VERGİ CEZA HUKUKU Dersi Vergi Ceza Hukukunda Sorumluluk soru cevapları:

Toplam 21 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Hangi durumlarda vergi ceza hukuku hükümlerinin uygulanması gündeme gelmektedir?


CEVAP:

Vergi ceza hukuku hükümleri vergi kanunlarına aykırı fiillere uygulanmaktadır. Vergi Usul Kanunu’nun 3’üncü maddesinin ilk fıkrasına göre, Vergi kanunu tâbiri, Vergi Usul Kanunu ile birlikte Vergi Usul Kanunu’na tâbi vergi, resim ve harç kanunlarını ifade etmektedir. Bu itibarla, Vergi Usul Kanunu’nun ilk maddesinde belirtilen uygulama alanına giren kanunlara aykırı davrananlara vergi ceza hukuku hükümlerinin uygulanması gerekir. 


#2

SORU:

"Vergi borcu ilişkisi" ve "vergi ödevi ilişkisi" kavramları, neyi ifade etmektedir?


CEVAP:

Vergi borcu ilişkisi, maddî vergi yükümlülüğü olarak ifade edilen alacak-borç ilişkisini; vergi ödevi ilişkisi ise, hem vergi borcunu ödemeyi hem de vergilendirme sürecinde ortaya çıkan şeklî ödevleri yerine getirmeyi ifade etmektedir. Bu itibarla, vergi hukuku ilişkisinde, bu ilişkinin bir tarafı Devlet olmakla birlikte, diğer tarafta yer alan kişilerin, duruma göre, mükellef, sorumlu ya da muhatap olarak vergi borcunu ödeme dışında bazı şeklî ve usûle ilişkin ödevleri de bulunmaktadır. 


#3

SORU:

Vergi ceza hukukunda kanunilik ilkesi, kısaca ne anlama gelmektedir?


CEVAP:

Vergiler nasıl anayasaya uygun kanunlarla ve tek taraflı olarak talep ve tahsil edilebiliyorsa, vergi kabahatleri ile suçlarının ve bunlara uygulanacak ceza ve/ya da yaptırımların da ancak kanunlarla düzenlenmesi gerekir. Buna ceza hukukunda “kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi” denilmektedir. Bu ilke, 1215 tarihli Magna Carta Libertatum da yer aldığı gibi, 1789 tarihli İnsan ve Vatandaş Hakları Beyannamesi’nde; 1961 Anayasası’nda; 1982 Anayasası’nda da yer almaktadır. 


#4

SORU:

Kişiler, kendilerine kesilen vergi cezalarına karşı, ne tür yollara başvurabilirler?


CEVAP:

Kişilerin, vergi ödevine ilişkin kurallara aykırı davranışları yüzünden kesilen cezalara karşı yargı yoluna başvurma; ceza kesme işlemlerinde yer alan yanlışlıkların düzeltilmesini veya cezalarda indirim talep etme imkânı da bulunmaktadır. Ayrıca, haklarında hapis ve/ya da adlî para cezasına hükmedilen kişilerin, mahkeme kararının kanun yolu denetime tâbi tutulmasını talep etme hakkı vardır ve bu yola başvurması mümkündür. 


#5

SORU:

Veri kabahatlerinin kanuniliği ilkesi, suçların kanuniliği ilkesine göre, nasıl düzenlenmiştir?


CEVAP:

Kabahatler Kanunu’nda, kabahatlerin kanunîliği ilkesi, suçların kanunîliği ilkesine göre, biraz yumuşatılarak düzenlenmektedir. Buna göre, “Hangi fiillerin kabahat oluşturduğu, kanunda açıkça tanımlanabileceği gibi; kanunun kapsam ve koşulları bakımından belirlediği çerçeve hükmün içeriği, idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle de doldurulabilir” (KabK. m. 4/1). Bu itibarla, kabahat sayılan fiillerin mutlaka kanunda her yönüyle düzenlenmesi şart değildir. Kapsam ve şartları kanunda belirlenmesi kaydıyla, idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle kabahat düzenlemesi yapılabilmektedir. Ancak, vergi kabahatlerinin belirlenmesi bakımından, idareye düzenleme yetkisi verilmesinin uygun ve doğru olmadığını belirtmekte yarar vardır. Çünkü, kanunîlik ilkesinin katı bir biçimde uygulanması gereken vergi ceza hukuku alanında, kabahatlerin idarenin genel düzenleyici işlemleri ile düzenlenmesi düşünülemez. 


#6

SORU:

Ceza ve güvenlik tedbirlerinin kanuniliği ilkesi, içerik olarak neyi düzenlemektedir?


CEVAP:

Kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ikinci kısmını ceza ve güvenlik tedbirlerinin kanunîliği ilkesi oluşturmaktadır. Buna göre, sadece suçların kanun ile düzenlenmesi yeterli olmamakta, cezaların ve güvenlik tedbirlerinin de mutlaka kanun ile düzenlenmesi gerekmektedir. Kişiler açısından, hangi fiillerin suç oluşturduğunun bilinmesi kadar, suç sayılan fiiller için ne gibi ceza ve/ya da güvenlik tedbiri uygulanacağının bilinmesi de önemlidir ve bir güvence oluşturmaktadır. Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirlerinin “ancak” kanunla konulabileceği vurgusu nedeniyle, cezaların kanunla düzenlenmesi zorunluluğunun suçların kanunla düzenlenmesi zorunluluğundan daha güçlü olduğunu kabul etmek gerekir. Hatta, bazı suçların düzenleyici işlemlerle konulması düşünülebilse de, bunlara uygulanacak olan cezaların mutlaka kanunla düzenlenmesi şarttır. 


#7

SORU:

"Suç" ve "kabahat" kavramları, nasıl tanımlanmaktadır?


CEVAP:

Ayrıntılı bir tanıma göre suç, kanunî tarife (tipe) uygun, hukuka aykırı ve kusurlu bir davranıştır. Buna göre, bir suçtan söz edilebilmesi için, kusurlu bir davranışın olması; bu davranışın hukuka aykırı olması ve bu hukuka aykırı davranışın ceza kanununda suç olarak tarif edilen davranış(a) (uygun) olması gerekmektedir. Kabahat ise, kanunun, karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını gerekli gördüğü haksızlıktır (KabK.m.2). 


#8

SORU:

"Ceza" ve "güvenlik tedbiri" kavramları, neyi ifade etmektedir?


CEVAP:

Ceza, suç işleyen kişiye, usûlüne uygun olarak yapılan yargılama sonucunda mahkeme tarafından hükmedilen ve/ya da yetkili organlar tarafından uygulanan müeyyidedir. Güvenlik tedbiri ise, hukuka aykırı davranışta bulunan kişiyi ve/ya da toplumu belli zarar tehlikesinden koruma amacına yönelik bir müeyyidedir.


#9

SORU:

"İdari yaptırım" kavramı ile ifade edilmek istenen nedir?


CEVAP:

İşlenen kabahatler karşılığında idarî yaptırım uygulanması gerekir. Nitekim, Kabahatler Kanunu, yaptırımı tanımlamayıp, kabahatler için uygulanması gereken idarî yaptırım türlerini düzenlemektedir. İdarî yaptırım, kabahat işlenmesi halinde idarî makamlar tarafından uygulanan idarî para cezası ve idarî tedbirlerdir. İdarî para cezası, maktû veya nisbî olabilir. İdarî tedbirler ise, mülkiyetin kamuya geçirilmesi veya ilgili kanunlarında yer alan diğer tedbirlerdir.


#10

SORU:

"Fail" kavramı, nasıl tanımlanmaktadır?


CEVAP:

Fail, kanunda suç ya da kabahat olarak nitelendirilen fiili işleyen kişidir. Ceza hukuku uygulamasının önemli kavramlarından olan fail, ceza ve/ya da yaptırımı gerektiren fiili gerçekleştiren kişiyi ifade etmektedir. Bu itibarla, fail, suçun öznesini oluşturmaktadır. Kısacası, faili, suçun ve/ya da kabahatin kanunî tanımında yer alan fiili bizzat işleyen veya bu kişi ile birlikte işleyen kişi ya da kişiler olarak tanımlamak mümkündür.


#11

SORU:

Fiili işleyenin ceza hukuku anlamında fail olarak kabul edilebilmesi için, ne tür bir ehliyete sahip olması gerekir?


CEVAP:

Fiili işleyenin ceza hukuku anlamında fail olarak kabul edilebilmesi için, kusurlu davranma ehliyetine sahip olması gerekir. Kendisine kusur izafe edilemeyecek, yani doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden ayırt etme gücüne sahip olmayan; fiili sonuçlarını bilerek ve isteyerek işlememiş olan bir kişinin fail olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.


#12

SORU:

"Vergi suçu" kavramı, içerik olarak neyi ifade etmektedir?


CEVAP:

Vergi suçu, vergi mükellefi ve vergi sorumlusu başta olmak üzere, vergi ödevlilerinin vergi kanunları ile Vergi Usul Kanunu’nda belirtilen usûl ve şekle veya görev ve/ya da ödeve ilişkin hükümlerine cezayı gerektirecek şekilde kısmen ya da tamamen aykırı davranmasıdır.


#13

SORU:

Vergi ceza ve yaptırımlarının, şahsi nitelik taşıması/taşımaması konusunda neler söylenebilir?


CEVAP:

Genel ceza hukukunda olduğu gibi, vergi ceza hukukunda da, vergi ceza ve/ya da yaptırımları, kural olarak, şahsî nitelikte olup, vergi kabahati ve/ya da suçunu işleyen kişinin ölümü halinde, vergi ceza ve/ya da yaptırımının mirasçılara intikal etmesi, yani mirasçılardan talep ve tahsil edilmesi ya da mirasçıların çekmesi mümkün değildir. Çünkü, vergi ceza ve/ya da yaptırımları şahsî niteliktedir ve ölüm halinde düşmektedir.


#14

SORU:

Vergi ceza hukukunda ne tür cezalar uygulanmaktadır?


CEVAP:

Genel ceza hukukuna göre cezalar, suçu ve/ya da kabahati işleyen kişinin hayatı, hürriyeti, malı ve şahsına uygulanır veya bunları sınırlandırır. Oysa, vergi cezaları, genelde, zıyaa (kayba) uğratılan vergilere bağlı olarak, vergi dairesince tarh edilen vergiler üzerinden alınan, alacaklı kamu idaresinin para ile temsil edilen bir alacağı niteliğini taşımaktadır. Ancak, vergi ceza hukukunda uygulanmakta olan cezalar sadece para cezası niteliği taşımamaktadır. Çünkü, hukuka aykırı davranışın niteliğine bağlı olarak, para ile ifade edilen vergi cezası kesilmesinin yanında, ayrıca suç işleyen kişinin hürriyeti, malı ve şahsiyeti üzerinde kısıtlayıcı diğer cezaların da uygulanması mümkündür. 


#15

SORU:

Fail olma ile ceza sorumluluğu arasında nasıl bir ilişki vardır?


CEVAP:

Fail olma ile ceza sorumluluğu arasında bir bağ vardır. Fail, cezayı gerektiren fiili gerçekleştiren kişiyi; ceza sorumlusu ise, cezanın yöneldiği kişiyi ifade etmektedir. Ceza sorumluluğunun şahsîliği, cezayı gerektiren fiili işleyenin cezanın muhatabı/sorumlusu olmasını gerektirmektedir. 


#16

SORU:

Vergi suç ve kabahatlerinde, kısıtlı ve küçüklerin sorumluluğu konusunda nasıl bir düzenleme getirilmiştir?


CEVAP:

Vergi Usul Kanunu, küçük ve kısıtlıların mükellef ve/ya da vergi sorumlusu olmasını kabul etmesine rağmen, vergi ceza sorumluluğunda “Velâyet ya da vesayet altında bulunanlar veya işlerinin idaresi kayyıma tevdi edilmiş olanlar, kendilerine izafeten veli, vasi veya kayyımın vergi kanunlarına aykırı hareketlerinden dolayı cezaya muhatap tutulmazlar. Bu hallerde cezanın muhatabı, veli, vasi veya kayyımdır” diyerek, ceza muhatabının mükellef ve/ya da vergi sorumlusu olması ilkesinden ayrılmaktadır. Bu yolla, hem vergi kabahatleri hem de vergi suçları bakımından küçüklerin ve kısıtlıların kendilerini temsil eden kişilerin işledikleri kabahat ve/ya da suçlar için uygulanacak olan ceza ve/ya da yaptırımlardan korunması amaçlanmaktadır. Bu itibarla, Vergi Usul Kanunu’nun 332’nci maddesi kapsamında kalan hallerde vergi kanunlarına aykırı fiil(ler)i işleyen fail, bizzat ceza sorumlusu olmaktadır.


#17

SORU:

Tasfiye haline girmiş/tasfiye edilmiş tüzel kişinin temsilcilerinin, önceki dönemlere ilişkin sorumlulukları devam eder mi?


CEVAP:

Tüzel kişinin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olması temsilcilerin daha önceki dönemlere ilişkin sorumluluklarını ortadan kaldırmamaktadır. Her temsilci kendi yönetim zamanı ile ilgili olarak, vergi ödevlerine aykırılığın sonuçlarından sorumlu bulunmaktadır.


#18

SORU:

"Mükellef" ve "vergi sorumlusu" kavramları, neyi ifade etmektedir?


CEVAP:

Vergi hukuku ilişkisinde bir tarafta vergi idaresi, diğer tarafta mükellef bulunmaktadır. Vergi Usul Kanunu’nun Mükellef ve Vergi Sorumlusu başlıklı 8’inci maddesine göre, mükellef, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek veya tüzel kişidir. Vergi sorumlusu ise, verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişidir.


#19

SORU:

Mükellefiyete ve vergi sorumluluğuna ilişkin özel sözleşmeler, vergi kurumları açısından bağlayıcı mıdır?


CEVAP:

Vergi kanunlarıyla kabul edilen haller müstesna olmak üzere, mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna ilişkin özel sözleşmeler vergi dairesini bağlamaz. Bu itibarla, Vergi Usul Kanunu kapsamında vergi hukuku ilişkisinde genel olarak mükellef veya vergi sorumlusu muhatap alınmaktadır. Bunun sonucu olarak, vergi hukuku ilişkisine aykırı fiillerin ceza muhatabı mükellef veya vergi sorumlusu olmaktadır. Başka bir deyişle, kanunla vergi borcu ve/ya da vergi ödevi ilişkisinin tarafı olan mükellef ya da vergi sorumlusunun, bu sorumluluk alanından kaynaklanan ceza ve/ya da yaptırımların muhatabı olduğu kabul edilmektedir. 


#20

SORU:

Vergi Usul Kanunu uyarınca bilgi vermekten çekinenler, nasıl bir ceza ile karşı karşıya kalmaktadır?


CEVAP:

Kamu idare ve müesseseleri, mükellefler veya mükelleflerle işlemde bulunan gerçek ve tüzel kişiler kanunun ilgili maddeleri gereğince kendilerinden istenilen bilgileri vermekle yükümlüdürler. Kanunun kendilerine vermiş olduğu görevi yerine getirmeyenlere özel usulsüzlük cezası kesilmektedir. Bu itibarla, kamu idare ve müesseselerinde bilgi verme görevini yerine getirmekle görevli yöneticiler, istenilen bilgileri vermemeleri halinde, özel usulsüzlük cezasından sorumlu olmaktadır. Bu sorumluluk, kesilen özel usulsüzlük cezasının ödenmesi şeklinde ortaya çıkan bir sorumluluktur. 


#21

SORU:

Tasfiye memurlarının ne tür/kapsamda bir sorumluluğu bulunmaktadır?


CEVAP:

Kurumların tasfiyesinde kurumun tahakkuk etmiş vergileri ya da dava konusu tarhiyat için karşılık ayırmadan ortaklara paylaştırma yapan tasfiye memurları, vergilerin asıl ve zamlarından ve vergi cezalarından şahsen ve müteselsilen sorumludur