GÖRSEL KÜLTÜR Dersi DURAĞAN VE HAREKETLİ GÖRÜNTÜNÜN ÖYKÜSÜ soru cevapları:

Toplam 20 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Fotoğraf resmi olarak kaç yılında bulunmuştur?


CEVAP:

Fotoğrafın resmi olarak bulunuş yılı 1827’dir.


#2

SORU:

Fotoğrafın bulunuşu ile oluşan iki önemli olgu nelerdir?


CEVAP:

Bu buluşla ilgili iki önemli olgu söz konusudur: İlki ışık yoluyla yüzey üzerine resmetmek. Bu konu fizik bilimiyle ilgilidir. İkincisi ise yüzey üzerinde elde edilen görüntünün ışığa duyarlı bir yüzey üzerine kaydedilerek kalıcı olmasını sağlamaktır.


#3

SORU:

Fotoğraf ve filmin İngilizcede karşılıkları nelerdir?


CEVAP:

Fotoğraf denildiğinde tek bir kare resim anlaşılır. Fotoğraf tek bir kareden oluşur. Bu nedenle, İngilizcede fotoğraf karşılığı olarak durgun resim (still picture) terimi kullanılır. Film ise fotoğrafın durgun resminin hareketlendirilmesidir. İngilizce film karşılığı olarak da hareketli görüntü-resim (motion picture) terimi kullanılır.


#4

SORU:

Gölge oyunu nasıl oluşturulur?


CEVAP:

Gölge oyunu, gölgeler yoluyla yüzey üzerinde hareketli görüntünün oluşturulmasıdır. Bunlar yüzey üzerinde kalıcı değildir. Gölge oyunu açısından belirleyici olan öğeler; ışık kaynağı, gölgeyi oluşturan
nesne ve görüntünün oluştuğu yüzeydir. Gölge oyunu, bir tür izdüşüm (projeksiyon) şeklinde gerçekleşir. Kural, bir nesnenin arkadan aydınlatılarak, izdüşümünün bir yüzey üzerinde görüntü olarak ortaya alınmasıdır. 


#5

SORU:

Fotoğraf makinesinin atası kabul edilen aygıt nedir?


CEVAP:

Fotoğraf makinesinin atası kabul edilen aygıt Karanlık Kutu, Karanlık Oda olarak dilimizde adlandırılan Camera Obscura’dır.


#6

SORU:

Karanlık kutu yoluyla elde edilen görüntünün nasıl ortaya çıktığını açıklayan bilim adamı kimdir?


CEVAP:

Karanlık kutu yoluyla elde edilen görüntünün nasıl ortaya çıktığını ne Çinli bilim adamları ne de Aristoteles açıklamıştır. Bunu açıklayan Arap bilim adamı İbnü’l-Heysem (MS 965-1039/40)
olmuştur.


#7

SORU:

Karanlık kutuyu kullanarak projeksiyon aygıtının ilk çizimini yapan kişi kimdir?


CEVAP:

1420 yılında Johannes de Fontana (-) karanlık kutuyu kullanarak projeksiyon aygıtının ilk çizimini yaptı.


#8

SORU:

Filippo Brunelleschi'nin yüzey üzerindeki görüntü deneyi nasıl oluşur?


CEVAP:

Mimar ve heykeltraş olan Filippo Brunelleschi (1377- 1446), 1425 yılında çok önemli bir deney yapmıştır. Floransa Katedrali’nin giriş bölümüne bir sehpa kurar, katedralin vaftiz ayini için ayrılan bölümünün detaylı bir çizimini yapar. Bu resim 35x35 cm boyutlarındadır. Resimde gökyüzü gümüş ayna sır’ı ile boyanmıştır. Daha sonra bu resmin perspektif kaçış noktasına bir delik açmıştır. Bu resmin önüne bir ayna koyarak, izleyenlerin resmin arkasındaki delikten aynaya bakmalarını istemiştir. Bu şekilde izleyenler, resmin aynadaki yansımasını ve aynanın arkasındaki genel manzarayı görmüşlerdir. İzleyenlerin gördüğü şudur: Hem manzaranın bir bölümünü kapsayan resmi hem de resmin üzerinde ayna sır’ı ile kaplı alanlarda bulutların hareketini görmüşlerdir.


#9

SORU:

Karanlık kutunun çalışma şeklini gösteren ilk görsel kim tarafından yayınlanmıştır?


CEVAP:

Karanlık kutunun çalışma şeklini gösteren ilk görsel (çizim resim) R. Gemma Frisius (1508-1555) tarafından yayınlandı.


#10

SORU:

Karanlık kutunun resme katkısı ne olmuştur?


CEVAP:

Bu aygıtın temel öğesi ışıktır. Işık; kontrol edilerek, yönlendirilerek, yoğrularak yüzey üzerinde
görüntü elde edilmiştir. Karanlık kutu, ışığa özgü bir resmetme teknolojisi sağlamıştır. Karanlık
kutuyla birlikte ortaya çıkan anlayış, mercekle (optikle) çevreye bakmaktır. Bu şu demektir: O
güne kadar yüzey üzerine bir nesne ya da konuyu resmeden kişi (sanatçı), gözüyle gördüğünü
zihin sürecinden geçirerek yüzeye aktarmaktaydı. Kişi, gözüyle gördüğünü yüzey üzerine resmediyordu. Bu nedenle de gözle görmek temel bir öğeydi. Resmedilen konu, gözle görülen konudur. Gözle konu arasında ışık dışında bir başka belirleyici, yönlendirici öğe yoktur. Karanlık kutuyla birlikte optiğin verdiği görüntüden yola çıkarak resmetmek başlamıştır.


#11

SORU:

Büyülü fener isminin oluşum süreci nasıl gelişir?


CEVAP:

Fener, karartılmış bir ortamda içine yerleştirilen camın üzerindeki küçücük resmi, defalarca büyüterek beyaz bir yüzey üzerinde belirmesini sağlayan bir aygıttır. Bu aygıtın XVII. yüzyılda kullanıldığı düşünüldüğünde, bu gösteriyi izleyenlerin optik biliminin ilkelerinden çok, ortamın
oluşturduğu büyüden etkilenerek bu aygıta büyülü fener adını vermişlerdir.


#12

SORU:

Büyülü fener ile karanlık kutu arasındaki teknolojik farklar nelerdir?


CEVAP:

Teknolojik yapısı açısından büyülü fener, karanlık kutunun geleneğini izler. Karanlık kutu dışarıdan gelen ışıkla, büyülü fener ise içinden çıkan ışık yoluyla görüntü üretir. Karanlık kutu, bir manzaranın görüntüsünü küçültülmüş olarak üretirken, büyülü fener ise küçük bir resmi büyüterek sergiler. Karanlık kutu, resmetmek için büyülü fener ise resmedilmiş bir görüntüyü yansıtmak için kullanılmıştır.


#13

SORU:

Büyülü fenerin yüzey üzerinde resmetme geleneği açısından önemi nedir?


CEVAP:

Büyülü fener, cazibeli bir aygıt olarak 1660’lı yılların sonuna doğru, Avrupa’da hızla yayılmıştır. Özellikle de eğlence amaçlı sahne gösterilerinde kullanılmıştır. Zaman içinde çeşitli alanlarda kullanılan bu aygıtın yüzey üzerinde resmetme geleneği açısından üzerinde durulması gereken temel
noktası şudur: Şeffaf bir yüzey üzerine resmedilen şeylerin, ışık ve optik aracılığıyla bir başka yüzey üzerinde büyütülmüş bir izdüşüm olarak yeniden üretilmesidir. Artık izdüşümün ortaya çıktığı yüzey, beyaz duvar ya da beyaz perde yeni bir olgudur. Büyülü fener, aygıtı ve onun yüzeyi olan beyaz perde, görsel temsil geleneğinin bir parçası olmasının yanı sıra, insanın görme duyusuna yönelik yeni bir yönelimdir.


#14

SORU:

Büyülü fenerin görme duyusuna yönelik başarısı nelerdir?


CEVAP:

İkiboyutlu yüzey üzerinde, derinlik etkisi oluşturan ve gerçek olmayan hayali (fantasmagorik) gösteriler gerçekleştirilmiştir. Büyülü fenerin sunduğu, görme duyusuyla algılanan somut bir şeydir. Bu somut şey, izdüşüm (projeksiyon) yoluyla yüzey üzerinde görüntü üretmeye yönelik çabaların ilk aygıtıdır. Büyülü fener açısından üzerinde durulması gereken önemli bir konu da şudur: Bu aygıt daha önce üretilmiş olan bir şeyi (görüntü biçimindeki resmi) yüzey üzerinde yeniden ortaya çıkartır. Şimdi resmedilen şeyleri değil, geçmişte resmedilmiş olan şeyleri sunar. Bu önemli konu tarih içinde yeniden karşımıza çıkacaktır.


#15

SORU:

Aydınlık kutunun çalışma prensibi nasıldır?


CEVAP:

1806, Aydınlık Kutu; Camera Lucida. Karanlık kutunun tersine çalışan bir aygıttır. Üzerine kağıt
konulan bir sehpa ve sehpaya takılan prizma sisteminden oluşur. Gözünü prizmaya dayayan kişi,
prizmanın önünde duran nesnenin yansıyan görüntüsünü kağıt üzerinde görür. Bu görüntü, kalemle
çizildiğinde nesnenin resmi ortaya çıkar.


#16

SORU:

Tarihte ilk fotoğraf olarak kabul edilen helyogram kim tarafından kaç yılında kaydedilmiştir?


CEVAP:

İlk fotoğraf olarak kabul edilen helyografidir. J. Nicéphore Niépce tarafından 1827 yılında karanlık kutu ve ışığa duyarlı yüzey kullanılarak kaydedilmiştir.


#17

SORU:

Tamitrop aygıtının çalışma prensibi nasıldır?


CEVAP:

Bu aygıt, daire biçiminde küçük bir karton disketten oluşur. Bu disketin her iki yüzünde birbiriyle ilişkili olan çizim resimler yer alır. Örneğin, bir yüzünde bir kuş, diğer yüzünde ise boş bir kafes ya da bir yüzünde yukarıya doğru sıçrayan köpek, diğer yüzünde havada uçan kuşlar yer alır. İki yüzünde çizilmiş resimler yer alan bu yuvarlak disket, yanlarından, iki kenarından iple tutturulmuştur. Disketin iki tarafındaki ipler, sağ ve sol elle tutularak çevrilerek disketin kendi
ekseni etrafında burulması sağlanır. Böylece yavaşça burulmuş olan ipin çözülmesi ve geri sarılması şeklinde, diskin dönmesi gerçekleşir. Dönme sonucunda disketin iki yüzü bir eksen etrafında aynı anda görülür. Bu dönüş sırasında diskin iki yüzündeki resimler birbiri üstüne bindirilmiş (bindirme) olarak görülür.


#18

SORU:

Fox Talbot'un icadı kalotip'in çalışma prensibi nasıldır?


CEVAP:

Bu yıllarda, fotoğrafın buluşu konusunda araştırma yapan bir diğer kişi de W.H. Fox Talbot (1800-1877) adlı bilim adamıdır. Talbot ışığa duyarlı yüzey olarak, gümüş tuzları ve gallic asitle kaplı kağıt yüzeyi kullandı. Gümüş tuzları üzerine düşen ışığın gücüne bağlı olarak grinin farklı tonlarında kararır ve gizli görüntü oluşur. Kimyasal işlemler sonucunda gizli görüntü, negatif olarak gerçek görüntüye dönüşür. Tablot yeni bir fotoğraf yöntemi bulmuştur, buna da Kalotip adını vermiştir. Kalotip yönteminde negatif görüntü vardır, bu negatiften pozitif fotoğraf elde edilir.


#19

SORU:

Eadweard Muybridge'in Atlayan At fotoğraf serisinin oluşum süreci nasıl gelişir?


CEVAP:

Eadweard Muybridge (1830-1904), 1877-1878’de bir koşu pistinin karşısına, 24 fotoğraf makinesi yerleştirdi. Her fotoğraf makinesinin çekim düğmesinden koşu pistine bir ip çekti. Koşuya başlayan at, bu ipleri birbiri ardı sıra kopararak ve fotoğraf makinesinin çekim düğmeleri de birbiri ardı sıra basılarak pozlama gerçekleşiyordu. Böylece 1/1000 örtücü hızında pozlama elde eden Muybridge, atın yirmi dört ayrı fotoğrafını elde etmiştir. Fotoğraflarda tırıs koşan bir atın koşu sırasındaki bütün hareketleri, çok net ve belirgin olarak görülür.


#20

SORU:

Lumière Kardeşler'in buluşu sinematografın teknik özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Sinematograf; 1895. Lumière Kardeşler tarafından geliştirilen bu aygıt; kamera, gösterim ve negatif filmin pozitife basımı için kullanılabiliyordu. Aygıt, 7 kg. ağırlığında 20 cm. uzunluğunda ve 12 cm. genişliğinde kutu biçimindeydi. Lumière’lerin buluşu kinetoskop gibi elektrikle çalışmıyor, elle çalıştırılıyor ve kalsiyum ışığı aydınlatma kaynağı olarak kullanılıyordu.