SOSYAL SORUNLAR Dersi Göç ve Kentsel Sorunlar soru cevapları:
Toplam 20 Soru & Cevap#1
SORU:
Türk Dil Kurumu tanımına göre göçü açıklayınız?
CEVAP:
Türk Dil Kurumu tanımına göre göç; ekonomik, toplumsal veya siyasi sebeplerle bireyler ile toplulukların bir ülkeden başka bir ülkeye, bir yerleşim yerinden başka bir yerleşim yerine gitme işi, taşınma, hicret, muhaceret olarak tanımlanmaktadır (TDK, 2017).
#2
SORU:
Göç olgusu genel olarak kaç gruba ayrılmaktadır ve bunlar nasıl açıklanabilir?
CEVAP:
Göç olgusu, genel olarak, iki gruba ayrılır. Bunlar, iç göç ve dış göçtür. İç göç, emeğin ülke içi hareketi iken dış göç, emeğin ülkeler arası dolaşımını ifade eder. İç göçler kır-kır, kır-kent, kent-kent ve kent-kır yönünde ortaya çıkar. Dış göç ise genellikle, geri kalmış ülkelerden gelişmiş ülkelere yönelik bir akım şeklinde gelişmektedir.
#3
SORU:
Türkiye’de kırdan kente gerçekleşen iç göçün başlıca nedenlerini açıklayınız?
CEVAP:
Türkiye’de kırdan kente gerçekleşen iç göçün başlıca nedenleri şu şekilde sıralanabilir (Çakır, 2007 ve Çakır, 2008):
•Kırsal alanlarda nüfusun hızla artması, yüksek doğum oranı ve düşük ekonomik gelişme
• Tarımın büyük ölçüde makineleşmesiyle iş gücünün kırsal bölgelerden kentlere kaymak zorunda kalması (1950’lerden sonraki iç göçteki artışın temel nedeni)
• Sanayileşmenin plansızlığı, dengesizliği, yetersizliği
• Topraksızlık, toprağın bölünmesi, verimin azalması ve yetersizliği
• Tarımda makineleşmeden bu yana ölçülü toprak reformunun hayata geçirilememesi
• Hazine arazilerinin etkin şekilde kullanılmaması
• Kentsel arazilerin yağmalanmasına merkezî ve yerel yönetimlerin politik nedenlerle göz yummaları
• Deprem, sel felaketi vb. doğal olayların sıklığı, bunlara karşı önceden önlem alma olanağının bulunmayışı
• Kırsal alanlarda sağlık, beslenme, eğitim, ulaşım ve bu gibi olanakların yetersizliği, dengesizliği, denetimsizliği
• İş olanaklarının sadece kent merkezlerinde kurulan fabrikalar ve devlet kurumlarınca sağlanması
• Halkın bilgi, görgü, kültür gibi değer yargılarını yükselten kurumların kırsal bölgelerde bulunmaması ve böylece kentsel yaşamın özendirici bir nitelik ve nicelik taşıması vb. nedenler
• Gerek iş olanakları, gerek kalkınma düzeyleri bakımından Doğu ile Batı arasındaki eşitsizlik, bölgesel dengesizlik, çevresel ve toplumsal koşulların iticiliği
• Doğu ve Güneydoğu’da yıllardan beri çözümlenemeyen ve günümüzde etkisini tüm yönleriyle hissettiren ekonomik, toplumsal ve siyasal içerikli şiddet ve terör olayları, psikolojik baskı, kadın hakları ve kan davaları, töre ve namus cinayetleri, yoksulluk, mesleksizlik, eğitimsizlik
#4
SORU:
Göçün Türkiye açısından olumsuz etkileri nelerdir?
CEVAP:
Göçün ülkemiz açısından olumsuz etkileri şunlardır (Çakır, 2007, 79-99):
• Göç veren yerleşmelerde(özellikle köyler, kasabalar, kırsal alanlarda) nüfus ve iş gücünün transferi hem kırsal nüfus artış hızını hem de toplam nüfus içindeki payını azaltmıştır.
• Yaşanan göçler, kırsal alanların ıssızlaşıp insan kaynağı açısında boşalmasına, üretimin düşmesine; kırsal kalkınma (köy kalkınması) ve modernleşme hamleleri sonucunda yapılan alt yapı, yol-su, elektrik, okul, cami vb. yatırımların atıl kalmasına sebep olmuştur.
• İnsan,emek, üretimve yatırımkaybı kırsal bölgelerde göçe güdülenmeyi ve özenmeyi, toplumsal dayanışma ve güvensizliği artırmıştır.
• İç göçler sonucunda sanayileşmiş, turizm potansiyeli yüksek, insan yaşamını kolaylaştıran koşullara ve olanaklara sahip büyük ölçekli kent merkezlerinde gecekondu ve varoş sorunları ortaya çıkmıştır.
• Gecekondu ve varoş bölgelerinde altyapı yetersizliği, çevre kirliliğine sebep olmuştur.
• Plansız ve illegal yerleşimler kentlerin bütüncül yapısını bozmuştur.
• Gecekondu mahalleleri ve varoşlar çocuklardaki suç oranlarının yükselmesine sebep olmuştur.
• Eğreti yaşam çevreleri, enformel üretime ve enformel iş gücüne kaynaklık ederek kayıt dışılığın artmasına sebep olmuştur.
• Farklı kültürlerden ve farklı etnik yapılardan kentlere özellikle de gecekondu ve varoş yerleşim alanlarına göç edenlerin, tam manasıyla kentli olmayı başaramaması ve kentle bütünleşememesi yalnızlaşmaya, dışlanmışlığa, radikalleşmeye sebep olarak toplumsal gerilimler ve çatışmalar yaratmıştır.
#5
SORU:
Kent ne şekilde tanımlanabilir, açıklayınız?
CEVAP:
Kent; yönetim şekli, sosyoekonomik, kültürel ve demografik özellikleri açısından kırsal bölgelerden ayrılan, tarımsal ve tarım dışı üretim, dağıtım ve denetim mekanizmalarının bir arada toplandığı, teknolojik gelişmişlik düzeylerine göre, belirli bir büyüklük, heterojenlik ve bütünleşme seviyesine ulaşmış; cemiyet tipi ilişkilerin olduğu, doğurganlık oranının kırsal alana göre daha düşük kaldığı; çekirdek aile tipinin, toplumsal farklılaşmanın, ikincil toplumsal ilişkilerin, uzmanlaşmanın ve sosyal hareketliliğin yaygın; eğitim ve öğretim faaliyetlerinin gelişkin olduğu yerleşim yerleri (Susmaz, 2009) olarak tanımlanabilir.
#6
SORU:
Bir kentin tamamının veya belli bir bölümünün değişmesi, başka bir şekle girmesi ne olarak tanımlanabilir?
CEVAP:
Bir kentin tamamının veya belli bir bölümünün değişmesi, başka bir şekle girmesi “kentsel dönüşüm” olarak tanımlanır.
#7
SORU:
Türkiye'de ilk kez toplu konut kooperatifleri ne zaman ve nasıl ortaya çıkmıştır?
CEVAP:
1930’lu yıllarda, Amerika’daki ekonomik buhranın etkilerinin görüldüğü ülkemizde, kamu sektörü konut sektöründen çekilmiş, bu sebeple yeterli sayıda bireysel konut inşası gerçekleştirilememiştir. Böylece Ankara’da gecekondulaşma başlamıştır (Yüksel, 2007). Değerlenen arsa ve araziler, üst ve orta sınıfların konut sahibi olmalarını zorlaştırınca da 1934-1935 yıllarında ilk kez toplu konut kooperatifleri ortaya çıkmıştır (Tekeli, 2011).
#8
SORU:
İlk Gecekondu Kanunu olarak nitelendirilebilecek Türkiye'deki hangi Kanun’a göre belediyenin, arsalarını gecekondu sahiplerine düşük bir bedel karşılığında verilmesinin önü açılmıştır?
CEVAP:
1948 yılında Ankara’ya özgü olarak 5218 Sayılı “Ankara Belediyesine Arsa ve Arazisinden Belli Bir Kısmını Mesken Yapacaklara 2290 Sayılı Kanun Hükümlerine Bağlı Olmaksızın ve Muayyen Şartlarla Tahsis ve Temlik Yetkisi Verilmesi Hakkında Kanun” çıkarılmıştır. İlk Gecekondu Kanunu olarak nitelendirilebilecek bu Kanun’a göre belediyenin, arsalarını gecekondu sahiplerine düşük bir bedel karşılığında verilmesinin önü açılmıştır.
#9
SORU:
Ülkemizde gerçekleşen yerinden edilme süreçlerini sıralayınız?
CEVAP:
Ülkemizde gerçekleşen yerinden edilme süreçlerini şu şekilde sıralamak mümkündür (?en, 2005).
• Misak-ı Millî sınırları içerisinde yer alan azınlık nüfusunun Birinci Dünya Savaşı ve sonrasında ülkeyi terk etmesi (1914-1924)
• Yunanistan ile Türkiye arasındaki zorunlu nüfus mübadelesi (1923-1924)
• İkinci Dünya Savaşı sırasında çıkarılan Varlık Vergisi uygulaması ve buna bağlı olarak gayrı Müslimlerin mallarının mülkiyetinin el değiştirmesi (1942)
• İsrail Devleti’nin kuruluşu ve ülkemizdeki Yahudi grupların bu ülkeye göç etmeleri (1948)
• Kırsal alandan göçün artışı ve 6-7 Eylül Olayları sonucu özellikle Beyoğlu’ndaki Rum nüfusun Yunanistan’a göçü (1950’ler)
• Kıbrıs olayları nedeniyle Rumların bir kısmının İstanbul’u terk etmesi (1960’lar)
• Kıbrıs Harekâtı ile İstanbul Rumlarının göçü (1974)
#10
SORU:
Soylula?tırma (gentrification), bir kavram olarak ilk kez nasıl ortaya çıkmış ve kullanılmıştır?
CEVAP:
Soylula?tırma (gentrification), bir kavram olarak ilk kez 1964 yılında sosyolog Ruth Glass tarafından, Londra’nın işçi mahallerindeki konutların orta ve üst sınıf tarafından ele geçirilmesi, bu konutların yerine eskiye nazaran daha şık ve daha lüks konutların yapılması ve bu bölgelerin sosyal karakterini değiştirilmesi ile ilgili olarak kullanılmıştır (Uysal, 2006).
#11
SORU:
Soylulaştırmanın ne anlama geldiğini açıklayınız?
CEVAP:
Soylulaştırma en genel anlamıyla, kent içi çöküntü alanlarındaki sosyo-ekonomik bakımdan sınıfsal, fiziksel bakımdan ise mekânsal ayrışmayı ifade etmektedir. Diğer bir deyişle soylulaştırma bölge halkının yerinden edilmesi sürecinin ta kendisidir. Uysal’a göre soylulaştırma “…önceleri işçi sınıfının ikamet ettiği veya çok sayıda grup tarafından paylaşılan alacakaranlık bölgelerinin genellikle orta sınıflarca veya daha yüksek gelir sahibi gruplar tarafından, sakinlerinin sürülmesi veya yer değiştirilmesiyle gerçekleştirilen, fiziksel, ekonomik, kültürel ve sosyal bir işgaldir” (Uysal, 2006).
#12
SORU:
Ülkemizdeki kentsel soylulaştırma çalışmaları İslam’a göre ne şekilde açıklanabilir?
CEVAP:
Merkez ülkelerde 1970’li yıllarda başlayan soylulaştırma sürecinin örnekleri Ülkemizde, 1980’li yıllardan bu yana görülmektedir (Özer, 2013). Ülkemizdeki kentsel soylulaştırma çalışmalarını üç döneme ayıran İslam’a göre, soylulaştırmanın birinci dalgası 1980’li yıllarda Kuzguncuk ve Arnavutköy gibi boğaz kıyısında, ikinci dalga ise 1990’lı yıllarda Galata ve Cihangir gibi Beyoğlu’ndaki birkaç mahallede gerçekleştirilmiştir (İslam, 2009). İslam hem İstanbul’daki üçüncü soylulaşma dalgasına karşılık gelmesi hem de kamu ve özel sektör öncülüğünde gerçekleşmekte olan soylulaştırma süreçleri için kullanılan bir terim olması nedeniyle 2000 sonrası dönemi üçüncü dalga soylulaşma olarak tanımlamaktadır.
#13
SORU:
Mekansal dışlanma ne şekilde oluşmaktadır?
CEVAP:
Mekânsal dışlanma, temelde yeni orta sınıfların belirli bir ekonomik sermayeye ulaştıktan sonra, birlikte yaşamak istemedikleri gruplardan uzaklaşmaları ve yeni nesil yerleşkeler olan sitelere, uydu kentlere göç etmeleri sonucunda oluşmaktadır.
#14
SORU:
Kent kimliği hangi ögelerden oluşmaktadır, açıklayınız?
CEVAP:
Kent kimliği, somut ve somut olmayan ögelerden oluşmaktadır. Bunlardan somut kimlik ögeleri, kentsel mekânı oluşturan görünür ögelerdir. Somut olmayan kimlik ögeleri ise mekânda her zaman doğrudan karşılığı bulunmayan ancak somut kimliğin şekillenmesinde etkisi bulunan, kentin sosyal, kültürel ve ekonomik yapısıdır.
#15
SORU:
Kentsel mekanı oluşturan ve bir somut kimlik ögesi olan yapay çevreyi açıklayınız?
CEVAP:
Yapay çevre insanın bilgi ve kültür birikimine dayanarak, doğal çevresinde bulmuş olduğu yer altı ve yer üstü zenginliklerini kullanarak kendisinin yarattığı çevreyi anlatmaktadır. Temel özelliği insan elinden çıkmasıdır. Kentsel ya da kırsal olma özelliğine bakılmaksızın yerleşim yerlerinin hepsi yapay çevreyi oluşturmaktadır. Yapay çevre oluşturulduğu dönemdeki toplumların bilgi, teknoloji, toplumsal değerlerini ve toplumun ortak kültürünü yansıtır. Bu nedenle ortak kültürel mirasın da kaynağıdır. Yapay çevre üretildikleri dönemin toplumsal gereksinimlerine ve ekonomik özelliklerine göre şekillenir (Keleş vd., 2009, 50). Yapay kimlik ögeleri kente özgünlük katan, arazi kullanım şekilleri, kentsel doku, mimari yapılar, sembol ögeler, kent silueti ve kent panoramasıdır.
#16
SORU:
Soyut kimlik hangi ögelerden oluşmaktadır?
CEVAP:
Kentsel kimliği oluşturan ögelerinden biri soyut kimlik ögeleridir. Bunlar sosyal, kültürel ve ekonomik ögelerden oluşmaktadır.
#17
SORU:
Kentsel suçlara etki eden faktörler genel olarak nasıl sistematize edilmektedir?
CEVAP:
Kentsel suçlara etki eden faktörler genel olarak ekonomik, sosyal, kültürel, demografik, mekânsal faktörler olarak sistematize edilmektedir (Cozens, 2002; Wang ve Minor, 2002; Lay vd., 2005; Grueneweld vd.,2006).
#18
SORU:
Kentsel suçlara etki eden sosyokültürel faktörleri ne gibi unsurlar oluşturmaktadır?
CEVAP:
Kentsel suçlara etki eden sosyokültürel faktörleri sosyal yapı, eğitim durumu, kültürel yapılanma, kentlerdeki kolluk kuvvetlerinin sayısı ve yaygınlaşan madde bağımlılığı gibi unsurlar oluşturmaktadır (Ackerman, 1998; Ceccato vd., 2002; Sezal, 2003; Ergun ve Yirmibeşoğlu, 2005).
#19
SORU:
Demografik faktörler göz önünde bulundurulduğunda, literatürde hangi yaş ve cinsiyet grubundakilerde suçla ilişki ve eğilimden bahsedilmektedir?
CEVAP:
Literatürde 15-29 yaş grubunun suçla en çok ilişkili olan nüfus grubu olduğu ve kadınların erkeklere göre suça daha az eğilimli oldukları belirtilmektedir (Ayhan ve Çubukçu, 2007; Grueneweld vd., 2006).
#20
SORU:
Kentsel suçlara etki eden faktörlerden olan mekansal faktörlerin neler olabileceğine örnek veriniz?
CEVAP:
Kullanılmayan ve fonksiyonel olmayan alanlar, kent tasarımı, kent mekânının yapısı, aydınlatma elemanlarının yeterliliği, nüfus yoğunluğu, nüfus büyüklüğü, nüfus karakteristikleri, kentsel mekânların gece ve gündüz kullanıcı sayısı, gecekondulaşma, kent merkezîne uzaklık, kent büyüklüğü, boş konut birimlerinin mevcudiyeti, trafik sıkışıklığı, kolluk kuvvetlerinin ve kent içi gözetim mekanizmalarının etkinliği bu mekânsal faktörlere örnek olarak verilebilir (Newman, 1972; Sezal, 2003; Anderson, 2005; Ergun ve Yirmibeşoğlu, 2005).