VERGİ İCRA HUKUKU Dersi KAMU ALACAKLARINI GÜVENCE ALTINA ALAN ÖNLEMLER soru cevapları:
Toplam 21 Soru & Cevap#1
SORU:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun uyarınca, kamu alacaklarını güvence altına almak için getirilen (Kanun’un 2. bölümünde / md. 9 - 36) önlemler ve/veya müesseseler nelerdir?
CEVAP:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kamu alacaklarını güvence alt›na almak amacıyla Kanun’un 2. bölümünde (md. 9 - 36) bazı önlemler ve/veya müesseseler ihdas etmiştir. Bunları topluca sayacak olursak, teminat istenmesi, ihtiyati haciz uygulanması, alacağın ihtiyaten tahakkuk ettirilmesi, icra takiplerinde kamu alacağına rüçhan (öncelik) hakkı tanınması, kamu alacağını etkisiz kılmak amacıyla yapılan hukuki muamelelere karşı iptal davası yolu, kamu alacağı ödenmeden işlem yapma yasağı, kamu alacaklarının iadesinde borç mahsubu şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
#2
SORU:
Kamu alacağını güvence altına alma amacıyla düzenlenen özel sorumluluk halleri nelerdir?
CEVAP:
Kanun, kamu alacağını güvence altına alma amacıyla bazı sorumluluk hâllerini özel olarak düzenlemiştir. Bunlarda sırasıyla vergi kesenlerin sorumluluğu, tasfiye memurlarının sorumluluğu, limited şirket ortaklarının sorumluluğu, şahıs şirketlerinde ortakların sorumluluğu, kanuni temsilcilerin sorumluluğu ve şirketlerin birleşme, devir ve şekil değiştirmelerinde sorumluluk hâlleridir.
#3
SORU:
Yasal düzenlemeler uyarınca, hangi tür kamu alacakları için teminat istenmesi söz konusu olabilir?
CEVAP:
İdarenin amme alacağı için teminat isteyebilmesinin Vergi Usul Kanunun’un 344 ve 359. maddesinde sayılı hâllerin varlığına ve vergi incelemesine bağlanması dolayısıyla, teminat istenebilmesi ancak tarh ve tahakkuku Vergi Usul Kanunu’nun kapsamına giren kamu alacakları için söz konusu olabilir.
#4
SORU:
"Vergi ziyaı" kavramı nasıl tanımlanmaktadır?
CEVAP:
Vergi Usul Kanunu’nun 341. maddesi uyarınca vergi ziyaı, “mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesi veya eksik tahakkuk ettirilmesi” şeklinde tanımlanmıştır.
#5
SORU:
Vergi Usul Kanunu uyarınca, vergi ziyaı hükmünde olan haller nelerdir?
CEVAP:
Vergi Usul Kanunu'nda yapılan düzenleme uyarınca, “şahsi, medeni hâller veya aile durumu hakkında gerçeğe aykırı beyanlar ile veya sair suretlerle verginin noksan tahakkuk ettirilmesine veya haksız yere geri verilmesine sebebiyet verme”nin vergi ziyaı hükmünde olduğu belirtilmiştir.
#6
SORU:
İdarenin teminat talep eden yazısında muhataba en az kaç günlük süre verilmelidir?
CEVAP:
İdarenin, teminat talep eden yazısında muhataba en az 15 günlük süre vermesi gerekmektedir (Bkz. VUK md.14).
#7
SORU:
İdarenin teminat talebi üzerine muhataplarca teminat gösterilebilecek değerler nelerdir?
CEVAP:
Nelerin teminat olabileceği kanunda sayma yöntemi ile 6183 sayılı Kanun’un 10 ve 11. maddelerinde belirlenmiştir. Bu düzenlemelere göre teminat olabilecek değerler şunlardır. 1. Para, 2. Bankalar ve özel finans kurumları (katılım bankaları) tarafından verilen süresiz teminat mektupları, 3. Hazine Müsteşarlığınca ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetleri veya bu senetler yerine düzenlenen belgeler (Nominal bedele faiz dahil edilerek ihraç edilmiş ise bu işlemlerde anaparaya tekabül eden satış değerleri esas alınır.), 4. Hükümetçe belli edilecek millî esham ve tahvilât (Bu esham ve tahvilât, teminatın kabul edilmesine en yakın borsa cetvelleri üzerinden %15 noksaniyle değerlendirilir.), 5. İlgililer veya ilgililer lehine üçüncü şahıslar tarafından gösterilen ve alacaklı amme idaresince haciz varakasına müsteniden haczedilen menkul ve gayrimenkul mallar, 6. Muteber bir şahsın müteselsil kefil ve müşterek müteselsil borçluluğu.
#8
SORU:
Teminat olarak sadece şahsi kefaletin getirilmesi mümkün müdür?
CEVAP:
Sadece şahsi kefaleti ve/veya gösterilen şahsı kefil olarak kabul edip etmemek konusunda, alacaklı idareye takdir hakkı tanınmıştır. Şahsi kefalet, tespit edilecek şartlara uygun olarak noterden tasdikli kefalet sözleşmesi ile tesis olunabilir. Amme alacağını ödeyen kefile, asıl borçluya rücu edebilmesi için, buna dair bir belge verilir.
#9
SORU:
"İhtiyati haciz" kavramı ne anlama gelmektedir?
CEVAP:
İhtiyati haciz, ileride tahakkuk edecek olan veya henüz vadesi gelmemiş bulunan ya da vadesi geçtiği hâlde henüz ödeme emri tebliğ edilmemiş bulunan amme alacağının tahsil güvenliğini sağlamak üzere yapılan hacizdir.
#10
SORU:
Hangi varlıkların ve gelirlerin ihtiyaten haczedilmesi mümkün değildir?
CEVAP:
Kural olarak ileride doğacak varlık ve gelirler ihtiyaten haczedilemez.
#11
SORU:
İhtiyati hacze karşı ne kadarlık bir süre içerisinde ve hangi mahkemede dava açılabilir?
CEVAP:
İhtiyati haciz işlemi de hiç şüphesiz dava konusu edilebilir. Haklarında ihtiyati haciz tatbik olunanlar; haczin uygulandığı, gıyapta yapılan hacizlerde ise haciz işleminin tebliğ edildiği tarihten itibaren 7 gün içinde, alacaklı tahsil dairesinin yetki alanına dâhil olduğu vergi mahkemesinde dava açabilir ve bu davada ihtiyati haciz tutar ve sebeplerine de itiraz edebilir. Bu tür davalar, vergi mahkemelerince öncelikli olarak görülür.
#12
SORU:
İhtiyati haciz ne kadarlık bir süre için devam eder?
CEVAP:
6183 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesinde, ihtiyati haciz sebeplerinin varlığı hâlinde “ihtiyati haczin hiç bir müddetle mukayyet olmaksızın” uygulanacağı hükme bağlandığından, ihtiyati hacizler belli bir süre için konulmayıp kaldırılmadığı müddetçe devam eder.
#13
SORU:
Hangi durumlarda ihtiyati tahakkuk uygulanabilir?
CEVAP:
Kamu borçlusunun henüz tahakkuk etmemiş fakat ileride tahakkuk edecek vergi alacağının tahsilini, tahsilde sıkıntı olacağına ilişkin bazı emarelerin varlığı hâlinde önceden güvence altına almak üzere 6183 sayılı Kanun’un 17. maddesinde düzenlenmiş bir müessesedir ve sadece vergi ve benzeri mali yükümlülükler için uygulanabilir.
#14
SORU:
İhtiyati tahakkuk işlemi, tek başına dava konusu edilebilir mi?
CEVAP:
İhtiyati tahakkuk işlemi veya kararı, kendi başına, mükellefler aleyhine hukuki sonuç doğurmaz. Çünkü bu ihtiyaten tahakkuk eden vergiler, kesinleşmeden ve/veya ilgili kanunlarına göre ödeme zamanları gelmeden tahsil edilemezler. Ancak ihtiyati tahakkuk işlemi sonucunda borçlu aleyhine ihtiyati haciz de yapılmışsa (ki ihtiyati tahakkukun güvence işlevini ifa edebilmesi için idarece yapılması gerekir), bu durumda mükellefin hukuku etkilenmiş olacağından, ihtiyati tahakkuk işlemi ihtiyati haciz işlemi ile birlikte dava konusu yapılabilir.
#15
SORU:
Borçlunun iflası, mirasın reddi ve terekenin resmî tasfiyeye tabi tutulması hâllerinde kamu alacakları için nasıl bir sıra öngörülmüştür?
CEVAP:
Borçlunun iflası, mirasın reddi ve terekenin resmî tasfiyeye tabi tutulması hâllerinde kamu alacakları imtiyazlı alacak olarak paylaştırmada üçüncü sırada yer alacaktır. İcra iflas Kanunu’nun 206. maddesine göre birinci sırada işçilerin hizmet akdinden doğan alacakları ve işverenlerin işçiler için kurulmuş tüzel kişiliğe sahip yardım sandıklarına olan borçları ile aile hukukundan doğan nafaka alacakları yer almaktadır. İkinci sırada, velayet ve vesayet nedeniyle doğmuş alacaklar yer almaktadır. Üçüncü sırada ise imtiyazlı alacaklar vardır. Bu sıranın önceliğini alan bir alacağın bulunması hâlinde, amme alacakları da öncelikli alacakla aynı sırada yer alacak ve bu alacaklar tamamen tahsil edilinceye kadar diğer imtiyazlı alacaklara bir pay ayrılmayacaktır. Öncelik hakkı bulunan alacak ile amme alacağı toplamının, bu sıraya tahsis edilen tutardan fazla olması hâlinde ise tahsis edilen tutarın garameten taksim edilmesi gerekmektedir.
#16
SORU:
Kamu alacaklarının takibinde karşımıza çıkan iptal davaları ile güdülen amaç nedir?
CEVAP:
İptal davaları ile güdülen amaç; kamu alacağını ödemeyen, malı bulunmadığı ya da borca yetmediği hâllerde borçlunun, kamu alacağının tamamının veya bir kısmının tahsilini engellemek amacıyla tek taraflı hukuki muamelelerle, borçlunun amacını bilen veya bilmesi lazım gelen kimselerle yaptığı bütün muamelelerin hükümsüzlüğünü sağlamaktır.
#17
SORU:
Kamu alacaklarının takibi sürecinde açılan iptal davalarında, hangi mahkemeler görevlidir?
CEVAP:
6183 sayılı Kanun’un 24’üncü maddesinde, bu Kanuna göre açılan davalara genel mahkemelerde bakılacağı belirtildiğinden, iptal davalarının, iptali istenen tasarrufun değerine göre sulh hukuk veya asliye hukuk mahkemelerinde açılması gerekmektedir. Bu davaların görülme usulü, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na tabidir.
#18
SORU:
İptal davası açılabilmesinin koşulları nelerdir?
CEVAP:
İptal davasının açılabilmesi için bazı koşulların gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu koşullardan ilki, iptal davasının açılmasına sebebiyet veren kamu alacağının ödeme vadesinin gelmiş (muaccel) olması ve yapılan takip işlemlerine rağmen borçlunun mal varlığından bu alacağın tahsil edilememiş olması gerekmektedir. İkinci koşul ise iptal davasının tasarrufun yapıldığı tarihten sonraki beş yıllık süre içerisinde açılmasıdır (6183 sayılı Kanun md. 26).
#19
SORU:
İptal davaları açısından hangi tasarruflar bağışlama hükmünde kabul edilmiştir?
CEVAP:
6183 sayılı Kanun’un 28. maddesinde aşağıdaki tasarruflar bağışlama hükmünde kabul edilmiştir: 1. Üçüncü devreye kadar (bu derece dâhil) kan hısımlarıyla, eşler ve ikinci dereceye kadar (bu derece dâhil) sıhrî hısımlar arasında yapılan ivazlı tasarruflar, 2. Kendi verdiği malın, sözleşmenin yapıldığı sıradaki değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği sözleşmeler, 3. Borçlunun kendisine yahut üçüncü bir şahıs menfaatine kaydı hayat şartıyla irat ve intifa hakkı tesis ettiği sözleşmeler.
#20
SORU:
Kamu borçlusunun gerçekleştirdiği hangi tasarruflar, kanun uyarınca hükümsüz kabul edilmektedir?
CEVAP:
6183 sayılı Kanun’un 29. maddesinde, kamu borçlusunun ödeme müddetinin başladığı tarihten geriye doğru iki yıl içinde veya ödeme müddetinin başlamasından sonra yaptıkları tasarruflardan aşağıda belirtilenler hükümsüz kabul edilmiştir: 1.Borçlunun teminat göstermeyi evvelce taahhüt etmiş olduğu hâller müstesna olmak üzere borçlu tarafından mevcut bir borcu temin için yapılan rehinler, 2. Borca karşılık para veya mutat ödeme vasıtalarından başka yollarla yapılan ödemeler, 3. Vadesi gelmemiş bir borç için yapılan ödemeler.
#21
SORU:
Hangi durumda kamu borcundan dolayı kanuni temsilcinin sorumluluğuna gidilebilir?
CEVAP:
Kanuni temsilciye gidilebilmesi için borcun asıl borçlunun mal varlığından tahsil edilememiş veya tahsil edilemeyecek nitelikte olması gerekir. Bu durum, amme borçlusunun haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin kamu alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen kamu alacaklarını ifade etmektedir.