İSLAM İBADET ESASLARI Dersi İBADET soru cevapları:

Toplam 58 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: İbadet kimin için yapılır ve bunun amacı nedir?


CEVAP: İbadet ancak Allah için yapılır. İbadet, Yüce Yaratıcı karşısında boyun bükmenin zirvesi ve O’na olan sevginin bir sonucu ve göstergesidir. Onun için ibadette temel amaç, Allah için yapmak, O’nun hoşnutluğunu kazanmak ve nimetlerine şükretmektir. Allah’tan başkasına ibadet edilmez ve ibadette aracı kullanılmaz. İbadet doğrudan Allah’a yapılır. Çünkü insanları yaratan, eşsiz nimetlerle donattığı hayatı onlara veren ancak O’dur. Yaratılmışların ibadet nitelikli saygı ve bağlılıklarını sunmaya Allah’tan başka lâyık bir başka varlık da yoktur. “Ancak sana ibadet eder ve ancak senden yardım dileriz” ayeti bu ilkeyi açıkça ifade etmektedir (el-Fâtiha 1/5)

#2

SORU: Dar ve özel anlamda ibadet nedir?


CEVAP: Dar ve özel anlamda ibadet ise, Allah ve Resulü tarafından yapılması istenen, niyete bağlı olarak yaratana karşı saygı ve boyun eğmeyi ifade eden ve yapana sevap kazandıran belirli davranış biçimleridir. Fıkıh literatüründe ibadet yaygın olarak bu özel anlamda kullanılmaktadır.

#3

SORU: İbadet sözkonusu olduğu zaman “mükellef” kelimesi ne ifade eder?


CEVAP: İbadetle yükümlü ve sorumlu olan kimselere “mükellef” yani yükümlü denir. Yükümlü olabilmek için akıl ve beden bakımından belli bir olgunluğa erişmek gerekir. Buna âkil ve bâliğ olm şartı denilir.

#4

SORU: İbadetin şeklinin zamana ve çağın gereklerine göre değişebilmesi sözkonusu mudur?


CEVAP: İbadetler dinin değişime açık olmayan sahasını oluştururlar. Bu sebeple ibadet, Kur’ân’ın emrettiği, Hz. Peygamber’in de uygulamalarıyla şekil ve sınırlarını çizdiği biçimde yapılmalıdır. Çağların geçmesi ve şartların değişmesi, hiç kimseye namazın şeklini, orucun mahiyetini, haccın icra biçimini değiştirme yetkisi vermez. Konumu ve bilgi seviyesi ne olursa olsun, Peygamber dışında hiçbir kimsenin böyle bir yetkisi yoktur. Bunun için “çağa uydurma ve kolaylaştırma” adıyla ibadetlerin mevcut şekillerini değiştirmeye çalışmak, fayda yerine zarar vermektedir. Çünkü dinin temelini oluşturan ibadetlere yapılacak bu gibi müdahaleler insanların dine bağlılıklarını ve samimiyetlerini zedelemekte ve sarsmaktadır.

#5

SORU: “Taabbüd” nedir?


CEVAP: Bir davranışın ibadet olabilmesi için, inanılarak, samimiyetle, iyi niyetle ve dünyaya ait bir menfaat beklemeden yapılması gerekir. Buna taabbüd anlayışı denilir. Taabbüd, ibadeti öncelikle sırf ibadet olduğu için ve Allah’ın emrine olan bağlılığı ve saygıyı ifade etmek için yapmak demektir. Bu, ibadetlerde temel bir ilkedir.

#6

SORU: “Kurbet” ne anlama gelir?


CEVAP: Yakınlık anlamına gelen kurbet, insanı manevî olarak Yüce Allah’a yaklaştıran her bir güzel iş anlamındadır.

#7

SORU: Kur’ân’a göre kimler ibadet eder?


CEVAP: Kur’ân’a göre ibadet sadece insana mahsus bir eylem ve özellik değildir. Evrendeki canlı cansız bütün varlıklar kendi özelliklerine göre Yüce Yaratıcı’ya ibadet etmektedir (el-İsrâ1 7/44). Fakat biz aynı cinsten olmamızdan olayı sadece insanların ibadetini görüp anlayabiliyoruz.

#8

SORU: İbadetin, yaratıcıya karşı olan bakış açısı bakımından insan üzerinde ne gibi etkileri vardır?


CEVAP: İbadet, evrende insanın yerini, konumunu ve sorumluluğunu göstermesi bakımından çok önemli bir dinî yükümlülüktür. İbadet eden insan her şeyden önce yaratıcısını tanır. O’nun büyüklüğünü, yüceliğini, eşsizliğini kavrar. İbadetiyle O’na yakın olmak, rahmetinden ve merhametinden faydalanmak ister. Kendisine verdiği nimetlere şükretmek için ibadeti en güzel bir vesile bilir. Kusurlarının bağışlanmasını bu yolla talep eder. İyi işler yapması konusunda Rabbinin yardımına başvurur. Kötü işlere düşmeye fırsat vermemesi için de O’na yakarır.

#9

SORU: İbadet sözkonusu olduğu zaman “ehliyet” kelimesi ne ifade eder?


CEVAP: Ehliyet, kişinin dinî ve hukukî bakımdan sorumluluk taşımaya elverişli olmasıdır. Bu durumda olan kimseler artık kendi iradeleriyle hareket edebilecek olgunluğa eriştikleri için yaptıkları fiillerden, söz ve davranışlardan da kendileri sorumlu olurlar.

#10

SORU: Kur’ân’a göre insanın yaratılış gayesi nedir?


CEVAP: Kur’ân insanın yaratılış gayesinin Allah’a ibadet olduğunu açıkça ifade etmektedir (ez-Zâriyât 51/56). Aynı zamanda ibadetin en doğru yol ve yöntem olduğu da Kur’ân’da defalarca anlatılmaktadır (Âl-i İmrân 3/51; Meryem, 19/36).

#11

SORU: İbadet ve doğurduğu faydalar arasında nasıl bir neden-sonuç ilişkisi vardır?


CEVAP: İbadetin hem bireysel hem de toplumsal bir takım faydaları da vardır. Fakat bunlar ibadetin amacı değil sonucudur. Müslümanlar bu faydaları elde etmek için ibadet etmezler. Allah’ın rızasını kazanmak için yaptıkları ibadetler bu güzel sonuçları doğurur. Bunlara ibadetlerin sırları ve hikmetleri denilir. Mesela namaz kişiyi Allah’a yaklaştırır, ruhu ve iradeyi güçlendirir, insanı sabra ve şükre alıştırır. Özellikle cemaatle kılınan namaz topluluk bilincini geliştirir, sosyal dayanışmaya katkı sağlar.

#12

SORU: “İbadet” kelimesinin dinî anlamı nedir?


CEVAP: “İbadet”, her şeyin yaratıcısı olan Allah’a içten gelerek ve gönüllü olarak yönelmek, boyun eğmek ve iteat etmektir.

#13

SORU: 5 vakit namazın günün belli zamanlarına yayılma hikmeti ne olabilir?


CEVAP: Dinî bilincin ve Allah ile iletişimin canlı tutulmasıdır. Allah ile canlı tutulan iletişim insana ahlaki erdemler kazandırır. İbadetin kazandırdığı ahlaki özellikler sayesinde insan öncelikle kendi içinde tutarlı, kendisiyle barışık hale gelir. Bu barışık olma hali ailelerine, komşularına ve yaşadıkları her ortam ve çevreye yansır.

#14

SORU: İbadetin his dünyasında nasıl bir etkisi vardır?


CEVAP: Geniş anlamıyla ibadet olan zikir, fikir ve şükür kulluğun özetidir. Bunları özetleyen dua, bütün yönleriyle duayı özetleyen de namaz ibadetidir. Çünkü namaz kulun bütün organlarıyla Allah’a yönelmesi, manevi huzuruna doğru yol alması, yücelmesi ve Rabbi ile iletişim kurmasıdır. Bu şekilde iletişim kurabilenler ibadetlerinden tarif edilemez hazlar alırlar. Dilleri hayır söyler, gözü hayırda olur, kötü şeylere kapadığı kulağını iyi şeylere açık tutar, eli, ayağı ve bütün organları iyi işlere doğru hareket eder (Buhârî, “Rikâk”, 38).

#15

SORU: Kurbet ile ibadetin farkı nedir?


CEVAP: Kurbet ibadetten daha kapsamlıdır. Kendisinden sevap beklenen ibadet daima niyete ihtiyaç gösterdiği için, kurbet olarak adlandırılan bir davranış her zaman ibadet olarak nitelendirilemez. İbadet anlamı taşımayan kurbette ise niyet aranmaz.

#16

SORU: Sistematik ve şekle bağlı ibadet nedir?


CEVAP: İslâm’ın temel şartlarını oluşturan namaz, oruç, zekât, hac bu tür ibadetlerin belli başlılarıdır. Bunların yanında, kurban kesme, i‘tikâf, Kur’ân okuma gibi davranışlar da bu anlamıyla ibadetin en meşhur örnekleridir. Adak, yemin, keffâretler ile haram ve helaller de ibadet kavramına dâhildir.

#17

SORU: Müstehab nedir?


CEVAP: Güzel görülen, sevimli ve tercih edilen amel demektir. Hz. Peygamber’in ba-zan işleyip, bazan terk ettiği, İslâm âlimlerinin dinî bakımdan uygun ve güzel bulup işlediği işlere “müstehab” denir.

#18

SORU: İnsanın fıtrî tabiatı bakımından ibadete olan genel temayülü nasıl seyreder?


CEVAP: İbadet etmek hem imanın doğal sonucu hem de insanın fıtratında var olan bir duygu ve ihtiyaçtır. İnsanlık tarihinde bir şeye tapmayan insan yoktur. Putlara tapmak da aslında insanın ibadet ihtiyacından doğmuştur. Ancak Allah’tan başkasına tapanlar bu ihtiyacı yanlış yollardan karşılamaya çalışmışlardır. Bunun için Kur’ân’ın en çok vurgu yaptığı husus ibadetin ihlâsla yani sadece Allah için yapılmasıdır ( Tâhâ 20/14; el-Beyyine 98/5; el-Kevser 108/2). Çünkü Allah’tan başka ibadete layık olan gerçek bir mabud yoktur.

#19

SORU: İlâhiyât, içerik olarak neleri konu edinir?


CEVAP: İlâhiyât, Allah’ın varlığını, birliğini, sıfatlarını ve fiillerini, yani yaratıp var etmesini ve tüm varlık âlemiyle olan ilişkisini konu edinir.

#20

SORU: Geniş anlamda ibadet nedir?


CEVAP: Geniş anlamda ibadet, mükellef yani yükümlü olan herkesin Allaha karşı duyduğu saygı ve sevginin sonucu olarak Onun rızasına uygun ve iradeye dayalı bütün davranışlarını içine alır.

#21

SORU: Kur’ân’da ibadetlerin nasıl yapılacağı hakkındaki içerik nelerdir?


CEVAP: Dinin birinci ve temel kaynağı olan Kur’ân’da ibadetlerin nasıl ve ne şekilde yapılacağı üzerinde ayrıntılı olarak durulmamıştır. İlgili ayetler, büyük ölçüde ibadetin mahiyetini, ibadetin kime ve nasıl yapılacağını anlatmaktadır.

#22

SORU: Sözlükte “ibadet” kelimesinin karşılığı nedir?


CEVAP: “İbadet”, sözlükte “boyun eğme, alçak gönüllü olma, iteat, kulluk, tapma, tapınma” gibi anlamlara gelir.

#23

SORU: Malî-bedenî ibadet nedir?


CEVAP: Yerine getirilmesi için aynı anda hem mal hem de sağlıklı bir beden gerektiren ibadetlerdir. Bunun başlıca örneği hacdır. Hac ile yükümlü olabilmek için belli bir malî güce sahip olmak gerektiği gibi, bedenen de sağlıklı olmak şarttır. Sağlığı yerinde ancak hacca gidip dönecek kadar mal varlığı olmayan veya gerekli mal varlığı olduğu halde hac fiillerini yapacak kadar sağlıklı bulunmayan kimseler bu ibadetle bizzat yükümlü değillerdir. Ancak varlıklı olanlar, gerekli masrafları karşılayarak başkalarını kendi yerlerine hacca gönderebilirler.

#24

SORU: Bedenî ibadet nedir?


CEVAP: Ağırlıklı olarak bedenle yapılan, yerine getirilmesi için beden sağlığı ve hareketi gereken ibadetler bu grubta yer alır. Namaz kılmak ve oruç tutmak bedenî ibadetlerin başlıca örnekleridir. Bedenî olarak sağlıklı olmayan kimseler oruçla yükümlü olmazlar. Şartlarına uygun bir namaz kılabilmek için de bedenin hareketlerine ihtiyaç vardır. Bu gibi ibadetleri kimse başkasının yerine yapamaz; ibadetin yerine getirilmesinden her mükellefin kendisi sorumludur.

#25

SORU: İbadet, her insanda aynı etkiyi mi doğurur?


CEVAP: İnsanlar arasında bireysel farklılıkların olduğu bir gerçektir. Aynı işi yapan iki kişinin bile farklı duygular yaşadıkları olur. İbadetin hikmet ve faydaları da bireylere, onların sahip olduğu dinî bilinç ve seviyeye göre farklı olabilir. Bazı insanlar için ibadetin amacı sadece kulluk imtihanını kazanmaktır. Başka bir seviyedeki insan için ibadetin amacı nefsin terbiye edilmesi ve disiplin altına alınmasıdır. Daha üst bir seviyede olanlar için ise Allah’a ibadet, bunların da üstünde ve ötesinde anlamlar taşır.

#26

SORU: İbadet ve gönüllülük arasında nasıl bir ilişki vardır?


CEVAP: İbadetlerde gönüllülük esastır. Baskı altında ve içten gelmeden yapılan ibadetler insana gereken hazzı vermez. İnsan Allah’ın kulu olduğu için O’na ibadet etmeye mecburdur. Fakat bu mecburiyeti aklı sayesinde kendisi hissetmelidir. İnsanı özgür bırakan Allah kimseyi ibadete zorlamamaktadır. Aksine, önemini ve güzel sonuçlarını anlattığı ibadete onların kendilerini zorlamalarını istemektedir.

#27

SORU: Vakte bağlı olan ibadetlerin özelliği nelerdir?


CEVAP: Yerine getirilmesi için dinin belli bir vakit tayin ettiği ibadetlerdir. Vakte bağlı olmaları dolayısıyla bunlara “mukayyed ibadet” adı verilir. Bu gibi ibadetlerin bir başlangıç bir de bitiş vakti vardır. Bunlar vaktinden önce yerine getirilemezler. Dinen geçerli bir mazeret olmadan vaktinden sonraya bırakılırsa mükellef günahkâr olur. Bu ibadet türünde mükellefiyet hem fiilde hem de tayin olunan vakittedir. Yani mükellef istenen ibadeti tayin edilen vakitte yapmak mecburiyetindedir. Ramazan orucu, fıtır sadakası, hac ve beş vakit namaz bu tür ibadetlerdendir.

#28

SORU: Nübüvvât, içerik olarak neleri konu edinir?


CEVAP: Nübüvvât, vahiy ve vahyi getiren melek ile tüm meleklere iman ve vahyin toplanıp yazıldığı Kitap (Kur’an) ile tüm ilâhî kitaplara imanı konu edinir.

#29

SORU: İbadetlerin derinlikli olarak nasıl yapılacağı Kur’an’da açıklanmadığından, bu gibi meselelere dair referanslar nereden alınır?


CEVAP: İbadetlerin nasıl ve ne şekilde icra edileceğini Hz. Peygamber’in söz ve fiillerinden öğrenmekteyiz. Nitekim o, ibadetlerin nasıl yapılacağının kendisinden öğrenilmesi gerektiğini açıkça ifade etmiştir. “Benim namaz kılışıma bakın ve namazınızı öyle kılın” (Buhârî, “Ezân”, 18), “Haccın nasıl yapılacağını benden öğrenin” (Nesâî, “Menâsik”, 220) gibi hadisler bu duruma işaret etmektedir. Buna göre Kur’ân-ı Kerim’de adı geçen ve ana çatısı oluşturulan ibadetlerin ayrıntılı biçimlemesini sünnetten öğrenmekteyiz.

#30

SORU: Bedenle ve malla yapılmasına göre ibadet kaç çeşittir?


CEVAP: İbadetler bedenî, malî ve hem bedenî hem de malî olmak üzere üç kısma ayrılır.

#31

SORU: Sorumlu olan kişiler bakımından ibadet kaça ayrılır?


CEVAP: Bu açıdan ibadetler aynî ve kifâî olarak ikiye ayrılır.

#32

SORU: Çağın imkânlarını kullanmak, ibaedete engel teşkil eder mi?


CEVAP: İbadetlerde değişiklik yapılamayacağı ilkesi, ibadetin icrası için çağın imkânlarından yararlanmaya engel değildir. Daha geniş kitleye duyurulması amacıyla, ezan okurken, büyük ve geniş mekânlarda namaz kılınırken hoparlör kullanılması, Kâbe’yi tavaf esnasında özürlülerin tekerlekli sandalyelerden yararlanması örnek olarak verilebilir.

#33

SORU: İbadetin şeklinin Hz. Peygamber tarafından belirlenmesinin temel sebep ve sonuçları nelerdir?


CEVAP: Hz. Peygamber tarafından belirlenen biçim ve şekiller ibadetlerde birliği, düzeni ve aynı zamanda yapılabilirliği sağlamaktadır. Aksi halde her insana ve her çağa göre bir namaz şekli ortaya çıkar. Bu da dinin kuşatıcılığına ve ibadetlerin birleştiriciliğine gölge düşürür. Buna göre mevcut ibadet şekillerinin korunup içlerinin doldurulması gerekir. Bu da, ibadet bilincinin geliştirilmesi, ibadetin kazandırması gereken manevi ve ahlaki faydaların artırılmasıyla olur.

#34

SORU: Mekruh nedir?


CEVAP: Allah ve Resulü’nün, kesin ve bağlayıcı olmayan bir tarz ve üslupla yapılma-masını istediği fiile mekruh denir. Hem haram hem de mekruh, yasaklanan ya da hoş karşılanmayan veya çirkin olan fiilleri ifade eder.

#35

SORU: Aynî ibadet nedir?


CEVAP: Mükelleflerin her biri tarafından bizzat yerine getirilmesi gereken ibadetlerdir. Bu gibi ibadetlerde hem mükellefin kendisi hem de fiil aynı derecede önemlidir. Bu sebeple aynî ibadeti her bir mükellefin kendisi yerine getirmesi gerekir. Başkasının yapmasıyla diğer mükellefin sorumluluğu ortadan kalkmaz. Beş vakit namaz, oruç ve zekât böyledir.

#36

SORU: Kifâî ibadet nedir?


CEVAP: Mükelleflerin her biri tarafından bizzat ve ayrı ayrı değil de, hepsinden yapılması istenen ibadetlerdir. İlk anda yapılması istenen ibadetin muhatabı tüm mükelleflerdir. Bu gibi ibadetlerde mükellefin kendisi değil, yapılması istenen fiil önemlidir. Dolayısıyla mükelleflerin bir kısmı ibadeti yerine getirince diğerleri sorumluluktan kurtulmuş olur. Fakat hiçbiri yapmazsa hepsi sorumlu ve günahkâr olur. Kifâî ibadeti yapabilecek durumda sadece bir kişi varsa onun hakkında artık bu kifâî olmayıp aynî ibadete dönüşür. Ölen bir Müslümanın cenaze namazını kılmak böyledir.

#37

SORU: Vakit açısından ibadetler kaça ayrılır?


CEVAP: İkiye ayrılır: Vakti olan ibadetler, vakitten bağımsız ibadetler.

#38

SORU: Mubah nedir?


CEVAP: Allah veya Resulü’nün, mükellefi yapıp yapmamakta serbest bıraktığı fiile “mubah” denir.

#39

SORU: Vakitten bağımsız ibadetlerin özellikleri nelerdir?


CEVAP: Yerine getirilmesi için dinin belli bir vakit tayin etmediği ibadetlerdir. Vakte bağlı olmamaları dolayısıyla bunlara “mutlak ibadet” adı verilir. Bu gibi ibadetlerde esas olan istenen fiilin yerine getirilmesidir. Mükellef bunları istediği vakitte edâ edebilir. Edânın ertelenmesinde mükellefe bir günah yoktur. Fakat vakti girince mükelleflerin bu gibi ibadetleri edâya gayret göstermeleri daha iyi olur. Çünkü insanın ne zaman öleceği belli değildir. Keffâretler, vakti belirlenmemiş adaklar, kazâ namazı ve orucu bu tür ibadetlerdendir.

#40

SORU: Farzlar kaça ayrılır?


CEVAP: Farzlar; farz-ı ayn ve farz-ı kifâye olmak üzere ikiye ayrılır.

#41

SORU: Malî ibadet nedir?


CEVAP: Ağırlıklı olarak malla yapılan, sorumlu tutulabilmek için belli bir mal varlığı gerektiren ibadetlerdir. Zengin sayılan Müslüman mükelleflerin zorunlu olarak vermesi gereken zekât ve her Müslümanın kendi imkânına göre gönüllü olarak verdiği sadaka şeklindeki yardımlar bu kısımda yer alır. Bu gibi ibadetleri yükümlü olanlar bizzat yapabileceği gibi, vekil tayin ettikleri kimseler aracılığıyla da yerine getirebilirler.

#42

SORU: Fıkıhta “mükellefin fiilleri” adı da verilen teklifî hükümlere göre Hanefi fıkhında mükellefin fiilleri nelerdir?


CEVAP: Hanefi fıkıh bilginlerine göre mükellefin fiilleri şunlardır: Farz, vacip, sünnet, müstehap, mubah, haram ve mekruh.

#43

SORU: İbadet bakımından “farz” nedir?


CEVAP: Allah veya Resulü tarafından kesin delille emredilen ve ifade ettiği anlamda tereddüt bulunmayan eylemlerdir.

#44

SORU: İbadetlerin ifası sırasında maddiî-manevî hayat arasındaki ilişki nasıl olmalıdır?


CEVAP: İbadetlerin ifası sırasında maddi ve ruhi hayat arasındaki dengeyi gözetmek ve aşırılıktan kaçınmak esastır. Zira İslâm bir denge dini olduğu için din ile dünya arasında da gerekli dengeyi kurmayı emretmiştir. Bu ilkeye göre ne dünya dine, ne de din dünyaya feda edilir. Aksine bunlar arasında makul bir denge kurulur (elBakara 2/200-202; el-İsrâ 17/18; el-Kasas 28/77).

#45

SORU: İbadetlerin ölçüsü hakkında Hz. Peygamber’in görüşleri nelerdir?


CEVAP: Ancak bu gibi ibadetler aile, iş ve toplumsal hayatı aksatacak aşırılıkta olmamalıdır. Bu konuda da en büyük örnek Hz. Peygamber’dir. O, aşırılığa kaçmadan dengeli bir dinî hayat yaşamış, ümmeti için de bunu önermiştir. Dünya ve ibadet hayatı arasında olması gereken dengeyi kuramayıp aşırılığa kaçan bazı arkadaşlarını uyarmıştır.

#46

SORU: Hz. Peygamber, dünya-ibadet ilişkisi arasında kurulması gereken denge hakkında nasıl uyarılarda bulunmuştur?


CEVAP: Dengeyi ibadet lehine fazla kaçıranları uyarırken, insanın üzerinde kendisinin ve aile fertlerinin hakkı olduğunu ifade etmiştir. Kendi hayatında söz konusu dengeyi nasıl kurduğunu anlatırken de, Allah’tan en çok sakınan ve O’na en çok ibadet eden birisi olarak hem ibadet ettiğini, hem dinlendiğini hem de ailesiyle ilgilendiğini söylemiştir (Buhârî, “Nikâh”, 1; Müslim, “Nikâh”, 5). Hz. Peygamber’in şu hadisleri dinde dengenin gerekliliğine işaret etmektedir: “Ey insanlar! Dinde aşırılıktan sakınınız” (Nesâî, “Menâsik”, 217), “Ey insanlar! Siz orta yolu takip edin” (İbn Mâce, “Zühd”, 28).

#47

SORU: Kolaylık-zorluk ilişkisi bakımından ibadet ve dinin nasıl bir ilişkisi vardır?


CEVAP: İbadetlerdeki ilkelerden biri de kolaylık sağlamak ve insanları zora sokmamaktır. Din, insanları dara sokmak, eziyet etmek ve hayatlarını çekilmez hale getirmek için değil, rahmet olmak içindir. Kur’ân ve Hz. Peygamber de ancak insanlara rahmet olmak için gönderilmiştir (Tâhâ 20/2-3; el-Enbiyâ 21/107). İbadetlerin amacı da zorluk ve sıkıntı getirmek değil, insanları maddeten ve manen temizlemek ve arındırmaktır (el-Mâide 5/6, el-Hac 22/77-78). Namaz, oruç, hac gibi ibadetlerde hastalara ve yolculara getirilen kolaylıklar bu ilkeye dayanmaktadı.

#48

SORU: İbadetin, zaman bakımından nasıl bir yükümlülüğü vardır?


CEVAP: İbadetlerde devamlılık esastır. Müminin ibadet yükümlülüğü ölünceye kadar devam eder (el-Hicr 15/98- 99). İbadet hayatını kesintiye uğratmamak için az da olsa devam etmek gerekir. İnsan kulluk mertebesinde ne kadar yükselirse yükselsin, ibadet yükümlülüğü sona ermez.

#49

SORU: Bir ibadet biçimi olarak duanın önemi nedir?


CEVAP: İslâm’ın ibadet kapsamında gördüğü hususlardan biri de duadır. Hz. Peygamberin hadislerinde, ibadetin özünün dua olduğu bildirilmiştir (Tirmizî, “Deavât”, 1). Duada temel ilke, Allah’a yönelik olması, uygun talepler içermesi, içten gelerek ve samimi niyetlerle yapılmasıdır.

#50

SORU: Dua hangi dilde edilir?


CEVAP: Duanın dili açısından herhangi bir sınırlama yoktur. Herkesin kendi dilinde dua yapması ve yakarışını istediği gibi îfâ etmesi esastır. Çünkü herkes isteğini en iyi kendi diliyle veya en iyi bildiği dille ifade edebilir. Kur’ân’da ve hadislerde yer alan dualar bu konuda birer örnek sunmaktadır.

#51

SORU: Namazda hangi dil kullanılmalıdır?


CEVAP: Namaz da aslı itibariyle dua olmakla birlikte bu ibadetin özgün dili Arapçadır. Çünkü namazda herkesin Kur’ân’dan kolayına gelecek kadar okuması emredilmiştir (el-Müzzemmil 73/20). Kur’ân Arapça olduğuna göre namazda da ondaki cümlelerin özgün haliyle Arapça okunması temel bir ilkedir.

#52

SORU: İbadet esnasında Müslümanlar arasında duygu birliği, ibadetin sahihliği açısından şart mıdır?


CEVAP: Duygular bireylere göre farklı olabilir. Bu sebeple de duygu birliği şart değildir. Fakat ortak dilin, mesela Fâtiha’nın herkes tarafından Arapça olarak okunmasının duygu birliğine katkı sağlayacağı da inkâr edilemez. Özellikle cemaatla edâ edilen ibadetlerde, duygu birliğinin oluşabilmesi ve evrenselliğin korunabilmesi için vahiy dili olan Arapçanın korunması gerekir.

#53

SORU: Duygu birliği sağlamak vs. amaçlarla namazda ibadetin Arapça dışında ve tercümeler yapılması sözkonu olduğu zaman karşılaşılabilecek başlıca problemler nelerdir?


CEVAP: Namazda sûre ve ayetlerin tercümelerinin okunması kabul edilse bile, herkesin kabul edebileceği bir tercüme üzerinde anlaşma sağlanması son derece zordur. Bu zorluk aynı dili konuşan Müslümanlar arasında da geçerlidir. Birden çok Türkçe ve İngilizce Kur’ân meâlinin bulunduğu düşünülürse konu daha iyi anlaşılır. Tercümenin hiçbir zaman orijinal metnin içerdiği anlamı tam olarak veremeyeceği de bir gerçektir. Tercüme metnin ezberlenmesi, orijinalinin hazzını veremeyeceği gibi ayrıca zorluklar da taşımaktadır. Bunun yanında ibadetten alınacak manevi zevk biraz da kutsal metinlerin özgün dilinin ses ve ahengi içinde gizlidir. Namazda okunacak ayet ve duaların Arapçasını bilme ve öğrenme imkânı olmayanlar için fıkıh kitaplarında alternatif çözümler sunulmuştur.

#54

SORU: Miktarının belli olup olmamasına göre ibadetler kaça ayrılır?


CEVAP: Miktarı belli olan ibadetler ve miktarı belli olmayan ibadetler olarak ikiye ayrılır.

#55

SORU: Yapılması istenen fiilin belirli olup olmaması (mükellefe seçim hakkı verilip verilmemesi) bakımından ibadetler kaça ayrılır?


CEVAP: Belli olan ibadetler ve belli olmayan ibadetler olarak ikiye ayrılır.

#56

SORU: Haram nedir?


CEVAP: Allah veya Resulü tarafından yapılmaması ve vaz geçilmesi kesin olarak iste-nilen fiile “haram” denir. Bir fiilin haram niteliğinde olabilmesi için ayet ya da mütevatir veya meşhur hadisle kesin ve bağlayıcı şekilde yasaklanması gerekir.

#57

SORU: Hanefilere göre farzla vacibin farkı nedir?


CEVAP: Hanefilere göre ise, farz ve vacip birbirinden farklı anlam taşır. Vacip; Allah veya Resulü tarafından yapılması kesin olarak istenilen ancak dayanağı farz kadar kesin olmayan fiillerdir. Fiilin dayanağının farz kadar kesin olmaması, bazen bize gelişi kesin fakat farklı yoruma müsait olmasından (delâletinin zannîliğinden) kaynaklanır.

#58

SORU: Sünnet nedir?


CEVAP: Hz. Peygamber’den nakledilen söz, fiil ve onaylardır. Başkasının yaptığı ve Hz. Peygamber’in de haberdar olduğu zaman onayladığı davranışlar da sünnet kapsamına dâhil edilmiştir.