SOKAK SOSYAL HİZMETİ VE ADLİ SOSYAL HİZMET Dersi Suç Kavramının Tanımlanması ve Suçlu Davranışı Açıklayan Teoriler soru cevapları:
Toplam 22 Soru & Cevap#1
SORU:
Kutsal kaynaklarda anlatılan ilk suç nedir?
CEVAP:
Kutsal kitaplarda anlatılan ilk suç, ilk cinayet vakası, insanlık tarihinin başlangıcında Adem ve Havva’ nın çocukları olan Habil ve Kabil’in hikâyesi olarak bilinir. Adem ve Havva’nın cennetten kovulmalarının ardından Kabil ve Habil isimli çocukları dünyaya gelir. Kabil çiftçi, Habil ise çoban olmuştur ve her ikisi de Tanrı’ya adak sunarlar. Kabil, meyve ve tahıl sunarken Habil sürüsünden taze et ve yağ sunar. Tanrı, Habil’in adağından memnun olur; fakat sunduğu ürünlerin özenli olmaması nedeniyle Kabil’i bir sonraki adağında dikkatli olması için uyarır. Bunun üzerine sinirlenen ve kıskançlık gösteren Kabil, kardeşi Habil’i öldürür (Algeo, 1997). Kutsal kaynaklara göre tarihte işlenen ilk suç olan bu cinayet, o dönemin ilk ve en ağır cezasını hak etmiş ve o zaman için tek sosyal ortam olan ana ocağından kovulma ile cezalandırılmıştır.
#2
SORU:
Genel anlamıyla suç nedir?
CEVAP:
İnsanlık tarihinin başlangıcından beri var olan suç kavramının, zamana ve mekâna göre farklı anlam ve önem taşıması, herkes tarafından kabul gören bir tanım yapmayı zorlaştırmaktadır. Genel anlamıyla suç, bireysel veya topluca işlenebilen, bireyleri ya da kurumları hedef alabilen, kısaca toplumsal düzeni tehdit eden ve işlenmesi hâlinde işlenen fiile karşılık olan yaptırımı yasalarca belirlenen her türlü hareket veya teşebbüs olarak tanımlanabilir.
#3
SORU:
Sapma davranışı nedir?
CEVAP:
Günümüzde bir eylem, bireyler açısından kabul edilemez ve cezalandırılması gereken bir davranış olarak kabul edilse bile yasalar tarafından suç olarak tanımlanmamışsa suç olarak kabul edilmemektedir (Anayurt, 2001). Bireyler tarafından kabul edilemez olarak görülen bu davranışlar sapma davranış olarak nitelendirilmektedir. Sapma davranışı, toplumun çoğunluğu tarafından onaylanmayan, ayıplanan, örf, adet ve geleneklere uymayan davranışlar olarak tanımlanabilir. Her sapma davranış suç olmayabilir. Fakat her suç davranışı aynı zamanda sapma davranıştır.
#4
SORU:
Auguste Comte’un ortaya koyduğu insanlık tarihinin üç aşamasına göre suç tanımları nasıl şekillenmiştir?
CEVAP:
Suç tanımlamaları Auguste Comte’un teolojik çağ, metafizik çağ, pozitif çağ olarak ortaya koyduğu insanlık tarihinin üç aşamasına göre de şekillenmiştir. Bu bağlamda teolojik çağda suç, şeytani bir hareket olarak açıklanmıştır ve bu düşünce Orta Çağ’da egemen olmuştur. Metafizik çağda suç, akıl sahibi olan bireyin alacağı cezayı ve elde edeceği menfaati göz önüne alarak yaptığı bir tercih olarak ele alınmaktadır. Bu durum günümüzde hâlen geçerliliğini korumakta ve ceza hukukunun da temelini oluşturmaktadır. Pozitif çağda suç, 19. yüzyılın sonundan günümüze kadar uygulanan gözlem ve deney yönteminden faydalanılarak, şartlar sonucu oluşan doğal bir süreç olarak açıklanmaktadır.
#5
SORU:
20. yüzyılın erken dönemlerinde suçu açıklamaya yönelik olarak ortaya koyulan temel görüşler nelerdir?
CEVAP:
Yirminci yüzyılda suç daha çok sosyolojik açıdan ele alınmış ve 20. yüzyılın erken dönemlerinde suçu açıklamaya yönelik iki temel görüş ortaya konulmuştur. Bunlardan ilki Sigmund Freud’un teorileri çerçevesinde suçu, bireyin ruh yapısında hâlihazırda bulunan gerilim ve çatışmaların yansıması olarak ele almaktadır. İkinci görüş ise sosyolojik açıdan suçu, bireyin sosyal çevresi ve içinde yaşanılan ortam ile açıklamaktadır.
#6
SORU:
Suça yönelik olarak ilk ortaya atılan teoriler nelerdir?
CEVAP:
Bireysel teoriler suça ilişkin olarak ortaya atılan ilk teoriler olup suçu tek nedenle açıklamaya çalışır. İlk teoriler; klasik ekol, neo klasik ekol, pozitif ekol ve coğrafik ekol olarak bilinmektedir.
#7
SORU:
Bireysel teorilerden, bir başka isimle ilk teorilerden klasik ekol suça ilişkin olarak neyi ifade eder?
CEVAP:
Klasik ekol kişilerin suç davranışında bulunabileceğini, bu davranışların ceza korkusu ile kontrol edilebileceğini ve kişilerin ancak bu şekilde toplumun düzenine, kanunlarına saygılı olabileceğini belirtmektedir (Durmaz, 2005). Klasik ekolde en çok yer alan isimler; Cesare Beccaria ve Jeremy Bentham’dir.
#8
SORU:
Coğrafi ekol suç teorisinde neyi savunur?
CEVAP:
Coğrafi ekol, sosyal koşulların ve içinde yaşanılan coğrafi etmenlerin suç davranışı üzerinde etkili olduğu görüşüne dayanır (Durmaz, 2005). Bu ekolün en bilinen isimleri; Montesquieu, Adolph Quetelet ve Guerry’dir. Montesquieu ekvatora yaklaştıkça suçluluk oranında artış olduğunu ileri sürmüştür. Quetelet de kişilere karşı işlenen suçların güneyde ve sıcak mevsimlerde, kuzeyde ve soğuk mevsimlerde ise mülkiyete karşı işlenen suçların daha yüksek oranda görüldüğünü savunmuştur.
#9
SORU:
Biyolojik teoriler, suç davranışını nasıl açıklar?
CEVAP:
Biyolojik teoriler, suç davranışını açıklamada biyolojik faktörleri temel almaktadır. Biyolojik teorisyenler, insanlardaki suç eğilimini biyolojik ve genetik özelliklere bağlayarak bazı insanların suçlu olarak doğdukları görüşünü temel almakta, çevresel koşulları biyolojik gücü etkilemekte olan bir potansiyel olarak görmektedir.
#10
SORU:
1876 yılında “Suçlu İnsan” isimli kitabında görüşlerini yayımlayan Lombroso’nun suçlu insana yönelik görüşleri nelerdir?
CEVAP:
Yaptığı araştırmalar sonucunda 1876 yılında “Suçlu İnsan” isimli kitabını yayımlamıştır. Lombroso bu eserinde, suçluların doğuştan gelen bazı fiziksel ve ruhsal bozukluklara sahip olduğunu iddia etmiştir (Dönmezer, 1994). Lombroso suçluların fiziksel özelliklerini; normalden kısa boy, vahşi ve sert bakış, küçük kafatası, uzun kollar, dar alın, çukur ve eğri gözler olarak tanımlamıştır.
#11
SORU:
Biyolojik yapı ile suçluluk arasındaki ilişkileri inceleyen William A. Sheldon’un bu konudaki görüşleri nelerdir?
CEVAP:
Biyolojik yapı ile suçluluk arasındaki ilişkiler William A. Sheldon tarafından da araştırılmıştır. Sheldon suçun biyolojik faktörlerle ilişkisini konu edinen araştırmasında “davranış yapının işlevidir” görüşünden hareket etmiş ve insanları beden yapılarına göre üç gruba ayırmıştır. Endomorf tip bireyler; yuvarlak bedenli, kısa, küçük kemiklidir. Ektomorf tip bireyler; hassas, nazik, ince uzun, düşük omuzlu, küçük yüzlüdür. Mezomorf tipli bireyler ise kemikli, geniş göğüslü, adaleleri gelişmiş atletik özelliklere sahiptir ve Sheldon’a göre suç işleyenler en çok bu gruptan çıkmaktadır
#12
SORU:
Freud’un psikanaliz ve suça yönelik görüşleri nelerdir?
CEVAP:
Freud’un psikoanalitik teorisi, erken çocukluk döneminden itibaren duygusal gelişimdeki anormallikler üzerine yoğunlaşır. Freud, ruhsal durum ve rahatsızlıkların kökeninin
çocukluk döneminde atıldığını savunmuştur. Freud’a göre ego, id’in eğilimlerini kültür
çevresine uygun olarak gerçekleştirmek için çaba harcamaktadır. Suç davranışı gerçekte id,
ego ve süper ego arasındaki ruhsal çatışmanın bir belirtisidir. Bu çatışmanın nedenleri ise;
• İçe atılan arzu ve dürtülerin anormal kontrolü,
• Erken dönemde ebeveynlerle zayıf bir ilişkiye sahip olmak,
• Gelişim basamaklarından birine saplanıp kalmak,
• Bastırılmış cinsellik ya da suçluluk duygusudur.
#13
SORU:
Sosyal yapı teorileri içerisinde en çok bilinen nedir?
CEVAP:
Sosyal yapı teorileri içerisinde en çok bilinen Durkheim’in teorisidir. Durkheim’e göre
suç evrensel bir olgudur, toplumdaki var olan normların bir parçasıdır ve aynı zamanda
toplumların değişmesinde etkili olmaktadır. Bir toplumdaki suç oranının artması sosyal
değişme ihtiyacının bir göstergesidir.
#14
SORU:
Anomi nedir?
CEVAP:
Durkheim’in kriminolojiye yaptığı katkılardan biri de “anomi” kavramıdır. Anomi, toplumsal değer ve standartların bozulması ve/veya kaybolması sonucu sosyal düzenin bozulmasıdır (İçli, 1999). Durkheim’e göre, toplumlar her zaman aynı gelişim hızında değildir. Doğal afetler, ekonomik patlamalar, savaşlar, yangınlar, göçler toplumda hızlı değişmelere neden olurlar. Bu durumda toplumsal hayat, toplumsal hayatı düzenleyen kurallardan daha hızlı değişir. Toplumsal hayatı düzenleyen eski norm ve kurallar yeni ortaya çıkan durumu düzenlemekte yetersiz kalır. Bu kuralsızlık ve normsuzluk durumuna “anomi” denir.
#15
SORU:
Merton'un ifade ettiği, alt sınıfın çok az sayıda üyesinin üst sınıflara ulaşabildiğini ve diğer alt sınıf üyelerinin üst sınıfa ulaşabilmek için gayrimeşru yollara sapma baskısı altında olan insanların bu tarz
gerilimle karşı karşıya kaldıklarında duruma uyum sağlama yolları nelerdir?
CEVAP:
Uyumluluk uyum şeklindeki bireyler, toplumun genelini oluşturan insanların yer aldığı gruptur ve durağan toplumlarda en yaygın uyum tipidir. Bireyler, toplumun hem hedeflerini hem de bu hedeflere ulaşmak için belirlenen yolları kabul ederler.
Yenilikçilik uyum şeklinde bireyler, herhangi bir ahlaki kaygı gütmeden hedeflerine kestirme yollardan ulaşmak isterler. Bu kişiler toplumsal amaçları kabul ederler fakat toplum tarafından onaylanan yolları reddederler. Bu nedenle de amaçlarına ulaşmak için yasaları çiğnerler. Merton’a göre suçlular çoğunlukla bu grupta yer almaktadır.
Şekilcilik uyum şeklinde bireyler, hedeflere ulaşamayacaklarını düşündükleri için bu hedefleri reddederler
fakat bu hedeflere giden yolları kabul ederler.
Geri çekilme uyum şeklinde bireyler hem hedefleri hem de bu hedeflere ulaşmak için toplum tarafından belirlenen yolları reddederler. Kendilerini içinde yaşadıkları toplumdan soyutlayan bu bireyler her şeyi ve herkesi protesto ederler.
İsyankârlık uyum şeklinde bireyler hem toplumsal hedefleri hem de bu hedeflere ulaşmak için belirlenen yolları ve araçları reddettikleri gibi yeni toplumsal hedefler ve bu hedeflere ulaşmak için gerekli yollar ve araçlar oluşturmak isterler.
#16
SORU:
Sosyal Öğrenme Teorisi'nin suça yönelik iddiası nedir?
CEVAP:
Suçun öğrenildiği tezine dayanır. Bu teoriler Gabriel Tarde’nin “taklit” teorisini temel alır. Tarde, toplumda moda ve gelenekler olmak üzere iki tip değerler sistemi olduğunu belirtir. Bunlardan moda genellikle kentlerde, gelenekler ise kırsal kesimlerde ağırlıklı olarak görülür. Gelenekler daha kalıcı ve yavaş değişirken moda ise geçicidir, hızlı değişir ve taklit yoluyla yayılır. Tarde, “Taklit Yasaları” adlı kitabında taklidin üç şekilde gerçekleşeceğini açıklamaktadır: İnsanların diğer bireyleri taklit etmesi birbirleriyle yakın ilişkilerde bulunma oranlarına bağlıdır. (2) Alt seviyede olan bireyler üst seviyede olanları taklit eder. (3) Yeni biçimler eskilerin yerini alır. Tarde’nin taklit yasasında belirttiği gibi literatürde pek çok suçlunun daha önce işlenen bir suçtan ya da suçludan ilham alarak veya doğrudan taklit ederek benzer
suçlar işlediği görülmektedir.
#17
SORU:
Edwin Sutherland’ın kriminolojide en bilinen teorilerden biri olan “Ayırıcı Birliktelikler Teorisi”nin ilkeleri nelerdir?
CEVAP:
Edwin Sutherland’ın “Ayırıcı Birliktelikler Teorisi” kriminolojide en bilinen teorilerden biridir.
Sutherland’e göre suç davranışı çocukluk yaşlarından itibaren gelişmeye başlayarak
devam eder. Sutherland’ın teorisinde dokuz ilke vardır:
- Suç davranışı öğrenilir.
- Suç davranışı diğer bireylerle iletişim hâlindeyken meydana gelen etkileşim sırasında öğrenilir.
- Suç davranışının öğrenilmesinin en temel kısmı bireyin kendisine en yakın kişilerle olan iletişimidir.
- Suç davranışının öğrenilmesi iki unsur içerir. a. Suç işleme tekniklerini öğrenme.
b. Suç işlemeyi haklı çıkaracak gerekçeler bulmaBireyi suça iten bu gerekçeler ve itici nedenler, kanunlarda ifadesini bulan suç tanımlarına karşı hoşa giden ve hoşa gitmeyen diye iki tür tepki ile öğrenilirler. - Bir kişinin suçlu olmasının nedeni, o bireyin kanun ihlallerini hoşa gidecek eylemlermiş gibi değerlendiren tanımlamalara, bu tür fiilleri uygunsuz ve kabul edilemezbulan tanımlamalara göre çok daha fazla maruz kalmasıdır.
- Ayırıcı birliktelikler; görüşme sıklığı, görüşme/birliktelik süresi, önem durumu ve görüşme/birliktelik yoğunluğu bakımlarından değişkenlik arz ederler.
- Başka insanlarla olan birliktelikler ve görüşmeler sonucunda öğrenilen suç ve suçluluğa ilişkin davranış biçimleri ile suç karşıtı tavır ve davranışlar diğer öğrenme türlerinde de geçerli olan öğrenme mekanizmalarını içerirler.
- Her ne kadar suçlu davranış genel olarak ihtiyaçlar ve değerlerin bir ifadesi olsa da bu ihtiyaçlar ve değerler suçlu davranışı açıklamaya yetmez çünkü suç içermeyen davranışlar da aynı ihtiyaçlar ve değerlerin bir ifadesidir.
#18
SORU:
Türkiye’de 2000 yılında suçun sosyal ve ekonomik nedenlerini belirlemeye yönelik yapılan çalışmaya göre suç işlemeyi etkileyen temel ve önemli faktörler nelerdir?
CEVAP:
Türkiye’de 2000 yılında suçun sosyal ve ekonomik nedenlerini belirlemeye yönelik yatay kesit analizi ile 81 ilde yapılan çalışmada; gelir düzeyi, işsizlik, göç oranı, eğitim seviyesi ve nüfus yoğunluğu, doğum hızı gibi demografik unsurlar ile şehirleşmenin suç işlemeyi etkileyen temel ve önemli faktörler olduğu belirlenmiştir.
#19
SORU:
Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) ise suç türleri nelerdir?
CEVAP:
Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) ise suç türleri 5 grupta yer almıştır. Bu gruplar uluslararası suçlar, kişilere karşı suçlar, topluma karşı suçlar, bilişim alanında suçlar, millete ve devlete karşı suçlar olarak ifade edilmiştir.
#20
SORU:
Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) ifade edilen topluma karşı suçlar neleri kapsamaktadır?
CEVAP:
Topluma Karşı Suçlar: Örgütsel (organize) suçlar, genel tehlike yaratan suçlar, çevreye karşı suçlar, kamunun sağlığına karşı suçlar, kamu güvenine karşı suçlar, kamu barışına karşı suçlar, ulaşım araçlarına veya sabit platformlara karşı suçlar, genel ahlâka karşı suçlar, aile düzenine karşı suçlar, ekonomi, sanayi ve ticarete ilişkin suçlar.
#21
SORU:
Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) ifade edilen millete ve devlete suçlar neleri kapsamaktadır?
CEVAP:
Millete ve Devlete Karşı Suçlar: Kamu idaresinin güvenilirliğine ve işleyişine karşı suçlar, adliyeye karşı suçlar, devletin egemenlik alametlerine ve organlarının saygınlığına karşı suçlar, devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, millî savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, yabancı devletlerle olan ilişkilere karşı suçlar (Türkiye Büyük Millet Meclisi [TBMM], 2004).
#22
SORU:
Sosyal hizmet suç davranışının hangi aşamasında müdahale etmelidir?
CEVAP:
Sosyal hizmet, uygulanan sosyal politikalar, gerçekleştirilen ve planlanan her düzeydeki çalışmalarla suçun ortaya çıkma nedenlerini en aza indirgeme konusunda etkin rol almalıdır. Dezavantajlı kitlelerin yaşadığı bölgelerde, çocuklara, gençlere ve ailelere yönelik çalışmalarla suçun ortaya çıkabileceği zeminlerin oluşmasını önlemede aktif görev alan sosyal hizmet mesleği bu kesimlere yönelik istihdam politikalarından, sosyal hayata katılım ve bilinçlendirme çalışmalarına kadar geniş bir yelpazede hizmet sunumunun planlanmasında önemli görevlere sahiptir. Suç davranışı gösteren bireylerle aktif çalışan kolluk kuvvetlerinin yaklaşım yöntemleri konusunda eğitime tabi tutulmaları, bilinçlendirilmeleri, toplumun suç davranışını pekiştirecek davranışlardan (etiketleme, özendirme vb.) kaçınması konusunda bilgilendirilmesi, kamu kurum ve kuruluşlarının konuya gerekli hassasiyeti göstermesi ve sosyal sorumluluk projeleri gibi çalışmalar sosyal hizmet açısından önem arz etmektedir. Ayrıca sosyal hizmet alanı suçlu bireylerin hem aile üyeleri ile hem de suçlu kişilerin toplumsal hayata etkin bir şekilde katılımlarının sağlanması amacıyla iş meslek edindirme, davranış değiştirme vb. konularda çalışma yapmak, suç mağdurlarının yaşadıkları travmalara yönelik müdahalede bulunmak gibi çok kapsamlı ve önemli bir işleve sahiptir. Suç davranışı gösteren bireyin ceza sonrası toplumsal hayata üretken ve sağlıklı bir şekilde katılımının desteklenmesi suça yönelik sosyal hizmet müdahalesinde önemli bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır. İşlemiş oldukları suçtan dolayı dışlanma, ayrımcılık ve ön yargılara maruz kalan suç davranışı gösteren bireyler ile suç mağdurları ve bu bireylerin aileleri doğrudan sosyal hizmetin en çok ilgilendiği gruplar arasında yer almaktadır. Bu bağlamda insan hakları odaklı bir meslek olan sosyal hizmet; birey, aile ve toplumla çalışma ile hem suç nedenlerinin tespit edilmesi hem de suç işlenme oranının en aza indirgenmesini, suç işleyen bireylerin ve suç mağdurlarının sağaltılması konusunda gerçekleştirdiği makro, mezzo ve mikro çalışmalarla sosyal refahın ve yaşam kalitesinin iyileştirilmesini hedeflemektedir.