İSLAM İBADET ESASLARI Dersi ORUÇ soru cevapları:

Toplam 46 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: Oruç ilk defa İslâm döneminde mi ortaya çıkan bir ibadettir?


CEVAP: Hayır. Oruç, İslâm’dan önce de bilinen bir ibadettir. Bu ibadetin temelinde, belli vakitlerde birtakım davranışlardan uzak durulması vardır.

#2

SORU: Ramazan ayının başlangıç-bitişi ile ayın hareketleri arasında nasıl bir ilişki vardır?


CEVAP: Ramazan ayının başlaması, bu aya ait hilalin doğması ile belli olur. Dinî günlerin tespitinde gökyüzündeki ayın hareketleri esas alınır. İlk gün küçük bir hilal şeklinde kısa bir süre görülen ay, günden güne büyüyerek ve görülme süresi de uzayarak ayın ortasında dolunay halini alır. Bundan sonra tekrar küçülmeye başlar ve bazen 29 bazen de 30 gün sonra yeni hilal görülür. Ramazan orucuna bu aya ait yeni hilalin görülmesiyle başlanmasını ve bir sonraki ay olan şevval hilalinin görülmesiyle de bayram yapılmasını emreden hadisler vardır (Buhârî, “Savm”, 11; Müslim, “Sıyâm”, 3–20).

#3

SORU: Nafile oruç nedir?


CEVAP: Nâfile kelimesi bazen sünneti de içine alacak genişlikte kullanılır. Biz burada farz, vacip, mekruh ve haram olmayan, hakkında herhangi bir rivayet de bulunmayan günlerde sevap niyetiyle tutulan oruçları kastediyoruz.

#4

SORU: Orucun tanımı nedir?


CEVAP: Oruç, sözlükte “bir şeyden geri durma, yapmama” anlamına gelen Arapça savm ve sıyâm kelimelerinin Türkçedeki karşılığıdır. Terim manasıyla oruç, imsâk vaktinin girdiği andan itibaren güneş batana kadar geçen süreyi Allah tarafından beğenilen bir davranış olacağı düşüncesiyle yemeden, içmeden ve cinsî ilişkiden uzak olarak geçirmeye denir.

#5

SORU: Günümüzdeki teknolojik gelişmelerin ramazan ayının başlangıç ve bitişinin belirlenmesinde belirgin rol oynaması ile ilgili Türkiye ve dünya ülkelerinin yöntemi nedir?


CEVAP: Günümüzde teknolojik imkânlar hayli gelişmiştir. Uzun yıllardır ayın ve diğer gök cisimlerinin hareketleri, çok çeşitli amaçlarla uzman kişiler tarafından ve teknolojiden yararlanılarak takip edilmekte, elde edilen sonuçlar ilan edilmektedir. Bu açıklamalarda yeni ayın fiilen doğuş zamanı (kavuşum/ictima anı) ile gözle görülebilecek hale geleceği zaman da ayrıca bildirilmektedir. Müslümanların bu tespit karşısındaki tutumlarının ne olacağı yani dinî günlerin ve vakitlerin tespitinde bu bilgileri kullanıp kullanamayacakları meselesi son zamanlarda Müslüman âlimler arasında tartışılmaktadır. Kimi ülkelerde uzmanların raporlarına dayanan takvimlere kimi ülkelerde çıplak gözle görmeye itibar edilmektedir. Türkiye’deki takvimler yeni ayın çıplak gözle görülebilecek hale geleceği an esas alınarak hazırlanmaktadır.

#6

SORU: Sünnet oruçlar hangileridir?


CEVAP: Hz. Peygamberin, oruç tutulmasını tavsiye ettiği veya ramazan dışında genellikle oruçlu geçirdiği günlerde oruç tutmak sünnettir. Bu günleri şöyle sıralayabiliriz: Muharrem ayında zaman zaman ve bilhassa dokuzuncu ve onuncu (âşûre) günü veya onuncu ve on birinci günü, recep ayının birinci günü, şaban ayının on beşinci günü, zilhicce ayının ilk dokuz ve bilhassa dokuzuncu günü (arefe), şevval ayında altı gün, kamerî takvime göre her ay üç gün ve özellikle de ayın on üç, on dört ve on beşinci günleri, hafta içinde pazartesi ve perşembe günleri, savm-ı Dâvûd denen ve günaşırı oruçlu olmak şeklinde tutulan oruç.

#7

SORU: Orucun, mükafatının özel olarak verileceği ile ilgili Allah’ın vaadi nedir?


CEVAP: Bir kudsî hadiste ifade edildiğine göre Allah “İnsanoğlunun her ameli kendisi içindir fakat oruç bundan hariçtir; o, benim içindir ve onun karşılığını ben vereceğim” buyurur. Bu ifadesiyle o, oruca ayrı bir değer verdiğini açıklamaktadır.

#8

SORU: Oruç tutmamaya müsaade edilen sefer durumları hakkındaki hüküm nedir?


CEVAP: Hangi yolculukların ve seyahatlerin böyle değişikliğe sebep olan “sefer” kapsamında olacağı alimler arasında tartışmalı bir konudur. Daha önce namaz konusunda geçen açıklamalara göre “sefer” sayılan yolculuk ve seyahatler oruç tutmamak için bir mazerettir. Bu tanıma uyacak şekilde yolcu durumunda olanlar ramazan ayında oruç tutmayıp onu daha sonra kazâ edebilirler. Hz. Peygamber ve ashâbının yolculuk esnasında bazan oruç tuttuğu bazan tutmadığı veya gruptakilerden bir kısmının oruçlu, bir kısmının oruçsuz olduğu şeklinde rivayetler vardır. Ramazanda yolcu olan bir Müslümanın zor olmayacaksa oruç tutması, önemsenecek derecede meşakkatli olacaksa tutmaması daha iyidir. Hz. Peygamber (s.a.) yolculuk esnasında sıkıntı çeken birisini görünce “Seferde oruç tutmak bir fazilet değildir” demiştir (Buhârî, “Savm”, 36).

#9

SORU: Hastalık durumunda orucun bozulmasıyla ilgili hüküm nedir?


CEVAP: Kur’ân-ı Kerim’deki ilgili ayetlerde (el-Bakara 2/184, 185) herhangi bir sınırlama getirilmeksizin hasta olanların oruçlarını daha sonraki günlerde tutacağı belirtilir. Fakihler buradaki hastalığı “oruç tutulduğu takdirde artacak veya iyileşmesi gecikecek yahut bir organın zarar görmesi neticesini doğuracak olan hastalık” şeklinde anlarlar. Hasta olan birisi oruca hiç niyet etmeyebilir. Oruca başladıktan sonra gün içinde hasta olan da orucunu bozabilir.

#10

SORU: Hz. Peygamber zamanında hilalin hareketleri ramazan ayının belirlenmesi amacıyla nasıl yorumlanırdı?


CEVAP: Hz. Peygamber zamanındaki bu uygulamanın fıkha yansıması özetle şöyle olmuştur: Ramazandan önceki ay olan şaban ayının 29. gününün sona erdiği akşam yeni ayın doğup doğmayacağı gözle izlenir. Eğer yeni ay görülürse ramazan ayı girmiş sayılır ve o gece terâvih namazına, imsâkten itibaren de oruca başlanır. Yeni ay görülmezse ertesi günü şaban ayının otuzu kabul edilir ve sonraki gün oruca başlanır. Aynı işlem ramazanın 29. gününün sonunda da yapılır ve bunun sonucuna göre o seneki ramazan ayının 29 veya 30 gün olduğuna karar verilir.

#11

SORU: Fecr, fecr-i kâzib ve fecr-i sâdık nedir?


CEVAP: Sabaha doğru güneşin doğacağı ufukta beliren beyazlığa fecr (fecir) denir. Sabah aydınlığı başlamadan önce kısa bir süre görülen ve sonra kaybolan dikey beyazlığa fecr-i kâzib (yalancı fecir) denir. Sonra fecr-i sâdık ve ikinci fecir de denen enine bir beyazlık belirir. Doğu ufkunda ufkun altındaki güneşin ışığının ufukta fark edilmesiyle beliren bu beyazlık, zamanla kuvvetlenerek ve alanını genişleterek devam eder ve sonunda güneş doğar. Bu beyazlığa da fecr-i sâdık (gerçek fecir) denir.

#12

SORU: Mazeretsiz olarak oruç tutmamanın hükmü nedir?


CEVAP: Kabul edilebilir bir mazereti olmadığı halde ramazan ayında oruç tutmamak büyük bir günahtır. Bunların hem oruçlarını kazâ etmeleri hem de tövbe edip Allah’tan af dilemeleri gerekir. Farz olan bir ibadetin vaktinde yapılmaması büyük günahtır. Bu günahtan sadece kazâ ile kurtulmak mümkün değildir. Hz. Peygamber “Bir kimse mazereti olmadan ve hasta da değilken ramazanda bir gün oruç tutmasa bütün zamanları oruçlu da geçirse bu, onun yerine geçmez” buyurur (Buhârî, “Savm”, 29).

#13

SORU: Vacip oruçlar hangileridir?


CEVAP: Adak (nezir) oruçları vaciptir. Oruç tutmayı adayan kimsenin o orucu tutması vacip olur. Hanefî mezhebine göre sünnet veya nâfile bir oruca başlayanın onu devam ettirmesi gerekir. Başladığı böyle bir orucu bozarsa onu daha sonra kazâ etmesi vacip olur.

#14

SORU: Hz. Peygamber, orucun fazileti ile ilgili ne buyurmuştur?


CEVAP: Hz. Peygamberin ifadesiyle “Kim Allah yolunda bir gün oruç tutarsa, Allah o günden dolayı onun yüzünü cehennemden yetmiş yıllık mesafe kadar uzaklaştırır” (Nesâî, “Sıyâm”, 44). Sağlıklı her Müslümana farz olan Ramazan ayı orucunun da özel bir yeri ve değeri vardır. Hz. Peygamber bu ayda oruç tutanlara müjde verir (Buhârî, “İman”, 27; “Savm”, 6): “Ramazan ayını inanmış olarak ve sırf Allah için oruçlu geçiren kimsenin geçmiş günahları bağışlanır”. Ramazan ayı gelince cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapatılır ve şeytanlar bağlanır (Müslim, “Sıyâm”, 1, 2), böylece etkileri azaltılır. Bu, Allah’ın insanlara bir lutfudur. Ramazan, Allah’ın af ve bağışlamasının çok, rahmet ve merhametinin bol olduğu bir aydır.

#15

SORU: Farz oruçlar hangileridir?


CEVAP: Ramazan ayında oruç tutmak, daha sonra açıklanacak şartları taşıyan her Müslümana farzdır. Orucun bu ay içinde tutulmasına edâ denir. Kendisine oruç farz olan bir Müslüman bu ay içinde herhangi bir günü oruçsuz geçirmişse onu daha sonra tutar. Vaktinde tutulmayan orucun daha sonra tutulmasına da kazâ denir. Ramazan orucunun kazâsı da farzdır. Ayrıca keffâret oruçları da farzdır. Bazı hatalı veya eksik davranışlardan dolayı Müslümanlardan bir miktar oruç tutmaları istenir. Bu oruçlara keffâret orucu denir.

#16

SORU: Mekruh oruç nedir?


CEVAP: Mekruh oruç, tutulması hoş karşılanmayan oruçtur. Bunlardaki mekruhluğun sebebi bazen Müslümanların sevincine katılmamak bazen de o günlere dinde olmayan bir kutsallık katmak veya böyle bir görüntü vermektir.

#17

SORU: Hükmü esas alındığında kaç çeşit oruç vardır?


CEVAP: Oruç, hükmü esas alındığında farz, vacip, sünnet/mendup, nâfile, mekruh ve haram kısımlarına ayrılır.

#18

SORU: Çocukların oruç tutmalarıyla ilgili olarak ideal olan tutum nedir?


CEVAP: Oruç çocuklara yani bâliğ olmayanlara farz değildir. Fakat çocuklar bâliğ olmadan önce namaz gibi oruca da alıştırılırlar. Böylece bâliğ oldukları zaman birden hiç tanımadıkları ve hayli sabır isteyen bir ibadetle karşılaşmamış olurlar, psikolojik olarak kendilerini bu ibadete hazır hissederler. Bu alıştırma esnasında çocuğun fizyolojik ve psikolojik durumu dikkate alınmalı, oruçtan korkması ve nefret etmesi değil, orucu sevmesi sağlanmalıdır.

#19

SORU: Yeme-içme ile ilgili olup kazayı gerektirecek haller nelerdir?


CEVAP: Beslenme veya tedavi amaçlı olarak kullanılması âdet olmayan bir şeyin ağız yoluyla alınması, hata ile bir şey yemek veya içmek, vaktin giriş veya çıkışında yanılarakbir şey yemek veya içmek, orucun bozulduğunu zannederek yiyip içmek, dişler arasında kalmış nohut tanesi kadar artığın yutulması, Oruca imsâkten sonra niyet edenin keffâreti gerektirecek davranışlar.

#20

SORU: Sağlığındaki iken tutamadığı oruç için kaza borcu olan kimse, ölümü öncesinde nasıl bir tedbir alabilir?


CEVAP: İnsanların, ibadetlerini sağlıklarında bizzat ve istendiği şekilde îfâ etmeleri esastır. Buna rağmen onların bir kısmını vaktinde îfâ etmeden ölmeleri de mümkündür. Bu ihtimale karşı bir tedbir olarak, kazâ borcu olan şahsın, kazâ orucunu tutamadan öldüğü takdirde, bırakacağı mirastan kazâ borcu kadar fidye ödenmesini vasiyet etmesi gerekir. Bu durumda miras paylaşımından önce vasiyeti yerine getirilir.

#21

SORU: Orucun sabır bakımından fazileti nedir?


CEVAP: Oruç aynı zamanda bir sabır eğitimidir. Oruçlu günlük alışkanlıklarını belli bir süre için terk ederek sabretmeye alışır ve aynı zamanda da bundan dolayı sevap kazanır. Onun için o kadar çok sevap vesilesi vardır ki oruçlu olmayanların onun yanında yemeleri veya içmeleri bile ona sevap kazandırır (Tirmizî, “Savm”, 82; İbn Mâce, “Sıyâm”, 45). Ayrıca Hz. Peygamber’in bildirdiğine göre cennete girecek insanlar dünyadaki önemli amellerine göre değişik kapılardan hatta bazıları bu kapıların her birinden ayrı ayrı davet edilecektir. O kapılardan biri de oruçluların girişine ayrılmış olan “Rayyân” kapısıdır. Bu kapı, onlar girdikten sonra kapatılacak, başkaları oradan giremeyecektir (Buhârî, “Savm”, 4)

#22

SORU: Hamilelerin oruç tutamamasıyla ilgili hüküm nedir?


CEVAP: Oruç, hamilenin kendisine veya karnındaki yavruya zarar verecekse o da hasta gibi kabul edilir ve ramazanda oruç tutmayıp sonra kazâ eder. Kendine veya başkasına ait bir çocuğu emziren kadın, oruç tuttuğu takdirde çocuk bundan zarar görecekse orucunu o ramazan ayında tutmaz, sonra kazâ eder.

#23

SORU: Oruca ne zaman niyet edilir?


CEVAP: Dinî günlerin tespitinde kullanılan kamerî takvime göre gün, güneşin batımı ile başlar ve önce gece sonra gündüz olur. Güneşin batttığı andan itibaren imsâk vaktine kadar, başlayan günün orucuna niyet edilir. Oruca imsâkten önce niyet edilmesi, oruç yasaklarını başlatmaz. Dolayısıyla bir kimse erkende de niyet etse imsâk vaktine kadar yiyip içebilir. Yapılan niyetten imsâkten önce vazgeçmek mümkündür.

#24

SORU: Oruca niyet etme hakkındaki hüküm nedir?


CEVAP: Bir kimse oruç niyeti olmaksızın belirtilen sürelerde oruç yasaklarına tesadüfen veya başka bir gaye ile uymuş olsa, oruçlu sayılmaz. Niyet, bir işe kesin karar vermektir. Niyette önemli olan kalben buna karar vermiş olmaktır. Ayrıca dil ile söylenmesi şart değildir. Buna rağmen genellikle dil ile de söylenir.

#25

SORU: Haram oruç nedir?


CEVAP: Ramazan bayramının ilk günü ve kurban bayramının dört günü oruç tutmak, Müslümanların bayramına katılmamak, ona karşı çıkmak şeklinde değerlendirilir. Bunun için İslâm âlimlerinin çoğunluğuna göre o günlerin oruçlu geçirilmesi haramdır. Hanefî mezhebindeki hâkim görüşe göre ise bu günlerde oruç tutulması tahrîmen mekruhtur. Mekruh ve haram oruçlar, tutulması istenmeyen oruçlardır. Bugünlerde oruç tutulmamalıdır.

#26

SORU: Ciltteki yaralara ilaç uygulanmasıyla ilgili hüküm nedir?


CEVAP: Cilt üzerine veya ciltteki yüzeysel yaralara ilaç konulması, ilaçlı bant yapıştırılması oruca zarar vermez. Fakat bazı âlimler yaraya konulan ilacın karnın içine veya beyne ulaşmasını bundan istisna ederler. Onlara göre yaraya konulan veya sürülen ilaç, karnın içine (cevf) veya beyne (dimağ) ulaşırsa oruç bozulur.

#27

SORU: Sonradan Müslüman olan kişi hakkında oruçla ilgili hüküm nedir?


CEVAP: İslâm dünyasında yaşamayan ve sonradan Müslüman olan şahsa ramazan orucunun farz olması için ayrıca orucun farz olduğunu da bilmesi gerekir. Eğer orucun farz olduğunu bilmiyorsa Müslüman olduktan sonraki ramazan ayından itibaren değil bunu öğrendiği anı izleyen ramazan ayından itibaren oruç mükellefi olur ve geçen günlerin orucunu kazâ etmez. Ama İslâm dünyasında yaşarken Müslüman olmuşsa ramazan orucunun farz olduğunu bilmemesi bir mazeret sayılmaz ve bilmese bile Müslüman olduktan sonraki tutmadığı ramazan oruçlarını kazâ eder.

#28

SORU: Akıl sağlığı geçici olanların oruçla ilgili durumunun hükmü nedir?


CEVAP: Akıl sağlığı olmayan delilere oruç farz değildir. Fakat akıl sağlığı geçici olarak bozulan ve ramazanın bir kısmında aklî dengesi bozuk (deli) durumunda olanların daha sonra bu günleri kazâ etmeleri gerekip gerekmediği konusunda farklı görüşler vardır. Hanefî mezhebine göre geçici delilik hali ramazan ayının tamamını kaplıyorsa bu şahıs, o seneki ramazan orucu ile yükümlü değildir. Fakat bu hal ramazanın tamamını kaplamıyorsa tutamadığı o günlerin orucunu daha sonra kazâ etmesi gerekir. Şâfiî mezhebine göre ise delilik müddeti ramazanın tamamını kaplamasa da bu haldeki günlerin kazâsı gerekmez. Baygınlık hali her iki mezhebe göre de bir tür hastalık kabul edilir ve ramazanın tamamını kaplasa da o günlere ait oruçların kazâ edilmesi gerekir.

#29

SORU: Orucun edâsının farz olmasının şartı nedir?


CEVAP: Orucun edâsının yani farz olduğu günde tutulmasının farz olması için o şahsın ayrıca sağlıklı ve mukîm (seferî değil) olması gerekir.

#30

SORU: Ay hali durumunda oruçla ilgili hüküm nedir?


CEVAP: Kız ve kadınlarda görülen ay hali (hayız, âdet) oruç tutmaya engeldir. Bir kız veya kadın bu hâlde iken oruç tutamaz. Tutsa bile dinen meşru sayılan oruç yerine geçmeyeceği için sonradan o günlerin yerine kazâ orucu tutması gerekir. Hz. Âişe, Hz. Peygamber’in, ay halindensonra onlara orucu kazâ etmelerini emrettiğini, namaz konusunda ise böyle bir isteğinin olmadığını anlatır. Tirmizî bu rivayetten sonra “Uygulama da böyledir. Ay halindeki kadının orucu kazâ edeceği, namazı kazâ etmeyeceği konusunda ilim ehli arasında bir ihtila da bilmiyoruz” der (Tirmizî, “Savm”, 68).

#31

SORU: Orucun başlıca sünnetleri nelerdir?


CEVAP: Sahuru geç, iftarı erken yapmak, sadaka vermek, iftar yemeği vermek, hurma veya su ile iftar etmek, iftarda dua etmek, nâfile namaz kılmak, çokça Kur’ân okumak, istiğfarda bulunmak ve i‘tikâf, orucun başlıca sünnetleridir.

#32

SORU: Ramazan orucunu tutmaya engel olan haller nelerdir?


CEVAP: Ay hali ve doğum sonrası hal.

#33

SORU: Oruca başlamış bir insanın orucu bozabilmesiyle ilgili hüküm nedir?


CEVAP: Oruca başlamış bir insan akıl veya vücut sağlığına zarar verecek derecede açlık veya susuzluk hali ile karşılaşırsa orucunu açar ve daha sonra kazâ eder. Açlık veya susuzluğun sağlığına bu derecede zarar vereceğini bilen veya güvenilir bir doktordan öğrenen Müslüman oruca hiç başlamaz ve ileride bu durum geçince onu kazâ eder Böyle ciddi bir tehlike karşısında orucunu bozduğu için günahkâr olmaz.

#34

SORU: Orucun rüknü nedir?


CEVAP: Orucun rüknü, oruçlunun oruç için belirlenen süre içinde oruca aykırı davranışlardan uzak durmasıdır. Bunun için onun özetle cinsel ilişkiden uzak durması ve vücudunun içi hükmünde sayılan kısmına özellikle ağız, makat gibi doğal kanallardan herhangi bir şey girmemesi gerekir. Buna aykırı davranışlar orucu bozar. Vücuda giren şeyin doğal kanallardan (menfezlerden) girmesi esas alınır, derinin gözeneklerinden girenler orucu bozmaz. Boğaz, en önemli doğal giriş kanalıdır. Gıda ve tedavi maddeleri büyük ölçüde boğaz kanalıyla vücuda girer. Burun, kulak, anüs vb. kanallar da vücudun içine açılan diğer doğal kanallardır ve buralardan girecek maddeler de orucu bozar.

#35

SORU: Orucun farz olmasının şartları nelerdir?


CEVAP: Orucun farz olmasının şartları akıllı ve bâliğ(ergin) Müslümanlara farzdır. Dolayısıyla orucun farz olmasının üç şartı vardır: Akıllı, bâliğ (ergin) ve Müslüman olmak.

#36

SORU: Ay hali gün içinde oruçlu iken başladığı takdirde hüküm nedir?


CEVAP: Ay hali gün içinde oruçlu iken başlarsa o günün orucu bozulmuş olur ve daha sonra kazâ edilir. Böyle birisinin günün kalan kısmını oruçlu olarak geçirmesine gerek yoktur, yiyip içebilir. Gün içinde âdeti sona eren kadının ise günün kalan kısmını oruçlu gibi geçirmesi gerekir. Yalnız bu yasağa uymamaktan dolayı ayrı bir kazâ gerekmez.

#37

SORU: Doğum yapan kadının (nüfesâ) oruçlu ise orucu hakkındak hüküm nedir?


CEVAP: Doğum yapan kadın (nüfesâ) oruçlu ise orucu bozulur ve nifas (loğusalık) hali devam ettiği müddetçe oruç tutamaz. Tutamadığı bu orucu daha sonra kazâ eder.

#38

SORU: Orucun farz olmasıyla ilgili Kur’an’ın açık hükmü nedir?


CEVAP: Orucun farz olduğu Bakara sûresinin 183. ayetinde bildirilir: “Ey iman edenler!Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı”.

#39

SORU: İ’tikâf nedir?


CEVAP: İslâm öncesi Mekke toplumunca da bilinen i‘tikâf, Hz. Peygamber’in uygulamalarıyla sünnet vasfı kazanmıştır. İ’tikâf, Arapça’da tenha bir yerde kalmak, bir şeye bağlanmak gibi anlamları bulunan “‘akefe” fiilinden türetilmiştir ve kelimenin farklı türevleri Kurân-ı Kerim’de dokuz âyette kullanılmıştır. İslâmî literatürde i’tikâf, “Bir mescitte Allah’ın rızâsını kazanma niyetiyle bir süre kalmak” anlamında kullanılır ve farklı görüşlere göre bu tarife, kalınacak sürenin miktarı, mescidin mahiyeti ve orada kalan kişinin oruçlu olması gibi diğer unsurlar ilave edilir.

#40

SORU: Orucun geçerli (sahih) olmasının şartları nelerdir?


CEVAP: Orucun geçerli (sahih) olmasının şartları da niyet etmek ve kadınlar hakkında ay halinde ve loğusalık halinde olmamaktır.

#41

SORU: Oruç tutulmaması için müsaade olunan haller hangi allerdir?


CEVAP: Yolculuk, yaşlılık, hastalık, aşırı açlık veya susuzluk, hamilelik veya emzirme, savaş hali, tehdit ziyafet.

#42

SORU: Ramazan orucu yılın hangi döneminde tutulur?


CEVAP: Bakara Sûresi’nin 185. ayetinde orucun zamanının ramazan ayı olduğu belirtilir: “Ramazan, insanlar için bir rehber olan, ayırt edici ve yol gösterici açık deliller ihtiva eden Kur’ân’ın indirildiği aydır. O aya yetişen onu oruçlu geçirsin”.

#43

SORU: Savaş hali durumunda oruç tutamamayla ilgili hüküm nedir?


CEVAP: Ramazanda düşman karşısında savaşan bir Müslüman eğer oruç tuttuğu takdirde zayıf düşecekse o günlerde oruç tutmayıp sonra kazâ edebilir. Fiilen savaş başlamamış da olsa o gün başlayacağını biliyorsa bu durumda da oruç tutmayıp sonra kazâ edebilir.

#44

SORU: Yaşlılar hakkındaki oruç tutamakla ilgili hüküm nedir?


CEVAP: Yaşlanmış, artık açlık ve susuzluğa dayanamayacak hale gelmiş kişiler oruç tutmak yerine her günün orucuna karşılık bir fidye verirler. Fidye, bir fakirin bir günlük yemek bedelidir (el-Bakara 2/184). Fidye olarak her gün için bir fakire yemek yedirmek de yemeğin bedelini vermek de câizdir. Fidye bedeli genellikle ramazan ayında ilan edilen fitre (fıtır sadakası) ile aynı miktardadır. Kendisini yaşlılık sebebiyle artık oruç tutamayacak halde gördüğü için oruç tutmayıp fidye veren kimse daha sonra oruç tutacak hale gelse bundan sonra orucunu tutmaya başlayacağı gibi önceki değerlendirmesinin isabetsiz olduğu anlaşılmış olacağından tutmayıp fidye verdiği o oruçlardan da sorumlu olur.

#45

SORU: Cinsel münasebet hususunda orucu bozan ve bozmayan şeyler nelerdir?


CEVAP: Cinsel ilişki olmaksızın öpüşme, sevişme gibi hallerde boşalma (inzal) olmasıhalinde oruç bozulur ve kazâsı gerekir. Mastürbasyon da (istimnâ) orucu bozar ve kazâyı gerektirir. Uykuda iken boşalan insanın orucu – rüyasında bir cinsel ilişki hatırlasa da hatırlamasa dabozulmaz. Dokunma olmaksızın karşı cinse şehvetle bakmak haram ise de bu bakma veya bu esnada boşalma orucu bozmaz.

#46

SORU: Oruçlu iken ağız yoluyla tedavi olmanın hükmü nedir?


CEVAP: Ağız yoluyla alınıp boğazdan geçen katı veya sıvı ilaçlar orucu bozar. Ancak ağız içerisine az miktarda ilaç damlatılması veya sıkılması, mesela dil veya damakta oluşan yaralara ilaç sürülmesi, dişe ilaç konulması, dişin doldurulması veya kaplanması orucu bozmaz. Çünkü bu uygulamalarda boğazdan herhangi bir madde ya hiç gitmez veya dikkate alınacak kadar bir miktar gitmez. Ağza konulan ilacın kendisi boğazdan geçmediği takdirde sırf tadının boğazda hissedilmesi orucu bozmaz.