İSLAM AHLAK ESASLARI Dersi İSLAM AHLAK TEORİLERİ soru cevapları:

Toplam 52 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: Nassları tarif etmek için ne gibi terimler kullanılır?


CEVAP: Nasslarda “doğru” ve “yanlış” için pek çok terim kullanılır: hayır, birr, kıst, iksat, adl, hakk, ma’rûf ve takva. Doğru fiiller genelde “salihat”; yanlış ve günah fiiller de seyyiat olarak isimlendirilir. Seyyiat ise günah ve kötülük terimiyle ifade edilir. Doğru ve iyi terimleri genellikle uhrevi bağlamlarda kullanılır. Bu amellerin işlenmesiyle ahirette mükâfata hak edilir.

#2

SORU: Mu’tezile’ye göre bilgi kaça ayrılır?


CEVAP: Mu’tezile’ye göre bilgi zaruri ve mükteseb (kazanılmış) olarak ikiye ayrılır.

#3

SORU: Maturidilik, kendinden önceki ekollerle nasıl bir benzerlik gösterir?


CEVAP: Maturidi, ahlâki sorumluluk ve yükümlülüğün temellendirilmesinde Eş’ari’ye, ahlâki değerler konusunda da Mu’tezile’ye yakın görünür.

#4

SORU: Ahlâki konularda eserler veren Müslüman filozoflar Yunan felsefesinden nasıl yararlanmışlardır?


CEVAP: Ahlâki konularda eserler veren Müslüman filozoflar Yunan felsefesinden üstlendikleri bazı düşüncelerle İslâm akaidi arasında bir terkibe gitmişlerdir. Temeli Kur’an ve Sünnet’e dayalı olan İslâm ahlâkını Yunan felsefesinin tarif ve tasniflerinden istifade ederek sistemleştirmeye çalışmışlardır (Aydın, (1989), s. 10). Ancak burada nassların (Kuran ve hadis) bağlayıcılığını ihmal etmeyip bilinçli olarak reddetmeseler de, onlar için temel bağlayıcı şey felsefi delillerdir. Ahlâk tartışmalarını bazen Kur’an’dan ayetlerle destekleseler de, tartışmalarının neticesini temelde dedüktif (tümdengelimli) akıl yürütmenin verileri belirler.

#5

SORU: “İyilik ve doğru” Kur’an-ı Kerim’de nasıl tarif edilmiştir?


CEVAP: “İyilik ve doğru nedir?” sorusuna Kur’an-ı Kerim’de şöyle bir cevap verilir: “İyilik (birr) yüzünüzü doğu ve batıya çevirmeniz değildir. İyilik Allah’a, ahiret gününe, meleklere, Kitab’a, peygamberlere inanmak; sevdiğin malı yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilencilere vermek; köleyi esaretten kurtarmak; namaz kılmak ve zekât vermektir. Ahitleştiği zaman sözlerini yerine getirenler; sıkıntı, zorluk ve tehlike zamanlarında sabredenler; işte bunlar inançlarında samimi olanlar ve gerçek muttakilerdir” (Bakara/2: 177). Burada iyilik bir dizi iman esası ve amellerle tanımlanmaktadır. Ayetlerin de önermeler şeklinde ifade edildiğini görürüz. Diğer taraftan iyiliğin veya takvanın sadece şekilsel tavır ve davranış meselesi olmadığını destekleyen tarzda hadisler de mevcuttur. İyiyi karakterle ve bunun zıddını kötü niyetle tanımlayan hadisler de mevcuttur.

#6

SORU: Mu’tezile’nin üzerinde ittifak ettiği kaç esas prensip vardır?


CEVAP: Mu’tezile’nin üzerinde ittifak ettiği beş esas prensip vardır.

#7

SORU: İnsanın benzediği diğer varlıklar nelerdir?


CEVAP: İnsan cismani tarafıyla hayvanlara, ruhani tarafıyla da meleklere benzetilir. İnsan aklını ve iradesini “doğru bilgi” ve “salih amel” için kullanırsa ruhi ve ahlâki yüceliğe ulaşır ve insan olarak değer kazanır.

#8

SORU: Ahlâk teorileri kaç ana başlık altında incelenebilir ve bunlar nelerdir?


CEVAP: İslâm düşünürlerinin ahlâk teorilerini farklı şekillerde tasnif etmek mümkünse de biz burada bunları önce iki grup altında toplanabilir: 1- Kuralcı ahlâk teorileri 2- Karakterci ahlâk teorileri.

#9

SORU: Mu’tezile’ye göre kazanılmış (mükteseb)bilgi nasıl elde edilir?


CEVAP: Kazanılmış (mükteseb) bilgi ise ancak akıl yürütme ile edinilebilir. Akıl yürütmenin özü fikirdir. Kazanılmış bilgi delillere dayanan (istidlali) bir bilgi türüdür ve değişmez mutlak bir karakteri vardır. Kazanılmış bilginin vahiy ile elde edilen özel bir türü daha vardır: Vahiy ile elde edilen ahlâki bilgiler zaruri değil, mükteseb bilgi türündendir.

#10

SORU: Hangi tip âlimlerin yazdığı eserler kuralcı ahlâk teorileri kapsamında incelenebilir?


CEVAP: İslâm düşünürleri arasında genellikle hadisçi, müfessir, fukaha ve kelamcıların ahlâk alanında telif ettikleri eserler bu kategoride incelenebilir.

#11

SORU: “Nassi ahlâk” nedir?


CEVAP: Hadisçi, müfessir ve fakihler ahlâki konularda geleneksel, gramatik, edebi ve linguistik kullanımlara dayanarak Kur’an ve hadislere dayalı yorumlar ortaya koyar. Bunların eserleri İslâm ahlâkının ameli hükümlerini ve bu hükümlerin dayandığı dini prensipleri içerir. Bu üç grubun Kur’an ve hadislerin ahlâki prensiplerini izah edip temellendirmeye çalıştıkları oranda ahlâki alana girmelerinden dolayı bu tür ahlâki yaklaşımlara “nassi ahlâk” da denmektedir (Fahri, 2004,s. 29).

#12

SORU: Mu’tezile’nin ahlâk ilmi açısından en önemli gördüğü prensip nedir?


CEVAP: Ahlâk ilmi açısından bunların en önemlisi adalet ilkesidir. Adalet ilkesi Allah, insan, insanın fiilleri ve Tanrı-insan ilişkisi gibi hususlarla ilgilidir. Bu prensibe göre Allah adil olup insanlara asla zulmetmez. Ahirette adil bir şekilde ödüllendirilip cezalandırılabilmesi için, insanın dünyada iyi ve kötü davranışlar arasında tercih yapabilme gücüne sahip olması gerekir. İnsan kendi fiillerinden sorumludur. Onun davranışları üzerinde Allah’ın bir müdahalesi yoktur. Aksi takdirde ilahi irade ile vuku bulan bir fiilden insanın sorumlu tutulması, Allah’ın adaletine ters düşer ve bu da zulmü doğurur. Bundan dolayı Allah’ın adaletinin gerçekleşmesi, insanın fiillerine bizzat kendisinin karar vermesine ve kendi iradesi ile onları yapmasına bağlıdır. Dolayısıyla insanların fiillerini yaratan Allah değil, insanların kendileridir.

#13

SORU: Kaza ve kaderle ilgili pek çok ayet ve hadisin, kelami mezheplerin doğuşundaki etkisi nedir?


CEVAP: Diğer yandan kaza ve kaderle ilgili pek çok ayet ve hadis zaman içerisinde insan iradesi ve hürriyeti hakkındaki çeşitli kelami mezheplere zemin hazırlamıştır. Kaderiye, Cebriyye, Mu’tezile, Eş’arilik ve Maturidilik bunlar arasında sayılabilir.

#14

SORU: Yularıda belirtilen birinci grup müelliflerin haricindeki ikinci grup müellifler, ahlâk teorisini anlatırken nasıl bir muhteviyat seçerler?


CEVAP: İkinci bir grup müellif ise iyilik ve kötülüğü insanın bir sıfatı olarak ele alır. Bunlar için birinci tarz eserlerde derlenen ilke ve kurallar meleke kazanma sürecinde önemli olsa da-, amaç, ahlâki faziletlerin insanın karakterinin bir parçası, yani ikinci tabiatı haline gelmesidir. O zaman iyi fiiller ahlâklı insandan düşünme ve plan sonucunda değil, kendiliğinden sadır olur. Bir anlamda ilke ve kurallar iyi insana yetişme sürecinde yol gösterirken, iyi insan veya kâmil insan ahlâki davranışın kurallarını belirleme konumuna gelir. Bu yolu benimseyenler için önemli olan faziletli insanın özelliklerinin neler olduğunu ve nasıl yetişeceğini tespit etmektir.

#15

SORU: Mutasavvıflara göre nefsin nasıl dereceleri vardır?


CEVAP: Tasavvufta şeytana benzetilen nefis, nefsin henüz terbiye edilmemiş halidir. Bu nefse nefs-i emmâre bi’s-sûi (kötülüğü emreden nefis) denilmektedir. Bu nefis zamanla kendisinden kaynaklanan sorunların farkında varıp, kendi kendisini eleştirmeye başlarsa yeni bir nitelik ve yeni bir isim alır: nefs-i levvâme (kendi kendisini eleştiren nefis). Bu eleştiri başarılı olup, insan iyilikleri yaparak, kötülüklerden uzak durmaya başladıkça, nefis te yeni mertebeler kazanır (nefs-i mutmaine, nefs-i raziye ve nefsi marziyye gibi). Bu mertebeler çeşitli sufiler tarafından beş, yedi ve daha fazla olarak ifade edilmiştir ki, aradaki farklar daha çok teferruatla alakalıdır.

#16

SORU: Ebu’l-Hasan el-Eş’ari Mu’tezile’ye hangi ana meselelerde karşı çıkmıştır?


CEVAP: Ebu’l-Hasan el-Eş’ari Mu’tezile’ye üç ana meselede karşı çıkmıştır: 1- Halku’l-Kur’an: Kur’an-ı Kerim’in yaratılması 2- Ru’yetullah: Allah’ın görülmesi 3- Kulların fiilleri.

#17

SORU: Eş’ari mezhebindeki ahlâk teorisi, nasıl bir zeminde ortaya çıkmıştır?


CEVAP: Ehl-i Sünnet’in itikadi mezheplerinin ilki Eş’ariliktir. Eş’ariliğin kurucusu olan Ebu’l-Hasan elEş’ari önceleri Mu’tezili bir görüşe sahipti. Sonradan onlarla çeşitli konularda görüş ayrılığına düştü. Bunlardan birisi de kulların fiilleri, yani ahlâk alanındadır. Aslında Eş’ari genel bir ahlâk teorisi ortaya koymaktan ziyade muhalifi olan Mu’tezili âlimleri tenkit etmiş ve fikirlerini bu çerçevede yoğunlaştırmıştır. Kendinden sonraki Eş’ari mezhebindeki düşünürler onun temel görüşlerini sistemleştirmişlerdir.

#18

SORU: Ahlâki anlamda siyaset ne anlama gelir?


CEVAP: İnsanın Allah’ın halifeliğine layık olması ancak onun dinin ahlâki ilkelerini araştırıp gereklerini yerine getirmesiyle gerçekleşir ki buna da siyaset denir.

#19

SORU: Ahlak teorisinin ortaya konmasında İslâm düşünürlerinin payı nedir?


CEVAP: Kur’an-ı Kerim her ne kadar İslâmi prensiplerin tümünü içerse de bizlere bir ahlâk teorisi sunmaz. Bu prensiplerin nasıl ortaya konacağı İslâm düşünürleri için büyük önem arz eder. Muhtelif düşünürler çeşitli cihetlerden meseleyi ele alarak, az veya çok sistematik bir ahlâk teorisi geliştirmeye çalışmıştır.

#20

SORU: Ahlâk üzerine yazıp-çizen âlimler hangi tür disiplinlerden gelmektedir?


CEVAP: Ahlâk tek başına bir disiplin olmakla birlikte aynı zamanda pek çok ilim dalının kesiştiği ortak bir alandır. Bunun için bu konuda fikir yürüten İslâm düşünürleri de pek çok alanda söz sahibi önde gelen âlimlerdir. Bunların pek çoğu filozof, fakih, muhaddis, mütekellim ve mutasavvıftır. Bazen tek bir âlimin bu sıfatlardan birkaçını kendi üzerinde taşıdığını da görürüz.

#21

SORU: Ahlâk teorileri geliştiren düşünürler şu temel soruları dikkate alarak görüşlerini ortaya koymuşlardır?


CEVAP: Ahlâk teorileri geliştiren düşünürler şu temel soruları dikkate alarak görüşlerini ortaya koymuşlardır. 1. İnsan nedir? 2. İyi ve kötü fiiller nelerdir? 3. Bir fiili iyi veya kötü yapan özellikler nelerdir? 4. Hangi sebeplerden dolayı iyi davranışlar tercih edilir, kötü davranışlardan da kaçınılır? 5. İyiyi gerçekleştirmek için insan ne yapmalıdır?

#22

SORU: Ahlâki kemal nasıl gerçekleşir?


CEVAP: Ahlâki kemal anlamına gelen ameli kemal, erdemlerin kazanılmasıyla gerçekleşir. İnsan aklının bilfiil olmasıyla da nazari kemale ulaşır. Ahlâki kemal ile nazari kemalin birleşmesiyle de mutluluk ortaya çıkmış olur.

#23

SORU: Maturidiyye nasıl ortaya çıkmıştır?


CEVAP: Ehl-i Sünnet’in itikadi mezheplerinden ikincisini teşkil eden Maturidiyye’nin kurucusu Ebu Mansur elMaturidi gerek Mu’tezili gerekse Eş’arî ahlâk teorilerinin yüz yüze kaldığı problemlere karşılık getirdiği izah tarzı ile kendine has orijinal bir ahlâk teorisi geliştirmiştir.

#24

SORU: Maturidiliğin ahlâki açıdan diğer ekollerden temel farkları nelerdir?


CEVAP: Maturidilik bir taraftan akıl ve vahiy arasında bir denge oluşturarak, genel geçer, bütün insanların aklıyla kavrayabileceği ahlâki değerlerin kendi başlarına var olduklarını söylerken, diğer yandan insanın aklıyla bütün ahlâki değerleri kavrayamayacağını bunun için vahyin, yani Peygamberlerin yol göstermesine ihtiyacı olduğunu vurgular. Diğer yandan insan fiillerinin yaratıcısı olarak Allah’ı görür, buna karşılık insanın bu fiilleri kazanmasındaki sorumluluğunun altını çizer. Maturîdilik böylece vahyin uzağında bir rasyonalizme veya insan iradesini ihmal eden bir cebriliğe düşmekten kurtulur.

#25

SORU: İslâm ahlâk teorisi nedir?


CEVAP: Müslüman âlimlerin ahlâkın temel düşüncesi çerçevesindeki fikri teemmüllerine İslâm ahlâk teorisi denmektedir.

#26

SORU: Ahlâki anlamda kaç türlü siyaset vardır?


CEVAP: Bu anlamda iki türlü siyaset vardır: 1- İnsanın ruhunu, bedenini ve kendine özgü şeyleri sevk ve idare etme sanatı. 2- Kendi dışında kalan diğer insanları sevk ve idare etme sanatı.

#27

SORU: Nassi ahlâk teorilerin ortak özellikleri nelerdir?


CEVAP: Nassi ahlâk teorilerin ortak özelliği ahlâki davranışları izah ederken haram, helal, emir, yasak, yükümlülük, sorumluluk gibi kavramları ön planda tutmalarıdır. Burada belirleyici olan, insanların Allah’ın emir ve yasakları doğrultusunda şekillenen davranış normlarıdır. Ahlâki ana kavramları iyikötünün yerine burada helal-haram çerçevesinde sevap-günah alır. Bunun iki cephesi vardır: Birincisi insanın diğer insanlarla ilişkisi; diğeri de insanın Allah’la ilişkisidir.

#28

SORU: Eş’arî mezhebinin akıl konusunda özellikle üzerinde durduğu husus nedir?


CEVAP: Eş’arî mezhebinin özellikle üzerinde durduğu husus, aklın kendi başına herhangi bir şeyi ahlâki veya dini olarak vazife haline getiremeyeceğidir. Akıl sadece olanı bilir; olması gerekeni, insanın ahlâki olarak neleri yapıp, nelerden uzak durması gerektiğini bilemez.

#29

SORU: Ahlâk hakkında yazı yazan müellifler ahlâki ilke ve kuralları nasıl ifade ederler?


CEVAP: Ahlâk hakkında yazı yazan müelliflerin bir kısmı eserlerinde ahlâki ilke ve kuralları, K. Kerim’den iktibaslar ve Hz. Peygamber’in sözleri ve hayatından hareketle, önermeler veya davranış tasvirleri şeklinde ifade etmişlerdir. “Yalan söylemek kötüdür.” “Sadaka iyidir.” “Bozgunculuk yapma” gibi. Çok sayıda ahlâk kitabı Hz. Peygamber’in siretini -ilgili ayetleri de zikrederek- kendisine konu olarak seçmiştir. Bu tarz eserlere refakat eden diğer bir tür daha gelişmiştir ki, bu eserlerde Hz. Peygamber tarafından emredilen, tavsiye edilen veya yasaklanan fiillerin ahlâki konumları ve bunun makul gerekçeleri ortaya konulmaya çalışılmıştır.

#30

SORU: Mutasavvıflara göre yaratılmışların fiillerinin kaynağı nedir?


CEVAP: Tasavvuftaki tevhid ve tevekkül ilkeleri sufilerin insan fiilleri hakkındaki yaklaşımlarını da etkilemiştir. Sünni mutasavvıflar bu konuda genellikle ehl-i sünnet kelamcıların görüşlerini benimsemekle birlikte tevhidi “bütün yaratılmışların her türlü davranışlarının Allah’tan olduğunu bilmek” tarzındaki tasavvufi yorum onları bu konuda, en azından zahiren, cebriyeye yaklaştırır (Çağrıcı, 2006, s. 118-119).

#31

SORU: Farabi’ye göre ideal başkan kimdir?


CEVAP: Farabi ideal başkan olarak peygamberi görür. Peygamber taakkul ve tahayyül gücüne sahip olup ilahi misyonu sayesinde filozoftan üstündür.

#32

SORU: Nefsin dereceleri nelerdir ve hangi surette şekillenir?


CEVAP: Bunlar bitkisel seviyede beslenme, büyüme ve üreme güçleri; hayvani seviyede hareket etme ve idrak güçleri; insani seviyede de düşünme ve bilme güçleridir. Bu güçler arasında hiyerarşik bir düzen mevcut olup bir alttaki üsttekine hizmet eder. Düşünme ve bilme gücü başlangıçta bir kabiliyet olup, bir takım basamaklardan geçtikten sonra kendisi için mümkün olan en yüksek dereceye ulaşır.

#33

SORU: İnsan da hangi görevleri yerine getirmek amacıyla yaratılmıştır?


CEVAP: İnsan da üç türlü görevi yerine getirmesi amacıyla yaratılmıştır: 1- Yeryüzünü imar etme. Bu görev sayesinde insan hem kendisinin, hem de başkalarının geçimini sağlar. 2- Allah’a ibadet etme. 3- Allah’ın halifesi olma.

#34

SORU: Mu’tezile’ye göre zaruri bilgi nasıl elde edilir?


CEVAP: Zaruri bilgi de ya idrak ile ya da akıl yoluyla elde edilir. İdrak ile elde edilen bilgi ayrıntılara ait olup, bu en açık bilgi türüdür. Zira idrak ile bilinen bir şeyi ispat etmek için delile ihtiyaç duyulmaz. Acı, sıcak ve soğuk hakkındaki bilgimiz bu türdendir. Akıl ile ise genel hakikatlerin bilgisine ulaşılır. Bununla ulaşılan zaruri bilgiye örnek olarak zulmün ve yalan konuşmanın kötü olduğunun bilinmesi verilebilir. Bu tür zaruri bilgi akıl ile akıl sahibi herkes tarafından elde edilir. Zaruri bilgi vahye dayanmaz, çünkü onun bilgisi Allah’ı bilme ve O’na inanmaktan önce gelir. Zorunlu olarak bilinen ahlâki hakikatler akıl sahibi herkes tarafından kabul edilir.

#35

SORU: İnsanı diğer varlıklardan ayıran en temel özellikleri nelerdir?


CEVAP: İnsan akıllı bir varlıktır. İnsanı bütün varlıklardan ayıran asıl özelliği onun yaratılış sebebi de olan aklı ve hakikatleri idrak gücüdür. Canlı varlık olmaları açısından bütün insanlar aynıdır ve herkes fıtraten eşyanın gerçeklerini tanıma kabiliyetindedir (istidad).

#36

SORU: Kur’an-Kerim’deki mükâfat ve ceza yaptırımı meseleleri, ahlâk ekolleri arasında ne gibi tartışmalara sebep olmuştur?


CEVAP: Kur’an-Kerim’de bir taraftan mükâfat ve ceza yaptırımı, diğer taraftan ilahi sevgi ve rızanın dile getirilmesi, daha sonraları ortaya çıkan ahlâk ekolleri arasında farklı tartışmalara neden olmuştur. Fakihler ve kelamcılar, özellikle de Mu’tezililer mükâfat ve ceza üzerine vurgu yaparlarken, sufiler daha ziyade Allah’ın sevgisini ön plana çıkarırlar.

#37

SORU: Mu’tezile öğretisindeki beş esas prensip nedir?


CEVAP: Mu’tezile öğretisindeki beş esas prensip (usul-i hamse) şunlardır: 1. Tevhid 2. Adalet 3. Emir bi’l-ma’ruf nehiy ani’l-münker: Kötülüğe karşı koymak ve iyiliği emretmek, bunun için çalışmak bütün Müslümanların üzerine farzdır. 4. Vaad ve va’îd: Allah’ın iyilik yapanlar mükâfatlandırması, kötülük yapanları cezalandırması zorunludur. O’nun tövbe etmedikçe hiç kimseyi affetmesi mümkün değildir. 5. Menzile beyne’l-menzileteyn: Büyük günah işleyenler ne Müslüman ne de kâfir sayılırlar, bu ikisi arasında bir konumdadırlar. Bunun için ahirette ne cennet ne de cehenneme giderler; bu ikisinin arasında A’raf denilen yerde tutulurlar.

#38

SORU: İkinci grup eserleri hangi tür müellifler kaleme almıştır?


CEVAP: Bu tür eserler öncelikli olarak sufiler tarafından telif edilmişler; ama zamanla filozoflar da daha farklı bir kavramsal çerçeve ile ahlâk hakkında, ahlâklı insanı keşfetme amacına matuf nazari sistemlerini geliştirmişlerdir.

#39

SORU: Eş’ari’nin, fiillerin yaratıcılığı hakkındaki görüşü nedir?


CEVAP: Eş’ari’ye göre insan, fiillerinin yaratıcısı değildir. Hayır ve şerrin yaratıcısı Allah’tır. Şerrin Allah tarafından yaratılması bir zulüm sayılamaz, zira fiiller Allah’a nispetle bir değer taşımaz. Değerler de fiillerin değişmez nitelikleri değildir. İyi ve kötü, Allah’ın emir ve yasaklarıyla belirlenir. Şu halde sadece insanlara nispetle ve ancak emir ya da yasak şeklindeki bir hitaptan, yani vazifenin tevcih edilmesinden sonra fiiller değer kazanır ve mükellefiyet gerçekleşir.

#40

SORU: Ahlak teorisi nedir?


CEVAP: Ahlâkın temel kavramlarını, ilkelerini ve kurallarını temellendiren düzenli ve tutarlı açıklamalara ahlâk teorisi denilir.

#41

SORU: Bir varlığın değeri hangi kıstaslara göre azalır veya artar?


CEVAP: Bir varlık hangi amaç için yaratılmışsa, onun değeri ancak uğruna yaratıldığı vazifeyi hakkıyla yerine getirmesiyle tamamlanır. Değerini yitirmesinin nedeni de o amacın dışına çıkması veya yerine getirememesidir. İnsan da Allah’ın halifesi olmaya, ibadete ve yeryüzünü imara uygun bir varlık olma özelliğini yitirirse değerini kaybeder (İsfahani, 2003).

#42

SORU: Kuralcı ahlâk teorilerinin ortak özelliği nedir?


CEVAP: Kuralcı ahlâk teorilerinin ortak özelliği bunların ahlâki davranışları önermeler, emir ve yasaklar veya iyi ve kötü fiillerin tasviri şeklinde ifade etmeleridir. “Yalan söylemek kötüdür.”, “Cömertlik iyidir.”, “Yalan söyleme”i “Dosdoğru ol” “Hz. Peygamber muhatabı konuşurken onu dikkatlice dinler, sözünü kesmezdi.” gibi.

#43

SORU: İslâm düşüncesinde iyilik veya kötülüğe meyilli olmak bakımından insan nasıl bir varlık olarak görülür?


CEVAP: Müslüman düşünürlerin çoğuna göre Allah insanı saf ve temiz olarak cismani ve ruhani tarafı olan bir eşref-i mahlûkat olarak yaratmıştır. İnsan mutlak iyi olmasa da, kötü değildir. İyiye de kötüye de meyyal olmakla birlikte, hayra daha yatkındır.

#44

SORU: Ahlâki ilke ve kuralları, K. Kerim’den iktibaslar ve Hz. Peygamber’in sözleri ve hayatından hareketle kaleme alan müelliflerin bu eserleri daha çok hangi disiplinden gelen âlimler tarafından yazılmıştır?


CEVAP: Bu tür eserler daha çok muhaddisler, fakihler ve kelam âlimleri tarafından yazılmıştır.

#45

SORU: Mu’tezili âlimlere göre ahlâki değerlerin başlıca özellikleri nelerdir?


CEVAP: Mu’tezile’ye göre insan aklının ahlâki değerler hakkındaki bilgisi zorunlu bilgiler grubuna girer. Mutezili kelamcılar ahlâki vazifelerin iyiliği ve gerekliliği hakkındaki bilgilerin akli bilgiler olduğunu kabul etmişlerdir. Mu’tezileye göre ahlâki değerler mutlaktır, bu değerler fiillerin değişmez nitelikleridir. Onlara göre akıl ve din fiillere değer yüklemez, yalnızca onlarda zaten bulunan nitelikleri açığa çıkarır. Böylece aklın iyi ve kötü, görev ve sorumluluk konularında ulaştığı bilgiler kesindir. İyi ve kötüyü aklıyla bilen insan aynı zamanda istitaat sahibi olmalıdır. İnsan iyi (hayır) ve kötüden (şer) birini hür iradesiyle seçme ve yapma gücüne sahiptir.

#46

SORU: Mu’tezile’de bir fiilin ahlâken iyi veya kötü olduğuna karar verirken o fiilin sağladığı fayda (menfaat) ile verdiği zarar ne ölçüde belirleyici olur?


CEVAP: Mu’tezile’de bir fiilin ahlâken iyi veya kötü olduğuna karar verirken o fiilin sağladığı fayda (menfaat) ile verdiği zarar esas alınmaktadır. İnsan aklı, fiillerin neticesinde ortaya çıkacak fayda ve zararı ölçebilecek güçtedir. Bir fiilin ahlâki kötülüğünün nihai ölçüsü acı ve ıstıraptır. Zulüm, başkasına karşı yapılan zararlı fiildir. Zarar ise kendinde herhangi bir fayda olmayan her türlü acı ve ıstıraptır. Mu’tezile adaleti fayda ile tarif ederken, faydayı da haz, sevinç veya bunların ikisini birden veren şey olarak görür. Salah kavramını fayda ile eş anlamlı kullanan Mu’tezile, Allah’ın insanların faydasına olan şeyi (salah) emretmeye; zararına olanı da yasaklamak zorunda olduğuna inanır.

#47

SORU: Tasavvufi ahlâk teorisi, neden “Karakterci Ahlâk Teorileri” kapsamına girer?


CEVAP: Tasavvufi ahlâk teorisini “Karakterci Ahlâk Teorileri” başlığı altında ele almamızın nedeni sufilerin ahlâk tarifinden kaynaklanmaktadır. Sufilerin çoğu tasavvufu bir hal ve yaşama tarzı olarak tarif ederken ahlâkı “nefiste yerleşmiş bir meleke” olarak görürler.

#48

SORU: Ahlâkla felsefenin insan ve ahlâkı incelerken bunların birbirlerine olan öncelikleri konusundaki benzerlikleri nedir?


CEVAP: Ahlâkla ilgilenen çoğu Müslüman düşünürün yaptığı gibi felsefede de “ahlâk nedir” sorusundan önce “insan nedir” sorusuna cevap aranır. Daha sonra insanın nereden gelip nereye gideceği mebde ve mead), akibetinin ne olacağı sorularına cevaplar aranırken insan için neler değerlidir sorusuna gelinir.

#49

SORU: Ahlâk, İslâm felsefesinde değerlendirilirken tek başına mı yorumlanır?


CEVAP: Hayır, İslâm felsefesinde ahlâk neredeyse pek çok alanın kesişme noktasında durmaktadır. Bu bakımdan psikolojiyi ahlâktan, ahlâkı da din ve siyasetten ayrı ele almak mümkün değildir. Felsefe’yi teorik (nazari) ve pratik (ameli) olarak ikiye ayıran filozoflara göre bu iki felsefenin tek bir şahısta toplanmasıyla hakiki saadet tam olarak gerçekleşir.

#50

SORU: Mutsavvıflara göre nefsin faaliyetlerini önlemenin yolu nedir?


CEVAP: Tasavvuf ahlâkında insanın ruhu meleğe, nefsi de şeytana benzetilmiştir. Sufilere göre hem dinin hem de aklın reddettiği bütün kötü huyların ve çirkin davranışların kaynağı nefistir. Bu yüzden ahlâki kötülükler ancak riyazet ve mücahede yoluyla nefsin kötüye meyletmesini engellemek ve onu kötü huylardan arındırmak suretiyle önlenebilir.

#51

SORU: Maturidiyyenin fiillerin yaratıcılığı hakkındaki görüşü nedir?


CEVAP: İnsan fiillerinin kimin tarafından yaratıldığı sorusuna verdiği cevapla meseleye yeni bir boyut kazandırmıştır. Ona göre ahlâki olanlar da dâhil insan fiilleri bir yönden Allah’a ait, diğer yönden de insana aittir. İnsan fiillerini Allah yaratır, insan da bu fiilleri kesbeder (kazanır). Fiillerin Allah tarafından yaratılması gerçeği ise insana o fiilleri yapma konusunda bir zorunluluk yüklemez. Herkes fiillerinde hür olduğunu hissi olarak bildiği için bu tür bir zorunluluk mümkün değildir.

#52

SORU: Maturidi’nin ahlâk teorisinde ahlâki fiiller kaça ayrılır?


CEVAP: Maturidi’nin ahlâk teorisinde ahlâki fiiller ikiye ayrılır: 1- Kendinde iyi veya kötü olanlar (Mutlak ahlâkî değerler) 2- Bir ihtiyaca, duruma, başlangıç ya da sonuca göre iyi veya kötü olanlar (Göreli ahlâkî değerler).