MALİYE POLİTİKASI I Dersi Maliye Politikası ve Ekonomik Kalkınma soru cevapları:

Toplam 63 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: İradi maliye politikası durgunluktan çıkışta ne tür araçlar kullanır?


CEVAP: Durgunluktan çıkışı amaçlayan iradi maliye politikasında, toplam talebi arttırmaya yönelik olarak kamu harcamaları arttırılır. Arttırılan kamu harcamaları marjinal tüketim eğilimine bağlı olarak milli gelir düzeyini ve istihdamı yükseltir.

#2

SORU: 1930’lara kadar hakim olan ekonomik görüşe göre arz ve talep dengesizliğini gidermek için uygulanması gereken politika neydi?


CEVAP: 1930’lara gelinceye kadar kuram ve uygulamadaki hakim görüşe göre, piyasa mekanizması ekonomide tam istihdamı ve fiyat istikrarını otomatik olarak sağlamaktadır. Bu görüş çerçevesinde, fiyat ve faiz esnekliği yolu ile arz ve talep dengesizlikleri ortadan kalkar ve böylece ekonomide istikrar sağlanır.

#3

SORU: Otomatik istikrar sağlayıcıların doz ve hassasiyetiyle ekonomik dalgalanmalara tepki arasında nasıl bir ilişki vardır?


CEVAP: Otomatik istikrar sağlayıcı elemanların dozu ve ekonomideki etkinlik dereceleri, sistemlerin gelişmiş ve karmaşık olmaları ile doğru orantılıdır. Vergi ve harcama sistemleri ne kadar hassas ayarlanırsa sistem o derece karmaşıklaşır ama ekonomik dalgalanmalar karşısında da o kadar etkin sonuç alınır. Buna karşılık, vergi ve harcama sistemleri ne kadar götürü ve kaba olursa sistem basitleşir ama o derecede de sistemin ekonomik dalgalanmalara cevap verme hassasiyeti zayıf olur.

#4

SORU: Durgunluğun derecesine bağlı olarak durgunlukla mücadele araçları kaç farklı konumda ele alınabilir, bunlar nelerdir?


CEVAP: İki konumda ele alınabilir. Durgunluğun hafif seyrettiği durumlarda vergi ve harcama politikalarının esneklik özelliklerinden yararlanılarak otomatik istikrar politikası yeterli olabilirken daha ağır durumlarda iradî değişikliklere başvurulması gerekir.

#5

SORU: Maliye politikasının etkinliği ne demektir?


CEVAP: Veri çarpan katsayısı altında uygulanan maliye politikasının tam çarpan katsayısı etkisi oluşturmasıdır.

#6

SORU: Kamu borçlanmasının durgunluk dönemlerindeki etkisi nasıldır?


CEVAP: Durgunluk dönemlerinde ihraç edilen kamu borç senetleri hem özel tasarrufçular için güvenilir bir yatırım aracı olarak görülür, hem de elde edilen faiz geliri, özel tüketim harcamalarını artıcı yönde etki yapar. Durgunluk dönemlerinde özel kuruluşlara ait kağıtlar fazla rağbet görmeyeceğinden tasarrufların bir bölümü atıl kalmış olabilir. Atıl kalan özel tasarruflar kamu kağıtlarıyla değerlendirilmiş olmaktadır.

#7

SORU: İşsizlik ne demektir?


CEVAP: Bir ekonomide çalışma gücü ve arzusunda olan bir bireyin cari ücret düzeyinde ve çalışma koşullarında çalışmaya razı olup iş bulamaması durumudur.

#8

SORU: Ekonomik durgunluğu ekonomik krizden ayıran nitelikler nelerdir?


CEVAP: Toplam arz ile toplam talebin uyuşmaması şeklinde tanımlanan dengesizliğin ekonomik durgunluk halini ekonomik krizden ayıran fark, yaşanan dengesizliğin boyutu, derinliği ve süresi ile ilgilidir. Durgunluk krize göre daha yüzeyde seyreden, daha az sayıda işsizliği açığa çıkaran ve daha kısa süre devam eden bir dengesizlik olduğu halde, kriz çok daha derin bunalımlara, yaygın işsizliğe yol açan ve uzun süre devam eden bir dengesizlik halidir.

#9

SORU: Otomatik istikrar sağlamada kamu harcamalarının etkisi nasıldır?


CEVAP: Otomatik istikrar sağlamada kamu harcamalarının etkisi kamu gelir sistemi kadar yüksek değildir. Ancak, durgunluk dönemlerinde kamu harcamalarının azalmaması, aynı düzeyini koruması istenen bir durumdur. Kamu harcamalarının bir bölümünün esnek, bir bölümünün de esneklikten yoksun olması, durgunluk dönemlerinde toplam kamu harcamaları düzeyinin korunmasına yardımcı olabilir. Diğer taraftan, carî ve yatırım harcamaları gibi gelir yaratıcı kamu harcamalarının durgunluk dönemlerinde esneklik göstermemeleri de otomatik istikrar aracı olarak önemlidir. Çünkü, durgunluk dönemlerinde kamu gelirlerinin gerilemesi, buna karşın kamu harcamalarının gerilememesi, hatta bazı dönemlerde artış eğilimine girmesi otomatik olarak bütçe açığı oluşturarak genişletici finansman sürecinin devreye sokulmasına neden olmaktadır.

#10

SORU: Keynesyen görüşe göre ekonomik durgunluk halinde istihdamı artırmaya yönelik ne tür bir politika güdülmelidir?


CEVAP: Keynesyenlere göre, tasarruf ve yatırım dengesizliği piyasa koşullarının ekonomik dengeyi ve tam istihdamı otomatik olarak sağlamasını engellediğinden, piyasalara kamusal genişletici politikalarla müdahale edilmesi kaçınılmazdır.

#11

SORU: Gelir vergisi hangi sebeplerle ekonomik konjektürdeki değişimlere tepki vermede en önemli araçtır?


CEVAP: Gelir vergisi, artan oranlı tarife yapısı nedeniyle, milli gelirdeki değişmelere karşı yapısında otomatik esneklik taşımaktadır. Durgunluk dönemlerinde faktör gelirleri gerileyeceğinden, mükellefler daha düşük vergi oranlarına tabi olurlar. Böylece, vergi yasalarında ayarlama yapmaya gerek kalmadan özel kesimin vergi yükü azalır. Bu mekanizma, özel tüketim ve yatırım harcamalarının kısılma hızında bir azalma meydana getirerek bireylerin elinde tüketim, hatta yatırım için bir miktar fon kalmasını sağlar.

#12

SORU: Otomatik istikrar politikaların etkili olamadığı, durgunluğun ağır seyrettiği durumlarda ne tür politikalar güdülmelidir?


CEVAP: Bu tür durumlarda kamu harcama ve gelir sistemlerinde iradi değişiklikleri içeren maliye politikaları uygulanır.

#13

SORU: Kurumlar vergisinin otomatik istikrar sağlayıcı olma açısından gelir vergisine göre etkisinin az olmasının sebebi nedir?


CEVAP: Kurumlar vergisi uygulaması düz oranlı olduğundan, azalan gelirler karşısında yükümlüleri daha düşük vergi oranına indiremeyeceği için, otomatik istikrar sağlayıcı olma açısından etkinliği, gelir vergisine oranla zayıftır.

#14

SORU: İstihdam ve işsizlik kavramlarını klasik görüşe göre açıklayınız


CEVAP: Bu görüşe göre, emeğin fiyatı olan ücret her iki yönde de esnek olduğundan, ekonomide daima tam istihdam sağlanmış olur. Hatta ücret haddi, emeğin biyolojik varlığını sürdürmede de etken olduğundan, uzun dönemde işsizlik sorunu ile karşılaşılmayacağı öngörülmektedir. Kronik işsizlik, reel ücretleri biyolojik asgari düzeyin altına çektiği zaman, emek arzı gerileyerek istihdam düzeyinin yeniden kurulacağı ve ücretlerin makul düzeye yükseleceği ileri sürülmüştür.

#15

SORU: Bir ekonomide durgunluk nedir ve nasıl ortaya çıkmaktadır?


CEVAP: Durgunluk, enflasyon gibi, genel ekonomik dengenin bozulması ile ilgili bir konudur. Ancak, bu durumda, toplam arz ve toplam talep dengesindeki bozukluk arza oranla talep eksikliği şeklinde ortaya çıkmakta, diğer bir deyişle, bir ekonomide toplam talep yetersizliğinden meydana gelen bir toplam arz-toplam talep dengesizliği söz konusu olmaktadır.

#16

SORU: Durgunluğun ekonomik hayata yönelik etkileri ne şekildedir?


CEVAP: Durgunluk halinde, milli gelir eksik istihdam düzeyinde gerçekleşmekte, işsizlik artmakta ve faktör ve mal fiyatlarında genel bir düşme eğilimi gözlemlenmektedir.

#17

SORU: Ekonomide durgunluk çerçevesinde Keynesyen maliye politikası kuramı hangi şartlarda oluşmuş ve durgunluğun aşılması için ne gibi önlemleri öngörmüştür?


CEVAP: 1929 Krizi ve patlak veren büyük işsizlik, tüm dünyaya, piyasa ekonomilerinde geçerli olduğu iddia edilen otomatik denge sağlayıcı piyasa güçlerinin gereği biçimde çalışılmadığını ve piyasaya müdahale edilmediği durumlarda işsizlik ve fiyat dalgalanmalarının ortaya çıkabileceğini gösterdi. Amerika Birleşik Devletleri’nde başlayan ve Batı ekonomilerine yayılarak büyük boyutlara varan işsizlik ve durgunluğa karşı ekonomilerin iç dinamikleri dışında bir çare düşünülmeye başlandı. İşte böyle bir ortamda oluşan Keynesyen maliye politikası kuramı, durgunluğun giderilebilmesi ve istihdamın sağlanabilmesi için devlet müdahalesini aktif bir unsur olarak ortaya koymuştur.

#18

SORU: Genişletici maliye politikası fiyatlar üzerinde nasıl bir etki oluşturur?


CEVAP: Vergi gelirlerinin değişmediği durumda kamu harcamalarının yükseltilmesi yani genişletici maliye politikası uygulanması bütçe açığı yaratmakta, bütçe açığı da ekonomide toplam talebi yükselterek, durgunluğun neden olduğu atıl kapasiteyi harekete geçirmektedir. Durgunluk durumunda atıl kapasite söz konusu olduğundan, kapasite sınırına yaklaşıncaya kadar fiyat artışı görülmez. Ancak, kapasite sınırına yaklaşıldığında, ekonomide reel gelir artırılmayacağından dolayı, genişletici maliye politikası fiyatları yükseltici etki oluşturur.

#19

SORU: Durgunluğun nedeni ve dozuna göre uygulanacak olan maliye politikası aracının seçimi nasıl olmalıdır?


CEVAP: Hafif durumlarda, özel kesim harcamalarını yükseltebilecek önlemler yeterli olabileceği halde, ağır durumlarda, birinci önleme ek olarak, kamu harcamalarının da hızlı bir şekilde yükseltilmesi gerekebilir.

#20

SORU: Tüketim vergilerindeki artışın ekonomik durgunluk dönemlerinde etkisi ne yönde olur?


CEVAP: Tüketim vergileri gelir karşısında gerileyen oranlı olduğundan tüketiciler üzerinde vergi adaleti açısından olumsuz etki yaratırlar, ayrıca talep emici özelliklerinden dolayı, durgunluk dönemlerinde ters etki oluştururlar.

#21

SORU: Durgunlukla mücadelede genişletici maliye politikası araçları niçin iyi seçilmeli ve dozları kontrol altında tutulmalıdır?


CEVAP: Tersi olduğu takdirde, yürütülen mücadele gerekli etkiyi yapamıyor olabileceği gibi, ekonomiyi aksi yönde tetikleyerek, enflasyonist basıncın ortaya çıkmasına da neden olabilir. Durgunlukla mücadele araçları, enflâsyonla mücadele araçlarının tersi yönde olduğundan, mücadele zorunluluğu ortadan kalktıktan sonra, eski politikalara dönmek kolay ve mümkün olmayabilir. Çünkü, durgunlukla mücadele araçları harcamaların artırılmasına ve/veya vergilerin azaltılmasına yönelik, toplumun çabuk kabul edip, aynı hızda vazgeçemeyeceği politikalardır.

#22

SORU: Ekonomik konjektüre karşı tepki veren en önemli araç hangisidir?


CEVAP: Gelir vergisidir.

#23

SORU: Gelire bağlı verginin uygulandığı bir ekonomide gelir artışı sağlamak amaçlandığında harcamalar arasında tercih yaparken gözetilecek ölçüt ne olmalıdır?


CEVAP: Gelire bağlı verginin uygulandığı bir toplumda belirli bir gelir artışı sağlamak amaçlandığı takdirde, gelir yaratıcı harcamalarla transfer harcamaları arasında seçim yapmak için göz önüne alınabilecek ilk ölçüt, gerekli harcama miktarlarının karşılaştırılmasıdır. Transfer geliri elde edenlerin marjinal tüketim eğilimi “bir” değerinden küçük olduğu sürece, yapılması gerekli toplam harcama miktarı, transfer geliri elde edenlerin marjinal tüketim eğiliminin “bir” olması halinde gerekli olan harcama miktarından çok daha büyük olacaktır.

#24

SORU: Paracı yaklaşımdan ele alındığında durgunluk dönemlerinde uygulanan maliye politikası para politikalarıyla nasıl ilişkilendirilir?


CEVAP: Durgunluk dönemlerinde uygulanan maliye politikasının para politikası açısından incelenmesi paracı bir yaklaşımla ele alındığında, ucuz para politikası izlenip, para arzının artırıldığı dönemlerde faiz oranlarının gerileyip yatırımlar üzerinde artırıcı etki yapmasının, bir yandan spekülatif para talebinin faiz esnekliğine, diğer yandan da yatırım fonksiyonunun faiz esnekliğine bağlıdır. Bu iki kanaldan birinin bile etkin olamaması arzulanan sonucun sağlanmasını engellemektedir. Önce para arzının faiz oranı üzerindeki etkisi dikkate alınırsa para arzının faiz oranını düşürebilmesi için, sermaye piyasasında kıymetli kağıt talebinin artması gerekir ki, böylece tahvil fiyatları yükselirken, faiz oranı düşmüş olsun.

#25

SORU: Gelire bağlı gelirler ne demektir?


CEVAP: Gelire göre değişen oranlarda alınan vergilerdir.

#26

SORU: Genişletici maliye politikası nedir?


CEVAP: Genişletici maliye politikası, ilke olarak ekonomilerde yapısal faktörler dışında oluşan nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan durgunluk halleri esnasında geçici olarak uygulamaya konan mali önlemler dizisi olarak tanımlanır.

#27

SORU: Durgunluğu gidermek amacıyla uygulanan maliye politikaları niçin uygun para politikalarıyla desteklenmelidir?


CEVAP: Durgunluğu gidermede uygulanan maliye politikaları ekonomide işlem hacmini yükseltmeye zorlamaktadır. Yükselen işlem hacmini çevirmeye yetecek para olmadığı durumda faiz oranı yükselir ve uyarılmış yatırımlar üzerinde olumsuz etki yapar. Sonuçta, kamu kesiminde yapılmış olan otonom yatırımların tam çarpan etkisi ile oluşturabileceği gelir artışı sağlanamaz. Yükselen faiz oranı nedeniyle marjinal yatırımların piyasadan çekilmesi olarak tanımlanan dışlama etkisinin bertaraf edilmesi, maliye politikası uygulamasının sabit faiz ortamında gerçekleştirilmiş olmasını gerektirmekte, faiz oranının sabit kalabilmesi için ise yükselen para talebi karşısında para arzının da yükselmesi gerekmektedir. Bu sebeple maliye politikasından beklenilen sonucun alınabilmesi için, maliye politikası yanında para politikasının da devreye sokulması kaçınılmazdır.

#28

SORU: Otonom yatırım ne demektir?


CEVAP: Faiz oranından bağımsız olarak kamu kesimi içinde yapılan yatırım harcamalarıdır.

#29

SORU: Tam çarpan etkisi nedir?


CEVAP: Kamu harcamalarında bir birim artışın, veri çarpan katsayısı ve sabit faiz oranı altında gelir düzeyinde oluşturduğu artıştır.

#30

SORU: Genişletici maliye politikasının 1960’lardaki başarısını günümüz koşullarında tekrar edememesinin sebepleri nelerdir?


CEVAP: Genişletici maliye politikasının 1960’lardaki başarısını, durgunluğun ve enflasyonun bir arada yaşandığı ve stagflasyon adı ile anılan günümüz koşullarında yinelenememektedir. Bunun temel nedeni, ekonomilerin gerek yapı, gerek sorunları ve gerekse duyarlılıkları açısından çok önemli değişikliklere uğramış olması ve bazı sorunların ekonomilerin yapılarından kaynaklanıyor olmasıdır.

#31

SORU: Gelirden bağımsız vergiler ne demektir?


CEVAP: Gelir üzerinden sabit miktarlarda alınan vergilerdir.

#32

SORU: Gelirden bağımsız vergiler söz konusu olduğunda gelir yükseltilmesi amaçlandığında hangi yola başvurmak gerekir?


CEVAP: Gelirden bağımsız vergiler ele alındığında, bu değişkenin gelir etkileme katsayısı verginin tüketim fonksiyonuna girme şekline bağlı olarak (c/1-c) ifadesi ile belirlenmektedir. Buna göre, gelir yükseltilmesi amaçlandığı zaman, özel harcamaların arttırılması için vergi indirimi yoluna gidilmesi gerekmektedir.

#33

SORU: Genişletici maliye politikasını uygulanırken neden bazı engellerle karşılaşılmaktadır?


CEVAP: Durgunluk dönemlerinin mücadele aracı olarak bilinen genişletici maliye politikası uygulanırken bazı engellerle karşılaşılmaktadır. Çünkü, politikaların uygulanması esnasında ekonomide genişleyen işlem hacmine koşut olarak gerekli önlemler alınmaz ise maliye politikasından beklenen sonuç sağlanamaz.

#34

SORU: Otonom yatırımların bütçe açığı üzerindeki olumsuz yönleri nasıl ortadan kaldırılabilir?


CEVAP: Bütçe açığının en etkin finansman yolu, maliye politikası önlemleri ile birlikte para politikasını da harekete geçirebilecek olan Merkez Bankası finansmanıdır. Böylece, kamu otonom yatırım harcamalarının özel yatırımları olası dışlama etkisi de ortadan kaldırılmış olmaktadır.

#35

SORU: Otonom yatırımların genişletici maliye politikası açısından olumlu ve olumsuz yönleri nelerdir?


CEVAP: Kamu otonom yatırım harcamaları işsizler kesimini hedef alan harcamalarla, genişletici maliye politikasında en etkin sonuca götüren yollardan biridir. Bu politikanın uygulaması, vergileri değiştirmeden kamu harcamalarını artırmak ya da kamu harcamalarını sabit tutarak vergileri kısmak veya bu seçenekler arasında yer alan politikalardır, ancak bunların sonucunda kaçınılmaz olarak bütçe açığı sorunu gündeme gelmektedir.

#36

SORU: Durgunluğun aşılmasında aynı zamanda kapasite artışı da amaçlanıyorsa hangi iradi politikalar güdülmelidir?


CEVAP: Eğer kapasite artışı da amaçlanıyorsa o zaman yatırım harcamalarına öncelik verme veya mevcut kapasitede kullanım eksikliği var ise daha fazla cari harcama yaparak atıl kapasiteyi aktif hale getirme yoluna gidilebilir.

#37

SORU: Genişletici maliye politikası niçin borçlanmayı gündeme getirir?


CEVAP: Çünkü, genişletici maliye politikası uygulanırken bir yandan kamu harcamaları arttırılmakta, diğer yandan vergiler hafifletilmektedir. Yani, kamu harcamaları arttırılırken, özel kesimden bu artışı dengeleyici bir kısıntı yapılmamaktadır. Sonuçta bütçe açık vermekte ve devlet borçları gündeme gelmektedir.

#38

SORU: Ekonominin dış ticarete açık olmasının maliye politikasının etkinliği üzerindeki etkisi nasıldır?


CEVAP: Ekonominin dış ticarete açık olması, durgunluğu giderici ya da diğer bir deyişle, genişletici bir maliye politikası uygulandığında sistemin etkinliği üzerinde olumsuz etki yapan faizden sonra ikinci bir unsurdur. Bilindiği gibi, ihracat milli geliri arttırıcı, ithalat ise kısıcı yönde etkilemektedir. Gelir ve ona bağlı olarak tüketimin artması, marjinal ithalat eğilimine bağlı olarak ithalatı da arttırmaktadır. Bu durumda gelir arttıkça marjinal ithalat eğilimine bağlı olarak ithalat da artacağından nihai gelir artışı kapalı ekonomide oluşacak düzeyin altında gerçekleşecektir.

#39

SORU: Genişletici maliye politikası kapsamında borçlanma kaynağının enflasyon üzerindeki etkisi nasıldır?


CEVAP: Genişletici maliye politikası bağlamında uygulanan borçlanmanın Merkez Bankasından ya da halktan yapılması, faiz oranı ve fiyatlar genel düzeyi üzerinde bir farklılık yaratmaz. Merkez Bankası kaynakları genellikle enflasyonist olduğu halde, durgunlukta atıl kapasite bulunduğundan dolayı, tam kapasiteye ulaşılıncaya kadar genişletici maliye politikası nedeniyle anlamlı fiyat artışı ortaya çıkmaz. Merkez Bankası dışı kaynaklardan borçlanmak faiz oranı üzerinde etkili olacak iken ekonomide yoğun atıl fonların bulunması böyle bir sonucun ortaya çıkmasını da engellemektedir.

#40

SORU: Faizin maliye politikasının etkinliği üzerindeki etkisi nasıldır?


CEVAP: Faizin maliye politikasının etkinliği üzerindeki etki olumsuzdur. Çünkü, kamu kesimi otonom yatırımları arttırıldığında, piyasada işlem hacmi artmış olacağından, büyüyen işlem hacmini destekleyecek para arzının olmadığı durumda, faiz oranı yükselecek, oluşan faiz yükselişi, uyarılmış yatırımları olumsuz etkileyerek, bunların bir bölümünün piyasadan çekilmesine neden olacaktır. Böylece otonom yatırımlar milli geliri arttırırken daralan uyarılmış yatırımlar gelir üzerinde kısıcı etki yaratacak, sonuçta, milli gelirde görülen artış düzeyi, otonom yatırımların kısılması nedeniyle tam çarpan katsayısı ile sağlanabilecek düzeyin altında kalacaktır.

#41

SORU: Genişletici maliye politikası hangi koşullarda etkili olmaz?


CEVAP: Ekonomik kalkınma veya temel kesimlerde ciddi ve yapısal nedenlere bağlı darboğazların bulunduğu hallerde genişletici maliye politikası yeterli ve etkili olamaz. Çünkü, bu tür politikanın etkili olabilmesi için ekonomik yapının hem kapasite hem de duyarlılık açısından elverişli olması gereklidir. Kalkınma çabası içinde olan ekonomilerin temel sorunları ise yapısal darboğazlar ve her alanda yaşanan kapasite eksikliğidir. Bundan dolayı, bir istikrar önlemi olarak bu tür politikaların gelişmekte olan ülkelerde uygulanmaları anlamlı değildir. Esasında bu ekonomilerin karşılaştıkları sorunlar, ekonomik istikrar sorunundan öte, birikim ve kalkınma sorunudur.

#42

SORU: Durgunluk dönemlerinde kamu harcamalarının finansmanında vergi yerine borçlanmanın kullanılması nasıl bir etki yaratır?


CEVAP: Durgunluk dönemlerinde kamu harcamalarının finansmanında vergi yerine borçlanmanın kullanılması, ekonomide toplam tüketimi arttırır. Vergilerle kaynaklar kamu kesimine aktarılırken, marjinal tüketim ve tasarruf eğilimlerine bağlı olarak sadece tasarruflar değil, tüketim de kısılmaktadır. Oysa aynı miktar gelir, borçlanma ile karşılandığında, sadece gönüllü tasarruflardan aktarım söz konusu olacağı için, özel tüketim harcamaları etkilenmez. Özel tüketim harcamaları değişmeden kamu harcamalarının yükselmesi, toplam tüketimi artırmaktadır.

#43

SORU: Günümüzde krizlerin klasik maliye politikası araçlarına karşı dirençli olmaları karşısında ne tür hafifletici önlemler alınabilir?


CEVAP: Bu tür krizler, örneğin, finans kesimini kamulaştırılması, kapsayıcı planlarla ekonomik faaliyetin ve arz-talep dengesinin denetim altına alınması gibi politikalarla hafifletilebilir ya da ancak kısmen önlenebilir.

#44

SORU:

Ekonomide durgunluk kavramını tanımlayınız?


CEVAP:

Bir ekonomide, durgunluk da enflasyon gibi genel ekonomik dengenin bozulması ile ilgili bir konudur. Ancak bu durumda, toplam arz ve toplam talep dengesindeki bozukluk arza oranla talep eksikliği şeklinde ortaya çıkmakta, diğer bir deyişle bir ekonomide toplam talep yetersizliğinden meydana gelen bir toplam arz-toplam talep dengesizliği söz konusu olmaktadır. Durgunluk hâlinde, milli gelir eksik istihdam düzeyinde gerçekleşmekte, işsizlik artmakta ve faktör ve mal fiyatlarında genel bir düşme eğilimi gözlemlenmektedir.


#45

SORU:

Durgunluk ve ekonomik kriz arasındaki farklar nelerdir?


CEVAP:

Toplam arz ile toplam talebin uyuşmaması şeklinde tanımlanan dengesizliğin ekonomik
durgunluk hâlini ekonomik krizden ayırmak gerekir. İki olgu ve kavram arasındaki ayırıcı fark; yaşanan dengesizliğin boyutu, derinliği ve süresi ile ilgilidir. Açıktır ki durgunluk krize göre daha yüzeyde seyreden, daha az sayıda işsizliği açığa çıkaran ve daha kısa sure devam eden bir dengesizlik olduğu hâlde, kriz çok daha derin bunalımlara, yaygın işsizliğe yol açan ve uzun sure devam eden bir dengesizlik hâlidir.


#46

SORU:

Keynesyen maliye politikası anlayışının ortaya çıkması nasıl olmuştur?


CEVAP:

Maliye politikası öğretisi ile tarihsel olarak yaşanmış olan ekonomik durgunluk ve
işsizlik arasında, ortaya çıkış zamanları itibariyle çok sıkı bir yakınlık söz konusudur.
Gerçekten, 1929 Krizi, yaşanan bunalım ve işsizlik ile çağdaş maliye politikası görüşünün temellerini oluşturan Keynesyen maliye politikası anlayışının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Keynesyen görüşe göre tasarruf ve yatırım dengesizliği piyasa koşullarının ekonomik dengeyi ve tam istihdamı otomatik olarak sağlamasını engellediğinden piyasalara kamusal genişletici politikalarla müdahale edilmesi kaçınılmazdır.


#47

SORU:

Durgunlukla etkin olarak mücadele edilebilmesi hangi hususlar dikkate alınmalıdır?


CEVAP:

Durgunlukla etkin olarak mücadele edilebilmesi için genişletici maliye politikası araçları iyi seçilmeli ve bu araçlarda yapılacak düzenlemelerin dozları kontrol altında tutulmalıdır. Aksi takdirde, yürütülen mücadele gerekli etkiyi yapamıyor olabileceği gibi ekonomiyi aksi yönde tetikleyerek enflâsyonist basıncın ortaya çıkmasına da neden olabilir. Durgunlukla mücadele araçları, enflâsyonla mücadele araçlarının tersi yönde olduğundan mücadele zorunluluğu ortadan kalktıktan sonra, eski politikalara dönmek kolay ve mümkün olmayabilir. Çünkü durgunlukla mücadele araçları harcamaların artırılmasına ve/veya vergilerin azaltılmasına yönelik, toplumun çabuk kabul edip aynı hızda vazgeçemeyeceği politikalardır.


#48

SORU:

Otomatik istikrar sağlayıcı olma açısından gelir vergisi ile kurumlar vergisini karşılaştırınız?


CEVAP:

Sistemin ekonomik konjonktüre karşı tepki veren en önemli aracı gelir vergisidir. Kurumlar vergisi genellikle düz oranlı uygulandığından gerileyen gelirler karşısında yükümlüleri daha düşük vergi oranına indiremeyeceği için otomatik istikrar sağlayıcı olma açısından etkinliği, gelir vergisine oranla zayıftır. Ancak düz oran koşulu altında dahi durgunlukta vergi geliri azalmış olacağından gelir vergisine göre daha zayıf da olsa kurumlar vergisinin de bütçe açığına katkı yaparak, otomatik istikrara yönelik olumlu sonuç ortaya koyabileceği savunulabilir.


#49

SORU:

Kamu harcamalarının otomatik istikrar sağlama etkilerini açıklayınız?


CEVAP:

Kamu harcamalarının otomatik istikrar sağlama etkileri ise kamu gelir sistemi kadar
yüksek değildir. Ancak otomatik istikrar sağlayıcı politika aracı olarak, durgunluk dönemlerinde kamu harcamalarının azalmaması, aynı düzeyini koruması arzulanır bir durumdur. Kamu harcamalarının bir bölümünün esnek, bir bölümünün de esneklikten yoksun olması, durgunluk dönemlerinde toplam kamu harcamaları düzeyinin korunmasına neden olabilir. Örneğin, sosyal nitelikli transfer harcamaları, durgunlukta ortaya çıkan ihtiyaç nedeni ile hiçbir yasal değişikliğe gitmeden artarak kamu harcamalarının yükselmesine yol açar ve toplam talebin gerilemesini frenler. Diğer taraftan, carî ve yatırım harcamaları gibi gelir yaratıcı kamu harcamalarının durgunluk dönemlerinde esneklik göstermemeleri de otomatik istikrar aracı olarak önemlidir. Çünkü, durgunluk dönemlerinde kamu gelirlerinin gerilemesi, buna karşın kamu harcamalarının gerilememesi, hatta bazı dönemlerde artış eğilimine girmesi otomatik olarak bütçe açığı oluşturarak genişletici finansman sürecinin devreye sokulmasına neden olmaktadır.


#50

SORU:

Durgunlukla mücadelede genişletici maliye politikası araçları nelerdir?


CEVAP:

Durgunluğun ağır seyrettiği ve otomatik istikrar sağlayıcı politikaların etkili olamadığı
durumlarda, kamu harcama ve gelir sistemlerinde iradî değişiklikleri gerektiren maliye
politikası uygulamasına gidilmektedir. Durgunlukla mücadelede genişletici maliye politikası araçları kamu harcamaları ve kamu gelir sistemidir. Söz konusu mali araçlarda iradi değişiklikler yapılarak, ekonomide toplam talep düzeyinin yükseltilmesi ve böylece durgunluktan çıkış amaçlanmaktadır.


#51

SORU:

Durgunlukla mücadelede kamu harcamalarında yapıla değişikliğin etkinliğini ve sonuçlarını açıklayınız?


CEVAP:

Durgunluktan çıkışı amaçlayan iradî maliye politikasında, toplam talebi arttırmaya yönelik olarak kamu harcamaları arttırılır. Arttırılan kamu harcamaları marjinal tüketim eğilimine bağlı olarak, milli gelir düzeyini ve istihdamı yükseltir. Kamu cari ve yatırım harcamalarının gelir düzeyi üzerindeki etkisi aynı çarpan katsayısıyla belirlenir


#52

SORU:

Kamu harcamalarının önemli bir bölümünü ne oluşturmaktadır?


CEVAP:

Kamu harcamalarının önemli bir bölümünü de transfer harcamaları oluşturmaktadır. Transfer harcamalarında üretim faktörü kullanılmadığı için doğrudan milli gelir artışı gerçekleşmemektedir. Transfer harcamasını elde edenler, kendi tüketim
eğilimlerine göre piyasadan mal ve hizmet alımına yönelik harcama yaparak gelir artışına katkıda bulunurlar.


#53

SORU:

Tam çarpan etkisi kavramını tanımlayınız?


CEVAP:

Tam Çarpan Etkisi: Kamu harcamalarında bir birim artışın, veri çarpan katsayısı ve sabit faiz oranı altında gelir düzeyinde oluşturduğu artıştır.


#54

SORU:

Durgunluk dönemlerinde uygulanan maliye politikasının para politikası açısından başarısı hangi faktörler bağlıdır?


CEVAP:

Durgunluk dönemlerinde uygulanan maliye politikasının para politikası açısından
incelenmesini paracı bir yaklaşımla sürdürürsek ucuz para politikası izlenip para arzının
artırıldığı dönemlerde faiz oranlarının gerileyip yatırımlar üzerinde artırıcı etki yapması;
bir yandan spekülatif para talebinin faiz esnekliğine, diğer yandan da yatırım fonksiyonunun faiz esnekliğine bağlıdır. Bu iki kanaldan birinin bile etkin olamaması, arzulanan sonucun sağlanmasını engellemektedir.


#55

SORU:

Genişletici maliye politikası hangi durumda en etkin sonuca ulaşır?


CEVAP:

Genişletici maliye politikası, özellikle kamu otonom yatırım harcamaları yolu ile işsizler kesimini hedef alan harcamalarla en etkin sonuca ulaşır


#56

SORU:

Faiz oranların maliye politikasının etkinliği üzerinde olumsuz etkilerini açıklayınız?


CEVAP:

Maliye politikasının etkinliği üzerinde olumsuz etki yapan bir öğe faiz oranıdır. Şöyle ki kamu kesimi otonom yatırımları arttırıldığında piyasada işlem hacmi artmış olacağından, büyüyen işlem hacmini destekleyecek para arzının olmadığı durumda faiz oranı yükselecek, oluşan faiz yükselişi, uyarılmış yatırımları olumsuz etkileyerek bunların bir bölümünün piyasadan çekilmesine neden olacaktır. Böylece otonom yatırımlar milli geliri arttırırken daralan uyarılmış yatırımlar gelir üzerinde kısıcı etki yaratacak, sonuçta milli gelirde görülen artış düzeyi, otonom yatırımların kısılması nedeniyle tam çarpan katsayısı ile sağlanabilecek düzeyin altında kalacaktır


#57

SORU:

Ekonominin dış ticarete açık olmasının genişletici bir maliye politikası uygulandığında ne gibi etkileri vardır?


CEVAP:

Durgunluğu giderici ya da diğer bir deyişle, genişletici bir maliye politikası uygulandığında sistemin etkinliği üzerinde olumsuz etki yapan ikinci unsur ise, ekonominin dış ticarete açık olmasıdır. Bilindiği gibi ihracat milli geliri arttırıcı, ithalat ise kısıcı yönde etkilemektedir. Gelir ve ona bağlı olarak tüketimin artması, marjinal ithalat eğilimine bağlı olarak ithalatı da arttırmaktadır (Burada Ünite 2’den farklı olarak ithalatın gelir ve ona bağlı olarak tüketimin bir fonksiyonu olduğu varsayımı yapılmakta ve buna bağlı olarak da çarpan değeri düşmektedir). Bu durumda anlaşılmaktadır ki gelir arttıkça marjinal ithalat eğilimine bağlı olarak ithalat da artacağından nihai gelir artışı kapalı ekonomide oluşacak düzeyin altında gerçekleşmektedir.


#58

SORU:

Durgunluk dönemlerinde kamu harcamalarının finansmanında vergi yerine borçlanmanın kullanılmasının sonuçlarını tartışınız?


CEVAP:

Durgunluk dönemlerinde kamu harcamalarının finansmanında vergi yerine borçlanmanın kullanılması, ekonomide toplam tüketimi arttırır. Vergilerle kaynaklar kamu kesimine aktarılırken marjinal tüketim ve tasarruf eğilimlerine bağlı olarak, sadece tasarruflar değil, tüketim de kısılmaktadır. Oysa aynı miktar gelir, borçlanma ile karşılandığında sadece gönüllü tasarruflardan aktarım söz konusu olacağı için özel tüketim harcamaları etkilenmez. Özel tüketim harcamaları değişmeden kamu harcamalarının yükselmesi, toplam tüketimi artırmaktadır.


#59

SORU:

Genişletici maliye politikasının Amerika Birleşik Devletleri’ndeki 1960 yıllarda kullanımının sonuçlarını neler olmuştur?


CEVAP:

Amerika Birleşik Devletleri’nde 1960’larda genişletici maliye politikası çok etkin bir biçimde uygulanmış ve olumlu sonuçlar alınmıştır. 1960’ların başlarında, önce harcama artırma politikası, daha sonraları, 1964’te ise önemli miktarda vergi indirimi politikası uygulanmıştır. 1964 yılında özellikle gelir vergisinde önemli indirimler yapılmış ve bu yolla ülkede ekonomik faaliyetin artması tasarlanmıştır. 1964 yılına gelinceye kadar önemli bütçe açığı bulunmasına, aynı yılda da çok ciddi vergi indirimlerine gidilmiş olmasına karşın, gerçekleştirilen ekonomik gelişme sonucunda 1965 bütçesi fazla verir hâle gelmiştir.


#60

SORU:

2007 yılı sonunda Amerika Birleşik Devletleri’nde finans kesiminde başlayan krizde ne tür politikalar uygulanmıştır?


CEVAP:

2007 yılı sonunda Amerika Birleşik Devletleri’nde finans kesiminde başlayan, 2008
ve 2009 yıllarında giderek derinleşerek seyrederken reel kesime ve Avrupa ülkelerine sıçrayan kriz karşısında, başta ABD hükümeti olmak üzere, gelişmiş ekonomi yönetimleri 1929 Krizi sonrası politikaları uygulamamış, Keynesyen teori doğrultusunda hareket etmişlerdir. Çünkü 1929 Krizi sonrasında finansal işlemler durdurulduğu için krizin olağanüstü derinleştiği iddia edilmiştir. Keynes teorisi ise krizlerde genişletici maliye ve para politikası uygulanmasının gerekli olduğunu savunur. Kriz nedeniyle ABD’de büyük bir yatırım şirketi olan Lehman Brothers ve benzeri bazı büyük firmaların batışı, ABD yönetimini 1929 Krizi sonrası tersi önleme yönelterek piyasalara milyarlarca dolar kurtarma desteği sağlamıştır. Birkaç paket program hâlinde sağlanan parasal destek ekonominin çöküşünü bir dereceye kadar frenlemiş, işsizliğin derinleşmesini hafifletmiş, fakat krizin üstesinden gelememiştir.


#61

SORU:

Genişletici maliye politikası bağlamında uygulanan borçlanmanın Merkez Bankasından ya da halktan yapılması arasında ne gibi farklar vardır?


CEVAP:

Genişletici maliye politikası bağlamında uygulanan borçlanmanın Merkez Bankasından ya da halktan yapılması, faiz oranı ve fiyatlar genel düzeyi üzerinde fazla bir farklılık
yaratmaz. Merkez Bankası kaynakları genellikle enflasyonist olduğu halde, durgunlukta
atıl kapasite bulunduğundan tam kapasiteye ulaşılıncaya kadar genişletici maliye politikası nedeniyle anlamlı fiyat artışı ortaya çıkmaz. Merkez Bankası dışı kaynaklardan borçlanmak faiz oranı üzerinde etkili olacak iken, ekonomide yoğun atıl fonların bulunması böyle bir sonucun ortaya çıkmasını da engelleyebilmektedir.


#62

SORU:

Dışlama etkisini ortadan kaldırabilmek hangi politika izlenmelidir?


CEVAP:

Dışlama etkisini ortadan kaldırabilmek için faiz oranını sabit tutmak gerekli olduğundan piyasadaki para arzının arttırılması kaçınılmazdır. Piyasadaki para arzı arttırıldığında
LM eğrisi sağa kayarak LM1 olacaktır. Böylece faiz oranı sabit tutulmuş ve uyarılmış yatırımlar üzerinde dışlama etkisi yaratılmamış olur. Geliri Yı ’den Y3
düzeyine çıkaran çarpan katsayısı tam çarpan katsayısı olarak isimlendirilmektedir. Anlaşılmaktadır ki tam çarpan katsayısına işlerlik kazandırabilmek ve maliye politikasının etkinliğini sağlayabilmek için maliye politikasının para politikası ile desteklenmesi kaçınılmazdır.


#63

SORU:

Denk bütçe varsayımı altında net bütçe etkisini açıklayınız?


CEVAP:

Klasik yaklaşıma bağlı kalınarak, harcamaların gelire bağlı olmayan vergilerle karşılandığı varsayıldığında, diğer bir deyişle denk bütçe varsayımı altında net bütçe etkisi, bilindiği gibi, ?Y = ?Go olacaktır. Buna göre ekonomideki gelir artışı, kamu harcamalarının artışına bağlıdır ve ona eşittir. Diğer bir deyişle gelire bağlı olmayan vergilerin bulunduğu bir sistemde denk bütçe uygulaması milli gelirde bütçe hacmine eşit bir artışa neden olacaktır.