MODERN SOSYOLOJİ TARİHİ Dersi Sembolik Etkileşimcilik soru cevapları:

Toplam 20 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Yapısalcılık ve sembolik etkileşimciliğin ortak noktası nedir?


CEVAP:

Yapısalcılık gibi sembolik etkileşimcilik de dil ile bağlantılı olarak ortaya çıkmış, ancak Mead tarafından yapısalcılıktan farklı bir yaklaşım olarak geliştirilmiştir.


#2

SORU:

İşlevselci ve yapısalcı yaklaşımların ortak noktası nedir?


CEVAP:

İşlevselcilik gibi yapısalcı yaklaşımlar toplumu, toplumsal yapılar açısından çözümlemeye çalışmış, bireylerin içinde yaşadıkları toplumun yapısı tarafından şekillendiğini ileri sürmüşlerdir.


#3

SORU:

Sembolik etkileşimci bakış açısı işlevselci ve yapısalcı yaklaşımlardan nasıl ayrılır?


CEVAP:

Sembolik etkileşimcilik aktif, yaratıcı olarak gördüğü bireylere diğer yaklaşımlardan daha fazla ağırlık vermiştir. Sembolik etkileşimci bakış açısı insanların kendi gelişimlerinde nasıl yaratıcı olduklarının anlaşılmasının önemi üzerinde durmuş, daha çok semboller ve iletişim aracılığıyla bireylerin içinde yer aldıkları gündelik yaşamdaki etkileşimlerinden, nasıl bir düzen (order) ve anlam (meaning) ürettikleri ile ilgilenmiştir.


#4

SORU:

Sembolik etkileşimcilere göre, bireyin davranışı hangi unsur/unsurlar tarafından belirlenmektedir?


CEVAP:

Sembolik etkileşimcilere göre, bireyin davranışı tamamen yapılar tarafından belirlenmemektedir. Birey, bulunduğu eylemlerde kısmen özgürlüğe ve seçme şansına sahip bulunmaktadır. Böylece sembolik etkileşimciler, bireyin nesnel yapılar tarafından belirlenen pasif varlıklar olarak ele alınmasını reddederek onu daha özgür ve aktif bir konumda ifade etmişlerdir.


#5

SORU:

Sembolik etkileşimcilik benlik kavramını yaklaşımının merkezine yerleştirerek ve benliğin irade sahibi, aktif yönünü odak noktası olarak ele alarak hangi bakış açısının tam karşısında yer almış olmaktadır?


CEVAP:

Pozitivist bakış açısının karşısında yer alan bir yaklaşım olarak sembolik etkileşimcilik, benlik kavramını yaklaşımının merkezine yerleştirerek benliğin irade sahibi, aktif yönünü odak noktası olarak ele almaktadır.


#6

SORU:

Sembolik etkileşimciliğin Weber sosyolojisinden farklılaştığı noktalar nelerdir?


CEVAP:

Weber sosyolojisinde, herhangi bir eylemde bulunan bireylerin öznel durumları anlaşılmadan, bireysel eylemlerin nedensel açıklamasının yapılamayacağını ileri sürmektedir. Sembolik etkileşimciler ise sosyolojik çözümlemelerde yer alan nedensel açıklamaları reddetmemekle birlikte, nedensel ilişkilerin kurulmasını, sosyologların çalışmalarının önemli bir bölümü olarak görmezler. Ayrıca Weber, pozitivist yaklaşımdan farklı olarak toplumsal eylemi, sosyolojinin çalışma nesnesi olarak kabul etmekte ve onu sosyolojik çözümlemenin odağına yerleştirmektedir. Sembolik etkileşimci yaklaşım tarafından toplumsal eylem, bireylerin bu eylemlere yükledikleri anlamlar bağlamında ele alınmaktadır. Toplumsal eylemin bu şekilde açıklanması, M. Weber’in yaklaşımı ile benzerlik göstermektedir. Fakat sembolik etkileşimcilik, makro ölçekte toplumsal değişimin açıklanmasından daha çok, mikro ölçekte etkileşim durumları ile ilgilenmektedir.


#7

SORU:

Sembol nedir?


CEVAP:

Sembol, bir şeyi ifade eden herhangi bir jest, işaret veya nesne olarak tanımlanmaktadır. İnsanlar birbirleriyle etkileşim halindeyken, sembolleri öğrenmekte ve kullanmaktadırlar. Semboller, bitmemiş gerçeklikler olarak devam eden bir süreç
içerisinde yer almaktadır. Semboller, aynı zamanda anlamların (meanings) taşıyıcıları
olarak kabul edilmektedirler.


#8

SORU:

Sembolik etkileşim kuramına göre, etkileşim nasıl gerçekleşmektedir?


CEVAP:

Sembolik etkileşimde dil ve jestler en önemli semboller olarak tanımlanmaktadır. Etkileşim, dilin kullanımı ve jestler aracılığıyla gerçekleşmektedir. Dil, bir taraftan bireyin deneyimi olarak görülürken diğer taraftan onun toplumdaki kullanımını yöneten kurallar bütünü olarak ele alınmaktadır. İnsanlar, dilin içerdiği semboller aracılığıyla etkileşimde bulunmaktadırlar. Jestler ise sözel seviyede bulunmamakla birlikte, bilinçli bir anlam ya da amaç da taşımamakta, ancak diğerlerinin tepkilerinin uygunluğunun değerlendirilmesinde ipucu olarak hizmet etmektedirler. Jestlerle iletişim, bir eyleme ara vermeksizin, bir anlamın veya tanımın aracısı olmadan, anında ortaya çıkmaktadır.


#9

SORU:

Sembolik etkileşimciliğin temel varsayımları nelerdir?


CEVAP:

Sembolik etkileşimciler, bu teorinin temel varsayımlarını şu şekilde sıralamaktadırlar:

  • İnsanlar, öğrenilmiş anlamların sembolik bir dünyasında yaşarlar.
  • Semboller, toplumsal süreçlerde ortaya çıkar ve paylaşılır.
  • Semboller, insan davranışını etkilemesi bakımından önemlidirler.
  • Zihin, işlevsel, irade sahibi ve bireyin çıkarlarına hizmet eden teleolojik
    bir varlıktır.
  • Benlik, toplumsal bir kurgudur.
  • Toplum, toplumsal süreçler sonucunda ortaya çıkan dilsel ya da sembolik
    bir kurgudur.
  • “Sempatetik içe bakış” (sympathetic introspection) sorgulamanın zorunlu
    bir biçimidir.

#10

SORU:

"Sempatetik içe bakış" ne anlama gelmektedir?


CEVAP:

İnsan davranışının anlaşılması için, toplumsal aktörün bu şeylere yüklediği anlamların
anlaşılması gerekmektedir. Bu durum, toplumsal aktörün verdiği anlamları anlayabilen bir araştırmacıya ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir. Bu bağlamda anlama, Cooley’nin kullandığı kavram ile “sempatetik içe bakış” gerektirmektedir. Başka bir deyişle, araştırmacının, toplumsal aktörün özneler dünyasına girmesi ve kendini onun yerine koyarak bakması gerekmektedir. Böylece araştırmacı, sembolleri ve grubun söz ya da sembol ile kastettiği nesneyi öğrenebilmelidir.


#11

SORU:

"Yetişkinlerin toplumsallaşması" ve "durum tanımlaması" hangi düşünürün sembolik etkileşimciliğe katkısıdır?


CEVAP:

Yetişkinlerin toplumsallaşması ve durum tanımlaması W. I. Thomas'ın katkıları arasında yer almaktadır. 


#12

SORU:

Yetişkinlerin toplumsallaşması ve durum tanımlaması ne demektir?


CEVAP:

Sembolik etkileşimcilikte yetişkinlerin toplumsallaşması, toplumsallaşma süreci içerisinde bir aşama olarak ele alınmaktadır.
Diğer kavram olan durum tanımlaması ise, etkileşimci bakış açısında önemli bir yer tutmaktadır ve insanların eylemde bulunmadan önce anlamları bir araya getirerek karar verme sürecindeki müzakere anını ifade etmektedir.


#13

SORU:

Ayna benlik ve birincil grup kavramları kimin etkileşimci kurama yaptığı katkılardır?


CEVAP:

Erken dönem etkileşimci yaklaşımın önemli düşünürlerinden biri olan Cooley, ayna benlik (looking-glass self) ve birincil grup kavramları ile etkileşimci bakış açısını vurgulamış ve aynı zamanda toplumun zihinsel olarak tasarlanması teorisini geliştirmiştir.


#14

SORU:

Ayna benlik nedir?


CEVAP:

Birey diğer insanların kendine yönelik davranışlarını bir çeşit ayna olarak kullanmaktadır. Bu ayna, bireyin imgesini yansıtmaktadır. Bu durumu Cooley, ayna benlik kuramı ile açıklamaktadır. Diğer bir deyişle ayna benlik, bireyin kendi benliğini, başkalarının ona ilişkin tavırları, eylemleri ve tepkileri temelinde algılama süreci olarak tanımlanabilmektedir.


Cooley, “ayna benlik”i oluşturan üç ögeyi şu şekilde sıralamaktadır:


1. Kendi görünüşümüzün diğer kişiler tarafından nasıl göründüğünün imgelenmesi,
2. Kendi görünüşümüzle ilgili diğerlerinin tepkilerinin değerlendirilmesi,
3. Bunların sonucunda kendimizi nasıl (gurur veya utanma gibi) hissettiğimizdir.
Bireyi utanç ya da gurura götüren şey mekanik bir refleks değildir,
diğerlerinin zihnindeki bu yansımanın tahmin edilen etkisidir.


#15

SORU:

Rol alma süreci kimin geliştirdiği bir yaklaşımdır?


CEVAP:

İnsanların birbirleriyle etkileşiminin başarılı bir biçimde gerçekleşmesi sonucunda semboller, anlamlara sahip olmaktadırlar. Toplumsal ilerlemeyi sağlayan etkileşim için, toplumun üyeleri tarafından anlamların paylaşılmasının yanında, diğerlerinin amaçlarının da yorumlanabilmesi gerekmektedir. Ortak sembollerin varlığı ile mümkün olan bu süreç Mead’in adlandırdığı rol alma süreci ile sağlanmaktadır. Mead’in yaklaşımında rol alma süreci, bireyin kendini diğerlerinin yerine koyması olarak tanımlanmaktadır.


#16

SORU:

Mead’in teorisinde benlik hangi parçalardan oluşmaktadır?


CEVAP:

Mead’in teorisinde benlik, hem bir özne hem de bir nesne olarak kabul edilmektedir.
Benlik, bir taraftan düşünen ve eyleyen bir özne olarak “ben” (I) ve diğer taraftan bireyin başkaları için var olan dünyada bir nesne olarak kendi benliğinin farkında olması ile “beni/bana” (me) olarak ele alınmaktadır. Mead’in “ben” kavramı, hem biyolojik hem de toplumsal bir içerik taşımaktadır. Bu kavram, organik dürtüler ile toplumsal deneyimin bir sentezini oluşturmaktadır. Bu nedenle “ben” ve “beni/bana” birbirinden kolayca ayrılmaları mümkün olmamaktadır.


#17

SORU:

Genelleştirilmiş öteki nedir?


CEVAP:

Birey, başkalarının kendisine karşı tutumlarını dikkate alarak aynı zamanda, toplumsal
süreci, bireysel deneyimle bütünleştirmeye çalışmaktadır. Benlik, bu “genelleştirilmiş
öteki” tarafından bir birlik hâlinde örgütlenmiştir. “Genelleştirilmiş öteki” (generalized other), bireyin psikolojisinin önemli bir unsurudur. Çocuğun içinde yetiştiği topluluğa ilişkin ve bu topluluk içinde paylaşılan tutumların her bireyin kişiliğinin bir parçasını oluşturduğu standart bakış açısını göstermektedir.


#18

SORU:

Mead'e göre çocuğun benlik oluşum ve gelişim süreçleri kaç aşamadan oluşmaktadır?


CEVAP:

Mead, çocuğun benlik oluşum ve gelişim süreçlerini üç genel aşama
ile tanımlamaktadır:

1. Hazırlık Aşaması (Preparatory Stage)

2. Oyun Aşaması (Play Stage)

3. Birlikte Oyun Aşaması (Game Stage)


#19

SORU:

Kolektif eylem nedir?


CEVAP:

Blumer, Mead’in vurguladığı kolektif eylem kavramını geliştirmiştir. Mead’e göre, bireylerin diğerlerinin rollerini alarak, kendilerini diğerlerinin bakış açısıyla gözlemlemesi, toplumda kolektif eylem için temel sağlamaktadır. Bireyler, kendilerinden
beklenilen davranışların farkına varmaktadır ve buna göre eylemlerini değiştirmeye yönelmektedir. Kolektif eyleme katılan bireyler, toplumsal yapıyı oluşturmaktadırlar. Aile ya da şirket gibi bir kurum, kolektif eylemde bulunulan bir birliktelik olarak ele alınmaktadır. Fakat bu kurumlar sabit ve durağan olarak görülmemektedir. Biçimlerin çok iyi inşa edildiği durumlarda, davranış bağlantıları birbirine benzer şekillerde ortaya çıkabilmektedir. Ancak bu davranışlar, hiçbir zaman tıpatıp aynı davranış olmamaktadır.


#20

SORU:

Sembolik etkileşimcilik ne tür eleştirel almıştır?


CEVAP:

Daha çok, özel durumlar üzerinde yoğunlaşan etkileşimciler, bu özel durumlara yol gösteren tarihsel olaylara ya da onların meydana geldiği toplumsal bağlama yeterince değinmedikleri için eleştirilmektedirler. Sembolik etkileşimcilerin toplumsal ve tarihsel faktörlere yeterince ilgi göstermemeleri, önemli bir ihmal olarak kabul edilmektedir. Sembolik etkileşimcilerin, toplumsal yapıyı göz ardı etmeleri nedeniyle, toplum üyelerinin, neden toplumsal normlara uygun bir şekilde hareket etmeye çalıştıklarını yeterince açıklayamadıkları öne sürülmektedir. Ayrıca Mead’in kavramlarının çoğunun sezgisel düzeyde kavranmayı gerektirecek anlamlara sahip olmaları nedeniyle belirsiz kaldığı belirtilmektedir. Bu belirsizliğin kaynağı olarak Mead’in düşüncesinin parçalar hâlinde formüle edilmesi ve insan tavrının aniden ortaya çıkması ileri sürülmektedir. Bununla birlikte, Mead’in teorisinde bazı ihmaller olduğu vurgulanmaktadır. Mead, araştırmada nasıl bir analitik şemanın kullanılacağını açıkça belirtmemiştir. Ayrıca, insan davranışının çalışılması için uygun tekniklere yönelik özgün tavsiyeler vermemiştir. Ek olarak; Marksistler, yüz yüze etkileşim durumlarında işleyen anlamların, büyük ölçüde sınıf ilişkilerinin ürünü olduğunu savunmuşlardır