ORTAÇAĞ VE YENİÇAĞ TÜRK DEVLETLERİ TARİHİ Dersi BABÜRLÜLER DEVLETİ (1526-1858) soru cevapları:

Toplam 20 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Babür kimdir?


CEVAP:

Hindistan’da Babürlü devletinin kurucusu ve ilk hükümdarı (1526-1530) olan Babür’ün babası Timur’un torunlarından Fergana hakimi Ömer Şeyh’tir.


#2

SORU:

Babür, iyi bir teşkilatçı, devlet adam›, strateji uzman› ve komutan olmasının yanında en önemli özelliği nedir?


CEVAP:

Türkçe ve Farsçayı mahirane kullanan ve yazdıklarıyla dünya edebiyat›na bu anlamda eşsiz eserler bırakan bir şair ve yazar, tabiat aşığı ve dikkatli bir seyyahtır. Babürnâme adı eseri, Çağatay Türkçesiyle yazılmış nesirlerin en tabii ve ileri örneği olarak nitelendirilmiştir.


#3

SORU:

Babür'ün ölümü ile tahta kim geçmiştir?


CEVAP:

Babür 1530 yılında ölmüş, yerine oğlu Hümayûn geçmiştir.


#4

SORU:

Hümayun tahta çıktığında karşılaştığı en önemli sorun ne olmuştur?


CEVAP:

Hümayûn tahta sorunsuz çıkmış olmakla beraber daha sonra küçük kardeşlerinin muhalefetine maruz kaldı. Bengal’e kaçan Mahmud Lodi saldırıya geçtiği için Hümayûn ona karşı yola çıktı ve kesin bir zafer kazandı. Bucerat Sultanı Bahadır da aynı şekilde Hümayûn’a karşı saldırıya geçti fakat 1535’te yenilgiye uğradı.


#5

SORU:

Osmanlı'nın Hindistan ile ilişkisine hangi olay sebep olmuştur?


CEVAP:

Kanuni devrinde Osmanlı'nın Hindistan bölgesine olan ilgisi, Hint Denizindeki Portekizlilerin faaliyetleri karşısında Gucerat hâkimi Bahadır Şahın yardım talepleri ile başlamıştır.. Bu istek üzerine Osmanlılar Hint Denizine bazı seferler düzenlediler.


#6

SORU:

Osmanlıar Hint Denizine yaptığı sonuncu seferin başında olan  Seydi Ali Reis askeri başarısı yanı sıra nasıl Osmanlı kültür ve siyasi hayatına nasıl bir katkı sağlamıştır?


CEVAP:

Aynı zamanda şair olan Ali Reis, Hint-İran şiirinden örnekler getirdiği gibi Türk şiir geleneğini de Delhi sarayına taşımıştır. Ali Reis, Delhi Sarayında Osmanlı Sultanlarının diğer Müslüman hükümdarlar üzerindeki siyasi gücü hakkında önemli bilgiler verdi¤i için ziyaretin siyasi sonuçları doğmuştur.


#7

SORU:

Osmanlı Babür ilişkisini hangi Babür hükümdar zamanında resmen başlamıştır?


CEVAP:

1556’da Hümayûn ölmüş ve bu olay, Ali Reis’in tavsiyesi ile Ekber şah tahta geçinceye kadar kimseye duyurulmamıştır. Genç Ekber tahta geçer geçmez Osmanlılara ilgisini ifade eden bir mektubu Ali Reis ile Kanuni’ye göndermiştir. Ekber bu mektupta Kanuni’yi yeryüzünün halifesi, zamanın bütün hükümdarlarının sığınağı, anlaşmazlıkların halledicisi olarak vasıflandırmıştı.


#8

SORU:

1556’da Hümayûn'un ölmesi ile tahta geçen Ekber şahın karşılaştığı en önemli soun ne olmuştur?


CEVAP:

 Ekber, tahta çıktığında  henüz 14 yaşındaydı. Hümayûn’un dostu bir subay olan Bayram Han, onun vasiliğine atandı. Saltanat zorluklarla başladı. Ekber’in tahta çıktığının  ikinci yılında İran Şahı Tahmasb, Kandahar’ı işgal etmiş; ayrıca üç Sur rakipten başka Hemu sorunu baş göstermişti.


#9

SORU:

Ekber Şahın İran ile ilişkilerin bozulmasına sebep olan olay hangisi olmuştur?


CEVAP:

İran ile münasebetler hac vazifesini yerine getirmenin imkansızlaşması üzerine kötüleşmiştir.Bunun üzerine Ekber,şeyhülislam Mahdum el-Mülk hac yollarının karadan Safeviler, denizden de Hristiyan Portekizliler tarafından kesilmiş olması sebebi ile haccın Hint Müslümanlarını bağlayıcı olmadığı yolunda bir fetva vermişti. 


#10

SORU:

Ekber'e karşı çıkan isyanların temel sebepleri neler olmuştur?


CEVAP:

Ekber’in mahalli subayları sıkı denetim altında tutması ve Sünni İslam'a karşı olumsuz tutumu, bazı isyanların çıkmasına sebep olmuştur.


#11

SORU:

Ekber'in dine yaklaşımı nasıl olmuştur?


CEVAP:

Ekber’in dini düşünceleri muğlaktır. Babası Hümayûn’un Hint imparatorluğunu kaybettiği ve İran’a kaçtığı karışık devrede doğan Ekber, doğru dürüst bir eğitim almamıştır. Buna rağmen dini duyguları güçlü ve Çiştî tarikatına bağlı birisi idi. Hicretin 10. yüzyılının yani bininci yılının tamamlanıp 2. bin yıla girildiği bu sıralarda (1591) Hindistan’da Mehdilik fikri oldukça yaygın hâle gelmişti.Bu mehdilik hareketleri Ekber’i de etkilemştir.


#12

SORU:

Ekber’in dini görüş ve siyasetinin temel ilkeleri nelerdir?


CEVAP:

Bir hükümdar olarak ulemanın egemenliğinden kurtulmak ve Hindistan’da İslam’ın önderi olmak, Müslüman ve Hindu dinleri arasında benzerlikler aramak, hem Müslüman, hem Hinduların takip edebilecekleri dinî bir yol bularak onun önderi olmak,  herkesçe uyulması gereken ve böylece dini esaslardan ayrılan laik mahiyette kanunlar yapmak,bütün halkın birlikte kutlayacağı bayramlar yapmak ve türlü takvimleri birleştirmek.


#13

SORU:

Badâunî’ye göre diğer din mensuplarının Ekber üzerindeki etkileri nelerdir?


CEVAP:

Hristiyan papazlarını dinleyen Ekber, bu dinin gerçek olduğuna inanır. Ebulfazl Allâmî’ye incilleri Farsçaya çevirtir, Ekber’in yakınlarından bir Hindu, raca Birbal, güneşin iyilikleri dolayısıyla ona tapmak gerektiği; dua ederken, batan güneşe değil doğan güneşe dönmek icap ettiğini söyler ve bundan sonra güneşe tapınılmasına sebep olur. Ayrıca Zerdüştîler de ateşin kutsallığı üzerinde dururlar. Ekber, hiç söndürülmeden yanan kutsal bir ateşin bulundurulması ister.


#14

SORU:

1605 yılında Ekber ölünce, oğlu Selim'in ,kendi adıyla değil de Nureddin Muhammed Cihangir Gazi unvanıyla tahta çıkmasının sebebi nedir?


CEVAP:

605 yılında Ekber ölünce, oğlu Selim'in ,kendi adıyla değil de Nureddin Muhammed Cihangir Gazi unvanıyla tahta çıktı. Yaptığı ilk iş adını Cihangir olarak değiştirmesidir. Bunun sebebi, Selim adının Osmanlı sultanları tarafından kullanılması ve bu bakımdan herhangi bir karışıklığa meydan verilmek istenmemesidir.


#15

SORU:

Cihangir devrinde Ekber döneminden farklı olarak nasıl bir dini hareketlilik söz konusu olmuştur?


CEVAP:

Cihangir devrinde, Ekber döneminde görülen dini faaliyetlerin bir reaksiyonu olarak yeni bir dini hareketin ortaya çıktığı görülmektedir. Bu yeni hareket, temel fikirlerini o sırada Hindistan’a yayılmış bulunan bir Ehl-i sünnet tarikatından, Nakşibendilik’den almaktadır.


#16

SORU:

Şah Cihan'ın yaptığı ilk icraatlar neler olmuştur?


CEVAP:

Şah Cihan ilk iş olarak Moğollara zorluk çıkaran Gülkende ve Bicapur şehirleri üzerine yürüdü. 1636’da Gülkende baskı altına alındı ve hutbede İran şahının adının çıkarılması, şah Cihan’ın adına yer verilmesi, para üzerindeki Şii düsturun kaldırılması, yıllık vergi ödenmesi ve Moğol askerlerine yardım edilmesi kabul edildi.


#17

SORU:

Şah Cihan imar ve bayındırlık alanların ne gibi katkıda bulunmuştur?


CEVAP:

Şah Cihan devrinde bilhassa bayındırlık işlerine önem verildiği, sulama tesisleri kurulduğu görülmektedir. Bu devirde yapılan mimari abidelerinin güzelliği, sanat değeri dikkati çekmektedir. Şah Cihan’ın 1631 yılında ölen karısı Mümtaz Mahal için yaptırdığı Tac Mahal adlı türbe en meşhurudur ki daha sonra Şah Cihan’ın kendisi de oraya gömülmüştür. Tac Mahal, Babürlülerin Hindistan’da yaptırdığı dünyaca ünlü Türk-İslam mimarlığının şaheserleri arasında yer alır. Bu sırada gelişen mimari üslup ise tüm Orta Asya’yı etkilemiştir.


#18

SORU:

Şah Cihan sonrası nasıl bir taht mücadelesi olmuştur?


CEVAP:

1658’de iktidarı ele geçiren Evrengzib, önce Kach’a kadar kaçmayı baflaran Dârâ Şükuh’u, ardında daMurad Başh’ı ortadan kaldırdı. Şah Şuca ise Bengal’den yola çıkmış ve Evrengzib üzerine yürümüştü. Kara yakınlarında yapılan savaşta yenilen Şah Şuca önce Bengal’e ardından da Arakan’a kaçtıysa da 1661’de yakalanarak öldürüldü.


#19

SORU:

Babürlülerde idari hayat nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Hükümdar, ülkesinin idari işlerinin başı ve orduların kumandanı idi ve iktidarı şeriatla sınırlıydı. Hükümdar, ülkesinin idari işlerinin başı ve orduların kumandanı idi ve iktidarı şeriatla sınırlıydı. Devletin başlıca gelir kaynağı tarım ürünlerinden al›nan vergilerdi.


#20

SORU:

Evrengzib’in teokratik anlayışı nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Evrengzib’in karakteri, birçok bakımdan, Dârâ Şükûh’un karakteri ile bir tezat teşkil etmektedir. Evrengzib’in dindarlığında mistik düşüncenin yeri yoktu. Konuşmaları ve dostlukları daha çok dindar kimselerle oluyordu ki bunlar da hususiyle ileri gelen din adamlar› veya Sünni Naşibendî tarîkatı mensup ve ileri gelenleri idiler. İpekli giymez, gümüş veya altın eşya kullanmazlardı. Kur’an ve Şer’î hukuk ile Gazalî, Yahya Manerî ve Molla Adbullah Tabbah’ın eserlerini okumaktan hoşlanırdı.