SOSYOLOJİYE GİRİŞ Dersi Toplumsal Değişme ve Küreselleşme soru cevapları:

Toplam 20 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Toplumsal değişme nedir?


CEVAP:

Toplumsal değişme toplumun yapısında, işleyişinde, örgütlenme tarzında, bireylerin davranış, iletişim ve etkileşim biçimlerinde meydana gelen büyük çaplı dönüşümleri ifade eder.


#2

SORU:

Kültürel gecikme nedir?


CEVAP:

Maddi kültürde meydana gelen bir değişmenin manevi kültürde daha sonra meydana gelmesine, yani normlar, gelenekler, yasalar tarafından daha geç benimsenmesine kültürel gecikme adı verilir.


#3

SORU:

Kültürel yayılma nedir?


CEVAP:

Bir toplumdaki düşünce ve ürünlerin ticaret, göç ve kitle iletişimi gibi araçlarla diğer toplumlar yayılması kültürel yayılma olarak adlandırılır.  Örneğin barut ve matbaa ilk olarak Çin’de, buhar makinesi İngiltere’de, yangın söndürme köpüğü Rusya’da icat edilmiştir, ancak günümüzde bunların hepsi bütün toplumlar tarafından kullanılmaktadır. Toplumların icat ve keşifleri kültürel yayılmayla bütün toplumlara yayılır. 


#4

SORU:

Toplumsal değişmeye neden olan sosyal nedenler nelerdir?


CEVAP:

Toplumsal değişmeye neden olan sosyal nedenler savaşlar, ideolojik nedenler, planlı politik değişmeler, ekonomik veya politik krizler veya toplumsal gruplar arasındaki çatışmalar şeklinde sıralanabilir. Örneğin Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin dağılması ve Berlin Duvarı’nın yıkılması ya da Avrupa Birliği’nin kurulması büyük ölçekli toplumsal değişmelere neden olmuştur.


#5

SORU:

Toplumsal değişmenin özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Toplumsal değişmenin bazı genel özellikleri vardır. Bu özellikler bütün toplumsal değişimler için geçerlidir. Bu özellikler şu şekildedir:

-Toplumsal değişme evrensel bir olgudur ve kaçınılmazdır.

-Toplumsal değişme süreklidir.

-Toplumsal değişme çoğunlukla plansızdır.

-Toplumsal değişmenin sonuçları önceden tahmin edilemez.

-Toplumsal değişme genellikle muhalefet ve çatışma yaratır.

-Toplumsal değişme zincirleme tepkimeler yaratabilir.


#6

SORU:

Evrimci yaklaşıma göre toplumsal değişme nasıl bir süreçtir?


CEVAP:

Evrimci yaklaşıma göre toplumsal değişme evrensel, doğal, sürekli, doğrusal, aşamalı bir süreçtir.


#7

SORU:

Emile Durkheim’a göre toplumsal değişme kaç aşamaya sahiptir?


CEVAP:

Emile Durkheim’a göre toplumsal değişmenin iki aşaması vardır, bunlar mekanik dayanışmaya dayalı toplumlar ve organik dayanışmaya dayalı toplumlardır.


#8

SORU:

Ferdinand Tönnies'in toplumsal değişme ile ilgili savunduğu düşünce nedir?


CEVAP:

Ferdinand Tönnies toplumların birincil ilişkiler etrafında örgütlenen kırsal tarım toplumlarından ikincil ilişkiler ve ulus devletler etrafından örgütlenen endüstriyel kent toplumlarına doğru bir evrim geçirdiğini savunur.


#9

SORU:

Talcott Parsons toplumsal değişmeyi nasıl değerlendirir?


CEVAP:

Talcott Parsons toplumsal değişmeyi aktörlerin içselleştirdiği değerlerin değişmesi olarak görür. Değerler ve inançlar, kültürel faktörler nedeniyle sürekli bir rasyonelleşme ve gelenekselleşme döngüsü içine girer ve sosyal sistemi bu şekilde değiştirirler. Rasyonelleşme sürecinde toplumsal kurumlara yönelik akılcı, bireysel ve yenilikçi tutumlar öne çıkar, ancak sosyal sistem bu yenilikçi tutumlara karşı kendini koruma, değerlerini sabit tutma eğilimi gösterir. Rasyonelleşme devam ettikçe rasyonel değerler geleneksel hale gelir, bu gelenekselleşme gerçekleştikten sonra da rasyonelleşme süreci yeni rasyonel değerlerle yeniden başlar.


#10

SORU:

Modernleşme Okulu hangi kuramları kapsar?


CEVAP:

Modernleşme Okulu bir bütün olarak geleneksel toplumların modern toplumlar kadar gelişmediğini, bu azgelişmişliğin genellikle bu toplumların kültürü gibi içsel faktörlerden kaynaklandığını, bu azgelişmişlikten kurulmaları için gelişmiş Batı ülkeleriyle daha çok bağlantı kurmaları gerektiğini ve bu bağlantıların azgelişmiş ülkeler için yararlı olacağını savunan kuramlardan oluşur.


#11

SORU:

Ekonomik büyümenin aşamalarından biri olan olgunluğa erişmede neler meydana gelir?


CEVAP:

Olgunluğa erişme aşamasında ekonomik etkinliklerin içinde modern teknolojinin payı artar, ulusla gelirden yatırıma ayrılan pay da %10-20 düzeyine çıkar. Teknolojideki gelişmeler takip edilip yeni endüstrilerde kullanıldıkça eski endüstrilerin önemi azalır. Tarımda çalışanların oranı nüfusun beşte birine kadar düşer, endüstriyel işçilerin beceri düzeyleri ve ücretleri yükselir. Endüstrileşmenin yarattığı çevresel ve sağlıkla ilgili olumsuz sonuçların farkına varılır ve bu sonuçları hafifletmek için politika değişiklikleriyle önlemler alınır. Okullar, üniversiteler, hastaneler gibi sosyal altyapı öğeleri için büyük ölçekli yatırımlar yapılır.


#12

SORU:

Rostow’un öne sürdüğü ekonomik büyüme ile ilgili beş aşamalı model hangi açılardan eleştirilmiştir?


CEVAP:

Rostow’un modeli çeşitli açılardan eleştirilmiştir. Bu eleştiriler kısaca şu şekildedir:

• Analitik olmaktan çok tarihsel olmakla eleştirilmiştir çünkü modeli yazdığı zaman bütün aşamaların sonuçları bellidir.
• Model gelişmiş bürokratik toplumların tarihsel coğrafyasını yansıtmaktadır, Asya ve Afrika’daki ülkelerde bu modele uygun ekonomik büyüme örnekleri yoktur.
• Modeli Amerikan ve Avrupa tarihine dayandığı için Amerika'nın kitlesel tüketim normunu bütün endüstriyel toplumların ekonomik büyüme sürecinin bir parçası gibi ortaya koymuştur.
• Aşamalar muğlak şekilde oluşturulmuştur, kalkış için ön koşulların oluşması ve kalkış aşamaları arasında belirleyici farklılık neredeyse yoktur.
• Değişimin ana motorunu ortaya koymadığı için sınıflandırıcı ve mekanik bir model olarak kalmıştır.
• Olgunluğa eriştikten sonra ekonomik büyümenin kendiliğinden süreceği fikri eleştirilmiş, her zaman büyüme için çaba gerektiği vurgulanmıştır.
• SSCB ve Zimbabwe gibi toplumlarda ekonomik büyümedeki gerilemeyi açıklama konusunda yetersizdir.


#13

SORU:

Karl Marx toplumların evrim sürecini nasıl değerlendirir?


CEVAP:

Marx için toplumların evrimi doğrusal değil, diyalektik niteliktedir ve insanların entelektüel değişimiyle değil, toplumdaki karşıt güçler arasındaki çatışma sonucunda meydana gelir. Marx’ın tarihsel evrim süreci içinde belirlediği toplum tipleri (ilkel komünal, antik (köleci), feodal ve kapitalist) dünyadaki bütün toplumlar için değil, Batı Avrupa’daki kapitalist toplumlar için geçerlidir. Batı toplumları açısından özel mülkiyetin olmadığı İlkel Komünizmden sonraki toplumların hepsinde üretim aracına sahip olan bir sınıf ve bu sınıfa bağımlı olan bir üretici sınıf vardır. Bu sınıflar Antik (köleci) toplumda köle sahibi olan efendiler ve köleler, Feodal toplumda toprak sahibi olan derebeyleri, yani Aristokratlar ile onların toprağa bağlı köleleri olan serfler, Kapitalist toplumda ise fabrikalara ve diğer üretim araçlarına sahip olan kapitalistler (sermaye sahipleri) ile emek gücünü ücret karşılığı satmak zorunda olan işçi sınıfıdır. Marx bazı Doğu toplumları için geçerli olabilecek bir toplum tipi olarak Asyatik toplumdan bahseder, ancak bu toplum kölelerin, serflerin veya işçilerin üretim araçlarına sahip olan sınıfa bağımı olduğu diğer toplumlara benzemeyen, işçilerin devlete bağımlı olduğu toplumlardır.


#14

SORU:

Bağımlılık Okulu kuramcılarının savunduğu düşünce nedir?


CEVAP:

Bağımlılık Okulu kuramcıları, Modernleşme Okulu’nun iddialarına karşı çıkmış ve azgelişmişliğin ve gelişmişliğin aynı olgudan, kapitalizmden kaynaklandığını savunmuştur.


#15

SORU:

Wallerstein’ın teorisinde Türkiye, dünya ekonomisinde hangi ülkeler grubundadır?


CEVAP:

Wallerstein’ın teorisinde Türkiye çevre ülkelerden biridir.  Çevre ülkeler vasıf ve sermaye gerektirmeyen (emek yoğun) endüstrilerin hakim olduğu azgelişmiş ülkelerdir ve hammaddeleri, doğal zenginlikleri ve insan kaynakları merkez ülkeler tarafından sömürüldüğü için gelişmelerini tamamlayamazlar. 


#16

SORU:

Weber için Batı’nın evrimleşmesindeki en anlamlı dönüşüm nedir?


CEVAP:

Weber için Batı’nın evrimleşmesindeki en anlamlı dönüşüm hukukun pozitif biçimlenmesi ve özerkleşmesidir. Weber hukuk ve ekonomi arasında diyalektik bir ilişki olduğunu ve toplumsal evrimde ikisinin birlikte etkili olduğunu düşünür. Örneğin Roma’da tarım kapitalizminin ortaya çıkışını kavrayabilmek için toprak mülkiyetinin hukuksal statüsünü ve toprakta çalışanların ekonomik ve toplumsal ilişkilerini inceler. Toprağın paylaşım biçimine odaklanır ve Roma Hukuku’nda kolektif mülkiyetin özel mülkiyete dönüşme biçimini inceler. Toprak mülkiyetinin devletten yurttaşlara geçmesi şeklindeki devrimci dönüşümle birlikte büyük toprak mülkiyetinin egemen konumunun başladığını, ama kolektif mülkiyete dayalı cemaat tipinde örgütlenmiş gruplara zarar verdiğini gösterir. Protestanların bir kısmının endüstri devrimi sonrası kapitalist sınıfı oluşturması gibi, Roma toprak aristokrasisi bu şekilde kentli kapitalistlere dönüşmüştür.


#17

SORU:

Nesnelerin İnterneti nedir?


CEVAP:

Nesnelerin İnterneti, nesnelerin veri toplamak ve veri alışverişinde bulunmak üzere birbirleriyle veya daha büyük sistemlerle bağlantılı olduğu iletişim ağına verilen addır.


#18

SORU:

Anthony Giddens modernliği hangi kurumlar aracılığıyla tanımlar?


CEVAP:

Giddens modernliği dört temel kurum aracılığıyla tanımlar. Bu kurumlar kapitalizm, endüstrileşme, gözetim ve askeri güçtür:

• Kapitalizm: Kapitalizm, üretim araçlarının özel mülkiyeti ve mülksüz ücreti emek arasındaki ilişki merkezinde yoğunlaşan bir meta üretimi sistemidir.
• Endüstrileşme: Endüstrileşme insan etkinliğinin, makinelerin, hammadde ve ürün girdi ve çıktılarının eşgüdümü için üretimin belirli kurallara göre toplumsal olarak örgütlenmesidir. Modernite koşullarında insanların doğayla etkileşiminin ana eksenini endüstrileşme oluşturur. Bu anlamda endüstrileşme insanların kendilerini (modernite öncesi toplumlarda olduğu gibi) doğanın bir parçası olarak görmedikleri, doğayı kontrol altına aldıkları, değiştirdikleri, artık doğal değil, insanlar tarafından yaratılmış bir çevrede yaşadıkları bir eksen oluşturmuştur.
• Gözetim: Gözetim ulus devletin temelidir, çünkü hem şiddet araçları üzerinde tekel kurulmasını, hem sapkın davranışın hem de endüstriyel kuruluşlardaki davranışların kontrol altında tutulmasını sağlar. Modern toplumların gözetim kapasitesi geleneksel toplumların çok ötesindedir ve bu toplumların modernite öncesindeki hiçbir devletin erişemediği bir yönetimsel eşgüdüm düzeyine ulaşmasını sağlayan da budur. Bu nedenle gözetim aygıtları, modernliğin yükselişiyle birlikte bir diğer kurumsal boyutu oluşturur.
• Askeri güç: Modernitenin dördüncü boyutu ise savaşın endüstrileşmesi bağlamında şiddet araçlarının kontrolü, yani askeri güçtür. Geleneksel toplumlardan farklı olarak modern toplumlar sürekli asker desteği sağlamaya muktedir olan ve kendi topraklarında şiddet araçları üzerinde tekelci bir kontrole sahip olan toplumlardır.


#19

SORU:

Fredric Jameson’a göre postmodern toplumun temel özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Jameson’a göre postmodern toplumun temel özellikleri şu şekildedir:

• Postmodern topluma özelliğini veren yüzeyselliktir. Postmodern toplumun kültürel ürünleri altta yatan anlamların derinliğine inmeyen, yüzeysel imgelerdir. Bu ürünlerin bir kısmı, kopyaların kopyaları olan, orijinalle gerçeğinin birbirinden ayırt edilemediği, derinliği olmayan similakrumlardır. Similakrum tanımı gereği yüzeysel, derinliği olmayan bir taklittir.
• Postmodernizm duygunun ve heyecanın azalmasıdır. Yabancılaşma, anomi gibi derin duygular geçmişte kalan modern dünyanın parçasıdırlar. Bunların yerini postmodernizmde kendine özgü bir yoğunluk veya coşku alır.
• Postmodernizmde tarihsellik yitirilmiştir, geçmiş bilinemez, geçmiş artık geçmişin bütün tarzlarından çeşitli parçalar alarak oluşturulan bir pastişten ibarettir.
• Postmodern toplumla ilişkili olan televizyon ve bilgisayar gibi yeni teknolojiler vardır ve bu teknolojiler, modernitenin montaj bandı gibi teknolojilerin yol açtığından çok daha farklı kültürel ürünlere yol açar.


#20

SORU:

Anthony Giddens'ın küreselleşme ile ilgili görüşü nedir?


CEVAP:

Giddens’a göre küreselleşmenin dört ana boyutu vardır. Bunlar kapitalist dünya ekonomisi, ulus-devlet sistemi, uluslararası işbölümü ve askeri dünya düzenidir. Bu kurumlar Giddens’a göre modernitenin dört ana kurumu olan kapitalizm, endüstrileşme, gözetim ve askeri gücün dünya ölçeğine yayılmasıdır. Dolayısıyla Giddens küreselleşmeyi modernitenin kendisinin tüm dünyaya yayılması olarak görür. Diğer bir deyişle küreselleşme, modernitenin devamıdır.