SUÇ SOSYOLOJİSİ Dersi Suç Korkusu soru cevapları:

Toplam 20 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

1960’lı yıllarda, Amerika Birleşik Devletleri’nde suça yönelik kaygıları ulusal bir soruna dönüştüren sebepler nelerdir?


CEVAP:

1963’te Başkan John Keneddy suikasti, 1960’ların ortalarında gettolarda siyahların temel haklarını almak üzere başlattıkları eşitlik mücadeleleri ve yükselen ayaklanmalar, ırksal problemler, sosyal düzensizlikler ve kargaşa ortamı gibi olumsuzluklar suça yönelik kaygıları adeta bir soruna dönüştürmüştür.


#2

SORU:

Doğal korku ve öğrenilen korku nedir?


CEVAP:
  • Doğal korku; insanların doğumla birlikte sahip olduğu insan doğasının bir parçası olan korku türüdür. (Ani ve yüksek ses karşısında beliren korku duygusu gibi)
  • Öğrenilen korku; bireyin yaşının ilerlemesiyle doğal sürecinde kazandığı ve bireyi korku ve paniğe sevk eden uyarıcılar neticesinde kazandığı korkulardır.

#3

SORU:

Ferraro’nun suç korkusuna dair tanımı nedir ve bu tanım ne anlama gelmektedir?


CEVAP:

“Bireyin suç veya suçla ilişkilendirdiği sembollere karşı geliştirdiği duygusal endişe ya da korku tepkisidir.” Bu tanımdan, suç korkusunu tetikleyen unsurlardan birinin suç olduğu ancak suç korkusu, suçun kendisine karşı geliştirilebildiği gibi suçla ilişkilendirilen sembollere karşı da geliştirilebildiği anlaşılmaktadır.


#4

SORU:

Suç korkusu ile risk algısı birbirinden hangi yönleri ile ayrılır?


CEVAP:

Suç korkusu ile risk algısı birbiri ile ilişkili olsa da birbirinden farklıdır. Suça maruz kalma yönündeki bir risk algısı suç korkusu ile sonuçlanmayabilir. Suç korkusu kavramını çevreleyen tartışma ve karışıklıkların çoğu, duygu (Biz ne hissediyoruz?) ve bilişi (Biz ne düşünüyoruz?) birbirinden ayırt etmekten kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, korkuyu bir duygu olarak tanımlamak önemlidir, çünkü duygusal ve bilişsel tepkiler suç ile ilgili olmalarına rağmen kavramsal olarak farklıdır. Yani suça yönelik risk algısı, bilişsel düzeye gönderme yaparken; suç korkusu, duygusal düzeye gönderme yapmaktadır. Özetle suç korkusu bir algı değildir, suç korkusu bir duygudur.


#5

SORU:

Savunmasızlık yaklaşımına göre suç korkusunun ana nedenleri nelerdir?


CEVAP:

Bireyin suça karşı ko­yamayacak, direnç gösteremeyecek, kendini koruyamayacak kadar savunmasız hissetmesi ve saldırıdan kaynaklanan kayıpları kısa sürede karşılayacak güce sahip olamamasıdır. Dolayısıyla; kendini savunmasız hisseden bireyin, olası pek çok suç karşısında korkuya kapılması kaçınılmaz olabilmektedir.


#6

SORU:

Fiziksel savunmasızlığın gönderme yaptığı karakteristiklerden öne çıkan başlıca iki unsur nedir? Örneklerle kısaca açıklayınız.


CEVAP:

Yaş ve cinsiyet. Kadın olmak ve yaşlı olmak suç korkusunu artırabilmektedir. Çünkü kadın olmak, yaşlı olmak fiziksel bir saldırı karşısında kendini koruma kabiliyetini etkileyebilmektedir. Fiziksel bir saldırı karşısında, kadınların zarar görme (yaralanma, ölüm) ihtimali, erkeklere oranla daha yüksek olabilmektedir. Yaşlıların fiziksel olarak daha hassas olmaları, ciddi bir yaralanma sonrasında iyileşmelerinin daha uzun sürmesi, suç ve suçla ilişkili sembollerden daha fazla korkmalarına yol açabilmektedir.


#7

SORU:

Savunmasızlık yaklaşımında, yaşlıların suç korkusunu yoğun yaşamalarında etkili olabilecek üç faktör yazınız.


CEVAP:
  • Yaşlıların yalnız yaşama olasılığının yüksekliği,
  • Yaşlıların saldırı karşısında, saldırıyı bertaraf edebilecek, saldırıdan doğacak kayıpları karşılayabilecek veya saldırıdan kaçabilecek sağlık durumuna sahip olamama olasılığının yüksekliği,
  • Yaşlıların diğer yaş gruplarına göre düşük gelirli olma olasılığının yüksekliği.

#8

SORU:

Mağdur ve Avrupa Konseyi Mağduru kavramları ne anlama gelmektedir?


CEVAP:

Mağdur kelimesi Arapça haksızlık, merhametsizlik, zulüm anlamlarında kullanılan gadır sözcüğünden türemiştir. Herhangi bir konuda haksızlığa uğramış, zarara uğratılmış ya da bir takım kazanımlardan mahrum edilmiş kişi anlamına gelmektedir. Avrupa Konseyi mağduru; bir suç nedeniyle fiziksel, zihinsel, duygusal veya ekonomik olarak doğrudan zarar gören gerçek kişi ve bir suç nedeni ile öldürülen bir kişinin aile üyeleri ve bu şahsın ölümünden zarar görenler şeklinde tanımlamıştır.


#9

SORU:

Düzensizlik (Disorder/Incivilities) yaklaşımını kısaca özetleyiniz.


CEVAP:

Düzensizlik yaklaşımı, çevrenin yapısı ile suç korkusu arasında ilişkiye odaklanmaktadır. Yaklaşım, çevrede görülen düzensizliklerin veya bozuklukların bireyi olumsuz yönde etkileyebileceğini ve bireyde korkuya yol açabileceğini ileri sürmektedir. Yaklaşım çevrede gözlemlenen düzensizlikleri hesaba katarak suç korkusunu ele almaktadır. Düzensizlik yaklaşımı, çevredeki düzensizlikleri, sosyal ve fiziki çevre düzensizlikleri olmak üzere ikiye ayırmaktadır.


#10

SORU:

Sosyal ve fiziki çevre düzensizliklerinin göstergesi olan faktörleri yazınız.


CEVAP:
  • Sosyal düzensizliğin göstergeleri; yerleşimcilerin düşük düzeyde bir ekonomik güce sahip olmaları, aynı yerleşim yerinde çok farklı etnik grup­ların varlığı, yüksek düzeyde yerleşimci hareketliliği, ailelerin fonksiyonunu kaybet­mesi ve kentleşme
  • Fiziki çevre düzensizliğinin göstergeleri; metruk binalar veya arabalar, etrafa dağılmış çöpler, duvar yazıları, boş arsalar, pis sokak araları, başıboş köpekler ve yetersiz aydınlatma

#11

SORU:

1982 yılında James Wilson ve George Kelling’in yazdıkları “Kırık Camlar” (Broken Windows) makalesine dayanan kırık camlar teorisi neyi anlatmaktadır? Bir örnekle özetleyiniz.


CEVAP:

Kırık camlar teorisinde, fiziki düzensizlikler ile sosyal düzensizliklerin iç içe geçtiği ve düzensizliklerin suç ve suçluluğu artıracağı vurgulanmaktadır. Kırık camlar teorisine göre küçük düzensizlikler daha büyük düzensizliklere ve nihayet ciddi suçlara davetiye çıkaracaktır. Örneğin; Kentin bir semtinde bulunan bir iş yerinin kırık penceresi, oradan geçen kişiler üzerinde bu iş yerinin başında kimse olmadığını ya da burasıyla kimsenin ilgilenmediği izlenimi yaratacak; buralarda oynayan çocuklar sağa sola taş atarken birkaç pencereyi daha kıracak ve bir süre sonra yoldan geçenler bu kez sokakla da hiç kimsenin ilgilenmediğini düşünmeye başlayacaktır.


#12

SORU:

Sosyal kaygı yaklaşımını kısaca tanımlayınız.


CEVAP:

Belli bir çevrede, muhitte, yörede, mahallede ya da bölgede yaşayan topluluğun kaygılarını esas almaktadır. Sosyal kaygı yaklaşımı, topluluktaki atomizasyon ve uyumsuzlukla ortaya çıkan kaygının suç korkusuna yol açtığını ileri sürer.


#13

SORU:

Etnik ve kültürel olarak heterojen bir yapı içerisinde bulunan bireylerin güvensizlik ve suç korkusu geliştirme sebepleri neler olabilir?


CEVAP:

Bireylerin birbirini anlamalarını ve birbirinin davranışlarını yorumlamalarını zorlaştırır. Kendisinden farklı giyinen, davranan, konuşan bireyleri anlamakta zorlanan birey, sosyal etkileşime girmekten çekinebilir ve yaşadığı çevreye yabancılaşabilir. Bu korku ve güvensizliğin ortaya çıkmasında, karşı kültür veya etnik orijin hakkındaki yanlış anlamalar ve peşin hükümler, önemli ölçüde rol oynayabilmektedir.


#14

SORU:

Ulrich Beck risk toplumuna ve suç korkusuna dair görüşleri nelerdir?


CEVAP:

Beck, modernleşmenin ürettiği, bir başka deyişle modernleşmenin yan ürünü olan tehlike ve risklerin, toplumu endişeye sevk ettiğini ileri sürmektedir. Ona göre, risk toplumunun karakteristik özelliklerinden biri, risk toplumunda yaşayan bireylerin endişe ortaklığı içerisinde olmasıdır. Bireyin risk toplumunda korku ve güvensizlik duygusuyla baş başa kaldığı ve bunlarla başa çıkmanın kültürel bir yeteneğe dönüştüğü kanaatindedir.


#15

SORU:

Gerçek dünya tezi neyi ileri sürmektedir?


CEVAP:

Bu tez medyada sunulan sansasyonel raporlardan çok bireyin yaşadığı gerçek çevrenin karakteristiklerinin ve güncel suç oranlarının suç korkusu üzerinde etkili olduğunu ileri sürmektedir.


#16

SORU:

Gerbner ve arkadaşları “acımasız dünya sendromu” (mean world syndrome) kavramı ile ne anlatmak istemişlerdir? 


CEVAP:

Şiddetle yoğrulmuş televizyon dünyasına aşırı biçimde maruz kalanların, dünyayı güvenli olmayan, tehlikeli ve acımasız bir yer olarak algıladıklarını belirtmişlerdir. Yani onlara göre birey fazla televizyon izlenen bir evde yaşıyorsa aynı dünyada yaşayan ama daha az televizyon izleyen yan komşusundan daha kötü bir dünyada yaşıyor demektir.


#17

SORU:

Gerbner’e göre fazla televizyon izlemenin insanlar üzerinde başka ne gibi etkileri vardır?


CEVAP:
  • İnsanları, televizyonda gösterilen şiddetin normal olduğuna, herkesin bunu yaptığına ve sorunları çözmenin iyi bir yolu olduğuna inandırmaktadır.
  • İzleyicileri kurbanlara ve acı çekmeye karşı duyarsızlaştırmaktadır.
  • İzleyicilerin şiddetin sonuçlarını anlama, empati kurma, karşı çıkma ve protesto etme yeteneklerini kaybetmelerine neden olmaktadır.
  • İnsanların güvensizlik ve savunmasızlık duygularını güçlendirmektedir.

#18

SORU:

Çift doz etkisini bir örnekle açıklayınız.


CEVAP:

Televizyon izleyen kadınlar, şiddet kurbanlarının çoğunluğunun kadın olduğunu gördüklerinde bir tür “çift doz etkisi” altında kalırlar. Televizyonun ürettiği algılar, hayattaki gerçeklerle örtüştüğünde, televizyonun etkisi iki katına çıkabilmektedir. Bu, çift doz etkisidir.


#19

SORU:

Jackson ve Stafford suç korkusunun sonuçlarını kaç aşamada ele almıştır ve bu aşamalarda nelere odaklanmışlardır? 


CEVAP:

Jackson ve Stafford suç korkusunun sonuçlarını üç aşamalı biçimde ele almışlardır. İlk aşamada, suç korkusunun doğrudan etkilerine; ikinci aşamada, bireyin fiziksel aktivitelerine getirdiği kısıtlamalara; üçüncü aşamada ise bireyin sosyal bağlarını ve güven duygusunu nasıl zayıflattığına odaklanmışlardır.


#20

SORU:

Ömeroğlu’na göre suç korkusunun ne gibi olumlu etkileri vardır?


CEVAP:
  • Kaçınma ve korunma duygusu oluşturması nedeniyle bu korkuyu taşıyan kişilerin suçla karşılaşma olasılığını azaltmasıdır.
  • Evinden fazla çıkmayan, geceleri ortak yaşam alanlarına karışmayan, devamlı dikkatli ve titiz biçimde hareket eden kişilerin suça maruz kalma olasılığı doğal olarak azalmaktadır.
  • Suç korkusu, toplumun suç, özgürlük ve güvenlik kavramlarına bakış açısını belirlemek açısından fayda sağlayabilmektedir.
    • Suç korkusu, küçük ve dar alanlarda sosyal dayanışmayı güçlendirebilmektedir.