TİCARET HUKUKU Dersi Ticari İşletme, Tacir, Ticari İş, Ticari Yargı soru cevapları:
Toplam 22 Soru & Cevap#1
SORU:
Ticari işletme nedir?
CEVAP:
Ticari işletmenin tanımı ve unsurları açısından temel düzenleme, TTK m.11/1’de yer almaktadır: “Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin, devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir.” Bu tanımdan, ticari işletmenin unsurlarına ulaşılabilir, işletmenin, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetler göstermesi ve bu faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütülmesi gerekir.
#2
SORU:
Bir süpermarket işletmesi ile bir lokantanın ticari işletme olup olmadığını değerlendiriniz.
CEVAP:
TTK m. 11/1’deki tanımdan çıkardığımız üç unsura sahip olması şartıyla, özellikle de elde etmeyi hedeflediği gelir düzeyinin, Kararnamede öngörülen düzeyi aşması şartıyla bu işletmeler birer ticari işletme örneği oluşturur.
#3
SORU:
Genel anlamda malvarlığı nedir?
CEVAP:
Genel olarak, bir kişiye ait olup, para ile ölçülebilen hak ve borçların tümü, o kişinin malvarlığını oluşturur. Malvarlığının aktif kısmında haklar (mülkiyet, rehin, intifa, alacak, fikri ve sınai haklar vb.), pasif kısmında ise borçlar bulunur.
#4
SORU:
Ticari işletmenin malvarlığı nedir?
CEVAP:
Ticari işletmenin malvarlığı, tacirin işletmeye ayırdığı (ticari faaliyetlere özgülediği) değerlerin toplamını ifade eder. Tacirin, ticari işletmesine özgülediği mal ve hakları, işletme dışındaki mal ve haklarından hukuken bağımsız olmamakla birlikte, işletmeye özgülenmiş değerler ekonomik bir bütün olarak rehin, satış, hasılat kirası gibi bazı işlemlere konu olabilmektedir.
#5
SORU:
Tasarruf işlemi nedir?
CEVAP:
Bir hakka doğrudan doğruya etki eden onu kuran, değiştiren veya ortadan kaldıran işlemdir.
#6
SORU:
İşletmenin malvarlığı unsurları, genellikle, maddi-maddi olmayan unsurlar şeklinde iki ana gruba ayrılarak incelenmektedir. Maddi-maddi olmayan unsurlar nelerdir?
CEVAP:
Maddi unsurlar, el ile tutulan, göz ile görülen, yani somut varlığı olan (cismani) değerleri ifade eder. Tesisat, işletme sermayesi, ham madde, üretilen/stok mallar gibi. Tesisat ise, işletmeye özgülenmiş taşınmaz mallar ve onların bütünleyici parçası ve eklentisi ile taşınır malları (makinalar, aletler, araçlar, arabalar gibi taşınır işletme tesisatını) kapsar.
Gayrimaddi unsurlar ise, özellikle ticaret unvanı, işletme adı, marka, patent, know-how, endüstriyel tasarım, fikir ve sanat eserleri üzerindeki haklar gibi ekonomik değeri olan, fakat cismani varlığı olmayan veya varlığı bir bütün olarak görülemeyen hakları ifade eder.
#7
SORU:
Patent nedir?
CEVAP:
Patent, teknolojinin her alanında, yeni, buluş basamağı içeren ve sanayiye uygulnabilir nitelikte bir buluş yapanlara veya haleflerine. bu buluşa paten alındıktan sonra başvuru tarihinden itibaren 20 yıl süre ile hukuki koruma sağlar.
#8
SORU:
Tasarım nedir?
CEVAP:
Ürünün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin, çizgi, şekil, renk, malzeme veya yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünümüdür. Yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olması şartıyla tasarımlar da Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamındaki korumadan yararlanır.
#9
SORU:
Know-how nedir?
CEVAP:
Patent niteliğinde olmasa dahi, işletme içerisinde organizasyon, yönetim, üretim ve dağıtım gibi konularda ulaşılan teknik ve ticari bilgi ve tecrübe birikimi anlamında kullanılır.
#10
SORU:
Goodwill nedir?
CEVAP:
Bir ticari işletmenin sevk ve yönetiminin kendi müşteri çevresi üzerinde yarattığı rağbetten dolayı sahip olunan hak olup, işletmenin değerini oldukça etkileyebilen bir faktör olarak özellikle belirtilmek gerekir.
#11
SORU:
Ticari İşletmede Merkez ve Şube nedir?
CEVAP:
Bir ticari işletmenin işleri giderek genişleyebilir; değişik bölgelerde veya yabancı ülkelerde, kendisine bağlı olup da bulunduğu yerdeki müşteriler ile işlemler yapabilme yetkisine sahip birimler (şubeler) açma gereksinimi doğabilir. Merkez ve şube kavramları TTK’da tanımlanmamış, işletme merkezinin bulunduğu yerin ticaret siciline tescil ettirme yükümü öngören hüküm gibi bazı maddelerde merkez ya da şube olmaya sonuç bağlanmaktadır.
Merkez, bir işletmenin idari, ticari ve hukuki yönden faaliyetlerinin toplandığı ve işlemlerinin yürütüldüğü yerdir. Bazen bir işletmenin çeşitli birimleri derli toplu şekilde bir arada bulunmaz. Teknik birimler, depolar veya şantiyeler, idari ve hukuki birimlerin olduğu yerden başka bir yerde olabilir. Böyle bir durumda idari ve hukuki işlemlerin yürütüldüğü yer merkezdir. Çeşitli kanun maddelerinde şubeye değinilmiş olmasına rağmen, TTK, şubenin tanımına ve unsurlarına yer vermemiştir. Bununla birlikte, TTK. hükümleri ve özellikle ticaret sicil uygulaması açısından esas alınabilecek bir şube tanımlaması, TSY. m.118/1’de yapılmıştır : “Bir ticari işletmeye bağlı olup ister merkezinin bulunduğu sicil çevresi içerisinde
isterse başka bir sicil çevresi içerisinde olsun, bağımsız sermayesi veya muhasebesi bulunup bulunmadığına bakılmaksızın kendi başına sınai veya ticari faaliyetin yürütüldüğü yerler ve satış mağazaları şubedir".
#12
SORU:
Ticari işletmelerde merkez ve şube arasındaki ilişki nasıldır?
CEVAP:
1. İç İlişkide Bağımlılık: Şubenin, idari açıdan merkeze bağlı olması gerekir. Merkez ve şube, aynı gerçek veya tüzel kişiye aittir. Şube yöneticileri merkez tarafından atanır; yetkileri ve sınırları ile işletme politikaları merkezce saptanır; yönetimin genel ilkelerini merkez belirler; şubenin kâr ve zararı işletmeye aittir; şubenin işlemlerinden doğan hak ve borçların sahibi de işletmedir.
2. Dış İlişkilerde Bağımsızlık: Şube, merkezin yaptığı işler türünden işleri kendi müşterileri ile bağımsız şekilde yapabilir. Fakat merkezin yaptığı türden işleri yapmayan ya da çok sınırlı bir kısmını yapan birimler şube oluşturmaz. Örneğin bir lokantanın, dışarıya satış yapmayan, yalnızca yemekleri hazırlayan birimi; bir turistik otel işletmesinin rezervasyon bürosu, bir bankaya ait olup da yalnızca telefon faturalarını tahsil etmek üzere oluşturulan servisi gibi. Fakat şubenin, merkezin yaptığı tüm işlemleri yapması da beklenemez; işletme türü ve niteliği açısından asli sayılabilecek işlerin tamamını veya büyük çoğunluğunu yapması yeterlidir.
3. Yer ve Yönetim Ayrılığı: Şube, işletmenin gelişen ve yaygınlaşan işlerinin değişik yerlerde ve oradan yürütülmesi amacıyla oluşturulduğuna göre, yer ve yönetim bakımından merkezden ayrıdır. Kendi başında ayrı bir yönetimi vardır. Yer ayrılığının çok katı düşünülmesi bizi bazen yanılgıya düşürebilir. Çünkü bazı şubeler vardır ki merkezle aynı kentte, semtte ve hatta bazen aynı binada faaliyet gösteriyor olabilir.
Yönetim ayrılığı sonucu olarak, şubenin hesap ve defterleri merkezden ayrıdır. Ancak bu, muhasebenin merkezde tutulmasına ve defterlerin merkezde bulunmasına engel oluşturmaz. Bu arada, şube için ayrı bir sermaye tahsis edilmesinde kural olarak zorunluluk bulunmadığı, tacirin isterse şube için bir sermaye ayırabileceği söylenebilir. Ayrıca, 6103 Sayılı Kanun, m.12, merkezi yurt dışında bulunan işletmelerin şubelerinin tescilinde “şubeye ayrılmış sermaye tutarı” ndan söz etmektedir. TSY. m.118 ise, bağımsız sermayesi veya muhasebesi bulunup bulunmadığına bakılmayacağını açıkça vurgulamıştır.
#13
SORU:
Bir yerin şube sayılmasının ticaret siciline tescil yeri açısından sonuçları nelerdir?
CEVAP:
TTK m.40/3 uyarınca, merkezi Türkiye’de olan şubeler bulundukları yer siciline tescil edilir. Merkezleri Türkiye dışında olan ticari işletmelerin şubeleri de kendi ülke kanunlarının unvana dair hükümleri saklı kalmak üzere, yerli ticari işletmeler gibi tescil olunur. 5174 TOBB ile Odalar ve Borsalar Kanunu m.9’a
göre de sicile kayıtlı tacir ve sanayici ile bunlara ait şubeler ve fabrikalar odalara kaydolmak zorundadır.
#14
SORU:
Bir yerin şube sayılmasının ticaret unvanı açısından sonuçları nelerdir?
CEVAP:
TTK m.48/1’e göre, her şube, şube olduğunu da belirterek merkezin unvanını kullanmalıdır; bu unvana, şube ile ilgili ekler yapılabilir. Merkezi yurt dışındaki işletmelerin Türkiye’deki şubelerinin unvanlarında ise, merkezin olduğu yer ile şube yerinin ve şube olduğunun gösterilmesi zorunludur.
#15
SORU:
Bir yerin şube sayılmasının temsil yetkisinin sınırlandırılması açısından sonuçları nelerdir?
CEVAP:
TBK m.549’a göre, ticari temsilcinin yetkisi, şube ile sınırlanabilir. Anonim şirket ve kooperatif temsilcileri ile limited şirket müdürlerinin temsil yetkileri yönünden de şube sınırlaması yapılması mümkündür. Ayrıca, merkezi yurt dışındaki işletmelerin Türkiye şubelerinin başına, yerleşim yeri Türkiye’de bulunan tam yetkili bir ticari temsilci atanır.
#16
SORU:
Bir yerin şube sayılmasının işletmenin devrinde kapsam açısından sonuçları nelerdir?
CEVAP:
TTK m.11/3 ve TBK m. 202 uyarınca yapılacak işletme devirlerinde, devrin kapsamına şubeler de dâhildir.
#17
SORU:
Bir yerin şube sayılmasının yetkili mahkeme ve icra dairesi açısından sonuçları nelerdir?
CEVAP:
Bir şubenin işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda, şubenin olduğu yerde de dava açılabilir ve takip yapılabilir. Fakat iflâs davası, merkezin olduğu yerde açılır.
#18
SORU:
Ticari işletmenin devri ve birleşmesi nasıl olmaktadır?
CEVAP:
Ticari işletmenin devri ve başka bir işletme ile birleşmesine ilişkin hükümler, TBK m.202-203’de yer alır. TBK m.202’de, bir malvarlığı veya işletmenin aktif ve pasifleri ile birlikte devredilmesi, TBK m. 203’de ise bir işletmenin diğer bir işletme ile birleşmesi ve şekil değiştirmesi düzenlenmiştir. Bu iki maddenin ortak yönü, işletmeler düzeyinde kalan birleşme ve devralmalara ilişkin olup işletme sahibini veya ortaklarını etkilememesi ve her iki maddede düzenlenen hallerde aynı hükümlerin uygulanmasıdır. Oysa TTK’da düzenlenmiş olan ticaret şirketlerinin birleşmelerinde yalnızca malvarlıkları değil, işletme sahibi olan tüzel kişiler de bundan etkilenmekte, birleşen şirketler tek çatı (ya içlerinden birisinin veya yeni kurulan bir ortaklığın çatısı) altında toplanmaktadır. Şirket birleşmeleri konusunda TTK’da külli halefiyet ilkesi yürürlükte olduğundan, birleşmenin kesinleşmesiyle, birleşen şirketlerin tüm hak ve borçları, çatısı altında birleşilen şirkete geçer. Buna karşılık TBK m.202-203, aktife dâhil unsurların, devralana geçişi açısından özel bir düzenleme içermemesine karşılık, pasiflerin devralana geçişini ve borçlardan sorumluluğu özel olarak düzenlemektedir. Çünkü borcun nakli konusunda normalde uygulanan TBK m.195-197, naklin alacaklıya karşı hüküm ifade edebilmesini, onun rızasına bağlamıştır. Alacaklının rızasının aranmasının gerekçesi de borçlunun kişiliği ve ödeme gücünün alacaklı açısından arz ettiği önemdir. Ticari işletmenin bir bütün olarak devri kapsamında, pasiflerin geçişi bakımından da bu kural uygulansa idi, işletmeyi devralanın tüm işletme alacaklılarını teker teker bulup onlara kendi durumunu anlatması ve onları ikna ederek devir için rızalarını alması neredeyse olanaksız olur, dolayısıyla işletmenin
devri gerçekleşemez veya oldukça güçlük ve karışıklık yaratabilirdi. Bu nedenle, TBK m.202 işletmenin devri hâlinde alacaklıların rızasını aramaksızın borçların da devrini mümkün kılmış fakat işletme alacaklılarını korumak için bir önlem olarak devralan ile birlikte işletmeyi devredenin de iki yıl süre ile müteselsilen sorumlu olmasını hükme bağlamıştır.
#19
SORU:
Tacir T ticari işletmesini 01.01.2012 tarihinde devretmiş, altı ay sonra alacaklı A, devredilen ticari işletmenin 06.06.2012 tarihinde ödenmesi gereken fakat ödenmeyen borcu için T’ye başvurmuştur. T ticari işletmesini altı ay önce devrettiğini ve borcu ödemekle yükümlü olmadığnı ifade etmiştir. Sizce T haklı mıdır?
CEVAP:
T haklı değildir. Ticari işletmenin devri halinde, devreden devralanla birlikte iki yıl süreyle işletmenin devrinden önce doğan borçlardan sorumludur.
#20
SORU:
TBK ve TTK uyarınca devrin koşulları nelerdir?
CEVAP:
- Ticari işletmenin bir bütün olarak (aktif ve pasifiyle birlikte) devir edilmesi gerekir. Ancak, münferit bazı unsurlar devir kapsamı dışında tutulsa bile TBK m.202 uygulanır; yeter ki devredilen unsurlar ile işletmenin faaliyetlerine devam edebilmesi mümkün olabilsin.
- Devrin şekli açısından, genel hükümler (medeni hukuk ilkeleri) çerçevesinde taahhüt ve tasarruf aşamalarını ayrı ayrı ele almak gerekirken 6762 Sayılı eTK’dan farklı olarak, TTK m.11/3’te, ticari işletmenin, içerdiği malvarlığı unsurlarının devri için zorunlu tasarruf işlemlerinin ayrı ayrı yapılmasına
gerek olmaksızın bir bütün hâlinde devredilebileceği, devir sözleşmesinin (ve işletmeyi bir bütün olarak konu alan diğer sözleşmelerin) yazılı olarak yapılacağı ve ticaret siciline tescil ve ilân edileceği düzenlenmiştir.
#21
SORU:
Rehin nedir?
CEVAP:
Bir borcun ödeneceğine teminat olarak, ödenince geri alınmak şartıyla borçlu tarafından alacaklıya bir malın verilmesidir.
#22
SORU:
Ticari işletme rehni nasıl olur?
CEVAP:
Tacir veya esnafın kredi ihtiyacının zamanında ve istenilen miktarda karşılanabilmesi, alacaklıya yeterli güvencelerin verilmesine bağlıdır. Borçlunun karşı tarafa sağlayabileceği güvenceler, genel olarak, ya kişisel güvence ya da aynî güvence şeklinde olur. TMK m.939/1’deki kurala göre, taşınır rehninin kurulabilmesi için, rehin konusu taşınır malın zilyetliğinin alacaklıya devredilmesi şarttır; aksi takdirde rehin hakkı doğmaz. Fakat bu kural istisnasız uygulansa idi, ekonomik yaşamda birçok sakıncalara yol açabilirdi. Çünkü borçlu, elindeki taşınır malları alacaklıya teslim edince, faaliyetlerini sürdürmesi, gelir sağlaması ve borcunu ödeyebilmesi çoğu kez olanaksız hâle gelirdi. Bu ihtiyacı gözeten kanun koyucu, TMK m.939/1’de “ayrık durumlar dışında” diyerek alacaklıya zilyetlik devredilmeksizin, bir sicile kayıt yolu ile taşınır rehni kurulabilmesini sağlayan istisnalara değinilmiştir. Bu istinal arasında, hayvan rehni, motorlu taşıt araçlarının rehni ve konumuzu oluşturan ticari işlerde ticari işletme rehni de yer alır.