SOKAK SOSYAL HİZMETİ VE ADLİ SOSYAL HİZMET Dersi Çocuk Adalet Sistemi ve Adli Sosyal Hizmet Müdahalesi soru cevapları:

Toplam 20 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Bireyin gelişiminde etkili olan ve nesillerin farklı davranış kalıpları sergilemesine yol açan unsurlar nasıl açıklanabilir? 


CEVAP:

Birey doğumu ile birlikte önce ailede daha sonra okul ve arkadaş çevresi içinde sosyalleşme süreci geçirir ve bu süreç kişinin ölümüne kadar devam eder. Bu sosyalleşme ile birey toplum içinde edinmesi gereken kuralları, örf, âdet, gelenek, görenek ve hukuk kurallarını öğrenir (İçli, 2007). Bununla birlikte bireylerin içinde yaşadığı toplumsal yaşam, gündelik hayat ve ekonomik yapı gibi faktörler kişilerin yaşamlarını şekillendirmektedir. Özellikle modern toplumlardaki pratikler, dünya savaşları, büyük sosyal olaylar, kitle iletişim araçları, son yıllarda sosyal medya ve Web 2.0 platformları insan davranışı üzerinde önemli oranda etki gösterebilmektedir. Bundan yola çıkarak nüfus bilimciler, sosyal etkilerin davranış üzerindeki etkisini açıklamaya çalışırken, İkinci Dünya Savaşı sonrası doğan “baby boomer”lar, 1960-1979 arası doğan X nesli, 1980-2000 arası doğan Y nesli ile 2000 yılından sonra dünyaya gelen Z nesli şeklinde ayrılan demografik sınıflamaya giderek söz konusu dönemlere ilişkin davranış kalıplarını, meydana gelen önemli toplumsal olaylar ve teknolojik gelişmeler ışığında incelemişlerdir (Howe ve Strauss, 1991). Bu gelişmeler şüphesiz kişileri toplumsal yaşama daha çok dâhil edebildiği gibi yasal sınırlar dışına da çıkarabilmektedir. Kişilerin yasal sınırlar dışına çıkması suç işlemesi anlamına gelmektedir.


#2

SORU:

Çocuk suçluluğunu etkileyen faktörler nelerdir? 


CEVAP:

Suçluluk içerisinde çocuk suçluluğu, çocukların bir ülkenin temel yapı taşlarından olduğu ve çocukların aslında masum oldukları düşünüldüğünde şüphesiz suçluluk içinde büyük bir öneme sahiptir. Çocuk suçluluğunda aile, çevre, akran grubu, yoksulluk gibi pek çok etki eden faktör bulunmaktadır. Bu nedenle çocuk suçluluğu konusu geniş bir yelpazede ele alınmaya muhtaçtır ve bu alanda çalışan uzmanların da konuyu etraflıca ele almalarının çalışmalarına olumlu katkı sağlayacağı düşünülmektedir.


#3

SORU:

"Suça sürüklenen çocuk" kavramı ne anlama gelmektedir? 


CEVAP:

Suça sürüklenen çocuk; kanunlarda, suç olarak tanımlanan bir eylemi gerçekleştirdiği iddiası ile hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılan ya da işlediği fiilden dolayı hakkında güvenlik tedbirlerine karar verilen çocuğu ifade eder.


#4

SORU:

Çocukluk hangi dönemi kapsar ve özellikleri nelerdir? 


CEVAP:

Çocuk, gelişim dönemlerinden önemli bir basamağa adım atan, toplumsal olarak birey olmaya çalışan 18 yaşından küçük kişidir. Bu dönemde çocuklar, biyolojik gelişiminin yanı sıra sosyal, duygusal, zihinsel gelişim açısından oldukça yoğun bir süreç yaşar (Ereş, 2009). Bu süreç, çocuğun karakterinin oturmaya başladığı, doğru ile yanlışı ayırmaya başladığı, çevresindeki olaylara ve yaşam tarzına uyum sağlamaya çalıştığı bir evredir. Bazı çocuklar bu evreyi sorunsuz bir şekilde atlatırken bazıları bu dönemde önemli sorunlar yaşar. Kötü arkadaş çevresi, anne babanın ilgisizliği veya anne baba yoksunluğu çocuğu farklı arayışlara, farklı yönelimlere iter.


#5

SORU:

Tarihsel süreç içerisinde suç işleyen çocukların cezalandırılması nasıl olmuştur? 


CEVAP:

On sekizinci yüzyıla kadar yasalara karşı davranan kişilere tepki öç alma şeklinde olmuştur (Uluğtekin, 1991). Buna suç işleyen çocuklar da dâhildir. On sekizinci yüzyıldan on dokuzuncu yüzyılın sonuna kadar suç işleyen çocuklara yetişkinler gibi davranılmış hapis ve idam cezaları verilmiştir (West, 1967; akt: Uluğtekin, 1991). On dokuzuncu yüzyılın sonunda ise reform aşamasına geçilmiş ve çocukları toplum içinde ıslah etme çalışmaları yapılmıştır. Günümüzde ise suç işleyen çocuklar için çevrede gözetim ya da toplum içinde bakım veya hapsetme ya da kurum bakımı yaklaşımı benimsenmektedir (Uluğtekin, 1991).


#6

SORU:

Biyolojik kuramlarda suça sürüklenen çocuk kavramı nasıl açıklanmaktadır? 


CEVAP:

Biyolojik kuramlar bireyin suç işlemesinin nedeninin onun vücut yapısına bağlı olduğunu savunmaktadır. Bu kuramın öncüsü Lombrosso’dur. William Sheldon’un yaptığı araştırmada da atletik yapıya sahip olan çocukların daha fazla suç işledikleri saptanmıştır (Sheldon ve diğ., 1950). Bununla birlikte yapılan diğer çalışmalar suç işleme ve vücut yapısı arasında ilişkinin olmadığını karakterin, aile yapısının, aile içi ilişkilerin ve sosyokültürel özelliklerin de suç üzerinde etkisinin olduğunu belirtmişlerdir (Greven,1990: akt; Ümit, 2007). Bu yaklaşımın savunucuları, yasaları ihlal eden çocukların kalıtımsal olarak bozukluklara, endokrin dengesizliklerine ve beyin patolojisine sahip olduklarını belirtmişlerdir (İçli, 2007).


#7

SORU:

Psikolojik kuramlarda suça sürüklenen çocuk kavramı nasıl açıklanmaktadır? 


CEVAP:

Psikolojik yaklaşıma göre çocuk suçlu davranışın nedeni; genel olarak kişilik bozuklukları, zihinsel olarak ortaya çıkan düzensizlikler ve dengesizliklerdir (İçli, 2007). Zekâ testlerinde ıslahevinde suça karışmış ve karışmamış çocuklara ilişkin yapılan çalışmalarda suça karışan çocukların zekâ seviyesinin daha düşük olduğu görülmüştür. Bununla birlikte yapılan diğer pek çok çalışma zekâ seviyesinin sosyokültürel yapı ile ilgili olduğunu savunmuştur (Ümit, 2007). Dolayısı ile sadece zekânın ve psikolojik özelliklerin çocukları suça ittiğini söylemek yanlış olur.


#8

SORU:

Alt kültür kuramında suça sürüklenen çocuk kavramı nasıl açıklanmaktadır? 


CEVAP:

Merton ve Durkheim’in geliştirdikleri anomi teorisi, çocuk ve gençlik suçluluğunda alt kültür teorisinin ana hatlarını oluşturmuştur (İçli, 2007). Alt kültür teorisi Thrasher’in “Çete” isimli çalışması ile temellendirilmiştir. Bu teoride, çocuk ve gençlik suçluluğunun ait olunan alt kültür ve bu kültürün içeriğinden etkilendiği görüşünden yola çıkılır. Cohen’in suçlu çocuklar çalışması da suçun açıklanmasında ve alt kültür teorisinin gelişimine katkı sağlamıştır (İçli, 1993). Alt kültür teorisyenlerine göre suçlu çocuk alt kültürü, diğer alt kültürlerin karşılaşmadığı bazı problemlere tepki olarak ortaya çıkmıştır (İçli, 2007).


#9

SORU:

Sosyal öğrenme kuramında suça sürüklenen çocuk suç işlemeyi nasıl öğrenir? 


CEVAP:

Yakın kişisel gruplar arasındaki geçmişteki ve günümüzdeki deneyimler kişilerin yasaları ihlal edip etmeyeceğini belirler. Suç işleme davranışını gerçekleştirirken öğrenilen deneyimler kişilerin bu suçları nasıl işleyeceğini, uygulanan teknikleri ve suçların işlenmesindeki tutumu içerir (Zastrow, 2013). Başka bir ifade ile suç, kişiler tarafından öğrenilmektedir. Kişinin öğrendiği bu davranışı eyleme dönüştürmesi kişisine, içeriğine ve birey üzerindeki tesirine bağlı olarak değişmektedir (Dolu, 2011). Öğrenme kuramı kişilerin suçlu doğmalarına gerek olmadığını fakat aile ve yakın çevre ilişkileri sonucu gözlem ve öğrenerek kişinin suça yönelebileceğini söyler (Pollok ve Merlo, 2006). Bu kuramlar bireyin sahip olduğu herhangi bir patolojik soruna bağlayan biyolojik ve psikolojik görüşlerin aksine suçun normal bireyler tarafından işlendiğini ve suçun diğer davranışlar gibi öğrenildiğini savunur (Dolu, 2011; Giddens, 2000). Konu ile ilgili yapılan araştırmalar suça yönelen kişilerin özellikle gençlerin ortamın baskısına uyduklarını ve arkadaşlarını rol model aldıklarını ortaya koymuştur (Ekici, 2015). Bununla birlikte çocuklar suç işleme davranışını aileden de öğrenerek suç davranışını bir kuşaktan diğerine aktarabilmektedir (İçli, 1993). Özellikle ailesinde hırsızlık suçu işleyen çocuklar, bu suçu öğrenebilmekte üstelik aileleri tarafından bu suçu işlemeleri için eğitilebilmektedirler.


#10

SORU:

Sosya kontrol kuramı çocuklarda suç işleme davranışının görülmesini nasıl açıklamaktadır? 


CEVAP:

Sosyal kontrol kuramının çıkışı, bireylerin neden kurallara uydukları ve sapmış davranış sergilemediğini araştırma ile başlamıştır. Bu kuramın öncülerinden Hirschi, çocuk suçluluğu konusunda kontrol teorisini geliştirmiştir. Bu teoride temel kavram, bireyin topluma bağıdır (İçli, 1993). Kontrol kuramı, insan davranışının denetimi ve bu denetimle ilişkili olan kurumsal süreç ve unsurlar üzerine yoğunlaşmaktadır. Bu kuram, suçluluğu açıklarken, bireylerin toplumdaki değer, norm ve kurumlara olan bağlılığını temel alır. Sosyal kontrol kuramına göre; kişilerin çocukluk dönemlerinde yeterli içsel denetimlerinin gelişmemesi sonucu okul, arkadaş ve ailede kazanılan sosyal roller birbirleri ile çatışmaktadır. Bu da kişilerin suç işlemesine neden olmaktadır (Bilgiç, 2012). Bu durumun aksine din, aile, okul vb. ilişkileri güçlü olan kişilerin suça yönelmeleri daha az olmaktadır. Burada ahlaki değerler yerine sosyal kontrol yasaları ve düzeni temel alınmaktadır. Sosyal kontrol zayıf olduğunda kişi suça yönelecektir (Kaner, 1992).


#11

SORU:

Etiketleme kuramı suç ve suçluluk kavramlarını nasıl açıklamaktadır? 


CEVAP:

Suçluluğun anlaşılmasındaki en önemli kuramlardan biri etiketleme kuramıdır (Giddens, 2000). Bu kuramlar, ayırıcı birliktelikler kuramı gibi suç davranışının öğrenildiğini ve insanları suçlu olarak damgalama üzerine odaklanır. Bu kuram kişinin suçlu olarak damgalandığında onun suça yönelmesinde caydırıcı rol oynamayacağını aksine teşvik edici olacağını savunur (Zastrow, 2013).


#12

SORU:

Çocukları suça iten faktörler kısaca nasıl özetlenebilir? 


CEVAP:

Çocukların suça yönelmesinde öncelikle aile olmak üzere yaş, cinsiyet, akran özellikleri ve içinde bulunulan çevrenin önemli oranda etkisi vardır (Gökçearslan Çiftçi, 2008). Çocukların suça yönelmelerine neden olan faktörler bireysel ve çevresel olarak iki ayrı başlık altında ele alınabilir. Bunun dışında çocuk suçluluğunu ekolojik perspektifte açıklayan yaklaşımlar da bulunmaktadır.

Ekosistem perspektif, birey ve çevresi arasındaki etkileşimi temel alan ve yaşam sorunlarının bireyin çevresi ile olan ilişkisinden kaynaklandığını vurgulayan bir yaklaşımdır. Bu perspektif; çocuk suçluluğunu mikro, mezzo ve makro sistemler olarak açıklamıştır (Uluğtekin ve diğ., 2004).


#13

SORU:

Suça karışan çocukların ailelerine dair yapılan çalışmaların işaret ettiği özellikler nelerdir? 


CEVAP:

Çocuk suçluluğu konusunda aile üzerine odaklanan bir çalışmada suça karışan çocukların aile özellikleri arasında aile üyelerinden en az birinin suça karışmış olduğu, işsizlik ve yoksulluk gibi özelliklerinin görüldüğü, boşanma, terk, ölüm gibi ebeveynlerden birinin veya ikisinin olmadığı, düşük eğitim seviyesi, ebeveyn kontrolü eksikliği, aile içi baskı ve şiddet, evde alkolizm veya madde bağımlılığı ile çeşitli nedenlerden dolayı göç ettikten sonra göç edilen çevreye uyum sağlayamama gibi unsurlar sayılmaktadır


#14

SORU:

Çocuğu suça sürükleyen faktörler arasında Mezzo Faktörlerden sayılan akran grubunun etkisi nasıl özetlenebilir? 


CEVAP:

Akran grubu çocukların toplumsallaşmasına katkı veren bir gruptur (Uluğtekin, 1991). Özellikle ergenlik dönemindeki çocuklar aileden çok kendi akran grupları ile birlikte vakit geçirmekten hoşlanırlar. Buna ek olarak ailelerinin söylediği pek çok şey onlara yanlış gelirken akran grubundaki arkadaşlarının söyledikleri kendilerine doğru gelir. Çocuğun aile ile yaşadığı çatışmalar, onu akran grupları ile birlikte olmaya daha fazla iter. Akran gruplarının çocuklar üzerinde olumlu ve olumsuz etkileri bulunmaktadır. Akran grubu içinde sorunlu ve suça eğilimi olan çocuk varsa diğerlerini de etkileyebilmekte ve çocuklar suça yönelebilmektedirler. Araştırmalar ailenin etkisi azaldıkça akran grubunun çocuk üzerindeki asosyal etkisinin arttığını göstermektedir


#15

SORU:

Çocuğu suça sürükleyen faktörlerden okulun etkisi nasıl özetlenebilir? 


CEVAP:

Okul çocuğun aileden sonra sosyalleştiği bir diğer önemli ortamdır. Bu ortam çocuğun model almaya ve taklit etmeye çaba göstereceği kişiler ile karşılaşmasına olanak tanır. Okul başarısının düşük olması çocuğun gözünde okulun önemsizleşmesine neden olur. Okulun önemli toplumsallaşma araçlarından biri olduğu ve yetersiz toplumsallaşmanın suça neden olduğu düşünüldüğünde okulda başarısız olan çocuk suça yönelebilmektedir (Uluğtekin, 1991). Bunun dışında arkadaşları ve öğretmenleri ile sorunlar yaşama da çocukların okuldan kaçmasına ve suça yönelmelerinde önemli bir faktördür. Yapılan araştırmalarda da suça sürüklenen çocukların eğitim seviyelerinin düşük olduğu, çoğunluğunun ilkokul ve alt düzeyde eğitime sahip oldukları ve okuryazar olmayanlarında olduğu saptanmıştır


#16

SORU:

Çocuğun suça sürüklenmesinde payı olduğu düşünülen Makro Düzeydeki Sistemleri kısaca açıklayınız. 


CEVAP:

Makro sistemler, çocuklara yönelik sosyoekonomik politikalar, toplumsal yapı, yaşanan göçler, sosyal adalet ve medya üzerine yoğunlaşmaktadır. Yoksulluk, dışlanma, işsizlik, gecekondulaşma gibi faktörler; çocuk ve gençlerin suça sürüklenmesinde oldukça büyük öneme sahiptir (Uluğtekin, 2012). Bununla birlikte göç eden kişilerin hızlı bir sosyal ve kültürel değişim nedeniyle yerleştikleri yerdeki yaşama yeteri kadar uyum sağlayamamaları, makro düzeyde çocuk suçluluğunu tetikleyen önemli etmenler arasındadır (Uluğtekin ve diğ., 2004). Bireyin şehir merkezinde yoksul bölgelerde yaşaması, aileler için şiddet ve suç işleme açısından risk faktörü oluşturmaktadır (Gorman Smith ve diğ., 2000). Avcı (2008)’nın yaptığı çalışmada da suça sürüklenen çocukların toplumsal çevre tarafından dışlandıkları, sosyoekonomik açıdan yetersiz kaldıkları ve bu nedenle ekonomik fayda sağlamaya yönelik suçlar işledikleri saptanmıştır.


#17

SORU:

Türkiye'de çocuk adalet sisteminde ne gibi aksaklıklar olduğu söylenebilir? 


CEVAP:

Bütün bu düzenlemelere karşın Türkiye’deki çocuk adaleti sisteminde pek çok aksaklık bulunmaktadır. Buradaki temel sorun çocukların çocuk olarak değil, dosya olarak görülmesidir. Bu nedenle suç işledikleri kesinleşmemiş olan çocuklar (BM Çocuk Hakları Sözleşmesine aykırı olarak) çok uzun yıllar davalarının sonuçlanmasını cezaevinde beklemektedirler. Bununla birlikte çocukların işledikleri suçlar karşısında yetişkin suçluluğuna davranıldığı gibi davranılmakta ve ona göre sıklıkla kapatma cezası verilmektedir. Çocuk mahkemelerinde sosyal inceleme raporlarını ilgisiz meslek elemanlarının (alanı sosyal hizmet olmayan) gerçekleştirmesi, ilgili kişilerin sosyal inceleme raporlarına gereken önemi vermemesi ve Yargıtay’da çocuk dosyaları incelenirken uzman personelin olmadığı durumlarda sosyal inceleme raporlarına yeterince önem verilmemektedir (Gündem Çocuk, 2008). Oysa sosyal inceleme raporları çocukların hem mahkeme aşamasında hem de Yargıtay aşamasında durumlarını en iyi anlatan rapordur. Çocuklar için verilen hapsetme ve eğitimevi alternatifi dışında sağlık, eğitim, danışmanlık, adli kontrol, denetimli serbestlik gibi tedbirler de bulunmaktadır. Fakat Türkiye’deki çocuk cezaevlerine bakıldığında her yıl cezaevindeki çocuk sayısının arttığı görülmektedir.


#18

SORU:

Onarıcı adalet kavramını açıklayınız.


CEVAP:

Onarıcı adalet temelde ihtiyaçlar ve rollerle ilgilenmektedir. Onarıcı adalet anlayışında suç temel olarak insanın ve toplumsal ilişkilerin ihlalidir ve mağdurla birlikte toplumun da zarar görmesi onarma ihtiyacını ortaya çıkarır. Önemli olan mağdurun ve failin iyileştirilmesi, taraflara sorumluluk yüklenmesi ve böylece de yeniden suç işlenmesinin önüne geçilmesidir (Zehr ve Mika, 1997). Onarıcı adalet, suçla birlikte bozulan insani ve toplumsal ilişkileri düzeltmeye ve iyileştirmeye çalışır. Mağdur ile fail arasında bir ilişki tesis ederek mağduriyetin giderilmesinde faile sorumluluk yükler ve böylece failin yeniden toplumsallaşmasının önünü açar (Akçay, 2011). Bu yönüyle geleneksel ceza adaleti sistemiyle bağdaşmayan onarıcı adalet anlayışı öncelikle suça sürüklenen çocuklar için geliştirilmiş ve sonrasında yetişkinler için uygulanan programlara da örnek teşkil etmiştir.


#19

SORU:

Sosyal hizmet uzmanlarının çocuk adalet sistemi içerisindeki rolleri nelerdir? 


CEVAP:

Sosyal hizmet uzmanlarının çocuk adalet sisteminde diğer alanlarda olduğu gibi savunuculuk, arabuluculuk, eğitici/öğretici, danışmanlık, vaka yöneticisi ve sosyal değişme ajanı gibi pek çok rolleri bulunmaktadır. Çocukların durumlarına müdahalede bulunurken bu rollerini yerine getirir. Çocuk adalet sisteminde de sağlık tedbirinden, eğitim tedbirine ve çocuk mahkemelerinden, çocuk eğitimevine kadar geniş bir alanda çalışma imkânına sahiptir. Buradaki temel amaç, çocuğun yeniden toplumsallaşmasıdır. Dolayısı ile bunun için uzmanın çocuğun ailesi, çevresi, okul gibi faktörlerin bütün olarak değerlendirilmesi ve çocuk ile çalışırken bu faktörler ile de çalışılması gerekmektedir.


#20

SORU:

Sosyal hizmet uzmanları için, çocuk adalet sistemine paralel fakat ondan bağımsız olarak çalışma ne anlama gelmektedir? 


CEVAP:

Burada sosyal hizmet uzmanları bireysel başvuruları alır ve güçlük yaşayan birey ve ailelere yönelik çalışmalar gerçekleştirir. Bunun dışında risk altındaki ailelere ve çocuklara yönelik uygun müdahalelerde bulunur (Cantwell, 2013).