İSLAM MEZHEPLERİ TARİHİ Dersi NUSAYRÎLİK, DÜRZÎLİL, YEZİDÎLİK soru cevapları:

Toplam 58 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: Nusayrîlik fırkasının inanç kimliğini ortaya koyan ifade nedir?


CEVAP: On altı sureden oluşan kitabın "şehâdet" adını taşıyan on birinci suresindeki şu ifade fırkanın inanç kimliğini ortaya koymaktadır: "Ben Nusayrî dininden, Cündubî görüşünden, Cünbülânî tarikatından, Hasîbî mezhebinden, Cillî görüşünden, Meymûnî fıkhından olduğuma şehadet ederim".

#2

SORU: Nusayrîlik 20.yy’dan itibaren hangi isimle anılmaya başlanmıştır?


CEVAP: Kaynaklarda genellikle Nusayrîlik bazen de Nemîriyye diye anılan fırka, 20. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren Alevîlik, mensupları da Alevîler (el-Alevîyyûn) diye anılmaya başlanmıGtır. Fırkaya bu ismin verilmesiyle ilgili olarak bazı araştırmacılar tarafından kimi tezler ileri sürülmüşse de bunların doğru olmadığı ortaya konulmuştur. Ayrıca bu yapıya Anadolu Alevîliğinden farklılığına işaret etmek üzere Nusayrî-Alevîlik yahut Akdeniz Alevîliği, Hatay Bölgesi Alevîliği, mensuplarının genellikle çiftçilikle uğraşmalarından dolayı Fellâh gibi isimler de verilmiştir.

#3

SORU: Hasibî’nin Nusayrîlik fırkası açısından önemi nedir?


CEVAP: Nusayrîlik tarihi açısından önemli bir şahsiyet olan ve bazen fırkanın ikinci kurucusu olarak da anılan Hasibî, Cünbülânînin 287/900 yılında ölümünden sonra hareketin baGına geçmiG, fırkanın sistemleşmesi ve yayılmasında büyük rol oynamıştır. Hasibî, akrabalık iliGkileri bulunan Büveyhî hanedanlığına sığınıp desteklerini almıştır. Bu çerçevede kaleme aldığı elHidâyetü’l-Kübrâ ve el-Mâide isimli eserlerini Büveyhî hükümdarı Seyfüddevle’ye ithaf etmiştir. Ayrıca kaleme aldığı Kitâbü’l-Mecmû’ isimli eser de fırkanın ana kaynağı olmuştur.

#4

SORU: Yezidiliğin inanç ve ibadet anlayışı nelerden etkilenmiştir?


CEVAP: Yezidîliğin inanç ve ibadet anlayışı, yaşadıkları bölgelerde vaktiyle etkili olan din ve geleneklerin bir çeşit karışımından meydana gelir. Araştırmacılar Yezidîliğin Allah ve Geytan (Melek Tavus) biçimindeki düalist karakterinin Zerdüştîlik’ten, tenasüh anlayışının Sabiîlik’ten, güneş, ay ve yıldızları karşı taziminin Mecusîlik’ten, Melek Tavus olarak horoz şeklindeki putlara saygısının paganizmden, içki içmeyi caiz görmelerinin Hristiyanlıktan, erkek çocukların sünnet edilmesi ile namaz, oruç ve zekât gibi mükellefiyetler üzerindeki bazı değerlendirmelerinin İslam’dan kaynaklandığını ifade etmişlerdir. Bazı araştırmacılar ise Yezidîliğin Asurlu, Granlı, Hıristiyan ve Müslüman unsurlarıyla karışmış bir Maniheizm temelli fırka olduğunu belirtmişlerdir.

#5

SORU: Bâtıniyye ana başlığı altında sınıflandırılan fırkaların en önemli özellikleri nelerdir?


CEVAP: İslam’la ilişkilendiren bu fırkaların en önemli özellikleri, Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamber’in sünnetinde otaya konulan temel inanç ve ibadetler hakkında, genel anlayıştan farklı, kendilerine has yorumlara sahip olmaları, çoğunlukla “kapalı toplum” olarak hayatlarını devam ettirmeleri, diğer toplum kesimlerine karşı kendilerini koruma amaçlı olarak “gizliliğe” önem vermeleri, içinden geldikleri sosyal çevreye ait önceki inanç ve geleneklere ait birtakım anlayış ve uygulamaları devam ettirmeleri gibi hususlardır.

#6

SORU: Nusayrîlik’te vahiy inancı nasıldır?


CEVAP: Saf ulûhiyetin tarifi ve özelliklerinin bilinmesi imkânsız olduğundan, Tanrı’nın ilk sudûru "isim" olarak ortaya çıkmış, "mânâ" bunun ötesinde kalmış, peygamberler bunu dile getiren "nâtık" kimseler kabul edilmiştir. Tanrı peygamberlere seslenerek onlara yazılı mesajlarını bildirmiştir. Bu bağlamda Nusayrîler, Davuda Zeburun, Musaya Tevratın, İsaya İncilin ve Hz. Muhammede Kuranın verildiğini kabul ederler.

#7

SORU: Nusayrîlik’te tenasüh ve ahiret inancı nasıldır?


CEVAP: Fırkaya göre, ölümden sonra ruh bedenden ayrılınca bir başka bedene girerek yeniden dünyaya gelir. Bu yeni beden kişinin inanç ve yaşayışına göre değişir. Nusayrî bir mümin, yedi tahavvül (değişim) geçirip yıldızlar arasında yerini alır. Kâfirler için hayvan olarak dünyaya gelme, devirler boyu devam eder, sonunda Muhammed Mehdî ortaya çıkarak bunları insan şekline döndürüp öldürür. Bu inançlar sebebiyle Nusayrî çevrelerde çok sayıda yeniden doğuş (reenkanasyon) öyküleriyle karşılaşılmaktadır. Ahiret tasavvurları oldukça müphem bir nitelik taşıyan Nusayrîler, dualarında cennet ve cehennem inancına yer verirler. Ancak bu, yaygın İslamî anlayışta ortaya konulan tablodan büyük ölçüde uzak bir mahiyet taşır. Diğer taraftan Nusayrîler, âlem yaratılmazdan önce kendilerinin Allah katında ilahi güzellikleri seyreden nurani yıldızlar olduklarına, bir sebebe bağlı olarak yeryüzüne gönderildiklerine, bu dünyada görevlerini yerine getirdikten sonra yine Rablerinin katına döneceklerine inanırlar.

#8

SORU: Nusayrîlik’te sır nedir?


CEVAP: Nusayrîlik’te fırkanın temel öğretileri sır olarak kabul edilmiş ve bunların Nusayrî olmayanlara açıklanması şiddetle yasaklanmıştır. Nusayrîlik’te ergenlik çağına gelen erkekler “sırlar”ı öğrenmek üzere din amcası adı verilen Nusayrîliği bilen bir kimsenin yanına gönderilir. Çocuk din amcasının manevi bir evladı kabul edilir ve kalacağı birkaç hafta içinde bazı “kuddas”larla Kitabü’l-Mecmû’u ezberler. Bir çeşit özel eğitimden geçirilir. Kız çocukları için böyle bir eğitim yoktur. Zira fırkaya göre bayanların dini mükellefiyeti sınırlıdır ve onlar bâtıni namazı kılmakla yükümlü değillerdir.

#9

SORU: Nusayrîlik’te oruç ibadeti nasıldır?


CEVAP: Oruç, Hz. Peygamberin babası Abdullahın sessizliğini temsil eder ve sırları başkalarından gizlemek anlamına gelir.

#10

SORU: Yezidîlikte dini hiyerarşi nasıldır?


CEVAP: Yezidî toplumu dini hiyerarşi bakımından Müritler ve Ruhaniler olmak üzere ikiye ayrılır. Müritler genellikle çiftçilikle uğraşan toplumun alt ve en kalabalık kesimini teşkil eder. Ruhaniler ise şu kesimlerden oluşur: ? Mirler veya Emirler: Dini ve dünyevi gücü elinde tutan en yüksek sınıftır. ? şeyhler: Toplumu dini bakımdan aydınlatmakla yükümlüdürler. ? Pirler: şeyhlere yardım eden kesimdir. ? Fakirler: Vaaz, nasihat ve telkinlerin yanında aileler arasındaki anlaşmazlıkları çözmekle yükümlüdürler. ? Peşimamlar: En önemli görevleri nikâh kıymaktır. ? Kavallar: Emir ve şeyhlere hizmet eder, bayramlarda ilahi söylerler. ? Köçekler: Kavallara yardımcı olan ve okunan ilahilere uygun olarak oynayıp toplumu aynı zamanda eğlendiren kimselerdir.

#11

SORU: Dürzîlik nedir?


CEVAP: Dürzîlik Fatımî halifelerinden Hâkim-Biemrillah döneminde (996-1021), onun ilah olduğunu, bütün dinlerin geçerliliklerinin bittiğini ileri süren aşırı (ğâlî) bir fırkadır. Şiî-İsmailî çevreden çıkan ve tamamen batınî bir karakter taşıyan fırka, Hâkim’in veziri Hamza b. Ali tarafından kurulmuştur.

#12

SORU: Nusayrîlik’te ziyaret ne anlam ifade etmektedir?


CEVAP: Nusayrîlik’teki diğer bir önemli husus da "ziyaretler"dir. Vefat etmiş bir büyüğün kabri yahut rüyada uğradığına inanılan kutsal bir şahsın uğrak yeri, beyaza boyanıp çoğu kere üstüne basit bir kubbe yapılarak belirli hale getirilir.

#13

SORU: Hâkim-Biemrillah’ın dağıtmış olduğu bildiride hangi ifadeler yer almaktadır?


CEVAP: Hâkim bildiride, halka korku ve yabancılaşma illetlerini üzerlerinden atmalarını söyleyerek, “Emin olun ki Müminlerin Emiri size özgür irade vermiş, sizi gerçek inanışlarınızı gizleme sıkıntısından kurtarmıştır… Müminlerin Emiri gerçek niyetini size açıklayarak işlediğiniz hataları bağışlamıştır… Artık bundan sonra insanoğlu için bir nizam olacak ve ilahi hikmet geleceğe hâkim olacaktır” demiştir.

#14

SORU: Nusayrîlik’te dini hiyerarşi nasıldır?


CEVAP: Fırkada dinî hiyerarşi büyük şeyhlik, şeyhlik, nakiplik ve neciplikten oluşur. Büyük şeyh geniş bir otoriteye sahip olup Hz. Alinin yeryüzündeki gölgesi olarak kabul edilir. Atalarının melek olduğuna inanılır. şeyhlik, babadan oğula intikal eden bir özellik taşır. Sayıları çoktur. Görevleri toplumun dinî ihtiyaçlarını karşılamaktır. Nakiplik şeyh adaylığı demektir. Henüz şeyh olmayan nakipler dinî merasimlerin icrasında şeyhlere yardım ederek bir tür eğitim alırlar. Neciplik dinî bir dereceden çok, toplantılarda şeyhe yardımcı olan ve yaşlı yahut itibarlı kimselerin yerine getirdiği ara bir görevdir.

#15

SORU: Nusayrîlik’te ulûhiyet inancı nasıldır?


CEVAP: Nusayrîliğe göre aşkın ve içkin nitelikte bir Tanrı vardır ve O birdir; O’nun eşi, benzeri, ortağı yoktur. Ancak O saf haliyle bilinemez ve anlaşılamaz. Bu bakımdan O bilinmek ve anlaşılmak üzere “nâsûtî” (beşerî) kalıba girerek tecelli etmiştir. Hz. Ali’nin ilahlığı bu anlamdadır. Nitekim Tanrı daha önce altı kez beşer olarak tezahür etmiG, yedincisi, Hz.Muhammed döneminde Hz. Alide gerçekleşmiştir. "Yedi devir" olarak da tanımlanan bu devirler Âdem, Nûh, Yakûb, Musa, Süleyman, Gsa ve Hz.Muhammed dönemleri olup bu dönemlerde sırasıyla Hâbil, gît, Yûsuf, Yûşa, Âsef, Bâtıra (Petrus) ve Ali isimleriyle hulûl söz konusu olmuştur.

#16

SORU: Nusayrîlik kim tarafından ne zaman kurulmuştur?


CEVAP: Nusayrîlik 9. yüzyılda Muhammed b. Nusayr enNemirî (ö. 270/883) tarafından kurulmuş batınî bir fırkadır.

#17

SORU: Nusayrîlik hangi devletlerin egemenliği altında varlığını sürdürmüştür?


CEVAP: Tarih boyunca Nusayrîlik siyasi bir otorite elde edememiş, varlığını Büveyhîler, Karmatîler, Eyyûbîler, Selçuklular ve Osmanlıların hâkimiyetleri altında geçirmiştir.

#18

SORU: Nusayrîlik’te namaz ibadeti nasıldır?


CEVAP: Fırkaya göre ibadetlerin başında "batınî namaz" yahut kısaca “namaz” adı verilen ibadet gelmektedir. Bu da ferdi ve kolektif olarak iki şekilde yerine getirilir. Namaz Aliye açılan kalbin niyazı anlamında anlaşıldığından, özel bir mekâna, camiye ihtiyaç duyulmadığı gibi, her hangi bir tarafa yönelme yahut özel bir duruş da söz konusu değildir. Namazın temel şartları beş seçkini (Muhammed, Fâtır (Fâtıma), Hasan, Hüseyin ve Muhassin) bilmek, dua esnasında gülmemek ve konuşmamak, Abbasi rengi olduğu için siyah takke giymemek, gizliliğe riayet etmek ve namazı "Ey yüce, büyük ve arıların efendisi Ali, bize merhamet et" diyerek bitirmektir. Toplu olarak kılınan namaz ise büyük bir şeyhin ziyareti, bayramlar ve fırkaya giriGşmerasimleri gibi vesilelerle yerine getirilir. Kadınların ve topluma kabul edilmemiş olanların alınmadığı bu ibadette, ferdi yapılandan farklı olarak ezan okunur, kutsallığına inanılarak şeyhlerden başlanarak cemaat kadehten birer yudum alır, bazı surelerin okunması sırasında secde edilir.

#19

SORU: Nusayrîlerin, Osmanlı idaresinde geçirdiği dönem nasıl tanımlanabilir?


CEVAP: Osmanlıların 1526’da Mercidabık savaşı sonrasında ilgili bölgeleri imparatorluğa katmasıyla birlikte Nusayrîler Osmanlı idaresine girmiş, uzun dönem Halep eyaletine bağlı olarak, mahalli Geyhlerin denetiminde muhtar bir hayat yaşamışlardır. Mısırlı İbrahim PaGanın devlete karşı giriştiği harekâtta (1839) büyük kayıplar vermelerine rağmen devlete karşı sadık kalan Nusayrî toplumu, siyasi ve ekonomik geliGmelere bağlı olarak bazı küçük çaplı isyanlara girişmişse de bunlar büyümeden bastırılmıştır. II. Abdülhamid zamanında diğer bâtıni topluluklar gibi Müslüman ahali arasında kabul edilerek mecburi askerliğe tabi tutulmuş, ayrıca bölgedeki Hıristiyan misyonerlerinin propagandalarına karGı tedbir talepleri dikkate alınarak destek vaadinde bulunulmuş, belli yerleşim merkezlerine camiler inşa edilip imamlar tayin edilmiştir. Ancak bu tedbirler sınırlı oranda kabul görmüştür.

#20

SORU: Anuş Tekin’in öldürülme sebebi nedir?


CEVAP: Kendisine “seyyidü’l-hâdîn” (yol gösterenlerin efendisi) unvanını veren Anuş Tekin’in, kendisini Hamza’nın yerine imam göstermesi ve bu uğurda ciddi mücadeleye girmesi onun şirke düşmekle suçlanmasına yol açmıştır. Nihayet 9 Mayıs 1019’da Hâkim’in emriyle öldürülmüştür.

#21

SORU: Nusayrîlik inanç karakteri açısından nasıl bir hüviyete sahiptir?


CEVAP: Nusayrîlik, inanç karakteri bakımından, başta On İki İmam Şiîliği ve İsmailî giîlik olmak üzere Sabiîlik, Yahudilik ve Hıristiyanlık’a ait kimi inanç ve anlayışların harmanlandığı bir yapı hüviyetindedir.

#22

SORU: Nusayrîlik’te hangi bayramlar kutlanmaktadır?


CEVAP: Bayramlar Nusayrîlikte ibadetlerin önemli bir parçasını teşkil eder. Bu günler hem toplu ibadetlerin yerine getirildiği, hem de en azından bazı bayramlarda dışa dönük olarak sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın gerçekleştirildiği zamanlardır. Genel İslâmî anlayış ve Şiîlikten başka, temelini bazı eski dinî inançlardan alan bayramlar arasında, söz gelimi, Ramazan ve Kurban bayramından başka Ğadîr bayramı (18 Zilhicce, Hz. Peygamberin Hz. Aliyi imam tayin ettiğine inanılan gün), Firâş bayramı (29 Zilhicce, hicret esnasında Hz. Alinin Hz. Peygamberin yatağında uyuduğu gece), Nevruz bayramı, Mihricân bayramı ve İsanın doğumu bayramı bunlardan bazılarıdır.

#23

SORU: Bâtıniyye ana başlığı altında sınıflandırılan fırkalardan varlığını devam ettirenler hangileridir?


CEVAP: Günümüze kadar varlığını devam ettiren ve Mezhepler Tarihi kaynaklarında haklarında bilgi verilen Nusayrîlik, Dürzîlik ve Yezidîlik en çok öne çıkan Bâtıniyye fırkalarıdır.

#24

SORU: Nusayrîlik’te zekât ibadeti nasıldır?


CEVAP: Zekât, Selmân-ı Farisîyi temsil eder ve dini öğrenip aktarma anlamına gelir. Bununla birlikte fırkanın iç işleyişinde zekât çeşitli vesilelerle merasim sonrası şeyhe verilen paradır.

#25

SORU: Yezidîlik fırkasına bu ismin verilmesi ile ilgili görüşler nelerdir?


CEVAP: İsimlendirme ile ilgili olarak ileri sürülen görüşlerden birisi fırkaya bu ismin verilmesinin, onların Haricîler’in İbâdiyye kolundan ayrılan Yezid b. Ebî Uneyse taraftarları olmasından dolayıdır. Bir başka görüş, fırka mensuplarının vaktiyle İran’ın Yezd şehrinden gelmiş olmaları, bu şehre nispetle kendilerine Yezidî denildiğidir. Diğer bir görüş ise fırkanın ilk dönemlerde Muaviye’nin oğlu Yezid’e gösterdiği saygıya bağlı olarak kendilerine bu ismin verildiği şeklindedir. Daha güçlü olan görüşe göre ise kelimenin Yezid b. Ebî Uneyse, Yezid b. Muaviye ve Yezd şehriyle hiçbir ilgisinin bulunmayıp, fonetik kurallarına göre Farsça’daki melek anlamındaki “İzed” veya tanrı anlamındaki “Yezdan” sözcüğünden geldiğidir. Buna göre kelime Ezidî, İzdî, İzidî biçiminde olmalıdır. Nitekim fırka mensupları bugün kendilerini Ezdî veya Ezidî diye anmaktadır.

#26

SORU: Hasibî’nin ölümünden sonra Nusayrîlik fırkasında hangi gelişmeler olmuştur?


CEVAP: Hasibî’nin 358/969 yılında ölümünün ardından Bağdat ve Halep olmak üzere iki merkez ortaya çıkmış, Bağdatta Seyyid Ali el-Cisrî, daha büyüğü olan Halepte ise Muhammed b. Ali el-Cillî hareketi yürütmüştür. İlk merkez Hülagûnun saldırılarından sonra yıkılmış, Halep merkezi de Cillîden sonra baGa geçen Ebû Said Meymûn b. Kasım et-Taberânî döneminde bugün Suriye içinde bulunan Lazkiyeye taGınmıGtır. Taberânî fırka içinde ortaya çıkan küçük ihtilafları çözmüş, başta mahalli hanedan Tenûhîler olmak üzere dağlık bölgede yaşayan gurupların da bünyeye katılmasını sağlamıştır.

#27

SORU: Yezidîliğin kutsal kitapları nelerdir?


CEVAP: Yezidîliğin iki kutsal kitabı Kitabü’l-Cilve ve Mushaf-ı Reş’tir. Bu iki kitap arasında muhteva bakımından çelişkilerin olması, Yezidîliğin esnek bir dokuya sahip olduğunu, toplumun inanç ve anlayışlarını metinlerden ziyade din adamlarının belirlediğini, ayrıca fırkanın sistemleştirilmiş bir inanç manzumesine sahip olmadığını gösterir.

#28

SORU: Nusayrîlik’te hac ibadeti nasıldır?


CEVAP: Haccın her menasiki ise, fırkaca kutsal sayılan kişileri sembolize eder ve bilinen hac ibadetiyle ilgisi yoktur.

#29

SORU: Yezidîlikte hac ibadeti anlayışı nasıldır?


CEVAP: Hac ibadeti, Yezidî geleneğinde Lâleş’te şeyh Adî’nin türbesine ziyaretten ibarettir. Bu ziyaret Eylül ayının 23-30. günleri arasında yapılır.

#30

SORU: Dürzîlikte dini hiyerarşi nasıldır?


CEVAP: Dürzî toplumu dini konuları bilen “ukkâl” ve bilmeyen “cühhâl” olmak üzere iki kısma ayrılır. Fırkanın prensiplerine sıkı sıkıya bağlı olan, içki, sigara gibi şeylerden kaçınan, zühd ve takvaya dayalı hayat yaşayan zümre ukkâl grubunu oluşturur. Cemaatimn % 85’ini teşkil eden cühhâl ise dini metin ve kaideleri bilmeyen, dini toplantılara özel günlerde katılabilen avam kesimidir. Sigara içmek ve dünya lezzetlerinden faydalanmak bunlar için mubahtır.

#31

SORU: Nusayrîlik fırkasının teşekkülünde ilk öne çıkan isim kimdir?


CEVAP: Fırkanın teşekkülünde ilk öne çıkan isim kuşkusuz Ebû guayb Muhammed b. Nusayr en-Nemirî’dir. Bilinebildiği kadarıyla Basra, Kufe ve Samarra’da yaGayan Gbn Nusayr, Irak’ta öteden beri varlığını sürdüren ve hulûl, ittihad, tenasüh gibi eski inanç ve geleneklerden beslenen düşüncelerini değişik şekillerde dillendirmeye başlamış, çok muhtemelen etrafında, aynı kültür havzasından beslenen kesimlerden oluşan küçük bir zümre oluşturmuştur.

#32

SORU: Yezidîliğin temel inancını ifade eden sözler nelerdir?


CEVAP: Yezidîler’in kelime-i Gehadeti, Lâ ilâhe illallah, Emin Cebrâil Habîbullah (Allah’tan başka ilah yoktur, Emin Cebrail Allah’ın sevdiğidir) şeklinde tespit edilmiştir. Burada Emin Cebrail’den maksat Melek Tavus’tur. Şeytan diye de anılan Melek Tavus, Yezidîliğin en önemli sembolüdür ve horoz şeklinde tersim edilir. Kelime-i şehadetten biraz daha uzun olan ve sabah kalkarken ve akşam yatarken okunan şu üç ibarelik söz de Yezidîliğin temel inançlarını teşkil eder: “Melek Tavus’un Allah’ın meleği ve elçisi olduğuna, şeyh Adî’nin Allah’ın meleği ve Yezidîler’in mürşidi olduğuna, Sultan Yezid’in Allah’ın meleği, dünyanın nuru ve insanlığın sevinci olduğuna iman ederim”.

#33

SORU: Nusayrîlik fırkasının temel inançları neye dayanmaktadır?


CEVAP: Nusayrîlik fırkasının temel inançları, Hamdan elHâsibî tarafından düzenlendiği kesin olan Kitabü’lMecmû’ya dayanır.

#34

SORU: Nusayrîlik fırkasının temel akidesini teşkil eden ifade nedir?


CEVAP: On altı sureden oluGan kitabın "Gehâdet" adını taşıyan on birinci suresindeki Gu ifade, fırkanın temel akidesini teşkil eder: "Ben şehadet ederim ki Ali b. Ebî Talibten den başka ilah, Muhammed Mahmûddan başka hicâb, Selmân-ı Fârisîden başka bâb yoktur." Burada Ali "mânâ", Muhammed "isim" yahut "hicâb", Selman ise "bâb" olarak anılmakta; ilki "ayn", ikincisi "mim", üçüncüsü "sin" harfiyle sembolize edilmektedir. Böylece "ayn-mim-sin" (AMS) fırkanın sembolü halini almaktadır.

#35

SORU: Nusayrîlik’te yaratılış nasıl nispet edilmektedir?


CEVAP: Nusayrîlikte yaratılış, ilah olan Aliye nispet edilmektedir. Kitâbül-Mucmûdaki anlatımlarda, Alinin zâtının nurundan Muhammedi, Muhammedin kendi nurundan Selmânı, Selmânın da Mikdâd b. Esved, EbûZer el-Gıfârî, Abdullah b. Revâha, Osman b. Mazûn ve Kanber Kâdândan oluşan beş yetimi, nihayet beş yetimin de bütün âlemi yarattığı ifade olunmuştur.

#36

SORU: Günümüzde Nusayrîlerin yaşadığı yerler nereleridir?


CEVAP: Nusayrî toplumu günümüzde Suriye, Türkiye ve Lübnan’da yaşamaktadır. Suriyede Lazkiye ve Cebel-i Ensâriyye bölgesi başta olmak üzere ülkede tahminî olarak % 8-12 arasında gösterilen bir nüfus oranına sahiptir. Türkiyede Hatay ile kısmen Adana ve Mersinin çeşitli yerleşim birimlerinde, Lübnanda ise daha çok kuzey kesimlerde on bin dolayında nüfusa sahip küçük bir gurup olarak varlığını devam ettirmektedir.

#37

SORU: Dürzîlikte takammus ne ifade etmektedir?


CEVAP: İnsan ölünce ruhu derhal başka bir cesede girerek yeniden doğar. Ölüm, ruhun bir çeşit gömlek değiştirmesidir. Dürzîler insan ruhunun bitkilere ve hayvanlara geçtiğini reddeder, bu yüzden de tenasüh yerine takammus kelimesini kullanırlar. Takammusta erkeklik ve kadınlık aynen devam eder. Onlara göre takammus âlemin sonun kadar devam edecektir. Bu süreçte iyilerin ruhu daima yükselirken kötülerin ruhu aşağı derecelere düşecektir.

#38

SORU: Dürzîlikte yaratılış hangi görüşe dayanmaktadır?


CEVAP: Dürzîlik’te yaratılış Yeni Eflatuncu görüşlere dayanır. Buna göre Allah fiziki âlemle doğrudan temas etmesi düşünülemeyecek kadar yüce ve münezzehtir. Bu sebeple kendisinden çıkan (sudûr) külli akıl, yaratıcı ile yaratılmışlar arasında aracı durumundadır.

#39

SORU: Dürzîlikte takiyye neden uygulanmıştır?


CEVAP: Kendilerinden olmayanlara inançları ve uygulamaları konusunda ifşaatta bulunmayan ve tehlikelerden korunmak gayesiyle takiyye uygulayan Dürzîler, 1860’lara kadar kendilerini Müslüman olarak göstermiş ve muhtelif camiler inşa etmişlerdir. Bu tarihten sonra ise Dürzîlerin takiyye konusunda daha esnek davrandıkları gözlenmektedir.

#40

SORU: Nusayrîlik’te peygamber inancı nasıldır?


CEVAP: Fırkada “sudur anlayışı”na bağlı olarak ulûhiyetle ilişkili bir peygamberlik tasavvuru söz konusudur. Peygamberler, Tanrının nâsûtî kalıba girdiği bedenler yahut bu bedenleri haber veren kimselerdir. Bunlar esas itibariyle nurdan olup semadan cesetsiz olarak iner, daha sonra bir bedene bürünürler. Gerçeklikleri itibariyle yemez, içmez, eşleriyle fiziki bir beraberlik kurmazlar. Hz. Âdem’den Hz. Muhammede kadar yüz bin peygamber gelmiş olup Hz. Muhammed bunların "küllü"dür.

#41

SORU: Nusayrîlik’te melek inancı nasıldır?


CEVAP: Kendilerine has kozmogoni (âlemin yaratılışı) anlayışına sahip olan fırkaya göre, Allahın, sayısı bilinemeyecek çoklukta melekleri vardır. Arş’ın üstü, alemlerin Rabbidir. Arş’ı taşıyanlar da sekiz kutsal melektir. Melekler parlak, yeşil ipekli elbiseler giyen nurani varlıklardır. Ayrıca beG yetim, vaktiyle melek olan ve her biri bir gök mertebesini temsil eden şahsiyetlerdir; meselâ Zuhal yıldızı melek olarak Mikaildir ve bunun yeryüzündeki karşılığı beş yetimden ilki olan Mikdâd b. Esveddir. Hz.Alinin çocukları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin gerçekte birer temiz melekten başka bir şey değildir.

#42

SORU: Dürzîlik’in genel tarihi seyri nasıldır?


CEVAP: Dürzî daveti daha çok Bilâdüş’ş-Şam diye anılan Ürdün, Filistin, Lübnan ve Suriye bölgelerinde dar hatlar halinde taraftar toplayabilmiştir. Dürzîlik’in 12. yüzyıldan sonraki tarihi seyri Bilâdü’ş-Şam’daki siyasi gelişmelere paralel olarak, bazı dönemleri karanlık, bazı dönemleri karmaşık bir mahiyette devam etmiştir. Bu çerçevede özetle söylenebilecek olan şudur: Haçlılar bölgeyi işgal ettiklerinde Dürzîler genellikle Haçlılar’la müşterek hareket etmiş, onların yanında yer almış ve onlara yardımda bulunmuşlardır. Memluklüler devri Dürzîler için hareket alanlarının daraldığı bir dönem olmuştur. 16. asrın başlarında Memluklülerin düşmesi ve Osmanlılar’ın bölgede hâkimiyeti ile yeni bir dönem devreye girmiş, Osmanlılar Dürzîler’le ciddi şekilde uğraşmak zorunda kalmıştır. Büyük Dürzî aileleri kimi zaman Hıristiyan Maruniler’le beraber olmuş, kimi zaman Maruniler’le ve Nusayrîler’le kanlı mücadelelere girmişler, kimi zaman Osmanlı ile olumlu ilişkiler geliştirmiş kimi zaman da Osmanlı muhaliflerine destek olmuşlardır. Birinci Dünya Savaşı’nda Fransızlar’a ve İngilizler’e taraftar olan Dürzîler, Osmanlı aleyhine önemli faaliyetler gerçekleştirmişlerdir. 1921 yılında Fransız mandası altında Dürzî emirliği kurulmuştur. Nihayet Suriye ve Lübnan’ın bağımsızlığını kazanmasından sonra bu iki ülke ile İsrail ve Ürdün’de varlığını devam ettirmeye başlamıştır.

#43

SORU: Yezidîlikte oruç nasıldır?


CEVAP: Oruç özel ve genel olmak üzere iki çeşittir. Özel orucu din adamları tutarlar. Bunlar yirmi günü Aralık, 20 günü Temmuz, 3 günü de LâleG’te şeyh Adî türbesinde, geldikten sonra da 80 güne tamamlanan oruçtur. Genel oruç, her Yezidî’nin Aralık ayının başından itibaren tuttuğu üç günlük oruçtur.

#44

SORU: Mushaf-ı Reş’te geçen Yezidîlik yasakları nelerdir?


CEVAP: Mushaf-ı ReG’te bazı yasaklardan söz edilmektedir. Buna göre yiyeceklerden marul, bakla, lahana, balık, geyik ve horoz eti yemek yasaktır. Özellikle horoz kutsaldır. Çünkü o Melek Tavus’u simgelemektedir. Aynı Gekilde koyu mavi elbise giymek, helaya girmek ve hamamda yıkanmak da haramdır. Çünkü hela ve hamamlar Geytanın oturdukları yerler olarak görülür. Ayrıca Geytan ve mel’un gibi kelimeleri kullanmak da yasaklar arasındadır.

#45

SORU: Yezidîlikte bayramlar nelerdir?


CEVAP: En büyük bayram Sare Sale (Sarsaliya) bayramıdır. Her yıl Melek Tavus’un yeryüzüne inmesi ve her şeyi yönetimine alması münasebetiyle Nisan ayının ilk Çarşamba gününden ay sonuna kadar devam eden bayramdır. Cemai Bayramı 28 Eylül- 3 Ekim arasında kutlanır. Hata ve günahların affedildiğine inanılan gündür. Ayrıca Yezid Bayramı (Yezid b. Muaviye’nin doğduğu günün anısına), şeyh Adî Bayramı (3 Ağustos’ta şeyh Adî’nin orucu vesilesiyle), Bülende Bayramı (şeyh Adî’nin doğumu anısına) adlarında kutlanan bayramlar vardır.

#46

SORU: Dürzîlikte evlilik ve boşanma hususları nasıl ele alınmaktadır?


CEVAP: Evlenme konusunda genellikle Hıristiyanlığın etkisinde kalan Dürzîler’de evlenme yaşı bayanlarda on yedi, erkeklerde on sekiz olarak kabul edilmiştir. Birden fazla kadınla evlenmek yasak olup böyle bir nikâh batıldır. Bir bayan veya erkeğin Dürzî toplumu dışında birisi ile evlenmesi kesinlikle yasaklanmıştır. Mut’a nikâhı ve cariye edinmek de yasaklar arasındadır. Boşanma hoş karşılanmamakla birlikte mümkün olup bir defada icra edilir. Boşanan kadın aynı erkekle tekrar evlenemez. Zina eden bir kimsenin evliliği de sona ermiş olur. Dürzî hukukuna göre kadının da boşanma hakkı vardır. Kocası ölen bir kadın tekrar evlenmemişse çocukları ve mallarının idaresi ona verilir.

#47

SORU: Dürzîlikte ahiret inancı nasıldır?


CEVAP: Dürzîler’e göre ahiret ve ahiretle ilgili olarak cennet, cehennem, arş, kürsi, hesâb, mizan, ceza, mükâfat gibi şeyler hep bu dünyadadır.

#48

SORU: Dürzîlerin kutsal metinleri nelerdir?


CEVAP: Dürzîler’in sistemlerini dayandırdıkları kutsal metinler dört yahut altı kitaba taksim edilmiştir. Resâilü’lHikme veya el-Hikmetü’ş-şerîfe diye anılan bu eserler 111 risaleden oluşmaktadır

#49

SORU: Yezidîlikte tenasüh inancı nasıldır?


CEVAP: Yezidîlik’te tenasüh inancına göre, bir kimse öldüğünde iyilik ve kötülüğüne göre değerlendirilir. İyi bir kimse ise başka bir insana, kötü bir insan ise cezasını çekmek üzere domuz, eşek, köpek gibi hayvan şekline girer. Hayvanların cesetlerinde cezasını çektikten sonra iyi insana dönüşür. Yine Yezidîler’e göre cehennem, kötüler için bu dünyada muhtelif hayvan vücutlarında ceza çekmekten ibarettir. Cennet ise semada bir yerdir.

#50

SORU: Yezidîlikte yaratılış nasıl ele alınmıştır?


CEVAP: Kitabü’l-Cilve’de mutlak bir Yaratıcı’dan, her şeyin O’nun emir ve yönetiminde olduğundan bahsedilmekle birlikte vurgu Melek Tavus üzerine yapılır. Mushaf-ı Reş’te ise farklı bir yaratılış nazariyesi ortaya konulmaktadır.

#51

SORU: Yezidîlikte namaz anlayışı nasıldır?


CEVAP: Yezidîler’in yerine getirmekle yükümlü oldukları ibadetlerden birisi namazdır. Sabah ve akşam olmak üzere günde iki kez güneşe doğru dönerek bazı duaları okumaktan ibaret olan namazın gizli olması ve ferdi olarak yerine getirilmesi gerekir. Bu bakımdan Yezidî bölgelerde ibadethane yoktur. Namaz için elleri yıkamak bir nevi abdesttir ve yeterlidir.

#52

SORU: Dürzîlikte miras taksimi nasıldır?


CEVAP: Dürzîler arasında miras taksimi Sünnî Hanefî hukuk sisteminin tatbikatına göre cereyan etmekle birlikte, en çok görülen yazılı vasiyet uygulamasıdır.

#53

SORU: Dürzîliğin inanç ve amelle ilgili esasları genel olarak hangi bölümlerle ele alınmaktadır?


CEVAP: Hâkim-Biemrillah’ın ilah olduğuna inanmak. ? Eşyanın ilk illeti olan”emr”i yani Hamza b. Ali’yi bilmek. ? “Hudud”u tanımak. ? Yedi esası bilip yerine getirmek.

#54

SORU: Yezidîlikte zekât nasıldır?


CEVAP: Zekât ibadeti müritlerin gelirlerinin % 10’unun şeyhlere, % 5’inin pirlere, %2,5’inin fakir diye anılan ve toplumu dinen aydınlatanlara verilmesi yoluyla gerçekleştirilir.

#55

SORU: Dürzîlikte iptal edilen dini esaslar nelerdir?


CEVAP: Hamza b. Ali; İslam’daki kelime-i şehadet, namaz oruç, hac, zekât, cihat ile bazı fırkalardaki velâyet gibi esasları iptal etmiştir. Bunu yaparken de Hâkim’in fiil ve davranışlarını gözlemiştir. Ona göre Hâkim uzun müddet namaz kılmamış, 1010 yılında zekâtı kaldırmış, oruç tutmayı ve hacca gitmeyi gereksiz görmüş, cihadın her çeşidini ilga etmiş, velayeti sadece kendisine tahsis etmiştir.

#56

SORU: Dürzîliğe göre hudud nedir?


CEVAP: Dürzîler’e göre “hudûd”, Hamza tarafından görevlendirilen peygamber derecesinde kimselerdir. Bunlar evlenmekten, çocuk sahibi olmaktan, her türlü günah ve hatadan münezzeh ve masum kimselerdir.

#57

SORU: Yezidiler tarihi süreçte hangi devletlerin egemenliği altında yaşamıştır?


CEVAP: Alt zümrelere bölünerek büyük kısmı yerleşik, kalanları göçebe olarak yaşayan Yezidîler başlıca Musul’un Lâleş ile 160 km. batısında Sincar dağları civarı, Dicle’nin kuzeydoğusu ve Fırat’ın batısında ve Tiflis civarında yaşamışlardır. Fırkanın tarihi seyri, sözü edilen bölgelerdeki siyasi dalgalanmalara paralel olarak geçmiştir. Yezidîler; Abbasiler, Selçuklular, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safevîler, Osmanlılar yönetimi altına girerek tarihi seyirlerini devam ettirmişlerdir. Yezidîler, Birinci Dünya Savaşı sonunda Sincar dağları ve Lâleş bölgesinin Irak sınırları içinde kalmasından sonra bu idare altında yaşamaya başlamışlardır. Bugün başlıca Irak ve Suriye ile çok küçük oranda Türkiye, Gürcistan ve Ermenistan’da yaşayan Yezidîler’in nüfusları ile ilgili olarak nihai istatistikler yoktur.

#58

SORU: Dürzîliğin yedi esası nedir?


CEVAP: ? Doğru sözlülük. Namazın yerine ikame edilmiGtir. ? Din kardeşlerini korumak. Zekâtın yerine ikame edilmiştir. ? Var olmayana ibadetten vazgeçmek. Dürzîler’in Hâkim’den önceki inanç ve ibadetlerinin, “mevcut olmayan”a ibadet sayıldığından hiçbir değeri yoktur. Orucun yerine ikame edilmiştir. ? İblisler ve azgınlardan uzaklaşmak. Hacca karşı ikame edilmiştir. ? Hâkim’i her devirde tek ilah olarak tanımak. Kelime-i şehadet yerine ikame edilmiştir. ? Hâkim’in hüküm ve fiiline rıza göstermek. Cihadın yerine ikame edilmiştir. ? Her durumda Hâkim’in hükmüne boyun eğmek. Velâyetin yerine ikame edilmiştir.