HALK MASALLARI Dersi Geçmişten Günümüze Masal Anlatıcılığı soru cevapları:

Toplam 39 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Stith Thompson’a göre masal nedir?


CEVAP:

Masal araştırmaları tarihinde önemli bir isim olan StithTompson, The Folktale adlı kitabında masalın tanımını şu şekilde yapmıştır: “Masal, motif veya epizot silsileleri içeren belirli bir uzunluktaki anlatılardır. Belirli bir mekâna veya belirli karakterlere sahip olmayan masal gerçek dışı bir dünyada olağanüstülüklerle doludur. Bu masal ülkesinde mütevazı kahramanlar, düşmanlarını öldürür, krallığa yükselir ve prensesler ile evlenirler” (Tompson, 1977: 8).


#2

SORU:

Masalların şekil özelliklerini açıklayınız.


CEVAP:

Masallar genellikle nesir (mensur) anlatılardır. Masal, yazılı literatürden çok sözlü kültüre aittir. Masallardaki tekrarlar sistemli olmamakla beraber masalın bazı yerlerinde sabit ve forma uygun kelimelerle tekrarlar yapılır. Masallar, masalın başı (giriş), masalın kendisi (gelişme), masalın sonu (sonuç) olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır. Masalların başında, ihtiyaç duyulan yerlerde, ortasında ve sonunda formeller kullanılır. Masallarda kullanılan dil sade, açık ve anlaşılırdır. Ancak dilin sadeliği anlatıcının tutumuna bağlı olarak değişebilir. Masallar, genellikle “öğrenilen geçmiş zaman” (-mişli geçmiş zaman) ile anlatılır. Masalların içinde diğer türlerden (mit, efsane, destan, bilmece, atasözü gibi) örneklere rastlanabilir. Masalların başlığı genel geçer değildir. Bir masal yöreye göre farklı adlar altında anlatılabilir.


#3

SORU:

Masalların içerik özelliklerini açıklayınız?


CEVAP:

Masallar, olağanüstü özelliklere sahip anonim anlatılardır. Masalların kahramanları ya da masalda geçen yardımcı karakterler (bir hayvan ya da insan olabilir) olağanüstü özelliklere sahip olabilirler. Bütün masallarda, iyilik ve kötülüğün, güzellik ve çirkinliğin, zenginlik ve yoksulluğun, bir başka deyişle olumlu ile olumsuzun mücadelesi anlatılır. Çok az istisna dışında, masallar genellikle mutlu sonla, iyilerin, güzelliklerin, akıllıların kazanması ile biter (Günay, 2011: 671). Masallar hem gerçek hem de gerçek olmayan mekânda geçer. Masallarda kullanılan kırk gün, üç gün, üç yıl; “evvel zaman içinde”, “pireler berber develer tellal iken” gibi söz kalıpları masalların zamanının belirsiz olduğunu gösterir. Mekân ise Hindistan, Kaf Dağı, İran, Çin gibi masal diyarlarıdır. Ancak masalda yerin bir önemi yoktur. Anlatıcı masalda geçen bir ülke ya da şehir ismini
değiştirebilir, bu anlatımın temel yapısını bozmaz. Masalda sürekli kendisine sevgi duyulan bir kişi vardır. Bu da masalın kahramanıdır. Türlü maceralardan sonra doğaüstü varlıklarla savaşarak, güçlüklerle uğraşarak istediği yere ulaşır. 


#4

SORU:

Masalların işlevleri nelerdir?


CEVAP:

Masalların eğlenme, eğlendirme ve hoşça vakit geçirme işlevi, değerlere, toplum kurumlarına ve törenlere destek verme, eğitim ve kültürün genç kuşaklara aktarılması işlevi, toplumsal ve kişisel baskılardan kurtulma işlevi vardır.


#5

SORU:

Geleneksel masal anlatıcısının özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Masalcı masalına ‘‘bir varmış bir yokmuş’’ diyerek başladığında anlatacaklarının inandırma gayesi olmadığını hatta gerçek bile olmadıklarını anlatmak ister. Bu da onun kendi etrafında serbest bir alan yaratmasına olanak tanır ve bu alanda hem kendi söylemek istediklerini hem de dinleyicinin duymak istediklerini arzusuna göre şekillendirir. Anadolu’da masallar genellikle ev içinde anlatılır. Bu nedenle de masal anlatan kişilere “masal anası”, “masalcı”, “masal ebesi/ninesi”, “masal atası” gibi isimler verilmiştir. Masal anlatıcısı masalına başlamadan önce tekerlemeler söyler bu sayede masal başlayacağını haber verir ve sessizliği sağlamış olur. Masalların anlatılma zamanı tarif edilirken genellikle uzun kış geceleri ve ateş, tandır veya ocak başında anlatıldığından söz edilir. Oysaki masalların anlatıldığı zamana dair bir kısıtlama söz konusu değildir.


#6

SORU:

Masal anlatma tekniklerinin aşamaları nelerdir?


CEVAP:

Masalını seç, masalın üzerinde düşün, nasıl anlatacağına karar ver, tekerlemeni seç, yardımcılarını belirle, masal kahramanlarını belirle, masalın motiflerini belirle, masalına yeni bir elbise dik, anlatırken dinlet, canlandır, üç elmayı düşürmeyi unutma.


#7

SORU:

Masal türüyle ilgili köken ve tanım arayışında olan araştırmacılar kimlerdir?


CEVAP:

İlhan Başgöz, bunu ilk fark edenler arasında Carl Wilhelm von Sydow ve sonrasında Rus halk bilimi araştırmacılarını, özellikle de Mark Azadovski’yi gösterir (Baş- göz, 1988: 26). Sydow anlatıcının masalı anlattığı ortamdaki pek çok kişiyi etkilediğini bu nedenle de aktif ve pasif gelenek taşıyıcılarının masalın sürdürülebilirliği açısından önemini dile getirmiştir. Rus Halk Bilimciler ise masal anlatıcısının dış görünüşü, yaşadığı muhit, hayat hikâyesi, masala karşı ilgisi, psikolojisi, yaratıcılık üslubu, masalı anlatma zamanı gibi özelliklere dikkat çekmişlerdir. Bu konuda fikir beyan eden diğer araştırmacılar arasında Macar köylerinde araştırma yapan Linda Dégh gibi yabancı araştırmacıların yanı sıra Türkiye’den Ziya Gökalp, Eatun Cem Güney, Pertev Naili Boratav, Oğuz Tansel, İlhan Başgöz, Saim Sakaoğlu, Ali Berat Alptekin, Esma Şimşek, Selami Fedakâr, Evrim Ölçer Özünel ve Mustafa Gültekin sayılabilir.


#8

SORU:

Masal anlatıcısı kime denir?


CEVAP:

Anadolu’da masallar genellikle ev içinde anlatılır. Bu nedenle de masal anlatan kişilere “masal anası”, “masalcı”, “masal ebesi/ninesi”, “masal atası” gibi isimler verilmiştir. Masal anlatıcısı masalına başlamadan önce tekerlemeler söyler bu sayede masal başlayacağını haber verir ve sessizliği sağlamış olur. Geleneksel ortamlarda masal genellikle kış aylarında soba başlarında, tandır başlarında, köy odalarında anlatılan bir türdür.


#9

SORU:

Masal anlatıcısı masalları nasıl anlatır? Özelliklerini açıklayınız.


CEVAP:

Masal anlatıcısı masalını anlatırken kendinden bir şeyleri de masalına katar, böylelikle her masal bir önceki anlatılan masaldan farklı bir masala dönüşebilir. Anlatıcı ana çatıyı bozmayacak şekilde motiflerin uzunluklarını, kısalıklarını ayarlayabilir veya bir motifi masaldan tamamen atabilir. Bu nedenle masal anlatıcısının masal başlamadan önce ve başladıktan sonra dinleyicilerle kurduğu iletişim son derece önemlidir. Bulunan ortamın koşullarına, taleplerine uygun olarak masalını şekillendirir ve adeta yeniden yaratır. Masal anlatıcısı şapka, battaniye, mendil, baston, tespih gibi bazı nesneleri kullanarak masalına görsel imgeler katar ve böylece anlatımını kuvvetlendirebilir. Ayrıca masalcının kendi yöresinin örf ve adetlerinin masal metnine yansıması da doğal bir süreçtir. Masallar incelendiğinde masal kahramanlarının doğumundan kahramanın evlenmesine kadar birçok unsurun anlatıcının yöresindeki adetlerden izler taşıdığı görülür.


#10

SORU:

Masal anlatıcıları masalda zamanı nasıl işlemektedir?


CEVAP:

Masalların anlatılma zamanı tarif edilirken genellikle uzun kış geceleri ve ateş, tandır veya ocak başında anlatıldığından söz edilir. Oysaki masalların anlatıldığı zamana dair bir kısıtlama söz konusu değildir. “Masalları, her zaman dinlemek mümkündür. Sağlık durumu yerinde olan her anlatıcı, bize istediğimiz zaman anlatabilir. Halk hikâyesi ile aralarında çeşitli teknik farklardan başka, masalın, bir de anlatılma yönünden farklılıkları vardır. Halk hikâyesinin, uzun olması dolayısıyla anlatılması iki üç gece, hatta bazen bir hava kadar sürebilmektedir” (Sakaoğlu, 2007: 134).


#11

SORU:

Masal anlatıcılığının tarihteki sürecini özetleyiniz.


CEVAP:

Masal anlatıcılığı insanlık tarihinde çok eski olmasına rağmen günümüzde kısmen önemini yitirmiş gibi durmaktadır. Masal anlatılır bir tür olmaktan çok artık dinlenir, izlenir, okunur bir türe dönüşmüştür. Ancak 1970’li yıllar ve sonrasında özellikle Avrupa ve ABD’de canlı performansa dayalı profesyonel bir meslek olarak karşımıza çıkmaya başlamıştır. Pek çok yerde masal anlatma festivalleri düzenlenmiş, çeşitli yerlerden masalcılar bu festivallere katılmışlardır. Ayrıca medyanın bu masalcılara olan ilgisi de işin popülaritesini arttırmıştır. Radyo ve televizyon aracılığıyla masal anlatma faaliyetleri ivme kazanmıştır. Dolayısıyla masalcılık o dönemde son derece popüler bir adlandırmaya dönüşmüştür. 2000’li yıllardan sonra ise masal ve hikâye anlatıcılığı dünyada reklam, liderlik, yöneticilik ve pazarlama sektörlerinin önemli bir parçasına dönüşmüştür. Ünlü şirketler, reklam ajansları masallardan faydalanarak pazarlama ve büyüme stratejilerini geliştirmişlerdir.


#12

SORU:

Masal anlatma geleneği hakkındaki bilgilerin günümüzde hızla yok olmasının nedenleri nelerdir?


CEVAP:

İçinde bulunduğumuz küresel çağda icra bağlamlarının ortadan kalkması, medyanın baskın etkisi ve kuşaklar arası aktarımı, etkileşimin zayıflaması gibi nedenlerle masal anlatma geleneği hakkındaki bilgilerimiz hızla yok olmaktadır. Türk masal anlatma geleneği oldukça eski dönemlere dayanmasına karşın günümüzde artık unutulmaya yüz tutmuş, kurtarılması ve korunması gereken bir olguya dönüşmüştür. Modernleşme ve modernleşme sonrası etkiler, küreselleşmenin egemen kültürü yerelleştirme politikasıyla da ilişkili olarak masal anlatma geleneğini hemen hemen yok etmiştir. Artık merkezden uzak ücra bir dağ köyünde derleme yapan araştırmacılar bile masal anlatıcısı bulmakta zorlanmaktadır.


#13

SORU:

Günümüzde masal anlatıcılığını koruma yaklaşımları nelerdir?


CEVAP:

Türk masal anlatıcılığını uygulamalı halk bilimi ve koruma yaklaşımlarıyla yeniden canlandırabilmek önemlidir. Günümüz koruma yaklaşımlarından öne çıkanlar arasında UNESCO temelli olanlar bulunmaktadır. Bu yaklaşımların en önemlilerinden biri de Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesidir. Sözleşme, somut olmayan kültürel mirasın korunması ve sürdürülebilir olması hususuna odaklanmıştır. UNESCO’nun 17 Ekim 2003 tarihinde toplanan 32. Genel Konferansı sırasında, Somut Olmayan Kültürel Mirasın (SOKÜM) Korunması Sözleşmesi, Genel Kurulda onaylanarak yürürlüğe girmiştir. 40 maddelik Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’nin “Başlangıç” bölümünden sonra yer alan “I. Genel Hükümler” bölümü 3 maddeden oluşmaktadır. Sözleşmede korunması gereken somut olmayan kültürel miraslar arasında Dilin, Somut Olmayan Kültürel Miras’ın Aktarılmasında Bir Araç İşlevi Gördüğü Sözlü Anlatımlar Ve Sözlü Gelenekler bulunmaktadır. Masal da UNESCO’nun sözünü ettiği korunması gereken türlerden biridir.


#14

SORU:

Masalın yalnızca bir metin olmadığını ilk fark eden araştırmacılar kimlerdir?


CEVAP:

Masal metnine yönelik tanımsal, türsel ve daha önemlisi köken arayışları meselelerinden sonra masalın yalnızca bir metin olmadığı bir gösterim olduğu fark edilmiştir. İlhan Başgöz, bunu ilk fark edenler arasında Carl Wilhelm von Sydow ve sonrasında Rus halk bilimi araştırmacılarını, özellikle de Mark Azadovski’yi gösterir.


#15

SORU:

Carl Wilhelm von Sydow’a göre masalın sürdürülebilirliğinin önemi nelerdir?


CEVAP:

Sydow anlatıcının masalı anlattığı ortamdaki pek çok kişiyi etkilediğini bu nedenle de aktif ve pasif gelenek taşıyıcılarının masalın sürdürülebilirliği açısından önemini dile getirmiştir.


#16

SORU:

Rus Halk Bilimciler’e göre masal anlatıcının özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Rus Halk Bilimciler ise masal anlatıcısının dış görünüşü, yaşadığı muhit, hayat hikâyesi, masala karşı ilgisi, psikolojisi, yaratıcılık üslubu, masalı anlatma zamanı gibi özelliklere dikkat çekmişlerdir.


#17

SORU:

Türkiye’de masal anlatıcılığı ile ilgili çalışmalar yapan yazarlar kimlerdir?


CEVAP:

Masal anlatıcılığı ile ilgili Türkiye’den Ziya Gökalp, Eflatun Cem Güney, Pertev Naili Boratav, Oğuz Tansel, İlhan Başgöz, Saim Sakaoğlu, Ali Berat Alptekin, Esma Şimşek, Selami Fedakâr, Evrim Ölçer Özünel ve Mustafa Gültekin gibi isimler sayılabilir.


#18

SORU:

İlhan Başgöz’ün masal anlatıcısı ile ilgili söylemleri nelerdir?


CEVAP:

İlhan Başgöz, masal anlatıcısı masalını içinde bulunduğu kültürel bağlama göre her anlatışta yeniden yaratmaktadır der. Ona göre daha sonraki yıllarda Fin Okulu’nun takipçilerinden von Sydow da bu gerçeği gördüğü için masal anlatanı incelemek gereğini duyarak masal anlatıcılarını “aktif gelenek taşıyıcıları”, “pasif gelenek taşıyıcıları” olarak ikiye ayıracaktır. Sydow için masal anlatıcısı da masal çalışmalarının içindedir. Masal anlatanın önemine vurgu yapan bu görüş, Rus halk bilimcileri tarafından daha da ileri götürülecek ve bu çalışmalarda masalcının kendisi dikkatleri üzerine çekecektir. Rus halk bilimci Azadovski, masalın yaratılmasında, biçimlenmesinde, yayılmasında ve değişmesinde masal anlatıcısının önemini vurgulamıştır. Bu yaratıcı kişilik, 1960’lardan sonra folkloru bir canlı gösterim, bir sosyal olay olarak kabul eden ABD’li folklorcuların çalışmalarında yeni yorumlara uğrayacaktır.


#19

SORU:

İlhan Başgöz’e göre Rus halk bilimci Azadovski’nin en önemli özelliği nedir?


CEVAP:

Azadovski’nin masalcıya dikkatini yönelten önemli bir isim olarak tanınmasının sebebi kuşkusuz onun Sibirya’dan Bir Masal Anası adlı eseridir. Söz konusu yazı Türkçeye İlhan Başgöz tarafından çevrilmiştir. Başgöz kitaba yazdığı Giriş kısmında Azadovski’nin bu küçük ama önemli çalışmasından sonra masalcının folklor çalışmalarında layık olduğu yeri aldığını söylemiş, diğer halk bilimcilerin de Azadovski’yi takip ederek görüşlerini geliştirdiklerini ve böylece antropolojide beliren “hayat hikâyesi yöntemi”nin folklorda da yankı bulduğunu aktarmıştır. Başgöz’ün Azadovski’nin masal çalışmalarına en önemli katkısı olarak bahsettiği “hayat hikâyesi yöntemi” şüphesiz folklorun bağlamsal kuramlarının geldiği önemli noktalardan biridir.


#20

SORU:

Azadovski’nin Natalla Osipovna Vinokurova adlı masal anlatıcısı ile ilgili yaptığı çalışmanın sonuçları nelerdir?


CEVAP:

Azadovski’ye göre masalın yaşadığı yerlerin, masaldaki olayların ve masalda görülen başka değişmelerin ve çeşitlenmelerin incelenmesi masal anlatıcısının yaratıcılığını anlamak için yetersizdir. Azadovski bu düşüncesini Natalla Osipovna Vinokurova adlı masal anlatıcısının hayat hikâyesini başka bir deyişle onun ahlaki değerlerini, başından geçen olayları, masal seçimindeki prensiplerini derinlemesine çalışarak uygulamaya çalışır. Azadovski bu çalışmasında söz konusu masalcının anlattığı masallara şehzade ile evlenen bir hizmetçi motifini eklediğini görmüştür. Masalcı Vinokurova’nın bunu yapmasının nedeni ise geçmişte doğduğu köyden ayrılarak kentte kısa bir süreliğine de olsa hizmetçilik yapmış olmasıdır. Bu durum gösteriyor ki bir masalcının masal anlatımı esnasındaki şartlara ve çevreye göre masalını şekillendirmesi dışında masalcının tüm hayatı boyunca başından geçenler de masalı etkileyen önemli unsurlardan biridir.


#21

SORU:

Pertev Naili Boratav’a göre masal anlatıcısının masal üzerindeki etkisi nedir?


CEVAP:

Pertev Naili Boratav da bir sanat yaratmasının salt konu olmadığını söyler ve adsız-soyut insan çizgilerinden meydana gelmiş bir masalın düşünülemeyeceğini anlatır. Boratav “Masalın ana teması ile onu süsleyerek genişleten, uzatan, dolgunlaştıran nakışlar (motifler) ile her biri kendi dilini konuşarak, kendi oyunlarını göstererek masalı seslendiren, kımıldatan canlı varlıklar (kişiler) bir bütün hâlindedir” diyerek masal anlatıcısının masal üzerindeki etkisine dikkat çeker.


#22

SORU:

Geleneksel masal anlatıcısının anlatım özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Anadolu’da masallar genellikle ev içinde anlatılır. Bu nedenle de masal anlatan kişilere “masal anası”, “masalcı”, “masal ebesi/ninesi”, “masal atası” gibi isimler verilmiştir. Masal anlatıcısı masalına başlamadan önce tekerlemeler söyler bu sayede masal başlayacağını haber verir ve sessizliği sağlamış olur. Geleneksel ortamlarda masal genellikle kış aylarında soba başlarında, tandır başlarında, köyodalarında anlatılan bir türdür. Masalların dinleyicileri ise her yaştan insan olabilir. Evde çocuklara ve ev halkına anlatılan masallar kimi zaman yetişkinlere ve köy odalarında köy halkına da anlatılmaktadır. Dolayısıyla masalcı, dinleyicisinin yaşına, cinsiyetine ve statüsüne göre anlattığı masalı biçimlendirebilir. Masal anlatıcısı masalını anlatırken kendinden bir şeyleri de masalına katar, böylelikle her masal bir önceki anlatılan masaldan farklı bir masala dönüşebilir. Anlatıcı ana çatıyı bozmayacak şekilde motiflerin uzunluklarını, kısalıklarını ayarlayabilir veya bir motifi masaldan tamamen atabilir. Bu nedenle masal anlatıcısının masal başlamadan önce ve başladıktan sonra dinleyicilerle kurduğu iletişim son derece önemlidir. Bulunan ortamın koşullarına, taleplerine uygun olarak masalını şekillendirir ve adeta yeniden yaratır. Masal anlatıcısı şapka, battaniye, mendil, baston, tespih gibi bazı nesneleri kullanarak masalına görsel imgeler katar ve böylece anlatımını kuvvetlendirebilir. Ayrıca masalcının kendi yöresinin örf ve adetlerinin masal metnine yansıması da doğal bir süreçtir. Masallar incelendiğinde masal kahramanlarının doğumundan kahramanın evlenmesine kadar birçok unsurun anlatıcının yöresindeki adetlerden izler taşıdığı görülür.


#23

SORU:

Metin Ekici’nin masal anlatıcıların tipolojisine yönelik görüşleri nelerdir?


CEVAP:

Masalların bu icra özelliklerine karşın destan anlatan âşıklar ya da hikâye anlatan meddahlar gibi belirli bir anlatıcı tipolojisinin oluşmadığını söyleyen araştırmacılar vardır. Metin Ekici, masalların belirli bir anlatıcı tipolojisi olmadığını aktarır. Ekici’ye göre bir masal yere ve zamana bağlı olmadan belli bir anlatıcı tipine bağlı olmaksızın anlatılır ve bu anlatmaların kendilerine ait bir tür geleneği oluşmakla birlikte belli bir anlatıcı grubuna bağlı bir gelenek oluşturmaları söz konusu değildir.


#24

SORU:

Linda Degh’e göre masal anlatıcısının özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Masal anlatıcısının özelliklerine değinen Linda Dégh, sözlü kültürü yaymak için gerekli faktörlerden birinin hafıza yani ezber olduğunu söyler. Dégh, masalcının pek çok masalı hafızasında tutabilmesi gerektiğini ve repertuarının kişisel bölümlerini uzun süre hafızasından anlatabilmesi gerektiğini söyler. Dégh ayrıca, masalcının en önemli erdeminin masalını değiştirmeden hafızasında tutmak olduğunu aktarır. Dégh’in iyi bir masal anlatıcısının ezberinin de kuvvetli olması gerektiğine dair söyledikleri doğru olmakla birlikte, masalcının masalını değiştirmeden hafızasında tutmasının önemine dair düşünceleri tartışmalıdır. Çünkü bir masalcı, masalın kemik yapısını korumakla beraber, masal metnine yeni motifler ekleyebilir ya da var olan bir motifi o an çıkarabilir.


#25

SORU:

Selami Fedakar’a göre masal anlatıcısının özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Özbek Sözlü Geleneğinde Masallar adlı çalışmasında masal anlatıcısının özelliklerine değinen Selami Fedakâr, Özbek Millî Ansiklopedisi’ndeki sınıflandırmaya göre masal anlatıcılarının iki başlık altında toplanmasının uygun olacağını belirtir. Birincisi “yaratıcı masal anlatıcıları” ikincisi ise “aktarıcı masal anlatıcıları”. Yaratıcı masal anlatıcılarının Özbek geleneğinde masal anlatıcılığını meslek olarak seçen ve masalları her defasında yeniden üretmeyi ustalıkla başarabilen kişiler olduğunu söyleyen Fedakâr, bu tarz kişilerin masal anlatmaya hevesli ve yetenekli olan ve bir usta anlatıcının yanında belirli bir süre eğitim için duranlardan oluştuğunu aktarır. Fedakâr, aktarıcı masal anlatıcılarının ise bunu bir meslek olarak icra etmeyen daha amatör olan ve bildikleri, duydukları masalları hiç değiştirmeden anlatan kişiler olduğunu söyler.


#26

SORU:

Ziya Gökalp’e göre yaratıcı masal anlatıcısının özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Fedakâr’ın bahsettiği yaratıcı masal anlatıcıları aslında Ziya Gökalp’ın sözünü ettiği “ocaktan gelme” masalcılara benzemektedir. Gökalp bu konu hakkında şunları söylemektedir: “Halk masalı her masal söyleyenden alınmaz. Çünkü masalın kendine mahsus tabirleri, kendine mahsus lisanı vardır. Masalları hususi tabirleriyle, hususi şivesiyle nakleden ancak ocaktan yetişme masalcılardır. Masalcılar eski ozanlığın kadınlarda devam eden kısmıdır. Ozanlık, babadan oğula kaldığı gibi masalcılık da anadan kıza intikal eder. Erkek masalcılar varsa da, ekseriya masalcılar kadın cinsindendir. Masalcı, kendi sahasında bir nevi sanatkârdır. Ağzından çıkan her kelime yerinde kullanılmıştır.”


#27

SORU:

Masal anlatıcıların yetişme süreci nasıldır?


CEVAP:

Masal anlatıcılarının özellikleri konusunda var olan bu tartışmalar dışında önemli noktalardan biri de masal anlatıcılarının yetişmesi konusudur. Masal anlatıcısı bir destancı, meddah ya da âşık gibi usta çırak ilişkisine bağlı bir biçimde yetişen kişiler değildir. Masalları anlatanlar sözlü gelenek içerisinde önce dinleyerek sonra da anlatarak masalları öğrenirler. Bu durum masal anlatma geleneğinin gelecek kuşaklara aktarılmasında bir sorun olsa da bir taraftan da masalların bu özgür alanı yeni yetişen kuşaktan meraklı olanların çabucak masal anlatmaya başlamasını sağlamaktadır. Son dönemlerde müzelerde, okullarda, hastanelerde bir meslek olarak masal anlatıcılarının görülmesi de bu durumla ilgilidir. Güçlü bir hafızaya sahip olan insanların masal anlatmaya olan merakıyla kısa süre içinde bu alanı kavrayabilmeleri, geleneğin aktarımı noktasında kolaylık sağlamaktadır. Masal anlatıcılığının usta çırak ilişkisi ile öğrenilen bir sürece tabi olmamasına rağmen bazı durumlarda yakın çevrede veya aile içinde bir masal anlatıcısının olması, geleneğin devamına katkı sağlamaktadır.


#28

SORU:

Saim Sakaoğlu’na göre masalların anlatılma zamanı ne zamandır?


CEVAP:

Masalların anlatılma zamanı tarif edilirken genellikle uzun kış geceleri ve ateş, tandır veya ocak başında anlatıldığından söz edilir. Oysaki masalların anlatıldığı zamana dair bir kısıtlama söz konusu değildir. “Masalları, her zaman dinlemek mümkündür. Sağlık durumu yerinde olan her anlatıcı, bize istediğimiz zaman anlatabilir. Halk hikâyesi ile aralarında çeşitli teknik farklardan başka, masalın, bir de anlatılma yönünden farklılıkları vardır. Halk hikâyesinin, uzun olması dolayısıyla anlatılması iki üç gece, hatta bazen bir hafta kadar sürebilmektedir.” Sakaoğlu, masalın anlatılma zamanına dair bu söylediklerine rağmen yine de kış günü anlatılan masallardan alınan zevkle yaz sıcağında anlatılan masaldan alınan zevkin farklı olduğunu şu şekilde aktarır: “Buna rağmen, masalın da en iyi şartlarda anlatılması için dikkat edilmesi gereken bazı hususları olması gerekmektedir. Yorucu bir yaz gününün gecesinde anlatılan masal, herhalde, fazla yorucu olmayan bir kış gününün gecesinde anlatılan masal kadar tatlı olmasa gerekir. Aslınca zor ikna edilebilen bir anlatıcı, ister yaz günü ister kış günü olsun, hiçbir zaman ağız tadıyla anlatamayacak ve biz de zevk almadan dinlemek zorunda kalacağız.”


#29

SORU:

Gönül Gökdemir masalcıların genellikle kadın olmasının nedenini ne şekilde açıklamıştır?


CEVAP:

Masalı anlatanların genellikle kadınlar olduğu görüşünü savunan araştırmacıların bazıları ise konuya farklı bir pencereden bakmıştır. Gönül Gökdemir masalcıların genellikle kadın olmasını şu şekilde yorumlamıştır: “Kadim zamanda anaerkil yapıya sahip insan topluluklarının, toplayıcılıktan avcılık ve çiftçiliğe geçmesiyle ataerkil bir yapıya bürünmesi ve kadının eski gücünü elinden yitirmesinden sonra, mit ve destan döneminde erkeklerin anlatıma hâkim olması ve sonrasında masallarda ise kadının gücü tekrar eline alarak annelik vasfını, çocuk yetiştirme, çocuğu geleceğe hazırlama vasfıyla masalların eğitici yönün birleştirmesiyle masalcıların kadın olması ve anneden kıza aktarılarak devam etmesi şeklinde yorumlayabiliriz.


#30

SORU:

Masal anlatıcılığının Avrupa ve ABD’de yeniden canlanmasına neden olan olaylar nelerdir?


CEVAP:

Masal anlatıcılığı insanlık tarihinde çok eski olmasına rağmen günümüzde kısmen önemini yitirmiş gibi durmaktadır. Masal anlatılır bir tür olmaktan çok artık dinlenir, izlenir, okunur bir türe dönüşmüştür. Ancak 1970’li yıllar ve sonrasında özellikle Avrupa ve ABD’de canlı performansa dayalı profesyonel bir meslek olarak karşımıza çıkmaya başlamıştır. Pek çok yerde masal anlatma festivalleri düzenlenmiş, çeşitli yerlerden masalcılar bu festivallere katılmışlardır. Ayrıca medyanın bu masalcılara olan ilgisi de işin popülaritesini arttırmıştır. Radyo ve televizyon aracılığıyla masal anlatma faaliyetleri ivme kazanmıştır. Dolayısıyla masalcılık o dönemde son derece popüler bir adlandırmaya dönüşmüştür. 2000’li yıllardan sonra ise masal ve hikâye anlatıcılığı dünyada reklam, liderlik, yöneticilik ve pazarlama sektörlerinin önemli bir parçasına dönüşmüştür. Ünlü şirketler, reklam ajansları masallardan faydalanarak pazarlama ve büyüme stratejilerini geliştirmişlerdir.


#31

SORU:

Masal anlatıcılığının Türkiye’de yeniden canlanmasına yönelik gerçekleştirilen çalışmalar nelerdir?


CEVAP:

Türkiye’de ise masallar anlatıcılarıyla birlikte neredeyse kaybolmaya yüz tutmuş bir türe evirilmiştir. Ancak UNESCO, (2003) Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi ve onun getirdiği yeni farkındalık ve açılımlarla masal yeniden anlatılır bir türe dönüşmeye başlamıştır. Bu çerçevede masal anlatıcıları yetiştirme projeleri gerçekleştirilmiş, müzelerde, kitapçılarda, anaokullarında masalların anlatılması sağlanmıştır.


#32

SORU:

Masalların yaşatılmaya ve kuşaktan kuşağa aktarılmaya çalışılmasında önemli yeri olan müzelerle ilgili Türkiye’de yapılan çalışmalar nelerdir?


CEVAP:

Masalların yaşatılmaya ve kuşaktan kuşağa aktarılmaya çalışıldığı bir mekân olarak müzeler önemlidir. Bu bağlamda 28 Mayıs 2013 tarihinde Gazi Üniversitesi, Altındağ Belediyesi ve Ankara Kalkınma Ajansı ortaklığında hizmete açılan Ankara Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi, somut olmayan kültürel miras ürünlerinin yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılmasına hizmet etmektedir. Ankara Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi masalların yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılması için günlük ve dönemsel çalışmalar yapmaktadır. Müzede masalların ziyaretçilere aktarımı için özel olarak oluşturulmuş masal odası bulunmaktadır.


#33

SORU:

Ankara Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi’nde anlatılan masallar nelerdir?


CEVAP:

Ankara Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi’nde masalların ziyaretçilere aktarımı için özel olarak oluşturulmuş masal odası bulunmaktadır. Deneyimli masal anlatıcıları tarafından bu odada gelen ziyaretçi gruplarına Nardaniye Hanım, Küllü Fatma, Fesleğenci Kızı, Ütelek, Sitti Nusret, Ahu Melek gibi masallar anlatılmaktadır. Ayrıca müze kurulmadan önce Ankara İlçelerinde yapılan alan araştırması neticesinde elde edilen Kız Ali, Kaz Paşa, Kara Keçi, Yedi Kardeş, Pamucak Elli Fatma, Yolunan Kaz, Akılsız Canavar, Keloğlan ile Köse, Tilki ile Sütçü Nine, Kahveci Güzeli gibi masallar da müzede gelen ziyaretçilere yeni yetiştirilen genç nesil masalcılar tarafından aktarılmaktadır.


#34

SORU:

Ankara Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi’nde masal anlatıcısı yetiştirmek için yapılan projeler nelerdir?


CEVAP:

Ankara Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi’nde masal anlatıcısı yetiştirmek için dönemsel projeler yürütülmektedir. Bu projelerden “Masal Anlatıcılığı Eğitimi”; “Judith Liberman’la Somut Olmayan Kültürel Miras Hazinesinden Masallar-1 ve 2” adlı projelerdir. Ankara Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesinin ev sahipliği yaptığı, Somut Olmayan Kültürel Miras Enstitüsünün akademik katkıları ile düzenlenen eğitim, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu tarafından da desteklenmiştir. Profesyonel masal anlatıcıları ve geleneksel masal anlatıcıları tarafından verilen eğitimlere farklı üniversitelerden masalcı adayları katılmışlardır. Bu projeye katılan ve eğitimi tamamlayan öğrenciler müzede ziyaretçi gruplarına masallar anlatmaktadırlar.


#35

SORU:

Masal anlatırken izlenecek aşamalar nelerdir?


CEVAP:
  1. Masalını seç.
  2. Masalın üzerinde düşün.
  3. Nasıl anlatacaksın karar ver.
  4. Tekerlemeni seç.
  5. Yardımcılarını belirle, heybeni doldur.
  6. Masal kahramanlarını belirle, onlarla tanış.
  7. Masalının motiflerini belirle, iskelet yapısını ortaya çıkart.
  8. Masalına yeni bir elbise dik ve giydir.
  9. Anlatırken dinlet.
  10. Anlatırken canlandır.
  11. Üç elma düşürmeyi unutma.

#36

SORU:

Masal anlatma aşamalarından biri olan “masalın üzerinde düşünme” aşamasında neler yapılabilir?


CEVAP:

Anlatacağı masalı belirledikten sonra Masalcı yapması gereken şeylerden biri de masalı üzerinde düşünmek olmalıdır. Masalcı masalın sevdiği noktalarını tespit etmeli ve bunun nedenini bulmalıdır. Masalcı öncelikle anlatacağı masalı özümsemeli ve üzerinde düşünmelidir. Bu aşama masalı anlatırken masalla dinleyiciler arasında bağ kurmasını sağlayacaktır.


#37

SORU:

Masal anlatma aşamalarından biri olan “masalı nasıl anlatacağına karar verme” aşamasında neler yapılabilir?


CEVAP:

Masalcı masalı nasıl anlatacağını belirlemelidir. Dinleyicilerle güçlü bir bağ kurabilmek için gerektiği zaman olayı birebir yaşıyormuş, kendi başından geçmiş gibi anlatma yoluna gidebilir. Kimi zaman olayları uzak bir geçmişte olmuş olaylar gibi anlatabilir. Kimi karakterlerin ses, beden ve mimiklerini taklit edebilir. Kapı gıcırtısı, rüzgâr sesi, çocuk kahkahası gibi efektleri taklit yöntemiyle masalın içine katabilir. Kimi karakterlerin şivelerini, beden hareketlerini taklit ederek o karaktere bürünür. Böylece dinleyicinin kendini masalın içinde hissetmesine yardım eder.


#38

SORU:

Masal anlatma aşamalarından biri olan “yardımcıları belirleme ve heybeyi doldurma” aşamasında neler yapılabilir?


CEVAP:

Geleneksel masallar sana masalını anlatırken yardım edecek pek çok unsur barındırır. Formülistik sayılar bunun iyi bir örneğidir. Masalını anlatırken heybeni onlarla rahatlıkla doldurabilirsin. 3’ler, 7’ler, 40’lar masal anlatırken başvurabileceğin sayılardır.


#39

SORU:

Masal anlatma aşamalarından biri olan “anlatırken dinletme” aşamasında neler yapılabilir?


CEVAP:

Bu aşama masal, masalcı ve dinleyenin ilk kez bir araya geleceği andır. Bu nedenle de iletişim, bu aşamanın anahtar kelimesidir. Masalcı masalını anlatırken gözleriyle, vücut diliyle, mimikleri aracılığıyla dinleyiciyle temas hâlinde olmalıdır. Masalcı, dinleyicileri masala çekmek için kahramanlarla dinleyicileri özdeşleştirmeye çalışabilir. Kötü insanlarla mücadele ederken ve onları cezalandırırken dinleyicilerden yardım isteyebilir. Ayrıca masalcı, dinleyicisine soru sorarak da onunla eletişim kurabilir. Masalcının ses tonu ve beden dili de güçlü iletişim araçlarından birisidir. Masalı anlatırken dinleyicilerden bir davranış sergilemelerini (el çırpma, şarkı söyleme vs.) isteyerek de aralarındaki iletişimi güçlendirebilir.