TÜRK DIŞ POLİTİKASI II Dersi SOĞUK SAVAŞ SONRASI TÜRK DIŞ POLİTİKASI soru cevapları:

Toplam 48 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: ABD’nin 1970 ve 1980’li yıllarda ilan ettiği Yeşil Kuşak Projesi ne anlama gelmektedir açıklayınız?


CEVAP: 1970’lerin sonunda ABD Başkanı Jimmy Carter, SSCB’yi yumuşak karnından vurmak için uluslararası çapta bir insan hakları kampanyası başlatmış, ardından SSCB’ye karşı bir İslam kalkanı oluşturma planına girişilmiş ve ılımlı İslam’dan bir ‘Yeşil Kuşak’ oluşumunu ilan etmiştir. 1980’de Carter, Carter Doktrini olarak literatüre geçen yeni bir doktrin ilan ederek, Basra Körfezi’ndeki petrol alanlarına yapılacak bir saldırının ABD’nin çıkarlarına yapılmış bir saldırı olarak kabul edileceğini açıklamıştır.

#2

SORU: ABD’nin Türkiye’yi Batı Bloku’na çekme isteğinin sebepleri nelerdir?


CEVAP: II. Dünya Savaşı boyunca Türkiye’nin izlediği tarafsızlık politikası, savaş sonrası oluşan yeni uluslararası ortamda Türkiye’yi neredeyse yalnız bırakacak şekilde sonuçlanacakken, oluşan iki kutuplu bloklaşma ortamında Türkiye’nin özellikle bulunduğu coğrafi konum itibarıyla SSCB karşısında Batı Bloku’na önemli avantajlar sağlayacağına inanılması ABD’nin Türkiye’yi Batı Bloku’na çekme isteğini artırmıştır. NATO’ya üye olduğu 1952 yılına kadar Türkiye, özellikle başta İngiltere olmak üzere Batı Avrupa ülkeleri tarafından bir şekilde yeni politik düzenin dışında tutulmaya çalışılarak cezalandırılmaya çalışılmışsa da ABD’nin Yunanistan ve Türkiye’nin NATO ve Batı Bloku içerisinde yer alması gerektiğine olan inancı, Türkiye’nin sonunda bu yapılar içerisinde yer almasını sağlamış ve böylelikle II. Dünya Savaşı sonrası dış güvenliğe ilişkin endişeleri bir nebze de olsa azalmıştır.

#3

SORU: Türkiye’nin yeni oluşan uluslararası sistemde batı bloku içerisinde yer almak istemesinin temel nedenleri nelerdir açıklayınız?


CEVAP: Türkiye’nin yeni oluşan uluslararası sistemde Batı Bloku içerisinde yer almak istemesinin temel nedenlerinden biri öncelikle SSCB tarafından savaş sonrası Türkiye’ye yöneltilen baskı ve tehditler olmuştur. 1945’te SSCB’nin 1925 tarihli Türk- Sovyet Dosluk ve Tarafsızlık Anlaşması’nı feshetmesi, Boğazlar’ın durumuna ve Montreux Sözleşmesi’ne dair değişiklikler talep etmesi ve Türkiye’den Kars ile Ardahan’ı istemesi Türkiye’yi ciddi anlamda endişelendirmiş, sonuç olarak Türkiye’yi ABD ve İngiltere’den destek aramaya itmiştir.

#4

SORU: Türkiye-ABD ilişkilerinde bir döneme soğuma yaşanmasının sebebi nedir açıklayınız?


CEVAP: 1960’lı yıllarda öncelikle ABD’nin blok siyasetinde Esnek Karşılık Doktrini’ni benimsemesi, ardından Kıbrıs Sorunu’nda Türkiye’ye karşı aldığı politik tavır dolayısıyla Türkiye-ABD ilişkilerinde bir önceki döneme göre bir soğuma yaşanmış, Türkiye bu dönemde uluslararası sistemde ABD tarafından yalnız bırakılabileceği ihtimalini görmüş ve dış politika tercihlerini gözden geçirmiştir. Türkiye blok siyasetinin katılığından bir ölçüde çıkarak çok yönlü bir dış politika izlemeye karar vermiş ve SSCB ile yakınlaşmaya başlamış, bağlantısız ülkelerle ilişkiler kurmuştur.

#5

SORU: Soğuk Savaş’ın anlamını açıklayınız


CEVAP: I. Dünya Savaşı’nın patlak vermesi ve hemen ardından II. Dünya Savaşı’nın çıkması uluslararası sistemde bir geçiş döneminin yaşanmasına yol açmış ve Avrupa dışından bir güç olan Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) uluslararası sistemde etkin bir aktör olarak ortaya çıkmasına neden olmuştur. Böylelikle bozulan güç dengesi modelinden iki kutuplu sisteme geçilmiş, SSCB ile ABD arasında oluşan bloklaşma uluslararası sistemi kendilerinin başını çektiği iki kutuplu hâle getirmiş ve 1991 yılına kadar devam eden bu döneme literatürde Soğuk Savaş dönemi adı verilmiştir.

#6

SORU: Güç dengesi modeli nedir açıklayınız?


CEVAP: Güç dengesi modeli, temelde 18. ve 19. yy. Avrupa ulus-devlet modelini baz alan ve bu devletler arasında ortaya çıkmış ululararası sistemi tanımlayan modeldir. Bu modele göre, uluslararası siteme hakim belli başlı ulus-devletler arasında güçler açısından bir denklik söz konusuyken hiçbirinin bir diğerine sürekli üstünlüğü söz konusu değildir. Bu sistemde, dengeleyici bir devlet vardır ve bu devlet açısından önemli olan tek unsur dengenin bozulmamasıdır. Keza, bu devletin sürekli bir dostu ya da düşmanı yoktur; sadece devamlı çıkarları vardır ve bu çıkarların devamlılığı güç dengesinin devam etmesine bağlıdır. Zira dengeleyici devlet rolünü 18. ve 19. yy.da oynayan devlet İngiltere’dir.

#7

SORU: Bağlantısızlar hareketini açıklayınız?


CEVAP: İki kutuplu sistemde devletler çoğunlukla rakip iki blok etrafında toplanmışlardır. Bu sistemde iki bloka da ait olmayan tarafsız devletler de söz konusudur. Zamanla bu tarafsız, yani iki bloka da ait olmayan ülkeler Bağlantısızlar Hareketi’ni oluşturmuş ve neredeyse üçüncü bir blok hâline gelmiştir. Bu sistemde iki blokun yanısıra uluslararası sistemde üçüncü bir blok gibi rol oynayan bu devletlerin üye olduğu uluslararası örgütler söz konusudur ve güç dengesi modelindeki dengeleyici devlet yerine arabulucu devlet/devletler vardır. Bu arabuluculuk ise çoğu zaman uluslararası örgütler tarafından üstlenilmektedir.

#8

SORU: Soğuk Savaş döneminde aslında batı bloku’na yakın olsalar da bağımsız kalmayı tercih eden ülkeler hangileridir açıklayınız?


CEVAP: Soğuk Savaş döneminde aslında Batı Bloku’na yakın olsalar da tarihî, siyasi ya da coğrafi gerekçelerle İsviçre, Avusturya, İsveç ve Finlandiya bağımsız kalmayı tercih etmişlerdir.

#9

SORU: Soğuk Savaş döneminde doğu bloku’na yakın olsa da bağımsız kalmayı tercih eden ülke hangisidir açıklayınız?


CEVAP: Yine Yugoslavya bu dönemde Doğu Bloku’na yakın güçlü bir Balkan ülkesi olarak her iki paktın da dışında kalarak, Bağlantısızlar Hareketi’nin öncülüğünü üstlenmiştir.

#10

SORU: Soğuk Savaş döneminin en belirgin özelliği nedir açıklayınız?


CEVAP: İdeolojik kamplaşma, Soğuk Savaş döneminin en belirgin özelliği olarak ön plana çıkmaktadır. Bu noktada ABD liderliğindeki Batı (Kapitalist) Bloku ile SSCB liderliğindeki Doğu (Sosyalist) Bloku arasındaki mücadelenin temel alanı Avrupa olmuştur. Yani aslında birisi Kuzey Amerika’da, diğeri Avrasya’da yerleşik olan iki büyük güç, mücadelelerini Avrupa’da sürdürmüşlerdir. Bu mücadele ideolojik ve ekonomik olduğu kadar, bir askerî mücadele olarak da ortaya çıkmıştır. ABD ve diğer kapitalist ülkelerin 1949’da oluşturduğu NATO’ya, SSCB Doğu Bloku ülkeleriyle oluşturduğu Varşova Paktı ile karşılık verince Soğuk Savaş yapısı kurumsallaşmıştır.

#11

SORU: İdeolojik kamplaşmanın en sembolik ülkesi hangisidir açıklayınız?


CEVAP: Bu durumun en sembolik ülkesi ise ortasından ikiye bölünen Almanya olmuştur. Bir tarafı Batı (Federal) diğer tarafı Doğu (Demokratik) Almanya olarak bölünen ve egemenliği paylaşılan bu ülkenin 45 yıl işgal altında kalan başkenti Berlin’de Almanları birbirinden ayıran ideoloji kadar 1961’de örülen ve 1989’da yıkılan ünlü Berlin Duvarı bloklaşmanın çarpıcı bir göstergesi olmuştur.

#12

SORU: BM Güvenlik Konseyinin beş daimi üyesi hangi ülkelerdir açıklayınız?


CEVAP: Soğuk Savaş döneminde küresel barışın teminatı olarak kurulan Birleşmiş Milletler (BM) ise özellikle onu domine eden BM Güvenlik Konseyinin beş daimi üyesi ile (ABD, SSCB, Çin, İngiltere, Fransa) güç dengesi sistemini de kurumsallaştırmış oluyordu. Bu sistem bütün dünya dengelerinin değişmesine ve Soğuk Savaş’ın 1990’da sona ermesine rağmen hâlâ devam ettirilmeye çalışılmaktadır

#13

SORU: NATO’nun kurulma sebebini açıklayınız?


CEVAP: Soğuk Savaş döneminde iki bloklu sistem bakımından en önemli konu Almanya’nın işgali esnasında gündeme gelmiş ve savaş sonrasında SSCB’nin Doğu Avrupa’ya yönelmesi ile ABD öncülü- ¤ünde bloklaşmanın ilk önemli adımı 1949 yılında NATO’nun kurulmasıyla atılmıştır. ABD ile Kanada’nın kapitalist Avrupalı ülkeler ile birlikte oluşturduğu NATO, temelde Batı Avrupa’nın savunması amacıyla bir askerî iş birliği olarak kurulmuşsa da bu durum yalnızca askerî iş birliği ile sınırlı kalmamış, bu örgüt ‘komünist tehlike’ karşısında ideolojik mücadele de vermiştir.

#14

SORU: SSCB’nin NATO’nun kurulmasına karşılık olarak hangi paktı kurmuştur? Açıklayınız.


CEVAP: SSCB’nin NATO’nun kurulmasına verdiği karşılık 1955’te sekiz sosyalist ülkenin katılımıyla (SSCB, Arnavutluk, Romanya, Demokratik [Doğu] Almanya, Bulgaristan, Çekoslavakya, Macaristan ve Polonya) kurulan Varşova Paktı olmuş ve paktla sosyalist ülkeler arasındaki bağların ve iş birliğinin arttırılmasıamaçlanmıştır.

#15

SORU: Soğuk Savaş döneminde dehşet dengesi tanımını açıklayınız.


CEVAP: Varşova Paktı’nın kurulmasından sonra iki blok arasındaki rekabet daha da sertleşmeye başlamış ve her atak bir karşı atağa neden olmuştur. Yarış, öncelikle iki alanda gerçekleşmiştir: Avrupa’daki nüfuz alanının genişletilmesi ve nükleer teknolojide (silahlar ve en uzun menzile ulaşabilecek füze rampaları) öne geçme. Bu rekabet 1962 yılında Küba Krizi’yle birlikte iki blok arasında nükleer bir savaşın eşiğine kadar gelinmesine neden olmuştur. Bu krizde, ABD ve SSCB karşılıklı olarak güçlerini gördükten sonra, Soğuk Savaş’ın artan geriliminin her iki tarafı da tahrip etme potansiyelinden hareketle -bu durum dehşet dengesi adıyla da tanımlanmıştır- her iki blok da strateji değiştirmeye karar vermiştir. Örneğin nükleer bir savaş tehlikesini azaltmak için iki başkent arasında kırmızı hat adı verilen direk telefon hattı da bu vesile ile kurulmuştur.

#16

SORU: Fransa’nın 1966 yılında NATO’nun askerî kanadından ayrılmasının sebebi nedir?


CEVAP: ABD’nin SSCB’nin nükleer gücündeki gelişmeden çekinerek NATO Anlaşmasında değişikliğe gitmesi, Fransa başta olmak üzere Batı Avrupa’lı ülkeleri rahatsız etmiş ve Fransa 1966 yılında NATO’nun askerî kanadından ayrılarak derhal kendi nükleer silahını üretmeyi, böylece SSCB’den gelecek tehdidi ABD’ye bağımlı olmaksızın giderme çabası içine girmiştir. Fransa aynı dönemde ABD’den bağımsız, Avrupalı bir siyasal birlik ve savunma örgütü için de çabalarını arttırmıştır. Fransa’nın ABD’ye güveni sınırlı tutan ve daha Avrupalı bir Avrupa politikası hâlâ belirli ölçülerde kendisini korumaktadır.

#17

SORU: Türkiye Açısından Soğuk Savaş Dönemi Özellikle Hangi Endişelerini Gidermek Ekseninde gelişmiştir?


CEVAP: Türkiye açısından Soğuk Savaş dönemi özellikle dış güvenlik endişelerini gidermek ekseninde gelişmiştir. Bu kapsamda Batı Bloku içinde yer almanın önemli olduğunu düşünen dış politika karar mekanizmaları Soğuk Savaş’ın bitimine kadar NATO ve ABD desteğiyle bu endişeleri gidermeyi büyük ölçüde başarmışlardır. Öte yandan bu dönemde NATO’nun büyük düşmanı SSCB’nin önündeki en önemli sınır ülkesi olan Türkiye’de ülke güvenliğinin ve ideolojik güvenliğin öncelikli olması, Türkiye’de demokrasi ve özgürlüklerin geliştirilmesi önünde ciddi bir engel işlevi görmüştür.

#18

SORU: Türkiye’nin Soğuk Savaş döneminde hangi durum kaçınılmaz bir bağımlılık yaratmıştır? Açıklayınız.


CEVAP: Türkiye’nin Soğuk Savaş boyunca aldığı ekonomik ve askerî yardımlardır. Özellikle 1980’lere kadar düzelemeyen bir ekonomiye sahip olan Türkiye, ABD’den aldığı ekonomik ve askerî yardımlar sayesinde ekonomisini ayakta tutmayı başarmış, diğer yandan NATO’ya olan üyeliği ve aldığı askerî yardımlar dolayısıyla orduda ciddi teknik gelişmeler sağlamıştır. Ancak bu durum aynı zamanda kaçınılmaz bir bağımlılık da yaratmıştır. 1974 Kıbrıs Müdahalesi sonrasında Türkiye’ye yöneltilen ambargo uygulaması, bağımlılığın sonuçlarını görmek bakımından önemli bir tecrübe olmuş ve hatta Türkiye 20 Temmuz 1975’de NATO dışında kalan Ege Ordusunu (4. Ordu) kurarak bu duruma önlem almaya çalışmıştır.

#19

SORU: Gorbaçov’un SSCB’de İktidara Geldiği 1985’te Hangi Programları Uygulamaya Sokmuştur?


CEVAP: Gorbaçov’un SSCB’de iktidara geldiği 1985’te hem SSCB hem de öncülük ettiği Doğu Bloku ekonomik, siyasal ve askerî anlamda Batı ile rekabet edebilme gücünden oldukça uzaklaşmış durumdaydı. Ekim 1985’te SSCB’nin ekonomik ve sosyal yönden yeniden yapılanmasını ön gören Perestroyka programıyla paralel olarak Gorbaçov, halkın yönetimin politikalarına müdahil olma ve öğrenme hakkını ifade eden Glasnost programını uygulamaya soktu.

#20

SORU: SSCB’nin dağılmasının ardından NATO’nun geleceği nasıl şekillenmiştir?


CEVAP: SSCB’nin dağılmasının ardından NATO’nun kuruluş amacı ortadan kalkmış ve bundan sonraki görevinin ne olacağı sorunsalı ortaya çıkmıştır. Çünkü bazı kesimler için SSCB’nin dağılmasıyla birlikte NATO’nun asli görevi sona ermiştir. Öte yandan NATO’nun hâlihazırda üye devletlerin güvenliği açısından önemini koruduğu yönünde fikirler de ileri sürülmüştür. Keza, 1990’lar boyunca NATO daha çok Doğu Avrupa’daki bölgesel çatışmalarla ilgilenmiştir. NATO’nun geleceği konusundaki tartışmalar ise kısa bir süre sonra yerini NATO’nun yeniden yapılanması, yeni konsepti ve genişleme stratejisi üzerinde yoğunlaşmıştır (AkTürk, 2012: 73-97). 1989’da 14 üyesi olan NATO ilk genişlemesini Doğu Almanya ile birleşen yeni Almanya’yı içine alarak gerçekleştirmiştir. Ardından 1999, 2004 ve 2009 genişlemelerini gerçekleştiren NATO 28 üyeye ulaşmıştır.

#21

SORU: Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra Avrupa’da yaşanan en önemli kriz nedir açıklayınız?


CEVAP: Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra Avrupa’da yaşanan en önemli kriz Balkanlar’da Yugoslavya’nın parçalanması süreci olmuştur. Bu savaş hem Avrupa’nın ne gibi potansiyel ve reel tehditler içinde olduğunu göstermesi ve yanı başında soykırıma dönüşen bir insanlık dramına karşı ortak politika üretip üretemediğini anlamak bakımından hem de ABD’nin yeni rolünü, stratejisini ve gücünü görmek bakımından son derece önemli bir test olmuştur. 1992 ile 1995 arasında yaşanan ve ABD öncülüğündeki NATO güçlerinin müdahalesi ve ardından yapılan Dayton Anlaşması ile sona eren Bosna Savaşı iki yüz binden fazla insanın ölümüne neden olmuştur. Bu savaşın en çarpıcı sonucu ise Avrupalıların ortak çıkar ve litika geliştirememeleri ve ABD’nin siyasi ve askerî mutlak üstünlüğünün ortaya çıkmasıdır.

#22

SORU: Soğuk Savaş boyunca Türk dış politikası nasıl şekillenmiştir?


CEVAP: Soğuk Savaş boyunca Türk Dış Politikası genel itibarıyla Batı Bloku’na eklemlenerek şekillenmiş, Türkiye bu anlamda hem bir blok siyaseti hem de güvenliğe yönelik bir dış politika yürütmeye çalışmıştır. SSCB’nin dağılması ve iki kutuplu dünyanın ortadan kalkmasıyla birlikte Türkiye’nin siyasetinde Batı Bloku içinde yer alma kararlılığı devam etse de ABD eksenli dış politika ile Avrupa (AB) eksenli politikalar konusunda farklı dönemlerde farklı yoğunluklu tercihler dikkat çekmiştir. Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte Türkiye’nin dış politika gündemi çeşitlenerek yeni sahalara yayılsa da Türkiye NATO’ya sadık bir üye olarak kalmış ve AB’ye tam üyelik konusundaki istekliliğini devam ettirmiştir.

#23

SORU: Soğuk Savaş sonrasında Türk dış politikasındaki değişime yönelik en fazla üzerinde durulan husus ne olmuştur açıklayınız?


CEVAP: Soğuk Savaş sonrasında Türk Dış Politikasındaki değişime yönelik en fazla üzerinde durulan husus Türkiye’nin yeni jeopolitik konumu olmuştur. Kuşku yok ki, Türkiye’nin Soğuk Savaş koşullarındaki jeopolitik önemi Batı ittifakı için uzunca süre sadece Varşova Paktı ile yapılan mücadele çerçevesinde ele alınmıştır. Ancak 1970’li yılların sonlarından itibaren SSCB’nin Afganistan işgali ve İran’da yaşanan İslam Devrimi’, Türkiye’nin jeopolitik önemini daha da artırmıştır. Bu durum hem Batı nın Türkiye politikasının temel eksenini oluşturuyordu hem de Türkiye’nin dış politikasına yön verenlerin bu gerçeklikten hareket etmelerine zemin oluşturuyordu.

#24

SORU: 80’li yılların sonunda, 90’lı yılların başında özellikle amerikalı stratejistler için yeni dönemde en çok türkiye üzerinde durmalarının sebepleri nelerdir açıklayınız.


CEVAP: Yeni güvenlik konseptini belirleme arayışı çerçevesinde NATO’nun geleceği tartışmalarında da örgütün kendine belirlediği yeni tehdit alanlarında Türkiye’nin öneminin eskisine göre değişmiş olsa da devam ettiği ortaya konulmuştur. Özellikle Türkiye’nin çevresini saran Balkanlar, Orta Doğu ve Kafkasya gibi bölgelerde ortaya çıkan sorunlar hem NATO’yu hem de Türkiye’yi ilgilendirir hâle gelmiştir. Örneğin Irak ve Körfez bölgesindeki gelişmelerde, Ermeni-Azeri çatışmasında, Suriye ile yaşanan sorunlarda, Kıbrıs ve Balkanlar’daki sorunlarda Türkiye doğal olarak önemli roller oynamış, yeni döneme uygun politikalar belirlemeye çalışmıştır. Keza Hale’e göre (2003:202) Soğuk Savaş’ın sona ermesi Türkiye’nin çevresini 1918-23 ve 1945 yıllarında olduğu kadar değiştirmiş; Türkiye artık gerek askerî gerekse ekonomik açıdan kendisinden zayıf devletlerle çevrili bir ülke hâline gelmiştir.

#25

SORU: Soğuk Savaş’ın sona ermesi ile birlikte doğal olarak ABD’nin de dünya çapındaki askerî yükümlülüklerinde ne gibi değişimler meydana gelmiştir açıklayınız?


CEVAP: Soğuk Savaş’ın sona ermesi ile birlikte doğal olarak ABD’nin de dünya çapındaki askerî yükümlülüklerinde değişimler meydana gelmiştir. Bu durum ABD’den en fazla askerî yardım alan ülkeler arasında olan Türkiye’nin aldığı yardımların önemli ölçüde azaltılmasına da yol açmış, ancak ABD’nin Orta Doğu politikasında Türkiye’ye önemli ölçüde ihtiyaç duyması iki ülke arasındaki ilişkilerin yakın ve yoğun olarak devam ettirilmesini gerektirmiştir. 1990 yılında başlayan Körfez Savaşı’yla birlikte Türkiye’de Körfez’e asker gönderilip gönderilmeyeceği, Türkiye’nin Irak sınırında ikinci bir cephenin açılıp açılmayacağı ve İncirlik Hava Üssü’nün kullanılıp kullanılmayacağı tartışmaları başlamıştır.

#26

SORU: Soğuk Savaş’ın sona ermesi Türkiye’yi etrafındaki ülkelerin ne gibi sorunlarıyla karşı karşıya bırakmıştır?


CEVAP: Soğuk Savaş’ın sona ermesi Türkiye’yi etrafındaki bir dizi ülkenin sorunlarıyla da karşı karşıya bırakmıştır. Irak ve Suriye ile özellikle terörle mücadele kapsamında sorunlar yaşayan Türkiye’nin Yunanistan’la da Kıbrıs ve Ege sorunlarında uzlaşması mümkün olmamıştır. Bu dönemde önemli bir başka endişe ise Avrupa yolunun kapanması konusunda yaşanmıştır.

#27

SORU: Türkiye AB ile siyasi ilişkileri hangi dönemde dondurmuştur.


CEVAP: 1997’de AB Komisyonu’nun AB’nin geleceğini, özellikle de genişleme stratejisini ortaya koyduğu Agenda (Gündem) 2000 raporu ve devamında 12 Aralık 1997 Lüksemburg AB Konseyi’nde Türkiye’nin genişleme stratejisi dışında bırakılması, aynı anda Kıbrıs, Romanya, Bulgaristan’ın bu genişleme sürecine dahil edilmeleri ciddi bir krize dönüşmüş ve Türkiye AB ile siyasi ilişkileri dondurmuştur.

#28

SORU: Türkiye’nin ab ile üyelik müzakerelerine tekrar hangi dönemde başlamıştır açıklayınız?


CEVAP: 2002-2005 arasındaki yoğun reform süreci sonrasında önce 2004’te AB Komisyonu tarafından Türkiye’nin Kopenhag Kriterlerini yerine getirdiği ilan edilmiş, ardından da 3 Ekim 2005’de üyelik müzakerelerine başlanmıştır. Müzakere sürecinin çok kısa zamanda tıkanması ile AB eksenli politikalarda da değişimler yaşanmış, Komşularla Sıfır Sorun adı verilen yeni dış politika söylemi, özellikle Arap Baharı adı verilen döneme kadar son derece etkili olmuştur.

#29

SORU:

Güç dengesi modelini açıklayınız.


CEVAP:

Güç dengesi modeli, temelde 18. ve 19. yy. Avrupa ulus-devlet modelini baz alan ve bu devletler arasında ortaya çıkmış ululararası sistemi tanımlayan modeldir. Bu modele göre, uluslararası siteme hakim belli başlı ulus-devletler arasında güçler açısından bir denklik söz konusuyken hiçbirinin bir diğerine sürekli üstünlüğü söz konusu değildir. Bu sistemde, dengeleyici bir devlet vardır ve bu devlet açısından önemli olan tek unsur dengenin bozulmamasıdır. Keza, bu devletin sürekli bir dostu ya da düşmanı yoktur; sadece devamlı çıkarları vardır ve bu çıkarların devamlılığı güç dengesinin devam etmesine bağlıdır. Zira, dengeleyici devlet rolünü 18. ve 19. yy.da oynayan devlet İngiltere’dir (Emeklier, 2010).


#30

SORU:

Güç dengesi modelinden Soğuk Savaş dönemine geçiş nasıl olmuştur?


CEVAP:

I. Dünya Savaşı’nın patlak vermesi ve hemen ardından II. Dünya Savaşı’nın çıkması uluslararası sistemde bir geçiş döneminin yaşanmasına yol açmış ve Avrupa dışından bir güç olan Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) uluslararası sistemde etkin bir aktör olarak ortaya çıkmasına neden olmuştur. Böylelikle bozulan güç dengesi modelinden iki kutuplu sisteme geçilmiş, SSCB ile ABD arasında oluşan bloklaşma uluslararası sistemi kendilerinin başını çektiği iki kutuplu hâle getirmiş ve 1 991 yılına kadar devam eden bu döneme literatürde Soğuk Savaş dönemi adı verilmiştir.


#31

SORU:

 ABD ve diğer kapitalist ülkelerin 1949’da oluşturduğu NATO’ya karşılık SSCB'nin başını çektiği oluşum nedir?


CEVAP:

Varşova Paktı'dır. ABD ve diğer kapitalist ülkelerin 1949’da oluşturduğu NATO’ya, SSCB Doğu Bloku ülkeleriyle oluşturduğu Varşova Paktı ile karşılık verince Soğuk Savaş yapısı kurumsallaşmıştır.


#32

SORU:

Soğuk Savaş döneminde  küresel barışın teminatı olarak kurulan ve güç dengesi sistemini de kurumsallaştıran; günümüzde hâlâ devam ettirilmeye çalışılan oluşum nedir?


CEVAP:

Soğuk Savaş döneminde küresel barışın teminatı olarak kurulan Birleşmiş Milletler (BM) ise özellikle onu domine eden BM Güvenlik Konseyinin beş daimi üyesi ile (ABD, SSCB, Çin, İngiltere, Fransa) güç dengesi sistemini de kurumsallaştırmış oluyordu. Bu sistem bütün dünya dengelerinin değişmesine ve Soğuk Savaş’ın 1990’da sona ermesine rağmen hâlâ devam ettirilmeye çalışılmaktadır.


#33

SORU:

Bolşevik Devrimi'ni açıklayınız.


CEVAP:

Bolşevik Devrimi, Ekim Devrimi ya da Rus Devrimi olarak da bilinen, Jülyen Takvimi’ne göre 24 Ekim 1917’de (Miladi 6 Kasım 1917) başlayan, Çarlık Rusya iktidarının Lenin liderliğindeki Bolşevikler tarafından ele geçirilmesi sonucu SSCB’nin kuruluş sürecini başlatan olaylar dizisidir. 1917’de Çarlık ortadan kaldırılsa da Bolşeviklerle Monarşi yanlısı (hatta zaman zaman Batılı güçlerden örneğin İngilizlerden destek alan) Beyaz Ordu arasında 1918’de başlayan iç savaş 1922’de sona ermiş, iç savaşın galibi Bolşevikler SSCB’yi kurmuştur.


#34

SORU:

SSCB'nin Batı Avrupa ve ABD tarafından"komünist tehlike" olarak algılanması ve bloklaşma sürecinin başlaması nasıl gerçekleşmiştir?


CEVAP:

Hitler’in bir güç olarak ortadan kalkması, Almanya’nın işgal edilmesi ve Sovyet yayılmacılığının Batı Avrupa içlerine doğru ilerlemesi sonucunda bu durumdan endişelenen ve tarihsel olarak kapitalist sisteme, liberal toplum düzenine sahip olan ABD, İngiltere ve Fransa genişleyen ‘komünist tehlike’ karşısında önlem almaya çalışmıştır. Böylelikle savaş boyunca Almanlara karşı müttefik olmuş bu dört ülke iki kutba ayrılmış (SSCB karşısında ABD, İngiltere ve Fransa) ve başta ideolojik olmak üzere ekonomik, siyasal ve askerî açıdan bloklaşma süreci başlamıştır.


#35

SORU:

SSCB’nin NATO’nun kurulmasına karşılık olarak 1955’te kurduğu Varşova Paktı'nın kuruluşunda yer alan sekiz sosyalist ülke hangileridir?


CEVAP:

SSCB, Arnavutluk, Romanya, Demokratik [Doğu] Almanya, Bulgaristan, Çekoslavakya, Macaristan ve Polonya


#36

SORU:

Berlin Duvarı nedir ve neden inşa edilmiştir?


CEVAP:

Berlin Duvarı, 1961 yılında Demokratik (Doğu) Almanya vatandaşlarının Federal (Batı) Almanya’ya kaçmalarını önlemek amacıyla Demokratik Almanya tarafından yaptırılan, 1989 yılında Demokratik Almanya vatandaşlarının Batı’ya geçişlerinin serbest bırakılmasıyla işlevini yitiren ve aynı yıl yıkılmasına karar verilen 46 km uzunluğundaki duvardır.


#37

SORU:

Soğuk Savaş döneminde geçen "Yeşil Kuşak Projesi" neyi ifade etmektedir?


CEVAP:

Yeşil Kuşak Projesi, ABD’nin 1970 ve 1980’li yıllarda Orta Doğu’da komünizmin yayılma tehditine karşı İslami hareketleri destekleme projesidir.


#38

SORU:

Türkiye Kore Savaşı’nda neden Güney Kore lehine asker göndermiştir?


CEVAP:

Türkiye NATO’ya üye olmasını kolaylaştırma amacı ile Güney ve Kuzey Kore arasında başlayan ancak Çin ve ABD’nin de müdahalesi ile genişleyen Kore Savaşı’nda BM’nin Güney Kore’ye destek olma amacıyla yaptığı çağrıya uyarak 17 Eylül 1950’de asker göndermiş ve 721 şehit vermiştir.


#39

SORU:

Türkiye'nin Soğuk Savaş döneminde aldığı yardımlar ve 1974 Kıbrıs Müdahalesi sonucu Türkiye'ye yöneltilen ambargo değerlendirildiğinde Türkiye'nin 20 Temmuz 1975’de NATO dışında kalan Ege Ordusunu (4. Ordu) kurma sebebi nedir?


CEVAP:

Özellikle 1980’lere kadar düzelemeyen bir ekonomiye sahip olan Türkiye, ABD’den aldığı ekonomik ve askerî yardımlar sayesinde ekonomisini ayakta tutmayı başarmış, diğer yandan NATO’ya olan üyeliği ve aldığı askerî yardımlar dolayısıyla orduda ciddi teknik gelişmeler sağlamıştır. Ancak bu durum aynı zamanda kaçınılmaz bir bağımlılık da yaratmıştır. 1974 Kıbrıs Müdahalesi sonrasında Türkiye’ye yöneltilen ambargo uygulaması, bağımlılığın sonuçlarını görmek bakımından önemli bir tecrübe olmuş ve hatta Türkiye 20 Temmuz 1975’de NATO dışında kalan Ege Ordusunu (4. Ordu) kurarak bu duruma önlem almaya çalışmıştır.


#40

SORU:

Kapitalist ekonomi ve liberal demokrasi ile komünist bir ekonomi ve siyasal rejimin ayrımını sembolize eden Berlin Duvarı'nın yıkılması, dünyada hangi kanadın zaferi olarak yorumlanmıştır?


CEVAP:

Duvarın batısında yer alan Batı Avrupa ülkeleri kapitalist ekonomiyi ve liberal demokrasiyi benimsemişken, doğusundaki ülkeler (SSCB, Bulgaristan, Romanya, Polonya vs.) komünist bir ekonomi ve siyasal rejimi idealleştirmişlerdir. Ne var ki 1989 yılında duvarın doğusundan batısına geçişlerin serbest bırakılması ve sonunda duvarın yıkılması tüm dünyada kapitalist ekonomi ve liberal demokrasinin zaferi olarak görülmüştür.


#41

SORU:

SSCB'nin dağılması üzerine ortaya çıkan "tek kutuplu dünya" veya "yeni dünya düzeni" nitelemeleri neyi ifade etmektedir?


CEVAP:

Soğuk Savaş’ın sona ermesi de dış siyaset alanında bir kırılma noktası olmuş, bu durum yeni bir uluslararası sistemin doğuşunun başlangıcı olmuştur. Kimi uzmanlar bu sisteme ‘tek kutuplu dünya’ derken bazıları da tıpkı 1990 yılında ABD Başkanı Bush’un Körfez Krizi sırasında yaptığı gibi ‘yeni dünya düzeni’ nitelemesini tercih etmişlerdir. Keza, her iki niteleme de aslında iki kutuplu dünya düzeninin bitmesi ve yeni bir uluslararası sistemin ortaya çıkması anlamına gelmektedir (Emeklier, 2010).


#42

SORU:

SSCB’nin dağılmasının ardından NATO’nun kuruluş amacı ortadan kalkmış olması sonucu NATO'nun geleceği konusundaki tartışmalar nasıl sonuçlanmıştır?


CEVAP:

NATO’nun geleceği konusundaki tartışmalar ise kısa bir süre sonra yerini NATO’nun yeniden yapılanması, yeni konsepti ve genişleme stratejisi üzerinde yoğunlaşmıştır (Aktürk, 2012: 73-97). 1989’da 14 üyesi olan NATO ilk genişlemesini Doğu Almanya ile birleşen yeni Almanya’yı içine alarak gerçekleştirmiştir. Ardından 1999, 2004 ve 2009 genişlemelerini gerçekleştiren NATO 28 üyeye ulaşmıştır.


#43

SORU:

Maastricht Anlaşması'nın Avrupa Birliği (AB) açısından yeri nedir?


CEVAP:

1951 yılında Avrupa Kömür Çelik Topluluğu (AKÇT) olarak başlatılan bütünleşme süreci 1957 Roma Anlaşması’yla AET’nin oluşturulmasıyla devam etmiş, 1958’de Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (EURATOM) kurulmuş ve bu üç örgüt nihayet 1965 yılında Avrupa Toplulukları (AT) adı altında birleştirilmiştir. Nitekim, Soğuk Savaş boyunca bir ekonomik iş birliği örgütü olan bu yapı 1992 yılında Maastricht Anlaşması’yla yalnızca ekonomik değil aynı zamanda siyasi bir birlik olma yönünde ilk ciddi adımını atmış ve Avrupa Birliği (AB) adını almıştır.


#44

SORU:

1991’de Roma’da düzenlenen NATO zirvesinde belirlenen yeni strateji nedir?


CEVAP:

1991’de Roma’da düzenlenen ve yeni stratejinin belirlendiği NATO zirvesinde ittifakın mevcut şartlarda bir saldırıyla karşı karşıya olmadığı ve bundan böyle Orta Avrupa, eski SSCB, Orta Doğu ve Güney Akdeniz bölgelerinde meydana gelen istikrarsızlıklarla ilgilenmesi gerektiği kararı alınmıştır.


#45

SORU:

Soğuk Savaş’ın sona ermesi sonrası Türkiye açısından ‘komünist tehlike’nin ortadan kalmasına rağmen yeni bir güvenlik sorunu haline gelen durum nedir?


CEVAP:

Soğuk Savaş’ın sona ermesi Türkiye açısından ‘komünist tehlike’nin ortadan kalması anlamına gelmiş olsa da diğer yandan Türkiye açısından güvenlik sorunu haline gelmiş olan SSCB ve Yunanistan’ın yerine yeni güvenlik sorunu terör ve ayrılıkçılık olmuştur (Sönmezoğlu, 2006:479-80). Bu çerçevede dışarıdan gelebilecek güvenlik tehdidi, terör örgütüne verilen destek doğrultusunda Irak ve Suriye olarak görülmüştür.


#46

SORU:

Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesi ile başlayan süreçte Türkiye'nin tavrı ne olmuştur?


CEVAP:

Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesi ile başlayan süreçte, dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın da önemli etkisi ile hızla Irak’a karşı ABD ile iş birliği içinde hareket edilmesi öngörülmüş ve Türkiye’nin bu davranışı, yeni oluşan ilişkiler sisteminde ABD’den büyük bir takdir almıştır.


#47

SORU:

Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin bir anda AB’ye üye olmak için sıraya girmeleri ve AB’nin Kopenhag Kriterleri ile yeni esaslar belirlemesi, Türkiye-AB ilişkileri açısından ne anlama gelmektedir?


CEVAP:

Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin bir anda AB’ye üye olmak için sıraya girmeleri ve AB’nin Kopenhag Kriterleri ile yeni esaslar belirlemesi ile Türkiye’nin 1959’dan bu yana yürüttüğü ilişkilerin neredeyse hiçbir kıymeti kalmamış, her şeye en başından başlanmıştır.


#48

SORU:

Türkiye’nin Kopenhag Kriterlerini yerine getirdiği ilan edilmesi ve ardından da 3 Ekim 2005’de üyelik müzakerelerine başlanması ile devam eden süreçte, müzakere sürecinin kısa zamanda tıkanmasıyla Türkiye'de gelişen yeni dış politika söylemi ne olmuştur?


CEVAP:

Müzakere sürecinin çok kısa zamanda tıkanması ile AB eksenli politikalarda da değişimler yaşanmış, “Komşularla Sıfır Sorun” adı verilen yeni dış politika söylemi, özellikle “Arap Baharı” adı verilen döneme kadar son derece etkili olmuştur.