TEMEL VETERİNER HİSTOLOJİ VE EMBRİYOLOJİ Dersi Kemik Dokusu soru cevapları:

Toplam 33 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Tendon nedir?


CEVAP:

Kasların kemiklere yapışmasını sağlayan yapılara denir.


#2

SORU:

Primer kemik dokusunun özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Primer kemik dokusu fötal gelişim ve kemik onarımı sırasında şekillenen olgunlaşmamış kemik dokusudur, geçicidir ve zamanla olgun kemik dokusuna (sekonder kemik dokusu) dönüşür. Birim alana düşen hücre sayısı olgun kemikten daha fazladır. Kemik hücrelerin sentezlediği kollagen iplikler de her yöne dağılarak doku içinde üç boyutlu gelişigüzel ağlar oluşturur.


#3

SORU:

Sekonder kemik dokusunun özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Genellikle yetişkinlerde bulunan olgun kemik dokusudur. Uzun, kısa, yassı ve düzensiz şekillerde olabilen kemiklerdir. Hücreler daha az yer tutar, kollagen iplikler ise birbirine paralel düzenlenmiş demetler ve tabakalar halindedir. Kalsiyum tuzları, hidroksiapatit kristalleri şeklinde kollagen iplikler üzerinde yerleşmiş olup, mineralizasyon tamamlanmıştır.


#4

SORU:

Hidroksiapatit kristalleri nedir?


CEVAP:

 Kemik dokuyu oluşturan kollagen fibril ağı içersinde su ve birçok iyondan oluşan - Ca10(PO4)6(OH)2- - kristal yapılardır.


#5

SORU:

Sekonder kemik dokusu kaç çeşittir?


CEVAP:

Sekonder kemik dokusu;

Süngerimsi ve kompakt kemik olmak üzere iki tiptir.


#6

SORU:

Süngerimsi kemiğin yapısı nasıldır?


CEVAP:

Süngerimsi Kemik (Spongiyöz Kemik); kısa ve uzun kemiklerin epifiz ve metafiz bölümleri ile yassı kemiklerin iç kısımlarında yer alır. Bulunduğu yerlerde kompakt kemikten ince bir tabakayla örtülüdür. Süngerimsi kemik birbirleriyle ilişkili düzensiz anastomozlaşan kemik trabeküllerinden oluşur. Sekonder kemik yapısında olup trabeküllerdeki lameller paralel seyirlidir. Trabeküllerin aralarında düzensiz boşluklar vardır ve kemik iliği ile doludur. Bu görünümü ile süngere benzer ve bundan dolayı süngerimsi kemik doku olarak tanımlanır.
 


#7

SORU:

Epifiz ve metafiz nedir?


CEVAP:

Epifiz: Uzun kemiklerin uç kısımlarına denir. Süngerimsi kemik ve onun üzerini örten kompakt kemikten yapılıdır.
Metafiz: Epifizle diyafiz arasındaki en kalın trabeküllerin bulunduğu geçici bölgedir.


#8

SORU:

Kompakt kemiğin özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Uzun kemiklerin gövde kısmı olan diyafiz kısmı kompakt kemikten yapılıdır, meduller kaviteye bakan yüzünde ise çok az süngerimsi kemik vardır. Organizmada bulunan tüm kemiklerin dış yüzeyleri kompakt kemik yapısındadır. Kısa kemiklerin merkezinde süngerimsi kemik bulunurken dıştan ise kompakt kemik çevrelemiştir. Kompakt kemik her zawman sekonder kemik yapısındadır. Kemik hücreleri, kollagen ipliklerden oluşan lameller yapı üzerinde bulunur.


#9

SORU:

Meduller kavite nedir?


CEVAP:

Uzun kemiklerin diafiz (kemiğin esas gövde kısmıdır) bölümünün iç kısmında kemik iliğini içeren boşluktur.


#10

SORU:

Kemik iliği nedir, nerede yer alır?


CEVAP:

Uzun kemiklerin merkezinde ve süngerimsi kemik dokunun boşluklarında yer alan retiküler bağ dokusudur. Toplam vücut ağırlığının % 4’ünü oluşturmaktadır. Yeni kan hücrelerinin periyodik olarak yaşam boyu üretildiği yerdir.


#11

SORU:

Kaç tip kemik iliği vardır?


CEVAP:

Kırmızı kemik iliği ve sarı iliği olmak üzere iki tip kemik iliği vardır. 

Kırmızı kemik iliği; aktif olarak çalışan kan hücrelerinin yapımından sorumludur. Sarı kemik iliği; çok fazla sayıda yağ hücresi içerdiğinden sarı renklidir. Kırmızı kemik iliği gibi aktif değildir ancak ihtiyaç olduğunda kırmızı kemik iliğine dönüşür. 

Her iki kemikiliğinde kapillar kan damarları bulunur. Ciddi kan kaybı durumunda vücut sarı kemik iliğini kırmızıya dönüştürerek kan üretimini hızlandırır.


#12

SORU:

Kompakt kemik lamelleri nerelerde bulunur?


CEVAP:

Kompakt kemikte, kemik lamelleri 3 farklı yerleşim göstermektedir. 

Spesiyal lameller (Havers lamelleri): Kan damarını içeren kanalın (Havers kanalı) etrafında iç içe yerleşmiş, konsantrik dairesel halkalar şeklindedir. 

İntersitisyel (ara) lameller: Düzenli bir şekle sahip olmayan intersitisyel lameller, özellikle spesiyal lamellerin aralarında kalan alanları doldururlar. 

Sirkumferensiyal lameller: Kemiğin iç ve dış yüzeylerinde bulunan dairesel lamellerdir.


#13

SORU:

Periost ve endost nedir?


CEVAP:

Periost: Kemiği dıştan saran kalın tabakadır.
Endost: Kemiğin içinde kemik iliği boşluğunu içten saran, periosta oranla daha ince bir tabakadır.


#14

SORU:

Volkmann kanalının fizyolojik özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Kemiğin uzun eksenine dik (transversal) ya da oblik seyreden, periosteum, meduller kavite ve Havers kanalları arasında bağlantı kuran ve kan damarlarını dağıtan, endosteum ile örtülü silindirik yapılardır. Çevresinde dairesel lamelleri yoktur. Enine kesitlerde oblik seyirli silindirik, boyuna kesitlerde oblik/dik tüpler ya da yuvarlak boşluklar şeklinde görülür. Kemiklerin yüzeylerinden giren kan damarları, Volkman kanallarından geçerek Havers kanallarına ilerler ve dallanarak iki yönde seyrederler. Bunlardan ayrılan yan kollar, daha içteki Volkman kanallarından geçerek daha derinlerdeki Havers kanallarına girerler. Böylelikle kan damarları kompakt kemiğin bütün kısımlarına işledikten başka, içteki kemik ilik boşluğuna da geçer. Kompakt kemik dokusunun matriksi ve hücreleri, bu damarlardan çıkan besin maddelerini diffuzyon yolu ile beslenir.


#15

SORU:

Kaç çeşit kemik hücresi vardır?


CEVAP:

Kemik hücreleri dört ana başlık altında incelenebilir.

• Osteoprojenitör hücre 

• Osteoblast 

• Osteosit 

• Osteoklast


#16

SORU:

Osteoprojenitör hücreler nasıl yapıdaki hücrelerdir ve ne görevleri vardır?


CEVAP:

Kemik hücreleri, diğer embriyonal bağ doku hücrelerinde olduğu gibi mezenşimal kökenli hücrelerdir. Doğumdan sonra yassı, oldukça az farklılaşma geçiren embriyonik mezenşimal hücreler olarak, kemik zarlarında (endost ile periostun iç hücresel katında) ve bu kemiklerin içerdiği Havers ve Volkmann kanallarında (damarın etrafındaki gevşek bağ dokusu içinde) bulunurlar. Osteoprojenitör hücre olarak tanımlanan bu hücreler mitoz yeteneğini kaybetmediklerinden çoğalabilir ve osteojenik potensiyele sahip olan kemik hücrelerine farklılaşabilirler. Kemik yapımı ve yıkımı sürecinde aktifleşerek mitozla bölünüp çoğalarak kemik dokunun tamirinde görev alırlar.


#17

SORU:

Osteojenik potensiyel ne demektir?


CEVAP:

Kemik hücresi olma yönünde farklılaşma yeteneği gösterebilen hücreler için kullanılır.


#18

SORU:

Osteoblastların diğer hücrelerden ne farkı vardır?


CEVAP:

Osteoprogenitör hücrelerden daha büyüktürler. Kemiğin yüzeyinde bir tabaka oluşturacak şekilde dizilmiş oval hücrelerdir. Osteoprogenitör hücreden gelişen ilk hücre olup kemiğin gelişimi, büyümesi ve yeniden yapılanmasından sorumludur. Kemik yapımı süresince osteoblastlar, şekillenmekte olan kemik trabekülü ve lamellerinin üzerinde kübikten pirizmatik hücrelere kadar değişebilen hücre dizisi şekillendirirler. Yüksek metabolik aktivite göstererek kemik matriksin organik bölümünün sentez ve sekresyonunu gerçekleştirirler. Osteoblastlar, kemik matriksin organik proteinlerini, tip I kollagen, proteoglikan ve glikoproteinleri sentezler. Osteoblast, öncelikle etrafında kalsifiye olmamış kemik matriksi şekillendirir, henüz kireçleşmemiş olan bu tür temel maddeye osteoid doku adı verilir. Osteoid doku kireçlenme tamamlanınca (kalsifiye olunca), osteoblaslarda osteositlere dönüşürler.


#19

SORU:

Proteoglikan nedir?


CEVAP:

Glikozaminogli-kanların (asit karakterde olan polisakkaritlere denir. Örnek olarak amino şekerler, şeker asitleri, üronik asit içeren polisakkaritler verilebilir.) büyük çoğunluğu bağımsız olmayıp küçük bir protein molekülüne bağlıdırlar ve onlar proteoglikan olarak tanımlanırlar.


#20

SORU:

Lakun nerededir?


CEVAP:

Osteositin içinde bulunduğu, hücre şekline uygun olan boşluktur.


#21

SORU:

Osteositler diğer kemik hücrelerinden ne farkı vardır, görevleri nelerdir?


CEVAP:

Olgun kemik hücresidir. Osteoblastlardan farklılaşırlar, matriksin kalsifikasyonu arttıkça hücreler osteosite dönüşür. Osteositler metabolik aktivitesi azalmış osteoblast hücreleridir. Osteositler lakun içine yerleşir ve her lakunda bir hücre bulunur. Hücreler sitoplazmik uzantıları oldukça çok olup, bu uzantılar ince kanalcıklar içinde ilerler ve bunlara kanaliküli ossei adı verilir. Bu uzantılar komşu hücrelerle gap junction türünde hücre bağlantılarına sahiptir. Besin maddeleri ve hormonlar kan damarlarından bu sitoplazmik uzantılar ile hücreden hücreye geçer. Kemik matriks kalsifiye olduğundan hücreler arasındaki iletişim kanaliküller içersindeki sitoplazmik uzantılar ve hücre bağlantıları aracılığı ile gerçekleşir. Halbuki kıkırdak dokuda besin maddeleri matriksten difüzyon yoluyla hücrelere ulaşmaktadır. Kemiğin zemin maddesinde kalsiyum tuzlarının birikimi böyle bir yayılmayı olanaksız kılar. Böylece kanalcıklar kemik dokunun canlı kalmasını ve matriksin devamlılığını sağlar. Osteositler vücut sıvılarındaki kalsiyum konsantrasyonunun dengelenmesinde de aktif rol alırlar.


#22

SORU:

Osteoklastların nasıl özellikleri vardır, görevleri nelerdir?


CEVAP:

Kemiklerin yapımı sırasında osteoklastlar yüzeyde ya da iç kısımlara yerleşerek kemik dokuyu yıkıma uğratırlar. Kökenini kan monositleri ile aynı kök hücreden alırlar. Osteoklastlar en büyük çapa sahip (20100µm), çok çekirdekli (50 çekirdeğe kadar) kemik hücreleridir. Kemiklerin yapımı sırasında osteoklastlar trabeküllerin yüzeylerinde ya da kompakt kısımların iç yüzlerinde yerleşerek bu bölgeleri eritirler. Böylece kemikler, genişleyip uzayabilme olanağına kavuşurlar. Bu yıkımlar sırasında bir taraftan da osteoblastlar yeni kemik dokusu yaparlar.


#23

SORU:

Kemik dokudaki intersellüler matriksin yapısında neler vardır?


CEVAP:

Kemik dokuda intersellüler matriks iki ana komponent içerir: 

1. Organik matriks 

2. İnorganik matriks


#24

SORU:

Organik matris hangi yapılardan oluşur?


CEVAP:

Organik matriks, şekilsiz temel madde ve bağ doku ipliklerinden ibarettir. Bağ doku iplikleri Tip I kollagen ipliklerinden (%95), şekilsiz temel madde ise proteoglikanlar (kondroitin-4 sulfat, kondroitin-6, keratan sulfat), glikozaminoglikanlar (hiyaluron asit), glikoproteinlerden (osteonektin, osteokalsinin, osteopontin) oluşur. Glikoproteinler ve siyaloproteinler kalsiyumun bağlanmasında etkili olup, kemik matriksinin kalsifikasyonu gerçekleşir.


#25

SORU:

İnorganik matris hangi yapılardan oluşur, ne gibi görevleri vardır?


CEVAP:

İnorganik matriks kalsiyum fosfat (%85), kalsiyum karbonat (%10), kalsiyum florid, magnezyum florid, sülfat ve sodyum bileşiklerinden ibarettir. Ayrıca bikarbonat, sitrat, magnezyum ve potasyum da bulunur. Kemik matriks içersinde kalsiyum ve fosfor hidroksiapatit kristallerini –Ca10(PO4)6.(OH)2– oluştururlar. Kemiğe sağlamlık veren kollagen ipliklerdir, sertlik sağlayan ise hidroksiapatit kristalleridir. Hidroksiapatit kristalleri kollagen fibril ağı içersinde depo edilmiştir. Hidroksiapatit kristallerinin etrafını su ve iyonlardan oluşmuş bir tabaka şekillendirir. Bu tabaka vücut sıvılarına iyon değişiminde kolaylık sağlar. Vücudun kalsiyum ve fosfor ihtiyacı karşılanamadığı durumlarda (gebelikte, kanatlılarda yumurtlama periyodunda ya da yetersiz beslenme gibi) kemik dokudan kana kalsiyum ve fosfor verilerek ihtiyaç giderilir. Bu durum kemiğin dayanıklılığı açısından önemlidir. Kollagen iplikler tendolar gibi gerilmeye karşı çok dirençlidir. Kemik tuzlarıyla mermere benzer bir özellik gösterdiğinden baskıya karşı ileri derecede dayanıklıdır. Bu iki özellik kemikte hem basınç hem de germe hareketlerine karşı önemli bir direnç sağlar.


#26

SORU:

Periosteum nerededir, görevleri nelerdir?


CEVAP:

Kemikler, eklem kıkırdaklarıyla örtülü olan uç kısımları hariç periosteum denen osteojenik potansiyele sahip, sıkı bağ dokusu tabakasıyla örtülüdür. Periosteum kemiği dıştan saran kalın bir tabakadır. Dış fibröz tabakası kollagen fibrilleri ve fibroblastları, hücreden zengin olan iç tabaka da osteoprojenitör hücreleri içerir. Kemik yapımı ve onarımı sırasında iç kat çok aktif olup, olgunlaşan kemiklerde oldukça incelir. Periosteum kan damarları yönünden oldukça zengindir; kemik zarından besleyici deliklerden- foramen nutritium- giren damarlar dallanarak periosteumun beslenmesini gerçekleştirir. Kan damarları devamında kemiğin içerisine Volkmann kanalları aracılığıyla girerek Havers kanalları aracılığıyla kemiğin içinde her yöne dağılır.


#27

SORU:

Endosteum nedir, görevi nedir?


CEVAP:

Endosteum tabakası periosteum tabakasından daha incedir. Kemiğin içindeki bütün boşlukları örter. Tek katlı yassı/kübik osteoprojenitör hücreler ile az miktarda retiküler bağ dokusundan oluşur. Diyafizdeki kemik iliği boşluğu ve süngerimsi kemikteki trabeküller endosteum ile çevrilmiştir. Kemikte bulunan diğer tüm boşluklar, Havers kanalları, Volkmann kanalları ve süngerimsi kemiğin ilik boşlukları tamamen endosteum ile örtülüdür. Periosteum ve endosteum kemik dokusunun beslenebilmesi, büyüyebilmesi ve onarımı için gereklidir. Kemik doku için osteoblast kaynağıdır.


#28

SORU:

Kemik oluşumu nasıl gerçekleşir?


CEVAP:

Kemikler iki yolla gelişir, ilk gelişen kemik primer kemik olup zaman içersinde yerini sekonder kemiğe bırakır. Kemik gelişimi döneminde primer, sekonder kemik ile yapım ve yıkım alanları yan yana görülür. Kemik yapımı ve yıkımı gelişmekte olan canlıda çok belirgin olmasına rağmen erişkin dönemdeki canlılarda oldukça yavaşlamıştır. Yassı kemikler mezenşim dokusundan intramembranöz kemikleşme ile direkt kemik dokusuna farklılaşırlar. Kısa ve uzun kemikler ise önce hyalin kıkırdaktan oluşan model taslağı üzerinden endokondral kemikleşme ile gelişmeye başlarlar.


#29

SORU:

İntramembranöz kemikleşme nerede gerçekleşir?


CEVAP:

 Kafatasının yassı kemikleri bu tür kemikleşmeyle meydana gelir.


#30

SORU:

Endokondral kemikleşme nasıl gerçekleşir, hangi kemiklerde bu tür kemik gelişimi görülür?


CEVAP:

Kısa ve uzun kemikler bu tür kemikleşmeyle meydana gelir. Hiyalin kıkırdaktan minyatür bir model oluşur, takiben kıkırdak modelin yerini kemik doku alır. Kemikler son şeklini alıncaya kadar bir taraftan yeni kemik yapılır, diğer taraftan da yapılan kemiğin bir bölümü yıkılır.


#31

SORU:

Büyüme sırasında kemik gelişimi nasıldır?


CEVAP:

Gelişme dönemindeki canlılarda, kemiğin uzunlamasına büyümesini sağlayan disk şeklindeki kıkırdak bölüm epifiz kıkırdağıdır buna büyüme plağı ya da epifiz plağı gibi isimler verilir. Diyafizdeki birincil kemikleşme merkezinin ortaya çıkmasından sonra, kıkırdak modelin büyümesi ile epifıze yakın bölgelerdeki kondrositler küçük gruplar oluşturma yerine uzunlamasına kolonlar oluşturmaya başlarlar. Bu kıkırdak hücreleri farklı özellikleri ile epifiz plağını oluştururlar. Epifiz plağında, epifizden diyafizin kemikleşme merkezine doğru sıralanırsa beş farklı hücre tabakası bulunur. Büyüme döneminin sonunda, kıkırdak hücrelerinin çoğalması yavaşlar ve durur. Epifiz kıkırdağı da tamamen ortadan kalkmış olur. Epifiz plagı kaybolduğu zaman artık kemiğin uzunlamasına büyümesi de durmuştur.


#32

SORU:

Kemik gelişiminde önemli hormonlar hangileridir?


CEVAP:

Hipofizden salınan büyüme hormonu kemiğin enine ve boyuna büyümesinde etkilidir. Büyüme döneminde hormonun noksanlığı cüceliğe fazlalığı ise devliğe sebep olur. Erişkin canlılarda hormonun fazlalığı kemiklerin enine büyümelerine neden olarak onların kalınlaşmasına (akromegali) neden olur. Paratiroitten salgılanan parathormon ve tiroidden salgılanan kalsitonin hormonlarının etkileri birbirine zıttır. Kan kalsiyum seviyesi düştüğünde parathormon salgılanır. Osteoklastların sayıca artmasını sağlar. Kan kalsiyum seviyesi yükseldiğinde ise kalsitonin salgılanarak osteoblastlar aktifleşir. Paratroid hormonunun aşırı derecede salgılanması hiperparatiroidizm kemiklerden kalsiyumun aşırı derecede çekilmesine sebep olur. Östrojen ve testesteron kemik yapımını uyaran hormonlardır. Kemiklerdeki epifiz plaklarının kapanmaları üreme sisteminin gelişimi ile bağlantılıdır. Erken cinsel gelişim epifiz plağının kapanmasını hızlandırır, boyun uzamasını da durdurmuş olur.


#33

SORU:

Beslenmenin kemik dokusu üzerinde nasıl etkileri vardır?


CEVAP:

Canlının besinler ile aldığı protein ve Ca miktarı kemik doku gelişimini direk etkiler. Diyetteki protein eksikliği kollagen sentezinde gerekli olan aminoasitlerin noksanlığına neden olur. Ayrıca yetersiz Ca alımı matriksin kalsifikasyonunda bozukluğa yol açar. Kemik yıkımı yapımından daha fazla olur ve hastalıklara sebep olur (Raşitizm, çocuklarda görülür; osteomalazi, erişkinlerde görülür; osteoporosis, yaşlılarda görülür.). Bağırsaklardan Ca ve P’un emilimini ise D vitamini sağlar. D vitamini ihtiyacı ya besinlerle alınır ya da güneş ışığı (UV) etkisiyle üretilir. D vitaminini eksikliğinde Ca ve P yetersizliği olur. A vitamini, kemikte yıkım ve yapımı dengede tutar. A vitamini yetersizliğinde osteoblast normal miktarda ara madde sentezleyemez, kemik normal yapısına ulaşamaz, iskeletin büyüme hızında gecikme görülür. Bu vitamin gelişme sırasında osteoblast ve osteoklastların birbirleriyle etkileşimlerini, dağılımlarını ve aktivitelerini kontrol eder. C vitamini eksikliği mezenşimal kökenli dokularda önemli değişikliklere neden olur. Bağ dokusunun hücrelerarası maddesinin sentezlenmesi engeller.