SOSYAL POLİTİKA I Dersi Sosyal Politika Bilim Dalına İlişkin Genel Bilgiler soru cevapları:
Toplam 18 Soru & Cevap#1
SORU:
Sosyal politikanın tarihsel gelişimini anlatınız
CEVAP:
Sosyal politika kavramı ilk kez 19. yüzyılın ilk yarısında Wilhelm Heinrich Riehl tarafından kullanılmıştır. Sosyal politika bilim dalının teorisinin ise yine Alman bir bilim adamı olan Otto Von Zwideneck Südenhorst tarafından ortaya atıldığı kabul edilmektedir (Şenkal, 2007: 27). Sosyal politika biliminin temellerinin Almanya’da atılması, Sanayi Devrimi’nin İngiltere’de başlamış olduğu ve sosyal politika ile sanayileşme arasında direkt bir ilişki bulunduğu düşünüldüğünde, üstünde durulması gereken bir konudur. Sanayileşmenin önce İngiltere’de başlaması ve İngiltere ile Amerika Birleşik Devletlerinin birinci kuşak sanayileşmiş ülkeler olduğu göz önünde bulundurulursa Almanya, ikinci kuşak sanayileşen ülkeler arasındadır ve devlet eliyle sanayileşmenin yaşandığı bir ülke olarak görülmektedir. Ayrıca Almanya’daki sanayileşme, birinci kuşak ülkelerin ardından gerçekleştiği için bu ülkelerin deneyimlerinden yararlanma imkânı söz konusudur. Bu çerçevede sanayileşmenin kötü yüzü olarak ortaya çıkan uzun çalışma saatleri, parçalanan aile yaşamı, bireylerin sosyal hayattan uzaklaşması ve yabancılaşmaya karşı devletin önlem alma gerekliliğine olan inanç, sosyal politika biliminin temellerinin Almanya’da atılması için uygun ortamı yaratmıştır.
#2
SORU:
Dar anlamda sosyal politika kavramı nedir?
CEVAP:
Dar anlamda sosyal politika kavramı bu bilim dalının ortaya çıktığı zamanlardaki kapsamını vurgulamaktadır. Buna göre dar anlamda sosyal politika, işçi statüsünde çalışanların iş ilişkileri ve çalışma yaşamında korunması amacıyla devletçe alınan karar ve sürdürülen uygulamaları konu alan bilim dalıdır. Dar anlamda sosyal politika, kapitalist ekonomi düzeninden hareket eden, sadece işçi ve işveren veya sermaye ve emek sınıfı arasındaki mücadeleyi konu edinen, bu iki sınıf arasındaki mücadeleye sadece iş ilişkileri çerçevesinde yaklaşan, amacı toplum düzeninin korunması ve sürdürülmesi olan düzenlemeler bütünüdür
#3
SORU:
Geniş anlamda sosyal politika kavramı nasıl doğmuştur?
CEVAP:
Sosyal politikanın bir bilim dalı olarak ortaya çıkmasında büyük etkisi olan Sanayi Devrimi, sosyal politikanın yalnızca dar anlamdaki tanımına temel teşkil etmektedir. Bu yaklaşım ile günümüzdeki sosyal sorunlara çerçeve oluşturmak mümkün değildir. İnsanların birlikte yaşamaları ile başlayan sosyal sorunlar ve sosyal sorunlara çözüm bulma arayışı Sanayi Devrimi’nin doğurduğu sınıflı toplum yapısı ve kapitalist ekonomik sistemin devamı amacıyla zorunlu hale gelmiş ve toplumun refahına hizmet edecek politikalar üretme gerekliliği dolayısıyla sosyal politika bilimi doğmuştur.
#4
SORU:
geniş anlamda sosyal politika kavramını açıklayınız
CEVAP:
Geniş anlamda sosyal politika kavramı, birkaç şekilde tanımlanabilmektedir. Kapsamının genişliği vurgulanmak istendiğinde “toplumun bağımlı çalışan ekonomik yönden güçsüz ve özel olarak bakım, gözetim, yardım, desteklenme gereksinimi duyan kesimlerinin ve grupların karşılaştıkları ya da karşılaşabilecekleri risklere, olumsuzluklara karşı en geniş biçimde korunmalarına yönelik kamusal politikaları konu alan sosyal bilim dalı” tanımı yapılabilmektedir. Topluma bakış açısının ideolojik sınıf kavramından farklı olduğu vurgulanmak istendiğinde “topluma bir bütün olarak bakan, toplum içinde bütün sınıfları ilgilendiren çok çeşitli konuları sınıf farkı gözetmeksizin ele alan bir disiplin” tanımı yapılabilmektedir. Geniş anlamda sosyal politikanın toplumsal ve siyasi hayattaki durumu vurgulanmak istendiğinde ise varlığını liberal devlet anlayışına ve bu anlayışı değiştirmek isteyen mücadelelere, demokratik siyasi rejimlere, eşit oy hakkına borçlu bir bilim dalı tanımı yapılabilmektedir.
#5
SORU:
Fransız ihtilali ve sanayi devrimi ile sosyal politika kavramının ilişkisi nedir?
CEVAP:
Sosyal politikanın ortaya çıkışını hazırlayan koşullar temelde iki tarihsel gerçeğe dayanmakla beraber tarihin akışı içinde birçok olayla ilişkilendirilebilir. Sosyal politikanın ortaya çıkışına yol açan ilk olay Fransız İhtilali ve ihtilal sonrası ortaya çıkan düşünce ortamıyken diğeri Sanayi Devrimi’dir. Fransız İhtilali ve Sanayi Devrimi yaklaşık aynı zamanlarda gerçekleşen ve birbirini tamamlayan etkilere sahip olan iki gelişmedir. Fransız İhtilali, Sanayi Devrimi ve sonrasında ortaya çıkan ekonomik ve toplumsal ilişkilerin gelişmesini sağlayan fikirlerin ortaya çıkmasını sağlamış, siyasal yapıları değiştirmiş ve Sanayi Devrimi’nin doğuşunu hızlandırmıştır. Sanayi Devrimi ise doğrudan doğruya teknolojik bir gelişim süreci ile hem ekonomik bir değişim yaratmış hem de sosyal politikanın doğuşunu, ortaya çıkardığı kavramlar üzerinden belirlemiştir. Sanayi Devrimi’nin ortaya çıkardığı bağımlı çalışanlar ve kapitalist ekonomik sistem, sosyal politikanın kavramsal çerçevesinin çizilmesinde referans noktaları olmuştur.
#6
SORU:
sosyal politikanın kişi bakımından kapsamı nedir?
CEVAP:
Sosyal politikanın kişi bakımından kapsamı, sosyal sorunların farklılaşmasına paralel olarak dinamik bir gelişim göstermiştir. Sosyal politikanın bir bilim dalı olarak ortaya çıktığı süreçte işçi sınıfı, sosyal politikanın kişi bakımından kapsamını oluşturan tek kesimdi. Ancak çalışma yaşamının değişimi, kamu kesimi ve hizmetler sektörünün gelişimi ile birlikte sadece işçi kesimi değil, kamu görevlileri de sosyal politikanın kapsamına girmiştir. Sosyal adaletin ve sosyal barışın sağlanması açısından özel bir önem taşıyan ekonomik yönden güçsüzler yanında özel olarak korunması gereken toplum kesimleri de sosyal politikanın kapsamını belirlemede önemli bir yere sahip olmuştur.
#7
SORU:
Sosyal politikanın kapsamını bağımlı statüler altında çalışanlar açısından açıklayınız
CEVAP:
Bağımlı statüler altında çalışanlar sosyal politikanın kişi bakımından kapsamını oluşturan ilk gruptur. Bağımlı statüde çalışma kavramının içine yalnız işçiler değil sözleşmeli çalışanlar, kamu görevlileri, memurlar ve başka statüler altında bağımlı olarak çalışan kesimler girmektedir. Bağımlı çalışanların statülerindeki farklılıktan bağımsız olarak ortak yönleri, üretim araçlarına sahip olmamaları ve emeklerini bir işverenin emrine vererek ücret veya maaş olarak adlandırılan bir gelir elde etmeleridir. Bu gelir bağımlı çalışanların çoğu kez tek geliridir. Bağımlı çalışanların genellikle ücret gelirlerinden başka bir gelir güvenceleri yoktur ve işverenin emrine verdikleri emek, sahip oldukları, piyasa içerisinde gelir getirebilecek tek üretim faktörleridir. Bağımlı çalışmanın hukuk sistemlerinde düzenlenen üç unsuru söz konusudur. Buna göre teknik bağımlılık, çalışanın işverene işin yapılması ve yürütülmesi, yöntemi ve koşulları bakımından bağlı olmasını ifade etmektedir. Hukuki bağımlılık, çalışanın işverenin emir ve otoritesine tabi olması, işin yürütülmesi ile ilgili olarak işverene denetim ve yaptırım anlamında bağlı olması anlamını taşımaktadır. Ekonomik bağımlılık ise yaptığı iş karşılığında düzenli ve sürekli bir gelir elde etmesini ve ekonomik yönden işverene bağımlı olmasını ifade etmektedir.
#8
SORU:
Sosyal politikanın kapsamını ekonomik yönden güçsüz kesimler yönünden açıklayınız
CEVAP:
Ekonomik yönden güçsüz kesimler, sosyal politikanın doğrudan ilgi alanındaki bir diğer kesimdir. Ekonomik yönden güçsüz kesimler toplumda yeterli, düzenli ve sürekli bir gelir güvencesinden yoksun kesimler olarak tanımlanabilir (Altan, 2009: 6). İşsizler, sermayeleri olmayan ya da sınırlı olan küçük esnaflar, bir sanatı ve becerisi olmasına rağmen yeterli kaynağa sahip olmayan ve gerekli pazarlara ulaşamayan sanatkârlar, topraksız köylüler ve yeterli arazisi olmayan küçük çiftçiler ekonomik yönden güçsüz kesimler içerisinde yer almaktadırlar. Ekonomik yönden güçsüz kesimlerin korunması gerekliliği, sosyal devlet ilkesi içerisinde kendisine hukuki zemin bulmuştur. II. Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan sosyal devlet anlayışı, bireyi ekonomik faaliyetler dolayısıyla koruma çabasında olan, piyasa mekanizması dışında bireylere gelir güvencesi sağlayan anlayışı dolayısıyla ekonomik yönden güçsüz kesimlerin korunmasında önemli rol oynamıştır.
#9
SORU:
Sosyal politikanın kapsamını özel olarak korunması gereken kesimler yönünden açıklayınız
CEVAP:
Toplumsal hayatta bazı kesimler özel olarak korunmaya muhtaçtırlar. Bu kesimlerin toplum içerisinde var olmaları ve toplumla bütünleşmeleri kolay olmamaktadır. Bu nedenle bu kesimlere ilişkin sosyal politikalar üretilmek durumunda kalınmaktadır. Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, eski hükümlüler, gençler, kadınlar, göçmenler ve tüketiciler olarak toplumun tamamı bu grupta yer almaktadır. Çocuklar, topluma uyum sağlama noktasında eğitimleri ve çalışma hayatındaki koşullar dolayısıyla özel olarak korunma ihtiyacı duymaktadırlar. Yaşlılar, çalışma yaşamından ayrıldıkları andan itibaren ekonomik anlamda ve yaşlılıkları süresince bakım ve gözetim olanakları itibarıyla aynı durumdadırlar. Tüketiciler en fazla istismara uğrayan kesim olarak; özürlüler, yetersizlikleri dolayısıyla toplumla bütünleşmelerini zorlaştıracak her türlü konuda; eski hükümlüler, topluma uyumları noktasında; gençler, işgücü piyasasına girişleri anlamında ve eğitimleri noktasında; kadınlar, fiziksel durumları, kadın olmak ve bu nedenle hiçbir ayrımcılığa uğratılmamak noktasında; göçmenler de, çalışma koşulları anlamında özel olarak korunmalıdırlar. Sosyal devlet anlayışı çerçevesinde bütün bu kesimler bazı özel uygulamalar ve politikalar ile korunma altına alınmaktadır.
#10
SORU:
Sosyal politikanın konu bakımından kapsamı neleri içeririr?
CEVAP:
Sosyal politikanın kapsamındaki kesimlerin hangi konularda korunacağı, sosyal politikanın konu bakımından kapsamını ifade etmektedir. Sosyal politikanın bir bilim dalı olarak doğuşunu hızlandıran Sanayi Devrimi sonrası, sosyal politikanın ilk konusu, çalışma ilişkilerinde işçilerin korunmasıydı. Ancak artan sosyal sorunlarla birlikte sosyal politikanın konuları da genişlemiştir. Bu bağlamda toplumun refahını ilgilendiren tüm konular, sosyal politikanın da konularıdır. Sosyal politikanın konularına bakıldığında tarihsel akış içerisinde koruyucu iş hukuku mevzuatının oluşturulması, örgütlenme özgürlüğünün elde edilmesi, çalışma hayatındaki risklere karşı sosyal sigortaların oluşturulması ve ücretin korunması sosyal politikanın ilk konuları olarak ifade edilebilir (Tuna - Yalçıntaş, 1997: 102). Ortaya çıktığı yıllarda toplumun önemli bir kesimini ilgilendiren çalışma ilişkilerindeki aksaklıklar, bir gereklilik olarak sosyal politikanın bu alana daha çok eğilmesine yol açmıştır. Ancak daha sonraları sadece çalışma ilişkileri değil, yoksulluk, istihdam edilebilme, gelir dağılımındaki adaletsizlikler, sosyal dışlanma, yoksunluk ve çevre sorunları da sosyal politikanın kapsamına girmiştir. Daha doğru bir ifade ile sanayileşme sonrası ortaya çıkan yapı, öncelikle çalışma hayatındaki sorunları yaratmış, daha sonra yoksulluk, işsizlik gibi problemleri üretmiş ve toplumların refahı ile ilgili bir bilim olan sosyal politika da yeni sosyal sorunlar ile kapsamını genişletmiştir.
#11
SORU:
Sosyal politikanın kamusal niteliğini açıklayınız.
CEVAP:
Sosyal politika, en genel anlamındaki tanımından hareketle değerlendirildiğinde devlet eliyle yürütülmesi gereken politikalar bütünüdür. Sağlık, eğitim, savunma, bayındırlık ve işgücü piyasası politikalarının oluşturulması, ilke olarak devletin görev tanımı içerisindedir. Sosyal devlet anlayışı gereği bu görevler ilke olarak devlet tarafından gerçekleştirilmelidir. Kamu yararı gözetilerek devletçe yapılan müdahaleler, sosyal politikanın çalışma alanını oluşturmaktadır. Sosyal politika bu özelliği dolayısıyla kamuya ait politikalardır ve yürütücüsü devlettir. Ancak sosyal politikaların oluşturulması sürecinde etkili olan tek unsur kamu değildir. Demokratik siyasal rejimlerin hüküm sürdüğü ülkelerde meslek kuruluşları, sivil toplum örgütleri, üniversiteler, sosyal örgütlenmeler ve sendikalar sosyal politikaların oluşturulma aşamasında önemli rol oynayan kurumlardır. Fakat sosyal politikaların uygulayıcısı ve denetleyicisi devlettir. Bu yönüyle sosyal politikanın kamusal niteliği ortaya çıkmaktadır. Sosyal politika devlet tarafından uygulanır ve yine denetlenmesi de devletin sorumluluğundadır. Ancak, yerel yönetimler ve kâr amacı gütmeyen kuruluşlar ile toplumdaki örgütlü tüm kuruluşların sosyal nitelikli faaliyetleri, sosyal politikaları destekleyici ve güçlendirici niteliktedir
#12
SORU:
Sosyal politikanın anlamı ve kamusal niteliği ile ilgili son dönemlerdeki tartışmalar nelerdir?
CEVAP:
Sosyal politikanın anlamı ve kamusal niteliği ile ilgili tartışmalar son dönemlerde oldukça hareketlenmiştir. Sosyal devlet anlayışındaki gerileme ve bu anlamda sosyal görevlerin bir kısmının devletten başka kurumlara doğru kaydığı ve bu anlamda refah gereksinimlerinin karşılanmasında yeni aktörlerin ortaya çıktığı konusu tartışılmaya başlanmıştır. Ortaya çıkan yeni aktörlerin en önemlileri, merkezi yönetime kıyasla daha verimli olduğu düşünülen yerel yönetimler, toplumsal yaşamda önemleri giderek artan kâr amacı gütmeyen kuruluşlar ve devlet müdahalesinin sınırlanmasına yönelik olarak ortaya çıkan devletin sosyal görevlerinin piyasalaşmasıdır. Bütün bu olguların arkasında yatan nedenler, ulus devletlerin müdahale alanlarının daralması ve işlevlerinin azalması olarak tanımlanırken bu durum sosyal politikanın düzenleyicisi ve yürütücüsü olan devletin sosyal politika üzerindeki hâkimiyetini ve rolünü sorgular duruma getirmiştir. Bu tartışmalar sosyal politikanın geleceğine ilişkin tartışmalar olarak daha detaylı incelenmeyecektir. Ancak sosyal politikanın kamusal niteliğine ve yürütücüsü olan devletin rol kaybına dair tartışmaların olduğu ve devletin sosyal politikalar açısından daralan bir role sahip olduğu söylenebilmektedir
#13
SORU:
Sosyal politikanın evrensel niteliği nedir?
CEVAP:
Sosyal politika ilke olarak yürütücülüğünü devletin yaptığı, kapsamının da o ülkenin sınırları ile şekillendiği bir düzenlemeler bütünüdür. Bu anlamda bir ülkenin uyguladığı sosyal politikaların karakteristiğini, o ülkenin içinde bulunduğu koşullar belirlemekte ve bir devletin sosyal politikaları o ülkeye has özellikleri içerisinde barındırmaktadır. Ülkelerin ekonomik ve sosyal yapılarındaki farklılıklar, benimsediği yönetim biçimi, hâkim olan ekonomi anlayışı, demografik özellikler, aile yapısı, gelenekler ve kültürel yapı sosyal politikaların belirlenmesinde ülkelere has özelliklerin ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Bu anlamda sosyal politikaların ulusal niteliğinden bahsetmek mümkündür. Sosyal politikaların ulusal niteliğine yön verip biçim kazandıran etkenler, iç etkenler ve dış etkenler olarak iki grupta sıralanabilir. İç etkenler içerisinde yönetim biçimi, hukuk düzeni, ekonomik düzen, demografik yapı ve özellikleri, sosyo - kültürel özellikler, endüstri ilişkileri sistemi ile sosyal güvenlik sistemi sayılabilir. Dış etkenler ise sosyal politikaya evrensel nitelik kazandıran unsurlardır. Buna göre ülkenin yönetim biçimi, sosyal politikanın çerçevesini doğrudan biçimlendiren bir etkendir. Demokratik yönetim biçimlerinin benimsendiği ülkelerde sosyal politikanın gelişmesi daha kolaydır. Demokratik yönetimler, sosyal talepler daha kolay dile getirilebildiği ve sosyal mücadelelerin çerçevesi çizildiği için sosyal politikanın güvencesi olmuştur
#14
SORU:
Sosyal politikanın evrensel niteliği anlamında ilk örnekler nelerdir?
CEVAP:
Sosyal politikanın evrensel niteliği anlamında ilk örnekler, sosyal güvenlik sistemlerindeki farklılıkların önüne geçilmesi ve bireylerin emeklilik hakkına sahip olmalarını engelleyici düzenlemelerin ortadan kaldırılmasına yönelik ikili anlaşmalardır. Uluslararası göçlerin hız kazanması ve ülkeler arasındaki işgücü hareketliliğinin bir sonucu olarak ortaya çıkan ikili anlaşmalar, sosyal politikanın evrensel niteliğinin ilk göstergesidir. İlerleyen zaman içerisinde başta Uluslararası Çalışma Örgütü ve Avrupa Birliği olmak üzere, sosyal politikaların evrensel ve bölgesel anlamda bazı standartlara kavuşturulması amacını taşıyan örgütlerin, sosyal politikaları geliştirmek amacıyla bildirgeler, kararlar ve sözleşmeler ürettiği görülmektedir.
#15
SORU:
Sosyal politikanın hedefleri nelerdir?
CEVAP:
Sosyal politikanın en önemli hedefi, refah seviyesinin yükseltilmesi ve refahın toplumsallaşmasıdır. Bu çerçevede, sosyal politikanın konularında toplum yararına sağlanacak her iyileşme, sosyal politikanın hedefi konumundadır. Sosyal politikanın geniş anlamdaki tanımından hareketle, sosyal politikanın ilk hedefi, refah seviyesinin yükseltilmesi, sosyal sorunların en aza indirgenmesi ve nihayet sosyal sorunları ortaya çıkaracak mekanizmaların ortadan kaldırılmasıdır.
#16
SORU:
Sosyal politikanın finansman kaynakları nelerdir?
CEVAP:
Sosyal politikanın finansman kaynakları, sosyal politikanın yürütücüsü olarak ifade edilen devletin bütçesi ve bu bütçeye gelir olarak yazılan bütün kalemler olarak ifade edilebilir. Bu anlamda sosyal politikanın ana finansman kaynağı devlet bütçesidir. Devlet bütçesinin gelir kalemleri, sosyal politikanın finansmanındaki unsurlar olarak belirtilebilir. Sosyal politikanın gelişmişlik düzeyi ile devlet bütçesinin zenginliği arasında yakın bir ilişki söz konusudur.
#17
SORU:
Sosyal politikanın önemi hangi açılardan ortaya çıkmaktadır
CEVAP:
Sosyal politikanın önemi, başlı başına toplumun refahını hedef alması ile ilgilidir. Bununla beraber, sosyal politikanın kişi bakımından kapsamındaki kişilerin sayısal çokluğu ve niteliği, sosyal politikanın hedeflerinin aynı zamanda devletin hedefleri ile paralellik göstermesi, özellikle sosyal politikaların gelişmişlik düzeyinin ülkenin ekonomik gelişmesini, refahını yansıtması ve sosyal devlet olmanın göstergesi niteliğini taşıması açısından sosyal politikanın önemi ortaya çıkmaktadır.
#18
SORU:
Sosyal politika hangi sosyal bilim dallarıyla doğrudan ilişkilidir?
CEVAP:
En yakın ilişkiye sahip olduğu düşünülen bilim dalları ekonomi, sosyoloji, hukuk, endüstri ilişkileri, isan kaynakları yönetimidir.