SORU: Peygamber’in ibadet hayatı ve manevi yönü nasıldır?
CEVAP: Hz. Peygamber, Yüce Allah’a kulluğunda samimi idi. İbadetlerini huşu üzere, Allah’a gönülden bağlılıkla, samimiyetle ve sürekli olarak yapardı. Onun kulluğu, ihsan mertebesindeydi. Yani ibadetlerini, Allah’ı görüyormuşçasına yerine getirirdi. Gerçekten de o, namazda kendisini o denli Allah’a teslim ederdi ki, okuduğu Kur’an âyetlerinin anlamlarına göre duygulanır ve kendinden geçerdi. Sevgili Peygamberimiz, ibadetleri Allah’ın sonsuz nimetlerine karşı bir şükür olarak görürdü. Namazlarını, haccını, umresini, orucunu, zekâtını, kurban ibadetini, teheccüdü ve diğer nafileleri hep aynı derinlikte ifa ederdi; namazla hayatı birbirinden ayırmazdı. Onun anlayışında yoldaki bir engeli kaldırmak, bir yoksulun ihtiyacını karşılamak, Allah’ı zikretmek, O’na dua ve tövbe etmek, Kur’an okumak ve dinlemek de kulluğun gereklerindendi. İbadet eden insan, aynı zamanda yararsız söz ve davranışlardan uzak durmalı, iyilik yapmalı, yardımsever olmalı, namus ve şerefini korumalı, sözünde durmalı, emaneti gözetmeliydi. (Mü’minûn 23/1-11) Onun ibadetlerdeki ilkesi huşu, devamlılık ve ölçülü olmaktı. Her konuda olduğu gibi ibadetlerde de aşırılığa karşıydı. Dünya ile ilgilenir, aile bireylerine zaman ayırır, bedenini dinlendirir, zamanı gelince de ibadetlerini yerine getirirdi. Peygamber Efendimiz, zühd ve takva sahibiydi. Dünyevî ihtiraslardan uzak dururdu. Ebedî hayatın önemini aklından hiç çıkarmazdı. Her zaman ebedî olanı geçici olana tercih ederdi. Harama, günaha yaklaşmazdı. Allah’ın rızasına engel olacak davranışlardan kaçınırdı. Dünyalığa erişince taşkınlık göstermez, dünyevî kayıplara uğradığı zaman da ölçüsüz bir şekilde üzülmezdi, şükredilecek yerde şükreder, sabredilecek yerde de sabrederdi.