TÜRKİYE CUMHURİYETİ İKTİSAT TARİHİ Dersi 1995 – 2015: Finansal Küreselleşme ve Türkiye soru cevapları:
Toplam 48 Soru & Cevap#1
SORU:
Türkiye’de finansal liberalleşme ne zaman başlamıştır?
CEVAP:
80’lerin sonuyla birlikte Türkiye 90’lara ekonomik anlamda daha liberal çerçevede girmiştir. Ancak altyapısı çok sağlam olmayan plansız liberalleşme hareketleri 80’ler boyunca zaman zaman sorun çıkarmış ve bu sorunlar 90’larda daha ciddi krizlere dönüşür hale gelmiş ve bu süreç 2001’e kadar sürmüştür.
#2
SORU:
TMSF kim tarafından idare edilmektedir?
CEVAP:
1983 yılında kurulan ve tüzel kişiliğe sahip olan TMSF, merkez bankası tarafından idare edilmektedir.
#3
SORU:
1994 yılında ülkede yaşanan ekonomik durumlar nelerdir?
CEVAP:
5 Nisan 1994 kararları alındıktan sonra ülkede kamusal malların fiyatlarında yükselme olmuştur. Bunu takiben insanların satın alma güçleri ve reel para stoku önemli ölçüde azalmıştır fakat iş dünyası ve siyasi partiler o dönemde tam bir uzlaşı içinde olduklarından, bu zorlukların üstesinden gelmişlerdir. 1994 yılında enflasyonun artmasındaki temel sebep kamusal mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki yükselme sonucu TL’nin yabancı paralar karşısında değer kaybetmesidir.
#4
SORU:
5 Nisan 1994 ekonomik istikrar kararları sonrası ekonomi mercileri ne ile ve kaç yılına kadar mücadele edilmiştir?
CEVAP:
5 Nisan 1994 ekonomik istikrar kararları sonrası 1998 yılına kadar, ekonomi mercilerinin neredeyse tüm uğraşı enflasyonla mücadele olmuştur.
#5
SORU:
1995 yılından sonra Türkiye ekonomisinde nasıl bir değişim söz konusu olmuştur?
CEVAP:
95 yılından sonra Türkiye ekonomisi yerli ve yabancı kaynaklı bir değişim sürecine girmiştir. 1995 yılında Türkiye, AB ile gümrük birliği anlaşması imzalamış ve dış ticarette yeni bir sayfa açmıştır.
#6
SORU:
Gümrük birliğine girmek Türkiye nasıl bir duruma girmiştir?
CEVAP:
Gümrük birliğine girdikten sonra Türkiye, AB’ye satacağı tarım ve sanayi ürünlerine koyduğu vergiyi kaldırmıştır. Gümrük birliği cari açığa zarar vermiştir.
#7
SORU:
1997 yılında alınan diğer ekonomik kararlar nelerdir?
CEVAP:
Ekonomideki aksaklıkları gidermek amacıyla 1997 yılında hazinenin merkez bankasından borçlanması kesinlikle yasaklanmıştır. 1997 yılında Tayland’da başlayan Güneydoğu Asya Krizi, hızla Rusya’ya kadar yayılmış ve Rusya dahil pek çok ülkenin sıcak para kaybetmesine neden olmuştur.
#8
SORU:
Mali milat nedir?
CEVAP:
1998 yılında bankalara yatırılan paraların bir kereye mahsus olmak üzere kaynağının soruşturulamamasını içeren mali reform paketi uygulanmıştır. Bu uygulama mali milat olarak bilinir.
#9
SORU:
Finansal liberalizasyon, tasarruflar açısından nasıl değerlendirilebilir?
CEVAP:
Tasarrufların 1960’dan kabaca 1980’lerin sonuna kadar çok zayıf da olsa bir artış trendi izlediği görülmektedir. 1990’larda durgunluğa giren tasarruflardaki artış eğilimi, 1990’ların sonundan itibaren terse dönmektedir. Tasarruflarda 2000’lerde bir azalış eğilimi söz konusudur.
#10
SORU:
1999 yılından sonra TL’nin aşırı değerlenmesi nelere neden olmuştur?
CEVAP:
1999 yılından sonra TL’nin aşırı değerlenmesi sonucu Merkez Bankasının döviz rezervleri azalmıştır. Ellerinde çok fazla değerli kâğıt barındıran bankalar likidite problemi ile karşı karşıya kalmış ve bu durum faiz oranlarının yükselmesine sebep olmuştur. Bunalım derinleşmiş, bazı bankalar iflas etmiş ve ekonomi ciddi bir krize yakalanmıştır.
#11
SORU:
Türkiye’de 1999 yılından sonra art arda yaşanan Kasım ve Şubat krizleri ne tür krizlerdir?
CEVAP:
Türkiye’de art arda yaşanan Kasım ve Şubat krizleri mali nitelikte krizlerdir. Mali krizler faiz oranlarını ve döviz kurlarını artırıcı etki yapar. Kasım krizi likiditeye olan talebin artmasından dolayı döviz talebindeki genişlemeden dolayı yaşanmıştır. Likidite eksikliğini gidermek için önce mevcut rezervler kullanılmış daha sonra bu durum IMF’ye verilen niyet mektubunda olmadığı için vazgeçilmiştir. Likidite ihtiyacı karşılanamadığı için döviz kuru ve faiz oranları yükselmiş ve kasım krizi doğmuştur. IMF’nin verdiği krediyle faiz ve döviz kurlarında meydana gelen artışın önüne geçilmeye çalışılmış ama kriz tam anlamıyla önlenememiştir. Kasım krizi tam anlamıyla atlatılamadığı için Şubat krizi yaşanmıştır.
#12
SORU:
Genel olarak nedenler sayılmak istenirse 2001 krizi için ne denebilir?
CEVAP:
Türkiye ekonomisi 2000 yılından itibaren likidite azlığı, artan yapısal problemler, spekülatif hareketler ve siyasi problemlerle mücadele etmiştir. Bu sebepler cumhuriyet tarihinin en büyük krizi olan 2001 krizinin yaşanmasına sebep olmuştur.
#13
SORU:
Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı çapa olarak ne seçmiştir?
CEVAP:
Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı çapa olarak beklenen enflasyon oranını seçmiş ve beklenen enflasyon hedeflemesini göz önünde bulundurup kısa vadeli faizlerde değişikliğe giderek örtük enflasyon stratejisini uygulamaya çalışmıştır.
#14
SORU:
Güçlü Ekonomiye Geçiş Programının amacı nedir?
CEVAP:
Krizle mücadele etmek adına 2001 yılında Nisan ayında yeni merkez bankası kanunu çıkarılmış ve Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı hazırlanmıştır. Bu programın amacı terk edilen kur rejiminin meydana getirdiği belirsizliği ortadan kaldırmak ve bu problemlerin tekrar yaşanmaması için yapısal önlemler almaktır. Bu programda en çok dikkat çeken düzenleme bankacılık sektörü ile ilgilidir.
#15
SORU:
2001 yılına kadar Türkiye ekonomisinde yaşanan olaylar nasıl özetlenebilir?
CEVAP:
2001 yılına kadar Türkiye ekonomisinde yaşanan olaylar kısaca şöyle özetlenebilir:
• Türkiye’ye kısa vadeli sermaye hareketlerinin girişini arttıran unsur, 1990 yılından sonra sermaye hareketlerinin tamamıyla serbest hale gelmesidir.
• Ancak hemen sonrasındaki yanlış politik uygulamalar, sıcak paranın kaçışına yol açmıştır.
• Kasım 2000 krizine de bu sıcak paranın kaçışı neden olmuştur. Kasım krizi tam anlamıyla atlatılamadığı için Şubat 2001 krizi yaşanmıştır.
• Krizle mücadele etmek adına 2001 Nisan ayında yeni merkez bankası kanunu çıkarılmış ve Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı hazırlanmıştır.
• Ancak bu çabalar 2001 krizinin Cumhuriyet tarihinin en beter krizi olarak anılmasını engelleyememiştir. GSMH 50 milyar dolar azalmıştır. Türkiye ekonomisi İkinci Dünya savaşından sonra en feci daralmayı bu krizle yaşamıştır.
#16
SORU:
2001 krizinden sonra makroekonomik değişkenlerde ne gibi bir değişiklik olmuştur?
CEVAP:
2001 yılı bir dönüm noktası sayılabilir. 20022013 döneminde gayrisafi yurtiçi hasıla 233 milyar dolardan 820 milyar dolar düzeyine, toplam ticaret hacmi 114 milyar dolardan 476 milyar dolar düzeyine yükselmiştir. 2002-2012 döneminde reel gayrisafi yurtiçi hasıla %64 artarken kişi başına gelir %43 oranında artmıştır. 2002-2007 döneminde Türkiye, ortalama yıllık %6,8 büyüme oranı ile dünyada en hızlı büyüyen ekonomilerden biri iken 2007 sonrasında büyüme oranları dalgalı ve daha düşük düzeylerde seyreder hale gelmiştir. 2008-2014 arasında yıllık ortalama büyüme oranı %3,2 düzeyinde gerçekleşmiştir.
#17
SORU:
Talep kompozisyonu ihracat ağırlık olmazsa sonucu ne olur?
CEVAP:
Talep kompozisyonu ihracat ağırlıklı olmadığı sürece büyüme oynaklığı Türkiye için yüksek kalmaya devam edecek ve Türkiye ekonomisinin sermaye girişlerine aşırı bağımlılığı kesilmeyecektir.
#18
SORU:
Türkiye’de 1961-2013 yılları arasındaki büyüme oranları nasıl gelişmektedir?
CEVAP:
Büyümenin dalgalı seyri 1961-1979 ve 1980-2013 dönemlerinde birbirine çok benzemektedir. 1961-1979 döneminde büyüme oranı 1979 hariç hep pozitif alanda kalmış ve bu dönemin ortalaması da 5,15 olarak gerçekleşmiştir. 1980-2013 dönemi ele alındığında büyüme oranı tam 5 kez negatif alanda gerçekleşmiştir.
#19
SORU:
Ekonomik anlamda liberalleşme dönemi hangi yıla denk gelmektedir?
CEVAP:
Ekonomik anlamda liberalleşme hareketlerinin dönüm noktası olarak 1980 yılı kabul edilir. Büyümede yaşanan dalga boyutlarının 1980’den günümüze kadar geçen zamanda liberalleşmeden önceki döneme kıyasla daha büyük olduğu anlaşılmaktadır.
#20
SORU:
2008 krizinin kaynağı nedir?
CEVAP:
2008 yılının son aylarında kaynağı dış piyasalardaki dalgalanma olan bir kriz yaşanmıştır. Konut kredisinin sebep olduğu problemler 2003 yılında ABD’de baş göstermiştir. Bu problemler zaman içinde büyümüş ve bütün dünyaya yayılmıştır. ABD’de bankacılık sektörünün elinde büyük miktarda para vardır ve bu paranın bir şekilde krediye dönüşmesi gerekmektedir. Bu amaçla bankalar bu parayı kredibilitesi az olan insanlara kredi olarak dağıtmaya başlamıştır. Faizlerin düşük olması insanları cezp etmiş düşük gelir grubundaki kişilerin kredi talebi artmıştır. Ancak 2006 ve 2007 yıllarında FED faiz oranlarını artırmış ve konut piyasası durgunluk yaşamaya başlamış, konut fiyatları ve kiralar gerçek değerinin altına düşmüştür. Bu durumda kredi çekip konut alan insanlar kredi borçlarını ödeyemez duruma gelmişlerdir. Akabinde piyasalarda Mortgage Krizi diye anılan kriz baş göstermiştir.
#21
SORU:
Küresel krizin Türkiye’ye etkisi nasıl olmuştur?
CEVAP:
Küresel kriz Türkiye ekonomisini de olumsuz etkilemiş 2008’den sonra IMKB endeksi düşüş trendine girmiştir. 2002 yılından itibaren başarılı bir seyir izleyen Türkiye ekonomisi TL’nin Euro ve dolar karşısında değer kaybetmesini önlemiştir. TL’nin çok fazla değer kaybetmemesi ve Merkez Bankasının başarılı bir şekilde düşürmesi yerinde olmuştur. 2008 yılında negatif büyüme görülmüş fakat 2009 yılı son çeyreğinden itibaren ve 2010-2011 yıllarında büyüme yüksek boyutlara ulaşmıştır.
#22
SORU:
Türkiye’de 2001 yılından sonra alınan önlemler nelerdir?
CEVAP:
Türkiye, 2001 Krizi’nden sonra özellikle bankacılık sektöründe ciddi bir yeniden yapılanma yaşamış ve bu revizyonların ödülünü, en azından 2008 sonrası Türkiye’de yeni bir bankacılık krizi yaşamayarak toplamıştır. 2000’lerin başından 2010’a kadar geçen sürede bankacılık sektörünün özel sektöre sağladığı kredilerde ciddi bir artış sağlanmıştır. Bu dönemde özel sektörün toplam varlık ya da sermayesine göre borçlanma oranı hızlı bir şekilde artmıştır.
#23
SORU:
1990'larda Türkiye'nin ekonomik yapısının genel özelliği nedir?
CEVAP:
1980’lerin sonuyla birlikte Türkiye 1990’lara ekonomik anlamda daha liberal çerçevede girmiştir. Ancak altyapısı çok sağlam olmayan plansız liberalleşme hareketleri 80’ler boyunca zaman zaman sorun çıkarmış ve bu sorunlar 90’larda daha ciddi krizlere dönüşür hale gelmiş ve bu süreç 2001’e kadar sürmüştür.
#24
SORU:
Türkiye'de 1994 yılında yaşanan krizin sonuçları neler olmuştur?
CEVAP:
1994 yılında yaşanan krizin ardından ekonomi daralmış, yüksek oranlı enflasyonun ardından gelen develüasyonla birlikte reel faiz oranları yükselmiş ve mali sektör ile reel sektör birbirinden kopmuştur. Bu dönemde mali piyasalara olan güven azalmış ve risklilik büyük ölçüde artmıştır. 1995 yılına kadar istikrar programının başarıyla uygulanması, kamusal açığın azaltılması ve mali piyasaların riskliliğinin düşürülmesinin ardından makroekonomik dengeler yavaş yavaş kurulmaya başlanmıştır.
#25
SORU:
1995 ve 1997 yıllarında Türkiye ekonomisindeki değişimler nelerdir?
CEVAP:
1995 yılında Türkiye, AB ile gümrük birliği anlaşması imzalamış ve dış ticarette yeni bir sayfa açmıştır. Yine aynı dönemde Türkiye siyasi olarak çok çalkantılı dönemler geçirmiş. 1997 yılında Tayland’da başlayan Güneydoğu Asya Krizi, hızla Rusya’ya kadar yayılmış ve Rusya dahil pek çok ülkenin sıcak para kaybetmesine neden olmuştur. 1997 yılından dolayı İMKB Endeksi %13 oranında değer kaybetmiş, iç talep azalmış ve ekonomi küçülmüştür. Yüksek faizlerden dolayı çok fazla kar elde eden özel sektör bu karı yatırım yapmak yerine kamu açıklarını kapatmak için kullanmış ve bankalar da benzer şekilde hareket etmişlerdir. Bunun sonucunda finans piyasasını savunmasız bırakmıştır. Ekonomideki aksaklıkları gidermek amacıyla 1997 yılında hazinenin merkez bankasından borçlanması kesinlikle yasaklanmıştır.
#26
SORU:
1998 yılında gerçekleştirilen hangi uygulama mali milat olarak tanımlanmaktadır?
CEVAP:
1998 yılında bankalara yatırılan paraların bir kereye mahsus olmak üzere kaynağının soruşturulamamasını içeren mali reform paketi uygulanmıştır. Bu uygulama mali milat olarak bilinir.
#27
SORU:
1999 yılında çıkarılan Enflasyonla Mücadele Programı'nın başarısız olmasına neden olan gelişme nedir?
CEVAP:
1999 yılında, 2000-2001 yıllarını kapsayan Enflasyonla Mücadele Programı çıkarılmış olup bu programın amacı ekonomide istikrar sağlamak, enflasyon beklentisini düşürmek ve ekonomik büyümenin yolunu açmaktır. Ancak program Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizlerinden ötürü başarı sağlayamamıştır.
#28
SORU:
Türkiye'de 1990'ların sonunda bankacılık sektörünün daha sağlıklı çalışabilmesi için hangi adımlar atılmıştır?
CEVAP:
1999 yılına bankacılık sektöründe denetimi artırmaya yönelik kararlar alınmıştır. Bu bağlamda, bankacılık sektörü için önemli ve etkili olan Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu (BDDK) 1999 yılından itibaren faaliyetlerine başlamıştır. Sektördeki serbestleştirmenin aksi yönünde atılan adımlardan biri de yeni banka kurulması ve işletilmesine yönelik kuralların daha da sertleştirilmesi olmuştur. Artık, bankalar için iç denetim ve risk yönetimi zorunluluktur.
#29
SORU:
Türkiye'de 2001 yılında yaşanan ekonomik krize neden olan gelişmeler nelerdir?
CEVAP:
Türkiye’de, 1990 yılından sonra tam serbestleşmeyle birlikte, kısa vadeli sermaye girişi artmıştır. Türkiye kamu kesimi açığını ülkeye giren bu sıcak para ile finanse etmiştir. Bu nedenle faiz oranı çok yüksek düzeyde tutulmuş ve kurlar baskı altına alınmıştır. 1994 yılında sıcak paranın kötü yüzüyle karşılaşılmış, 1993 yılında döviz kuruna baskı kurulmasıyla yüksek oranda cari işlemler açığı vermiştir. Tansu Çiller, o denemde iç borçlanma faiz oranını düşürmeye kalkmış ve ülkeden sıcak para kaçmıştır. Kaçan yabancı para Kasım 2000 krizine yol açmıştır. Türkiye ekonomisi 2000 yılından itibaren likidite azlığı, artan yapısal problemler, spekülatif hareketler ve siyasi problemlerle mücadele etmiştir. Bu sebepler cumhuriyet tarihinin en büyük krizi olan 2001 krizinin yaşanmasına sebep olmuştur.
#30
SORU:
Türkiye'de yaşanan 2001 krizinin ayırıcı niteliği nedir?
CEVAP:
2001 yılında Cumhuriyet tarihinin en kötü krizi yaşanmıştır. GSMH 50 milyar dolar azalmıştır. Türkiye ekonomisi İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra en feci daralmayı bu krizle yaşamıştır.
#31
SORU:
Türkiye'nin 2002-2007 yılları arasındaki ortalama yıllık büyüme oranı kaçtır?
CEVAP:
2002-2007 döneminde Türkiye, ortalama yıllık %6,8 büyüme oranı ile dünyada en hızlı büyüyen ekonomilerden biriydi.
#32
SORU:
2008-2014 yılları arasında Türkiye'nin ekonomik performansını açıklayınız.
CEVAP:
2008-2014 arasında Türkiye'nin yıllık ortalama büyüme oranı %3,2 düzeyinde gerçekleşmiştir. 2008-2014 arası 7 yıllık dönem ortalaması 3,33’tür. Türkiye uluslararası alanda ekonomik açıdan göreceli yerini iyileştirebilmek için yüksek büyüme oranına sahip değildir.
#33
SORU:
2008 sonrasında Türkiye’nin dış açığını daha da bozmadan güçlü bir büyüme oranına sahip olabilmesinin koşulu nedir?
CEVAP:
Türkiye’nin dış açığını daha da bozmadan güçlü bir büyüme oranına sahip olabilmesi için ürünlerine olan toplam talep kompozisyonunu iç talepten dış talebe doğru yeniden ayarlaması gerekmektedir. Yani talep kompozisyonu ihracat ağırlıklı olmadığı sürece büyüme oynaklığı Türkiye için yüksek kalmaya devam edecek ve Türkiye ekonomisinin sermaye girişlerine aşırı bağımlılığı kesilmeyecektir.
#34
SORU:
2001 krizinden sonra reel büyümenin seyri ile net sermaye girişinin GSYİH’a oranının izlediği seyir arasındaki ilişkide nasıl bir değişim yaşanmıştır?
CEVAP:
2001 sonrası ve özellikle de 2005 sonrası dönemde büyüme oranının net sermaye girişinin GSYİH’a oranından daha fazla gerçekleşmesi kuralı ciddi bir bozulma göstermektedir. Türkiye’nin büyüme adına dışarıdan gelen sermayeye olan bağımlılığı zaten bir sorunken, bir de net sermaye girişine rağmen büyümede iyi rakamların yakalanamaması ayrı bir sorun teşkil edebilir. Net sermaye girişi ve büyüme arasındaki ilişkiye bakıldığında gözlenen kötü gelişmelerden bir tanesi 2010 sonrası dönemde izlenebilmektedir.
#35
SORU:
Türkiye'de büyümenin dalgalı seyri hangi dönemlerde birbirine çok benzerlik göstermektedir?
CEVAP:
1961-1979 ve 1980-2013 dönemlerinde.
#36
SORU:
1980 öncesi ve sonrası dönemlerdeki ortalama büyüme oynaklığı oranları nasıl değişim göstermiştir?
CEVAP:
Liberalleşmenin dönüm noktası kabul edilen 1980 yılı öncesi yaklaşık 20 yıllık döneme bakıldığında oynaklık ortalamasının 2,6 olarak gerçekleştiği görülmektedir. 1980-2013 dönemi yani liberalleşmenin Türkiye için hız kazandığı dönemde oynaklık ortalaması 3,9’a yükselmektedir.
#37
SORU:
Türkiye'de 1960-1980 ile 1980-2013 dönemleri arasında büyüme oranları açısından nasıl bir farklılık ortaya çıkmıştır?
CEVAP:
1960-1980 dönemi için büyüme ortalaması 5,15 iken 1980-2013 dönemi için bu rakam 4,19’dur. Bu ikisi arasında basit bir yaklaşımla ciddi bir fark olmadığı iddia edilebilir.
#38
SORU:
Mortgage Krizi nedir?
CEVAP:
ABD'de konut kredisinin sebep olduğu ve daha sonra etkisi tüm dünyaya yayılan krizdir. ABD’de bankacılık sektörünün elinde bulunan büyük miktarda para krediye dönüştürmek amacıyla kredibilitesi az olan insanlara dağıtılmıştır. Faizlerin düşük olması insanları cezp etmiş düşük gelir grubundaki kişilerin kredi talebi artmıştır. Ancak 2006 ve 2007 yıllarında FED faiz oranlarını artırmış ve konut piyasası durgunluk yaşamaya başlamış, konut fiyatları ve kiralar gerçek değerinin altına düşmüştür. Bu durumda kredi çekip konut alan insanlar kredi borçlarını ödeyemez duruma gelmişlerdir. Akabinde piyasalarda Mortgage Krizi diye anılan kriz baş göstermiştir.
#39
SORU:
2008 küresel ekonomik kriz Türkiye'yi nasıl etkilemiştir?
CEVAP:
Küresel kriz Türkiye ekonomisini de olumsuz etkilemiş 2008’den sonra IMKB endeksi düşüş trendine girmiştir. 2008 yılında negatif büyüme görülmüş fakat 2009 yılı son çeyreğinden itibaren ve 2010-2011 yıllarında büyüme yüksek boyutlara ulaşmıştır
#40
SORU:
Finansal sistemde "kontrollü serbestlik" kavramını açıklayınız.
CEVAP:
“Kontrollü serbestlik” kavramındaki kontrolden kasıt piyasanın kendi otokontrolü değildir. Toplumun tamamının refahına uygun kontrollü serbestlik, finansal sistemde oluşabilecek aksaklıkları yaratmaz, aksine engelleyebilir.
#41
SORU:
Türkiye'de 2001 krizi ile 2008 krizinin etkileri arasındaki fark nedir?
CEVAP:
Türkiye, 2001 Krizi’nden sonra özellikle bankacılık sektöründe ciddi bir yeniden yapılanma yaşamış ve bu revizyonların ödülünü, en azından 2008 sonrası Türkiye’de yeni bir bankacılık krizi yaşamayarak toplamıştır.
#42
SORU:
Türkiye'de 2000'lerin başından 2010'a kadar geçen sürede bankacılık sektöründe kredi hacmindeki genişlemeye karşı hangi tedbirler alınmıştır?
CEVAP:
2000’lerin başından 2010’a kadar geçen sürede bankacılık sektörünün özel sektöre sağladığı kredilerde ciddi bir artış sağlanmıştır. Özel sektörün kredi artışı hem bireyler hem de firmalar tarafından kullanılmıştır. Bu da tüketim ve yatırımlarda artışı getirmiştir. Kredi hacmindeki bu genişleme Türkiye’deki para otoritelerini birtakım tedbirler almaya iteklemiştir. 2010 yılının sonlarında önce Merkez Bankası ve sonra 2011 ortasında da BDDK özel sektöre sağlanan borç artışını yavaşlatabilmek için harekete geçmiştir.
#43
SORU:
Türkiye'de 2013'ten 2014'ün sonuna kadar geçen dönemde bankacılık sektörünün durumu nasıldır?
CEVAP:
2013’ten 2014’ün sonuna kadar geçen dönemde Türkiye’deki finansal şartlarda kötüleşme devam etmiş ve riskler yükselmiştir. Bu olumsuz gelişmelere rağmen bankacılık sektörünün uluslararası standartlara göre durumu halen sağlıklı görünmektedir. Sektörün, sermaye ve borç/sermaye oranları uluslararası alanda oldukça iyi durmaktadır.
#44
SORU:
Türkiye'de kredi kartı limitlerinin gelire göre belirlenmesi kuralı ne zaman getirilmiştir?
CEVAP:
2013 yılı Ekim ayında.
#45
SORU:
Türkiye'de kronik cari açık probleminin çözümü nedir?
CEVAP:
Katma değeri yüksek ve teknolojik içeriği yoğun malların üretilebilmesi ve ihraç edilebilmesi.
#46
SORU:
2015 yılı insani gelişmişlik indekslerine göre dünya sıralamasında Türkiye kaçıncı sırada yer almaktadır?
CEVAP:
Türkiye 187 ülke arasında 69. sıradadır.
#47
SORU:
Türkiye’nin 2013 yılındaki cari işlemler açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı kaçtır?
CEVAP:
Türkiye’nin cari işlemler açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı 2013 yılında tehlikeli sayılabilecek %8 düzeyine ulaşmıştır.
#48
SORU:
Türkiye'de hangi dönemde uygulanan yapısal reformlar, Türkiye ekonomisi için yapısal reformların önemli olduğunu ortaya koymaktadır?
CEVAP:
Türkiye ekonomisinin günümüzde yapısal reformlara ihtiyaç duyduğu açıktır. 2001-2006 yılları arasında gerçekleşen yapısal reformların Türkiye ekonomisine olan katkılarını, yapısal reformların önemini vurgulayan kanıtlardan sayabiliriz.