GELİR DAĞILIMI VE YOKSULLUK Dersi EKONOMİK KALKINMA VE GELİR DAĞILIMI soru cevapları:

Toplam 48 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: Ekonomik kalkınma ve gelir dağılımı arasında nasıl bir ilişki vardır?


CEVAP: Ekonomik kalkınma ve gelir dağılımı arasındaki karşılıklı ilişki iki temel soru üzerine inşa edilmektedir. • Birinci soru, ekonomik büyüme sürecinde ekonominin yapısında meydana gelen değişimin gelir dağılımını etkileyip etkilemediği ile ilgilidir. • İkinci soru ise gelir dağılımında meydana gelecek gelişmenin, büyümeyi belirleyen unsurları etkileyerek büyüme üzerinde etkili olup olmadığı ile ilgilidir.

#2

SORU: Kalkınma ve gelir dağılımı arasındaki ilişki üzerine başlatılan tartışma kısaca nasıl açıklanabilir?


CEVAP: Kalkınma ve gelir dağılımı arasındaki ilişki üzerine başlatılan tartışma, kalkınma için standart bir göstergenin seçilmiş olmasını gerektirmektedir. Konu ile ilgili literatürde kalkınma düzeyi kişi başına gayrisafi yurtiçi hasılanın GSYİH piyasa döviz kuru ile ifade edilmiş büyüklüğüne göre belirlenmektedir. Gelir dağılımına ilişkin veriler, ülke bazında yapılmış araştırmaların sonuçlarından gelmektedir. Gelir dağılımını saptamaya yönelik ülkeler düzeyindeki araştırmaların standardizasyonu ve sürekliliği konusunda yaşanan yetersizlikler yapılan ampirik çalışmalar ve analizlerin güvenilirliğini önemli ölçüde etkilemektedir. Bu ünitede yukarıdaki iki soruya büyümenin gelir dağılımı üzerindeki etkisi ve gelir dağılımının büyüme üzerindeki etkisi olarak tanımlanmış başlıklar altında yanıt aranmaktadır.

#3

SORU: Büyümenin gelir dağılımındaki etkisi nasıl açıklanabilir?


CEVAP: Kalkınma ve gelir dağılımı arasındaki ilişkinin büyümeden gelir eşitsizliğine doğru gelişen etkisi iki soru üzerinden tartışılmaktadır: • İlk olarak, büyümenin gelir dağılımı üzerinde ekonomi politikalarından bağımsız olarak, ekonominin yapısal dönüşümünün bir sonucu olarak ortaya çıkan bir etkisinin olup olmadığı sorgulanmaktadır. • Bu soruya verilen yanıt evet ise, ikinci soruda gelir dağılımının, yoksul gelir gruplarının büyümeden sağladıkları gelir artışı ile eşitsizliğin azalması yönünde gelişip gelişmediğine bakılmaktadır.

#4

SORU: Todaro ve Smith’in gelir dağılımındaki eşitsizlikle ilgili görüşleri nelerdir?


CEVAP: Todaro ve Smith ülkeler arasında kalkınma sürecinde gelir eşitsizliğinin azalacağı yönünde özel bir eğilimin bulunmadığını belirtmektedir. Gelir dağılımındaki eşitsizliğin daha çok ülkenin sosyoekonomik karakterinin bir sonucu olduğunu belirten Todaro ve Smith, eşitsizliğin ancak sistemli politikaların ve devrim, işgal, bağımsızlık savaşı ve radikal yönetim değişikliklerinin bir sonucu olarak değiştiğini ancak tüm bu faktörlerin ortak çıktısının mükemmel bir toprak reformu gerçekleştirmiş olmaları olduğuna dikkat çekmektedir.

#5

SORU: Galbraith’in büyüme ve gelir dağılımı arasındaki ilişkiyi açıklamak için yer verdiği görüşler nelerdir?


CEVAP: Galbraith büyüme ve gelir dağılımı arasındaki ilişkiyi açıklamaya çalışan, bakış açısı birbirinden farklı dört görüşe yer vermektedir. Bu görüşlerden hangisinin doğru olduğundan çok büyüme ve gelir dağılımı ilişkisine bakış açılarındaki farklılığı görmek açısından önem taşımaktadır. Bu görüşler kısaca aşağıdaki gibi tanımlanmaktadır: • Yeniden dağılım görüşü, • Neoliberal görüş, • Kuznets ve Keynes’in görüşü, • İskoç görüşü. Bu dört farklı görüş arasında konuyla ilgili olarak en çok tartışılan ve ampirik çalışmalarla geçerliliği sorgulanan, Kuznets ve Keynes’in gelirin yeniden dağılımı görüşü olmuştur.

#6

SORU: Kuznets, kalkınmanın başlangıç aşamasında büyüme ile birlikte artan gelir eşitsizliğini hangi ana kaynağa bağlamaktadır?


CEVAP: Kuznets kalkınmanın başlangıç aşamasında büyüme ile birlikte artan gelir eşitsizliğini iki ana kaynağa bağlamaktadır. Bu kaynaklardan; • Birincisi başlangıçta tasarrufların dağılımındaki dengesizliktir. Kuznets tasarrufların dağılımındaki eşitsizliğin gelir getiren varlıkların dağılımındaki eşitsizlikten büyük olduğunu vurgulamaktadır. Tasarrufların dengesiz dağılımı, diğer şartlar aynı kalmak kaydıyla, gelir getiren varlıkların tasarruf eğilimi yüksek üst gelir gruplarının elinde toplanmasıyla sonuçlanmaktadır. Bu nedenle kalkınmanın başlangıç aşamasında gelir eşitsizliği artış eğiliminde olmaktadır. • Artan gelir eşitsizliğini açıklayan ikinci faktör, kalkınma ile birlikte nüfusun gelir eşitsizliği düşük olan kırsal kesimden, gelir eşitsizliği yüksek kentlere göç etmesidir. Kuznets, gelir dağılımını kır ve kent ayrımında ele aldığında, kentteki gelir eşitsizliğinin kırdaki eşitsizlikten daha büyük olduğunu saptamıştır. Kalkınma sürecinde gelir eşitsizliğinin göreli olarak düşük olduğu kırsal kesim ve kırda tanımlı sektörlerden, gelir eşitsizliğinin daha büyük olduğu kent ve kentte tanımlı sektörlere yönelik demografik dönüşüm diğer şartların değişmediği varsayımı altında gelir dağılımındaki eşitsizliği arttırmaktadır.

#7

SORU: Yeniden dağılım görüşü kısaca nasıl açıklanabilir?


CEVAP: Yeniden dağılımı savunan bu görüş, gelir dağılımında eşitliğin başlangıç dağılımının iyileştirilmesi durumunda büyüme ile birlikte doğal olarak gerçekleşeceği düşüncesini benimsemektedir. Toprak reformu ve eğitim gibi kalkınmanın erken aşamasında eşitliği sağlamaya yönelik müdahaleler bir kez başarıyla gerçekleştirilmişse, piyasa mekanizması gelir dağılımını dengeli bir biçimde sağlamaktadır. Bu görüş aslında hızla büyüyen Asya ülkelerinin takip ettikleri bir modeli işaret etmektedir. Japonya, Kore, Tayvan, Çin, Singapur, Malezya ve Tayland gibi ülkeler, gelirin büyüklüğünü belirleyen servet unsurlarının başlangıçta yeniden dağılımını sağlayan müdahalelerin dengeli bir gelir dağılımıyla birlikte büyümenin ön koşulu olduğunu göstermişlerdir. Bu görüşün planlama çalışmaları, sanayi politikası, millîleştirme ve sosyal refahı geliştirme politikaları gibi kalkınma sürecinin yapı taşları olarak kabul edilen müdahaleci uygulamaları benimsemediğini belirtelim.

#8

SORU: Neoliberal görüş kısaca nasıl açıklanabilir?


CEVAP: Piyasa güçlerinin etkisinde büyümeyi hedefleyen bu görüş piyasalara geliri yeniden dağıtmak amacıyla yapılacak bir müdahaleyi kabul etmemekle birlikte, teknolojik değişime ve ihracata dayalı bir büyümenin sağlayacağı gelir artışının toplumun en düşük gelirli gruplarına da yayılacağını savunmaktadır. Büyüme süreci gelir dağılımında eşitsizlik ile birlikte ortaya çıkabilir, fakat bu eşitsizlik en alt gelir gruplarındakilerin gelirlerinin artmasına engel değildir. Bu görüşe göre dengeli bir gelir dağılımı hedefi büyüme stratejisinin başarısı karşılığında feda edilmektedir.

#9

SORU: Kuznets ve Keynes’in görüşü kısaca nasıl açıklanabilir?


CEVAP: Kalkınma sürecinde büyüme ile birlikte gelir eşitsizliğinin artacağını kabul eden bu görüş, eşitsizlikteki artışın sosyal refahı hedefleyen politikalar ile telafi edilebileceğini savunmaktadır. Bu görüşe göre sosyal refah politikaları ile gelirin yeniden dağıtımı sağlanırsa nüfusun daha büyük bir bölümünün ekonominin modern sektöründe istihdam edilmesiyle birlikte, gelir dağılımındaki eşitsizlik tersine dönerek azalmaya başlayacaktır.

#10

SORU: İskoç görüşü kısaca nasıl açıklanabilir?


CEVAP: Kanıtlanmış olmasa da en azından kalkınma ve gelir dağılımı arasında sistematik şekilde tanımlanmış bir bağlantının olmadığı yargısına varan bu görüş, büyümeyi kalkınmanın tek yolu olarak görenlerin almış oldukları bir pozisyon olarak görülmektedir.

#11

SORU: Kuznets kuramsal makalesinde neleri ileri sürmüştür ve hangi hipotezi ortaya koymuştur?


CEVAP: Simon Kuznets büyüme ve gelir dağılımı üzerine değerlendirmeler yaptığı kuramsal makalesinde gelirin gelişmekte olan ülkelerde gelişmiş ülkelere kıyasla daha dengesiz bir dağılım gösterdiğini ileri sürmüştür. Kuznets aynı makalede kalkınmanın başlangıç aşamalarında büyüme ile birlikte gelir dağılımındaki eşitsizliğin artma eğiliminde olduğunu ancak kalkınmanın sonraki aşamalarında büyüme ile birlikte gelir eşitsizliğinin azalacağı hipotezini geliştirmektedir. Simon Kuznets’in gözlemlerine dayalı olarak geliştirdiği bu hipotez, gelir dağılımındaki eşitsizliğin düşey eksende, büyümenin de kişi başına GSYİH olarak yatay eksende tanımlandığı çizim alanına ters-U eğrisi şeklinde yansıtılmaktadır. Bu nedenle Kuznets hipotezini ifade eden ters-U şeklindeki bu eğri literatürde Kuznets eğrisi olarak yer almıştır.

#12

SORU: Kalkınmanın ilerleyen aşamasında büyüme ile ortaya çıkan yeni dinamiklerin ne gibi etkileri olmuştur?


CEVAP: Kuznets’e göre kalkınmanın ilerleyen aşamasında büyüme ile ortaya çıkan yeni dinamikler, gelir dağılımındaki eşitsizliği arttıran faktörlerin etkisini azaltmaya başlamaktadır. Örneğin kalkınmanın ilerleyen aşamasında teknolojinin değişmesi, demografik yapıdaki gelişmeler, sektörel yapının değişmesiyle birlikte hizmet gelirlerinin toplam gelir içindeki payının artması ve sosyal refahı sağlamaya yönelik politikaların yaygınlaştırılması ile birlikte tasarrufların gelir eşitsizliğini arttıran etkisi dengelenmeye başlamaktadır. Kentlerde ise demokratik oluşumlar altında organize olan düşük gelirli grupların ekonomi politikalarının belirlenme süreçlerine doğrudan katılmaları sonucunda koruyucu ve destekleyici ekonomi politikalarından yararlanmaya başlamaları ile gelir eşitsizliğini arttıran diğer faktörlerin etkisi de dengelenmeye başlamaktadır.

#13

SORU: Kuznets 1963 yılında yayınlanan makalesinde, öncelikle neler üzerinde durmuştur?


CEVAP: Kuznets 1963 yılında yayınlanan makalesinde, kalkınma sürecinde büyüme ve gelir eşitsizliği arasındaki ilişkiyi 11’i az gelişmiş, 6’sı gelişmekte olan toplam 17 ülkeye ait gelir dağılımı örneklerini kullanarak 20 gözlem üzerinden incelemiştir. Kuznets makalesinde; • İlk olarak büyümeyle birlikte üretim sürecinde ortaya çıkan yapısal değişimin kişisel gelir dağılımını nasıl etkilediği ile ilgilenmektedir. • İkinci olarak gelir dağılımının büyüme üzerindeki etkisine odaklanan Kuznets, geçmiş dönemde yaşadıkları gelir eşitsizliğinin gelişmiş ekonomiler için bir avantaj olup olmadığını araştırmaktadır.

#14

SORU: Kuznets’in ters-U hipotezi olarak bilinen ilişkiyi somutlaştıran makalesinde önemli bulgular nelerdir?


CEVAP: Kuznets kalkınma sürecinde büyüme ve gelir dağılımındaki eşitsizlik arasında önce artan sonra da azalan ve ters-U hipotezi olarak bilinen ilişkiyi somutlaştıran makalesinde önemli bulgular elde etmiştir: • Hanehalkı düzeyinde açıklanan gelir dağılımı örneklerine göre az gelişmiş ülkelerdeki gelir dağılımı gelişmiş ülkelerdeki gelir dağılımına göre daha dengesizdir. • Az gelişmiş ülkelerde ve gelişmiş ülkelerin çoğunda tarım sektörü içindeki gelir dağılımı tarım dışı sektör içindeki gelir dağılımından daha dengelidir. • Tarım dışı sektörde gelir dağılımı tarım sektöründekine göre daha dengesiz olmakla birlikte, tarım dışı sektördeki gelir dağılımı az gelişmiş ülkelerde daha dengesizdir. • Sınırlı gözlemle de olsa gelişmiş ülkelerdeki gelir dağılımı uzun dönemde daha dengeli olma eğilimi göstermektedir. • Az gelişmiş ülkelerin gösterdiği gelir dağılımı, gelişmiş ülkelerin gelir dağılımının dengeli hâle gelmesinden önceki dönemdeki, 1920’ler ve 1930’lardaki gelir dağılımından çok da farklı değildir. • Gelir dağılımındaki dengesizlik gelişmiş ülkelere geçildikçe üst gelir gruplarının gelir payındaki azalma ve düşük gelir gruplarının gelir payındaki artış nedeniyle azalmaktadır.

#15

SORU: Kuznets makalesinde elde ettiği bulguları açıkladıktan sonra çalışmanın başında sorduğu iki soruyla ilgili olarak nasıl bir değerlendirme yapmaktadır?


CEVAP: Kuznets makalesinde elde ettiği bulguları açıkladıktan sonra çalışmanın başında sorduğu iki soruyla ilgili olarak bir değerlendirme yapmaktadır. • İlk olarak, eldeki veri ile üretim sistemindeki değişikliklerin gelir dağılımı üzerindeki etkilerinin ayırt edilemeyeceğini belirtmektedir. • İkinci olarak da gelir dağılımının büyüme üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesi konusunda ise gelir dağılımının niceliksel özelliklerini belirlemeye yönelik araştırmaları davet etmektedir.

#16

SORU: Kuznets Hipotezini açıklamaya çalışan teorik modeller nelerdir?


CEVAP: Kuznets hipotezinin kuramsal temelleri; • Lewis’in iki sektörlü büyüme modeli ile ve • Solow’un neoklasik büyüme modelinin uzun dönem sonuçlarını referans alan teorik modellerle ilişkilendirilerek zenginleştirilmiştir.

#17

SORU: İki sektörlü teorik modeli kısaca nasıl açıklanabilir?


CEVAP: Lewis’in iki sektörlü teorik modeli, geleneksel sektörde düşük ücretlerle çalışan emeğin, yatırım ve üretim gibi ekonomik faaliyetlerin gerçekleştiği, çalışanlara yüksek ücretlerin ödendiği modern sektör tarafından transfer edilmesine dayandırılmaktadır. Kalkınma sürecinin başlarında büyüme yüksek ücretli modern sektörde başlarken, geleneksel sektördeki ücretlerin sabit kalması nedeniyle gelir eşitsizliği artmaktadır. Bu süreçte geleneksel sektörden modern sektöre transfer edilecek emek arzı daralırken, er ya da geç ücretler artmaya başlayacaktır. Modern sektörde daha yüksek bir ücret beklentisinin sona erdiği noktada göç duracak ve iki sektördeki ücretlerin eşitlenme noktasında gelir dağılımı daha dengeli olacaktır.

#18

SORU: Neoklasik büyüme modeli kısaca nasıl açıklanabilir?


CEVAP: Neoklasik büyüme modeline dayandırılmış teorik çalışmalarda üretim fiziki ve beşerî sermayenin bir fonksiyonu olarak alınırken üretimin genel etkinliği işgücünün beşerî sermayesi ile ilişkilendirilmektedir. Bireylerin beşerî sermaye düzeylerinin beşerî sermayenin aileler arasındaki dağılımı tarafından belirlendiği varsayılmaktadır. Buna göre kalkınmanın ilk aşamalarında beşerî sermayenin dağılımındaki dengesizlik az gelişmiş bir ekonominin düşük gelir düzeyindeki kararlı dengesini aşmasını sağlayacak önemli bir faktördür. Toplumun üst gelir grupları arasında artan beşerî sermaye yatırımları büyümeyi gelir eşitsizliğindeki artışla birlikte sürüklerken, bilgi birikimi üretim teknolojisindeki değişim yoluyla toplumun daha düşük gelirli gruplarına yayılmaya başlar. Toplumun yoksul grupları beşerî sermaye yatırımlarından daha fazla fayda sağlarken, beşerî sermaye yatırımları ve gelirleri artmaya başlar. Dolayısıyla Kuznets hipotezi ile uyumlu olarak kalkınmanın başlangıç aşamasında büyüme ile artan gelir eşitsizliği, kalkınmanın ilerleyen aşamasında büyüyen ekonomide beşerî sermaye yatırımlarının daha dengeli hâle gelmesiyle birlikte azalmaya başlamaktadır.

#19

SORU: Kuznets Hipotezini sorgulayan ampirik çalışmalar nelerdir?


CEVAP: Kuznets hipotezi pek çok ampirik nitelikli çalışma tarafından sorgulanmış, çalışmaların bir bölümü ters-U hipotezine destek verirken, diğerleri hipotez üzerindeki şüpheleri arttıracak sonuçlar ortaya koymuştur. Bu çalışmalar; • Kullanılan yöntem, • Seçili eşitsizlik ölçütü, • Verilerin kapsadığı ülkeler ve yıllar itibarıyla birbirinden farklı özellikler göstermektedir. Çalışmaların farklı ülkelere ait belirli bir döneme ait verilerle yatay kesit analizini veya ülke bazında verileri kullanarak zaman serisi analizini tercih etmiş oldukları görülmektedir. Bu çalışmalar arasında yatay kesit analizini kullanmış olanlar genel olarak hipotezi destekleyen sonuçlar elde etmişlerdir. Gini katsayısını veya gelir dağılımının yüzdelik paylarını hedefleyen eşitsizlik göstergelerini tercih eden çalışmalar, büyüme ve Gini katsayısı arasında Kuznets hipotezini destekleyen sonuçlar elde edememişlerdir. Hipotezi destekleyen sonuçlar genel olarak gelir eşitsizliğini yüzde paylar analizine göre tanımlayan çalışmalardan gelmiştir. Kentkır veya moderngeleneksel gibi iki sektör üzerine kurulu teorik modellerin hipotezi destekler nitelikte sonuçlara ulaştıkları görülmüştür.

#20

SORU: Gelir dağılımının büyüme üzerindeki etkileri hakkında ne söylenebilir?


CEVAP: Gelir dağılımı ve büyüme arasında tanımlanan hipotez ile gelir dağılımındaki eşitsizliğin fiziki ve beşerî sermayeye daha az yatırım yapılmasını teşvik ederken büyüme hızını düşürdüğü ileri sürülmektedir. Bu hipotez, konuya farklı yönlerden yaklaşan teorik katkılar ile sağlamlaştırılırken bir yandan da ampirik çalışmalarla sorgulanmaktadır. Bu hipotezi sorgulayan ampirik çalışmalarda bağımlı değişken, büyüme, bağımsız değişken gelir eşitsizliği olarak tanımlanmaktadır. Araştırma sonuçları gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde başlangıç gelir dağılımının büyüme üzerinde anlamlı bir etkisi olduğunu, eşitsizlik artışının büyümeyi olumsuz yönde etkilediğini göstermektedir.

#21

SORU: Gelir dağılımının büyüme üzerindeki etkileriyle ilgili başlıca yaklaşımlar nelerdir?


CEVAP: Gelir dağılımının büyümeyi etkilemesinin çeşitli yolları olabilir. Gelir dağılımının büyüme üzerindeki etkisini farklı yaklaşımlarla açıklayan dört teorik model üzerinde durulabilir. Bunlar sırasıyla; • Kredi piyasası aksaklıkları, • Politik ekonomi, • Sosyal karışıklık ve • Tasarruf oranlarıdır.

#22

SORU: Kredi piyasası aksaklıkları modeli nasıl açıklanabilir?


CEVAP: Gelir dağılımının büyüme üzerindeki etkilerini açıklayan ilk teorik model kredi piyasalarındaki aksaklıkları esas almaktadır. Kredi piyasalarında tam rekabet koşulları geçerli olsaydı, alternatif yatırım fırsatlarının getiri oranları marjinal düzeyde eşitlenmiş olurdu. Fakat kredi piyasaları asimetrik bilgi ve yasal düzenlemelerin yetersizliği gibi eksikliklerle aksak rekabet özellikleri göstermektedir. Örneğin herkesin eşit koşullarda ödünç alma olanaklarına sahip olmadığı bir kredi piyasasında alternatif yatırım alanlarının getiri oranlarının marjinal düzeyde eşitlenmesi mümkün olmayacaktır. Bunun anlamı yapılacak yatırımın getirisinin hangi alanda yapıldığına ve kim tarafından yapıldığına bağlı olarak değişkenlik gösterecek olmasıdır.

#23

SORU: Politik ekonomi modeli kısaca nasıl açıklanabilir?


CEVAP: Gelir dağılımındaki eşitsizliğin büyüme üzerindeki etkilerini açıklayan ikinci teorik model, ekonomi politikalarının belirlenmesinde toplumsal tercihlerin etkisini vurgulayan politik ekonomi modelidir. Ekonomi politikalarında önceliklerin belirlenmesinde medyan seçmenin tercihleri büyük ölçüde belirleyici olmaktadır. Bir ekonomide ortalama gelir medyan seçmenin gelirini aşıyorsa, medyan seçmenin gelirin yeniden dağılımı politikalarına ilişkin tercihleri belirginleşmeye başlar. Siyaset alanındaki ağırlığını arttıran medyan seçmen karşısında mevcut durumu korumayı amaçlayan diğer bir grup da siyaset alanında belirleyici olmak üzere maliyeti yüksek lobi faaliyetlerine katılmayı tercih eder. Ekonomi politikası önceliklerini etkileyecek sonuçları olduğu görülen siyasi mücadele alanının çıktıları her zaman büyüme hedefiyle uyumlu olmayabilir.

#24

SORU: Politik ekonomi modeline göre gelir dağılımındaki eşitsizliğin artması hangi sonuçlara yol açar?


CEVAP: Politik ekonomi modeline göre gelir dağılımında eşitsizlik artıyorsa, çoğunluğu esas alan oylama sistemi kaynakların yüksek gelir gruplarından alt gelir gruplarına yeniden dağılımını tercih etme eğiliminde olmaktadır. Gelir eşitsizliği ne kadar büyükse, siyaset süreci gelirin yeniden dağılımını sağlayacak uygulamaları o kadar daha fazla teşvik edecektir. Gelirin yeniden dağılımı politikaları doğrudan transferlerin arttırılması şeklinde uygulanabildiği gibi, aynı zamanda kamu harcamaları ve düzenleyici politikalar için daha fazla kaynak ayrılması olarak da görülmektedir. Devletin gelirin yeniden dağılımı adına bu uygulamalar ile piyasaların işleyişine müdahale etmesi, ekonomik aktörlerin kararlarını saptıran sonuçlar doğurabilmektedir. Örneğin işçi gelirleri üzerinden alınan vergilerin arttırılması ile yaratılacak ek kaynağın işsizlere doğrudan gelir transferleri için kullanılmasının çalışmaktan vazgeçiren sonuçları olabilir. Yeniden dağılıma konu olan gelirin artması, ekonomik aktörlerin kararlarını çarpıtmakla birlikte, yatırım kararlarını olumsuz yönde etkileyerek büyümenin en azından durağan durum dengesine kadar azalmasına neden olabilir. Barro (2000)’ya göre gelir dağılımında daha büyük bir eşitsizlik yeniden dağılım politikalarını teşvik ettikçe gelir eşitsizliğinin büyümeyi azaltan etkisi bu kanaldan çalışmayı sürdürecektir. Bir başka ifadeyle başlangıç gelir dağılımı eşitsiz olan ekonomilerde gelir eşitsizliği ve büyüme arasındaki negatif yönlü ilişkinin dönem sonunda da yüksek gelir eşitsizliği ile birlikte korunacağı öngörülmektedir.

#25

SORU: Politik ekonomi modellerinin medyan seçmen üzerinden açıklanan yaygın örnekleri ne üzerine kurulmaktadır?


CEVAP: Politik ekonomi modellerinin medyan seçmen üzerinden açıklanan yaygın örnekleri vergi oranlarının demokratik olarak belirlenmesi üzerine kurulmaktadır. Medyan seçmenin ekonomideki ortalama sermaye donanımına olan uzaklığı servetin dağılımındaki eşitsizlikle birlikte arttıkça, medyan seçmenin daha yüksek bir vergi oranı uygulamasına onay vermeye başlayacağı kabul edilmektedir. Bu da girişimcileri üretken yatırımlara yönelmek konusunda olumsuz yönde etkilerken daha düşük bir büyümeyle sonuçlanacak bir etki yaratır. Buna göre servet dağılımı daha dengesiz olan demokratik toplumlar, antidemokratik toplumlardan farklı olarak yüksek vergi oranları ve dolayısıyla düşük yatırım ve düşük büyüme oranları ile zenginin yoksul tarafından sömürüldüğü toplumlar olarak tanımlanabilirler.

#26

SORU: Alesina ve Rodrik’in gelir dağılımındaki eşitsizlikle ilgili görüşü nedir?


CEVAP: Alesina ve Rodrik (1994) gelir dağılımındaki eşitsizliğin hükûmetleri ek sosyal harcamalarını karşılamak üzere vergileri arttırmaya zorlayacağını ve bunun da büyümeyi olumsuz yönde etkileyeceğini ileri sürmektedir. Geliri yeniden dağıtan politikalar ile gelir dağılımındaki eşitsizlik azaldığında vergi toplumun tabanına yayılacak ve vergi yükü azalan ekonomide büyüme hızlanacaktır.

#27

SORU: Sosyal kargaşa modeli nasıl açıklanabilir?


CEVAP: Üçüncü teorik model gelir dağılımındaki eşitsizliğin büyüme üzerindeki etkisini gelir eşitsizliğinin neden olabileceği sosyal kargaşa ve siyasal sonuçları ile ilişkilendirerek açıklamaktadır. Sosyal kargaşa modelleri servet ve gelir dağılımındaki eşitsizliğin yoksulu suç işlemeye, ayaklanmalara ve diğer yıkıcı eylemlere teşvik edebileceğini varsaymaktadır. Bu eylemler büyümenin vazgeçilmez unsuru olarak kabul edilen siyasi istikrar için bir tehdit oluşturmaktadır. Yoksulların zaman ve enerjilerini üretken faaliyetler yerine doğrudan suça ve diğer toplumsal olaylara katılarak harcamaları, kaynakların israfıyla sonuçlanır. Ayrıca mülkiyet haklarına yönelik tehdit, yatırımları caydıran bir etki yaratır. Sosyopolitik huzursuzluğun bu gibi yansımaları nedeniyle daha fazla eşitsizlik genel olarak bir ekonominin verimliliğini azaltma eğilimindedir. Büyüme en azından durağan durum dengesine geçinceye kadar azalma eğilimini sürdürür. Bu dengeyi sağlayacak olan eğitim gibi ekonomik olanakların, yokluğu hâlinde kurulu rejimin istikrarını tehdit ve tahribine neden olduğu için yoksullara etkin bir şekilde tahsis edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, gelir eşitleyici transferler sadece politik istikrarı sağlamak için değil yoksulu çalışmaktan daha çok hırsızlık ve talan yapmaya teşvik eden faktörleri ortadan kaldırmak üzere kullanılmaktadır.

#28

SORU: Tasarruf oranları modeli nasıl açıklanabilir?


CEVAP: Büyümeyi gelir dağılımındaki eşitsizliğe bağlı olarak açıklayan dördüncü teorik model gelir gruplarının tasarruf eğilimlerindeki farklılık üzerine kurulmaktadır. Keynes’in Genel Teorisinden etkilenmiş olan iktisatçılar bireysel tasarruf oranlarının gelir düzeyiyle birlikte yükselmekte olduğunu kabul etmektedirler. Buna göre yüksek gelirli grupların tasarruf eğilimi düşük gelirli grupların tasarruf eğiliminden büyüktür. Bu doğruysa kaynakların zenginden yoksula doğru yeniden dağılımı bir ekonomideki toplam tasarruf oranını düşürecektir. Ekonomi dışa kapalı ve dolayısıyla yurt içi yatırımlar iç tasarruflara bağımlı ise toplam tasarruf oranının düşmesi büyümenin olumsuz etkilenmesine neden olacaktır. Bu durumda gelir dağılımında daha fazla eşitsizlik, gelirin tasarruf eğilimi yüksek gelir gruplarında toplanmasını sağlarken, yatırımları ve dolayısıyla büyümeyi arttırmış olacaktır.

#29

SORU:

Ekonomik kalkınma ve gelir dağılımı arasındaki karşılıklı ilişki hangi temel sorular üzerine inşa edilmiştir?


CEVAP:

Ekonomik kalkınma ve gelir dağılımı arasındaki karşılıklı ilişki iki temel soru üzerine
inşa edilmektedir. Birinci soru, ekonomik büyüme sürecinde ekonominin yapısında
meydana gelen değişimin gelir dağılımını etkileyip etkilemediği ile ilgilidir. İkinci soru ise gelir dağılımında meydana gelecek gelişmenin, büyümeyi belirleyen unsurları etkileyerek büyüme üzerinde etkili olup olmadığı ile ilgilidir.


#30

SORU:

Kalkınma düzeyi nasıl belirlenmektedir?


CEVAP:

Kalkınma ve gelir dağılımı arasındaki ilişki üzerine başlatılan tartışma, kalkınma için standart bir göstergenin seçilmiş olmasını gerektirmektedir. Konu ile ilgili literatürde kalkınma düzeyi kişi başına gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYİH) piyasa döviz kuru ile ifade edilmiş büyüklüğüne göre belirlenmektedir.


#31

SORU:

Gini katsayısı nedir?


CEVAP:

Gini Katsayısı: Gini katsayısı tam eşitsizlik durumunda 1 (bir), tam eşitlik durumunda 0 (sıfır) değerini alan ve en yaygın kullanılan gelir dağılımı eşitsizlik göstergesidir.


#32

SORU:

Gelir eşitsizliği ile gelir gelir artışı arasında nasıl bir ilişki bulunmaktadır?


CEVAP:

Ülke gruplarına göre seçilmiş ülke örneklerinden hareketle oluşturulmuş olan bu tablonun bize sunduğu kadarıyla gelir eşitsizliği gelir artışıyla birlikte artarken, belirli bir gelir büyüklüğüne ulaşıldıktan sonra azalmaktadır.


#33

SORU:

Büyüme ve gelir dağılımı arasındaki ilişkiyi açıklamaya çalışan görüşler nelerdir?


CEVAP:

Yeniden dağılım görüşü

Neoliberal görüş

Kuznets ve Keynes’in görüşü:

İskoç görüşü


#34

SORU:

Yeniden dağılım görüşünü açıklayınız. 


CEVAP:

Yeniden dağılım görüşü: Yeniden dağılımı savunan bu görüş, gelir dağılımında eşitliğin başlangıç dağılımının iyileştirilmesi durumunda büyüme ile birlikte doğal olarak gerçekleşeceği düşüncesini benimsemektedir. Toprak reformu ve eğitim gibi kalkınmanın erken aşamasında eşitliği sağlamaya yönelik müdahaleler bir kez başarıyla gerçekleştirilmişse, piyasa mekanizması gelir dağılımını dengeli bir biçimde sağlamaktadır. Bu görüş aslında hızla büyüyen Asya ülkelerinin takip ettikleri bir modeli işaret etmektedir.


#35

SORU:

Neoliberal görüşü açıklayınız.


CEVAP:

Neoliberal görüş: Piyasa güçlerinin etkisinde büyümeyi hedefleyen bu görüş piyasalara geliri yeniden dağıtmak amacıyla yapılacak bir müdahaleyi kabul etmemekle birlikte, teknolojik değişime ve ihracata dayalı bir büyümenin sağlayacağı gelir artışının toplumun en düşük gelirli gruplarına da yayılacağını savunmaktadır. Büyüme süreci gelir dağılımında eşitsizlik ile birlikte ortaya çıkabilir, fakat bu eşitsizlik en alt gelir gruplarındakilerin gelirlerinin artmasına engel değildir.


#36

SORU:

Kuznets ve Keynes'in görüşünü açıklayınız.


CEVAP:

Kuznets ve Keynes’in görüşü: Kalkınma sürecinde büyüme ile birlikte gelir eşitsizliğinin artacağını kabul eden bu görüş, eşitsizlikteki artışın sosyal refahı hedefleyen politikalar ile telafi edilebileceğini savunmaktadır. Bu görüşe göre sosyal refah politikaları ile gelirin yeniden dağıtımı sağlanırsa nüfusun daha büyük bir bölümünün ekonominin modern sektöründe istihdam edilmesiyle birlikte, gelir dağılımındaki eşitsizlik tersine dönerek azalmaya başlayacaktır.


#37

SORU:

İskoç görüşünü açıklayınız. 


CEVAP:

İskoç görüşü: Kanıtlanmış olmasa da en azından kalkınma ve gelir dağılımı arasında sistematik şekilde tanımlanmış bir bağlantının olmadığı yargısına varan bu görüş, büyümeyi kalkınmanın tek yolu olarak görenlerin almış oldukları bir pozisyon olarak görülmektedir.


#38

SORU:

Ampirik çalışma nedir?


CEVAP:

Ampirik çalışma: Gözlem, deney ve ölçümler yoluyla elde edilen veriler ışığında olguları tanımlamak, neden sonuç ilişkisini kurarak açıklamak ve öngörüde bulunmak amacıyla bir veya birden fazla değişkenin açıklayıcılığında bir olayın incelenmesine dayalı bir araştırma yöntemidir.


#39

SORU:

Kuznets'e göre gelir dağılımı ve ülkenin gelişmişlik düzeyi arasında nasıl bir ilişki bulunur?


CEVAP:

Simon Kuznets (1955) büyüme ve gelir dağılımı üzerine değerlendirmeler yaptığı kuramsal makalesinde gelirin gelişmekte olan ülkelerde gelişmiş ülkelere kıyasla daha dengesiz bir dağılım gösterdiğini ileri sürmüştür. Kuznets aynı makalede kalkınmanın başlangıç aşamalarında büyüme ile birlikte gelir dağılımındaki eşitsizliğin artma eğiliminde olduğunu ancak kalkınmanın sonraki aşamalarında büyüme ile birlikte gelir eşitsizliğinin azalacağı hipotezini geliştirmektedir.


#40

SORU:

Kuznets'e göre gelir eşitsizliğini açıklayan faktörler nelerdir?


CEVAP:

Kuznets (1955) kalkınmanın başlangıç aşamasında büyüme ile birlikte artan gelir eşitsizliğini iki ana kaynağa bağlamaktadır. Bu kaynaklardan birincisi başlangıçta tasarrufların dağılımındaki dengesizliktir. Artan gelir eşitsizliğini açıklayan ikinci faktör, kalkınma ile birlikte nüfusun gelir eşitsizliği düşük olan kırsal kesimden, gelir eşitsizliği yüksek kentlere göç etmesidir. 


#41

SORU:

Gelir getiren varlıklar kavramı nasıl tanımlanır?


CEVAP:

Gelir Getiren Varlıklar: Kamu ve özel kesime ait bono ve tahviller ile her türlü gayrimenkul ve ortaklıkları tanımlamaktadır.


#42

SORU:

Beşeri sermaye yatırımları nelerdir?


CEVAP:

Beşerî sermaye yatırımları: İşgücünün üretime katılarak elde edeceği gelirin büyüklüğünü belirleyecek olan beceri, yetenek ve üretkenliği arttırmaya yönelik her türlü eğitim ve sağlık yatırımlardır.


#43

SORU:

Gelir dağılımının büyüme üzerindeki etkisini farklı yaklaşımlarla açıklayan modeller nelerdir?


CEVAP:

kredi piyasası aksaklıkları

politik ekonomi

sosyal karışıklık

tasarruf oranları


#44

SORU:

Asimetrik bilgi nedir?


CEVAP:

Asimetrik bilgi: Tarafların birbiri hakkında veya alım satıma konu mal hakkında denk bir bilgiye sahip olmadığı piyasa koşullarında, kaynak tahsisinde etkinlik gerçekleşmeyebilir. Piyasa başarısızlığı olarak tanımlanan bu durum tersine seçim veya ahlaki zafiyet gibi sorunlar üretir.


#45

SORU:

Sosyal kargaşa modeli gelir dağılımının ve büyüme üzerindeki etkisini nasıl açıklar?


CEVAP:

Sosyal kargaşa modelleri servet ve gelir dağılımındaki eşitsizliğin yoksulu suç işlemeye, ayaklanmalara ve diğer yıkıcı eylemlere teşvik edebileceğini varsaymaktadır. Bu eylemler büyümenin vazgeçilmez unsuru olarak kabul edilen siyasi istikrar için bir tehdit oluşturmaktadır. Yoksulların zaman ve enerjilerini üretken faaliyetler yerine doğrudan suça ve diğer toplumsal olaylara katılarak harcamaları, kaynakların israfıyla sonuçlanır. Ayrıca mülkiyet haklarına yönelik tehdit, yatırımları caydıran bir etki yaratır. Sosyopolitik huzursuzluğun bu gibi yansımaları nedeniyle daha fazla eşitsizlik genel olarak bir ekonominin verimliliğini azaltma eğilimindedir. Büyüme en azından durağan durum dengesine geçinceye kadar azalma eğilimini sürdürür. 


#46

SORU:

Medyan seçmen nedir?


CEVAP:

Medyan seçmen: Seçmen tercih yelpazesinde ortanca tercihe sahip olan seçmendir. Çoğunluk kuralı geçerli olduğunda, karar sürecinde her zaman ortanca seçmenin tercihleri belirleyici olmaktadır.


#47

SORU:

Yatay kesitler analizi nedir?


CEVAP:

Yatay kesit analizi: Tek bir zaman noktasında farklı değişkenlerin incelenmesine dayalı bir regresyon analizidir. Örneğin 2000 yılında farklı ülkelerin kişi başına GSYİH büyüklükleri ile Gini katsayıları arasındaki ilişki incelendiğinde yatay kesit analizi yapılmış demektir.


#48

SORU:

Durağan hal dengesi nedir?


CEVAP:

Durağan hâl dengesi: Solow büyüme modelinde emek birimi başına sermaye ve üretimin değişmediği durumu ifade eden durağan hâl ekonominin başlangıçta sahip olduğu sermaye stokunun büyüklüğünden bağımsız olarak uzun dönemde mutlaka ulaşılan dengeyi tanımlamaktadır.