SÖZLÜ VE SÖZSÜZ İLETİŞİM Dersi Sözlü İletişim ve Dil soru cevapları:

Toplam 20 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Dilin değişmez ve tek bir tanımının yapılamamasının nedeni kısaca nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Geçmişten günümüze farklı alanlarda çalışan uzmanlarca dilin birçok tanımının yapılmış olması başlıca nedenidir. Ayrıca dil üzerine gerçekleştirilen çalışmaların alanı çok çeşitlidir. Bir konunun yayıldığı ve kapsadığı alanın genişliği o konunun karmaşıklığını da beraberinde getirmektedir.


#2

SORU:

Eski çağlardan günümüze gelindiğinde, doğrudan dili ele alan özel bilim dalına ne ad verilmektedir? 


CEVAP:

Çok eski çağlardan bugüne, dilin doğuşu ve özellikleri konusunda çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Başlangıçta filozoflar, dili alt başlıklara ayırmadan, genel olarak inceleyip görüşlerini ortaya koymuşlardır. Sonraları, sosyoloji, psikoloji, nöroloji gibi farklı bilim dallarından uzmanlar, dilin psikolojik, toplumsal, beyinle ilgili işlevleri üzerine yoğunlaşmışlardır. Böylece dil, alt başlıklara ayrılarak, özel bakış açılarıyla incelenmeye başlanmıştır. Son dönemde ise, dilbilim adında doğrudan dili ele alan özel bir bilim dalı ortaya çıkmıştır.


#3

SORU:

Doğan Aksan'a göre dile ilişkin ilk çalışmalar nerede yapılmıştır?


CEVAP:

Doğan Aksan’ın belirttiğine göre, dil çalışmalarının ilk defa Eski Hint’te ve Eski Yunan’da yapıldığı görülmektedir. M.Ö. V. yüzyılda Hint dil bilgini Panini, Sanskritçeyle ilgili 4000 kadar kuralı sıralayan ve söz varlığına ilişkin bilgi veren bir dilbilgisi kitabı bırakmıştır


#4

SORU:

Dilin kökenine ilişkin "Dil insan aklının bir ürünüdür." görüşü hangi akıma aittir?


CEVAP:

Dilin kökenine ilişkin görüşlerde, dilin aklın bir ürünü olduğunu savunanlar rasyonalistlerdir.


#5

SORU:

1900'lü yıllarda dile ilişkin çalışmaların yön değiştirmesi ve artmasının nedenleri nelerdir?


CEVAP:

1900’lü yıllara gelindiğinde, dile ve dilin özelliklerine farklı açılardan bakılmaya başlanmıştır. ‘Dil nasıl doğdu?’ sorusuna verilen yanıtların çelişkilerle dolu ve yoruma açık olması, çalışmaların yönünü değiştirmiştir. Ayrıca birçok disiplinden
araştırmacı, dile farklı açılardan yaklaşırken, yeni tekniklerden olduğu kadar yeni düşünce biçimlerinden de yararlanmaktadır. Beyin görüntüleme tekniklerinde, sinirbilimde ve genetikte gerçekleşen gelişmelerin de dil çalışmalarını etkilediği görülmektedir.


#6

SORU:

Dilbilim nasıl tanımlanmaktadır?


CEVAP:

Dilbilim, genel olarak dil olayını ele alan, özel olarak da dilin çeşitli gerçekleşmeleri sayılan doğal dillerin hem belli bir evredeki işleyiş düzenlerini hem de çeşitli evreler arasındaki değişimlerini inceleyen bir insan bilimidir.


#7

SORU:

20. yüzyılın başlarında çağcıl dilbilim hangi araştırmacının çalışmaları ile başlamıştır?


CEVAP:

Çağcıl dilbilimin, 20. yüzyılın ilk yarısında İsviçreli dilbilimci Ferdinand de
Saussure’ün (1857-1913) çalışmalarıyla başladığı kabul edilir. Cenevre
Üniversitesi’nde 1906-1911 yılları arasında Saussure’ün verdiği genel dilbilim
dersleri, ölümünden sonra öğrencilerinin ders notlarından derlenerek, Genel
Dilbilim Dersleri (cours de linguistique générale) adıyla yayımlanmıştır.


#8

SORU:

Çağcıl dilbilimin kurucusu olarak kabul edilen Ferdinand de Saussure'ün dilbilime ilişkin temel görüşünü kısaca açıklayınız.


CEVAP:

Saussure’e göre dil, bir dizgedir. Saussure özellikle, dil (langue), ve söz (parole) ayrımına dikkat çeker. Karmaşık bir olgu olarak gördüğü dil yetisi (Fr. langage) içinde toplumsal nitelikli dil (Fr. langue) ile bireysel nitelikli söz'ü (Fr. parole) ayırmaktadır. Saussure’e göre “Dil, varlığını yalnızca toplum üyeleri arasındaki bir tür sözleşmeye borçludur. Öte yandan işleyişini bilebilmek için bireyin dili öğrenmesi gerekir” (Saussure, 1975:35). Söz'den ayrı olan dil'in ondan bağımsız bir biçimde incelenebileceğini belirten Saussure, kuramsal olarak bu kavramların tüm niteliklerini
açıklamaktadır. Dil ve söz ayrımı, çağcıl dilbilimin temelidir.


#9

SORU:

Seslerden (fonemlerden) sonraki en büyük birlikleri (ekleri) inceleyen bilime ne ad verilmektedir?


CEVAP:

Seslerden (fonemlerden) sonraki en büyük birlikler, eklerdir (morfemlerdir). Kök, yapım eki ve çekim eki olarak ekleri (morfemleri) Yapı Bilimi / Morphology araştırır.


#10

SORU:

Kökenbilim/Etimoloji'nin incelediği konu hangisidir?


CEVAP:

Kökenbilim / Etimoloji; sözcüklerin kaynağını, ne zaman ortaya çıktığını, nereden geldiğini, hangiaşamalardan geçtiğini bulmaya çalışır.


#11

SORU:

Dil edinim süreçleri, dili kullanma ve anlama, dil bozukluklarında rol oynayan
konuları araştıran alan hangisidir?


CEVAP:

Dil Psikolojisi; dil edinim süreçleri, dili kullanma ve anlama, dil bozukluklarında rol oynayan konuları araştırır.


#12

SORU:

Dili edinç ve edim kavramlarıyla ele alan dilbilimci kimdir?


CEVAP:

Dili edinç ve edim kavramları ile iki bölümde inceleyen dilbilimci Noam Chomsky'dir. Edinç (İng.competence); konuşanın ve dinleyenin sonsuz sayıda cümle üretip anlamasını sağlayan kurallar dizgesidir. Edim (Ing. performance) ise, edinç denilen dilsel yeteneğin somut nitelikli konuşma eyleminde gerçekleştirilmesidir.


#13

SORU:

Dünyanın dört bir yanında, dille ilgili sayısız araştırma sürdürülmesine karşın, dünya dillerinin sayısı hakkında kesin bir bilgi olmamasının nedenleri nelerdir?


CEVAP:

Dünyanın dört bir yanında, dille ilgili sayısız araştırma sürdürülmesine karşın, dünya dillerinin sayısı hakkında kesin bir bilgi yoktur. Bunda;
a. dünyanın bazı bölgelerinde sistemli dil sayımının ve araştırmasının yürütülememesi,
b. bölgelerdeki insan dağılımının ayrıntılarının belirlenememesi,
c. dillerle lehçeler arasındaki dilbilimsel uzaklığın ölçütlerinin netleşmemesi etkilidir.


#14

SORU:

Dillerin farklılıkları değerlendirilirken kullanılan ölçütlerden biri olan karşılıklı anlaşılabilirliğin teori ve pratikte tutarsız olabilmesini kısaca açıklayınız.


CEVAP:

Dillerin farklılığı değerlendirilirken kullanılan ölçütlerden biri, karşılıklı
anlaşılabilirliktir. Örneğin, A konuşucusu, B dilinin konuşucusunu rahatlıkla anlayabiliyorsa, A ve B dilinin aynı dil olduğu düşünülebilir. Ancak bu ölçüt, teoride tutarlı gibi görünse de pratikte her zaman için doğru sonuçlar vermemektedir. Örneğin, A konuşucusu, B konuşucusunu anlayabilirken B konuşucusunun A konuşucusunu anlayamaması olasılığı da vardır. Yanı sıra B konuşucusu A
konuşucusunu anlamamakta ısrarcı olabilir. Örneğin Bulgarlar, Makedonca’yı Bulgarca’nın bir diyalekti olarak ele almaktadırlar; ancak Makedonlar, Makedonca’nn farklı bir dil olduğunda ısrarcıdırlar.


#15

SORU:

"Dil aileleri" nasıl meydana gelmiştir?


CEVAP:

Binlerce dünya dilinin ortak atalarının izini sürerek, ardıllarıyla aralarında bağlantılarla örülmüş bir sınıflandırma tablosu oluşturmanın sonucunda dil aileleri meydana gelmiştir.


#16

SORU:

Yapı bakımından ele alındığında Türkçe nasıl bir dildir?


CEVAP:

Türkçe yapı bakımından bitişimli/bağlantılı bir dildir. Sözcük kökleri bir ya da birden çok hecelidir ve kök genellikle sözcük başındadır. Kökler değişime uğramaz. Sözcük türetme ve çekim, eklerle yapılır. İç ek yoktur. Hint-Avrupa dillerinde olduğu gibi sözcüklerde cinsiyet (dişil-eril) farkı yoktur. Türkçe de bu yapı grubunda, sondan eklemeli bir dildir. Ural-Altay dilleri bu gruptandır.


#17

SORU:

Sözcükleri çekime girerken sözcüğün kökünün de değiştiği diller hangi yapıdadır?


CEVAP:

Bükünlü ya da bireşimli dillerde sözcükler çekime girerken sözcüğün kökü de değişir. Örneğin bu grupta yer alan dillerden Arapça’da “ktb” kökünden, kitab, mekteb, kâtib... sözcükleri türetilmektedir.


#18

SORU:

Dillerin günümüzde eskiye oranla daha hızlı bir değişim geçirmesinin nedeni nedir?


CEVAP:

Yüzyıllar boyunca çeşitli değişimlerle günümüze gelen dil sistemi bugün, eskiye oranla daha hızlı bir değişim geçirmektedir. Teknolojik gelişmeler, uluslararası iletişimin artması, nüfus hareketliliği birçok toplumsal olguyu etkilediği gibi dilleri de etkilemektedir.


#19

SORU:

Vygotsky ile Piaget'nin dile bakışları karşılaştırıldığında düşünce ve dil ilişkisi nasıldır?


CEVAP:

Vygotsky, düşünce ve dil teorisini kurarken çocukların gelişimini incelemiş ve öne sürdüğü görüşler, aynı konuda çalışmaları olan Piaget’nin görüşleriyle karşılaştırılmıştır. Vygotsky, Piaget’nin aksine, önce
dıştan iletişimin kurulduğunu; ardından içinden konuşmanın geliştirildiğini savunur. Düşüncenin ve konuşmanın gelişmesi bireyselden toplumsala doğru değil, toplumsaldan bireysele doğru olur.


#20

SORU:

Vygotsky'nin dile ilişkin görüşlerinde toplumun ve kültürün rolü nedir?


CEVAP:

Sözlü iletişim aracı olarak dil, toplumsal açıdan ele alındığında dilin kültürle olan ilişkisi önem kazanır. Vygotsky de düşüncenin dil tarafından geliştiğini söylerken, çocuğun toplumsal kültürel deneyiminin bu aşamadaki belirleyiciliğine dikkat çeker. Dolayısıyla dil, insanın toplumsallaşmasıyla oluşturduğu kültürün önemli parçalarından biridir. Toplumun ortak özelliklerini öğrenmeye yardımcı olan dil, konuşulduğu toplum hakkında bilgi de verir; çünkü toplumun ürettikleri diline yansır.