HALK MASALLARI Dersi Masal ve Kültür Endüstrisi soru cevapları:

Toplam 55 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Masalların insan toplulukları için neye benzetilmektedir? 


CEVAP:

Masallar insan toplulukları için kültürel gen haritaları gibidir. Bu genetik haritanın kodları hem sözlü hem de yazılı olarak kuşaktan kuşağa aktarılır. Masalın kültürel bir gen haritası olma özelliği Batı dünyası tarafından son derece başarılı bir biçimde kullanılmış ve bu gelenek gerek sinema ve çizgi film sektöründe, gerek çocuk edebiyatında gerekse gösterime dayalı türlerde canlı bir biçimde sürdürülmüştür. 


#2

SORU:

Küreselleşmenin ortaya çıkış fikri nedir?


CEVAP:

Küreselleşme yerelin görünürlüğünü arttırma söylemiyle yola çıkmıştır. Ancak gelinen noktada egemen kültürün yerelin görünürlüğünü azalttığı fark edilir.


#3

SORU:

Nebi Özdemir’e göre herhangi bir edebi eserin kayıtlı bir ürün haline geldiği an dönüştüğü hal nedir?


CEVAP:

Özdemir herhangi bir edebi eserin yazma veya basma olarak kayıtlı ürün hâline geldiği andan itibaren aynı zamanda ekonomik yanı da bulunan bir ürüne dönüştüğünü ve ürüne dönüşen bu edebi eserlerin bir yandan da sinema, radyo, televizyon yapımı ve animasyonun beslendiği kaynaklar hâline geldiğini belirtir.


#4

SORU:

Kültür endüstrisi nedir?


CEVAP:

Kültür endüstrisi özünde tüm dünyanın bilgi ve belleğini bir araya getiren ve bunları birbirine karıştırarak farklı ürünlerin ortaya çıkmasını sağlayan bir mekanizmadır.


#5

SORU:

Halk kültürü ürünlerinin endüstriyel ağda serbest dolaşabilmesinin en önemli nedeni nedir?


CEVAP:

Halk kültürü ürünlerinin endüstriyel ağda bu kadar serbest dolaşabilmesinin en önemli nedeni anonim bir kaynak sayılması ve telif hakkı açısından bir sorun yaşanmamasıdır. Bu durum bir taraftan unutulmaya yüz tutmuş kimi sözlü ürünlerin yeniden hatırlanması sürecini kolaylaştırırken diğer taraftan da popüler olan kimi folklor ürünlerinin hızlı bir biçimde tüketilen birer nesneye dönüşümüne sebep olmaktadır.


#6

SORU:

Masalların ve diğer folklor ürünlerinin kuşaktan kuşağa aktarılmasında en can alıcı nokta nedir?


CEVAP:

Masalların ve diğer folklor ürünlerinin kuşaktan kuşağa aktarımının can alıcı noktalarından biri de usta çırak ilişkisidir. Usta masal anlatıcısının bilgi ve deneyimini kendinden sonrakilere aktarması, geleneğin sürdürülebilirliği açısından son derece önemlidir.


#7

SORU:

“Çağımızın masal anlatıcıları” tabiri neyi ifade etmektedir?


CEVAP:

“Çağımızın masal anlatıcıları” tabiri radyo, televizyon gibi medya aygıtlarını ifade etmektedir.


#8

SORU:

Türkiye’de masal endüstrisinin ilk örnekleri kaç yılında ortaya çıkmıştır?


CEVAP:

Türkiye’de masal endüstrisi tam olarak oluşmamıştır. Ancak tüm dünyaya paralel olarak Türkiye’de de bir takım kıpırtılar olmuştur. Bu nedenle Türkiye’de masalın kültür endüstrisinin bir parçası olmasına dair birkaç örneği vermek uygun olacaktır. Masalların bu yeni icra ortamlarına örnek olabilecek konulardan biri 1966-67-68 yıllarında çıkmış olan masal plaklarıdır.


#9

SORU:

Türkiye’de masal endüstrisinin ilk örnekleri nelerdir?


CEVAP:

Milliyet Gazetesi ve Türk Ticaret Bankasının çıkardığı iki plak Pedagog Dr. Nuran Şener tarafından hazırlanmıştır. Bu plaklarda yer alan masalların adları şu şekildedir: İyilik Kazanır, Kurnaz Tilki ile Akıllı Horoz, Tılsımlı Altınlar, Yaramaz Tavşan. 


#10

SORU:

Türkiye’de masal endüstrisinin ilk örneklerinden olan masal plakları nasıl betimlenmiştir?


CEVAP:

Türkiye’de masal endüstrisinin ilk örneklerinden olan masal plağının içeriğine dair Milliyet Gazetesi’nde yer alan tanıtım yazısında  masalların “temsil tarzında, müzikli ve efektli” olduğu yazmaktadır.


#11

SORU:

Türkiye’de masal plağının ilk örneklerinin özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Söz konusu plakların stüdyo ortamında müzikli ve efektli olarak kaydedildiği anlaşılmaktadır. Ancak bu plaklar masalların metin, anlatıcı, dinleyici odaklı kurgusuna uymamaktadır.


#12

SORU:

Türkiye’de radyoda masal programlarının ilk örneği nedir?


CEVAP:

1960’lı yıllarda sinemada ve plak sektöründe masala yönelen dikkat aynı şekilde radyo programlarında da başlamıştır. Bunun ilk örneklerinden biri “masalcı teyze” olarak da tanınan Günseli Güleç’in TRT radyosunda masal anlattığı Masal Saati adlı programdır.


#13

SORU:

Günseli Güleç’e göre “Masal Saati” programının amacı nedir?


CEVAP:

Günseli Güleç’le yapılan bir görüşme 1971 yılında Ses Dergisi’nde yayımlanmıştır. Görüşmede Güleç’e bu masal programının amacının ne olduğu sorulmuştur. Güleç bu soruya: “Masal Saati’nin iki gayesi var. Biri çocuklara belirli bir saatte yatma alışkanlığını vermek, ikincisi ve daha önemlisi ise onlara bir şeyi görmeden, sadece duyarak akılda tutma, hayalde canlandırma yeteneğini kazandırmaktır.


#14

SORU:

“Masalcı Teyze” olarak bilinen Günseli Güleç’in radyo programında okuduğu masallarda ufak değişiklikler yapması masalın hangi özelliğine benzemektedir?


CEVAP:

Güleç’in masalların seçime tabi tutularak denetlendiğini ve kendisinin de okurken ufak tefek değişiklikler yaptığını söylemesi, geleneksel icra ortamında bir masal anlatıcısının dinleyicilerin yaşı, cinsiyeti gibi nedenlerle masalına eklemeler ya da çıkarmalar yapmasına benzemektedir.


#15

SORU:

TRT’de 2016 yılında yayınlanan “Bir Varmış Bir Yokmuş” isimli masal programının özelliği nedir?


CEVAP:

TRT’de günümüze kadar farklı adlar altında programlar yapılmıştır. Bunlardan 2016 yılında yayınlanan “Bir Varmış Bir Yokmuş” isimli program haftada bir kez önce masal konusunda uzmanların masallarla ilgili bazı konularda bilgi verdiği ardından da bir masalın anlatıldığı formattadır. Programın TRT İnternet sitesindeki tanıtımında şu ifadelere yer verilmiştir: “Masalların kültürümüze katkılarını, içeriklerini, kültürel mirasımızdaki önemini vurgulayacağız. Masalların eğitici, şifa verici, eğlendirici taraflarını kullanarak dinleyicimizle keyifli dakikalar geçireceğiz”.


#16

SORU:

Nebi Özdemir’e göre 1970’li yılların Türk sinemasındaki masalın yerindeki önemi nedir?


CEVAP:

Sinemanın özellikle 1970’li yıllardan itibaren film serileri hâlinde masalı kullandığını söyleyen Özdemir: “1970’li yıllar, masal kökenli fantastik filmlerin ortaya çıktığı, buna karşılık da masal anlatma geleneğinin (önce yazılı kültür, sonra televizyonun da etkisiyle) ortadan kalkmaya başladığı bir dönemdir. Artık radyo, sinema ve televizyon yeni masal anaları olarak işlev görmektedir” der. 1970’li yıllar aynı zamanda masal plaklarının da piyasaya çıktığı yıllara denk gelmektedir. Özdemir’in aynı yılları masal anlatma geleneğinin ortadan kalkmaya başladığı yıllar olarak bildirmesi de önemlidir. Hem sinema sektörü hem de kayıt/plak sektörünün benzer tarihlerle masallara yönelmesi, masal anlatma geleneğinin durmaya başladığı yıllar olarak nitelenebilir.


#17

SORU:

Hande Birkalan’ın masal anlatıcılarının sinema sektöründeki yeri hakkındaki görüşleri nelerdir?


CEVAP:

Hande Birkalan masal anlatıcılarının sinema sektöründeki yeri hakkında şunları söyler; “Sinema, sözlü geleneklerini modernite içinde yeniden canlandırmaya çalışan batı toplumlarında masalın Ortaçağ'da yüklediği göreve benzer bir görev üstlenmiştir. Masal anaları sinemada yönetmenlere ve artistlere dönüşmüş ve bir anlatıyı sunmak için karşımıza geçmişlerdir”.


#18

SORU:

Türk sinemasında 1990-2017 masallardan uyarlanan filmler hangileridir?


CEVAP:

Türk sinemasında masallardan uyarlanan birçok film bulunmaktadır. Bu filmlerden 1990-2017 yılları arasındakiler şunlardır:
Prensesin Uykusu (2010), 
Keloğlan Kara Prense Karşı (2005), 
Kül Kedisi (2002), 
Şahmaran (1993).


#19

SORU:

Agah Özgüç’ün Türk sinemasındaki masal uyarlamaları ile ilgili görüşleri nelerdir?


CEVAP:

Agah Özgüç, Masal Filmleri başlıklı yazısında Türk sinemasındaki masal uyarlamalarının ilk önce çocuklara yönelik çekildiğini belirtir ve bu tarz filmlere örnek olarak Kül Kedisi (1961), Ayşecik Fakir Prenses (1963) ve Cilalı İbo Kırk Haramiler (1964) filmlerini örnek gösterir. Özgüç’e göre Kül Kedisi ve Ayşecik Fakir Prenses isimli filmler Amerikalı çocuk yıldız Shirley Temple’ın filmlerinin kopyasıdır. Bu filmlerin edebi kaynağı ise Mark Twain’in çocuklar için kaleme aldığı Çalınan Taç adlı tarihsel öyküdür. Özgüç sinemada asıl masal filmleri furyasının 1970 yılında gösterime giren Zeynep Değirmecioğlu’nun oynadığı Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler isimli filmle başladığını söyler.


#20

SORU:

1972 yılına kadarki süreçte Türk masallarından uyarlanan bir filme rastlanamamasının nedenleri nelerdir?


CEVAP:

1972 yılına kadar Türk masallarından uyarlanan bir filme rastlamak zordur. Filmler genellikle ya Doğu ya da Batı masallarından uyarlanmıştır. Bunun bir sebebi de bu uyarlama filmlerin yurtdışında da gösterimde olan versiyonlarının olmasıdır. Hazır çekilmiş olan filmlerin Türkiye’deki koşullara göre uyarlanması daha kolay bir yöntemdir.. 


#21

SORU:

Masal çalışmalarında televizyonun yeri ve önemi nedir?


CEVAP:

Masal çalışmalarında plak, radyo ve sinema dışında önemli diğer bir aktör de kuşkusuz televizyonlardır. Televizyonların etkisi diğer tüm medya aygıtlarının etkisinden daha fazladır. Televizyon daha önceden sinemada yer almış filmleri tekrar gündeme getirebilir. Örneğin 1970’lerin Keloğlan filmleri 90’lı yıllardan günümüze gelinceye kadar defalarca televizyon ekranında yer almıştır. Bu sayede her kuşaktan izleyicinin bu filmleri bilmesi ve en azından Keloğlan masalları hakkında farkındalıklarının artması sağlanmıştır. Böylelikle Keloğlan masalları Türkiye’de diğer masallara oranla daha fazla bilinen bir masal hâline gelmiştir. 


#22

SORU:

Türk televizyonlarında yerelliğin önemi kaybetmesinin nedeni nedir?


CEVAP:

Türk televizyonlarındaki yerlilik/yerellik, 1980 sonrasında özellikle özel televizyon kanallarının faaliyete geçmesiyle birlikte, yavaş yavaş etkinliğini yitirmeye başlamıştır. Bunda yabancı dizi ve filmler ile televizyon kanallarının Türkiye’de izlenmesinin payı büyüktür” demektedir. Yerelliğin kaybedilişi yurtdışından getirilen yabancı pembe dizilerin Türk televizyonlarında gösterildiği dönemlere denk gelmektedir.


#23

SORU:

70’lerden 2000’li yıllara kadar hikaye ve masal dinleyiciliğinin duraklamaya girmesinin nedenleri nelerdir?


CEVAP:

Yurtdışından getirilen yabancı pembe dizilerin Türk televizyonlarında gösterilmesi, bu dizilerin etkisi ve 90’lı yıllarda başlayarak 2000’li yıllarda iyice artan dizi sayısı insanların hikâye ve masal dinleme ihtiyaçlarına cevap vermektedir. Bu da geleneksel masal anlatıcılığının daha fazla unutulmasına neden olmaktadır. Medya bir taraftan masal metinlerini kullanırken diğer yandan geleneğin kendisinin yaşatılması konusunda bazı sorunların oluşmasına neden olmaktadır. 


#24

SORU:

Mehmet Çevik’e göre televizyon dizileri ve halk hikayelerinin şekil ve içerik benzerlikleri nelerdir?


CEVAP:

Mehmet Çevik “Televizyon Dizileri Halk Hikâyelerinin Modern Şekli midir? Başlıklı yazısında televizyon dizileri ve halk hikâyelerinin şekil ve içerik bakımından benzerlikleri bulunduğundan bahseder. Çevik’e göre halk hikâyeleri uzun anlatılardır ve nazım nesir karışık bir yapıları vardır. Örneğin âşıklık geleneğinde bazı hikâyeler bir gecede bitmez ve ertesi güne sarkar. Televizyon dizileri de aynı şekilde uzun anlatılardır ve bir hikâyenin anlatımı haftalarca süren seri bölümler hâlinde ancak sonuca kavuşur. Çevik, nazım ve nesir konusunda da televizyon dizilerinin halk hikâyelerine benzediğini aktarır. Bu benzerliği de dizilerin arasında yer alan müzikler ve şarkılar ile örneklendirir. 


#25

SORU:

Mehmet Çevik’e televizyonlar ve halk hikayeleri arasındaki icra benzerlikleri nelerdir?


CEVAP:

Çevik; televizyonlar ve halk hikâyeleri arasında icra zamanı, giriş fasılları, dinleyici ve izleyicinin etkisi gibi konularda benzerlikler kurar. Çevik’in bahsettiği bu benzetmelerden en önemlisi ise icra benzerliğidir. Çevik’e göre bir hikâyecinin anlattığı metne ortamda bulunan izleyicilerin katkısı vardır, aynı şekilde televizyon dizilerinin şekillenmesinde de izleyicinin katkısı vardır. Dizinin o hafta yayınlanan bölümlerinden sonra forumlarda ve sosyal medyada yapılan izleyici yorumları veya dizinin yaptığı oylama sonuçları, senaryonun değişmesine ve dizinin sonraki bölümlerine etki etmektedir. 


#26

SORU:

Küreselleşmenin getirdiği tek taraflı kültürel aktarımlara karşı çıkan en önemli yaklaşım hangisidir?


CEVAP:

Günümüzde küreselleşmenin getirdiği tek taraflı kültürel aktarımların farkına varan çeşitli yaklaşımlar bulunmaktadır. Bu yaklaşımların en önemlilerinden biri de Günümüzde küreselleşmenin getirdiği tek taraflı kültürel aktarımların farkına varan çeşitli yaklaşımlar bulunmaktadır. Bu yaklaşımların en önemlilerinden biri de Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’dir. Sözleşme, somut olmayan kültürel mirasın korunması ve sürdürülebilir olması hususuna odaklanmıştır.  


#27

SORU:

Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması 28. Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi nedir? 


CEVAP:

Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi, UNESCO’nun 17 Ekim 2003 tarihinde 32. Genel Konferansı sırasında, Somut Olmayan Kültürel Mirasın (SOKÜM) Korunması Sözleşmesi toplanan Genel Kurul’da onaylanarak yürürlüğe girmiştir. 40 maddelik Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’nin “Başlangıç” bölümünden sonra yer alan “I. Genel Hükümler” bölümü 3 maddeden oluşmaktadır. Sözleşmede korunması gereken somut olmayan kültürel miraslar arasında Dilin, Somut Olmayan Kültürel Miras’ın aktarılmasında bir araç işlevi gördüğü sözlü anlatımlar ve sözlü gelenekler bulunmaktadır. Masal da türsel olarak UNESCO’nun sözünü ettiği sözlü anlatımlar ve sözlü geleneklerden biridir. Bu nedenle kaybolmak üzere olan masal anlatma geleneğini yeniden canlandırmak ve masal türü aracılığıyla kültürel kodların kuşaktan kuşağa aktarılması hususunda farkındalık geliştirebilmek önemlidir.


#28

SORU:

Diziler dışında masalların televizyonda yer bulduğu diğer alanlar nelerdir?


CEVAP:

Diziler dışında masalların televizyonda yer bulduğu bir diğer alan ise çizgi filmler ve çocuk kanallarıdır. Özellikle TRT Çocuk kanalında yayınlanan çizgi filmler bu konuya örnektir. Son dönemde Keloğlan masalları, Dede Korkut hikâyeleri gibi sözlü kültürün pek çok unsuru bu kanallarda çizgi film olarak yer almıştır.


#29

SORU:

İnternetin kültürün yaygınlaşmasındaki işlevi nelerdir?


CEVAP:

Küreselleşme olgularının etkisiyle kültürün, üretim aktarım ve tüketim sistemlerinin dönüştürüldüğü bilinmektedir. İnternet de bu küresel kültür dönüşümünün öncüsü olmakta ve gündelik yaşamı, anlamları, imgeleri, söylemleri, iletişimi doğal olarak da sözlü kültürü ya da gelenekleri biçimlendirmekte, dahası yeniden üretmektedir. Kültürün ulusal ve uluslararası düzeyde bireylere ulaştırılması noktasında önemli bir görev de üstlenen İnternet, özellikle toplumsal hayatta bireylerin çeşitli sosyal ihtiyaçlarını gidermek için sık sık başvurdukları önemli bir kaynaktır. İnternetin bu işlevi, toplumsal ihtiyaçlarını yani geleneklerini yerine getirmekten yoksun kentli kesim için yeni bir icra ortamı sunmaktadır.


#30

SORU:

Laura Solanilla’ya göre internetin kültürel mirasın aktarımındaki rolü nedir?


CEVAP:

Solanilla, İnternetin eğitim düzeylerinden ya da coğrafi mesafelerin yarattığı zorluklardan ötürü geleneksel müze, kütüphane ve arşiv kaynaklarına ulaşamayan kesimlere alternatif bir erişim yolu sunarak kültürel mirasın daha küresel bir anlamda yaşatılmasına yardımcı olabildiğini söylemektedir.


#31

SORU:

Netlore ne anlama gelmektedir?


CEVAP:

Netlore sözlü olmayan, yüz yüze iletilmeyen ve kuşaktan kuşağa aktarılmayan folklordur.


#32

SORU:

İnternetin masallar üzerindeki etkileri nelerdir?


CEVAP:

Günümüzde İnternetin hızlanması ile ses ve görüntü teknolojisinde yaşanan gelişmeler; cep telefonları, tabletler ve bilgisayarlar üzerinden masallara ulaşımı kolaylaştırmıştır. Oyun ve uygulama platformlarında masallarla ilgili birçok uygulama bulunabilir. Örneğin Google Play platformu üzerinde Masal Diyarı, Sesli Masallar, Keloğlan Masalları ve benzeri adlarla yüzlerce masal dinleme uygulaması vardır. Bu uygulamaları cep telefonuna ve bilgisayarına yükleyen insanlar çocuklarına masal anlatmak yerine bu programlar üzerinden masal dinletmeyi seçmektedir. Plaklardan başlayarak radyo, sinema, televizyon ve İnternet üzerinde yolculuk yapan masallar kimi zaman bünyelerine yeni unsurlar katarak dönüşmüşler, kimi zaman da anlatıcısız birer metin olarak karşımıza çıkmışlardır. Her durumda masalın ve anlatma geleneğinin bir biçimde kendini var etmeyi başardığı unutulmamalıdır. Yüz yüze anlatılan pek çok masal cep telefonu aracılığıyla yayılımına devam etmektedir.


#33

SORU:

Türkiye’de tema parklara örnek olarak verilebilecek parklar hangileridir?


CEVAP:

Masalın sinema ve medya sektöründe yaptığı bu yolculuk eş zamanlı olarak başka içerik sektörlerine de yansımıştır. Tema parklar bunlardan biridir. Türkiye’de masal ile ilgili uygulama örneklerinden biri Ankara’da bulunan Harikalar Diyarı isimli parktır. Bu parkla ilgili bir tanıtım yazısında şu cümleler geçmektedir: “Ankara Harikalar Diyarı’nın içerisinde başta Harikalar Diyarı adlı kitabın kahramanları olmak üzere birçok masal kahramanı bulunmaktadır. Devler, cüceler, cadılar ve prenseslerden oluşan bu harika parkın içerisinde bir adet yapay gölet ve büyük, yeşillik bir alan da mevcuttur. Türkiye’den bir diğer örnek ise Eskişehir’de kurulan Masal Şatosu’dur. Masal Şatosu’nun İnternet sitesinde şato içinde bulunan bölümlere düzenlenen turlardan bahsedilmektedir. Masal Masal İçinde adlı tur hakkında şu cümleler kurulmuştur: “Anlatıcı eşliğinde gezilen bu turda, Dede Korkut ve Keloğlan’ın hareketli robotları ve hikâyeleri yer almaktadır. Bunun yanında Türk kültürüne ait çeşitli kahramanlar ve efsaneler anlatılır”. Aynı zamanda şatoda yer alan Efsaneler Diyarı isimli bölümde de Türk kültürüne ait kahramanların robotlarının ve çeşitli objelerin yer aldığı söylenmektedir. Şato’nun çocuklar için masal anlatma etkinlikleri ve atölyeler yaptığı da görülmektedir.


#34

SORU:

Almanya’da bulunan Alman Masal Yolu’nun özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Alman Masal Yolu, sayıları neredeyse 200’ü bulan Alman tatil yollarının en eskilerinden ve bilinenlerinden biri olarak uzandığı 600 kilometre boyunca Grimm Kardeşlerin yaşadıkları ve etkin oldukları yerleri birbirine bağlıyor. Masal Yolu, Hanau’dan başlayarak Bremen’e kadar, sadece ”Bremen Mızıkacıları” ya da “Fareli Köyün Kavalcısı” gibi masallarla değil, kardeşlerin iz bıraktıkları çok sayıda Grimm mekânları boyunca uzanıyor. UNESCO Dünya Kültür Mirası arasında yer alan masalların el yazmalarını Bellevue Şatosu içinde bulunan Grimm Kardeşleri Müzesi’ndeki sürekli sergide gezmek mümkündür.


#35

SORU:

Alman Masal Yolu’nun Almanya’nın turizmine katkıları nelerdir?


CEVAP:

Günümüzde bu seyahat yolu Almanya’nın en önemli turizm destinasyonlarından birini oluşturmaktadır. Masal ve turizm ilişkisine iyi bir örnek olan bu uygulama, masalları sadece bir metin olarak görmek dışında yaratıldığı ve aktarıldığı mekânlara da odaklanan ve her mekânı yeniden yorumlayarak tarih, masal ve turizmin birleştiği yeni bir bağlam ortaya çıkarmıştır. Birçok turizm firmasının sitesinde Alman Masal Yolu turu adı altında bir haftalık ya da daha uzun sürelik paket turların satışı gerçekleştirilmektedir. Bu turlar Grimmlerin doğduğu evi ziyaretten Uyuyan Güzel’in kalesi Sababurg’a kadar ayrıntılı bir rota ile gerçekleştirilmektedir. Elbette bu turlar yapılırken alınan hediyelik eşyalar, seyredilen animasyonlar ve katılımlı gerçekleştirilen etkinlikler de masal konusundaki bilincin artması ve turizm, kültür endüstrisi içinde masalın yer alması anlamında da önemlidir. 


#36

SORU:

Theodor Adorno'nun kültür endüstrisi hakkında görüşü nedir?


CEVAP:

Kültür endüstrisi özünde tüm dünyanın bilgi ve belleğini bir araya getiren ve bunları birbirine karıştırarak farklı ürünlerin ortaya çıkmasını sağlayan bir mekanizmadır. Yeni ürünler ortaya çıkarırken bu birbirine karıştırma hâli bazen eski olanın bozulmasına ya da iç içe geçen belleklerin bir tarafın lehine baskın olmasına sebep de olabilir. Bunu Theodor Adorno’dan takip etmek mümkündür. Adorno, kültür endüstrisinin eski olanla tanıdık olanı yeni bir nitelikte birleştirdiğinden söz eder. Ona göre insanların tüketim biçimine göre düzenlenen ve büyük ölçüde o tüketim biçiminin yapısını belirleyen ürünler, tüm
sektörlerde az çok bir plana göre üretilir. Tüm sektörler yapısal olarak benzerdir ya da en azından birbirinin açıklarını kapatarak, sağlam bir sistem oluştururlar.


#37

SORU:

Halk kültürü ürünlerinin endüstriyel ağda serbest dolaşabilmesinin en önemli nedeni nedir?


CEVAP:

Halk kültürü ürünlerinin endüstriyel ağda serbest dolaşabilmesinin en önemli nedeni anonim bir kaynak sayılması ve telif hakkı açısından bir sorun yaşanmamasıdır.


#38

SORU:

Masalların ve diğer folklor ürünlerinin kuşaktan kuşağa aktarımı ile usta çırak ilişkisi arasındaki bağ nedir?


CEVAP:

Masalların ve diğer folklor ürünlerinin kuşaktan kuşağa aktarımının can alıcı noktalarından biri de usta çırak ilişkisidir. Usta masal anlatıcısının bilgi ve deneyimini kendinden sonrakilere aktarması, geleneğin sürdürülebilirliği açısından son derece önemlidir.


#39

SORU:

Türkiye'de masal plakları hangi yıllarda çıkmıştır?


CEVAP:

1966-67-68 yıllarında


#40

SORU:

Milliyet Gazetesi ve Türk Ticaret Bankasının çıkardığı iki plak kim tarafından hazırlanmıştır?


CEVAP:

Pedagog Dr. Nuran Şener


#41

SORU:

Türkiye'de Garanti Bankası ile birlikte hazırlanan ikinci seri masal plaklarında hangi masallar yer almaktadır?


CEVAP:

Tekir ile Bıdık, Altın Yumurta, Sihirli Davul, Kınalı Kuzu, Akıllı Pire, Tonton Sıpa, Parmak Çocuk, Yaralı Kuş.


#42

SORU:

Türkiye'de Radyo Masallarının ilk örneği nedir?


CEVAP:

“Masalcı Teyze” olarak da tanınan Günseli Güleç’in TRT radyosunda masal anlattığı Masal Saati adlı programdır.


#43

SORU:

Günseli Güleç tarafından TRT radyosunda yayınlanan Türkiye'nin ilk masal yayının adı nedir?


CEVAP:

Masal Saati


#44

SORU:

Türkiye'nin ilk radyo masal yayınının anlatıcısı olan Günsel Güleç, Ses dergisi ile yaptığı bir görüşmede masal programının amacını nasıl anlatmıştır?


CEVAP:

Masal Saati’nin iki gayesi var. Biri çocuklara belirli bir saatte yatma alışkanlığını vermek. İkincisi ve daha önemlisi ise onlara bir şeyi görmeden, sadece duyarak akılda tutma, hayalde canlandırma yeteneğini kazandırmak. Bu bakımdan daha çok gerçekçi olmayan masalları tercih ediyoruz. Bunlar küçük çocukların hayalini genişletiyor, önlerinde yeni ufuklar açıyor, zihni faaliyetlerini arttırmada yardımcı oluyor.


#45

SORU:

Türkiye'de masallar hangi yıllarda Türk sinemacıları tarafından kullanılmaya başlanmıştır?


CEVAP:

1950'li yıllar


#46

SORU:

Masal anlatma sanatındaki karşılıklı etkileşim ve dinamik yapının yok olması ile ilgili Ezgi Plak tarafından
1966 yılında çıkarılan bir masal plağının iç sayfasında yer alan ifade nedir?


CEVAP:

Öte yandan çocuklarına masal anlatma zorluğundan kurtulacakları için bu plakların anne ve babalara da yararlı olacağını umuyoruz.


#47

SORU:

Bir masal uyarlaması olan Keloğlan Serisi hangi yıl başlamıştır?


CEVAP:

1971 yılında Türk sinemasında Keloğlan filmleri serisi başlamıştır.


#48

SORU:

Keloğlan masallarının Türkiye’de diğer masallara oranla daha fazla bilinmesinin nedeni nedir?


CEVAP:

Keloğlan filmleri 90’lı yıllardan günümüze gelinceye kadar defalarca televizyon ekranında yer almıştır. Bu sayede her kuşaktan izleyicinin bu filmleri bilmesi ve en azından Keloğlan masalları hakkında farkındalıklarının artması sağlanmıştır. Böylelikle Keloğlan masalları Türkiye’de diğer masallara oranla daha fazla bilinen bir masal hâline gelmiştir.


#49

SORU:

Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi hangi tarihte yürürlüğe girmiştir?


CEVAP:

17 Ekim 2003


#50

SORU:

Gail Arlene De Vos’un “Folklor ve İnternet:Netlore” başlıklı yazısında Netlore nasıl tanımlanmaktadır?


CEVAP:

Gail Arlene De Vos’un “Folklor ve İnternet:Netlore” başlıklı yazısında netlore şu şekilde tanımlanmaktadır: “Netlore sözlü olmayan, yüz yüze iletilmeyen ve kuşaktan kuşağa aktarılmayan folklordur. Pek fazla varyasyon da sergilemez. Folklordur çünkü “anlamlı davranış olarak, medya gibi iletişimin ‘yetkili’ kanallarına paralel giden, genelde onları parodileştiren, onlarla dalga geçen ve onlar üzerine yorumlar yapan iletişimli bir yer altı dünyasında yayılan yıkıcı bir oyun çeşididir”.


#51

SORU:

Eskişehir'de gezilebilen masal diyarlarına örnek tema park neresidir?


CEVAP:

Masal Şatosu


#52

SORU:

Masal turizminin Almanya'da bulunan Grimm Kardeşler ilgili rota neresidir?


CEVAP:

Almanya’da milyonlarca turistin ziyaret ettiği ve Grimm Kardeşlerin derleme için gezdiği 600 km’lik rotayı takip eden «masal yolu» bunlardan yalnızca biridir.


#53

SORU:

Alman Masal Yolu nedir?


CEVAP:

Alman Masal Yolu, sayıları neredeyse 200’ü bulan Alman tatil yollarının en eskilerinden ve bilinenlerinden biri olarak uzandığı 600 kilometre boyunca Grimm Kardeşlerin yaşadıkları ve etkin oldukları yerleri birbirine bağlıyor. Masal Yolu, Hanau’dan başlayarak Bremen’e kadar, sadece ”Bremen Mızıkacıları” ya da “Fareli Köyün Kavalcısı” gibi masallarla değil, kardeşlerin iz bıraktıkları çok sayıda Grimm mekânları boyunca uzanıyor. İlgilenenler 1 Mayıs – 1 Temmuz 2013 tarihleri arasında kardeşlerin doğum yeri olan Hanau’da Grimm Masalları Festivali’ni ziyaret edebilir veya çocukluklarının geçtiği Steinau’da kukla günlerine
konuk olabilirler. UNESCO Dünya Kültür Mirası arasında yer alan masalların el yazmalarını Bellevue Şatosu içinde bulunan Grimm Kardeşleri Müzesi’ndeki sürekli sergide gezmek mümkün. Grimm Kardeşlerin izinden gidenler yol boyunca detaylı ve maliyetli restorasyon çalışmalarının gerçekleştirildiği masalsı köy ve kasabalardan geçecekler. Ziyaretçiler için burada masallar adeta yeniden hayat bulacak: örneğin, Bad Wildungen-Bergfreiheit’daki Pamuk Prenses Köyü’nde, Alsfeld ile Fritzlar arasında bulunan Kırmızı Şapkalı Kız’ın ülkesinde ya da Yüksek Meissner dağındaki Frau Holle gölünde.


#54

SORU:

Masal, Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi ne şekilde yer almaktadır?


CEVAP:

40 maddelik Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’nin “Başlangıç” bölümünden sonra yer alan “I. Genel Hükümler” bölümü 3 maddeden oluşmaktadır. Sözleşmede korunması gereken somut olmayan kültürel miraslar arasında Dilin, Somut Olmayan Kültürel Miras’ın aktarılmasında bir araç işlevi gördüğü sözlü anlatımlar ve sözlü gelenekler bulunmaktadır. Masal da türsel olarak UNESCO’nun sözünü ettiği sözlü anlatımlar ve sözlü geleneklerden biridir. Bu nedenle kaybolmak üzere olan masal anlatma geleneğini yeniden canlandırmak ve masal türü aracılığıyla kültürel kodların kuşaktan kuşağa aktarılması hususunda farkındalık geliştirebilmek önemlidir.


#55

SORU:

Son dönemde Amerikan dizi sektöründe çekilmekte olan dizilere karşın Türk dizi sektöründe neden
bir kesik baş efsanesinin yer alamadığını Öcal Oğuz nasıl nitelemektedir?


CEVAP:

Öcal Oğuz bu konuyu mit yoksullaşması olarak niteler. Oğuz’a göre Batı’nın kendi mitolojik değerlerini küreselleştirerek kurduğu sistem doğal olarak diğer toplumların bir mit yoksullaşması içerisine girmesine sebep olmaktadır.