TEMEL GERONTOLOJİ Dersi Türkiye’de ve Dünya’da Yaşlılığın Demografik ve Toplumsal Değişimi ve Yaygınlığı soru cevapları:
Toplam 23 Soru & Cevap#1
SORU:
Demografi nedir?
CEVAP:
Demografi, insan nüfusu ile ilgili gelişmeleri istatistik yardımı ile inceleyen bilim dalı olarak taımlanabilir. Bu tanım formal demografi olarak adlandırılmaktadır. Bununla bir ülkede veya bölgede nüfusun yapısını, durumunu, dinamik özelliklerini inceleyebiliriz. Kelime olarak Yunanca’da demos “halk” ve graphein “yazmak” anlamına gelmektedir. Bu iki kelimenin birleşmesinden demografi kelimesi türetilmiştir. Demografi: Birleşmiş Milletler’in hazırladığı sözlükte; “amacı insan nüfusunu incelemek olan ve bu nüfusun boyutlarını, yapısını ve çeşitli niteliklerini sayısal açıdan irdeleyen bir bilimdir” diye tanımlanmaktadır.
#2
SORU:
Demografi bilimi neleri çalışır?
CEVAP:
Demografi bilimi kapsamında “nüfus”, sınırları belli bir coğrafya üzerinde, belli bir anda bulunan kişileri kapsar ki; bu yer bir ülke, şehir, kasaba veya köy olabilir. Ancak nüfusu tartışılan yerin sınırlarının net bir şekilde belirlenmesi gerekir. Demografi, nüfus özelliklerini ve değişimini incelemek üzere bazı parametreleri kullanır. Bu parametreler demografiye has bazı yöntemlerle değerlendirilir. Bunlar arasında nüfus sayımları, nüfus kayıtları, demografik araştırmalar sayılabilir. Demografların incelediği nüfusa dair olgular dört tanedir; Bunlar, doğumlar, ölümler, evlenme-boşanmalar ve göçlerdir. Demografi içinde nüfus hareketlerini belirleyen iki tür akış vardır; artışlar ve azalışlar. Artışlar doğumlarla olduğu gibi içe göçleri de kapsar. Azalışlar ise ölümler ve dışa göçleri içerir. Bir şehirde veya bölgede doğurganlık yüksek olduğu halde nüfus artmıyorsa dışa göç veriyor demektir.
#3
SORU:
Tarihteki ilk nüfus sayımı nasıl yapılmıştır ve amacı nedir?
CEVAP:
Demografik yapıyı incelemek için ilk yöntem nüfus sayımlarıdır. Tarihte ilk yapılan nüfus sayımlarının temel amacının askeri gücü belirlemek ve vergi toplamayı kolaylaştırmak olduğu anlaşılmıştır. Bunun için sayımlarda erkekler dikkate alınır, kadınlar ve çocuklar göz ardı edilirdi. Düzenli sayımlar tarihte 14. yüzyılda İskandinav ülkelerinin uygulamaları ile başlamıştır.
#4
SORU:
De facto ve De jure nüfus sayım yöntemlerini kısaca açıklayınız.
CEVAP:
De facto sayım yöntemi kişinin sayım günü bulunduğu yerin nüfusuna sayılması, De jure yöntemi ise kişi nerede bulunursa bulunsun ikamet adresinin nüfusuna sayıması demektir.
#5
SORU:
Bir ülkede demografik yapının değişimi nasıl izlenir?
CEVAP:
Bir ülkede demografik yapının değişimini izlemek için nüfusun aktif ve bağımlılık yapısını görmek gerekir. 0-14 yaş grubu ile 65 yaşüzeri nüfus bağımlı, 15-64 yaş grubu aktif nüfusu temsil eder. 2014 yılı nüfus dağılımına göre Türkiye’de 0-14 yaş grubu çocukların oranı %24,28, 65 yaş üzeri yaşlı nüfus %7,96, 15-64 yaş grubu ise %67,76’dir. Yıllar içerisinde bu oranların değişmesi toplumsal yapı değişikliğinin göstergesi olarak kabul edilir.
#6
SORU:
Nüfus momentumu nedir?
CEVAP:
Nüfus momentumu, geçmişte yüksek doğurganlık seviyesinin etkisi ile genç yaşlardaki nüfusun toplam nüfus içindeki payının artması ile ilgilidir. Artan genç nüfus doğurganlık çağına girdiğinde doğumlar ölümlerden sayıca fazla olmaya uzunca süre devam eder. Bu duruma nüfus momentumu denir.
#7
SORU:
Demografik dönüşüm kuramını açıklayınız.
CEVAP:
Dünyada ülkelerinin demografik dönüşümleri soysal ve ekonomik yapılarına göre faklılıklar gösterebilir. Geçmişten günümüze toplumlardaki damografik yapının değişimi “Demografik Dönüşüm Kuramı” ile açıklanmaktadır. Bu kurama göre, bütün toplumlar kaçınılmaz olarak doğum ve ölüm hızlarının yüksek olduğu bir aşamadan, her ikisinin de düşük olduğu bir aşamaya dönüşüm yapacaklardır. Kurama göre, günümüzde her evreye uyan demografik yapılara sahip ülkeler vardır. Demografik Dönüşüm Kuramı uzun yıllara dayalı olarak özellikle Batı Avrupa ülkelerinin doğum ve ölüm hızlarındaki değişimlerin incelenmesiyle geliştirilmiştir. 1950 yılların başında Frank W. Notestein’in çalışamları ile sistematik hale getirilmiştir.
#8
SORU:
Toplumların demografik yapısının ve toplumsal değişimini yansıtan ölçütler nelerdir?
CEVAP:
Toplumların demografik yapısının ve toplumsal değişimini yansıtan ölçütler olarak:
- 0 yaşta ve 60 yaş üstünde beklenen yaşam süresinin uzaması,
- Medyan yaşın yükselmesi, • Toplam doğurganlık hızının düşmesi,
- 65 yaş üstü nüfusun artması ve yaşlıların sayısının kendi içinde değişim göstermesi,
- Yaşlı bağımlı oranının yükselmesi,
gösterilmektedir.
#9
SORU:
Demografik yapıda yaşlılığın ülkelerde yaygınlaşması sosyal politikaları nasıl etkilemektedir?
CEVAP:
Demografik yapıda yaşlılığın ülkelerde yaygınlaşması sosyal politikalar bakımından yeni uygulamaları da beraberinde getirecektir. Son yüz yılda ortalama yaşam süresi 40 yıldan 80 yıla ulaştı. Yaşama ile ilgili olarak sınırın nerede durduğu konusunda görüşler gözden geçirildi. 1990’lı yıllarda insanın 120 yıl yaşayacağı düşünülmekteydi. Yeni bulgular ortalama yaşamın bunun üzerine çıkacağını göstermektedir. Erken ölümlülük, bir bakıma yaşama potansiyelini kullanmadan ölüp gidildiğini gösterse de yaşlı sayısının artması toplumların problemi haline dönüşmektedir. Bakıma muhtaç kronik hastaların çoğalması, bakım problemleri ve toplumun kocaman bir bakımevine dönüşme riskini de barındırdığı düşünülebilir. Ayrıca ortlama ömrün uzaması tıbbi bakım hizmetlerinde maliyet artışına yol açacaktır. Yaşlılığın bir bakıma yaygınlaşması kurumsal ve bireysel düzeyde yaşlılara yönelik bakım yükünü (care burden) artırmaktadır.
#10
SORU:
Toplumların yaşlanması nasıl sonuçlara yol açar?
CEVAP:
Toplumların yaşlanması sosyal ve ekonomik sonuçlara yol açar. Günümüzde çoğu gelişmiş ve bazı gelişmekte olan ülkelerde yaşlı bağımlılığı yüksek düzeydedir. Zaman içinde toplumda yaşlı insan için kurulan destek sistemleri üzerinde mali baskılar artacaktır. Çok sayıda gelişmekte olan ülkede yaşlılar arasında yoksulluk yaygındır. Bazı ülkelerde sosyal güvenlik sisteminin kapsayıcılığının sınırlı olduğu durumlarda halk daha yoksuldur. Bir yandan da her yerde insanlar daha uzun süre hayatta kalıyor ve buna karşılık bulaşıcı olmayan hastalıklar ve engellilik ise artıyor.
#11
SORU:
Yaşlılığın yaygınlaşmasının pozitif boyutları nelerdir?
CEVAP:
Yaşlılığın yaygınlaşmasının pozitif bir boyutu bulunabilir. Gelişmekte olan ülkelerde ölümlerin azalması ile üretken çağdaki nüfusun artışını bir fırsata çevirme potansiyeli bulunmaktadır. Demograflar bu durumu “demografik hediye” olarak tanımlamaktadırlar. Bu özellikleri taşıyan gelişmekte olan ülkelerde, doğum oranlarında azalış ve genç nüfusun hızla işgücüne katılması gerçekleşiyor. İşgücü piyasasında oluşan arz fazlalığı ekonomide daha büyük bir büyüme hızına ulaşma fırsatı yaratabiliyor. Buna örnek olarak Güney Kore ve Singapur gösterilmektedir.
#12
SORU:
Pozitif sağlık durumunu tanımlayınız.
CEVAP:
Pozitif sağlık, bir hastalığı olmayan bireyin kendini tam iyilik içinde hisstemesi ve üretken olması anlamına gelmektedir. Pozitif sağlık durumuna sahip yaşlılar, yalnız veya eşi ile bağımsız yaşayabilir, aktif olarak çalışma hayatına katılabilir ve kamu transferleri yoluyla toplumun diğer kesimlerinin ekonomik hayatına katkıda bulunabilirler.
#13
SORU:
Dünya'da yaşlı nüfusun sosyal özellikleri nelerdir?
CEVAP:
Dünya’da yaşlı nüfusun %40’ı yalnız (veya eşi ile) yaşamaktadır. Bağımsız yaşama gelişmiş ülkelerde daha yaygındır, yaşlıların dörtte üçü yalnız veya eşi ile yaşamaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde yaşlıların yalnızca dörtte biri, az gelişmiş ülkelerde ise sekizde biri yaşamını böyle sürdürmektedir. Gelecekte en yaygın yaşama türü bu olacaktır.Pek çok ülkede 65 yaş üstü erkeklerin beşte biri, kadınların ise yarısı dul olarak yaşamaktadır. Bu durum erkeklerin genç yaşta ölmesi ve dul kalanların kadınlara göre daha fazla yeniden evlendiklerini göstermektedir. Avrupada yaşlı kadınların yarısı yalnız yaşamaktadır. Çocuksuz yaşlı sayısı da giderek artmaktadır. Mesela Alman kadınlarının beşte birinin çocuğu yoktur. ABD’de 1970 yılında 40-44 yaş grubundaki kadınların %10’unun çocuğu yok iken, 2006 yılında bu yaşlardaki çocuksuz kadın oranı %20’yi aşmıştır.
#14
SORU:
Türkiye'de yaşlı nüfusun sosyal özellikleri nelerdir?
CEVAP:
Türkiye’de yaşlıların medeni durumuna bakıldığında, 65 yaş üzeri erkeklerin %23’ü, 75 yaş üzeri ise %24’ü dul iken, aynı yaşlardaki kadınların kadınların sırasıyla %50 ve %69’u duldur. Gelişmekte olan ülkelerde kentleşme ve yaşlanmanın getirdiği en önemli toplumsal değişim yaşlının yalnızlaşmasıdır. Bu toplumsal değişim Türkiye için de önemli bir sorun olarak değerlendirilmektedir. Türkiye’de kente göç etmede gençler öne geçmekte, kırda yaşlılar kalmaktadır. Buna ilaveten kentlerden kıra doğru da bir yaşlı göçü sözkonusu olmaktadır.
#15
SORU:
Yaşlılığı değerlendirmede kullanılan yaklaşımları kısaca açıklayınız.
CEVAP:
Yaşlılığı değerlendiren geleneksel yaklaşım, bedensel ve zihinsel kayıplar üzerinden hareket eder. 1950 yıllarda kabul edilen bu görüş günümüzde önemini yitirmiştir. Yaşlanma sürecinde ortaya çıkan bedensel ve zihinsel kayıplar kişiden kişiye göre farklılıklar gösterir. Zihinsel yetenekler çocukluk ve ve gençlik döneminde gelişir otuzlu yaşlarda doruğa ulaşır. Sonra gerilemeye başlar. Devlet kurumları bu kayıplar üzerine sistem kurarak yaşlılığı yapılandırma girişimlerinin başarısız olma ihtimali yüksektir. Yaşlılığı bu yönde ele alma yaklaşımı sonunda toplumda yaşlıların dışlanmasına yol açacaktır. Bu geleneksel görüşe karşılık günümüzdeki yaklaşım, yaşlılık sorunlarının çözümünde yaşlının bağımsız yaşamasının önkabulü ile mümkün olacağı düşünülmektedir. Bu yaklaşımın temel hedefi, yaşlıları kendi ayakları üzerinde durabilen, yaşamlarını kendi beklenti ve ihtiyaçlarına göre ayarlayabilen bireyler olmalarını sağlamaktır. Bu yaklaşım başta az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yaşlıların sahip oldukları sorunları sistemin başarısızlığı olarak kabul eder. Kentleşme ve sanayileşme ile ortaya çıkan yaşam biçimi toplumun tüm kesimlerini kapsadığından, çare bu gidişe uyum sağlamakla gerçekleşebilir.
#16
SORU:
Dünya genelinde yaşlıların ekonomik özelliklerini kısaca açıklayınız.
CEVAP:
Dünya’daki yaşlıların yarıdan çoğu düşük gelirli ülkelerde yaşamaktadır. Günlük gelirleri 2 ABD dolarının altındadır. Az gelişmiş ülkelerde yaşlıların sadece %17’sinin düzenli emekli aylığı aldığı tahmin edilmektedir. Buna karşılık yaşlıların son on yılda işgücüne katılımı dünya çapında azalma göstermiştir. 1950’lerde gelişmekte olan ülkelerde yaşlıların işgücüne katılımı %40, gelişmiş ülkelerde ise %23 idi. Günümüzde gelişmekte olan ülkelerde yaşlı nüfusun %31‘i gelir getiren bir işte çalışmakta iken gelişmiş ülkelerde çalışan yaşlı oranı %8’dir. Ancak toplumsal değişimin bir yansıması olarak az gelişmiş ülkelerde iş gücüne katılım azalırken gelişmiş ülkelerde artış eğilimindedir. Gelişmekte olan ülkelerde yaşlılar ekonomik olarak daha aktif olsalar da kötü iş koşullarında daha düşük ücretle çalışmaya devam etmektedirler.
#17
SORU:
Türkiye'de yaşlı nüfusun ekonomik özellikleri nelerdir?
CEVAP:
Türkiye’de yaşlı nüfusun işgücüne katılımı erkek ve kadınlar arasında farklılık göstermektedir. 2013 yılı verilerine göre Erkeklerin %19’u kadınların ise sadece %5’i işgücüne katılmaktadır. Ancak işgücüne katılan temel alan tarım sektörü olup (%74) bunu %18,9 ile hizmet sektörü ve %7 ile sanayi sektörü izlemektedir. Türkiye’de 2013 yılı resmi verilerine göre genel nüfusta yoksulluk %22,4’tür. 65 yaş üzeri nüfusta ise erkeklerde %17,4 ve kadınlarda %18,2 olarak bildirilmektedir. Buna karşılık sosyal transfer harcamalarından yararlanan yaşlı nüfus ise %76’dır.
#18
SORU:
Türkiye’nin demografik yapısı ve yaşlanma sürecini kısaca özetleyiniz.
CEVAP:
Bir ülke toplumun demografik yapısının analizi, yaş gurpları ve cinsiyete göre dağılımının ve nüfus piramidinin incelenmesi ile başlanır. Ülkelerin nüfus piramitleri farklı geometrik şekiller gösterir. Toplumun demografik yapısı 65 yaş üzeri yaşlı nüfus yüzdesi, ortanca yaş, beklenen yaşam süresi ve doğurganlık hızı olgularına bakılarak analiz edilebilir. Türkiye’de yaşlanmada bölgeler ile erkek ve kadınlar arasında farklılık göstermektedir. Bir toplumda yaşlanmayı belirleyen sürecin temel faktörleri, toplumda eğitim düzeyinin yükselmesi (özellikle kadının eğitim düzeyi) doğumların azalması, ülkede gelirin artması, beslenme düzeyinin gelişmesi ve tıptaki ilerlemelerdir. 1940 yılında 65 yaş üzeri nüfusun toplam nüfus içindeki payı %3,5 iken 2014 yılında %8 olmuştur.
#19
SORU:
Dünyada demografik yapı ve toplumsal yaşlanma sürecini kısaca özetleyiniz.
CEVAP:
Dünya nüfusunun %8,3’ünü yaşlılar oluşturmaktadır. Avrupa Birliğinde nüfusun %17,6’sını Türkiye’de ise %8’ini yaşlılar oluşturmaktadır. Geçmişten günümüze toplumlardaki damografik yapının değişimi “Demografik Dönüşüm Kuramı” ile açıklanmaktadır. Dört evreli bu kurama göre, bütün toplumlar kaçınılmaz olarak doğum ve ölüm hızlarının yüksek olduğu bir aşamadan, her ikisinin de düşük olduğu bir aşamaya dönüşüm yapacaklardır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yaşlılığın demografik yapısı farklı olmakla birlikte nüfus ağırlığı sebebiyle günümüzde yaşlıların %65’i az gelişmiş bölgelerde yaşamaktadır. Yaşlanma sürecinin göstergeleri olarak; beklenen yaşam süresi, ortanca yaş, bağımlılık oranları ve 65 yaş üzeri yaşlı nüfusun giderek artması gösterilebilir. Toplumun yaşlanması ile yaşlı bağımlı oranı yükselmektedir.
#20
SORU:
Erkekler kadınlara göre ortalama 3-5 yıl daha az yaşadıkları halde bazı ülkelerde erkek nüfusu kadın nüfusuna göre neden daha fazla olur?
CEVAP:
Doğumda her 100 kız çocuğuna karşılık 105-106 erkek bebek doğar. Bunun sebebi bilimsel olarak halen açıklanamamıştır. Doğurganlığın yüksek olduğu ülkelerde, erkek bebekler kümülatif olarak sayıca fazla olurlar. Ancak mortalite (ölümlülük) erkeklerde bir miktar daha yüksektir. Zaman içinde denge oluşur. Doğurganlığın düşük olduğu ülkelerde ise aksine kadın nüfus daha fazla olur. Bu durum ise erkeklerin kadınlardan ortalama olarak 3-5 yıl daha az yaşamaları ile açıklanır
#21
SORU:
Türkiye’de nüfus momentumu durumu doğurganlığı azaltıcı tedbirler uygulandığı halde hangi dönemlerde yaşanmıştır?
CEVAP:
Türkiye’de doğurganlık 1960’lı yıllara kadar yüksek düzeyde seyretmiştir. 1965 yılından itibaren nüfusu azaltıcı politikalar uygulanmaya başlamasına karşın, genç nüfusun momentum etkisi nedeniyle nüfus artış hızı 1990 yıllara kadar yüksek düzeyde seyretmiştir.
#22
SORU:
Birleşmiş Milletler nüfus raporlarında yaşlı nüfus artışı ve ortalama ömürle ilgili önceki yıllarda yapılan tahminlerin üzerine çıkılmıştır. Bunun sebepleri neler olabilir?
CEVAP:
Birleşmiş Milletlerin nüfus projeksiyonları ve ortama ömrün uzaması ile ilgili tahminlerinin günümüz verilerini yansıtmamasının sebepleri; hızlı gelişen tıp teknolojisi ve teknolojinin yaygınlaşması, aşı ve ilaçların yaygınlaşması, sağlık hizmetlerini kullanmada artış, eğitim düzeyindeki ilerleme toplumda bilinçli beslenme düzeyinin artışı ve birinci ve ikinci dünya savaşları sırasında çok sayıda genç insan kaybı ile ile ilgilidir.
#23
SORU:
Çağdaş Gerontoloji bilimi yaşlıların sorunlarının çözümünde yaşlılıktaki kayıplar üzerine hizmet yapılandırmasını reddederek yaşlı bireyin yalnızlaşması üzerine inşa edilmesini önerir. Bu hedefin gerçekleşmesi için yaşlıların hangi özelliklere sahip olması gerekir?
CEVAP:
Günümüzde yaşlıların yalnızlaşmasının normal bir süreç olarak kabul edilmesi ve yaşlılık hizmetlerinin bu görüş üzerine inşa edilmesi gerektiği daha çok ileri sürülmektedir. Bu hedefe ulaşmak için bireyin sağlıklı bir yaşam sürmesi, fiziki ve zihinsel ve pisişik kayıplarının en aza indirilmesi dolayısıyla pozitif sağlık özelliklerine sahip olması gerekir.