MALİYE POLİTİKASI I Dersi Maliye Politikası ve Çevre Sorunları soru cevapları:

Toplam 49 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: Enflasyon nedir?


CEVAP: Bir ekonomide üretilen mal ve hizmetler denge fiyatında toplam talebi karşılamaktadır. Ancak, bu denge toplam talebin artması ile toplam arzın azalması ile değiştiğinde fiyatlar yükselmeye başlar bu durum enflasyon olarak tanımlanır.

#2

SORU: Stagflasyon kavramı ilk defa kim tarafından ne zaman kullanılmıştır?


CEVAP: İngiliz Parlamenter İain Macleod tarafından 1965 yılında kullanılmıştır.

#3

SORU: Uzun dönem phillips eğrisi nedir?


CEVAP: Beklenen enflasyonun değişken olması durumunda, enflasyon oranı ile işsizlik oranı arasında ters yönlü bir ilişkinin bulunmadığını gösteren bir eğridir. Kısa dönem phillips eğrilerinin yukarı kayması ile oluşan denge noktalarının birleştirilmesi ile oluşmaktadır.

#4

SORU: Kısa dönem phillips eğrisi nedir?


CEVAP: İşsizlik oranı ile enflasyon oranı arasındaki değişimi gösteren negatif eğimli bir eğridir. Yüksek enflasyonla mücadelede yürütülen daraltıcı politikalar ile enflasyon oranı düşürülebilir.

#5

SORU: Bir ekonomide tam istikrarın sağlanamaması nelere yol açar?


CEVAP: Ekonomik istikrarın sağlanamaması iki temel sosyal maliyet ortaya çıkarmaktadır. Birincisi, fiyat istikrarsızlığının ortaya çıkardığı maliyetlerdir bunlar, kaynak tahsisinin bozulmasına bağlı olarak kaynakların etkin kullanılmaması, gelir dağılımının bozulması, ödemeler dengesinin olumsuz etkilenmesi ve tasarruf hacminin etkilenmesi sayılabilir. İkincisi de işsizliğin neden olduğu maliyetlerdir, üretim hacminin azalması, büyüme hızında yavaşlama, yoksulluğun artması gibi olaylara yol açmaktadır ekonomideki istikrarsızlıklar.

#6

SORU: Stagflasyon nedir?


CEVAP: İngilizce durgunluk anlamına gelen ‘stagflation’ ve enflasyon anlamına gelen ‘inflation’ kelimelerinin birleşmesi ile ortaya çıkmıştır. Stagflasyon bir ekonomide yaygın işsizlik ile beraber yüksek enflasyonun yaşandığı bir ekonomik istikrarsızlıktır.

#7

SORU: Çağdaş keynesyen yaklaşımı nasıl bir anlayış benimsemiş ve uygulamıştır?


CEVAP: John Maynard Keynesyen’in Genel Kuramı’nı yayımlamasından sonra gerek gelişmiş ve gerekse gelişmekte olan ülkeler müdahaleci devlet anlayışını benimsemiş ve ekonomilerinin istikrara kavuşmalarında, toplam talep yöntemi ile istikrar politikasını uygulamışlardır.

#8

SORU: Stagflasyonu açıklayan görüşler nelerdir?


CEVAP: Monetarist yaklaşım • Kısa dönem phillips eğrisi • Uzun dönem phillips eğrisi • Çağdaş keynesyen yaklaşım.

#9

SORU: Çağdaş keynesyen yaklaşımı nasıl ortaya çıkmıştır?


CEVAP: John Maynard Keynes’in Genel Kuramı’nı yayınlamasından sonra ortaya çıkmıştır. Gelişmiş veya gelişmekte olan devlet anlayışını benimsemiş ve ekonomilerin istikrara kavuşmalarında, toplam talep yönetimi ile istikrar politikalarını uygulamışlardır. II. Dünya Savaş’ından 1970’li yıllara kadar etkili olmuştur.

#10

SORU: Stagflasyon ile nasıl mücadele edilir?


CEVAP: Stagflasyon, temelde iki ekonomik sorunun birleşimi olduğundan bunların birlikte ve aynı anda çözümlenmesi gerekli olmaktadır. İki sorundan birini sabit tutarak diğerini çözüme kavuşturmak ve daha sonra geriye kalan sorunu çözmek mümkün değildir. 1970’li yıllarda ortaya çıkan stagflasyon olgusu ile birlikte bu sorunu gidermek üzere pek çok alternatif politika yaklaşımları geliştirilmiştir. Her yaklaşımın kendine özgü sınırlılıkları ve üstünlükleri bulunmakla beraber, henüz hiç bir yaklaşım, sorunu gidermeye yetecek yeterlilikte değerlendirilememektedir.

#11

SORU: Stagflasyonun ekonomiye etkileri?


CEVAP: Bir ekonomideki makroekonomik amaçlardan biri de ekonomik istikrarın sağlanması ve sürdürülmesidir. Ekonomik istikrarın sağlanması da tam istihdam ile fiyat İstikrarının birlikte sağlanması ile mümkün olmaktadır. Bir ekonomide ortaya çıkan stagflasyon ile bir taraftan fiyat istikrarsızlığının bir taraftan da tam istihdamın sağlanmadığı görülmektedir.

#12

SORU: Gelirler politikası ne demektir?


CEVAP: Stagflasyonu etkileyen fiyat ve ücret artışlarını ortadan kaldırmak ya da sınırlandırmak üzere geliştirilen doğrudan müdahale içeren politikalardır.

#13

SORU: Stagflasyon ile mücadele yöntemleri nelerdir?


CEVAP: Stagflasyon ile mücadele yöntemleri arasında, gelirler politikası, • İndeksleme, • Üretim teşvikleri, • Toplam arz, • Sektörel ve bölgesel politikalardır.

#14

SORU: Vergi temelli politikaların uygulanması önündeki engeller nelerdir?


CEVAP: Bu tür bir politika, örneğin, toplu sözleşme sürecini olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle bu politikayı sendikalar kabul etmezler. Vergi sistemini bu politika ile uyumlu hale getirebilmek için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerekir. Yani sorunlara çözüm bulunabilmesi siyasi riskler içerir. Bu yüzden uygulanması zor bir politikadır.

#15

SORU: İndekslemenin uygulanmasında neden güçlükler yaşanmaktadır?


CEVAP: Güçlük yaşanmasının sebebi, indekslemenin yürütülmesinde sorumlu olacak, olası ihlaller nasıl sonuçlandırılacak. İndeksleme resmileşirse bu aynı zamanda kurumsallaşarak ücret ve fiyat artışını sürekli kılabilir.

#16

SORU: Gelirler politikası stagflasyon ile nasıl mücadele etmektedir?


CEVAP: Enflasyonu oluşturan ve arttıran faktörleri ortadan kaldırmak veya etkilerini en aza indirmek için en hafiften başlayarak oldukça sert önlemler almaktadırlar. En hafifi ücret ve fiyat artışı eğilimindeki firmaları ikna etmek ya da gönüllü olarak ücret ve fiyat artışına gitmelerini önleyerek mücadele etmektedirler.

#17

SORU: Gelirler politikası aktif olarak hangi ülkeler tarafından kullanılmıştır?


CEVAP: Bu politikayı uygulayan ülkeler arasında,1970’li yıllarda Fransa, II. Dünya Savaşı süresince ve 1970’li yıllarda ABD, 1975’li yıllarda Kanada, 1970’li yıllarda Birleşik Krallık, Avusturalya, İtalya, 1982 yılında Yeni Zelanda ve son olarak 2007 yılında Zimbabve bulunmaktadır.

#18

SORU: İndeksleme ne demektir?


CEVAP: Ücret maaş gibi nominal değişkenleri belirli bir fiyat indeksi kullanılarak reel değerlerine dönüştürme tekniğidir. Yani enflasyon oranı arttıkça aynı düzeyde ekonomideki parasal ücretlerde aynı düzeyde artacaktır.

#19

SORU: Vergi temelli gelirler politikası ne demektir?


CEVAP: Vergi sisteminin parasal ücret artışlarını sınırlandırmak üzere kullanılmasını öngören bir politikadır. Devletin belirlediği fiyat ve ücret düzeyini aşmayan firmalara vergisel avantajlar sağlayarak onları ödüllendiren, belirlenen düzeyi aşan firmalara ise vergisel yükümlülüklerini arttırarak onları cezalandıran bir politikadır.

#20

SORU: Gelirler politikası neden eleştirilmiştir?


CEVAP: Piyasaların rekabetçi oldukları ve ücret ve fiyatların oluşumuna müdahale ile birlikte kaynak tahsisinin bozulacağını, uygulanan fiyat ve ücret kontrollerinin kaldırılması ile daha yüksek enflasyon bekletişi oluşacağından eleştirmişlerdir. Yani bu politikanın yararlı olabilmesi için sürekliliği gerekmektedir.

#21

SORU: Laffer eğrisi ne demektir?


CEVAP: Vergi oranları ile vergi hasılatı arasındaki ilişkiyi gösteren bir eğridir.

#22

SORU: Stagflasyon ile mücadele yöntemlerimden birisi olan sektörel ve bölgesel politikalar stagflasyon ile nasıl mücadele etmiştir?


CEVAP: Ekonomideki fiyat artışlarının ve işsizliğin kaynağının makro düzeyden ziyade belli sektörlere özgü olarak veya belli bölgelerde ortaya çıkabildiğini söylemekteydiler. Yani belli endüstrilerde yaşanan işsizlik ve üretim daralmalarından dolayı fiyatlar yükselebilir. Bu tür sorunlar tespit edildiğinde sorun olan sektöre çözüm üreterek mikro ölçekte önlemler alınabilir.

#23

SORU: Stagflasyon ile mücadele yöntemlerimden birisi olan üretim teşvikleri ve toplam arz satgflasyon ile nasıl mücadele etmiştir?


CEVAP: Ekonomik istikrarsızlığın temelinde meydana gelen yetersizlikler ileri sürülürken arz yönlü ekonomistler istikrarsızlığın kaynağında istikrarsızlıkların kaynağının arz şokları olduğunu belirtmişlerdir. Bu ekonomistlere göre vergi oranları düşürülerek vergi yükü azaltılarak çalışmaya teşvik edilecek, buna bağlı olarak üretim artacak, gelir düzeyi yükselişi ile daha fazla tasarruf gerçekleştirilecek ve sermaye birikimi artacaktır. Tasarruflar ile ekonomik büyüme gerçekleşecek. Bir yandan da işsizlik azalmış olacak bir taraftan da üretim artışı ile enflasyon sorunu çözüme ulamış olacaktır.

#24

SORU: Artur B. Laffer’e göre vergi indirimi politikası ile vergi hasılatının artacağını iddia etmesinin nedeni nedir?


CEVAP: Vergi indirimi politikası ile gelirin yükselmesi ve matraha uygulanan indirimli vergi oranı ile hasılatın daha fazla olacağından dolayı vergi hasılatının da artacağını iddia etmiştir. Bu yaklaşıma Laffer eğrisi de denilmektedir.

#25

SORU:

Stagflasyon nedir?


CEVAP:

Bu kavramı, Paul Samuelson’un “durgunluk döneminde artan enflasyon” anlamında kullanmasının etkisi ile birlikte, stagflasyon ekonomi yazınında yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. Stagflasyon: Bir ekonomide yaygın işsizlik ile beraber yüksek
enflasyonun yaşandığı bir ekonomik istikrarsızlıktır


#26

SORU:

Phillips eğrisi hangi değişkenler arasındaki ilişkiyi açıklar?


CEVAP:

İşsizliğin yaygın olduğu dönemlerde de daha düşük enflasyon oranları ortaya çıkmıştır. Bu durum, Yeni Zelandalı ekonomist Alban William Phillips tarafından İngiliz
ekonomisi üzerine yaptığı bir çalışma ile daha anlamlı hâle gelmiştir. A. W. Phillips, adı
geçen çalışmada, parasal ücretlerin artışı ile işsizlik oranı arasındaki ilişkinin ters yönlü
olduğu sonucuna varmıştır. Bunu bir grafik ile ifade etmiş ve Phillips eğrisi olarak ekonomi yazınında yerini almıştır. Phillips eğrisine göre bir ekonomide, işsizlik ile mücadele edildiğinde nispeten düşük işsizlik oranına ulaşılır, ancak bu durum yüksek parasal ücret artışı ile başarılabilir. Parasal ücretlerin artışı enflasyona yol açtığına göre, düşük işsizlik yaşandığı dönemlerde yüksek enflasyon söz konusu olur. Eğer enflasyon ile mücadele edilirse bunu başarmak ancak yüksek işsizlik sonucunda gerçekleştirilebilmektedir.


#27

SORU:

Monetarist Yaklaşım enflasyon ile işsizlik arasındaki ilişkiyi nasıl açıklamışlardır?


CEVAP:

Monetarist görüşün kurucusu olarak kabul edilen Milton Friedman ve bu okulun oluşumuna da katkı sağlayan Edmund Strother Phelps, birbirlerinden ayrı olarak yaptıkları araştırmalarında enflasyon ile işsizlik oranları arasında istikrarlı olduğu ileri sürülen ilişkinin doğruluğu üzerinde durmuşlardır. Friedman ve Phelps; Phillips eğrisinin önemli bir varsayımın kabulü ile geçerli olduğunu, sözü edilen varsayımın değişimi ya da değiştirilmesi ile Phillips eğrisinin geçerliğini yitireceğini ileri sürmüşlerdir. Bu iki ekonomist, Phillips eğrisinin geçerliliği için beklenen enflasyon oranının sabit olduğunun varsayıldığını ileri sürmektedirler. Friedman ve Phelps’e göre enflasyon ile işsizlik arasındaki ilişki, beklenen enflasyon oranı değişmediği zaman istikrarlı olacak, beklenen enflasyon oranının değişmesi hâlinde ise Phillips eğrisi yukarı doğru hareket edecek ve yeni bir denge noktası oluşacağı ileri sürülmektedir.


#28

SORU:

Kısa dönem Phillips eğrisini tanımlayınız?


CEVAP:

Beklenen ve gerçekleşen enflasyonun birbirlerinden farklı olması stagflasyonun anlaşılmasına katkı sağlamaktadır. Özellikle 1970’li ve 1980’li yıllarda görülen yaygın stagflasyon sorunu ile mücadele ve çözüm yolu bulmak için Friedman-Phelps tarafından gerçekleştirilen analizin daha ayrıntılı olarak incelenmesi gerekli görülmektedir. Friedman ile Phelps’in analizlerinde iki ayrı Phillips eğrisinden söz edilmektedir. Bunlardan biri kısa dönem Phillips eğrisi diğeri ise uzun dönem Phillips eğrisidir. Kısa dönem Phillips eğrisi orijinal Phillips eğrisi olarak bilinmektedir. Sabit enflasyon beklentisi varsayımı altında işsizlik oranı ile enflasyon oranı arasındaki değişim oranını gösteren eğri kısa dönem Phillips eğrisidir


#29

SORU:

Uzun dönem Phillips eğrisini tanımlayınız?


CEVAP:

Uzun dönem Phillips eğrisi: Beklenen enflasyonun değişken olması durumunda, enflasyon oranı ile işsizlik oranı arasında ters yönlü bir ilişkinin bulunmadığını gösteren bir eğridir.


#30

SORU:

Kısa dönemli Phillips eğrisine göre hangi durumda enflasyon oluşmaz?


CEVAP:

kısa dönemli Phillips eğrisi kullanılarak konu açıklığa kavuşturulabilir. İşsizlik oranı doğal oran olarak, örneğin u3 düzeyinde olduğunda ekonomide enflasyon yaşanmamaktadır. Çünkü, enflasyon oranı e3 düzeyinde sıfıra eşittir. İşsizlik oranını azaltmak üzere uygulanan bir genişletici politika sonucunda işsizlik oranı, örneğin u2
düzeyine gerilediği zaman enflasyon yükselmekte, örneğin e2 düzeyine çıkmakta, bu politikanın devamı hâlinde ise işsizlik oranını u1 oranına düşürmenin karşılığında enflasyon oranı e1'e yükselmektedir.


#31

SORU:

Monetaristler'e göre enflasyon ile işsizlik arasında nasıl bir ilişki söz konusudur?


CEVAP:

Monetaristler enflasyon oranı ile işsizlik oranı arasında kısa dönemde istikrarlı ilişkinin olmadığını, uzun dönemde ise iki oran arasında bir değişimin olmadığını ileri sürmektedirler.


#32

SORU:

Monetaristlere göre işsizlikle mücadelede uygulanan genişletici makro politikalar ne gibi sonuçlar doğurmaktadır?


CEVAP:

Monetaristler, bir ekonomide işsizlikle mücadelede uygulanan
genişletici makro politikalar sürdükçe, işçilerin oluşacak enflasyonu dikkate alarak ücret
taleplerini tekrarlayacaklarını, ancak bu ayarlama sürecinin zaman alacağını ileri sürmektedirler. Onlara göre bu ayarlamalar sonucunda işsizlik oranı, emek arz ve talep eğrilerinin kesiştiği noktada belirlenen doğal orana geri dönmektedir. Dolayısı ile uzun dönemde enflasyon ve işsizlik arasında bir değişim oranı söz konusu olmamaktadır


#33

SORU:

Çağdaş Keynesyen ekonomistler stagflasyon sorununu nasıl açıklamışlardır?


CEVAP:

Çağdaş Keynesyen ekonomistler, Keynesyen bakış açısı ile bir yandan
stagflasyon sorununu ortaya çıkaran faktörlerin neler olduğu ve oluşan stagflasyon sorununun çözüm arayışlarını, bir yandan da kendilerine yöneltilen eleştirileri açıklamak üzere geliştirdikleri yaklaşımda, stagflasyonun gerekçesini talep yönlü ve arz yönlü şokların ekonomiyi sürekli olarak etkilemesi görüşüne ve ücret ve fiyatların aşağıya doğru esnek olmaması ya da rijit olduğu varsayımına dayandırarak açıklamaktadırlar.


#34

SORU:

Çağdaş Keynesyen yaklaşıma göre stagflasyonun oluşumunda en önemli faktör nedir?


CEVAP:

Stagflasyonun oluşumunda bir ekonomide meydana gelen yapısal işsizlik önemli bir faktör olarak ileri sürülmektedir. Yapısal işsizlik, bir ekonomide oluşan
yapısal değişikliklere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Yapısal işsizlik; iş gücünün meslekler, sektörler ve bölgeler itibariyle dağılımının dengesizliğinden oluşmaktadır. Ayrıca talep yapısındaki değişime bağlı olarak iş gücü talebinin değişimi de işsizliği etkilemektedir.


#35

SORU:

Eksik rekabet koşullarının geçerli olduğu piyasaların varlığı durumunda staglasyonu çağdaş keynesyen iktisatçılar nasıl açıklamışlardır?


CEVAP:

Eksik rekabet koşullarının geçerli olduğu piyasaların varlığı ve yaygınlığına bağlı olarak fiyatların yüksek düzeyde sürdürülmesi ve oluşan enflasyon ve işsizliğe bağlı olarak
stagflasyonu etkilemesi de bir diğer açıklama olarak ileri sürülmektedir. Bu tür piyasa koşullarında düşük talep ya da aşırı üretim nedeni ile piyasa fiyatlarının düşmesi beklenirken eksik rekabete dayalı piyasayı kontrol gücüne sahip firmalar, fiyatların düşmesine izin vermezler. Böyle bir durumda firmalar, bir yandan istihdamı daraltma (işsizliğin artmasına katkı) bir yandan da üretimin daha az artmasına bağlı olarak fiyatların eski konumunu sürdürmesine, bazen de fiyatların daha yüksek değerlere ulaşarak enflasyona sebep olmasına katkıda bulunabilirler. Bu tür piyasaların yaygınlığı ve davranışlarına bağlı olarak da stagflasyon sorunu büyüyebilir.


#36

SORU:

Bir ekonomideki fiyatların ve istihdamın belirleyiciliğini hangi faktörler belirlemektedir?


CEVAP:

Görülmektedir ki mal ve hizmet piyasaları ile üretim faktörleri piyasalarının yapısı, işsizliğin niteliği, ücretlerin rijit ya da yapışkanlığı, sendikaların durumu önemli faktörler olarak bir ekonomideki fiyatların ve istihdamın belirleyiciliğini etkilemektedir.


#37

SORU:

1970’li yıllarda petrol fiyatları artışları ne tür sonuçlar doğurmuştur?


CEVAP:

1970’li yıllarda petrol fiyatları artışlarının etkisi özellikle önem arz etmektedir. Bilindiği
gibi bir ekonomide toplam arzı azaltan herhangi bir olay maliyetleri artırmakta ve ekonomiyi maliyet enflasyonuna itmektedir. Bu durumda enflasyon ve işsizlik arasındaki değişim oranı da bozulabilmektedir. 1970’lerin ortasında petrol fiyatlarındaki aşırı artışlara bağlı olarak enerji maliyetlerinin artması ile maliyet kaynaklı enflasyon ortaya çıkmıştır. Böyle bir ortamda, firmaların kârlarını sabit tutma çabaları artan maliyetlerin fiyatlara yansımasını gerektirmektedir. Bir taraftan mal ve hizmetlerin fiyatlarının yükselmesi diğer taraftan da üretim maliyetlerindeki artış, üretimin azalması (işsizliğin artması) sonucunu doğurabilir. Dolayısı ile arzdan kaynaklanan faktörlerin de stagflasyonun oluşumuna katkısı vardır. Arz şokları arasında savaşlar, üretimi azaltan kötü hava koşulları, demografik değişimler, doğal afetler, faktör fiyatlarını ve faktör arzlarını etkileyen diğer unsurlar örnek olarak sayılabilir.


#38

SORU:

Stagflasyon'un etkilerini açıklayınız?


CEVAP:

Bir ekonomide ortaya çıkan stagflasyon ile bir taraftan fiyat istikrarsızlığının bir taraftan da tam istihdamın sağlanmadığı görülmektedir. Bu duruma sahip bir ekonomide iki temel sosyal maliyet ortaya çıkmaktadır. Birincisi, fiyat istikrarsızlığının ortaya çıkardığı sosyal maliyetler ki bunlar arasında kaynak tahsisinin bozulmasına bağlı olarak kaynakların etkin kullanılamaması, gelir dağılımının bozulması, ödemeler dengesinin olumsuz etkilenmesi, tasarruf hacminin etkilenmesi sayılabilir. İkincisi ise işsizliğin neden olduğu maliyetler olarak ortaya çıkmaktadır. Bunlar arasında üretim hacminin azalması, büyüme hızında yavaşlama, sosyal transferlerin artması, yoksulluğun artması, insanların yaşam kalitesinin düşmesi ve bunlara bağlı olarak diğer dolaylı etkiler sayılabilir.


#39

SORU:

Fiyat istikrarsızlığının ortaya çıkardığı sosyal maliyetler nelerdir?


CEVAP:

Fiyat istikrarsızlığının ortaya çıkardığı sosyal maliyetler ki bunlar arasında kaynak
tahsisinin bozulmasına bağlı olarak kaynakların etkin kullanılamaması, gelir dağılımının
bozulması, ödemeler dengesinin olumsuz etkilenmesi, tasarruf hacminin etkilenmesi sayılabilir.


#40

SORU:

Stagflasyonla mücadelede daraltıcı bir politika yürütülmesinin sonuçlarını açıklayınız?


CEVAP:

Stagflasyon, temelde iki ekonomik sorunun bileşimi olduğundan bunların birlikte ve aynı anda çözümlenmesi gerekli olmaktadır. İki sorundan birini sabit tutarak diğerini çözüme kavuşturmak ve daha sonra geriye kalan sorunu çözmek mümkün değildir. Çünkü örneğin, işsizliği sabit kabul edip enflasyonla mücadele için daraltıcı bir politikanın yürütülmesi sonucunda fiyat istikrarı sağlanabilirken uygulanan politika nedeni ile işsizlik oranı daha fazla yükselir.


#41

SORU:

Stagflasyonla mücadele yöntemlerini yazınız?


CEVAP:

Stagflasyonla mücadele yöntemleri genel anlamda mikro tabanlı çeşitli yaklaşımları içermektedir. Bunlar arasında, gelirler politikası, vergi temelli gelirler politikası, indeksleme, üretim teşvikleri ve toplam arz, sektörel ve bölgesel politikalar sayılabilir.


#42

SORU:

Stagflasyonda mücadelede gelirler politikasını açıklayınız?


CEVAP:

Stagflasyonun oluşumunda fiyat ve ücretlerin artışı temel faktörler arasında gösterildiğinden hareketle fiyat ve ücret artışlarının kontrolü düşünülebilir. Gelirler politikası ile ücret ve fiyat artışlarına bağlı oluşan gelirlere müdahale anlaşılmaktadır. Gelirler politikası, kamu harcama ve gelirleri dışında toplam talebi ve toplam arzı etkileyen değişkenler üzerinde çeşitli kontrolleri içermektedir. Diğer bir deyişle gelirler politikası, bir ekonomideki enflasyonun oluşumuna etki eden faktörleri ortadan kaldırmaya ya da sınırlandırmaya yönelik uygulanması düşünülen önlemleri içermektedir. 


#43

SORU:

Gelirler politikası kapsamında, enflasyonu oluşturan ve artıran faktörleri ortadan kaldırmak için ne tür önlemler alınır?


CEVAP:

Gelirler politikası kapsamında, enflasyonu oluşturan ve artıran faktörleri ortadan kaldırmak ya da etkilerini en aza indirmek üzere en hafiften başlayarak oldukça sert, çeşitli önlemler söz konusudur. En hafif önlem ücret ve fiyat artış eğilimi içinde olan firmaları ikna etmektir. İkinci olarak geliştirilen çeşitli göstergeler ile onların gönüllü olarak fiyat ve ücret artışına gitmelerini engellemektir. Örneğin, sendikalar işçilerin ücretlerini artırma yönünde talepte bulunduklarında işçilerin verimlilik artışları ile enflasyon oranları ve talep edilen ücret artışları karşılaştırılabilir. Verimlilik artışına denk bir ücret talebinin sağlanması enflasyonu etkilemez. Gelirler politikasının en sert önlemi ise fiyat ve ücretlerin genel olarak dondurulmasını içermektedir. Gelirler politikası içinde, yasal olarak fiyat tavanları belirlemekve bunlara uymayanları cezalandırmaya yönelik uygulanan fiyat ve ücretlerin dondurulması, önlemi diğerlerine göre en etkili olan, ancak uzun dönem düşünüldüğünde kaynak tahsisini bozan bir niteliğe sahiptir.


#44

SORU:

Gelirler politikasını savunanlar görüşlerini güçlendirmek için hangi tür piyasa yapısını dikkate alırlar?


CEVAP:

Gelirler politikasını savunanlar olduğu gibi eleştirenler de vardır. Gelirler politikasını
savunanlar görüşlerini gerekçelendirmek üzere eksik rekabet piyasalarını dikkate almaktadırlar. Eksik rekabet piyasalarında oluşan ücret ve fiyatların yüksek düzeylerde seyredebileceğinden hareketle, bunların gelirler politikası ile oluşum sürecine müdahale edilmesinin yararlı olacağı ileri sürülmektedir. Diğer bir deyişle, yeterli rekabetin olmadığı bir ortamda piyasaları kontrolleri altında bulunduran sendikalar ve firmalar fiyat ve ücret düzeylerini tek taraflı olarak belirleyebilmektedirler.


#45

SORU:

Gelirler politikasını eleştirenlerin görüşlerini açıklayınız?


CEVAP:

Gelirler politikasını eleştirenler ise piyasaların rekabetçi oldukları ve ücret ve fiyatların oluşumuna müdahale ile birlikte kaynak tahsisinin bozulacağını ileri sürmektedirler.
Bunlar, uygulanan fiyat ve ücret kontrollerinin kaldırılması ile daha yüksek enflasyon beklentisinin oluşacağını ileri sürmektedirler. Bu görüşe göre, gelirler politikasının yararlı olabilmesi için ücret ve fiyat kontrollerinin uygulanmasının sürekliliği gerekmektedir. Ancak ücret ve fiyat kontrolleri, oluşturdukları sorunlar nedeniyle uzun dönem uygulanamaz. Çünkü, ücret ve fiyat kontrolleri, piyasa sinyallerini çarpıtarak kaynak tahsisini bozar.


#46

SORU:

Vergi temelli gelirler politikasını kısaca açıklayınız?


CEVAP:

Henry Wallich ve Sidney Weintraub tarafından vergi temelli gelirler politikası önerilmiştir. Vergi temelli gelirler politikası, devletin belirli bir fiyat ve
ücret düzeyini gösterge olarak belirlemesi ve bu değeri geçmeyen ücret ve fiyat artışları
yapan firmalara vergisel avantajlar sağlayarak onları ödüllendiren, gösterge değerini aşan fiyat ve ücret artışı yapan firmaların ise vergisel yükümlülüklerini artırarak onları cezalandıran bir vergi politikası izlemektir.


#47

SORU:

İndeksleme kavramını tanımlayınız?


CEVAP:

İndeksleme, bir ekonomik değişkenin belirli bir fiyat endeksi ile otomatik olarak ayarlanması olarak tanımlanabilir. Örneğin, bir ekonomideki parasal ücretlerin düzeyi hesaplanan enflasyon oranı ile indekslenebilir. Bu durumda enflasyon oranı bir yıldan diğer yıla örneğin, %15 artış göstermiş ise o ekonomideki parasal ücretler de otomatik olarak %15 artmış olur. İndeksleme ile fiyat artışları karşısında reel ücretler düzeyini sürekli korumuş olur.


#48

SORU:

Laffer eğrisini tanımlayınız?


CEVAP:

Artur B. Laffer, vergi indirimi politikasının uygulanması
hâlinde vergi hasılatının daha fazla olacağını iddia etmekte ve bunun nedeni olarak da
vergi indirimi poltikası ile gelirin (matrah) yükseleceğini ve yüksek matraha uygulanan
indirimli vergi oranı ile vergi hasılatının daha fazla olacağını ileri sürmektedir. Laffer eğrisi olarak bilinen bu yaklaşımda, vergi gelirleri ile vergi oranı arasındaki ilişki önem kazanmaktadır. Vergi oranı yükseldikçe vergi hasılatı önce artmakta, belli bir orandan sonra vergi oranının artması vergi hasılatını azaltmaya başlamaktadır.


#49

SORU:

Stagflasyonda mücadelede sektörel ve bölgesel politikaları açıklayınız?


CEVAP:

Bir ekonomide fiyat artışlarının ve işsizliğin kaynağı makro düzeyden ziyade belli bazı
sektörlere özgü olarak ya da belli bölgelerde ortaya çıkabilir. Belli endüstrilerin kendine
özgü koşulları içinde; yapısal nedenlerle yaygın işsizlik, üretim daralması gibi nedenlerle de fiyatlar yükselmiş olabilir. Bu tür sorunlar teşhis edildiğinde, makro düzeydeki politikaların yürütülmesinden ziyade sözü edilen sektörlerin sorunlarına çözüm üretmek üzere mikro ölçekte önlemler alınır. Örneğin, bir ülkede ekonomik olarak gelişmiş bölgeler olabileceği gibi yeterli gelişme düzeyine kavuşamamış ve pek çok yapısal sorunla mücadele eden bölgeler de bulunabilir. Bu durumda bölgelere özgü mikro politika yaklaşımları sorunu kaynağında gidermek üzere daha yararlı olabilir. Bu tür politikaların başarı ile uygulanabilmesi için sorunun doğru bir şekilde teşhis edilmesi gerekir.