KÜLTÜR TARİHİ Dersi AVRUPA'DA ORTAÇAĞ KÜLTÜRÜ soru cevapları:
Toplam 21 Soru & Cevap#1
SORU:
Rönesans hümanistleri, Antikçağ ile Rönesans arasındaki bin yıllık süreci nasıl değerlendirmişlerdir?
CEVAP:
Rönesans hümanistleri, klasik gelenekten kopan ve farklılaşan ortaçağı bir ara geçiş dönemi olarak görmüşler ve Antikçağ ile Rönesans arasındaki bin yıllık süreci bir “karanlık çağ” olarak değerlendirmişlerdir.
#2
SORU:
Yeniçağın başlamasına zemin hazırlayan çığır açan tarihsel olaylar nelerdir?
CEVAP:
Avrupa’da ortaçağın başlangıcı için, Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkılış tarihi (M.S. 476), bitişi ise, İstanbul’un fethi olan 1453 yılı genelde kabul görmekle birlikte, Gutenberg’in matbaayı keşfi, İspanya’da Müslüman hâkimiyetinin sona ermesi ve Amerika’nın keşfi de, yeniçağın başlamasına zemin hazırlayan çığır açan tarihsel olaylardır.
#3
SORU:
Roma İmparatorluğu’nun yıkılışına ve “ortaçağ” adı verilen tarihsel ayrımın başlamasına zemin hazırlayan istilalar ve göçler dizisi, M.S. 4. yüzyılın ortalarında, sebebi bilinmeyen bir kaynaşma sonucu Hunların batıya doğru göç etmeleri ve bu hareket sırasında önlerine çıkan çoğu Cermen kökenli pek çok kavmin yer değiştirmesine yol açmaları ile başlayan sürece ne ad verilmiştir?
CEVAP:
Roma İmparatorluğu’nun yıkılışına ve “ortaçağ” adı verilen tarihsel ayrımın başlamasına zemin hazırlayan istilalar ve göçler dizisi, M.S. 4. yüzyılın ortalarında, sebebi bilinmeyen bir kaynaşma sonucu Hunların batıya doğru göç etmeleri ve bu hareket sırasında önlerine çıkan çoğu Cermen kökenli pek çok kavmin yer değiştirmesine yol açmaları ile başlamıştır. Kavimler Göçü (Völkerwanderung) olarak adlandırılan bu süreçte, Romalıların “barbar” olarak nitelendirdiği Hunlar, Avarlar ve Slavların yanı sıra, Gotlar, Franklar, Vandallar gibi Cermen kökenli kavimler de Avrupa içlerine doğru hareket halindedir. Bu göçebe kavimlerin istilalarından sonra Avrupa, çok sayıda dağınık ve zayıf devletin hâkimiyeti altında, parçalı bir görünüme bürünmüştür. Sadece birbirleriyle değil, kendi içlerinde de sürekli mücadele halinde olan bu küçük devletlerin hâkimiyeti altındaki Avrupa’da, sosyal, ekonomik ve kültürel bir durgunluk sürecine girilir; 8. ve 9. yüzyıllara kadar devam eden bu süreç, göçebe kavimlerin Avrupa’ya yerleşerek uyum sağladıkları dönemdir. 8. ve 10. yüzyıllar arasında, merkeziyetçi bir sistemin yeniden kurulması gündeme gelir; Avrupa’nın henüz oluşumunu tamamlamadığı bu süreçte, göçlerle gelen kavimlerin kültürleri ile antik miras ve yeni bir üst-kimlik olarak Hıristiyanlık kaynaşarak, “ortaçağ Avrupa kültürünün” çekirdeğini oluşturmuştur. 11. yüzyıldan itibaren merkezi yönetim parçalanır ve feodal sistem oluşmaya başlar; 13. yüzyıla gelindiğinde, kültürü, sanatı ve felsefesiyle ortaçağ doruk noktasına ulaşır. 14. yüzyıldan sonra ise ortaçağ kültürü çözülme sürecine girer ve Rönesans düşüncesinin doğuşuna zemin hazırlayan bir dizi başkalaşım geçirir.
#4
SORU:
Batı ve Orta Avrupa için en azından 10. yüzyıla kadar lingua franca olduğu söylenebilen, Roma’dan miras kalan ve Roma Katolik Kilisesi’nin de resmi dili olan dil hangisidir?
CEVAP:
Roma’dan miras kalan ve Roma Katolik Kilisesi’nin de resmi dili olan Latincenin, tüm Batı ve Orta Avrupa için en azından 10. yüzyıla kadar lingua franca olduğu söylenebilir. Ortaçağın sonlarına doğru yerel dillerin kullanımı yaygınlaşmış; buna rağmen özellikle teoloji ve bilim literatüründe, bir üst dil olarak Latince kullanılmaya devam etmiştir.
#5
SORU:
Batı’da ilk Hıristiyanlaştırma hareketi ne zaman başlamıştır?
CEVAP:
Göçlerle Avrupa’ya gelerek yerleşen pagan kavimler, Roma İmparatorluğu’ndan miras kalan Hıristiyanlık inancı ortak paydasında birleşmişlerdir. Bu bağlamda, Batı’da ilk Hıristiyanlaştırma hareketi, bozkır kavimlerinin göçlerinin başladığı 5. yüzyıldan önce gerçekleşir ve dalgalar halinde devam eder. Yerleşik bir kültüre sahip olmayan bu halklara din aracılığıyla daha yüksek bir kültür ve daha nitelikli bir yaşam vaat eden ‘Hıristiyanlaştırma’ politikası, Avrupa kültürünün çekirdeğini oluşturan senteze katılan bir diğer unsurdur.
#6
SORU:
Erken ortaçağda Avrupa’nın okuma-yazma bilen “elit” tabakasının, manastır çevrelerinde yetişen din adamlarından ibaret olmasının sonucu nedir?
CEVAP:
Göçlerle birlikte eski Roma şehirlerinin dağılması, buralarda kökleşen eğitim kurumlarının da sonunu getirmiş ve eğitim faaliyetleri, sadece Hıristiyanlığın yayılmasıyla birlikte yeni oluşmaya başlayan manastır çevreleriyle sınırlı kalmıştır. Dolayısıyla, erken ortaçağda Avrupa’nın okuma-yazma bilen “elit” tabakası, manastır çevrelerinde yetişen din adamlarından ibarettir. Bu da eğitimin neredeyse tümüyle İncil çalışmaları ekseninde yürütülmesi sonucunu doğurmuştur; dolayısıyla dönemin düşünsel iklimi, teolojik düşünceye ve yegâne mutlak gerçeklik olarak Tanrı kavramına dayanır.
#7
SORU:
4. yüzyılda İskenderiyeli Arius tarafından geliştirilen ve İsa’nın tanrısallığının inkarı üzerine kurulan heterodoks Hıristiyan öğretisi nedir?
CEVAP:
Ariusçuluk: 4. yüzyılda İskenderiyeli Arius tarafından geliştirilen ve İsa’nın tanrısallığının inkarı üzerine kurulan heterodoks Hıristiyan öğretisi.
#8
SORU:
Asya steplerinin göçebe halkları arasında yaygın olan hangi üslupta hayvan tasvirleri, birbiri içine geçen soyutlaştırılmış formlar halinde ele alınır ve insan tasvirlerine ise nadiren yer verilir?
CEVAP:
Farklı kökenlerden gelmekle birlikte benzer kültür belirtileri gösteren göçler çağı toplumlarının sanatlarını belirleyen ana eksen, hayvan üslubu olarak adlandırılan bezeme türüdür. Asya steplerinin göçebe halkları arasında yaygın olan bu üslupta hayvan tasvirleri, birbiri içine geçen soyutlaştırılmış formlar halinde ele alınır; insan tasvirlerine ise nadiren yer verilir.
#9
SORU:
Hıristiyanlaşan kavimlerin ürettiği ilk sanat formları nelerdir?
CEVAP:
Hıristiyanlığı yaymak amacındaki bu manastırların başlıca üretimi, el yazması İncil kopyaları ve diğer dinsel metinlerdir; kutsal konuları görsel zenginlikle bütünleştirerek aktaran bu yazmalar, Hıristiyanlaşan kavimlerin ürettiği ilk sanat formlarıdır.
#10
SORU:
Frank kralı Şarlman kültürel birlik idealini gerçekleştirmek için dil ve eğitim sisteminde nasıl düzenlemeler yapmıştır?
CEVAP:
bir kültür reformunun mimarı olan Şarlman’ın dahi Latincesinin kuvvetli olmadığı ve rahat okuyup yazamadığı bilinir. Diğer yandan, okur-yazar çevreler arasında da dil meselesi bir sorundur; farklı diller konuşan Avrupalı halkların ortak paydası olan Latincenin zamanla yerel diyalektlere ayrılması, imparatorluğun farklı bölgelerinde yaşayanların birbiriyle anlaşmasını güçleştirmiştir. Dolayısıyla Şarlman, kültürel birlik idealini gerçekleştirmek için öncelikle dil ve eğitim sistemini yeniden düzenlemeye girişmiştir. Bu düzenlemenin en önemli safhası, saray ve manastırlara bağlı yeni okulların açılmasıdır. Ruhban sınıfı ve aristokrat çocuklarından oluşan seçkin bir çevreye hitap eden okullarda eğitim vermek üzere Avrupa’nın çeşitli bölgelerinden gelen entelektüeller arasında, özellikle Şarlman’ın başdanışmanlığına kadar yükselen Northumbrialı keşiş Alcuin (yaklaşık 739-804), sürecin başlıca mimarlarından biridir. Northumbria manastırlarında kökleşmiş olan Latin kültürü ve Latince literatürün temsilcisi olan Alcuin’in önderliğinde, okullarda öğretilecek konular standart hale getirilmiş ve pek çok yeni kitap hazırlanmıştır.
#11
SORU:
“Karolenj minüskülü” nedir?
CEVAP:
“ortaçağ Latincesi”, klasik Latince temeline dayanmakla birlikte, bazı yeni kelimelerin eklenmesiyle oluşmuştur. Dil ile birlikte yazı üslubu da tekilleştirilerek, “Karolenj minüskülü” denilen açık, net, kolay okunan bir yazı üslubu geliştirilmiştir. Tüm bu reformlar, bilginin herkese ulaşabilmesi ve imparatorluğun farklı bölgelerindeki halkların aynı kültürel çatı altında birleştirilmesi amacını güder.
#12
SORU:
Scriptorium nedir?
CEVAP:
ortaçağda el yazması kitapların üretildiği ve kopyalandığı atölyeler
#13
SORU:
Avrupa’nın kaderini değiştirerek yeni ufuklara yelken açmasını sağlayacak ve tarihte yeni bir sayfa açacak, 1492’de keşfedilen ülke aşağıdakilerden hangisidir?
CEVAP:
Amerika
#14
SORU:
13. yüzyıl ortalarına gelindiğinde, Avrupa’nın ortak stili haline gelen mimari üslup aşağıdakilerden hangisidir?
CEVAP:
Gotik
#15
SORU:
11. ve 12. yüzyıllarda kalabalık olmayan Avrupa kentlerinin yanında 100 bin dolaylarında nüfusa sahip olan kent aşağıdakilerden hangisidir?
CEVAP:
Floransa
#17
SORU:
Batıda Avicenne adıyla anılan Antikçağ Yunan filozofu kimdir?
CEVAP:
Antikçağ Yunan filozoflarını iyi tanıyan Farabi’nin, İbn-i Sina’nın (Batıda Avicenne adıyla anılır), İbn-i Rüşt’ün (Batıda Averroes olarak anılır) akıl ve mantıkla ilgili düşünceleri ve araştırmaları felsefe ve tıp alanında etkili olur.
#18
SORU:
13. yüzyılda yaşanan yükselişe zemin hazırlayan en önemli etken hangisidir?
CEVAP:
Şehirleşme ve şehir kültürünün oluşmasıdır.
#19
SORU:
Hıristiyanlık için kutsal sayılan yerlerin Müslümanlardan alınması amacıyla 11. ve 13. yüzyıllar arasında yürütülen bir dizi askerî operasyona ne ad verilir?
CEVAP:
Haçlı Seferleri
#20
SORU:
Tümüyle Hıristiyanlaşan Avrupa’nın 10. yüzyıldan sonraki gelişimini belirleyen ve ortaçağ kültürünü yeniden yapılandıran temel unsur hangisidir?
CEVAP:
Din
#21
SORU:
Avrupa tarihindeki ilk merkezi yönetim ve bütünleşik Avrupa fikrinin ilk denemesi olan imparatorluk hangisidir?
CEVAP:
Karolenj İmparatorluğu