TİCARET HUKUKU Dersi Anonim Ortaklığın Kuruluşu, Yönetim Kurulu ve Denetim soru cevapları:

Toplam 21 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Anonim şirketler genel olarak nasıl bir öneme sahiptir?


CEVAP:

Anonim şirket en yaygın şirket tipi olmasa da bu tipteki şirketler, bankacılık, sigortacılık, sermaye piyasası ve devletin ekonomik faaliyetleri gibi kilit alanlarda ve büyük sermayeler gerektiren önemli sektörlerde uğraş vermektedirler. Bu nedenle ekonomik açıdan en önemli ve etkili şirket tipi olup kapitalist ekonomik sistemin egemen olduğu tüm ülkelerde, bu sistemin temel taşlarındandır. Anonim ortaklık hukuki açıdan da büyük öneme sahiptir. Çok ortaklı olmaya uygun yapısı, sermayesi ve faaliyetlerinin çapı gibi nedenlerle bu tür ortaklıklarda, çıkar çatışmaları ve uyuşmazlıklara, diğer ortaklıklara oranla hayli fazla rastlanır. 


#2

SORU:

Anonim şirketlerin varlığı, beraberinde ne gibi yararlar getirmektedir?


CEVAP:

Anonim şirketlerin başlıca yararları olarak şunlar sayılabilir: 1. Tek başlarına işe yaramayan ve atıl durumda bulunan küçük tasarrufların bir araya gelmesini sağlayarak büyük sermayeler oluşturur; bu sermayeleri ekonominin hizmetine sunarak büyük yatırımlar yapılmasına ve önemli projelerin hayata geçirilmesine zemin yaratır. 2. Asgari bir sermayeyle kurulması mümkün, ortaklarının sorumluluğu sınırlı ve payların devri şahıs şirketlerine oranla kolay ve tek kişi ile kurulması mümkün olduğu için, çok sayıda kişinin bir araya gelmesine ve dolayısıyla çok büyük sermayelerin toplanmasına elverişlidir. 3. Anonim şirketler, özel mülkiyetin halka yayılmasına katkıda bulunur; küçük tasarruf sahipleri, bu şirketlere ortak olmak suretiyle, hem dolaylı olarak büyük iş ve yatırımların ortağı konumuna girerler; hem şirket kârından pay alma olanağı kazanırlar. 4. Özellikle menkul kıymet borsaları gelişmiş ve kurumsallaşmış ülkelerde, şirkete girmek ve çıkmak oldukça kolaydır; çünkü borsa, şirket hisselerinin el değiştirmesi için en elverişli pazar ortamıdır.


#3

SORU:

Anonim şirketlerin beraberinde getirdiği sakıncalar nelerdir?


CEVAP:

Anonim şirket, tamamen sakıncasız bir şirket tipi de değildir. Başlıca şu gibi sakıncalarından söz edilebilir: 1. Anonim şirketler, çoğunluk ilkesine göre yönetildiği için bazen örgütlü küçük bir azınlık şirket yönetimini ele geçirerek şirketi, çoğunluk çıkarları değil, kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirebilir. Böylece, bir yandan çoğunluk, diğer yandan kamu çıkarları zarara uğratılabilir. 2. Çok sayıda ortağı olabilmesine rağmen, ortakların büyük kısmı, genel kurul toplantılarına ilgisiz kalmaktadır. Bu ilgisizlik, büyük bir güç boşluğu anlamına da gelmekte ve küçük ama örgütlü bir azınlık, şirkete egemen olabilmektedir. 3. Şirketin sahip olabildiği büyük ekonomik güç nedeniyle, bu tip şirketlerde tekelleşme eğilimi ve tehlikesi daha fazladır. Tekelleşme de serbest piyasa ekonomisine ve rekabetçi ortama vurulan bir darbedir. 


#4

SORU:

"Anonim şirket" kavramı nasıl tanımlanabilir?


CEVAP:

TTK m.329’daki iki fıkrayı birleştirmek suretiyle anonim şirket, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş, borçlarından dolayı sorumluluğu malvarlığı ile ortaklarının sorumluluğu ise taahhüt etmiş oldukları sermaye miktarı ile sınırlı ve yalnızca şirkete karşı olan ortaklık şeklinde tanımlanabilir.


#5

SORU:

Anonim şirketin asli unsurları nelerdir?


CEVAP:

Anonim şirketin asli unsurları, "sermaye", "şirketin malvarlığı ile sorumluluğu" ve "ortakların sınırlı ve şirkete karşı sorumluluğu" şeklinde belirlenebilir.


#6

SORU:

"Kayıtlı sermaye sistemi" kavramı, ne anlama gelmektedir?


CEVAP:

Kayıtlı sermaye sistemi, anasözleşmede gösterilen alt ve üst limitler arasında, yönetim kurulu kararı ile ve anasözleşme değişikliği usulüne uyulmaksızın sermaye artırımına izin veren bir sistemdir. Alt limit, başlangıç sermayesi; üst limit, kayıtlı sermaye ve bu ikisi arasında, fiilen ulaşılan, yani karşılığında pay oluşturulmuş olan rakama da çıkarılmış sermaye denilmektedir. Bu sistemi benimseyen AŞ’lerde, sermaye artırımı için anasözleşme değişikliği usulüne uymak gerekmemekte; şirketin ihtiyaçları ve piyasa şartları doğrultusunda, yönetim kurulu kararları ile kolayca sermaye artırımı yapılabilmektedir.


#7

SORU:

Anonim şirketlerde "malvarlığı ile sorumluluk", neyi ifade etmektedir?


CEVAP:

Her kişi gibi anonim şirket de alacaklılarına karşı malvarlığı ile sorumludur. Malvarlığı, şirketin tüzel kişi sıfatıyla belirli bir anda sahip olduğu mevcut hak, alacak, borç ve yedekleri anlatır. Bu kavram, esas/çıkarılmış sermayeden farklı olarak sabit değil, değer ve içerik yönlerinden ortaklığın faaliyetleriyle bağlantılı olarak değişiklikler gösteren bir kavramdır. Ortakların sorumluluğu sınırlı olduğu için, şirket alacaklılarının tek güvencesini de ortaklık malvarlığı oluşturur. Bu nedenle kanun koyucu, malvarlığı değerinin esas/çıkarılmış sermaye rakamı altına düşmemesi, ortakların sermaye taahhütlerinin şirkete gerçek değeri ile getirilebilmesi ve sermayenin iade edilmemesi için çeşitli önlemlere yer vermiştir.


#8

SORU:

Anonim şirketlerde "ortakların sınırlı sorumluluğu" kavramı ile ne ifade edilmek istenmektedir?


CEVAP:

Ortaklar şirkete getirmeyi taahhüt ettikleri sermaye miktarı ile sınırlı olarak sorumludurlar. Bir ortak, ortaklığa karşı tek (aslî) borcu olan sermaye taahhüdünü ifa etmişse, sınırlı sorumluluğu da sona ermiş olur; tüm ortaklar oy birliği ile karar almadıkça, ortaklar yeni bir sermaye taahhüdü altına sokulamazlar. TTK m.329/2’de, ortakların sınırlı sorumluluğunun ortaklığa karşı olduğu açıkça belirtilmiştir. Bu durumda, şirketten alacağını tahsil edemeyen bir şirket alacaklısı, sermaye borcunu henüz ifa etmemiş ortağa değil, şirket tüzel kişiliğine başvurabilecek, ortağın sermaye koyma borcunun ifasını ise ancak şirketin yönetim kurulu, şayet şirket iflâs halinde ise iflâs idaresi veya tasfiye hâlinde tasfiye memurları isteyebilecektir.


#9

SORU:

Anonim şirketler açısından anasözleşme, nasıl bir öneme sahiptir?


CEVAP:

Anasözleşme, ortaklığın anayasası niteliğindedir. Bu nedenle ortaklığın başlangıcından sona ermesine kadar tüm hususlarda önemli olabilecek temel bir belgedir; ortaklığın kurulması için birtakım bilgilerin bu belgede gösterilmesi zorunlu olduğu gibi, bazı hususların geçerlilik kazanması için de anasözleşmeye yazılması gerekir.


#10

SORU:

"Ön ortaklık" kavramı ile ifade edilmek istenen nedir?


CEVAP:

TTK m.335’de oldukça ilginç bir hüküm getirilmiştir. Hükme göre, şirket, kurucuların, sermayenin tamamını ödemeyi şartsız taahhüt ettikleri ve şirket kurma iradelerini açıkladıkları, kanuna uygun düzenlenmiş bulunan anasözleşmedeki imzalarının noterce onaylanması ile kurulur; tüzel kişiliğin tescil ile doğacağına dair m. 355/1 saklıdır. Bu düzenleme ile şirketin pay sahipleri arasında kurulma ve tüzel kişilik kazanma anları birbirinden kesin çizgilerle ayrılmakta ve anonim ortaklık kurmak amacıyla bir araya gelen kurucuların, ortaklığın tesciline kadarki dönemde aralarında oluşan ilişkinin, Alman Hukuku örnek alınarak ön ortaklık sayıldığı görülmektedir.


#11

SORU:

Henüz tüzel kişiliğin doğmadığı bir aşamada, ortaklığı temsilen işlem yapılması halinde sorumluluk kime ait olacaktır?


CEVAP:

Henüz tüzel kişiliğin doğmamış olduğu bir aşamada, ortaklığı temsilen işlem yapılması, özel bir hükümle düzenlenmiştir. TTK m.355/2 hükmüne göre, “Tescilden önce şirket adına işlem yapanlar ve taahhütlere girişenler, bu işlem ve taahhütlerden şahsen ve müteselsilen sorumludurlar. Ancak, işlem ve taahhütlerin, ileride kurulacak şirket adına yapıldığı açıkça bildirilmiş ve şirketin ticaret siciline tescilinden sonra üç aylık süre içerisinde bu taahhütler şirket tarafından kabul olunmuşsa, yalnız şirket sorumlu olur”


#12

SORU:

Anonim şirketlerin zorunlu organları nelerdir?


CEVAP:

TTK sistemi uyarınca anonim şirketlerde, genel kurul ve yönetim kurulu olmak üzere, kanunen zorunlu iki organa yer verilmiştir. Bu organlardan birinin uzun süre yokluğu veya genel kurulun toplanamaması durumunda, ortaklığın feshi için, pay sahiplerine, şirket alacaklılarına ve Bakanlığa, dava açma yetkisi tanınmıştır. 


#13

SORU:

Anonim şirketlerde yönetim kurulunun işlevi nedir?


CEVAP:

Yönetim kurulu, ortaklığın yönetim ve temsil organı olup, bulunmaması bir fesih nedenidir. Yönetim kurulunun tek kişiden oluşması mümkündür; üye sayısı anasözleşmede gösterilir. Yönetim kurulu, kanun ve anasözleşme uyarınca genel kurulun yetkisine bırakılanlar dışında, şirketin işletme konusunun gerçekleştirilmesi için gerekli her tür işlem ve işler hakkında karar alma konusunda yetkilidir. Yönetim kurulu, görev ve yetkilerini kural olarak topluca (kurul şeklinde) kullanır; istisnai bazı işlerde üyelerin bireysel olarak yetkileri vardır.


#14

SORU:

Hangi durumlarda yönetim kurulu kararının yokluğundan söz edilebilir?


CEVAP:

Yokluk, hukuki işlemin kurucu unsurlarından bir ya da birkaçında eksiklik bulunması nedeniyle, işlemin hukuki açıdan varlık kazanamamasıdır.
Bir yönetim kurulu kararından söz edebilmek için iki kurucu unsura ihtiyaç vardır. Bunlar, ortada bir yönetim kurulunun mevcut olması ve emredici hükümlere uygun şekilde karar almasıdır. Bu unsurlardan birinin bulunmamasına yol açacak aykırılıklar, kararı “yok” kılar. Örneğin, toplantı yapılmadığı ve elden dolaştırma ile karar da alınmadığı halde toplantı yapılıp karar alınmış gibi gösterilmiş ise veya eTK dönemindeki uygulama ve baskın görüş uyarınca, toplantı ve karar yeter sayılarına uyulmaksızın karar alınmış ise, yokluk gündeme gelecektir.


#15

SORU:

Anonim şirketlerde yönetim kurulu kararlarının butlan sebepleri nelerdir?


CEVAP:

Butlan, belli bir sakatlık nedeniyle, baştan itibaren kendilerine bağlanan hukuki sonucu doğurmayan ve geçerli hale getirilemeyen işlemlerdir. Kanun, örnek niteliğinde dört neden sayarak, yönetim kurulu kararlarının batıl olduğunun tespitini açık hükme bağlamıştır. Sayılan bu dört butlan nedeni şunlardır (m. 391/1): 1. Eşit işlem ilkesine aykırı kararlar. 2. Anonim şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen kararlar. 3. Pay sahiplerinin özellikle vazgeçilemez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren kararlar. 4. Diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin kararlar. 


#16

SORU:

Hangi durumlarda ve hangi kararlara karşı iptal davasının açılabileceği kabul edilmektedir?


CEVAP:

TTK’da, yalnızca genel kurul kararlarının iptal davasına konu olması öngörülmüş fakat yönetim kurulu kararları yönünden bu davaya, kural olarak yer verilmemiş olup; bu kuralın iki istisnası mevcuttur: 1. Şirketlerin yapısal değişikliklerinde yönetim organı kararlarının iptaline dair m. 192/2, 2. Halka kapalı anonim şirketlerde de kayıtlı sermaye sistemine geçme iznine paralel olarak yönetim kurulu kararlarının iptaline ilişkin m. 460/5. Hükme göre, pay sahipleri ve yönetim kurulu üyeleri, m. 445’de öngörülen nedenlerin varlığı durumunda, kararın ilânı tarihinden itibaren bir ay içinde, yönetim kurulu kararlarına karşı iptal davası açabilirler; bu davaya, m. 448-451 hükümleri kıyas yoluyla uygulanacaktır. Bu durumlar dışındaki yönetim kurulu kararları aleyhine iptal davası açılıp açılamayacağı eski TK döneminde olduğu gibi tartışmalıdır.


#17

SORU:

Anonim ortaklıklarda "iç denetim" kavramından genel olarak anlaşılan nedir?


CEVAP:

Anonim ortaklıkların iç denetiminden genel olarak anlaşılan, ortaklığın işleyişi ile ilgili olarak, şirket adına yapılan ve elde edilen sonucun pay sahiplerine sunulduğu denetimdir. Anonim ortaklıklarda iç denetim faaliyeti, eTK’nın 347 ilâ 359 uncu maddeleri arasında düzenlenmiş bulunan denetçi (birden çok kişi ise denetçiler/denetim kurulu) tarafından yerine getirilmekte idi. TTK denetçiyi, kanunen zorunlu organ olmaktan çıkarmış ve iç denetim görevini yerine getiren bir organa yer vermemiştir. Fakat yönetim kurulu tarafından ona bağlı, ihtiyari bir alt organ veya komite/komisyon olarak iç denetçilik oluşturulmasına da bir engel olmadığı ve m. 375, fıkra 1’in a,b,c ve e bentlerinin buna dayanak oluşturabileceği görülmektedir.


#18

SORU:

Anonim ortaklıkta "dış denetim" neyi ifade etmektedir?


CEVAP:

Dış denetim, ortaklığın, dışarıdan ve yetkili bazı kişi ya da kurumlar tarafından denetlenmesi olarak tanımlanabilir. Bu denetim, Devlet adına kamu tüzel kişilerince yapılan denetim ile bağımsız denetçiler tarafından yapılan denetim şeklinde ikiye ayrılabilir.


#19

SORU:

Denetim sözleşmesi uyarınca denetçinin yükümlülükleri nelerdir?


CEVAP:

Denetçinin Yükümlülükleri: 1. Denetimi Türkiye Denetim Standartlarına uygun olarak yürütmek, 2. TTK m.378 uyarınca, risklerin erken saptanması ve yönetimi amacıyla bir komite kurulup kurulmadığını; kurulmuşsa bu komitenin faaliyetleri, uygulamaları ve açıklamaları ile ilgili bir rapor düzenlemek ve denetim raporu ile birlikte yönetim kuruluna vermek, 3. Borcunu gereği gibi yerine getirmek. Bununla anlaşılması gereken, denetçinin, Türkiye Denetim Standartlarına uygun olarak yürüttüğü denetimin sonucunu, yasada belirtilen içerikte ve şekilde denetim raporu yazması ve denetlenen ortaklık yönetim kuruluna teslim etmesidir. Bu hâlde borç sona erer. Denetçi raporu, m. 402’de belirtilen esaslara uygun olmalıdır. 4. Sır saklamak.


#20

SORU:

Ortaklık ile denetçi arasında görüş ayrılıklarının çıkması halinde nasıl bir çözüm öngörülmüştür?


CEVAP:

Ortaklık ile denetçi arasında, yıl sonu hesapları, finansal tablolar ve yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporları ile ilgili olarak ilgili kanunun, ilgili tasarrufun veya anasözleşme hükümlerinin yorumu veya uygulaması konusunda doğan görüş ayrılıkları hakkında, yönetim kurulunun veya denetçinin istemi üzerine ortaklığın merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesi dosya üzerinde inceleme yapar ve karar verir. Mahkemenin vermiş olduğu karar kesindir. Dava (yorum davası) giderleri, ortaklığa aittir. 


#21

SORU:

Denetçi tarafından verilecek olan denetim raporunda, denetçinin bildirdiği görüşe bağlanan sonuçlar nelerdir?


CEVAP:

Denetçi tarafından verilecek olan denetim raporunda, denetçinin bildirdiği görüşe bazı sonuçlar bağlanmıştır: 1. Olumlu Görüş: Olumlu rapor verilmesi, yönetim kurulunun finansal tablolar ile yıllık faaliyet raporları ile ilgili yasa, anasözleşme hükümleri ve muhasebe standartlarına aykırı olmaması anlamına gelir. 2. Sınırlandırılmış Olumlu Görüş: Denetçinin çekincelerinin bulunması durumunda vereceği görüştür. Bu durum, finansal tablolarda düzeltilebilecek aykırılıkların bulunduğu ve bu aykırılıkların açıklanmış sonucu etkileyecek ölçüde kapsamlı ve büyük olmadığı anlamına gelir. 3. Görüş Bildirmekten Kaçınma: Ortaklık defterlerinde, denetlemenin uygun bir şekilde yapılmasına ve sonuçlara varılmasına engel olacak ölçüde belirsizliğin bulunması veya denetlenecek konularda ortaklık tarafından önemli kısıtlamaların yapılması durumunda, gerekçelerin açıklanması koşulu ile denetçi tarafından verilen görüştür. 4. Olumsuz Görüş: Olumsuz görüşün verilmesi durumunda, yönetim kurulu, dört iş günü içinde genel kurulu toplantıya çağırır ve toplantı gününden itibaren geçerli olmak üzere istifa eder.