MALİYE POLİTİKASI I Dersi Maliye Politikalarının Sektörel ve Bölgesel Etkileri soru cevapları:
Toplam 70 Soru & Cevap#1
SORU: Aile bütçesi ile kamu bütçesi arasındaki farklılığı belirtiniz.
CEVAP: Aile bütçelerinde önce gelir tahmini yapıldığı halde, kamu bütçesinde önce gider tahmini yapılır.
#2
SORU: Kamu kesimi ifadesinin hangi alanları kapsadığını belirtiniz?
CEVAP: Merkezi devletten daha geniş olarak yerel idareler, sosyal güvenlik kuruluşları, fonlar ve kamu iktisadî teşebbüslerini de kapsayan çok geniş bir alandır.
#3
SORU: Kamu bütçeleri oluşturulurken nelere dikkat edilir?
CEVAP: Birinci aşamada kamu harcamaları saptanır, ikinci aşamada ekonomik ve sosyal koşullara göre vergi ve diğer gelirlere dikkat edilir.
#4
SORU: Bütçe açığı kavramı nasıl ifade edilir?
CEVAP: Bütçe açığı kavramı bütçe içinde yer alan kamu harcamaları ile vergi ve harç vb gibi olağan bütçe gelirleri arasında harcamalar lehine olan farkı gösterir. Diğer bir deyişle, olağan bütçe gelirlerinin bütçe harcamalarını karşılamada yetersiz kaldığı, yani bütçe harcamalarının olağan bütçe gelirlerini aşan bölüm bütçe açığı olarak tanımlanır.
#5
SORU: Aile bütçelerinde önce gelir tahmini yapıldığı halde, kamu bütçesinde önce gider tahmini yapılır.
CEVAP: Aileler para basma ya da uzun dönemli borçlanma gücüne sahip olmadıkları halde, devletler vergi salma ve para basma gücüne sahiptirler.
#6
SORU: Kamu bütçesinde devamlı açık oluşmasının nedeni açıklayınız?
CEVAP: Vergi salmanın ve para yaratmanın kamusal güç olmasından kaynaklanmaktadır.
#7
SORU: Birincil bütçe sonucu özellikle borç yönetimi açısından neden önemlidir?
CEVAP: Borç ödemelerinde faiz yükü bütçede transfer harcaması kalemi olarak gösterilir, anapara yönetimi ise bütçe cetveline ek olarak Borç Yönetim Tablosu’nda verilir. Ekonomik duruma ve uygulanan politikalara göre, eğer borçlar çevriliyor, sadece faiz ödemeleri yapılıyorsa bütçede birincil fazlanın faiz ödemelerine eşit olması gerekir. Birincil fazlanın faiz ödemelerinden fazla olması borcun anapara bölümünden de ödeme yapıldığını gösterir. Bu durumda, zaman içinde borç stoku eritilmiş olur. Aksi durumda, yani birincil bütçe fazlasının borç faiz miktarından az olması durumunda ise faiz ödemeleri için de yeni borçlanmaya gidildiği, dolayısıyla borçlanmanın artarak devam ettiği ve borç stokunun yükseldiği anlaşılır.
#8
SORU: Neo-klasik ekonomistlere göre denk bütçe neden gereklidir?
CEVAP: Ekonomik işleyişte piyasanın optimum kaynak ve adil gelir dağılımı sağlayacağı varsayımı ile piyasa dengelerinin bozulmaması için bütçenin denk olması gerektiği görüşünü benimsemişlerdir.
#9
SORU: Bütçe harcamalarının yapılabilmesi için devletin nelere sahip olması gerekir?
CEVAP: Devletin belirli kaynaklara sahip olması ya da bu kaynaklara ulaşma gücünü elinde bulundurması gerekir.
#10
SORU: Merkez Bankası’ndan borçlanma işlemi nasıl yapılır?
CEVAP: Bu işlemde Merkez Bankası iç varlık adı altında almış olduğu hazine senetleri karşılığında Hazine’ye, yani devlete borç verir. Böylece piyasaya yeni satın alma gücü sürülmüş ve para tabanı genişletilmiş olur.
#11
SORU: Vergilerle karşılanamayan harcamalar hangi yolla karşılanır?
CEVAP: Kamu borçları ile karşılanır.
#12
SORU: Ponzi-tipi borçlanmanın olumsuz yönlerini açıklayınız.
CEVAP: Borç faizi de yeni borçlanma ile karşılanarak borç stoku devamlı yükselir. Borç stokunun devamlı artmasını göze alabilen devlet, borçların faizini de yeni borçlarla kapatma yoluna gidebilir. Ponzi-tipi borçlanma politikası, borçlanmanın tüm olumsuzluklarının en üst düzeyde gerçekleşmesine neden olur. Gelir dağılımı faiz geliri elde edenler lehine, dar ve sabit gelirliler aleyhine bozulur. Bu uygulamada devamlı yüksek faiz ekonomide döviz arzını yükselterek ulusal paranın aşırı değerlenmesine ve böylece dışı ticaret dengesinin bozulmasına ve cari açığın büyümesine neden olabilir.
#13
SORU: Neo-klasik ekonomistlere göre denk bütçe nasıl sağlanır?
CEVAP: Bireysel gelirin elde edilen ve harcanan miktarlarının eşit olduğu, yani tasarruf yatırım denkliğinin sağlandığı durumda, kamu kesimi gelir ve harcamaları toplamının da eşit olması gerekir. Böylece, ekonomide tüm kesimlerin gelirleri ve harcamalarının eşitlenmesi durumunda piyasa denklikleri sağlanmış ve ekonominin denge koşulu oluşturulmuş olur.
#14
SORU: Hazine, Merkez Bankası dışında, özel bankalar aracılığı ile hangi kuruluşlardan. nasıl borçlanır?
CEVAP: Hazine, Merkez Bankası dışında, özel bankalar aracılığı ile borç verilebilir piyasalardan da borçlanabilir. Bu süreçte, Hazine belirli aralıklarla ihaleye çıkar ve en düşük faiz oranından borç vermeye razı olan finans kuruluşundan borç alır. Hazine’ye borç veren finans kuruluşu da çeşitli kanallardan bu borcu özel tasarruf sahiplerine yansıtabilir. Bu durumda piyasaya yeni satın alma gücü sürülmemiş, devlet borç verilebilir fonlar piyasalarına yeni talep eden olarak girmiş olur.
#15
SORU: Avrupa Birliğinin kabul etmiş olduğu Maastricht ölçütüne göre, kamu açığının milli gelire oranının % 3’ü, borç stokunun milli gelire oranının da %60’ı geçmemesi gerekmektedir. Verilen oranların aşılması ekonomiyi nasıl etkiler?
CEVAP: Ekonomik kırılganlık ortaya çıkar ve böyle bir ekonominin hem uluslararası borçlanma faizi risk oranı yükselir, hem de uluslararası piyasalardan borç temini zorlaşacağından ve içeride nakit tutmada zorluklar oluşacağından faiz oranı olağanüstü yükselir ve bu durum ekonomiyi riskli kılar.
#16
SORU: Bütçe açıkları Merkez Bankası dışı kaynaklarla nasıl karşılanır? Açıklayınız.
CEVAP: Yurt içi kaynaklar ve yurt dışı kaynaklar olmak üzere iki şekilde karşılanır. Yurt içi kaynaklar iç ekonomide borç verilebilir piyasalardan oluşur. İç finansal kuruluşlar ve tüm tasarrufların aktığı finansal piyasalar iç borç verilebilir kaynaklar havuzunu oluşturur. Dış piyasalardaki finansal kaynaklar ise dış borç verilebilir kaynakları oluşturur. Kamu borçlanmasının hacmi büyük olduğundan Merkez Bankası dışı kaynaklara yönelmek faiz oranında ciddi artışa neden olur.
#17
SORU: Maliye politikası açısından bütçe açığının ekonomideki rolü ve etkileri ile ilgili görüşlerden anaakım ekonomistlerin görüşleri hangi adlar altında toplanır?
CEVAP: Neo-klasikler, • Keynesyenler, • Monetaristler, • Ricardocular.
#18
SORU: Bütçe açığının Merkez Bankası dışı kaynaklardan yani borç verilebilir fonlardan finanse edilmesinin yol açtığı olumsuz etkileri açıklayınız.
CEVAP: Yükselen faiz oranının spekülatif yabancı sermayenin ekonomiye girişini pompalayarak içeride döviz arzını yükseltip döviz kurunu baskılaması ve ulusal para birimini aşırı değerli yapması şeklinde gelişir. Serbest kur politikası uygulamasında döviz kurunun baskılanması iç talepçiler açısından ithalatın ucuzlaması sonucunu doğurur. Böylece, ülkenin ithalatı yükselirken dış alıcılar açısından ülke ürünleri pahalılaşmış olduğundan ihracatı geriler ve sonuçta ticaret açığı oluşur. Oluşan ticaret açığını dengeleyebilmek için spekülatif sermaye girişli kanalı önem kazandığından, bu süreç şok bir önlem dışında yumuşak politikalarla durdurulamaz.
#19
SORU: Bütçe açığı, hedeflenen politikalara göre nasıl ele alınır?
CEVAP: Tüm kamu harcamalarının dahil edildiği birinci tanımlamada ne kadar borçlanma gereksiniminin taşınabilir olduğu saptanabilir. Bu hesaplamada tüm kamu harcamaları ile vergiler ve olağan bütçe gelirleri arasındaki fark hesaplanır.
#20
SORU: Maliye politikası açısından bütçe açığının ekonomideki rolü ve etkileri ile ilgili görüşler nelerdir?
CEVAP: Görüşler ana-akım ekonomistleri ve radikaller olmak üzere iki ana grup olarak ele alınır.
#21
SORU: Denk bütçe sağlanması konusunda Keynesyen ve neoklasik ekonomistler arasındaki görüş farkını belirtiniz.
CEVAP: Keynesyenler ekonomiyi rayına oturtma konusunda kamu kesimine görev verilmiştir. Neo-klasikler ise kamu kesimine bazı toplumsal ihtiyaçların karşılanması dışında, hiçbir ekonomik işlev yüklememiş, devletin tümü ile yansız kalmasını tercih etmişlerdir.
#22
SORU: Bütçe açıklarına yaklaşımda farklı görüşler nelerdir? Açıklayınız.
CEVAP: İki farklı görüş vardır. Ekonomik dengelerin sağlanmasında devlete aktif görev veren Keynesyen görüşe göre, iradî olarak bütçe açığının verilmesi gerekmektedir. Bu görüşte bütçe açığı bir sorun olarak değil, maliye politikasının temel aracı olarak iradî politika bağlamında ele alınır. İkinci görüşte ise, bütçe açıklarından kesinlikle kaçınılması gerektiği, tam tersine, ekonomik dengeleri bozucu etkisi olduğu ileri sürülmektedir.
#23
SORU: Ricardocu yaklaşıma göre bütçe açığı nasıl giderilir?
CEVAP: Açık bütçe uygulamasında vergi avantajı yaşayan bireyler bu avantajı tüketimlerini yükseltecek şekilde değil, ileride faizle birlikte borç itfasına gidildiğinde oluşacak yüksek vergi yükümlülüğünü karşılayabilmek için tasarruflarını yükseltecek yönde kullanırlar. Bu durumda, kamu harcamaları değişmeden açık bütçe uygulamasına geçmek özel harcamaları yükseltmeyeceğinden ekonomi üzerinde olumsuz etki oluşmaz.
#24
SORU: Radikal görüşe göre kamu kesiminin işlevleri nelerdir?
CEVAP: Birinci işlevi özel sermaye birikimine katkı yapacak faaliyette bulunmak, ikinci işlevi ise özel sermaye birikim sürecinin toplumsal ortamda oluşturduğu sosyal sorunları hafifletici harcamalar yaparak sistemi meşrulaştırmaktır.
#25
SORU: Keynesyen görüşe dayalı sosyal politikaların devre dışı bırakılmasının nedenleri nelerdir?
CEVAP: Sovyetler’in çöküşü ve Berlin Duvarı’nın yıkılışının yanında, kapitalist dünyada gerileyen sermaye getirisinin de çok büyük bir rolü vardır.. Ayrıca kapitalist sistem finansal aşamaya geçmiş olduğundan, finansal fonların erimemesi de nedenler arasındadır.
#26
SORU: Bütçe açıklarının Merkez Bankası kaynaklarından karşılanması yönteminin ekonomiye etkilerini açıklayınız?
CEVAP: Piyasaya yeni satın alma sürülerek para tabanı genişletilmiş olur. Bütçe açıklarının Merkez Bankası kaynaklarından borçlanılması sonucunda ekonomide para tabanının genişlemesi paranın miktar teorisi kuralına göre, tam istihdam ve/veya tam kullanım kapasitesine varılıncaya dek üretimin artmasına neden olur. Bu sınır aşıldıktan sonra ise fiyatlar genel düzeyinde artışa yol açar. Merkez Bankası kaynaklarından yapılan borçlanma yoluyla para tabanının genişletilmesi ileri aşamalarda enflâsyonist etki oluştururken ayıı zamanda faiz oranında da artışa yol açar Ancak, özellikle enflâsyonist dönemlerde faiz oranında görülen yükselme nominal nitelikli olup reel faizi önemli derecede etkileyemediği için iç ve dış dengeler üzerinde fazla etkili olmaz.
#27
SORU: Enflâsyon ve gelir dağılımı endişelerinin yoğun olduğu dönemlerde kamu açıklarının Merkez Bankası kaynaklarından finansman yöntemine gidilmesi neden zordur?
CEVAP: Enflâsyon vergisinin düşük ve sabit gelirli bireyler üzerine ağır yük getiren haksız bir vergi olması, bu yöntemin adaletsiz yönünü ortaya koymaktadır. Bu nedenle enflâsyon ve gelir dağılımı endişelerinin yoğun olduğu dönemlerde kamu açıklarının Merkez Bankası kaynaklarından finansman yöntemine gidilmesi söz konusu olamaz.
#28
SORU: Radikal görüş yanlılarına göre bütçe açıkları nasıl ortaya çıkar?
CEVAP: Radikal görüş yanlıları, bütçe açıklarının kapitalist sistemin işleyişinin içsel dinamikleri sonucunda organik olarak ortaya çıktığını ileri sürerler.
#29
SORU: Nominal faiz ile reel faiz arasındaki ilişkiyi örnek vererek açıklayınız?
CEVAP: Nominal faiz ile reel faiz arasındaki ilişki enflâsyon oranı ile kurulmaktadır. Basit yöntemle, enflâsyonist dönemde nominal faizden reel faize ulaşmak için nominal faiz oranında enflâsyon oranı çıkartılır. Örneğin, başlangıçta %5 olan faiz oranının, enflâsyon oranının %10 olduğu durumda %15 oranına yükselmesi reel olarak da yükseldiği anlamına gelmez. Basit hesaplama yöntemi ile nominal faiz oranından enflâsyon oranı çıkartıldığında başlangıç faiz oranına ulaşılır, reel faiz oranı ise sabit kalmış olur.
#30
SORU: Bütçe açığının finansman yöntemlerinden olan Hazine aracılığı ile Merkez Bankası dışından borçlanmayı açıklayınız?
CEVAP: Hazine aracılığı ile, bu kez Merkez Bankası dışında, bankalar sisteminden borçlanmadır. Bankalar sisteminden yapılan borçlanmada, Hazine finansal kanaldan iç ve dış dünyada borç verilebilir fonlar piyasasına girmiş olmaktadır. Bu borçlanma yönteminde piyasalara yeni satın alma gücü sürülmüş olmamakta, borç verilebilir fonlar piyasalarında özel sektör yanında kamu kesimi de piyasaya girmiş olmaktadır.
#31
SORU: Faiz oranı yükselişinin özel kesimde oluşturduğu etkileri açıklayınız.
CEVAP: Yatırılabilir fonların kâr getirici alanlar yerine, faiz sağlayıcı alanlara yönelmesi şeklinde gerçekleşir. Sermayenin faktör payı olarak tanımlanan faizin yükselmesi, doğal olarak, ekonomide gelir dağılmasını olumsuz yönde etkiler. Ekonomide faiz oranının yükselmesi, faiz geliri elde edenlerin yaratılan katma değerden giderek yüksek oranda pay alması, buna karşın diğer faktör getirilerinin, özellikle de emek gelirinin baskılanması sonucunu doğurur.
#32
SORU: Bütçe açığının finansman yöntemlerinden olan Hazine aracılığı ile Merkez Bankası’ndan borçlanmayı açıklayınız?
CEVAP: Devletin nakit ihtiyacının karşılanması gerektiğinde Hazine Merkez Bankası’na hazine kâğıdı olarak adlandırılan vadeleri farklı senetler verir ve bu senetler karşılığında Merkez Bankası kasalarında tutulan paralardan borç alır. Böylece, Hazine Merkez Bankasına borçlu, Merkez Bankası ise Hazine’den alacaklı olur. Borcun vadesinin bir yıldan az olması durumunda kısa vadeli borç ya da dalgalı borç, borcun vadesinin bir yıldan uzun olması durumunda ise uzun vadeli borç oluşur. Halkın arasında para basma olarak bilinen bu tür borçlanmada yeni para basılmamakta, fakat Merkez Bankası kasalarında tutulan para hazine kanalından piyasaya sürülmüş, yani ekonomide yeni satın alma gücü yaratılmış, ya da para tabanı genişletilmiş olmaktadır.
#33
SORU: Kamu açıklarının Merkez Bankası kaynaklarından finanse edilmesi durumunda oluşan enflâsyonun , kamu kesimi üzerindeki olumlu ve olumsuz etkileri nelerdir?
CEVAP: İki kanaldan yük olurken, bir kanaldan da yarar sağlar. Para tabanı genişletilmesinin kamu kesimi üzerindeki birinci etkisi, ekonomide oluşan genel enflâsyon nedeniyle kamu kesiminin piyasadan yaptığı alımların giderek pahalı olmaya başlaması şeklinde belirir. Para tabanı genişletilmesinin kamu kesimi üzerindeki ikinci olumsuz etkisi, gerçekleşen enflâsyon etkisine bağlı olarak, vergi gelirlerinin tahakkuk ve tehsil aşamalarında yaşanan reel değer kaybında görülür. Hazine’nin Merkez Bankası’ndan yaptığı borçlanmanın kamu kesimine sağladığı yarar ise bu süreçte yaşanan enflâsyona bağlı olarak piyasadaki değerli kâğıtların gerçek değerleri üzerinde eritici etki oluşturarak kamu borçlarının n reel değerini erozyona uğratmasıdır. Enflâsyon oluştukça devlet geçmişte piyasaya sürmüş olduğu ya da Merkez Bankasına vermiş olduğu hazine kâğıtlarını üzerlerinde yazılı nominal değerden itfa ederken, aslında ödediği bedelin reel olarak borçlandığı değerden daha düşük olmasına yol açar.
#34
SORU: Bütçe açıklarının Merkez Bankası kaynaklarından finansmanın dış ticaret üzerindeki etkisini açıklayınız?
CEVAP: Para tabanının genişlemesi niteliği taşıdığından enflâsyonu tetikleyebilir ve döviz kuru politikasına bağlı olarak, dış ticaret üzerinde etkili olur. Enflâsyonist ortamda sabit döviz kuru uygulanıyorsa, dış ticaret hadleri ülke aleyhine gelişir ve bunun sonucunda ithalat artar, ihracat gerileyebilir.
#35
SORU: Yatırım harcamalarında yapılan kısıntı uzun vadede nasıl sorun oluşturur?
CEVAP: Yatırım harcamalarında yapılan kısıntı anlık sorun yaratmıyor olmakla beraber, ekonominin alt-yapısının zamanla erimesine yol açarak genel verimliliği ve bu kanaldan milli geliri olumsuz etkiler.
#36
SORU: Sıcak para, kamu yöneticileri ve siyasetçiler açısından neden sihirli bir araç olarak algılanmaktadır?
CEVAP: Döviz bolluğu ekonomide olumlu algılanırken ekonomiye para girişi ülkede ekonomik hareketlilik sağlamakta, bu durum siyasilere avantaj oluşturmaktadır. Dövizin baskılı tutulması, yüksek dış borç ödeme sorumluluğu altında olan siyasilere, gerçek maliyetin altında döviz sağlama olanağı sunarak, bütçe olanaklarının aşırı zorlanmasını engellemektedir. Bu nedenlerle siyasetçiler sıcak para, kamu yöneticileri ve siyasetçiler tarafından sihirli bir araç olarak algılanmaktadır.
#37
SORU: Bütçe açığının Merkez Bankası kaynaklarından finansmanın enflasyon üzerindeki etkilerini açıklayınız.
CEVAP: Para tabanının genişlemesi niteliği tartışıldığından enflâsyonu tetikleyebilir ve döviz kuru politikasına bağlı olarak, dış ticaret üzerinde etkili olur. Enflâsyonist ortamda sabit döviz kuru uygulanıyorsa, dış ticaret hadleri ülke aleyhine gelişir ve bunun sonucunda ithalat artar, ihracat gerileyebilir.
#38
SORU: Ponzi-tipi borçlanma politikasının olumsuzluklarını açıklayınız?
CEVAP: Ponzi-tipi borçlanmada faiz oranı denetimden çıkabilir ve özel yatırımlar üzerindeki dışlama etkisi aşırı şekilde hissedilebilir. Yine Ponzi-tipi borçlanmada gelir dağılımı faiz geliri elde edenler lehine, dar ve sabit gelirliler aleyhine bozulur. Bu uygulamada devamlı yüksek faiz ekonomide döviz arını yükselterek ulusal paranın aşırı değerlenmesine ve böylece dış ticaret dengesinin bozulmasına ve cari açığın büyümesine neden olabilir.
#39
SORU: Ponzi finansmanı durumunda siyasilerin faiz dışı kamu harcamaları üzerinde kısıntıyı tercih etmemelerinin sebebini açıklayınız?
CEVAP: Kamu harcamaları alanında yapılacak bir kısıntı toplumda huzursuzluk yaratacağından, genellikle en az hissedilen yatırım harcamalarında kısıntı yapılır.
#40
SORU: Ponzi finansman sisteminde giderek sıkışan siyasiler hangi tür tedbirler alır?
CEVAP: Ponzi finansman sisteminde giderek sıkışan siyasi karar organı ya yeni vergi veya borçlanma yoluna gider ya da harcamalarda radikal kesinti yapmaya yönelir.
#41
SORU: İç piyasalar açından faiz oranının yükselmesi iç piyasaları nasıl etkiler?
CEVAP: Bir maliyet unsuru olarak faiz oranının yükselmesi marjinal sermayenin piyasadan silinmesi sonucunu doğurur. Kamu borçlanmasının faiz yükselişi nedeniyle özel sermaye yatırımlarda oluşturduğu bu etkiye dışlama etkisi denir. Dışlama etkisi bazı özel sektör yatırımlarının kamu kesiminin yatırım ya da kamusal tüketim harcamaları ile ikame edilmesi anlamına gelir. Faiz oranının yükselmesi gelecekte yapılacak yatırımları, verimlilik hesaplamaları sonuçlarını da olumsuzlaştırır.
#42
SORU: Bütçe açıklarının borç verilebilir kaynaklardan finansmanı durumunda sabit döviz kuru uygulanması mümkün müdür? Açıklayınız.
CEVAP: Ülke faiz oranının dünya ortalama faiz oranının üzerine çıkması durumunda, ekonomiye giren döviz kuru baskılarken bunun üzerinde resmi kur uygulanması teknik olarak mümkün değildir. Bunun nedeni, ülkeye aşırı döviz girişi ile baskılanan döviz fiyatını resmi düzeye çekebilmek için Merkez Bankası’nın piyasadan yoğun döviz alımı yapması ve piyasaya yoğun ulusal para sürmesi gereğidir. Merkez Bankası’nın böyle bir işleme dayanma gücü bir yana, bu operasyonun şiddetli enflasyonist etkileri de ekonomide tahribat oluşturur.
#43
SORU: Klasik görüşe göre bütçe açığının kapatabilmek için hangi aşamaları geçmek gerekir?
CEVAP: Bu yaklaşım başlıca üç aşamadan oluşur. Birinci aşamada, kamu harcamaları olağan bütçe gelirlerini aşmakta olduğundan borç alınır. İkinci aşamada, bütçede faiz yükümlülüğü kadar faiz dışı fazla oluşturularak borç stoku sabitlenir. Üçüncü aşamada ise faiz yükümlülüğünü aşan miktarda faiz dışı fazla verilerek borcun anapara bölümü de eritilir.
#44
SORU: Ponzi finansman koşulunda bütçe maliye politikası aracı neden kullanılmaz?
CEVAP: Ponzi finansman koşulunda bütçe maliye politikası aracı olarak kullanılmaz, çünkü tam tersi, bütçenin kendisi çözüm bekleyen soruna dönüşür.
#45
SORU: Bütçe açıklarının n maliye politikası uygulamalarını ciddi olarak engellediği en önemli durumu açıklayınız.
CEVAP: Bütçe açıklarının maliye politikası uygulamalarını ciddi olarak engellediği en önemli durum açıkların devamı olarak yükselmesidir. Her dönemde oluşan bütçe açıklarının borç stokunu devamlı yükseltmesi, borcun faizinin de yeni borçla ödenmesi türünde Ponzi finansmanını gündeme getirir. Ponzi finansmanı, maliye sisteminde oluşturduğu kırılganlık ve bunun sonucunda finans çevresinde yaşanan risk algılaması sonucunda borç maliyetini yükselterek, giderek bütçe açığını büyütür ve riski de daha üst düzeylere çeker.
#46
SORU:
Kamu açığı nedir?
CEVAP:
Kamu açığı: Tüm kamu kurum ve kuruluşları bütçe açıkları toplamıdır.
#47
SORU:
Bütçe açığı nedir?
CEVAP:
Bütçe açığı kavramı bütçe içinde yer alan kamu harcamaları ile vergi ve harç vb. gibi olağan bütçe gelirleri arasında harcamalar lehine olan farkı gösterir. Diğer bir deyişle olağan bütçe gelirlerinin bütçe harcamalarını karşılamada yetersiz kaldığı, yani bütçe harcamalarının olağan bütçe gelirlerini aştığı bölüm bütçe açığı olarak tanımlanır
#48
SORU:
Vergiler ve diğer olağan kamu gelirleri ile karşılanamayan kamu harcamaları için hangi kurum aracılığıyla borçlanma yapılır?
CEVAP:
Vergiler ve diğer olağan kamu gelirleri ile karşılanamayan kamu harcamaları için
Hazine aracılığı ile borçlanma yoluna gidilir. Kamu borç yönetimini üstlenen Hazine ya
Merkez Bankasından borç alır ya da Merkez Bankası dışı kaynaklardan borçlanma yoluna gider. Merkez Bankasından borçlanma işlemi, halkın arasında para basma olarak bilinen, teknik olarak piyasaya çıkmamış olup Merkez Bankası kasalarında steril olarak tutulan paraların devlet bütçesinde kullanılmak üzere hazine üzerinden devlete borç verilmesi sürecidir.
#49
SORU:
Hazine özel bankalardan nasıl borçlanır?
CEVAP:
Hazine, Merkez Bankası dışında, özel bankalar aracılığı ile borç verilebilir piyasalardan da borçlanabilir. Bu süreçte, Hazine belirli aralıklarla ihaleye çıkar ve en düşük faiz oranından borç vermeye razı olan finans kuruluşundan borç alır. Hazineye borç veren finans kuruluşu da çeşitli kanallardan bu borcu özel tasarruf sahiplerine yansıtabilir. Bu durumda piyasaya yeni satınalma gücü sürülmemiş, devlet borç verilebilir fonlar piyasalarına yeni talep eden olarak girmiş olur.
#50
SORU:
Bütçe açığının finansmanını tanımlayınız?
CEVAP:
Bütçe açığı zamanla vergilerin yükseltilmesi yoluyla ortadan kaldırılabilir. Bu durumu
açığın finansmanı olarak değil, açığın kapatılması olarak ele almak gerekmektedir. Harcamaların vergilerle karşılanan bölümü dışında kalan kısmının borçlanma ile karşılanmasına bütçe açığının finansmanı adı verilir.
#51
SORU:
Keynesyen görüşün bütçe açıkları konusundaki görüşleri nelerdir?
CEVAP:
Ekonomik dengelerin sağlanmasında devlete aktif görev veren Keynesyen görüşe
göre iradi olarak bütçe açığı verilmesi gerekmektedir. Bu görüşte bütçe açığı bir sorun olarak değil, maliye politikasının temel aracı olarak iradi politika bağlamında ele alınmaktadır.
#52
SORU:
Maastricht ölçütüne göre kamu açığının ve borç stoğunun ideal düzeyi ne kadar olmalıdır?
CEVAP:
Avrupa Birliğinin kabul etmiş olduğu Maastricht ölçütüne göre, kamu
açığının (akım kavramı) milli gelire oranının % 3’ü, borç stokunun milli gelire oranının
da %60’ı geçmemesi gerekmektedir. Aksi hâlde ekonomik kırılganlık ortaya çıkar ve böyle bir ekonominin hem uluslararası borçlanma faizi risk oranı yükselir, hem de uluslararası piyasalardan borç temini zorlaşacağından ve içeride nakit tutmada zorluklar oluşacağından faiz oranı olağanüstü yükselir ve bu durum ekonomiyi riskli kılar.
#53
SORU:
Nihai Bütçe Dengesi kavramını tanımlayınız?
CEVAP:
Bütçe açığı, hedeflenen politikalara göre iki şekilde ele alınabilir. Tüm kamu harcamalarının dâhil edildiği birinci tanımlamada ne kadar borçlanma gereksiniminin taşınabilir olduğu saptanabilir. Bu hesaplamada tüm kamu harcamaları ile vergiler ve olağan bütçe gelirleri arasındaki fark hesaplanır. (Vergi ve Olağan Bütçe Gelirleri - Toplam Kamu Harcamaları) olarak formüle edilen tanımlamanın sonucuna Nihai Bütçe Dengesi adı verilir.
#54
SORU:
Birincil bütçe dengesi nedir?
CEVAP:
Bütçe açığı ile ilgili diğer bir tanımlamada ise toplam
kamu harcamalarından faiz ödemeleri çıkartılır ve sonuç vergi ve olağan bütçe gelirleri ile karşılaştırılır. [Vergi ve Olağan Bütçe Gelirleri - (Toplam Kamu Harcamaları - Faiz Ödemeleri) ] Böylece formüle edilen açıklamada bulunan sonuca, birincil bütçe dengesi adı verilir.
#55
SORU:
Neo-klasik Yaklaşım'ın bütçe konusundaki görüşlerini kısaca açıklayınız?
CEVAP:
Neo-klasik ekonomistler ekonomik işleyişte piyasanın optimum kaynak ve adil gelir dağılımı sağlayacağı varsayımı ile piyasa dengelerinin bozulmaması için bütçenin denk olması gerektiği görüşünü benimsemişlerdir. Klasiklere göre, ürün piyasalarında tüketim ve yatırım harcamaları dengede olup tasarrufun yatırıma eşit olduğu durumda, ekonomik istikrarın sağlanması amacıyla kamu bütçesinin de denk olması gerekmektedir.
#56
SORU:
Neo-klasik görüşün kamu borçlanması konusundaki görüşleri nelerdir?
CEVAP:
Neo-klasik görüş taraftarları devletin ekonomiye hiçbir şekilde müdahale etmemesi gerektiği görüşü yanında, kamu borçlarının da ekonomik işleyişi bozacağı görüşünü
ileri sürmüşlerdir. Bu görüş taraftarlarına göre, kamu borçları kuşaklararası kaynak ve
gelir dağılımını şimdiki kuşak lehine bozarak piyasanın işleyişini olumsuz etkilediği gibi
olağan koşullarda oluşabilecek kuşaklararası toplumsal tercihleri de saptırır. Bu nedenle
savaş veya doğal afetler gibi acil ortaya çıkan durumlarda ya da kendisini itfa edebilecek yatırımlara yönelik olarak yapılan borçlanmalar dışında kamu borçlanması neo-klasik yaklaşımca benimsenmez
#57
SORU:
Keynesyen Yaklaşım'ın bütçe açığı konusundaki görüşlerini kısaca açıklayınız?
CEVAP:
Keynesyen görüşün odağında bütçe açığının yer aldığı ortadadır. İkinci Dünya Savaşı sonrasından 1970’lerin ortalarına dek Batı ekonomilerinde görülen sosyal devlet politikaları uygulaması açık bütçe sistemi içinde sürdürülmüştür. Görülüyor ki Keynesyen görüşte, klasik ve neo-klasiklerin aksine, piyasaların canlandırılması ve tam istihdamı sağlayıcı efektif talep düzeyinin yakalanabilmesi için kamu açıklarına aktif işlev yüklenmiştir. Diğer bir deyişle klasik görüşlerin aksine, Keynesyen görüşte kamu kesimi işleyişi denklik içinde götürülmemeli, açık bütçe uygulaması kullanılmalıdır.
#58
SORU:
Monetarist Yaklaşım'ın bütçe açığı konusundaki görüşlerini kısaca açıklayınız?
CEVAP:
Monetarist görüş de, klasik görüşe paralel olarak kamu kesimi borçlanma gereksinimini reddetmiş ve denk bütçe uygulamasına geçilmesini şiddetle savunmuştur.
Monetarist görüş kamu kesimi hacminin küçültülmesini ve devletin ekonomik faaliyetlerden çekilerek, sadece özgürlükleri koruyan ve temel kamu hizmetlerini sunan jandarma devlet anlayışını savunmuştur.
#59
SORU:
Ricardocu hipotez nedir?
CEVAP:
1974 yılında yayınladığı bir makale ile Robert Barro kendi adı ile anılan bir hipotez ortaya attı. Bu hipotez, ilk savunucusunun adı ile Ricardocu hipotez olarak da anılır. Ricardocu ya da Barro hipotezine göre, bütçe açıklarının borçlanma ile finansmanı bugünkü vergi yükünün gelecekteki aynı yükle ikamesi olduğundan yaşam boyu gelir hipotezi altında, tüketim üzerinde etkili olmaz. Bu hipotez, kuşaklararası geçişliliğin bulunduğu, ileriye ait vergi değişikliğinin öngörülmediği ya da olası bir değişikliğin bilindiği ve bireylerin bu bilinçle rasyonel davrandığı varsayımlarına dayandırılmaktadır. Söz konusu varsayımların geçerli olduğu koşulda, açık bütçe uygulamasında vergi avantajı yaşayan bireyler bu avantajı tüketimlerini yükseltecek şekilde değil, ileride faizle birlikte borç itfasına gidildiğinde oluşacak yüksek vergi yükümlülüğünü karşılayabilmek için tasarruflarını yükseltecek yönde kullanırlar. Bu durumda, kamu harcamaları değişmeden açık bütçe uygulamasına geçmek özel harcamaları yükseltmeyeceğinden ekonomi üzerinde olumsuz etki oluşmaz. Diğer yandan, ileride oluşacak faiz yükü bugünkü tasarruflarla karşılandığından gelecek kuşaklar üzerine de yük yıkılmamış olur.
#60
SORU:
Radikal Yaklaşım'ın bütçe açığı konusudaki görüşlerini kısaca açıklayınız?
CEVAP:
Kamu açığı konusuna sistem dışı ve eleştirel olarak yaklaşan radikal görüş yanlıları bütçe açıklarının kapitalist sistemin işleyişinin içsel dinamikleri sonucunda organik olarak ortaya çıktığını iddia etmektedir. bu yaklaşıma göre temel üretim girdi maliyetleri kamulaştırılmaktadır. Böylece kamusal destekle hızla büyüyen özel sermaye giderek monopolleşir. Diğer yandan sistemin meşrulaştırılması için toplumun geri bıraktırılan kesimlerine de sosyal aktarım yapılması gerekmektedir. Böylece, sermaye maliyetleri kamulaştırılırken oluşan kârlar özelleştirilmededir. Bu durum bir yanda kamu harcamalarının yükselmesi yönünde baskı oluştururken diğer yanda da mali açıdan giderek güçlenen firmaların aynı anda siyasal güce de ulaşmış olmalarından
dolayı güçleri oranında vergilendirilememesi nedeniyle bütçe açığı yaratmaktadır. Görülmektedir ki James O’Connor’un savunduğu radikal görüş çerçevesinde kamu açıkları, Keynesyen görüşte savunulduğu gibi ekonomide tam istihdamı sağlamaya yönelik iradi araç olarak değil, fakat sistemin işleyiş dinamikleri doğrultusunda oluşan bir sonuç olarak ortaya çıkmaktadır.
#61
SORU:
Bütçe açığı hangi yollarla finanse edilebilir?
CEVAP:
bütçe açıkları, Merkez Bankasından ya da borç verilebilir fonlar piyasası olarak tanımlanan Merkez Bankası dışında iç ve dış bankalar sisteminden yapılmaktadır. İki ayrı finansman yöntemi iç ve dış dengeler üzerinde farklı etkiler oluşturmaktadır. Açıkların finansman yönteminin ekonomide etkileri tartışılırken finansman yöntem farklılıkları önemlidir. Ancak açığın geniş anlamda kamu kesiminden ya da dar anlamda bütçeden kaynaklanıyor olmasının önemi yoktur.
#62
SORU:
Bütçe açıklarının merkez bankası kaynaklarından finansmanının ekonomik etkileri nelerdir?
CEVAP:
Bütçe açıklarının Merkez Bankası kaynaklarından borçlanılması sonucunda ekonomide para tabanının genişlemesi paranın miktar teorisi kuralına göre tam istihdam ve/veya tam kullanım kapasitesine varılıncaya dek üretimin artmasına neden olur. Bu sınır aşıldıktan sonra ise fiyatlar genel düzeyinde artışa yol açar. Merkez Bankası kaynaklarından yapılan borçlanma yoluyla para tabanının genişletilmesi ileri aşamalarda enflasyonist etki oluştururken aynı zamanda faiz oranında da artışa yol açar. Kamu açıklarının Merkez Bankası kaynaklarından finansmanı yöntemi ile ekonomiye yeni satın alma gücü enjekte etmenin faiz oranı üzerinde ciddi bir etki yaratmadan fiyatlar genel düzeyi üzerinde etki oluşturması, iç denge açısından ürün ve faktör piyasalarında, dış denge açısından ise ticaret dengesi üzerinde ciddi sonuçlar ortaya koyar.
#63
SORU:
Senyoraj hakkı nedir?
CEVAP:
Senyoraj hakki: Devletin para basma tekeline sahip olmasının sonucu olarak para basmaktan elde ettiği gelirdir.
#64
SORU:
Borçların monetizasyonu nedir kısaca açıklayınız?
CEVAP:
Hazine kâğıtlarının değerinde görülen erime, enflasyon oranına bağlı olarak ortaya
çıkar. Merkez Bankasından borçlanılarak başvurulan borç eritme yöntemine borçların
monetizasyonu adı verilir. Monetizasyon sürecinde Hazinenin avantajlı olması yaşanan
enflasyona bağlı olduğundan tam istihdama varılıncaya kadar enflasyonun oluşmaması
durumunda böyle bir avantaj ortaya çıkmaz.
#65
SORU:
Hoş olmayan monetarist aritmetik nedir?
CEVAP:
Para tabanı genişletilerek yapılan açık finansman, tüm bu sakıncalarına rağmen, Thomas Sargent ve Neil Wallace ikilisinin “Hoş Olmayan Moneterist Aritmetik” başlıklı makalelerinde geliştirdikleri görüş doğrultusunda Merkez Bankası dışı kaynaklardan
borçlanma yöntemine karşı savunulmuştur. Bu görüşe göre, kamu açığının borçlanma
yöntemi ile kapatılması durumunda ileriki dönemlerde borç anapara ve faizinin oluşturduğu ödeme yükümlülüğünün vergilerle ya da ek borçlanmalarla karşılanamaması durumunda ilk dönemlerden çok daha büyük miktarlarda para genişlemesi gerekli olacağından, son aşamada enflasyona sürüklenilecektir.
#66
SORU:
Bütçe açıklarının Merkez Bankası dışı kaynaklarla karşılanmasının sonuçlarını kısaca açıklayınız?
CEVAP:
Bütçe açıklarının Merkez Bankası dışı kaynaklarla karşılanması, yurt içi kaynaklar ve yurt dışı kaynaklar olmak üzere iki şekilde olabilir. Yurt içi kaynaklar iç ekonomide borç verilebilir piyasalardan oluşur. İç finansal kuruluşlar ve tüm tasarrufların aktığı finansal piyasalar iç borç verilebilir kaynaklar havuzunu oluşturur. Dış piyasalardaki finansal kaynaklar ise dış borç verilebilir kaynakları oluşturur. Kamu borçlanmasının hacmi büyük olduğundan Merkez Bankası dışı kaynaklara yönelmek faiz oranında ciddi artışa neden olur. Faiz oranında görülen artışın hem faktör hem de finansal piyasalarda önemli etkileri vardır. İç piyasalar açısından bakıldığında, bir maliyet unsuru olarak faiz oranının yükselmesi marjinal sermayenin piyasadan silinmesi sonucunu doğurur.
#67
SORU:
Ponzi-tipi borçlanma nedir?
CEVAP:
Devletin vergi salma yetkisinin yanında para tabanını genişletme gücünün olması nedeniyle bütçe açıklarının borçlanma ile finansmanında Ponzi-tipi borçlanma yöntemini
kullanma fazla sakıncalı görülmez. Ponzi-tipi borçlanmada borç faizi de yeni borçlanma
ile karşılanarak borç stoku devamlı yükselir. Borç stokunun devamlı artmasını göze alabilen devlet, borçların faizini de yeni borçlarla kapatma yoluna gidebilir. Ponzi-tipi borçlanma politikası, borçlanmanın tüm olumsuzluklarının en üst düzeyde gerçekleşmesine neden olur. Şöyle ki Ponzi-tipi borçlanmada faiz oranı denetimden çıkabilir ve özel yatırımlar üzerindeki dışlama etkisi aşırı şekilde hissedilebilir. Yine Ponzi-tipi borçlanmada gelir dağılımı faiz geliri elde edenler lehine, dar ve sabit gelirliler aleyhine bozulur. Bu uygulamada devamlı yüksek faiz ekonomide döviz arzını yükselterek ulusal paranın aşırı değerlenmesine ve böylece dış ticaret dengesinin bozulmasına ve cari açığın büyümesine neden olabilir.
#68
SORU:
Bütçe açığının Merkez Bankası dışı kaynaklardan finanse edilmesinin ödemeler dengesi açısından sonuçları nelerdir?
CEVAP:
Bütçe açığının Merkez Bankası dışı kaynaklardan yani borç verilebilir fonlardan finanse edilmesinin yol açtığı olumsuz etki, yükselen faiz oranının spekülatif yabancı sermayenin ekonomiye girişini pompalayarak içeride döviz arzını yükseltip döviz kurunu
baskılaması ve ulusal para birimini aşırı değerli yapması şeklinde gelişir. Serbest kur politikası uygulamasında döviz kurunun baskılanması iç talepçiler açısından ithalatın ucuzlaması sonucunu doğurur. Böylece ülkenin ithalatı yükselirken dış alıcılar açısından ülke ürünleri pahalılaşmış olduğundan ihracatı geriler ve sonuçta ticaret açığı oluşur.
#69
SORU:
Bütçe açıklarının borç verilebilir kaynaklardan finansmanı durumunda hangi tür döviz kuru sistemi uygulanması mümkün değildir?
CEVAP:
Bütçe açıklarının borç verilebilir kaynaklardan finansmanı durumunda sabit döviz
kuru uygulanması teknik olarak söz konusu değildir. Çünkü ülke faiz oranının dünya
ortalama faiz oranının üzerine çıkması durumunda, ekonomiye giren döviz kuru baskı-larken bunun üzerinde resmi kur uygulanması teknik olarak mümkün değildir. Bunun
nedeni, ülkeye aşırı döviz girişi ile baskılanan döviz fiyatını resmi düzeye çekebilmek için Merkez Bankasının piyasadan yoğun döviz alımı yapması ve piyasaya yoğun ulusal para sürmesi gereğidir. Merkez Bankasının böyle bir işleme dayanma gücü bir yana, bu operasyonun şiddetli enflasyonist etkileri de ekonomide tahribat oluşturur
#70
SORU:
Klasik görüşe göre bütçe açığının denk bütçeye evrilmesi hangi aşamalar sonucu gerçekleşir?
CEVAP:
Klasik görüşe uygun olarak bütçe açığının geçici olduğu ve belirli süre sonunda açığın kapatılarak denk bütçe uygulamasına geçileceği şeklindedir. Bu yaklaşım başlıca üç aşamadan oluşur. Birinci aşamada, kamu harcamaları olağan bütçe gelirlerini aşmakta olduğundan borç alınır. İkinci aşamada, bütçede faiz yükümlülüğü kadar faiz dışı fazla oluşturularak borç stoku sabitlenir. Üçüncü aşamada ise faiz yükümlülüğünü aşan miktarda faiz dışı fazla verilerek borcun anapara bölümü de eritilir.