II. ABDÜLHAMİT DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI Dersi EDEBİYAT-I CEDÎDE ŞİİRİ soru cevapları:

Toplam 80 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: Cenap Şehabettin’in şiirlerinde resim, musiki ilişkisi nasıldır?


CEVAP: Cenap Şehabettin’in şiirlerinde dikkati çeken bir başka unsur, resim ve musikidir. O, şiirin kelimelerle resim yapma sanatı olduğu düşüncesindedir ve bu doğrultuda şiirle tablo yapmayı hedeflemiştir. Özellikle tabiat şiirlerinde bu çerçeveli tablo anlayışı dikkati çeker. Nitekim Mehmet Kaplan da bunu; “Cenab’ın şiirleri kronolojik olarak gözden geçirilirse, bütün denemelerinin gayesinin ‘resim yapmak’ olduğu görülür” cümlesiyle ifade eder.

#2

SORU: Tevfik Fikret ilk şiirlerini nerede yayınlar ve kimin etkisindedir?


CEVAP: Tevfik Fikret, ilk şiirlerini 1884 yılından itibaren Tercümân-ı Hakîkat gazetesinde yayımlar. Şairin 1884- 1891 yılları arasında yazdığı bu manzumeler, Muallim Naci etkisinde kaleme alınmıştır.

#3

SORU: Tevfik Fikret’in Servet-i Fünun ve sonrası II. Meşrutiyet’e kadar şiiri ve yaşamı nasıl etkilenir?


CEVAP: Şiirleri 1891-1895 yılları arasında Mirsad ve Malûmat dergilerinde çıkar. Bu yıllarda Muallim Naci halkasından kopan şair, yeni bir şiir aramaktadır ve Recaizade Mahmut Ekrem ile Hâmit’in etki alanındadır. 1896’da Servet-i Fünun dergisinin başına geçmesiyle birlikte, olgunluk dönemine ulaşır. Edebiyat-ı Cedîde topluluğu 1901’de dağıldıktan sonra 1908’e kadar inzivaya çekilir.

#4

SORU: Süleyman Nazif şiirinin dönemleri nelerdir?


CEVAP: Süleyman Nazif’in şiirleri, “Edebiyât-ı Cedîde Öncesi (1892-1897)”, “Edebiyat-ı Cedîde Evresi (1898- 1908)” ve “İkinci Meşrûtiyet Sonrası” olmak üzere üç dönemde incelenebilir.

#5

SORU: Fâik Âli’nin İkinci Meşrutiyet dönemi sonrası şiirlerinde temalar nasıl değişim gösterir?


CEVAP: Fâik Âli İkinci Meşrutiyet’in 1908’de ilan edilmesiyle, çoğu şair gibi, bireyci sanat anlayışından kopar ve eserlerinde istibdat, hürriyet, vatan sevgisi, savaş gibi temaları işlemeye başlar.

#6

SORU: Fâik Âli’nin ölüm temalı şiirlerinde kime öykünme vardır?


CEVAP: Fâik Âli’nin ölüm temalı şiirlerinde, ölüm karşısında çaresizlik ve faniliğe boyun eğiş görülür. Şair, bu şiirlerinin bazılarında yer yer Abdülhak Hâmit’e öykünse de, ondaki büyük ıstıraba ve felsefi derinliğe erişemez.

#7

SORU: Hüseyin Suat, İkinci Meşrutiyet sonrası yazı ve şiirlerinde nasıl bir tema değişimi olmuştur?


CEVAP: Hüseyin Suat da, döneminin pek çok şairi gibi, İkinci Meşrûtiyet’in ilanını izleyen yıllarda meydana gelen Trablusgarp, Balkan ve Birinci Dünya Savaşları ve Kurtuluş Savaşı gibi tarihsel ve toplumsal olayların etkisiyle bireyci sanat anlayışını bırakıp, dönemin toplumsal ve tarihsel olaylarını konu edinen eserler vermeye başlar. Ondaki asıl değişme, 1908’den sonra ağırlıklı olarak mizaha yönelmesidir.

#8

SORU: Celâl Sahir şiirleri 1908 sonrası nasıl değişim ve yönelim göstermiştir?


CEVAP: Celâl Sahir 1908’den sonra Fecr-i Âtî topluluğuna katılmış, ardından Millî Edebiyat anlayışını benimsemiş, ‘Yeni Lisan’ hareketini desteklemiş, Türkçü düşünceyi savunmuş, bu anlayış doğrultusunda Mehmet Emin’in etkisinde, sade bir dille ve hece vezniyle manzumeler yazmıştır. Birinci Dünya Savaşı’nın çıkması üzerine vatan temini işleyen “Gönüllü Türküsü”, “Kafkas Türküsü”, “Köyde Kalanın Türküsü” gibi şiirler kaleme almış, bunlarda Halk şiirinin deyiş ve biçim özelliklerine yaklaşmıştır.

#9

SORU: Hüseyin Suat, Edebiyat-ı Cedide yıllarında tabiat şiirlerini hangi temalar ekseninde yazmıştır?


CEVAP: Hüseyin Suat, tabiat şiirlerinde ise, genellikle Edebiyat-ı Cedîde’nin tarzını sürdürür. Şiirlerinde hayalî bir tabiat tasvir eder. Bunlarda amaç, salt tabiatı tasvir değil, tabiat aracılığı ile kendi duygu ve düşüncelerini dile getirmektir. O da şiirlerinin çoğunda Cenap Şehabettin gibi gece ve akşam manzaralarını tasvir eder.

#10

SORU: Hüseyin Suat, ölüm temalı şiirlerini çoğunlukla hangi nedenle yazmıştır?


CEVAP: Hüseyin Suat ölüm temalı şiirlerini ilk eşi Saide Hanım’ın genç yaşta ölmesi üzerine yazmıştır. Bu bakımdan, söz konusu şiirlerde ölen bir yakının ardından duyulan ferdî ıstıraplar dile getirilmiştir.

#11

SORU: Tevfik Fikret'in verilen şiirlerinden hangisi aşk şiiri değildir?


CEVAP:

Peri-i Hazân şairin tabiat şiirlerindendir.


#12

SORU: Süleyman Nazif, 1908’den sonra şiirlerinde tema olarak hangi konuları ele alır?


CEVAP:

Süleyman Nazif, 1908’den sonra, dönemin pek çok şairi gibi, bireysel ıstırapları işlemekten çok, millî duyguları ele alan eserler vermeye başlamıştır. Firâk-ı Irak bu tür eserlerindendir. Şair, manzum-mensur karışık bu eserinde, Irak’ın kaybına duyduğu ıstırabı anlatır.


#13

SORU: Edebiyat-ı Cedide'nin en ünlü şairleri hangi seçenekte doğru olarak verilmiştir?


CEVAP:

Edebiyat-ı Cedîde’nin en ünlü şairleri kuşkusuz ki, Tevfik Fikret ve Cenap Şehabettin’dir.


#14

SORU: Süleyman Nazif'in ilk şiirlerini topladığı kitap hangisidir?


CEVAP:

İlk şiirlerini 1906’da Mısır’da basılan Gizli Figanlar adlı kitabında toplamıştır. 


#15

SORU: “Kadınlar olmasa öksüz kalırdı eş’ârım” dizesi hangi şaire aittir?


CEVAP:

Celâl Sahir şiirlerinde en çok kadın ve aşk temine yer veren, edebiyatımızda da bir “kadın şairi” olarak tanınır. Kadının şiirindeki yeri ve önemini; “Kadınlar olmasa öksüz kalırdı eş’ârım” dizesinde ifade eder.


#16

SORU: Ali Ekrem Bolayır'ın Mirsad dergisinde yayımlanan ilk şiiri hangisidir?


CEVAP:

Şairin ilk yazısı “Dağ” başlıklı bir mensuredir ve Resimli Gazete’de 1891’de yayımlanmıştır. “Kumru” adlı ilk şiiri ise, 9 Mayıs 1307/1891 tarihli Mirsad dergisinde çıkmıştır. Bu şiirin ardından yine Mirsad’da “Bir Validenin Güneş Doğarken Söylenişi” ve “Dağlara” redifli şiirleri yayımlanır.


#17

SORU: Servet-i Fünûn’daki bazı şiirlerinde “Zahir” takma adını kullanan şair kimdir?


CEVAP:

Fâik Âli Servet-i Fünûn’daki bazı şiirlerinde “Zahir” takma adını kullanmıştır.


#18

SORU: "O tevlîd ettiğin binlerce milyonlarca âlemler, Bu hâkin aynı, ya bir feyz-i müstesnâya mazhar mı? O âlemlerde ayâ büsbütün bir başka yer var mı?" dizeleri hangi şaiire aittir?


CEVAP:

Verilen dizeler Fâik Âli'nin “Kehkeşâna Karşı” şiirine aittir.


#19

SORU: Tevfik Fikret’in inziva dönemi olarak adlandırılan tarihler hangi yıllardır?


CEVAP:

1903’te Rumelihisarı sırtlarında Âşiyan adını verdiği evini yaptı ve orada adeta inzivaya çekildi. Fikret’in inziva dönemi 1908’e kadar sürdü.


#20

SORU: “Ömer Senih” takma adını kullanan şair kimdir?


CEVAP:

Başlangıçta şiirlerinin altında “Sîret” imzası varken, daha sonra “Hüseyin Sîret” imzasını kullanır. Şair, 1900’de Adıyaman’a sürgüne gönderildikten sonra yayımlanan şiirlerinde ise, “Ömer Senih” takma adını kullanmıştır.


#21

SORU: Tevfik Fikret’in Meclis-i Mebusân’ın kapatılması üzerine yazdığı şiiri hangisidir?


CEVAP: 1912’de Meclis-i Mebusân’ın İttihat ve Terakkî hükûmetince kapatılması üzerine “Doksanbeşe Doğru” şiirini yazdı.

#22

SORU: Tevfik Fikret’in hayal şiirlerinden Ömr-i Muhayyel’in anlamı ve konusu nedir?


CEVAP: Ömr-i Muhayyel: Hayalî ömür demektir. Fikret’in ünlü hayal şiirlerindendir. Şair, bu şiirinde, göklerde, herkesten uzakta, kimsenin bilmediği bir yerde yalnızca sevgilisi, kendisi ve şiir perisiyle birlikte bir hayat geçirmeyi hayal eder.

#23

SORU: Tevfik Fikret’in, Meşrutiyet sonrası şiir anlayışında nasıl bir değişim olmuştur?


CEVAP: Tevfik Fikret, Meşrûtiyet’ten sonra, ferdî sanat anlayışından ayrılmış, toplumcu bir şiir anlayışını benimsemiştir. İttihat ve Terakkî’yi eleştiren şiirlerin yanı sıra, bu dönemde de “Tarih-i Kadime Zeyl” ve “Sancak-ı Şerîf Huzurunda” gibi şiirlerinde dine ve Osmanlı tarihine eleştirilerini ısrarla sürdürmüştür.

#24

SORU: Cenap Şehabettin hangi tarihler arasında yaşamış ve edebiyatçılığı yanında eğitimini aldığı diğer mesleği nedir?


CEVAP: Cenap Şehabettin 1871-1934 arasında yaşar. Eğitimini aldığı ve yaptığı diğer mesleği ise doktorluktur.

#25

SORU: Cenap Şehabettin’in ilk şiiri hangi okulda okurken ve nerede yayınlanır?


CEVAP: Cenap Şehabettin, Askerî Tıbbiye’de öğrenciyken Şeyh Vasfî aracılığı ile katılır. Yayımlanan ilk şiiri olan “Nazire-i Gazel-i Muallim”, 1885’te İmdâdü’l-Midâd’da çıkar. Aynı yıl, Naci’nin çıkardığı Saadet’te başka şiirleri de yayımlanır.

#26

SORU: Tevfik Fikret ilk şiirlerini nerede ve hangi takma ad ile yazar?


CEVAP: Tevfik Fikret ilk şiirlerini, 1884’te Muallim Naci halkasının toplandığı Tercüman-ı Hakikat’te yayımlamış ve Nazmî takma adını kullanmıştır.

#27

SORU: Ali Ekrem Bolayır Servet-i Fünûn’da hangi adla yazar?


CEVAP: Ali Ekrem Bolayır, Servet-i Fünûn dergisinde Ayn Nadir (A. Nadir) takma adını kullanmıştır.

#28

SORU: Celâl Sahir’in Servet-i Fünûn dönemi şiirlerinin temalarını neler oluşturmaktadır?


CEVAP: Celâl Sahir Servet-i Fünûn dergisindeki şiirlerinde, bütünüyle bireyci bir sanat anlayışına uymuş, sanat için sanat ilkesine bağlı kalmış, kadın, aşk, tabiat, hüzün ve melâl, gerçekten kaçıp hayale sığınma, ölüm gibi temaları işlemiştir.

#29

SORU: Celâl Sahir ilk şiirlerini nerelerde yayımlar?


CEVAP: Celâl Sahir ilk şiirlerini, İrtikâ, Musavver Fen ve Edep, Pul, Lisan, Mecmua-i Edebiye, Gülşen-i Edep gibi dergilerde yayımladı.

#30

SORU: Galatasaray Lisesi’nde hangi önemli edebiyatçılardan ders almıştır?


CEVAP: Galatasaray Lisesi’nde Muallim Naci, Muallim Feyzî ve Recaizade Mahmut Ekrem’den edebiyat dersleri aldı.

#31

SORU: Tevfik Fikret şiir yazmaya ne zaman ve kimin teşviki ile başlar?


CEVAP: Tevfik Fikret, şiir yazmaya Galatasaray Lisesi’nde öğrenciyken Farsça hocası, şair Muallim Feyzî’nin teşvikleriyle başladı.

#32

SORU: Hüseyin Suat, Edebiyat-ı Cedide yıllarında aşk şiirlerini hangi temalar ekseninde yazmıştır?


CEVAP: Hüseyin Suat, Edebiyat-ı Cedide yıllarında genellikle aşk, tabiat ve ölüm gibi bireysel temaları işlemiştir. Aşk onun şiirlerinde, romantik olmaktan çok cinsel yönüyle öne çıkar.

#33

SORU: Ali Ekrem Bolayır ilk şiirlerini kimin etkisi ile nerede yayımlamıştır?


CEVAP: Ali Ekrem Bolayır, Namık Kemal’in oğlu olması nedeniyle, daha çocuk yaşlarda edebiyatla yakından ilgilenir. İlk şiir denemelerini dokuz yaşında kaleme alır. Şairin ilk yazısı “Dağ” başlıklı bir mensuredir ve Resimli Gazete’de 1891’de yayımlanmıştır. “Kumru” adlı ilk şiiri ise, 9 Mayıs 1307/1891 tarihli Mirsad dergisinde çıkmıştır.

#34

SORU: Ali Ekrem Bolayır’ın Servet-i Fünûn’da basılan şiirlerinin konuları ağırlıklı olarak nasıldır?


CEVAP: Ali Ekrem Bolayır’ın Servet-i Fünûn dergisinde yayımladığı ve 22 şiirden oluşan “Elvâh-ı Tabiattan” başlıklı dizisi, tabiatı ele alır. Ali Ekrem, bu şiirlerin büyük bir bölümünde tıpkı Cenap gibi geceyi, ayı ve yıldızları tasvir eder. “Şeb-i Siyâh”, “Tulû-ı Zühre”, “Leyl-i Mükevkeb”, “Çehre-i Kamer” bu tür şiirlerdendir. Söz konusu şiirlerin çoğunda gece manzaralarına hüzün duygusu eşlik eder. Ali Ekrem, gece manzaraları yanında, bazı şiirlerinde de bahar mevsimini tasvir eder.

#35

SORU: Mehmet Âkif, Tevfik Fikret’in hangi şiirlerine sert eleştirilerde bulunmuştur?


CEVAP: Tevfik Fikret, 1914’te Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşına girmesine “Sancak-ı Şerif Huzurunda” adlı şiiriyle karşı çıktı. Mehmet Âkif, Fikret’in gerek bu şiirine, gerekse 1905’te yazdığı “Tarih-i Kadim”e, Süleymaniye Kürsüsü adlı manzum eserinde sert eleştirilerde bulundu.

#36

SORU: Cenap Şehabettin, ilk şiir kitabını ne zaman ve hangi adla yayımlar?


CEVAP: Cenap Şehabettin, 1887’de Tâmât adlı ilk şiir kitabını bastırmıştır.

#37

SORU: Ali Ekrem Bolayır Cumhuriyet döneminden sonra şiirlerine hangi eserlerle devam etmiştir?


CEVAP: Ali Ekrem Bolayır, eser vermeyi Cumhuriyet’ten sonra da sürdürmüş bir şairdir. Şiir Demeti (1924) ve Vicdan Alevleri (1925) bu dönemde basılmıştır. Bunlardan Şiir Demeti çocuklar için yazılmış öğretici şiirleri içerir. Ali Ekrem’in Vicdan Alevleri adlı kitabı ise, tıpkı Ordunun Defteri ve Ana Vatan’daki gibi, orduyu öven, millî duyguları işleyen şiirlerden oluşmaktadır.

#38

SORU: Hüseyin Suat (Yalçın) (1867-1942) ilk şiirlerini hangi tarzda ve kimlerden etkilenerek yazmıştır?


CEVAP: Hüseyin Suat, dönemin çoğu şairi gibi, başlangıçta Divan şiiri tarzında gazeller yazdı. Bu dönemde etkilendiği başlıca şairler, Nedim, Fuzulî ve hikemî şiirleriyle Nabî’dir.

#39

SORU: Hüseyin Suat (Yalçın), Edebiyat-ı Cedîde topluluğuna katıldıktan sonra şiirlerini hangi kitabında toplar?


CEVAP: Hüseyin Suat, 1896 yılında Servet-i Fünûn dergisine geçerek Edebiyat-ı Cedîde topluluğuna katılır. Edebiyat-ı Cedîde’nin anlayışına uygun şiirlerini ilk kitabı olan Lâne-i Melâl (1910)’de toplamıştır.

#40

SORU: Tevfik Fikret çocuklar için yazdığı şiirlerini hangi isimle bastırmıştır?


CEVAP: Çocuklar için kaleme aldığı şiirlerini Şermin adıyla bastırdı.

#41

SORU: Edebiyat-ı Cedide’nin en ünlü şairleri kimlerdir?


CEVAP: Edebiyat-ı Cedîde’nin en ünlü şairleri, Tevfik Fikret ve Cenap Şehabettin’dir.

#42

SORU: Cenap Şehabettin’in Edebiyat-ı Cedîde evresindeki şiirlerinin temaları nelerdir?


CEVAP: Cenap Şehabettin, şiirlerinde, çoğu Edebiyat-ı Cedîde şairi gibi bireysel temaları işler. Aşk ve tabiat, işlediği başlıca temalardır

#43

SORU: Hüseyin Siret şiirlerinde konu olarak daha çok hangi yönleri ile tanınır?


CEVAP: Hüseyin Sîret, Türk edebiyatında daha çok bir ‘özlem ve gurbet’ şairi olarak tanınır. Çünkü ömrünün 15 yılını vatandan ve yakınlarından ayrı, gurbette geçirmiştir. Şair, aşk, kadın, tabiat ve gurbet temalarının yanı sıra, az da olsa bazı şiirlerinde vatan sevgisi, toplumdaki zavallı insanlara acıma duygusu, ölüm ve intihar gibi temaları da işlemiştir.

#44

SORU: Tevfik Fikret, Muallim Naci etkisinden kurtularak hangi şiirlerini nerede yayınlar?


CEVAP: Tevfik Fikret’in Naci etkisinden kurtulduğunu gösteren asıl şiirler, 1891’den itibaren Mirsad dergisinde yayımladıklarıdır. O, bu dergide “Bahar”, “Ulviyyattan”, “Ah, Bilsen Ne Âfet Olmuşsun”, “Hüsnün”, “Uzletgeh-i Mâderi Ziyâret” gibi yeni şiirler yayımlamıştır.

#45

SORU: Gayyâ-yı Vücûd ne anlama gelmektedir?


CEVAP: Gayyâ-yı Vücûd: Varlığın cehennem kuyusu demektir. Gayya, cehennemde bir kuyudur. Fikret, “Gayyâ-yı Vücûd” şiirinde dünyayı, içinde sülük, yılan ve solucanların bulunduğu su dolu bir cehennem kuyusuna benzetmektedir.

#46

SORU: Ali Ekrem Bolayır Servet-i Fünûn’dan hangi nedenle ayrılır?


CEVAP: Ali Ekrem Bolayır’ın Edebiyat-ı Cedide evresi, 1896-1900 yılları arasını kapsar. Ancak şair, derginin 26 Teşrîn-i sânî 1316/1900 tarihli 508. sayısında basılan “Şiirimiz” başlıklı yazısı nedeniyle Tevfik Fikret’le anlaşmazlığa düşünce, Servet-i Fünûn’dan ayrılıp Musavver Malûmât’a geçer.

#47

SORU: Celâl Sahir’in şiirleri hangi dönemlere ayrılır?


CEVAP: Celâl Sahir, Servet-i Fünûn’un en genç şairlerindendir. Sanat hayatı; “Edebiyat-ı Cedide Dönemi”, “Fecr-i Âtî Şiirleri”, “Türkçülük Dönemi” ve “Cumhuriyet Sonrası olmak üzere dört evreye ayrılabilir.

#48

SORU: Hüseyin Siret’in ilk şiirlerini yayınladığı dergiler şiirinde nasıl etkiler gösterir?


CEVAP: Hüseyin Sîret’in 1894’ten itibaren ilk şiirlerinin çıktığı dergilerden biri Maârif’tir. Şair bu dönemdeki şiirlerinde eski ile yeni arasında durmaktadır. Ancak şiirlerini Mektep, Malûmât, Maârif gibi yenilik yanlısı şairlerin toplandığı dergilerde yayımlaması onun, başlangıçtan itibaren yeniliğe açık olduğunu gösterir.

#49

SORU: Hüseyin Siret’in Edebiyat-ı Cedide dönemi hangi tarihler arasında, dili ve konuları nasıldır?


CEVAP: 1896-1898 yılları arasında Edebiyat-ı Cedide topluluğunda yer alan şair, bu dönemde dil, şekil, tema ve sanat anlayışı bakımından Edebiyât-ı Cedîde’nin ortak özelliklerini sürdürür. Şiirlerinin çoğunda aşk, kadın, tabiat ve özlem gibi bireysel temaları işler.

#50

SORU: Tevfik Fikret nerelerde öğretmenlik yapmıştır?


CEVAP: Ticaret Mekteb-i Âlisinde hüsn-i hat (güzel yazı) ve Fransızca dersleri verdi. 1894’te Galatasaray Sultanîsi’nde Türkçe Öğretmenliği görevine atandı; ancak bu görevinden 1895’te istifa etti. Aynı yıl Robert Kolej’de Türkçe Öğretmeni olarak çalışmaya başladı.

#51

SORU: Faik Ali Servet-i Fünûn dergisinde ilk şiirlerini hangi tarihte yazmış ve bir dönem hangi takma adı kullanmıştır?


CEVAP: Servet-i Fünûn dergisinde 24 Temmuz 1313/1897 tarihinde yayımlanan “Şiirler”dir. Fâik Âli, Servet-i Fünûn’daki bazı şiirlerinde “Zahir” takma adını kullanmıştır.

#52

SORU: Fâik Âli’nin 1896-1908 yılları arasında yazdığı şiirlerinin temaları ağırlıklı olarak nelerdir?


CEVAP: Fâik Âli’nin 1896-1908 yılları arasında yazdığı şiirlerinin başlıca temaları, tabiat, aşk ve kadın, çocukluğunu yaşadığı yerlere özlem ve ölümdür.

#53

SORU: Tevfik Fikret’in kötümserlik temasını işleyen şiirleri hangileridir?


CEVAP: Tevfik Fikret’in 1896’dan sonra hayata bakışı karamsardır. Bu bakış tarzı, şairin “Ukde-i Hayât”, Nâdim-i Hayât” ve “Gayyâ-yı Vücûd” şiirlerinde oldukça belirgindir. Şairin bu yıllardaki kötümser ruh hâlini ve hayata bakışını en net ortaya koyan şiirlerden biri “Gayyâ- yı Vücûd” dur.

#54

SORU: Cenap Şehabettin, Paris döneminde hangi akımlardan ve kimlerden etkilenmiştir?


CEVAP: Cenap Şehabettin, Fransa’da iken şiirde empresyonist ve sembolist şairleri; özellikle Verlaine ve Mallarmé’den etkilenmiştir.

#55

SORU: Edebiyat-ı Cedide’nin Tevfik Fikret ve Cenap Şehabettin’in dışında diğer önemli şairleri kimlerdir?


CEVAP: Ali Ekrem, Hüseyin Sîret, Fâik Âli, Celâl Sahir, Süleyman Nazif, Süleyman Nesip ve Hüseyin Suat da Edebiyat-ı Cedîde topluluğunun diğer önemli şairlerindendir.

#56

SORU: Cenap Şehabettin’in Mektep dergisinde yazdığı şiirleri Hüseyin Yalçın nasıl değerlendirir?


CEVAP: Mektep dergisi, Cenap Şehabettin’in şairliğinde önemli bir evredir. Hüseyin Cahit’in belirttiğine göre bu manzumeler; Garp çeşnisiyle zevki okşar. İfade düzgün, şekil şarklı, fakat ruh garplıdır diye değerlendirir.

#57

SORU: Ali Ekrem Bolayır Mirsad dergisinden sonra şiirlerini nerelerde yazmaya başlar?


CEVAP: Ali Ekrem Bolayır Mirsad’dan sonra 1894’ten itibaren Malûmât dergisine geçer. Bu dergideki şiirleri, daha yeni bir tarzdadır. Ancak Malûmât 24 sayı sonra kapanınca 1896 yılında Servet-i Fünûn dergisinde yazmaya başlar

#58

SORU: Cenap Şehabettin’in Edebiyat-ı Cedîde evresi kimlerin etkisi ile olmuş ve yayımlanan ilk şiiri hangisidir?


CEVAP: Mektep dergisindeki şiirleriyle, edebiyat dünyasında adından sıkça söz ettiren Cenap Şehabettin, daha sonra özellikle Tevfik Fikret’in ve diğer Edebiyat-ı Cedîde şair ve yazarlarının kendisine gösterdikleri teveccüh üzerine Servet-i Fünun dergisine geçmiştir. Servet-i Fünun dergisinde 4 Nisan 1312/1896 yayımlanan ilk şiiri “İnkisâr-ı Bâziçe” başlığını taşır.

#59

SORU: Cenap Şehabettin’in şiirlerinde tabiat ne anlam ifade eder?


CEVAP: Cenap Şehabettin çoğu şiirinde tabiatı güzel bir tablo olarak ele alır. Bunun yanı sıra, kendi duyguları ile tabiat arasında bir münasebet arar. Onda tabiat, ölü bir manzara değil, ruhu ve duyguları olan bir canlı gibidir. Bu tür tabiat şiirlerinde akşam ve gece manzaraları dikkati çeker.

#60

SORU: Cenap Şehabettin’in “Elhân-ı Şitâ”sı Edebiyat-ı Cedîde şiirindeki hangi etkileri taşır?


CEVAP: Cenap Şehabettin’in “Elhân-ı Şitâ”sı Edebiyat-ı Cedîde şiirinde sıkça işlenen hayal-hakikat çatışması hakikatin hayale üstün gelmesi, hüzün gibi temalar eşliğinde tabiatı; karın yağışını tasvir eder. Manzumede bahar ve bahara ait çiçekler, kuşlar, kelebekler hayali, neşeyi sembolize eder. Karlar, yavaş yavaş bahar mevsimine ait ne varsa hepsinin üzerini örterler. Bu tabiat olayı, ölüm ve dolayısıyla hüznü de beraberinde getirir. Ve şiirin sonunda kar yağışı hızlanır. Karlar her yanı kaplayarak, bahara ait tüm unsurların üzerini kaplarlar. Böylece hakikat, hayale üstün gelmiş olur. Bu bakımdan “Elhân-ı Şitâ” Halit Ziya’nın Mâi ve Siyah romanını andırır.

#61

SORU:

Edebiyat-ı Cedide'nin en ünlü şairleri kimlerdir?


CEVAP:

Edebiyat-ı Cedide'nin en ünlü şairleri kuşkusuz ki, Tevfik Fikret ve Cenap Şehabettin’dir. Ali Ekrem, Hüseyin Sîret, Fâik Âli, Celâl Sahir, Süleyman Nazif, Süleyman Nesip ve Hüseyin Suat da Edebiyat-ı Cedide topluluğunun diğer önemli şairlerindendir.


#62

SORU:

Tevfik Fikret ilk şiirlerini nerede yayımlamıştır ve edebi tarzı ne şekildedir?


CEVAP:

Edebiyat-ı Cedide zümresinin önde gelen şairlerinden Tevfik Fikret, şiir yazmaya Galatasaray Lisesi’nde öğrenciyken Farsça hocası, şair Muallim Feyzi’nin teşvikleriyle başladı. Muallim Feyzi Efendi, Muallim Naci, Tercüman-ı Hakikat'in kısm-ı edebî sütununu idare etmeye başladığı yıllarda, bu gazetede eski tarzda şiirler yayımlıyordu. Naci’ye yakınlığı nedeniyle, öğrencisi Tevfik Fikret’in şiirlerini de Tercümân-ı Hakîkat’e gönderdi. Bundan dolayı Fikret ilk şiirlerini, 1884’te Muallim Naci halkasının toplandığı Tercüman-ı Hakikat’te yayımlamış ve Nazmî takma adını kullanmıştır (Bilgegil, 1980, 249-281). Bu gazetede yayımlanan ilk gazelinin beyitleri, şairin bu dönemde Divan şiiri tarzında manzumeler yazdığını göstermektedir.

Fikret, bu gazelden sonra da Tercüman-› Hakîkat’te şiirler yayımlamış, o yıllarda daha çok Muallim Feyzî, Muallim Naci, Şeyh Vasfî, Recep Vahyî gibi Divan şiiri geleneğini sürdüren şairlerin şiirlerine nazireler yazmış veya onların gazellerini tahmis etmiştir.


#63

SORU:

"Malumat" hangi dönemde yayımlanmıştır ve kadrosunda kimler yer almaktadır?


CEVAP:

Malûmât: 10 Şubat 1309/1894-20 Nisan 1311/1895 tarihleri arasında çıkan bir edebî dergidir. Derginin kadrosunda Tevfik Fikret, Cenap Şehabettin, Ali Ekrem, Hüseyin Sîret, İsmail Safa, Süleyman Nazif, H. Nâzım gibi yenilik yanlısı şairler yer almıştır. Malûmât, Edebiyât-ı Cedîde’nin çekirdek kadrosunun Servet-i Fünûn öncesinde toplandığı bir dergidir.


#64

SORU:

Tevfik Fikret'in Naci etkisinden çıktığını gösteren ilk şiirleri hangileridir ve hangi dergide yayımlanmıştır?


CEVAP:

Fikret'in Naci etkisinden kurtulduğunu gösteren asıl şiirler, 1891’den itibaren Mirsad dergisinde yayımladıklarıdır. O, bu dergide “Bahar”, “Ulviyyattan”, “Ah, Bilsen Ne Âfet Olmuşsun”, “Hüsnün”, “Uzletgeh-i Mâderi Ziyâret” gibi eda bakımdan yeni şiirler yayımlamış; hatta tevhit konulu şiir yarışmasında birinci olarak edebiyat dünyasında adını duyurmuştur.


#65

SORU:

Tevfik Fikret'in şiiri 1891-1895 yıllarında nasıl bir değişim yaşamıştır?


CEVAP:

Tevfik Fikret, 1891-1895 yılları arasında, Divan şiiri edasından sıyrılmış, yeni bir söyleyiş, dil ve biçim aramaya başlamıştır. Şiirlerinde esas itibariyle iyimser bir ruh hâli hâkimdir. Hatta “Sitayiş-i Hazret-i şehriyârî” gibi, devrin padişahı İkinci Abdülhamit’i öven manzumeler kaleme almış, Batı edebiyatıyla; özellikle Fransız şiiriyle yakından ilgilenmeye başlamış; hatta Malûmat’ta kimi Fransız şairlerden çeviriler yayımlamıştır.


#66

SORU:

Tevfik Fikret'in 1896'dan sonra şiirinde ve düşünce dünyasında yaşadığı değişim ne şekildedir?


CEVAP:

Fikret’in, 1896 yılından sonra, şiirinde olduğu gibi, mizacında ve düşünce dünyasında da bir değişim göze çarpar. O döneme kadar, hayatı seven ve Tanrı’ya inanan şair, 1896’dan sonra giderek karamsarlığa gömülür, Tanrı’ya olan inancını da yitirmeye başlar, bunlara bağlı olarak mizacında gerçeklerden kaçma, hayale sığınma ve içe kapanma eğilimi dikkati çeker. Herhalde bunun başlıca sebepleri, şeker hastalığı, istibdat idaresi ve içinde bulunduğu Robert Kolej’deki yabancı çevredir. Kuşkusuz şairin mizacı ve düşünce dünyasındaki bu köklü değişim şiirine de yansımıştır.


#67

SORU:

Mehmet Kaplan, Tevfik Fikret'in 1896 sonrası şiirlerini hangi başlıklar altında sınıflandırmıştır?


CEVAP:

-Kendi ben’ini ve duyuş tarzını anlattığı şiirler

-Sanatla ilgili şiirler

-Kötümserlik temasını işleyen şiirler

-Hayal şiirleri

-Aşk şiirleri

-Tabiat şiirleri

-Halûk’a hitaben yazdığı şiirler

-Kızkardeşi için yazdıkları

-Portreler

-Merhamet şiirleri

-Vatan konulu şiirler

-Dini şiirler


#68

SORU:

"Balıkçılar" Tevfik Fikret'in hangi tür şiiri olarak kabul edilmektedir?


CEVAP:

"Balıkçılar" Fikret’in, toplumdaki yoksul insanlara acıma duygusunu işlediği ve "Merhamet Şiirleri" başlığı altında incelenen ünlü manzum hikayelerinden biridir. Bu şiirde şair, yoksul bir balıkçı ailesinin geçim sıkıntısını bir balıkçı çocuğunun ailesinin karnını doyurmak için fırtınalı bir havada denize çıkmak zorunda kalışını ve geri dönemeyişini anlatmaktadır.


#69

SORU:

Tevfik Fikret'in "Tarih-i Kadim" adlı eseri neyi konu edinmektedir?


CEVAP:

Tarih-i Kadim: Tevfik Fikret’in 1905’te yazdığı, dini inançları inkar eden manzumesi. Mehmet Âkif, bu şiirinde dinî değerleri kötüleyen Fikret’i “Süleymaniye Kürsüsü” adlı eserinde iiddetle eleştirmiştir. Fikret ise daha sonra “Tarih-i Kadîme Zeyl” ile Âkif’e cevap vermiştir.


#70

SORU:

Tevfik Fikret'in 1901-1908 arası şiirinin öne çıkan özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Edebiyat-ı Cedide, 1901’de birtakım anlaşmazlıklar ve siyasal baskılar nedeniyle dağılınca, Fikret, bir süre Robert Kolej’e ve 1903’ten sonra da Aşiyan’ına çekilir. Şairin inziva dönemi İkinci Meşrûtiyet’in ilanına kadar sürer. Ancak söz konusu yıllarda “Sis”, “Sabah Olursa”, “Mâzi... Âti”, “Bir Lâhza-i Taahhür” gibi istibdat ve İkinci Abdülhamit karşıtı şiirleri elden ele dolaşmaya başlar. Fikret, bu dönemde sanat sanat içindir anlayışını bırakmış, şiirde toplumsal/siyasal bir amaca yönelmiştir. Şairde, bu dönemde İkinci Abdülhamit ve istibdat aleyhtarlığı o dereceye varır ki; “Bir Lahza-i Taahhür”deki; “Ey şanlı avcı, dâmını bî-hûde kurmadın! / Attın... Fakat yazık ki, yazıklar ki vurmadın” dizelerinde, kalbi, İkinci Abdülhamit’e suikast düzenleyen Ermeni komitacıları ‘şanlı avcı’ diyerek alkışlayacak kadar padişah nefretiyle doludur.


#71

SORU:

Tevfik Fikret'in "Doksan beşe Doğru" adlı şiiri neyi konu edinmektedir?


CEVAP:

Doksan beşe Doğru: Fikret’in İttihat ve Terakkî hükûmetini, Meclis-i Mebûsân’ı kapattığı için eleştirdiği şiiri. Şair, şiirine “Doksan beşe Doğru” adını vererek, hicrî 1295 yılına gönderme yapmıştır. Hicrî 1295, milâdî 1878 yılında Meclis-i Mebûsân, İkinci Abdülhamit tarafından kapatılmıştı.


#72

SORU:

Cenap Şehabettin şiire hangi çevrede başlar ve ilk dönem eserlerinin edebi tarzı nasıldır?


CEVAP:

Cenap Şehabettin şiire, tıpkı Tevfik Fikret gibi Muallim Naci halkasında başlar. Şair, bu edebî halkaya, Askerî Tıbbiye’de öğrenciyken Şeyh Vasfî aracılığı ile katılır. Yayımlanan ilk şiiri olan “Nazire-i Gazel-i Muallim”, 1885’te ‹mdâdü’l-Midâd’da çıkar. Aynı yıl, Naci’nin çıkardığı Saadet’te başka şiirleri de yayımlanır. Söz konusu şiirler, Divan şiiri tarzında, Muallim Naci ve Şeyh Vasfî’nin şiirlerine nazire olarak kaleme alınmıştır. 1885-1887 yılları arasında Muallim Naci halkasında, Divan şiiri tarzında şiirler yazan şair, 1887’de Tâmât adlı ilk şiir kitabını bastırmıştır. 


#73

SORU:

Cenap Şehabettin'in Paris'te bulunduğu dönem onu edebi açıdan nasıl etkiler?


CEVAP:

Şair Fransa’da iken şiirde empresyonist ve sembolist şairleri; özellikle Verlaine ve Mallarmé’yi okumuştur. Bu okumalar ve temaslar sonucunda, Cenap, Paris’ten yepyeni bir şiir anlayışıyla döner. Bu anlayışla kaleme aldığı şiirlerini, 1894’ten sonra Malûmât, Hazine-i Fünûn, Maârif ve Mektep gibi dergilerde yayımlamaya başlar. Bunlarda şairin, şiirde resim ve müziğe ayrı bir önem verdiği, tabiatı farklı bir gözle tasvir ettiği, değişik sözcük ve imgeler kullandığı dikkati çeker. Kuşkusuz bu yeni bakış, edâ, vokabüler ve imge tarzı, bir süre sonra yadırganmış; hatta bazı şiirleri Fransızcadan çeviri sanılmıştır.


#74

SORU:

Cenap Şehabettin'in şairliğinde Mektep Dergisi'nin rolü nedir?


CEVAP:

Mektep dergisi, Cenap Şehabettin’in şairliğinde önemli bir evredir. Şair, bu dergide kırktan fazla şiir yayımlar. “Şi’r-i Mahzûn”, “Teflne-i Teb”, “Murg-ı Şikeste”, “Berk-ı Hazân”, “Ağlasam”, “Leyâl-i Zâhire”, “Terâne-i Mehtâb” bu dergide yayımlanmış şiirleridir. Hüseyin Cahit’in belirttiğine göre bu manzumeler; Garp çeşnisiyle zevki okşar. İfade düzgün, şekil Şarklı, fakat ruh Garplıdır (Akay, 1998, 26). Kuşkusuz Mektep’te yayımlanan bu yeni tarzdaki şiirler, yenilik yanlısı şair ve yazarlarca övgü ve heyecanla karşılanmıştır. Tevfik Fikret de Cenap Şehabettin’i alkışlayanlar arasındadır. Örneğin onun 1896’da Mektep’te yayımlanan “Ağlasam” redifli şiirine Fikret de nazire yazmıştır. Mektep’teki şiirleriyle, edebiyat dünyasında adından sıkça söz ettiren Cenap, daha sonra özellikle Fikret’in ve diğer Edebiyat-ı Cedîde şair ve yazarlarının kendisine gösterdikleri teveccüh üzerine Servet-i Fünun dergisine geçmiştir.


#75

SORU:

Cenap Şehabettin Edebiyat-ı Cedide evresinde eserlerinde hangi temaları ele alır?


CEVAP:

Cenap, şiirlerinde, çoğu Edebiyat-ı Cedîde şairi gibi bireysel temaları işler. Aşk ve tabiat, işlediği başlıca temalardır. Nitekim bir şiirinde; “Aşk olmasa inmezdi yere şi’r ü terâne” der. Ancak aşk onda iki şekilde ele alınır. Bazı şiirlerinde aşkı romantik, duygusal bir bakış açısıyla dile getirir. Örneğin “Son Arzu” şiiri böyledir. “Don Juan” gibi bazı şiirlerinde ise, aşk, cinsellikle iç içe olarak ifade edilir.

Cenap’ın şiirlerinde işlediği ikinci önemli tema tabiattır. Şair, Avrupa’dan değişik bir tabiat görüşüyle dönmüş ve bunu şiirlerine yansıtmıştır. O, çoğu şiirinde tabiatı güzel bir tablo olarak ele alır. Bunun yanı sıra, kendi duyguları ile tabiat arasında bir münasebet arar. Onda tabiat, ölü bir manzara değil, ruhu ve duyguları olan bir canlı gibidir. 

Cenap Şehabettin’in şiirlerinde dikkati çeken bir başka unsur, resim ve musikidir. O, şiirin kelimelerle resim yapma sanatı olduğu düşüncesindedir ve bu doğrultuda şiirle tablo yapmayı hedeflemiştir.

Şairin şiir anlayışında önemli bir yer tutan ikinci unsur ise, ses ve musikidir. Nitekim “Elhân-ı Şitâ”, “Terâne-i Mehtâb”, “Elhân-ı Hazân” gibi şiir adları bile şairin şiirde musikiye ne kadar önem verdiğini gösterir. Ayrıca kendisi de bir sözün şiir olabilmesi için “en fledîd ihtiyacı[n] âhenk” oduğunu söyler. Hatta ona göre “edebiyat bir musikidir, sözün ve lisanın musikisi”.


#76

SORU:

Ali Ekrem Bolayır'ın Servet-i Fünun dergisinde yayımladığı başlıca şiirler nelerdir?


CEVAP:

Ali Ekrem, Servet-i Fünûn dergisinde Ayn Nadir (A. Nadir) takma adını kullanmıştır. Bu dergide yayımladığı başlıca şiirler, “Nüvide Unvanlı Bir Hikâyeden”, “Serçe”, “Vedâ”, “Şükûfe-i Yâr”, “Gül On Para”, “Kanaryacığım” başlıklarını taşır. O, bunların dışında Servet-i Fünûn’da “Elvâh-ı Tabîattan”, “Yeni Beyler” ve “Küçük şeyler” başlığı altında dizi şiirler yayımlamıştır. Şair bu şiirlerden “Elvâh-ı Tabiattan” ve “Küçük şeyler” dizisini daha sonra Zılâl-i İlhâm adlı şiir kitabına almıştır. Yine Servet-i Fünûn’da çıkan “Asker şarkısı” ve “Vasiyet” başlıklı şiirler ise 1897 yılında patlak veren Osmanlı-Yunan Savaşı üzerine yazılmış, millî duyguları dile getiren manzumelerdendir.


#77

SORU:

Ali Ekrem Servet-i Fünun evresinde eserlerinde hangi temaları ele almıştır?


CEVAP:

Ali Ekrem'in 1896’da Servet-i Fünûn dergisine geçtiği ve ilk şiirlerinden itibaren yenilik yanlılarının yanında yer aldığı görülmektedir. Şair, bu dönemde, esas itibariyle dil, tema ve şekilce Edebiyat-ı Cedîde’nin tarzına uygun manzumeler kaleme almış, şiirlerinde genellikle tabiat, aşk ve ölüm gibi bireysel temaları işlemiştir. Şairin Servet-i Fünûn dergisinde yayımladığı ve 22 şiirden oluşan “Elvâh-ı Tabiattan” başlıklı dizisi, tabiatı ele alır. Ali Ekrem, bu şiirlerin büyük bir bölümünde tıpkı Cenap gibi geceyi, ayı ve yıldızları tasvir eder. “şeb-i Siyâh”, “Tulû-ı Zühre”, “Leyl-i Mükevkeb”, “Çehre-i Kamer” bu tür şiirlerdendir. Söz konusu şiirlerin çoğunda gece manzaralarına hüzün duygusu eşlik eder.


#78

SORU:

Ali Ekrem'in "Kırmızı Fesler" adlı eseri hangi temayı ele almaktadır?


CEVAP:

"Kırmızı Fesler" Ali Ekrem’in 1908’de basılan şiir kitabıdır. Şairin bu kitabında istibdat dönemini, o dönemdeki hafiyeleri ve jurnalciliği eleştiren, müstezat tarzında yazılmış uzun bir manzume vardır.


#79

SORU:

Ali Ekrem'in "Kaside-i Askeriye" adlı eseri hangi temayı ele almaktadır?


CEVAP:

Kaside-i Askeriye: Ali Ekrem’in, 1908’de basılan, babası Namık Kemal’in “Hürriyet Kasidesi”ne nazire olarak kaleme aldığı, Meşrutiyet’i ilân eden orduyu öven, vatan sevgisi, kahramanlık ve hürriyet temalarını işleyen 41 beyitlik uzun bir manzumesi.


#80

SORU:

Hüseyin Suat, Edebiyat-ı Cedide yıllarında hangi temaları ele almıştır?


CEVAP:

Hüseyin Suat, Edebiyat-ı Cedide yıllarında genellikle aşk, tabiat ve ölüm gibi bireysel temaları işlemiştir. Aşk onun şiirlerinde, romantik olmaktan çok cinsel yönüyle öne çıkar. Lâne-i Melâl’in “Pont-Aven” başlıklı bölümündeki “Senden Sonra”, “Mest ü Müstağrak”, “Âh Ey Hâb-ı Lâtîf” bu türden aşk şiirleridir. Şair, tabiat şiirlerinde ise, genellikle Edebiyat-ı Cedîde’nin tarzını sürdürür. Şiirlerinde hayalî bir tabiat tasvir eder. Bunlarda amaç, salt tabiatı tasvir değil, tabiat aracılığı ile kendi duygu ve düşüncelerini dile getirmektir. O da şiirlerinin çoğunda Cenap Şehabettin gibi gece ve akşam manzaralarını tasvir eder. “Leyl-i fiitâ”, “fieydâ-yı Melâl”, “Hilâl-i Nev” bu tür şiirlerindendir. Söz konusu şiirlerden “Leyl-i fiitâ”, Cenap’ın “Yakazât-ı Leyliyye”sinden izler taşır. Bu şiirde kış gecesinin şairde uyandırdığı duygular dile getirilmiştir.