İDARİ YARGI Dersi Kararların Uygulanması soru cevapları:

Toplam 53 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

İdari yargı yerlerinin verdikleri kararlar kendiliğinden sonuç doğurur mu?


CEVAP:

İdari yargı yerlerinin verdikleri iptal kararları kendiliğinden sonuç doğurmamaktadır. İptal kararları geçmişe etkili olduğundan yani yapıldığı andan itibaren hükümsüz kılındığından idarenin iptal kararlarını yaşama geçirmek için birtakım işlemler yapması veya eylemlerde bulunması gerekmektedir. Tam yargı davalarında ise hükmedilen tazminat miktarlarının tahsili için genel hükümlere başvurulmaktadır.


#2

SORU:

Mahkeme kararının idareye tebliğinden itibaren idare ne yapacaktır?


CEVAP:

Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın
idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. Ancak disiplin hükümleri saklıdır.


#3

SORU:

İdareye vekalet ücreti yükletilebilir mi?


CEVAP:

Konusu belli bir miktar paranın ödenmesini gerektiren davalarda hükmedilen miktar ile her türlü davalarda hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderleri, davacının veya vekilinin davalı idareye yazılı şekilde bildireceği banka hesap numarasına, bu bildirim tarihinden itibaren, birinci fıkrada belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde yatırılır. 30 gün içinde ödeme yapılmaması halinde, genel hükümler dairesinde infaz ve icra olunur.


#4

SORU:

İdarenin mahkeme kararına rağmen işlem yapmaması halinde ne sonuç doğar?


CEVAP:

Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açılabilir. Mahkeme kararlarının süresi içinde kamu görevlilerince yerine getirilmemesi hâlinde tazminat davası ancak ilgili idare aleyhine açılabilir.


#5

SORU:

İptal davalarında verilen kararlar, dava konusu işlemi nasıl etkilemektedir?


CEVAP:

İptal davalarında verilen kararların, dava konusu işlemi, ilk yapıldığı andan itibaren hükümsüz kıldığı kabul edilmektedir. Bir başka ifadeyle idari yargı mercileri tarafından verilen iptal kararı, geçmişe etkili sonuç doğurmaktadır.


#6

SORU:

Düzenleyici işlemlerin iptali üzerine neler söylenebilir?


CEVAP:

Düzenleyici işlemlerin iptali üzerine eski düzenleyici işlemin kendiliğinden yürürlüğe giremeyeceği, İYUK’un 28. maddesine dayanılarak savunulabilir. Madde, iptal kararlarının gereklerinin yerine getirilmesi yetkisini idareye tanımaktadır. Bu sebeple düzenleyici işlemin iptali halinde, idare yeni bir düzenleme yapmakla yükümlüdür. Önceki düzenlemenin kendiliğinden yürürlüğe girmesi görüşü, 28. maddeye uygun düşmemektedir.


#7

SORU:

İptal kararlarının geçmişe etkili olması konusunda, düzenleyici işlemler bakımından bir farklılık bulunmakta mıdır?


CEVAP:

İptal kararlarının geçmişe etkili olması konusunda da düzenleyici işlemler bakımından farklılık bulunmaktadır. Birel işlemin iptali durumunda idare, iptal kararının gereklerini yerine getirmek için geçmişe etkili işlem yapabilir. Fakat düzenleyici işlemlerin iptali halinde, bu işlemin tüm sonuçlarıyla hukuk âleminden kaldırılması için, uygulama işlemlerinin de geçmişe yönelik olarak geri alması gerekmektedir. Örneğin bir imar planının iptali üzerine bu plana göre verilen tüm ruhsatların da geri
alınması gerekecektir.


#8

SORU:

Düzenleyici işlemin iptalinin geçmişe etkili olmamasının sebebi nedir?


CEVAP:

Düzenleyici işlemlerin yargı kararıyla iptali durumunda, uygulama işlemlerinin de geçmişe yönelik olarak geri alınması, kazanılmış hakların ihlali anlamına geleceği için hukuka uygun olmayacaktır. Düzenleyici işlemler, yürürlükte olduğu sürece uygulanırlar ve uygulama işlemleri, ilgililer bakımından kazanılmış hak doğururlar. Kazanılmış hakların korunması da hukuk devleti ilkesinin gereği olduğuna göre, bir düzenleyici işlemin iptali gerekçesiyle, bu işlemin uygulama işlemleri geçmişe yönelik olarak kaldırılamazlar.


#9

SORU:

Kazanılmış hak nedir?


CEVAP:

Kazanılmış hak, hukuki düzenlemelerin ilgili hakkında uygulanarak tüm sonuçlarını doğurmasıdır.


#10

SORU:

İdare tarafından ödenmesi gereken yargılama giderlerinin ödenmemesinin sonuçları nelerdir?


CEVAP:

Yasa koyucu, konusu belli bir miktar paranın ödenmesini gerektiren davalarda hükmedilen miktar ile her türlü davalarda hükmedilen vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin, davacının veya vekilinin davalı idareye yazılı şekilde bildireceği banka hesap numarasına, bu bildirim tarihinden itibaren, birinci fıkrada belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde yatırılacağını ve en geç otuz gün içinde ödeme yapılmaması halinde, genel hükümler dairesinde infaz ve icra olunacağını düzenlemiştir.


#11

SORU:

30 gün içinde ödenmeyen yargılama giderleri için neler yapılır?


CEVAP:

En geç otuz gün içinde ödeme yapılmaması halinde, genel hükümler dairesinde infaz ve icra olunacağını düzenlemiştir. Genel hükümlere göre takip ve tahsil; icra ve iflas hukuku kurallarına göre ve icra daireleri aracılığıyla yapılacağı anlamına gelmektedir. Ancak icra makamlarının tahsile yetkili olduğu tazminat miktarlarının elde edilmesinin de kolay olmadığını belirtmek gerekiyor. İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesinde zikredilen genel hükümler, İcra ve İflas
Kanunu hükümleridir. Bu Kanun’un iflas kuralları, Devlete ve kamu tüzel kişilerine uygulanamamaktadır. İcra ve İflas Kanunu’nun 82/1. maddesine göre Devlet malları ile özel kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar haczedilemezler. Bu kural, genel hükümlere göre alacağın tahsilini engellemektedir. Nitekim Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nün bedel artırımı davası sonunda verilen kararın yerine getirilmesi için icra dairesine başvurulmuş; borçlu idarenin mallarının haczinin mümkün olmaması nedeniyle, mahkeme kararının uygulanamaması üzerine, konu Anayasa Mahkemesi’ne iletilmiştir. 


#12

SORU:

Kamu tüzel kişilerinin hangi malları haczedilebilir?


CEVAP:

İcra ve İflas Kanunu’nun 82/1. maddesine göre Devlet malları ile özel kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar haczedilemezler.


#13

SORU:

Özel mal ne demektir?


CEVAP:

Özel mal, kamu tüzel kişilerinin hüküm ve tasarrufu altında olup, kamu yararına tahsis edilmemiş mallardır.


#14

SORU:

Tahsis ne demektir?


CEVAP:

Tahsis, kamu tüzel kişilerinin mülkiyetindeki bir malı kamu yararına özgüleme işlemidir.


#15

SORU:

İptal kararı ne zaman icra edilmelidir?


CEVAP:

İYUK’un 28. maddesinde, iptal veya yürütmeyi durdurma kararlarının gereklerinin en geç otuz gün içinde yerine getirileceği belirtilmektedir. Kanun’da sözü edilen süre, yargı kararına uygun işlem yapılması için tanınan azami süredir. Ancak, uyuşmazlığın özelliğine göre, daha kısa sürede işlem yapılması gerekiyorsa, idare otuz günlük uygulama süresi olduğu gerekçesiyle, işlem yapmaktan kaçınamaz. Aksi takdirde yargı kararına uyulmamış sayılmalıdır.


#16

SORU:

Yürütmeyi durdurma kararı ne zaman icra edilmelidir?


CEVAP:

İYUK’un 28. maddesinde, iptal veya yürütmeyi durdurma kararlarının gereklerinin en geç otuz gün içinde yerine getirileceği belirtilmektedir. Kanun’da sözü edilen süre, yargı kararına uygun işlem yapılması için tanınan azami süredir. Ancak, uyuşmazlığın özelliğine göre, daha kısa sürede işlem yapılması gerekiyorsa, idare otuz günlük uygulama süresi olduğu gerekçesiyle, işlem yapmaktan kaçınamaz. Aksi takdirde yargı kararına uyulmamış sayılmalıdır.


#17

SORU:

Konusu belli bir miktar paranın ödenmesini gerektiren kararlar ne zaman icra edilmelidir?


CEVAP:

Konusu belli bir miktar paranın ödenmesini gerektiren davalarda da hükmedilen miktarın da en geç otuz gün içinde ödenmesi gerekmektedir. Buradaki süre de idareye tanınmış azami süredir. Ödemenin daha önce yapılması mümkünse otuz günlük süre beklenmeden ödeme yapılmalıdır.


#18

SORU:

Mahkeme kararlarının yerine getirilmemesi halinde ne yapılır?


CEVAP:

İYUK, yargı kararlarının uygulanmaması halini veya ihtimalini de düzenlemiştir. 28. maddeye göre: Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açılabilir.


#19

SORU:

Maddi veya hukuki imkansızlık durumunda idare ne yapar?


CEVAP:

Maddi veya hukuki imkânsızlık durumunda, iptal edilen işlemi tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırmak mümkün olmayabilir. Örneğin uygulanan yıkım kararının iptali sonrasında, idarenin geçmişe yönelik işlem yapması maddi olarak imkânsızdır. Hukuki imkânsızlık ise yargı kararı doğrultusunda işlem yapmanın hukuken mümkün olamamasıdır. Örneğin yaş haddini doldurmuş bir görevli, yargı kararına rağmen göreve atanamaz.


#20

SORU:

Maddi veya hukuki imkânsızlık sebebiyle kararın uygulanamaması halinde idarenin tazmin sorumluluğu devam eder mi?


CEVAP:

Maddi veya hukuki imkânsızlık sebebiyle kararın uygulanamaması halinde idarenin tazmin sorumluluğu devam etmektedir. Örneğin, Danıştay 5.Dairesinin bir kararına konu olan uyuşmazlıkta, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı bir yüksekokulda öğretmenken görevden uzaklaştırılan davacı, iptal kararının uygulanmasını istemiş, ancak yüksekokulun statüsünün değişmesi, Üniversite bünyesinde bir fakülte haline gelmesi sebebiyle karar uygulanamamıştır. Yargı kararı hukuki imkânsızlık sebebiyle uygulanamadığı halde idarenin tazminat ödemesi gerektiği kabul edilmiştir.


#21

SORU:

 Maddi imkansızlık nedir?


CEVAP:

Maddi imkansızlık, idarenin işlem yapmasının fiilen maddi olarak mümkün olmamasıdır.


#22

SORU:

Hukuki imkansızlık nedir?


CEVAP:

Hukuki imkansızlık, idarenin işlem yapmasının hukuki olarak mümkün olmamasıdır.


#23

SORU:

Kamu görevlilerinin kişisel sorumluluğunda karşılaşılan sorunlar nelerdir?


CEVAP:

Kamu görevlilerinin kişisel sorumluluğu bir çözüm olmakla birlikte, personele ilişkin işlemlerde, bakan, müsteşar, vali gibi üst düzey yöneticilere karşı başvurulması kolay görünmemektedir. Üst düzey yöneticiye karşı dava açmanın kendisi bakımından olumsuz sonuçları olacağını düşünen memur, şahsi davayı tercih etmeyebilir. Ayrıca, uygulamada, yargı kararını
uygulamayan görevlinin belirlenemediği; kamu görevlilerinin kişisel sorumluluğunun bulunmadığı yolunda ilk derece mahkemesi kararlarına rastlanmaktadır. Bir kararda ise Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, yargı kararının idareye tebliğinden itibaren otuz gün içinde uygulanmamasını yeterli görmemiş, davalının uygulamama kastının açıklığa kavuşturulmasını istemiştir. Karara göre, kamu görevlisinin kastı, uygulama isteğinin kendisine ulaştırılması ile belirginliğe kavuşacaktır. Hâlbuki yargı kararının idareye tebliği ile uygulama süreci başlar. Ayrıca ilgilinin uygulama talebinde bulunması gerekmez. 2014 değişikliği sonrası artık yargı kararını uygulamayan kamu görevlisi aleyhine tazminat davası açmak da mümkün değildir.


#24

SORU:

Kamu görevlilerinin cezai sorumluluğunda karşılaşılan sorunlar nelerdir?


CEVAP:

Ceza sorumluluğunda, Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri ve bakanların Yüce Divan’a gönderilmesi süreci, istenen yararı sağlayamamaktadır. Yargı kararını uygulamadığı için Yüce Divan’da yargılanan bakan olmamıştır.


#25

SORU:

Kamu görevlilerine karşı tazminat talebi yöneltilebilmesinin ne gibi bir önemi vardır?


CEVAP:

İdari yargı kararlarının uygulanması sorunu, mevcut düzenleme içinde, manevi tazminat davalarında, ilgililerin uğradığı haksızlığı giderecek, idareye ceza anlamına gelecek miktarlara hükmedilmesiyle çözümlenebilir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının Devleti “kendine çeki düzen vermeye” yönelttiği düşünülürse, aynı tutumun Danıştay ve idare mahkemeleri tarafından da benimsenmesi, idare açısından caydırıcı olabilir. Manevi tazminat miktarlarının yüksek tutulması, davacıların haklarının ihlal edilmediği iptal davalarında daha önem kazanmaktadır. Örneğin, bir tabiat varlığıyla ilgili işlemin iptali kararının uygulanmaması durumunda davacı, sadece manevi tazminat talep edebilecektir. Bu tazminatın düşük olması, kararın uygulanmasını sağlayamaz.


#26

SORU:

Kişisel sorumluluk nedir?


CEVAP:

Kişisel sorumluluk, kamu görevlilerinin hizmetle ilgisi olmayan tutum ve davranışlarından dolayı haksız fiil esaslarına göre sorumlu olmasıdır.


#27

SORU:

Rücu nedir?


CEVAP:

Rücu, idarenin ödediği tazminat miktarını, kişisel kusuru bulunan kamu görevlisinden kusuru oranında istemesidir.


#28

SORU:

Yargı kararlarında rücu nasıl meydana gelir?


CEVAP:

Danıştay 5. Dairesi’nin geliştirdiği bir başka çözüm, Yargı kararını uygulamayan kamu görevlisini tespit ederek, rücu edilmesi sürecini başlatmaktır. Bu şekilde, idare aleyhine açılan tazminat davasının, yargı kararlarının uygulanmasında etkili hale getirilmesi sağlanacaktır. Yargı kararında rücudan söz edilmesi; yargı kararının uygulanmaması halinde, idare aleyhine açılan davada hükmolunan meblağları ödemek zorunda bırakacağı için daha etkili ve caydırıcıdır. Bu etki, Danıştay veya idare mahkemesi kararındaki rücu hükmünün uygulanmamasının, mahkeme kararının uygulanmaması olarak kabulüyle mümkün olacaktır. 2014 yılında yapılan değişiklikle mahkeme kararını uygulamayan kamu görevlisi aleyhine dava açılamayacağı hususu da dikkate alındığında rücu konusu daha da önemli hale gelmektedir.


#29

SORU:

İdari yargı kararının uygulanmaması üzerine yargı mercileri ne yapar?


CEVAP:

İdari yargı kararının uygulanmaması üzerine açılan tazminat davalarında gerek idari yargı gerekse adli yargı mercileri, kararı uygulamayan kamu görevlisi hakkında suç duyurusunda bulunmalıdırlar. Mahkemelerin suç duyurusunda bulunmaları, davacıların, çeşitli sebeplerle, kamu görevlisinin ceza sorumluluğu yolunu işletmemesi ihtimalini ortadan kaldıracağı için, önemli bir çözüm olacaktır.


#30

SORU:

İdari yargı yerince verilmiş olan kararın uygulanmaması kişisel kusur oluşturur mu?


CEVAP:

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin bir kararında belirtildiği gibi, “Bir idari yargı yerince verilmiş olan kararın uygulanmaması bunu uygulamayan kamu görevlisi yönünden salt kişisel kusur oluşturur. Çünkü kamu görevlisi yargı kararını yerine getirmekle görevlidir ve bunu yerine getirmeme konusunda kendisinin kullanabileceği bir yetkisi yoktur. Aksine Anayasa’nın 138. maddesinin 4. fıkrası hükmünce yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymakla yükümlü olup bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” Yargı kararını uygulamamak gibi bir kamusal yetki kullanılamayacağına göre, bu davranışın, görev sebebiyle işlenmiş bir suç olmadığı düşünülerek savcıların dava açabilmelerine imkân tanınmalıdır.


#31

SORU:

Doktrindeki idari yargı mercilerinin kararlarına uyulmamasıyla ilgili Kanun maddesi hangisidir?


CEVAP:

Doktrinde, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 154. maddesindeki “adliyeye müteallik vazife ve işlerde suiistimal veyahut ihmal ve terahileri görülenler” hükmü kapsamına (5271 sayılı yeni Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 161. maddesinin 5. fıkrası),
idari yargı mercilerinin kararlarına uyulmamasının da girdiği belirtilmiştir. Bu görüşün kabulü, ilgililer hakkında savcılıklarca doğrudan dava açılması sonucunu doğuracaktır. Dolayısıyla, yargı kararlarının yerine getirilmesine; hukuk devleti ilkesinin tüm gerekleriyle yerleştirilmesine yönelik bu yorum üzerinde durulmalıdır.


#32

SORU:

Yargı kararlarının uygulanmaması sorununun çözümü için ne tür öneriler getirilebilir?


CEVAP:

Yargı kararlarının uygulanmaması sorununun çözümü için getirilecek öneriler şöyle sıralanabilir:
• İlk akla gelen caydırıcı unsur, yargı kararının gereklerinin yerine getirilmemesinin, bir suç olarak düzenlenmesidir. Bu suç, kamu görevine atanma ve seçilme yeterliliğini kaybettirecek nitelikte olmalıdır. Ayrıca bu suçun kovuşturulması, doğrudan Cumhuriyet Savcılarına bırakılmalı, bakanlar bakımından ise Yüce Divan’a gönderme yetkisi, Cumhuriyet Başsavcısı’na tanınmalıdır. Aksi takdirde suç olarak düzenlenmesi, günümüzde olduğu gibi fazlaca etkili olamayacaktır.
• Anayasa’nın 138. maddesi, yargı kararlarının uygulanmasının geciktirilmesini dahi yasakladığına göre; yargı kararlarını uygulamamak açık bir Anayasa’yı ihlal suçu oluşturmaktadır. Bu ağır eylemin cezasız bırakılması, kamu görevlilerinin korunması düşünülemez.
• Tam yargı davalarının uygulanabilmesi için ise, İcra İflas Kanunu’nun 82. maddesine, mahkeme ilamlarının infazı istisnası getirilmesi gerekmektedir. Daha önce de belirtildiği gibi, kamu yararı, hukuk devleti ilkesinin gereklerinin yerine getirilmesindedir.
• İdari yargı kararlarına doğrudan uygulanabilirlik niteliği tanıyarak, davalı idareyi devreden çıkarmak, önerilebilecek bir diğer çözümdür. İdari eylem veya işlem niteliğinde yargı kararı verilemeyeceğini söyleyen, Anayasa ve İYUK hükümlerinin kaldırılmasıyla bu sonuç elde edilebilir.


#33

SORU:

İdari Yargılama Usulü Kanunu uyarınca, kararların uygulanmaması halinde nasıl bir çözüm öngörülmüştür?


CEVAP:

İdari Yargılama Usulü Kanunu, idari yargıda verilen kararların uygulanmasını düzenlemekle yetinmemiş; ayrıca kararların uygulanmaması halini de öngörmüştür. Buna göre; Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idare mahkemesinde maddi ve manevi tazminat davası açılabilir.


#34

SORU:

İdari yargı mercilerinin iptal kararları ne şekilde sonuç doğurmaktadır?


CEVAP:

İdari yargı mercilerinin iptal kararları kendiliğinden sonuç doğurmamakta; idarenin kararların gereklerini yerine getirmek üzere işlem veya eylem yapması gerekmektedir.


#35

SORU:

İdari yargı mercilerinin verdiği kararlara uygun işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde açılabilecek olan tazminat davası, husumet açısından kime yöneltilmelidir?


CEVAP:

Kanun’a göre, Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idare mahkemesinde maddi ve manevi tazminat davası açılabilir. 21.2.2014 tarih 6526 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce mahkeme kararlarını otuz gün içinde kasten yerine getirmeyen kamu görevlileri aleyhine de tazminat davası açılması mümkün idi. Söz konusu değişiklik ile mahkeme kararlarının süresi içinde kamu görevlilerince yerine getirilmemesi halinde de artık sadece idare aleyhine dava açılabilmektedir.


#36

SORU:

İptal davalarında verilen kararlar, zaman açısından nasıl etki doğurmaktadır?


CEVAP:

İptal davalarında verilen kararların, dava konusu işlemi, ilk yapıldığı andan itibaren hükümsüz kıldığı kabul edilmektedir. Bir başka ifadeyle idari yargı mercileri tarafından verilen iptal kararı, geçmişe etkili sonuç doğurmaktadır.


#37

SORU:

"Geçmişe etkililik" kavramı ile ne ifade edilmek istenmektedir?


CEVAP:

Geçmişe etkililik, bir kararda şöyle ifade edilmektedir: “İdare Hukuku ilkelerine göre, iptal davaları incelenirken, iptali istenilen işlemin tesis edildiği andaki durum yargılanır ve iptal kararı, idari işlemi tesis edildiği tarihten itibaren ortadan kaldırır. Çünkü sakat bir idari işlemin hukuk düzenine girmesi ile hukuka aykırı bir durum doğar. Bu durumun giderilebilmesi için iptal kararı hukuken sakat idari işlemi geriye yürür bir biçimde ortadan kaldırır ve hukuka aykırı işlem yapılmasından önceki duruma dönülür.” (İdari Dava Daireleri Genel Kurulu, Esas No: 1993/247).


#38

SORU:

İdari düzenleyici işlemin yargı tarafından iptal edilmesi üzerine, eski düzenlemenin yürürlüğe girmesi hukuki açıdan uygun mudur?


CEVAP:

Danıştay 1.Daire, önceki düzenlemenin yürürlüğe girmemesi gerektiği görüşünü iki gerekçeye dayandırmaktadır: a) İYUK’un 28.maddesi idareye yargı kararının icaplarına göre işlem yapma zorunluluğu getirdiğine göre idare yeni bir düzenleyici işlem yapmalıdır. b) İkinci gerekçe ise, önceki düzenlemenin yürürlüğe girmesinin yargının idari işlem yapması anlamına geleceğidir. Öğretide de “Düzenleyici işlemler maddi anlamda kanun sayılırlar. Bu düzenlemenin yapılmasında işlemi tesis eden iradenin yerine geçerek iptal edilen eski düzenlemenin tesisindeki iradenin konulması yerinde değildir.” gerekçesiyle, önceki düzenleyici işlemin kendiliğinden yürürlüğe girmemesi gerektiği savunulmaktadır. Düzenleyici işlemlerin iptali üzerine eski düzenleyici işlemin kendiliğinden yürürlüğe giremeyeceği, 1.Daire kararında da belirtildiği gibi, İYUK’un 28.maddesine dayanılarak daha kolay savunulabilir. Madde, iptal kararlarının gereklerinin yerine getirilmesi yetkisini idareye tanımaktadır. Bu sebeple düzenleyici işlemin iptali halinde, idare yeni bir düzenleme yapmakla yükümlüdür. Önceki düzenlemenin kendiliğinden yürürlüğe girmesi görüşü, 28.maddeye uygun düşmemektedir.


#39

SORU:

Düzenleyici işlemlerin yargı kararıyla iptali durumunda, uygulama işlemlerinin de geçmişe yönelik olarak geri alınması, ne gibi sakıncaları beraberinde getirir?


CEVAP:

Düzenleyici işlemlerin yargı kararıyla iptali durumunda, uygulama işlemlerinin de geçmişe yönelik olarak geri alınması, kazanılmış hakların ihlali anlamına geleceği için hukuka uygun olmayacaktır. Düzenleyici işlemler, yürürlükte olduğu sürece uygulanırlar ve uygulama işlemleri, ilgililer bakımından kazanılmış hak doğururlar. Kazanılmış hakların korunması da hukuk devleti ilkesinin gereği olduğuna göre, bir düzenleyici işlemin iptali gerekçesiyle, bu işlemin uygulama işlemleri geçmişe yönelik olarak kaldırılamazlar.


#40

SORU:

Kazanılmış hak kavramı neyi ifade etmektedir?


CEVAP:

Kazanılmış hak, hukuki düzenlemelerin ilgili hakkında uygulanarak tüm sonuçlarını doğurmasıdır.


#41

SORU:

Konusu belli bir miktar paranın ödenmesini gerektiren davalarda hükmedilen miktar ile her türlü davalarda hükmedilen vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin ödenmesi, nasıl gerçekleşmektedir?


CEVAP:

Yasa koyucu, konusu belli bir miktar paranın ödenmesini gerektiren davalarda hükmedilen miktar ile her türlü davalarda hükmedilen vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin, davacının veya vekilinin davalı idareye yazılı şekilde bildireceği banka hesap numarasına, bu bildirim tarihinden itibaren, birinci fıkrada belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde yatırılacağını ve en geç otuz gün içinde ödeme yapılmaması halinde, genel hükümler dairesinde infaz ve icra olunacağını düzenlemiştir.


#42

SORU:

Tazminat kararlarının uygulanması açısından söz konusu olan "genel hükümlere göre takip ve tahsil" ifadesi ne anlama gelmektedir?


CEVAP:

Genel hükümlere göre takip ve tahsil; icra ve iflas hukuku kurallarına göre ve icra daireleri aracılığıyla yapılacağı anlamına gelmektedir. Ancak icra makamlarının tahsile yetkili olduğu tazminat miktarlarının elde edilmesinin de kolay olmadığını belirtmek gerekiyor. İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesinde zikredilen genel hükümler, İcra ve İflas Kanunu hükümleridir. Bu Kanun’un iflas kuralları, Devlete ve kamu tüzel kişilerine uygulanamamaktadır. İcra ve İflas Kanunu’nun 82/1. maddesine göre Devlet malları ile özel kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar haczedilemezler. Bu kural, genel hükümlere göre alacağın tahsilini engellemektedir.


#43

SORU:

"Özel mal" kavramı ne anlama gelmektedir?


CEVAP:

"Özel Mal" kavramı, kamu tüzel kişilerinin hüküm ve tasarrufu altında olup, kamu yararına tahsis edilmemiş malları ifade etmektedir.


#44

SORU:

İdare hukukunda "tahsis" kavramı ile ne ifade edilmek istenmektedir?


CEVAP:

Tahsis, kamu tüzel kişilerinin mülkiyetindeki bir malı kamu yararına özgüleme işlemidir.


#45

SORU:

Kamu tüzel kişileri, tam yargı kararlarının uygulanmasını engellemeye yönelik ne tür eylemlerde bulunmaktadır?


CEVAP:

Özel malları haczedilebilen kamu tüzel kişileri, özellikle belediyeler, borçlarını ödememek, mallarını kaçırmak için kamu hizmetine tahsis kararları almaktadırlar. Tam yargı kararlarının uygulanmasını engellemeye yönelik bu çabalar, idari yargı tarafından etkisizleştirilmektedir. Fakat alacağın tahsili süresi uzamaktadır.


#46

SORU:

İdari yargı mercilerinde verilen kararların ne kadarlık bir süre içerisinde yerine getirilmesi gerekir?


CEVAP:

İYUK’un 28.maddesinde, iptal veya yürütmeyi durdurma kararlarının gereklerinin otuz gün içinde yerine getirileceği belirtilmektedir. Yine aynı şekilde konusu belli bir miktar paranın ödenmesini gerektiren davalarda da hükmedilen miktarın da otuz gün içinde ödenmesi gerekmektedir. 


#47

SORU:

İdari yargı mercileri tarafından verilen kararların uygulanması için öngörülmüş olan süre, nasıl bir nitelik taşımaktadır?


CEVAP:

Kanun’da sözü edilen süre, yargı kararına uygun işlem yapılması için ya da gerekli ödemenin gerçekleştirilmesi için idareye tanınmış olan azami nitelikte bir süredir.


#48

SORU:

İdare, otuz günlük uygulama süresi olduğu gerekçesiyle, daha kısa sürede tesis edilmesi gereken bir işlemi yapmaktan kaçınabilir mi?


CEVAP:

Uyuşmazlığın özelliğine göre, daha kısa sürede işlem yapılması gerekiyorsa, idare otuz günlük uygulama süresi olduğu gerekçesiyle, işlem yapmaktan kaçınamaz. Aksi takdirde yargı kararına uyulmamış sayılmalıdır. Örneğin, yurt dışına çıkış yasaklarına ilişkin uyuşmazlıklarda; belli bir günde yapılacak olan toplantıya katılmak için yurt dışında bulunması gereken bir kimsenin açtığı davada, verilen yürütmenin durdurulması veya iptal kararının uygulanması için, toplantı tarihinde yurt dışında bulunmasının sağlanması gerekmektedir. İdare, böyle bir durumda otuz günlük uygulama süresinden bahisle işlem yapmayı erteleyemez. Yine aynı şekilde ödemenin daha önce yapılması mümkünse otuz günlük süre beklenmeden ödeme yapılmalıdır. 


#49

SORU:

Maddi imkansızlık kavramı ne anlama gelmektedir? 


CEVAP:

Maddi imkansızlık kavramı, idarenin işlem yapmasının fiilen maddi olarak mümkün olmaması halini ifade eder.


#50

SORU:

Hukuki imkansızlık kavramı ile ne ifade edilmek istenmektedir?


CEVAP:

Hukuki imkânsızlık kavramı ile yargı kararı doğrultusunda 'idarenin işlem yapmasının hukuki olarak mümkün olmaması' ifade edilmek istenmektedir. Örneğin yaş haddini doldurmuş bir görevli, yargı kararına rağmen göreve atanamaz.


#51

SORU:

Maddi veya hukuki imkansızlık sebebiyle kararın uygulanamaması halinde idarenin tazminat sorumluluğu kalkar mı?


CEVAP:

Maddi veya hukuki imkânsızlık sebebiyle kararın uygulanamaması halinde idarenin tazmin sorumluluğu devam etmektedir. Örneğin, Danıştay 5.Dairesinin bir kararına konu olan uyuşmazlıkta, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı bir yüksekokulda öğretmenken görevden uzaklaştırılan davacı, iptal kararının uygulanmasını istemiş, ancak yüksekokulun statüsünün değişmesi, Üniversite bünyesinde bir fakülte haline gelmesi sebebiyle karar uygulanamamıştır. Yargı kararı hukuki imkânsızlık sebebiyle uygulanamadığı halde idarenin tazminat ödemesi gerektiği kabul edilmiştir.


#52

SORU:

"Kişisel sorumluluk" kavramı ne anlama gelmektedir?


CEVAP:

Kişisel sorumluluk, kamu görevlilerinin hizmetle ilgisi olmayan tutum ve davranışlarından dolayı haksız fiil esaslarına göre sorumlu olmasıdır. 


#53

SORU:

Rücu kavramı ile ne ifade edilmek istenmektedir?


CEVAP:

Rücu, idarenin ödediği tazminat miktarını, kişisel kusuru bulunan kamu görevlisinden kusuru oranında istemesidir.