İNSAN VE TOPLUM Dersi VATANDAŞLIK, ULUS-DEVLET VE KÜRESELLEŞME soru cevapları:
Toplam 86 Soru & Cevap#1
SORU: Alman ya da Fransız vatandaşı olma ile ilgili olarak neler söylenebilir?
CEVAP: Alman modelinde başka ırklardan insanların Alman veya Alman vatandaşı olması çok zorken, Fransız modelinde teorik olarak Fransızlaştırma yoluyla Fransız veya Fransa vatandaşı olmaları nispeten daha kolaydır.
#2
SORU: Antik Yunan vatandaşlık anlayışı nasıldır?
CEVAP: Antik Yunan vatandaşlık anlayışına göre, toplumdaki bireyler eşit olamazlardı. Çünkü bireyleri kuşatan nesnel koşullar olan sosyal sınıf, soy, cinsiyet, üretim biçimine bağlı ekonomik konum, din vb. toplumsal olgular eşitsizliğin ortaya çıktığı aidiyetliklerdi.
#3
SORU: Antik Yunanda vatandaşlık kimlere verilmektedir?
CEVAP: Antik Yunan kentlerinde vatandaşlık sadece erkeklere ve elit bir sınıfa verilmekte ve bir tür imtiyaz sahibi olma olarak görülmekteydi.
#4
SORU: Vatandaşlık, ilk uygulama mekânını nerede bulmuştur?
CEVAP: Vatandaşlık, bir siyasi katılım biçimi olarak ilk uygulama imkânını Antik Yunan kent devletlerinde bulmuştur.
#5
SORU: Alman ulus ve devlet anlayışı nasıldır?
CEVAP: Alman ulus anlayışına göre ulus, devletten önce var olan, devletini arayan, aynı etnik kökenden gelen insan topluluğudur.
#6
SORU: Vatandaşlık nasıl tanımlanmaktadır?
CEVAP: Vatandaşlık, ulus devletle sınırlı bir siyasal ve coğrafi topluluğun üyesi olarak bireyin bu üyelikten dolayı sahip olduğu statü, hak, sorumluluk ve çıkarlar seti olarak tanımlanmaktadır.
#7
SORU: Vatandaşlığın kurucu unsurları nelerdir?
CEVAP: Vatandaşlığın kurucu unsurları, ulus devlet sınırları içerisinde geçerli olmak üzere; • Haklar, • Katılım ve • Mensubiyettir.
#8
SORU: Bugünkü yurttaşlık hakları ve yapısında geçmiş yüzyıllardan farklılaşan neler vardır?
CEVAP: Devletin, vatandaşı olan her bireyi koruma zorunluluğu, eşitsizliklerin azaltılması ve kadınlar, siyahiler ya da eşcinseller gibi toplulukların haklarının da gözetilmesini sağlamıştır. Aynı zamanda, Ulus-devlete dayalı modern vatandaşlık, birey-devlet arasındaki ilişkileri soya veya kabileye dayalı olarak değil, birey temelinde kurgulamıştır.
#9
SORU: Ulus devlet, vatandaşı nasıl görmektedir?
CEVAP: Ulus devlet anlayışında bireyin vatandaşlık ve milli kimliği dışındaki mensubu olduğu kimliklerin ve aidiyetlerin devletle ilişkiler ağında bir belirleyiciliği ve işlevselliği söz konusu değildir
#10
SORU: Modern vatandaşlığın ortaya çıkmasına neden olan olay nedir?
CEVAP: Modern vatandaşlığın ortaya çıkmasındaki itici güç Fransız Devrimi’dir.
#11
SORU: Liberal ve cumhuriyetçi vatandaşlık arasındaki temel fark nedir?
CEVAP: Bu iki siyasal gelenek (Liberal ve Cumhuriyetçi) arasındaki en temel fark; • Liberal vatandaşlık anlayışının statü, • Cumhuriyetçi vatandaşlık anlayışının ise pratik olarak vatandaşlık anlayışına dayanmasıdır.
#12
SORU: Göçmenlerin göç ettikleri ülkede yaşadıkları sorunlarla ilgili neler söylenebilir?
CEVAP: Göçmenler açısından göç edilmiş olan ülkenin tabiiyetine geçmek, göçmen ve çocuklarının sosyal, siyasal ve sivil hakları kullanmasını engelleyebilecek olan ayrımcı uygulamalar ve şiddetten korunmayı otomatik olarak sağlayamamaktadır.
#13
SORU: Modern vatandaşlıkla ilgili iki siyasal gelenek nedir?
CEVAP: Modern vatandaşlıkla ilgili; • Biri liberal-bireyci, • Diğeri yurttaş temelli cumhuriyetçi olmak üzere iki siyasal gelenek bulunmaktadır
#14
SORU: Liberal vatandaşlık anlayışı nasıldır?
CEVAP: Liberal vatandaşlık anlayışında bireyler kamusal düzeyde eşit haklarla donatılmıştır.
#15
SORU: Cumhuriyetçi vatandaşlık anlayışı nasıldır?
CEVAP: Cumhuriyetçi vatandaşlıkta birey, ulusal siyasal topluluğun bir parçası olması nedeniyle parçalanamaz bir biçimde kamu düzenine aittir.
#16
SORU: Fransız Devrimi öncülerinin ulus görüşünde insana yaklaşımı nasıldır?
CEVAP: Fransız Devrimi öncüleri, ulus olarak niteledikleri insan topluluğunu siyasi irade oluşumunun aktif özneleri haline getirme amacı taşımaktaydılar.
#17
SORU: Göç almanın ulus devletler üzerinde yarattığı paradoks nasıl açıklanmaktadır?
CEVAP: Göç alan ulus-devlet, bir yandan ekonomik ihtiyaçlar açısından çok-kültürlü bir toplum olmak durumundayken, diğer yandan ulusal egemenlik açısından bu çok-kültürlülüğü törpülemek arasında gidip gelmektedir.
#18
SORU: Halfman’ın savunduğu, göç olgusunun modern ulusdevlette ortaya çıkardığı iki temel problem nedir?
CEVAP: Göç olgusunun modern ulus-devlette ortaya çıkardığı iki temel problemlerden; • Birincisi, sosyal sistemlerdeki herhangi bir üyelik biçiminden dışlanma riski ve • İkincisi ise ulusal olarak tanımlanan vatandaşlar topluluğundan dışlanma riskidir.
#19
SORU: Vatandaşlığın doğrudan/dolaysız olması ne anlama gelmektedir?
CEVAP: Vatandaş-devlet ilişkilerinde başka hiçbir siyasal kurum, yönetici veya grubun araya girmesinin söz konusu olmaması durumu, vatandaşlığın doğrudan/dolaysız olması anlamına gelmektedir.
#20
SORU: Fransız Devrimi ile gelişen vatandaşlık kavramının temelleri nelerdir?
CEVAP: Fransız Devrimi ile vatandaşlık, geleneksel toplumun soya, ırka ve cinsiyete dayalı ayrımlaşmasına karşı ulusun tüm bireylerinin eşit kabul edildiği bir temele dayanmaktadır.
#21
SORU: Vatandaşlık nasıl bir statüye sahiptir?
CEVAP: Birçok istisnası olduğu ön kabulü ile vatandaşlık, genel bir kural olarak sürekli, ayrıcalıklı ve doğrudan/dolaysız bir durumdur.
#22
SORU: Vatandaşlığın sürekli olması ne anlama gelmektedir?
CEVAP: Vatandaşlığın sürekli olması durumu, devletin doğumla kazanılan vatandaşlığı geri alamamasına işaret etmektedir.
#23
SORU: Vatandaşlığın ayrıcalıklı olması ne anlama gelmektedir?
CEVAP: Vatandaşlığın (çoğu durumda) bir kural olarak sadece bir devlet için söz konusu olması, vatandaşlığın ayrıcalıklık ilkesine işaret etmektedir.
#24
SORU: Ulusallık kavramı neyi ifade etmektedir?
CEVAP: Ulusallık, bir siyasal topluluğun aynı zamanda kültür, dil, adetler ve karakter bakımından türdeş özellikler göstermesi gerekliliğine işaret etmektedir
#25
SORU: Modern vatandaşlık olgusunda bireyler nasıl kabul edilmektedir?
CEVAP: Modern vatandaşlık olgusunda bireylerin rasyonel ve özerk oldukları, siyasi katılım ve denetim yeteneklerine sahip olan özgür bireyler oldukları kabul edilmektedir
#26
SORU: Modern vatandaşlık anlayışının olumsuz kabul edilebilen niteliği nedir?
CEVAP: Modern dönemde vatandaşlık, ulus-devlet içinde yaşayan bireyleri belli haklarla donatarak özgür kılarken, bir yandan da disiplin ve kayıt altına alarak onları sınırlandırmış ve tek tipleşmelerine zemin hazırlamıştır.
#27
SORU: David Miller’ın vatandaşlık anlayışı nasıldır?
CEVAP: Miller’a göre vatandaşlık, ulusal siyasi toplulukların sınırları ile çevrili olmalıdır ve Miller küresel vatandaşlık yaratma çabalarını ütopik bulmaktadır.
#28
SORU: Modern ulus-devletlerin eşitlik ve eşitsizlik durumlarıyla ilgili olarak neler söylenebilir?
CEVAP: Modern ulus-devletler içerisinde vatandaşların hukuksal olarak eşit olduğu durumlar söz konusu iken; aynı eşitliğin ekonomik olarak sağlandığını gözlenmemektedir.
#29
SORU: Vatandaşlığın evrensel olma ve ayrımcı olma durumları nasıl açıklanmaktadır?
CEVAP: Vatandaşlık, hem evrensel hem de ayrımcı prensipleri içinde barındıran tuhaf bir dâhil etme şekli olarak tanımlanmaktadır. Ulus-devlet içinde herkese üyelik sağlamayı öngördüğü için evrenselcidir ancak bunu sadece belli bir toprak sınırları içinde belli etnik ve kültürel grubu tanımlayarak yaptığı için de ayrımcı, seçici ve eleyicidir.
#30
SORU: Fransa’da vatandaşlık kazanımı nasıl gerçekleşmektedir?
CEVAP: Vatandaşlık Fransa’da doğum yeri esasına göre kazanılmaktadır. Dolayısıyla Fransız tarzı vatandaşlıkta vatandaş olmanın koşulu etnik olarak bir ırka ait olmaktan geçmemektedir
#31
SORU: Almanya’da vatandaşlık nasıl kazanılmaktadır?
CEVAP: Almanya’da vatandaşlık kan bağına dayalı olarak gerçekleşmektedir.
#32
SORU: Fransa’daki vatandaşlık anlayışı nasıldır?
CEVAP: Fransa’da ulus, devletin kurumsal ve teritoryal çerçevesiyle ilişkili olarak kavranış ve ortak kültürün değil, siyasal birliğin vatandaşlığı oluşturduğu düşünülmüştür.
#33
SORU: Almanya’da vatandaşlık anlayışı nasıldır?
CEVAP: Alman vatandaşlık anlayışı, tekelci, organik, farklılaşmacı ve etnik merkezlidir.
#34
SORU: Alman vatandaşlık anlayışının etnik merkezli olmasının nedeni nedir?
CEVAP: Alman vatandaşlık anlayışının etnik merkezli olmasının nedeni, Almanya’da ulus fikrinin ulus-devletten önce ortaya çıkarak gelişmesidir. Bu anlayış doğrultusunda ulusun etno-kültürel birlik ile oluştuğu ve siyasal birlik ile ifadesini bulduğu düşünülmüştür.
#35
SORU: Liberal-bireyci vatandaşlıkta bireylerin egemen ve ahlaken özerkliğinin anlamı nedir?
CEVAP: Bu tanımlama, bireylerin kamusal alanda yurttaş statüsünün getirdiği hakları kullanıp kullanmamakta özgür olmaları, hakları kullanmamalarının vatandaşlık statüsünde herhangi bir sorun yaratmayacağı anlamına gelmektedir.
#36
SORU: Cumhuriyetçi vatandaşlık anlayışında tanımlanan görevler ne anlama gelmektedir?
CEVAP: Bu anlayışta bireyler, görevleri yerine getirmeleri halinde birer yurttaş olarak kabul edilirler ve bu görevler, yurttaşların kendileri gibi yurttaşlardan oluşan siyasal bir topluluğu tanımlamak, tesis etmek ve devam ettirmek için yapması gereken şeylerle ilgilidir.
#37
SORU: . Kurumsal ırkçılık kavramı nasıl tanımlanmaktadır?
CEVAP: Açık ve doğrudan ırkçılıktan farklı olarak, göçmen ve onların çocuklarının eğitim alanında veya iş piyasasında iş ararken karşılaştıkları sistematik olmayan ama işlevleri açısından göçmen çocuklarının ayrımcılığı hissettikleri ve sonuçlarını yaşadıkları durumdur.
#38
SORU: Kültürel vatandaşlık kavramı neleri içermektedir?
CEVAP: Marjinalleştirmeye karşı sembolik mevcudiyet ve görünürlük hakkını, damgalamaya karşı haysiyeti temsil hakkı ve özümsemeye karşı sahip olunan kimliğin propaganda edilmesi ve yaşam tarzının sürdürülmesi haklarını içermektedir.
#39
SORU: Ulus devletlerin göçmenlere yönelik uyguladıkları politikalar nelerdir?
CEVAP: Ulus devletlerin göçmenlere yönelik uyguladıkları politikalar; • Eritme potası, • Asimilasyon, • Bütünleşme veya entegrasyon ve • Çok kültürcülük politikalarıdır.
#40
SORU: Eritme potası kavramı ne anlama gelmektedir?
CEVAP: Eritme potası, toplumdaki çeşitli azınlık grupların zaman içinde bir araya gelerek kültürel olarak yeni bir karışım oluşturması sürecidir.
#41
SORU: Asimilasyon kavramı ne anlama gelmektedir?
CEVAP: Asimilasyon, toplumdaki çeşitli azınlık grupların devlet politikalarının zorlanması yoluyla kültürel olarak çoğunluğa benzetilmesi süreci olarak tanımlanmaktadır.
#42
SORU: Asimilasyon kapsamında bireyler ne gibi alışkanlıklarını değiştirmektedirler?
CEVAP: Azınlık konumundaki insanlar, giyim kuşamlarını, değerlerini, dinlerini, dillerini ve hatta davranış ve tutumlarını zaman içinde, egemen çoğunluklara uyum sağlayacak şekilde değiştirebilmektedirler.
#43
SORU: Bütünleşme kavramı nasıl tanımlanmaktadır?
CEVAP: Göçmen veya yerli halkların kendi istekleri ile çoğunluk kültür ve topluma uyum göstermesi ve çoğunluk toplumun normlarını, değer ve düşünce kalıplarını benimsemesi şeklinde tanımlanmaktadır.
#44
SORU: Çok kültürcülük kavramının temelleri nasıl oluşmuştur?
CEVAP: Küreselleşmenin getirdiği toplumsal dönüşümler ve buna bağlı olarak ortaya çıkan çoğul kimlikler ve ulus ötesi kurumların artan rolü sonucu her geçen gün daha da artan farklılaşmış kimlikler, yaşadığımız dünyanın bir gerçeği haline gelmiş ve çok kültürcülük de bu zemin üzerinde yeşermeye başlamıştır.
#45
SORU: Parekh, çok kültürlü toplumların bu duruma verebilecekleri olası tepkilerin neler olduğunu ileri sürmektedir?
CEVAP: Parekh’e göre çok kültürlü toplumlar ya kültürel çeşitliliği olumlu karşılayıp onu anlamak için merkeze koyar ve onun kendi varlığını sürdürmek üzere öne sürdüğü kültürel taleplere saygı duyar ya da bu toplulukları çoğunluk kültürü içinde eriterek asimile ederler.
#46
SORU: Çok kültürcülüğün merkezi değerlerini ifade eden ilkeler nelerdir?
CEVAP: Çok kültürcülüğün merkezi değerlerini ifade eden üç ilke bulunmaktadır: • Kültürel çeşitliliğin tanınması, • Toplumsal eşitlik ve • Toplumsal bütünleşme.
#47
SORU: Ulus-devlet ya da vatandaşlık konusu hakkındaki tartışmaların son 20 yılda artış göstermesinin nedenleri nelerdir?
CEVAP: Ulus-devlet ya da vatandaşlık hakkındaki tartışmaların artış göstermesinin nedenleri; • Hızla artan küreselleşme, • Modern ulus-devletin yaşadığı aşınmanın artması ve • Kapitalizmin değişen dinamikleridir.
#48
SORU: Ulus-üstü yapılar olarak kabul edilen kurumlar nelerdir?
CEVAP: Ulus-üstü yapılar olarak kabul edilen kurumlar kurumlardan bazıları şunlardır: • Avrupa Adalet Divanı, • Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, • Uluslararası Tahkim Yasası.
#49
SORU: Uluslararası göçlerin artması ulus-devlet yapısını nasıl etkilemektedir?
CEVAP: Uluslararası göçün ülkelerde yarattığı etnik farklılıklar ve küreselleşmeyle birlikte çoğalan ve artan kimlik ve farklılıklar, homojen bir kültür ve tek bir ulus veya etnisite anlayışına dayanan ulus-devlet vatandaşlığı düşüncesini tehdit etmektedir.
#50
SORU: Urry’nin, vatandaşlığın ulusal-coğrafi boyutunun aşındırılmasına yol açtığını savunduğu gelişmeler nelerdir?
CEVAP: Fiber-optik kablolar, jet uçaklar, görsel işitsel aktarım, dijital TV, internet, uydu, kredi kartları, fakslar, cep telefonları, hızlı trenler gibi gelişmeler mekanın öneminin kaybetmesine ve vatandaşlığın ulusal/coğrafi boyutunun aşındırılmasına yol açmaktadır.
#51
SORU: Küresel duyarlılık kavramı nasıl gelişmiştir?
CEVAP: Uluslararası Af Örgütü ve Greenpeace gibi herhangi bir ülkeyle veya bölgeyle sınırlandırılamayan uluslararası mücadele oluşumları, dünyanın yeni yeni karşılaşmakta olduğu sorunların için hassasiyet geliştirmektedirler. Bu durum, küresel vatandaşlığın son zemini olan küresel duyarlılığa işaret etmektedir.
#52
SORU: Ekolojik vatandaşlığın gelişimi nasıl açıklanmaktadır?
CEVAP: Bazı ciddi ekolojik problemler küremizi tehdit edecek boyuta ulaşmış ve bu da dünya vatandaşlarına sınırlar ötesi bir sorumluluk yüklemektedir. Böylece, vatandaşlığın ulusal sınırların dışında tanımlanması ihtiyacı ortaya çıkmıştır.
#53
SORU: Ekolojik vatandaşlık formülünün geliştiricisi kimdir?
CEVAP: Ekolojik vatandaşlık görüşü, Van Steenbergen tarafından geliştirilmiştir.
#54
SORU: Van Steenbergen’in ortaya koyduğu ekolojik vatandaşlığın ilkeleri nelerdir?
CEVAP: Ekolojik vatandaşlık kapsayıcıdır çünkü sadece insan haklarını değil, hayvan haklarını da savunmaktadır. Ekolojik vatandaşlık doğaya karşı insanın sorumlulukları üzerinde durmaktadır. Ekolojik vatandaşlık küresel ekolojik hakları tanımlar.
#55
SORU: Avrupa Birliği’nin ulus-devlet yapılanmasında meydana getirdiği değişiklik nasıl açıklanmaktadır?
CEVAP: Avrupa Birliği, farklı göçmenleri barındıran bir idari yapı olması nedeniyle, toplumda sosyal hareketliliği sağlayarak yeni aidiyet biçimlerinin oluşumuna fırsat tanımıştır. Böylece, haklar artık zorunlu olarak bir ulus devletle özdeşleştirilmek zorunda kalmamıştır.
#56
SORU: Ekolojik vatandaşlığın dünya görüşü nasıldır?
CEVAP: Ekolojik vatandaşlık yerküreyi yaşama alanı olarak görmektedir ve bu nedenle, küresel vatandaşlık bütün canlı varlıkları dünya vatandaşları çerçevesinde değerlendirmektedir.
#57
SORU: Ulus sonrası yurttaşlık anlayışı nasıl açıklanmaktadır?
CEVAP: Bu anlayış, hakların sosyal statü, etnik köken, renk, inanç, cinsiyet gibi özelliklere bakılmaksızın evrensel insan hakları çerçevesinde tüm insanlığa yaygınlaştırılması gereğinin kavramsal boyutunu teşkil eden insan hakları doktrininden yola çıkmaktadır.
#58
SORU: Ulus-sonrası yurttaşlık kavramının içeriğinde neler bulunmaktadır?
CEVAP: Bu yaklaşıma göre, yurttaşlık kavramında devlettoprak bağlılığı kopmaktadır ve yurttaşlığın temeli ve meşruluk nedeni değişmiştir.
#59
SORU: Kymlicka’nın çok kültürlü vatandaşlık tanımı nasıldır?
CEVAP: Kymlicka, çok-kültürlü vatandaşlığın tek bir kültürle özdeşleştirilemeyeceğini ve çok-kültürlü vatandaşlığın insanların farklılıklarının dışına çıkabildikleri ve ortak menfaatlerini düşündükleri bir platform oluşturduğunu savunmaktadır.
#60
SORU: Kymlicka’nın çok kültürlü toplum projesini dayandırdığı çok kültürlü yurttaşlık fikri hangi hakları kapsamaktadır?
CEVAP: Bu haklar; • Özyönetim hakları, • Çok etniklik hakkı ve • Özel temsil haklarıdır.
#61
SORU: Avrupa vatandaşlığının yapısı nasıldır?
CEVAP: Avrupa vatandaşlığı, düzenleyici hukuk güvencesi altında insan hakları gibi evrensel değerler etrafında üye ülkelerin birleşmesiyle aktif hale gelmektedir.
#63
SORU: Avrupa yurttaşlığı politikası ne zaman ve hangi antlaşma ile yasallaşmıştır?
CEVAP: 1 Kasım 1993 tarihinde yürürlüğe giren Maastrich Antlaşması ile yasalaşmıştır
#64
SORU: Avrupa yurttaşlığı politikasının amacı nedir?
CEVAP: Bu politika ile amaçlanan, farklı ülkelerin farklı vatandaşları arasındaki bağı güçlendirmek ve böylelikle bir Avrupa kamuoyu, nihayetinde de bir Avrupa kimliği yaratmaktır. Çünkü herhangi bir ülkenin vatandaşı Avrupa Vatandaşı kabul edilmektedir.
#65
SORU: Amsterdam Antlaşması’nın Avrupa Birliği ve bu birliğin vatandaşları açısından getirdiği gelişmeler nelerdir?
CEVAP: Bu antlaşma ile tanınan haklar, AB kurumlarına herhangi bir resmi Avrupa dili le yapılan başvuruda aynı dilde cevap almak; cinsiyet, ırk, din, yaş, bedensel özür, cinsel tercih gibi nedenlerden dolayı ayrımcılık yapılmaması ve AB yurttaşları arasında uyrukları nedeniyle ayrımcılık yapılmaması maddelerinin eklenmesidir.
#66
SORU: Lizbon Antlaşması’nda vatandaşlıkla ilgili yapılan açıklama nedir?
CEVAP: Bu antlaşmada, AB üyelerinin vatandaşlarının aynı zamanda AB vatandaşı da oldukları ileri sürülmektedir. Böylece, Avrupa yurttaşlığı ulusal yurttaşlıkların bir tarafa bırakılması anlamına gelmemektedir.
#67
SORU:
Eski Yunan'da vatandaşlık nasıldı? Açıklayınız.
CEVAP:
Antik Yunan’da vatandaş olmak herkese açık bir hak değil aksine bir tür imtiyaz sahibi olmak anlamını taşır. Antik Yunan kentlerinde vatandaşlık sadece erkeklere ve elit bir sınıfa belli haklar öngören, bunun dışında kalan büyük kitleleri dışlayan bir yapıya sahip olduğu bilinmektedir. Bu Antik Yunan vatandaşlık anlayışına göre, toplumdaki bireyler eşit olamazlardı, çünkü bireyleri kuşatan nesnel koşullar olan sosyal sınıf, soy, cinsiyet, üretim biçimine bağlı ekonomik konum, din vb. toplumsal olgular eşitsizliğin ortaya çıktığı aidiyetliklerdi. Antik Yunan kentlerinde doğal kabul edilen toplumdaki eşitsiz ilişkiler değiştirilemezdi. Sonuç olarak, Antik Yunan’daki vatandaşlık anlayışında önemli olan eşitlik değil, birey ile siyasi topluluk arasındaki hak ve yükümlülüklerin karşılıklılığı ilkesidir. Bu aşamada imtiyaz ile yükümlülük neredeyse eş anlamlıydı.
#68
SORU:
Feodal dönem ve Antik Yunandaki vatandaşlık anlayışından farklı olarak, Ulus-devlete dayalı modern vatandaşlık için neler söylenebilir?
CEVAP:
Feodal dönem ve Antik Yunandaki vatandaşlık anlayışından farklı olarak, Ulus-devlete dayalı modern vatandaşlık, birey-devlet arasındaki ilişkileri soya veya kabileye dayalı olarak değil, birey temelinde kurgulamıştır. Ancak, birey içinde bulunduğu ulusun kimliğiyle tanımlanarak vatandaşa dönüştürülmekteydi. Dolayısıyla, modern ulus devletler için meşruiyet kaynağı “ilahi” bir kaynak veya “soy” olmaktan çıkmıştır. Meşruiyetin kaynağı ulus-devletin içinde yaşayan ve bir kimlik olarak tanımlanan “ulus” olmuştur. Bir başka deyişle modern vatandaşlık, ulus-devlete siyasal ve yasal üyelik anlamına gelmektedir ve son iki yüzyılı aşkın süredir vatandaşlık ve ulus, birbirinden ayrılmaz biçimde iç içe geçmiştir. Ulus-devlet, toplumsal farklıkların sosyolojik gerçekliği olan bireyi yurttaş olarak kabul ederek “ulus” olarak tanımlar ve tek kimlik sahibi yapar. Buna göre, bireyin vatandaşlık ve milli kimliği dışındaki mensubu olduğu kimliklerin ve aidiyetlerin devletle ilişkiler ağında bir belirleyiciliği ve işlevselliği söz konusu değildir.
#69
SORU:
Modern vatandaşlığın ortaya çıkışındaki esas itici güç hangi tarihi olaydır?
CEVAP:
Modern vatandaşlığın ortaya çıkışındaki esas itici güç Fransız Devrimi’dir. Zira Fransız Devrimi’nde sivil toplumun daha geniş kesimleri siyasal ve medeni haklardan yararlanmaya başlamıştır.
#70
SORU:
Brubaker’a göre ulusallık nedir?
CEVAP:
Brubaker’a göre, ulus üyeliği ile yurttaşlığın birbirine bağlanması, modern yurttaşlığı belirleyen bir norm olarak ulusallık ile ifadesini bulur. Ulusallık, bir siyasal topluluğun aynı zamanda kültür, dil, adetler ve karakter bakımından türdeş özellikler göstermesi gerekliliğine işaret etmektedir. Bir ulus-devlet ancak bu sayede bir ulusun meşru temsilcisi ve gerçek ifadesi olabilir.
#71
SORU:
Modern demokratik devletlerde vatandaşlığın ikili bir yapısı vardır. Bunlar nelerdir, açıklayınız.
CEVAP:
Birincisi, siyasal topluluğun kendi kendini yönetmesine bireyin dahil edilmesini işaret etmektedir. İkincisi, vatandaşlık, hem kültürel pratiklerle hem de teritoryal (bölgesel) sınırla tanımlanan özel bir ulusal gruba ait olmak anlamına gelmektedir. Siyasal vatandaşlık bu anlamda bir ulusa ait olmak kültürel olarak özel ve ayrıksı bir durumken, siyasal vatandaşlık daha evrenselci ve içerici bir özelliğe sahiptir.
#72
SORU:
Fransız tarzı vatandaşlık nedir açıklayınız.
CEVAP:
Vatandaşlık, Fransa’da uygulanma olanağı bulan doğum yeri esasına (jus soli) göre kazanılabilir.
Fransa’da ulus, devletin kurumsal ve teritoryal çerçevesiyle ilişkili olarak kavranmış; ortak kültürün değil, siyasal birliğin vatandaşlığı oluşturduğu düşünülmüştür. Fransız vatandaşlık anlayışı evrenselci, akılcı ve devlet merkezci olmuştur.
Sonuç olarak, Fransa’daki vatandaşlık kavramı devlete siyasal olarak üye olmayı vurgular ve Fransa’daki Cumhuriyetçi vatandaşlık anlayışında devlete ilişkin özelliklere vurgu yapar.
#73
SORU:
Alman tarzı vatandaşlık nedir açıklayınız.
CEVAP:
Vatandaşlık, Almanya’da ortaya çıkan kan-bağına (jus sanguinis) dayalı olarak kazanılabilir.
Alman vatandaşlık anlayışı, tikelci, organik, farklılaşmacı ve etnik merkezlidir. Bunun nedeni Almanya’da ulus fikrinin, ulus-devletten önce ortaya çıkarak gelişmesidir.
Almanya’daki vatandaşlık kavramı Volk adı verilen, soy geçmişi ve kan bağı (Alman olmak) temelinde tanımlanan bir millete dahil olma düşüncesine koşut olarak gelişti. Böylece, Fransa’daki Cumhuriyetçi vatandaşlık anlayışında devlete ilişkin özelliklere vurgu yaparken, Almanya’daki vatandaşlıkta ise etnik bağlar ile eşanlamlı hale geldi.
#74
SORU:
Liberal vatandaşlık ve Cumhuriyetçi vatandaşlık kavramlarını birbirleriyle kıyaslayarak açıklayınız.
CEVAP:
Modern vatandaşlıkla ilgili biri “liberal-bireyci”, diğeri “yurttaş temelli cumhuriyetçi” olmak üzere iki siyasal gelenek bulunmaktadır. Liberal vatandaşlık anlayışında bireyler kamusal düzeyde eşit haklarla donatılmıştır. Cumhuriyetçi vatandaşlıkta ise birey, ulusal siyasal topluluğun bir parçası olması nedeniyle parçalanamaz bir biçimde kamu düzenine aittir. Aralarındaki en temel fark, liberal vatandaşlık anlayışının “statü”, cumhuriyetçi vatandaşlık anlayışının ise “pratik” olarak vatandaşlık anlayışına dayanmasıdır.
Liberal bireyci vatandaşlık anlayışında statüye vurgu yapılmaktadır. Statüye vurgu yapılmasının arkasında, hakların bireylerin içsel bir parçası olması yatmaktadır. Zira liberal vatandaşlık anlayışına göre, bireyler toplumu ve devleti önceler. Burada sözü edilen haklar “doğal” haklar ya da “insan” haklarıdır.
Cumhuriyetçi vatandaşlık anlayışında ise vatandaşlık bir pratik olarak kavramsallaştırılmaktadır. Pratikte temellenen bu anlayışta bir görevler söylemi işbaşındadır. Görevlerin yerine getirilmesi sayesinde, bireyler yurttaş olarak kabul edilir. Bu görevler, yurttaşların kendileri gibi yurttaşlardan oluşan siyasal bir topluluğu tanımlamak, tesis etmek ve devam ettirmek için yapması gereken şeylerle ilgilidir. Bu bağlamda, cumhuriyetçi anlayışta, bireylerin toplumu öncelemediğini aksine, bu anlayışın toplum temelli olduğunu belirtmek gerekir.
#75
SORU:
Halfman (1998) göç olgusunun, modern ulus-devlette iki temel problemin kaynağı olduğuna işaret etmektedir. Bunlar nelerdir?
CEVAP:
Bunlar; sosyal sistemlerdeki herhangi bir üyelik biçiminden dışlanma riski ve ulusal olarak tanımlanan vatandaşlar topluluğundan dışlanma riskidir.
#76
SORU:
Genel olarak, ulus-devlet içindeki göçmenler için iki tane önemli eleyici faktörden söz edilebilir. Bunlar nelerdir açıklayınız.
CEVAP:
Genel olarak, ulus-devlet içindeki göçmenler için iki tane önemli eleyici faktörden söz edilebilir: Becerilere göre ayrımcı uygulamalara tabii olmak ve kültürel özcü anlayışla karşılaşmak. Birincisi, gelir düzeyi ve göçmen statüleri açısından farklılaştırılmış haklar üzerinden sınıflama, seçme ve tabakalaşmaya dayanan tabakalı vatandaşlık sisteminin devamını sağlamaktadır. İkinci eleyici faktör ise kurumsal ırkçılık anlayışının temelini oluşturmaktadır.
#77
SORU:
ABD’de 1964 sonrasında Sivil Haklar Yasası yürürlüğe girdikten sonra ortaya çıkan kurumsal ırkçılık nedir? Örnek vererek açıklayınız.
CEVAP:
Kurumsal ırkçılık, açık ve doğrudan ırkçılıktan farklı olarak, göçmen ve onların çocuklarının eğitim alanında veya iş piyasasında iş ararken karşılaştıkları sistematik olmayan ama işlevleri açısından göçmen çocuklarının ayrımcılığı hissettikleri ve sonuçlarını yaşadıkları bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin, göçmen olduğu başvurulardaki isimlerden anlaşılan göçmen çocuklarının mülakata çağrılmadıkları ya da mülakata çağrılsa bile reddedilme oranlarının diğer eşit durumdaki insanlardan daha yoğun olduğu araştırmalarla ortaya konulmuştur.
#78
SORU:
Eritme potası nedir? Tanımlayınız.
CEVAP:
Eritme potası, azınlık kültürün hakim kültür egemenliğindeki çözülmesinden çok; hakimiyeti oluşturan tüm kültürel yapıların evrim geçirerek, yeni bir kalıp içinde karışmasını ve yeniden oluşmasını ifade etmektedir.
#79
SORU:
Ulus devletin göçmenlere yönelik politikalarını maddeler halinde sıralayınız.
CEVAP:
Ulus devletin göçmenlere yönelik politikalarını şu şekilde sıralayabiliriz.
- Eritme politikası
- Asimilasyon
- Bütünleşme veya Entegrasyon
- Çokkültürcülük
#80
SORU:
Asimilasyon nedir tanımını yapınız.
CEVAP:
Asimilasyon, toplumdaki çeşitli azınlık grupların “devlet politikalarının zorlanması yoluyla” kültürel olarak çoğunluğa benzetilmesi süreci olarak tanımlanmaktadır.
#81
SORU:
Bugün, çokkültürcülüğün merkezi değerleri üç ilkeyle özetlenmektedir. Bunlar nelerdir?
CEVAP: - Birinci ilke, “kültürel çeşitliliğin tanınması”dır.
- İkinci önemli ilke, “toplumsal eşitlik”tir.
- Üçüncü ve son ilke, “toplumsal bütünleşme”dir.
#82
SORU:
Ulus-devlete dayalı olan ve homojen bir ulusla tanımlanan klasik vatandaşlık anlayışının açıkça değişmeye başlamasını sağlayan ve yeni vatandaşlık biçimlerinin tartışılmaya başlanmasının nedenlerine baktığımızda hangi gelişmeler karşımıza çıkar? Sıralayınız.
CEVAP:
Bunlar;
- Sömürgeciliğin sonuna gelinmesine bağlı olarak yükselen kitlesel göç; uluslararası göçle birlikte ulusal devletlerdeki nüfus çokkültürlü ve çok etnikli bir yapıya kavuşmuştur.
- Uluslararası göçün son döneminde göçenlerin eğitim seviyesi yüksek dolayısıyla asimilasyona dirençli kesimlerden oluşması.
- Ulus-üstü örgütlerin yükselişi; çokuluslu şirketler ve devletlerüstü kuruluşlar ulus-devletin “özerkliğini” sınırlandırmakta ve ulus-devletin ekonomik siyasal ve toplumsal alanda almak istediği kararların önüne geçmektedir. Bu anlamda, Ulus-devlet sistemi seçilmiş parlamentoların yetkileri “devletlerüstü” kuruluşlara devredildiği ölçüde zayıflamaktadır. Uluslararası örgütlerin etkinlikleri ve sayısının artması ulus-devletin bazı alanlarda geriye çekilmesine yol açmıştır.
- Liberal ve eşitlikçi değerlerin ulus-devletin dışlayıcı pratikleriyle gerilim içinde olması.
- İnsan haklarının uluslararası hukukun bir enstrümanı haline gelmiştir.
- Kişilerin ya da grupların otantik kültürlerini devam ettirme hakları meşruluk kazanmıştır.
- Ulus-devletin türdeşleştirme yeteneğinin zayıflaması; Uluslararası göçle birlikte homojen olmayan nüfusların arttığı yerlerde “ulus ile yurttaş” arasındaki bağ çözülmektedir. Birey, ulus-devletleri de aşan çoklu ve farklı bağlılık ve sadakat ilişkilerine girmektedir.
- Genel olarak ulus-devlet ve ulus mantığını aşan Avrupa Birliği gibi bölgesel entegrasyon süreçleri ortaya çıkmıştır.
- Sınırların denetimi, malların, fikirlerin, göçmenlerin, sığınmacıların akını ve zorlaması nedeniyle gevşemektedir.
- İletişim teknolojisi ve sosyal medyanın hızla gelişmesi ulus-devlet sınırlarının coğrafi olarak öneminin azalmasına ve insanların ulus-devletin sınırlayıcılığı olmadan da iletişim kurmalarına yol açmıştır.
#83
SORU:
İlk kez Avrupa’da ortaya çıkan ulus-devlet projesinin amacı nedir?
CEVAP:
İlk kez Avrupa’da ortaya çıkan ulus-devlet projesinin amacı; etnik, kültürel ve dilsel farklılıkları bir potada eriterek ortak bir tarih, dil ve kültüre dayalı bir ulus yaratmaktır.Ve bugün ciddi bir meydan okumayla karşı karşıyadır. Bazen “çokkültürlülük” bazen de “çokkültürcülük” olarak adlandırılan bu meydan okuma, özü itibariyle toplumda her türlü tekdüzelik, birlik ve ortaklığı bozan “çeşitlilik” olgusuna vurgu yapmaktadır.
#84
SORU:
Falk’ın vatandaşlığın ulusal sınırların dışında algılanması gerektiği konusundaki yaklaşımları nelerdir?
CEVAP: - Birincisi, Falk’a göre küresel vatandaşlık ruhu yayılmaya başlamıştır.
- İkincisi, Falk’a göre küresel vatandaşlık ekonomik güçlerin küreselleşmesiyle irtibatlı olarak evrensel bir kimliğin oluşmasında büyük bir rol oynamaktadır.
- Üçüncüsü, küresel vatandaşlık, özellikle çevre ve ekonomiye odaklanmaktadır.
- Dördüncü olarak küresel vatandaşlığı, bölgesel siyasi birlikteliklerin oluşmasına bağlayabiliriz.
- Son olarak, küresel vatandaşlık 1980’lerde sosyal hareketlere yol açan uluslararası aktivizmle de ilişkilendirilebilir.
#85
SORU:
Van Steenbergen ekolojik vatandaşlığın çerçevesini belirlemeye çalıştığı üç nokta nelerdir?
CEVAP: - Van Steenbergen’e göre ekolojik vatandaşlık kapsayıcıdır. Çünkü sadece insan haklarını esas alan vatandaşlık tanımlamalarına artı olarak, hayvan haklarını da savunmaktadır.
- Ekolojik vatandaşlık doğaya karşı insanın sorumlulukları üzerinde durmaktadır.
- Ekolojik vatandaşlık küresel ekolojik hakları tanımlar.
#86
SORU:
Soysal’a (1994) göre geleneksel vatandaşlığın ulusal boyutunun değişmesine yol açan dört önemli gelişme vardır. Bunlar hangileridir?
CEVAP:
Bunlar şöyle sıralanabilir:
- Avrupa’da Soğuk Savaş sonrası yaşanan büyük göç dalgası, işgücü piyasasını ulusal sınırların dışına taşırdı. Bu da Avrupa ülkelerinin hâlihazırdaki ulusal ve etnik yapıların daha karmaşık olmasına yol açtı.
- 1945’ten sonra sömürgelerin bağımsızlığına, uluslararası alanda önem kazanmalarına yol açtı. Bu nedenle, söz konusu ülkelerin insanları evrensel haklarını talep etmede daha duyarlı bir hale geldiler. Bunun sonucu olarak da birçok kültür ve kimlik sosyal alana ve vatandaşlık kapsamına alınmış oldu.
- AB gibi farklı göçmenleri barındıran idari yapılar toplumda sosyal hareketliliği sağlayarak yeni aidiyet biçimlerinin oluşmasına fırsat tanıdılar. Burada AB vatandaşlığını örnek olarak verebiliriz. Böylece, haklar artık zorunlu olarak bir ulus devletle özdeşleştirilmek zorunda değildir.
- Küresel söylem yayıldı ve bireysel hakların araçları geliştirildi. Bu haklar yasal bir zeminde dünya düzeyinde insan hakları vurgusuyla dillendirilmektedir