TÜRK BASIN TARİHİ Dersi maÇok Partili Dönemden 2000’lere Basın-Yayın Alanında Yapısal Değişim ve Yasal Düzenlemeler soru cevapları:
Toplam 20 Soru & Cevap#1
SORU:
1931 tarihli Matbuat Kanunu’nun 50. maddesi hakkında bilgi veriniz.
CEVAP:
Bu madde “ülkenin genel politikasına aykırı yayımlarından dolayı gazete ve dergileri kapatmayı” hükme bağlamıştır.
#2
SORU:
Türkiye'de radyo yayınları nasıl başlamıştır?
CEVAP:
1927 yılında bir özel kuruluş olan Türk Telsiz Telefon Anonim Şirketi tarafından başlatılmış, 1937 yılında devlet tekeline alınmış ve 1964 yılında TRT’nin kurulmasına kadar devlet radyosu olarak işletilmiştir.
#3
SORU:
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin ilk başkanı kimdir?
CEVAP:
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin ilk başkanı Sedat Simavi’dir. Burhan Felek, Cevat Fehmi Başkut, Nezih Demirkent, Necmi Tanyolaç, Nail Güreli, Orhan Erinç cemiyetin başkanlığında bulunmuş gazetecilerdir. Başkanlığı halen Turgay Olcayto yürütmektedir.
#4
SORU:
İletişim eğitiminin ülkemizdeki tarihçesi hakkında bilgi veriniz.
CEVAP:
1948’de açılan ve ortaöğretim düzeyinde eğitim veren İstanbul Özel Gazetecilik
Okulu ile İstanbul Üniversitesi’ne bağlı Gazetecilik Enstitüsü Türkiye’deki iletişim eğitiminin tohumlarını atmıştır. Daha sonra 1965’de Ankara’da, 1972’de Eskişehir’de benzer enstitüler açılmıştır. Günümüzde gazetecilik eğitimi yanı sıra radyo, televizyon, sinema, halkla ilişkiler, reklamcılık gibi alanlarda eğitim veren iletişim fakültelerinin sayısı 65’e ulaşmıştır.
#5
SORU:
Hürriyet gazetesinin ortaya çıkışı Türk basın tarihi açısından neden önemlidir?
CEVAP:
Hürriyet modern baskı teknolojilerini ilk uygulamaya koyan, bilindik yazar-fikir gazetesi kalıplarını kırarak bol fotoğraflı, kısa ve anlaşılır yazı ve yorumlara yer veren, böylelikle geniş okur kitlelerini hedefleyen bir gazetedir. Bu nitelikleriyle Babıali’de bir çığır açacak, arkasından gelen pek çok takipçisini de yaratacaktır.
#6
SORU:
Üniversite düzeyinde gazetecilik eğitimi ne zaman başlamıştır?
CEVAP:
Üniversite düzeyinde gazetecilik eğitimine de İstanbul Üniversitesi çatısı altında başlanmış, kurulan Gazetecilik Enstitüsü 1950 yılında eğitime geçmiştir.
#8
SORU:
Temmuz 1950 tarihli Basın kanununun getirdiği yenilikler nelerdir?
CEVAP:
• Gazete ve dergi çıkartmak için hükümetin izin ve ruhsat vermesine gerek kalmamıştır, bir bildiri vermek yeterlidir.
• “Kötü şöhretli” kişilerin gazetecilik yapmasını yasaklayan yoruma açık eski hükümler kaldırılmıştır.
• Basın davaları özel basın mahkemelerinde görülecek, böylece gazeteciler yıllar süren davalardan kurtulmuş olacaktır.
• Cevap hakkı yeniden düzenlenmiş ve hakkın kullanılmasında basından yana tavır alınmıştır.
• Ceza sorumluluğu gazete sahipleri yerine yazar ve yazı işleri müdürleri üzerine
bırakılmış, gazete sahipleri sadece hukuki ve mali sorumluluk üstlenmiştir.
#9
SORU:
Gazetecilerin çalışma koşullarını düzenleyen yasa hangi yılda çıkarılmıştır ve içeriği nedir?
CEVAP:
1952 Haziran’ında kabul edilen bir başka yasa ile de gazetecilerin çalışma koşulları düzenlenir. Bu yasa uyarınca gazete çalışanları sendika kurabilme, sosyal güvenlik, iş sözleşmesi, kıdem tazminatı, ücretli izin gibi haklara sahip olmuştur.
#10
SORU:
Demokrat Parti döneminde basın özgürlüğünü kısıtlayan yasalar nelerdir?
CEVAP:
1954’de “Neşir Yoluyla veya Radyo ile İşlenecek Bazı Cürümler Hakkında Kanun”dur. Kanuna göre namus, şeref veya haysiyete tecavüz edilmesi, itibar kıracak veya şöhrete veya servete zarar verecek yayın yapılması, özel veya ailevi durumun teşhiri, hapis ve para cezalarına çarptırılacak, ayrıca söz konusu suçlar şikayete bağlı olmaksızın dava edilebilecektir. Kanunla gazetecinin yazdıklarını ispat hakkı da yok sayılmıştır. Yine “devletin siyasi ve mali itibarını sarsacak veya ammenin telaş ve heyecanını mucip olacak yalan haber veya bu mahiyetteki vesikaların yayını” hapis ve para cezasını gerektirmektedir. “Resmi makamlar, kişiler veya örgütler aleyhine tahrik edici nitelikte yayın yapmak” gibi yeni suçlar kanunda yer almıştır. 1956 yılında da çeşitli değişiklikler yapılarak “memleket ahlâkını, aile nizamını bozmak”, “kötü niyet veya özel maksada matuf yayında bulunmak” gibi yeni suç unsurları düzenlemeye katılmıştır.
#11
SORU:
Besleme basın kavramını açıklayınız.
CEVAP:
Gerek kağıt tahsisi veya resmi ilan desteği, gerekse kredi veya örtülü ödenek
gibi doğrudan maddi yardımlarla iktidarlarca “beslendiği” öne sürülen iktidar yanlısı basın organları.
#12
SORU:
Demokrat Parti dönemindeki basına yönelik ekonomik kısıtlamaları açıklayınız.
CEVAP:
1957’de gazete ve dergi kağıtlarının ithali devlet tekeline alınır, böylelikle kağıt üzerindeki kontrol tamamen hükümetin olur. Bunun anlamı gazetelerin baskı yapmak üzere gereksindiği kağıdın tahsisine hükümetin karar vermesi, dolayısıyla bu yetkiyi kendisine yakın gazetelerin lehine yahut diğerlerinin aleyhine keyfi biçimde kullanabilmesidir. 1958’de ise resmi ilan ve reklamların devlet tekelinden dağıtılması uygulamasına geçilmiştir. Bu türden yaptırımlar, “besleme basın” söylem ve eleştirilerini de ayyuka çıkartmıştır
#13
SORU:
Partizan radyo kavramının ortaya çıkmasına neden olan gelişmeleri açıklayınız.
CEVAP:
1954’te çıkartılan bir yasa ile seçim propagandalarında muhalefet partilerine radyodan yararlanma olanağı veren hükümler yürürlükten kaldırılmış, diğer
taraftan hükümet etkinlikleri ile ilgili her türlü yayın propaganda niteliğinden çıkarılmıştır. Böylelikle radyo hükümetin bir yayın organı haline dönüşüp tek yanlı bir yayıncılığa yönelmiştir. Bu dönemde doğrudan başbakanlığa bağlı olan ve haberlerini de yine devlet kontrolündeki Anadolu Ajansı’ndan sağlayan radyonun ne derece taraflı olabileceği açıktır. İktidar etkisinin radyo üzerinde ulaştığı son nokta “Vatan Cephesi” yayınları olmuştur. 1958-1960 yılları arasında Vatan Cephesi’ne, yani DP saflarına katılan vatandaşların isimleri uzun listeler halinde radyodan okunmuştur. Bunun gibi düzenleme ve uygulamalar sonucunda radyo muhalefet tarafından “partizan radyo” olarak anılır ve suçlanır olmuştur.
#14
SORU:
Demokrat Parti dönemindeki önemli gazeteler hangileridir?
CEVAP:
Dönemin yeni yayımlanmaya başlayan önemli gazeteleri içinde: Dünya, Tercüman, Halkçı, Akşam, İstanbul Ekspres, Yeni Gün ve Necip Fazıl Kısakürek’in çıkardığı, daha sonra dergiye dönüşecek olan İslami görüşlü Büyük Doğu gazetesi sayılabilir.
#15
SORU:
Demokrat Parti dönemindeki önemli dergiler hangileridir?
CEVAP:
Batıdaki önemli haber dergileri Time, L’Express ve Der Spiegel formatında yayımlanmaya başlayan haftalık Akis büyük başarı kazanır, takipçileri Devir, Kim ve Forum gibi dergiler olur. Sanat ve edebiyat alanında köklü Varlık dergisinin yanında Yeditepe, Yeni Ufuklar, Seçilmiş Hikayeler, Ataç, Pazar Postası, Hisar gibiler yer alır, ayrıca sinema ve tiyatro dergileri çıkmaya başlar. Yine köklü Akbaba’ya Tef, Dolmuş, Kırkbirbuçuk, Taş-Karikatür gibi yeni mizah dergileri rakip olur ve bazıları ciddi satışlara ulaşır. Bu arada 1956 yılında yayıma giren Hayat daha sonra büyük başarı kazanacak ve 1960’lar ve 1970’lerin en çok satan dergisi olacaktır. Hayat, haftalık 100-150 bin, kimi haftalarda özel ilaveli sayılarıyla 300 bine yaklaşan tirajlara ulaşmıştır.
#16
SORU:
Ofset nedir?
CEVAP:
Kalıp üzerindeki yükseklik farklarından yararlanmayan, düz yüzeyli kalıplarla kaliteli baskı olanağı veren bir basım tekniğidir. 1904 yılında Amerikalı Ira W. Rubel tarafından bulunmuştur. Günümüz basım sanayinde, bilgisayardaki görüntüyü doğrudan kalıba aktaran teknolojilerle birleşmiş olarak yaygın biçimde kullanılmaktadır.
#17
SORU:
Gazeteci cinayetleri kavramını açıklayarak örneklendiriniz.
CEVAP:
Türk basın tarihinde gazetecilerin öldürülmesine ne yazık ki sıkça rastlanmış ve bu cinayetler çoğu kez düşünce ve haberi susturmak, gazete ve gazeteciyi sindirmek, fikri yok etmek amacıyla işlenmiştir. Yine ne acı ki, bu cinayetlerin bir
kısmı çözülememiş, ölümlerin arkasındaki isimler ve ilişkiler ağı tam olarak aydınlığa kavuşmamış ve cezalandırılmamış, faili meçhuller olarak kalmıştır. Yakın tarihimizde Abdi İpekçi cinayeti, sağ-sol kavgasının kurbanı olan pek çok gazeteci, etnik kimliği nedeniyle siyasi cinayetlere kurban giden gazeteciler ve son olarak HırantDink’in öldürülmesi böylesi acı olaylardır. Aralarında Abdi İpekçi cinayeti de olan pek çok dosyayı gündemde tutarak soruşturmacı gazeteciliğin Türkiye’deki sembol ismi olmuş Uğur Mumcu’nun 1993’de katledilmesi ve bu cinayetin de hala aydınlatılamamış olması, basın tarihindeki kara sayfalardan
biridir.
#18
SORU:
Armağan promosyon nedir?
CEVAP:
Satın alınan gazete yahut dergide yayımlanan kuponları biriktiren okurlar arasında yapılan bir çekilişle kazananlara armağan verilmesi yöntemine basında “lotaryacılık”, “kuponculuk” veya “piyangoculuk” isimleri takılmıştır. Daha sonra, gazete satın alanlara, kupon biriktirme yahut başka yollara armağan verilmesi, ürün pazarlanması, hizmet sunulması gibi yöntemlere genel olarak basında “promosyon” denmeye başlanmıştır. Promosyon uygulamaları Türk basınında 1980’lerden sonra artmış, 1990’larda ise gazetelerin amansız rekabetiyle çılgın bir yarış halini almıştır.
#19
SORU:
5187 sayılı Basın Kanunu'nun en önemli maddeleri nelerdir?
CEVAP:
Yeni yasanın amacı 1. maddesinde, “Basın özgürlüğünü ve bu özgürlüğün
kullanımını düzenlemektir. Bu kanun basılmış eserlerin basımı ve yayımını kapsar.” şeklinde belirtilir. 3. madde “Basın özgürdür. Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir. Basın özgürlüğünün kullanılması ancak demokratik bir toplumun gereklerine uygun olarak; başkalarının şöhret ve haklarının, toplum sağlığının ve ahlâkının, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması, Devlet sırlarının açıklanmasının veya suç işlenmesinin önlenmesi, yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacıyla sınırlanabilir.” biçimindedir.
#20
SORU:
2011 yılında son halini alan 6112 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un en önemli maddeleri nelerdir?
CEVAP:
6112 sayılı yeni yasanın 1. maddesi amacını “radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmetlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesi, ifade ve haber alma özgürlüğünün sağlanması, medya hizmet sağlayıcılarının idarî, malî ve teknik yapıları ve yükümlülükleri ile Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun kuruluşu, teşkilâtı, görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin usul ve esasları belirlemektir” biçiminde açıklar. Görüldüğü gibi yasa, radyo-televizyon yayıncılarının kimler olabileceği ve hangi yükümlülükleri taşıdığını belirlerken, bu düzeni sağlamak ve denetlemesini yapmak üzere Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK)’ü görevlendirmektedir. İfade ve haber alma özgürlüğüne yapılan vurgu, “Yayın hizmetlerinin içeriğine ve yayınlanmasına önceden müdahale edilemez ve yayınların içeriği önceden denetlenemez” biçimindeki 6. maddenin 1. fıkrasıyla güçlendirilmiştir.