatılarak okunur ve bu şekilde okumaya med adı verilir. Aruz işlemlerinde medli heceler bir kısa çizgi ve bir nokta (- .) ile gösterilir. Kısa çizgi, kapalı; nokta da açık heceyi gösterir.


#31

SORU:

Medli heceler kaç gruba ayrılır?


CEVAP:

Medli heceleri dört grupta toplamak mümkündür:

a. Bir uzun ünlü ve bir ünsüzden oluşanlar: âb, âl gibi.

b. Bir ünsüz, bir uzun ünlü ve bir ünsüzden oluşanlar: yâr, nâz, sûr, rîz gibi,

c. Bir kısa ünlü ve iki ünsüzden oluşanlar: eşk, emr, ömr gibi,

d. Bir ünsüz, bir kısa ünlü ve iki ünsüzden oluşanlar: derd, zehr gibi.


#32

SORU:

Vasl nedir?


CEVAP:

Vasl (=ulama): Sonu ünsüzle biten bir kelimeyi, açık hece elde etmek ya da bir kapalı bir açık (=bir buçuk) hece değerinden tek kapalı hece değerine düşürmek için ünlüyle başlayan bir sonraki kelimeye bağlamak; yani, “lâzım oldu”yu “lâzı moldu”; “âbâd oldu”yu “âbâ doldu”; “mest oldu”yu, “mes toldu”gibi okumaktır.


#33

SORU:

İmâle nedir?


CEVAP:

İmâle (=imâle-i maksûre): Kısa ünlüyle biten ya da tek kısa ünlüden ibaret bir açık (=kısa) heceyi, ölçü gereği uzun; yani, kapalı (=uzun) hece değerine yükseltmektir. Şairler imâleyi Türkçe hecelerdeki kısa ünlülerde yapmışlar; Arapça ve Farsça sözcüklerdeki kısa ünlülerde imale yapmamaya büyük özen göstermişlerdir. Ancak Fars şiirinin de etkisiyle “gül ü bülbül”deki “ü”ve “gül-i bâğ”daki “-i”gibi Farsça atıf “vav”larını (u, ü) ve tamlama kesrelerini (-i) imaleli olarak kullanmakta bir sakınca görmemişlerdir. Türkçe kelimelerde, kelime ortasındaki ve “i”sesi dışındaki ünlülerde yapılan imaleler aruzda önemli âhenk kusurlarından biri olarak kabul edilmiştir. İmale genellikle bir vezin kusuru olarak görülmekle birlikte bazı durumlarda metne âhenk katan bir öge olarak da değerlendirilebilir. Başlangıç döneminde Türkçe ünlülerde yoğun olarak yapılan imaleler daha sonra Türkçenin söz varlığındaki Arapça ve Farsça kelimelerin artması ile gittikçe azalmış ve bu yapay ses değişikliği usta şairler elinde bir âhenk aracı hâline dönüşmüştür.


#34

SORU:

Medd nedir?


CEVAP:

Medd (=imâle-i memdûde): Aruzda medli hecelerin asıl değerlerinden biraz daha uzun okunmasına denir. Asıl anlamı “uzatma” ya da “çekme”dir. Medli hece, “mest” ve “aşk”ta olduğu gibi çift ünsüz ile ya da “yâr” ve “dôst”ta olduğu gibi bir uzun ünlüden sonra gelen bir veya iki ünsüzle biten hecelerdir. Bu heceler aruza göre biri kapalı (=uzun) biri de kısa olmak üzere iki hece değerindedir. Dolayısıyla med, bu tür bir hecenin aruzdaki ses değerini niteleyen bir terimdir. Medli hecelerin son ünsüz sesleri vezin gereği ünlüyle başlayan bir söze vasledildiğinde med ortadan kalkar ve medli hecenin ulanan ses dışında kalan kısmı tek kapalı hece değerine düşer. Örnek: “harâb oldu”nun “harâ boldu”; “mest oldu”nun da “mes toldu” hâline getirilmesi gibi. Bir ünlü harften sonra sonu ünsüzle biten Türkçe kelimelerde de bazen med yapıldığı görülür: “Dağ”, “var” gibi tek kapalı hece değerindeki Türkçe kelimelerin “dâğ”, “vâr” şeklinde uzatılması ve bu yolla ses değerlerinin bir kapalı heceden bir kapalı bir açık hece değerine yükseltilmesi gibi.


#35

SORU:

Zihâf nedir?


CEVAP:

Zihâf: Ölçü gereği Arapça ve Farsça hecelerdeki uzun ünlüleri kısa ünlü; medli heceleri de bir kapalı hece değerine düşürmektir. Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi zihafın bir türü Arapça ve Farsça kelimelerdeki uzun ünlülerin kısa ünlü değerine düşürülmesidir. Bu zihafın en çok karşılaşılan türüdür. Bu tür zihâflar metnin edebî değerini düşürür.


#36

SORU:

Tahfîf nedir?


CEVAP:

Tahfîf (=kasr): Vezin gereği şeddeli bir harfi şeddesiz okumak demektir. Bu yola daha çok “hadd”, “hatt”, “hakk”, “dürr” gibi sonu çift ünsüzle biten tek heceli kelimeler terkibe girdiğinde vezin gereği başvurulur.


#37

SORU:

Teşdîd nedir?


CEVAP:

Teşdîd: Şeddesiz bir harfi ölçü gereği şeddeli olarak kullanmaktır: “Per”in “perr”; “ümîd”in “ümmîd”yapılması gibi.


#38

SORU:

Tef'ile nedir?


CEVAP:

Tef’ile: Aruz vezinlerini oluşturan sekiz ana kelime vardır. Tef’ile veya cüz’ adı verilen bu kelimeler şunlardır: fe’ûlün, fâ’ilün, mefâ’îlün, müstef’ilün, fâ’ilâtün, müfâ’aletün, mütefâ’ilün, mef’ûlâtü. Aruz vezinlerindeki açık ve kapalı heceler sistemini sembolize etmek için kullanılmış olan bu kelimeler Arapça gramer kurallarına göre fe-a-le ( ) üçlü kökünden türetilmiştir. Bu tef’ilelerin sayısı birtakım değişikliklerle 41’e kadar ulaşır ve meydana getirdikleri 16 vezin, asıl vezinleri oluşturur. Bu vezinlere bahr denir. Diğer vezinler bu asıl bahirlerden doğmuşlardır. Bahirler kendilerini oluşturan kelimelerin hareke veya sükûnlarına göre beş grupta toplanmış ve her gruba dâ’ire adı verilmiştir. Bu dairelerin bir kısmı Türk edebiyatında fazla ilgi görmemiş; bir kısmı ise hiç kullanılmamıştır.


#39

SORU:

Taktî' nedir?


CEVAP:

Taktî’: Aruzda, bir mısraı yazılmış olduğu veznin cüz’ (=parça)lerine ayırmaktır. Taktî’ şiirin veznini bulmayı ve bulunan vezne göre şiiri âhenkli olarak okumayı sağlar. Mısralar taktî’ edilirken şiirin yazılışı değil, okunuşu esas alınır; birbirlerine vasledilen kelimelerin vasledildiği şekle dikkat edilir; yani, kelimelerin mısra’a girmeden önceki hâlleri değil, mısra içinde vezne göre aldıkları şekil esas alınır. Bunun için taktî’ edilecek mısrada vasl, imâle, zihâf, medd, tahfîf ve teşdîd gibi vezin gereği yapılmış ses değişikliklerinin olup olmadığına dikkat edilir. Kelimeler, bittikleri yerden değil, cüzlerin ya da tef’ilelerin ayrıldığı yerden parçalanabilir.


#40

SORU:

Sekt-i Melîh nedir?


CEVAP:

Sekt-i melîh: mef’ûlü mefâ’ilün fe’ûlün ( _ _ . / . _ . _ / . _ _ ) vezninin mef’ûlün fâ’ilün fe’ûlün ( _ _ _ / _ . _ / . _ _ ) şekline dönüşmesine denir.


#41

SORU:

Türk şiirinde kullanılan vezinler hangileridir?


CEVAP:

1. fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün - . - - / - . - - / - . - - / - . -

2. fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün - . - - / - . - - / - . -

3. fe’ilâtü fâ’ilâtün fe’ilâtü fâ’ilâtün . . - . / - . - - / . . - . / - . - -

   (mütefâ’ilün fe’ûlün mütefâ’ilün fe’ûlün) (. . - . - /. - - / . . - . - /. - -)

4. fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün . . - - / . . - - / . . - - / . . -

5. fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün . . - - / . . - - / . . -

6. fe’ilâtün mefâ’ilün fe’ilün . . - - / . - . - / . . -

7. fe’ûlün fe’ûlün fe’ûlün fe’ûl . - - / . - - / . - - / . -

8. mefâ’ilün fe’ilâtün mefâ’ilün fe’ilün . - . - / . . - - / . - . - / . . -

9. mefâ’îlün mefâ’îlün fe’ûlün . - - - / . - - - / . - -

10. mefâ’îlün mefâ’îlün mefâîülün mefâ’îlün . - - - / . - - - / . - - - / . - - -

11. mef’ûlü fâ’ilâtü mefâ’îlü fâ’ilün - - . / - . - . / . - - . / - . -

12. mef’ûlü fâ’ilâtün mef’ûlü fâ’ilâtün - - . / - . - - / - - . / - . - -

      (müstef’ilün fe’ûlün müstef’ilün fe’ûlün) (- - . -/. - -/- - . -/ . - -)

13. mef’ûlü mefâ’îlü mefâ’îlü fe’ûlün - - . / . - - . /. - - . / . - -

14. mef’ûlü mefâ’ilün fe’ûlün - - . / . - . - / . - -

      (mef’ûlün fâ’ilün fe’ûlün) - - - / - . - / . - -

15. mef’ûlü mefâ’îlün mef’ûlü mefâ’îlün - - . / . - - - / - - . / . - - -

16. müfte’ilün fâ’ilün müfte’ilün fâ’ilün - . . - / - . - / - . . - / - . -

17. müfte’ilün mefâ’ilün müfte’ilün mefâ’ilün - . . - / . - . - / - . . - / . - . -

18. müfte’ilün müfte’ilün fâ’ilün - . . - / - . . - / - . -

19. müstef’ilâtün müstef’ilâtün - - . - - / - - . - -

20. müstef’ilün müstef’ilün müstef’ilün müstef’ilün - - . - / - - . - / - - . - / - - . –


#42

SORU:

Türk şiirinde en çok kullanılmış olan kalıplar hangileridir?


CEVAP:

1. fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün

2. fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün

3. mef’ûlü fâ’ilâtü mefâ’îlü fâ’ilün

4. mefâ’îlün mefâ’îlün mefâ’îlün mefâ’îlün

5. mef’ûlü mefâ’îlü mefâ’îlü fe’ûlün

6. mefâ’ilün fe’ilâtün mefâ’ilün fe’ilün

7. mefâ’îlün mefâ’îlün fe’ûlün


#43

SORU:

Bütün cüzleri tekrarlanan kalıplar hangileridir?


CEVAP:

1. mefâ’îlün mefâ’îlün mefâ’îlün mefâ’îlün (Hezec)

2. müstef’ilün müstef’ilün müstef’ilün müstef’ilün (Recez)

3. müstef’ilâtün müstef’ilâtün (Recez)


#44

SORU:

Sonuncusu dışında cüzleri tekrarlanan kalıplar hangileridir?


CEVAP:

1. mefâ’îlün mefâ’îlün fe’ûlün (Hezec)

2. fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün (Remel)

3. fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün (Remel)

4. fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün (Remel)

5. fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün (Remel)

6. müfte’ilün müfte’ilün fâ’ilün (Serî)

7. fe’ûlün fe’ûlün fe’ûlün fe’ûl (Mütekârib)


#45

SORU:

Cüzleri ikişer ikişer tekrarlanan kalıplar hangileridir?


CEVAP:

1. mef’ûlü mefâ’îlün mef’ûlü mefâ’îlün (Hezec)

2. müfte’ilün mefâ’ilün müfte’ilün mefâ’ilün (Recez)

3. müfte’ilün fâ’ilün müfte’ilün fâ’ilün (Münserih)

4. mef’ûlü fâ’ilâtün mef’ûlü fâ’ilâtün

5. fe’ilâtü fâ’ilâtün fe’ilâtü fâ’ilâtün (Kâmil)


#46

SORU:

Cüzleri farklı olan kalıplar hangileridir?


CEVAP:

1. mef’ûlü mefâ’îlü mefâ’îlü fe’ûlün (Hezec)

2. mef’ûlü mefâ’ilün fe’ûlün (Hezec)

3. mef’ûlü fâ’ilâtü mefâ’îlü fâ’ilün (Muzârî)

4. mefâ’ilün fe’ilâtün mefâ’ilün fe’ilün (Müctes)

5. fe’ilâtün mefâ’ilün fe’ilün (Hafîf)


#47

SORU:

Rübâ'î kalıpları hangileridir?


CEVAP:

1. mef’ûlü mefâ’ilün mefâ’îlü fa’ûl

2. mef’ûlü mefâ’îlü mefâ’îlü fa’ûl

3. mef’ûlü mefâ’ilün mefâ’îlün fâ’

4. mef’ûlü mefâ’îlü mefâ’îlün fâ’

* Rübâ’înin her mısraında rüba’î vezinlerinden olmak şartıyla farklı bir veznin kullanılmış olabilir.