VİROLOJİ Dersi KOYUN VE KEÇİLERİN ÖNEMLİ VİRAL HASTALIKLARI soru cevapları:

Toplam 71 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: Akut viral solunum sistemi enfeksiyonu nedir?


CEVAP: Koyun ve keçilerdeki solunum sistemi enfeksiyonları genellikle alt solunum yollarına yerleşerek pnöymoni oluşumuna neden olmaktadır. Hastalık koyun yetiştiriciliği yapılan bölgelerde yaygın olarak görülebilir.

#2

SORU: Küçük rüminant hastalığının etiyoloji ve epidemiyolojisi nasıldır?


CEVAP: Hastalık etkeni Paramyxoviridae ailesinin Morbillivirus genusu içinde yer alan helikal simetrik yapıda ve zarşı bir RNA virusudur. Tek serotipi bulunan virus yağ çözücülere ve dezenfektanlara karşı duyarlıdır. PPR virusu keçi, koyun ve sığır kaynaklı hücre kültürlerinde üretilebilir.Hastalık Ortadoğu ülkeleri ile batı ve orta Afrika ülkelerinde yaygındır. Enfeksiyona koyunların keçilere oranla daha az duyarlı olduğu kabul edilmektedir. Yabani ruminantlar hastalığın epidemiyolojisinde rol oynayabilirler. Sığırlarda enfeksiyon subklinik seyreder fakat hastalık için rezervuar değildirler. Hastalığın bulaşması enfekte hayvanların boğaz, burun ve gözyaşı akıntısı ile birlikte idrar ve dışkısı aracılığıyla olabilmektedir. Subklinik enfekte küçük ruminantlar hastalığı yayabilirler. Hastalık epidemileri duyarlı hayvanların bulunduğu bölgelerde meydana gelir.

#3

SORU: Scrapie hastalığının etiyoloji ve epidemiyolojisi nasıldır?


CEVAP: Hastalık etkeni bir priondur ve scrapie prionu olarak tanımlanır. Prionlar, protein yapısında ve nükleik asit taşımayan enfeksiyöz etkenlerdir. Doğada bilinen iki tip prion proteininden biri olan PrPc canlıların sinir dokularında doğal olarak bulunmaktadır. Hastalık etkeni olan PrPsc (anormal prion proteini) ise PrPc’nin modifikasyonu ile ortaya çıkmaktadır. PrPsc ultraviyole ışık, değişik kimyasal maddeler (formaldehit, eter, kloroform, proteolitik enzimler, dezenfektanlar vb) ve standart otoklav şartlarına (121°C) dayanıklıdır. 1M sodyum hidroksit prion enfektivitesini belirli düzeylerde yok edebilmektedir. Prionlar bağışıklık sistemini uyarmadığı için bu etkenlere karşı antikor yanıtı oluşmaz. Scrapie hastalığının hayvanlar ve sürüler arasında nasıl yayıldığı tam olarak bilinmemektedir. Özellikle plasenta ve yavru suları aracılığı ile kontamine olan meraların hastalık bulaşmasında birincil role sahip olduğu düşünülmektedir. Dolayısıyla etkenin vücuda ağız yoluyla alındığı kabul edilir. Anneden yavruya hastalık naklinin de mümkün olabileceği düşünülmektedir. Scrapie hastalığı Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkelerinde yaygın olarak bulunmakta, diğer ülkelerde ise sporadik vakalar halinde görülmektedir. Türkiye’de bugüne kadar scrapie hastalığı tespit edilememiştir.

#4

SORU: Akut viral solunum sistemi enfeksiyonunun etiyoloji ve epidemiyolojisi nasıldır?


CEVAP: Koyun ve keçilerde diğer doku ve sistemlerle birlikte solunum sistemine yerleşen ve enfeksiyon oluşturan değişik viruslar (mavidil, küçük ruminant vebası, IBR, BVD vb) bulunmasına karşın, primer olarak akut solunum sistemi hastalığı oluşturan 3 virus vardır. Bunlar; respiratorik sinsityal virus, parainşuenza-3 virusu (PI-3) ve adenoviruslardır. Respiratorik sinsityal virus ve parainşuenza-3 virusu Paramyxoviridae ailesinde yer alan zarşı ve helikal simetrili RNA viruslarıdır. Koyun ve keçi adenovirusları ise Adenoviridae ailesinde yer alan zarfsız ve kübik simetrili viruslardır. Akciğerlere yerleşerek pnöymoni oluşumuna beden olan bir diğer viral etken de maedi-visna virusudur. Ancak bu virus kronik nitelikte hastalık oluşturmaktadır. Koyun ve keçilerdeki pnöymoni olguları genellikle multifaktöriyel bir etiyolojiye sahip olup sayılan virusların bir veya birkaçı değişik bakteriler (Mannheimia haemolytica, Pasteurella multocida, Arcanobacterium pyogenes vb) ve parazitlerle birlikte enfeksiyon oluşturabilmektedir. Sürü halinde yaşamaları nedeniyle solunum sistemi virusları hayvanlar arasında çok kolay bir şekilde bulaşabilir. Hastalık bulguları daha çok kuzularda ve oğlaklarda ortaya çıkmaktadır.

#5

SORU: Küçük rüminant vebası nedir?


CEVAP: Küçük ruminant vebası (Peste des petits ruminants, PPR) keçi ve koyunların sindirim ve solunum sistemi lezyonlarıyla karakterize akut veya subakut seyirli viral bir hastalığıdır

#6

SORU: Keçilerin Artritis-ensefalitis enfeksiyonu hastalığı nasıl teşhis edilir?


CEVAP: Vakaların gelişimi ve klinik bulgulara dayanılarak ön teşhis konulabilir. Kesin teşhis için laboratuvara gönderilen kan serumu örneklerinde ELISA ve agar jel immunodiffüzyon testi ile antikor varlığı araştırılır. Seropozitif hayvanlar klinik belirti göstermeseler bile enfekte ve virus taşıyıcısı olarak kabul edilmelidir.

#7

SORU: Keçilerin artritis-ensefalitis enfeksiyonu hastalığının etiyoloji ve epidemiyolojisi nasıldır?


CEVAP: CAE virusu Retroviridae ailesinde Lentivirus genusunda sınıflandırılmış olan kübik simetrili ve zarşı bir RNA virusudur. Etken maedi-visna virusu ile yapısal benzerlikler göstermektedir. Hastalığın bulaşması çoğunlukla neonatal dönemde virus taşıyan kolostrum ve sütün tüketilmesiyle gerçekleşir. Ayrıca direkt temas ve iatrojenik yolla (Örneğin; kontamine iğnelerle) bulaşma da söz konusu olabilmektedir. Virusla enfekte olan ancak klinik belirti göstermeyen keçiler virus kaynağıdır.

#8

SORU: Sınır hastalığının korunma ve kontrolünde nelere dikkat edilmelidir?


CEVAP: Sınır hastalığından korunmada izlenen başlıca yol virus taşıyıcısı olan immunotolere persiste enfekte hayvanların belirlenerek sürüden ayrılmasıdır. Bu amaçla virus izolasyonu, antijen tespiti veya viral nükleik asit tespiti yöntemlerinden biriyle test edilerek border disease virusu yönünden pozitif olduğu belirlenen hayvanlara 2-3 hafta arayla ikinci kez test yapılır. Bu testte de pozitif sonuç veren hayvanların immunotolere persiste enfekte olduğuna hükmedilerek sürüden çıkarılır. Sınır hastalığına karşı özel olarak hazırlanmış aşılar yoktur. Bazı durumlarda BVD virüsüne karşı hazırlanan aşıların kullanılması önerilse de bu uygulamadan tam koruma sağlanamaz.

#9

SORU: Subklinik enfeksiyon nedir?


CEVAP: Klinik olarak belirgin hastalık bulguları görülmeden seyreden enfeksiyonlara subklinik enfeksiyon veya subklinik seyirli hastalık adı verilir.

#10

SORU: Ektima kontagiozum hastalığının patogenezi ve klinik bulguları nelerdir?


CEVAP: Hastalığın inkübasyon süresi 3-8 gündür. Orf lezyonları kuzu ve oğlakların özellikle ağız mukozası ve dudak derisinde oluşur (Resim 8.4). Lezyonlar tırnak, göz kapakları ve meme başı derisinde de görülebilir. Papül şeklinde başlayıp püstüle kadar ilerleyen lezyonlar daha sonra kalın kabuklu bir hale gelir. Kabuklaşmış bu lezyonlar herhangi bir yara izi bırakmadan 1-4 hafta içinde iyileşebilir. Bazı durumlarda yaralar sinek larvaları ve sekonder bakteriyel enfeksiyonlar sonucu apseleşebilir. Şiddetli orf enfeksiyonlarında hayvanlarda halsizlik ve ağırlık kaybı meydana gelir. Ayaklarda özellikle tırnaklar arasında gelişen lezyonlar bakteriyel komplikasyonlar sonucu topallığa yol açar. Meme ve meme başında oluşan lezyonlar mastitislere neden olabilir. Yetişkin hayvanlar tekrarlayan enfeksiyonlara duyarlıdır ve kronik enfeksiyonlar oluşabilir. Morbidite genç hayvanlar arasında yüksektir fakat mortalite oldukça düşüktür. Enfeksiyon direkt temas yoluyla insanlara geçer. Genellikle parmak, el, kol ve yüzde sınırlı tek lezyonlar şeklinde görülür. Sekonder bakteriyel enfeksiyonlar oluşmaz ise kendiliğinden iyileşme şekillenir, tedaviye gerek yoktur.

#11

SORU: Akut enfeksiyon nedir?


CEVAP: İnkübasyon süresi ve klinik belirtileri kısa süreli (yaklaşık bir hafta) olan ve vücuttan virüs eliminasyonunun kısa sürede gerçekleştiği enfeksiyonlara akut enfeksiyon veya akut seyirli hastalık adı verilir.

#12

SORU: Keçilerin artritis-ensefalitis enfeksiyonu hastalığının patogenezi ve klinik bulguları nelerdir?


CEVAP: Organizmaya girdikten sonra viremi geçirerek vücutta yayılan virus akciğerler, eklemler, MSS ve meme dokusunda çoğalarak tipik bulguların ortaya çıkmasına yol açar. Enfeksiyonu alan hayvanlar yaşam boyu taşıyıcı konumundadırlar. Patolojik olarak bu dokularda yangı ve beyinde demyelinizasyon gözlenir. Akciğerlerde intersitisyel pnöymoni ve hafif büyüme saptanabilir. Eklem kapsüllerinde incelme ve sinovyal sıvı artışı vardır. CAE vakalarının önemli bir kısmı subklinik olarak seyreder. Enfekte hayvanların yaklaşık *’sinde klinik bulgular ortaya çıkmaktadır. Hastalığın en belirgin bulgusu genellikle 1 yaşın üzerindeki keçilerde ortaya çıkan, eklemlerde aşırı şişkinlik,sıvı toplanması ve topallıkla karakterize poliartritis tablosudur. Söz konusu bulguların yavaş geliştiği ve çoğunlukla karpal eklemlerde yerleştiği görülür. Etkilenen keçilerde zayışama, kıl örtüsünde bozulma ve bazı olgularda mastitis şekillenir. Genellikle 2- 4 aylık oğlaklarda görülen ensefalitis tablosunda ise zayışama ve ataksi ile birlikte arka ayaklarda, boyunda ve omurgada duruş bozukluğu gelişebilir. İlerleyen olgularda felç görülür.

#13

SORU: Maedi-Visna hastalığının patogenezi ve klinik bulguları nelerdir?


CEVAP: Virus çoğunlukla doğumu takiben erken yaşam dönemlerinde vücuda girer ve viremi yoluyla yayılır. Enfekte olan hayvanlarda antikor yanıtı gelişmesine karşın virus elimine edilemez ve hayvanlar yaşam boyu taşıyıcı konumuna geçerler. Daha çok görülen maedi formunda patolojik bulgular akciğerlere yerleşmiştir. Bu hayvanlarda akciğer lenf yumrularının büyüdüğü ve akciğerlerde yaygın bir pnöymoni tablosunun Kronik nitelikte bir enfeksiyon olan maedi-visna, inkübasyon süresinin çok uzun olması nedeniyle “yavaş enfeksiyonlar” (slow disease) arasında yer almaktadır. Maedi formunda inkübasyon süresi 2-8 yıl arasında değişebilir. Klinik bulgular yavaş yavaş gelişir ve çoğunlukla 4 yaşın üzerindeki koyunlarda ortaya çıkar. Maedi’de görülen bulgular arasında depresyon, zayışama, öksürük, solunum güçlüğü, burun akıntısı ve sekonder bakteriyel enfeksiyon durumlarında görülen ateş sayılabilir. Hayvanlarda sürekli yatma isteği vardır. Hastalık tablosu yaklaşık 3-8 ay kadar devam edebilir ve ölümle sonuçlanır. Gebe koyunlarda yavru atma görülebilir. Visna formunda inkübasyon süresi birkaç ay ile 9 yıl arasında değişebilmektedir. Bu formda görülen klinik bulgular arka ayaklarda güç kaybıyla başlar. Etkilenen hayvanlar sürüden geri kalırlar ve zaman zaman yere yığılıp ayağa kalkamayabilirler. Bu hayvanlarda zayıflama, yüz kasları, dudaklar ve vücut kaslarında titreme, ataksi, hafif veya ağır felç olguları görülür. Bu klinik bulguların geliştiği hayvanlar birkaç yıla kadar yaşayabilir.

#14

SORU: Küçük rüminant hastalığının patogenezi ve klinik bulguları nelerdir?


CEVAP: PPR virusu aerosol yolla vücuda girer ve üst solunum yolları, tonsil ve lenf nodüllerinde çoğalarak viremi sonrası diğer organlara özellikle akciğer ve sindirim sistemine ulaşır. Sindirim sistemi ve üst solunum sistemi mukozalarında nekroz, erozyon, konjesyon ve hemorajilere neden olur. fiiddetli lezyonlar ince bağırsaklardan daha çok ağız, abomasum ve kalın bağırsaklarda yaygındır. Hastalığın geç safhasında öksürükle karakterize bronkopnöymoni gelişebilir. Hastalığın inkübasyon süresi 4-5 gündür. Ani bir ateş yükselmesi ile başlayan akut hastalık formunda bitkinlik, huzursuzluk, iştahsızlık, burun ucunda kuruluk ve müköz memranlarda konjesyon görülür. Başlangıçta seröz burun akıntısı daha sonra mukopurulente dönüşür ve solunum güçlüğüne neden olur. Enfekte hayvanlarda konjuktivitis, nekrotik stomatitis ve ishal meydana gelir. ‹shale bağlı olarak dehidrasyon ve aşırı zayışama görülür. Genellikle 5-10 gün içinde ölüm gerçekleşir. Gebe hayvanlarda yavru atma oluşabilir. Morbidite ve mortalite genç hayvanlarda yetişkinlerden daha yüksektir.

#15

SORU: Mavi dil hastalığı nedir?


CEVAP: Mavidil (Bluetongue) hastalığı evcil ve yabani ruminantların akut veya subklinik seyirli, sokucu sineklerle nakledilen viral bir hastalığıdır.

#16

SORU: Mavi dil hastalığının gelişmesi sırasında hayvanın organizmasında meydana gelen değişiklikler nelerdir?


CEVAP: Mavidil virusu viremi döneminden önce yoğun ilgi gösterdiği kan hücreleri ve kan damarlarının endotel hücrelerinde çoğalır. Koyunlarda viremi 14-28 gün, sığırlarda 10 hafta kadar sürmektedir. Boğalardaki viremi döneminde virus semen ile saçılabilir. Virus viremi ile vücudun farklı organlarına ulaşır ve özellikle akciğer, kalp, bağırsaklar ve iskelet kaslarında ödem, hemoraji ve nekrozlara neden olur. Gebe hayvanlarda plasentayı geçen virus yavru atma (abortus) ve fötal anomalilerle sonuçlanan konjenital enfeksiyonlara yol açabilir.

#17

SORU: Mavi dil hastalığının etiyoloji ve epidemiyolojisi nasıldır?


CEVAP: Hastalık etkeni Reoviridae ailesinin Orbivirus genusu içinde yer alan kübik simetrik yapıda ve zarfsız bir RNA virusudur. Virus yağ çözücülere karşı dayanıklıdır. Mavidil virusunun bugün için bilinen 25 serotipi vardır. Virusun üretilmesi için embriyolu yumurta, deneme hayvanları (özellikle yavru fareler) ve hücre kültürleri kullanılmaktadır. Enfeksiyon doğal şartlarda başta koyunlar olmak üzere sığır, keçi ve yabani ruminantlarda görülmektedir. Duyarlı hayvanlara bulaşma direkt temas yoluyla olmamaktadır. Virus, Culicoides cinsi sokucu sineklerle duyarlı hayvanlara nakledilmektedir. Hastalığın epidemiyolojik durumu vektör, konakçı, iklim ve virusun birbiri ile olan ilişkisine bağlıdır. Enfekte sokucu sineklerin rüzgarla uzak bölgelere taşınması ile mavidil salgınları ortaya çıkabilir. Subklinik enfekte sığırlar rezervuar konakçı olarak rol oynamaktadırlar.

#18

SORU: Mavi dil hastalığı nasıl teşhis edilir?


CEVAP: Mavidil hastalığında karakteristik klinik belirtiler ve epidemiyolojik gözlemler ile teşhis yapılabilir. Otopside tespit edilen ödemler, bağırsaklarda hemorajiler, karın ve göğüs boşluğunda sıvı toplanması, kalp lezyonları ve pnöymoni teşhis için önemli bulgulardır. Kesin teşhis laboratuvar yöntemleri ile yapılabilir. Virus izolasyonu için embriyolu yumurta ve hücre kültürleri kullanılabilir. Mavidil virusuna ait viral RNA PCR yöntemi ile tespit edilebilir. Serolojik teşhiste ELISA ve nötralizasyon testi kullanılabilir.

#19

SORU: Sınır hastalığı nasıl teşhis edilir?


CEVAP: Kuzularda çoğunlukla sürü bazında görülen tipik klinik bulgular hastalığın ön teşhisi için yönlendiricidir. Kesin teşhis için laboratuvar analizleri gerekir. Bu amaçla virus izolasyonu yapılabileceği gibi, ELISA kullanılarak viral antijen tespiti veya RTPCR ile viral nükleik asit tespiti yapılabilir. Serolojik teşhiste indirekt ELISA ve serum nötralizasyon yöntemleri yaygın olarak kullanılmaktadır.

#20

SORU: Koyun ve keçilerde virüslerin neden olduğu önemli hastalıklar nelerdir?


CEVAP: Mavidil hastalığı, Border disease, küçük rüminant vebası(PPR), Maedi-Visna, Keçilerin Artritis-ensefalitisi, koyun ve keçi çiçeği, Ektima kontagiozum(Orf) ve Scrapie koyun ve keçilerde virüslerin neden olduğu önemli hastalıklardandır.

#21

SORU: Border disease (sınır hastalığı) nedir?


CEVAP: Sınır hastalığı veya hairy shaker sendromu olarak da bilinen border disease, kuzularda konjenital enfeksiyona bağlı olarak gelişen düşük doğum ağırlığı, kıl örtüsü bozuklukları, gelişme bozuklukları (konjenital anomali) ve sinirsel bulgularla ortaya çıkan viral bir enfeksiyondur. Genellikle erişkin koyunlarda hastalık bulguları görülmez.

#22

SORU: Koyun ve keçi çiçeği hastalığının patogenezi ve klinik bulguları nelerdir?


CEVAP: Virüsün vücuda alınmasından sonra viremi meydana gelir ve bütün organlara yayılır. Virüs özellikle epitel hücrelerine aşırı ilgi gösterir. Derideki değişikliklerin yanısıra solunum ve sindirim sistemi doku ve mukozalarında da çiçek lezyonları meydana gelir. Koyun çiçeğinin inkübasyon süresi 4-8 gün, keçi çiçeğinin ise 5-14 gündür. Her iki hastalıkta benzer klinik belirtiler görülmesine karşın keçilerde klinik belirtiler daha hafif seyreder. Her yaştaki hayvanlar duyarlı olmakla birlikte kuzu ve oğlaklar daha fazla etkilenirler. Hastalıkta inkübasyon süresinden sonra ilk olarak ateş yükselmesi, göz kapaklarında ödem ve mukopurulent burun akıntısı gözlenir. Lezyonlar deride eritematoz değişikliklerle başlar ve konjesyon, ödem ve epitel hücrelerinin aşırı çoğalması sonucu vücudun her tarafında deri nodülleri oluşur. Ağız içinde oluşan lezyonlar dil ve diş etlerinde ülserlere neden olur. Nodüller; baş, boyun, meme ve kuyruk altı derisinde belirgin olarak görülür. Nodüller kabuklaşır ve kabuklaşma devresinin tamamlanmasından sonra kabuklar dökülür, yerlerinde yara izi kalır. Kabuk atlındaki epitellerin iyileşmesi birkaç haftayı alır. Şiddetli olgularda lezyonlar başta akciğerler olmak üzere bütün iç organlarda gelişebilir. Bazı sürülerde hastalık hafif veya subklinik seyredebilir. Genç hayvanlarda mortalite %80’e ulaşırken yetişkinlerde %2-50 arasında değişebilir.

#23

SORU: Sınır hastalığının ismi nereden gelir?


CEVAP: Hastalık ilk olarak Galler ile İngiltere arasındaki sınır bölgesinde bulunan çiftliklerde görüldüğü için bu isim verilmiştir.

#24

SORU: İnsektisit nedir?


CEVAP: Böceklere karşı mücadelede kullanılan ilaç vb maddelere insektisit denir.

#25

SORU: Sınır hastalığının patogenezi ve klinik bulguları nelerdir?


CEVAP: Border disease virusu koyunlar dışında keçilerde ve nadiren de sığırlarda enfeksiyon oluşturmaktadır. İlk üremesini boğaz bölgesinde gerçekleştiren virus, viremi fazını takiben tüm vücuda yayılır ve gebe koyunlarda plasentayı geçerek yavruyu enfekte edebilir. Fötusun gebeliğin hangi döneminde virusu aldığı patogenez açısından çok önemlidir. Özellikle immun sistemin henüz gelişmemiş olduğu gebeliğin ilk 30-60 gününde virusu alan kuzu fötuslarında immunotolere persiste enfeksiyon gelişir. Bu kuzular dünyaya geldiklerinde klinik bulgulara sahip olabileceği gibi hiçbir klinik bulgu göstermeyen olgular da söz konusu olabilir. Erişkin gebe koyunlarda genellikle yavru atma, ölü doğum, konjenital anomalili doğum ve mumifikasyon dışında klinik bulgu gözlenmez. Canlı doğan kuzularda kıl örtüsü, iskelet sistemi ve merkezi sinir sistemine ilişkin bulgular yaygın olarak görülür. Bu kuzularda, kıllarda dikleşme, ayaklarda ve omurgada bükülmeler, eklemlerde şişkinlikler, kafatasında şekil bozuklukları ve titreme gibi bulgular görülebilir. Genellikle ayakta duramayan bu kuzular birkaç gün içinde ölürler. Persiste enfekte olarak doğan kuzuların bir bölümünde klinik bulgular ya hiç yoktur ya da hafif seyirlidir. Bu bireyler yaşamaya devam eder, ancak yaşam boyunca virus saçıcısıdırlar.

#26

SORU: Mavi dil hastalığının korunma ve kontrolünde nelere dikkat edilmelidir?


CEVAP: Mavi dil hastalığının kontrolü ve korunmasında aşağıdaki önlemler alınmalıdır: ? Endemik bölgelerde koyunların korunması için en etkili ve pratik yol aşılamadır. Mavidil aşıları, monovalan veya polivalan (virusun birden fazla serotipini içeren) olarak hazırlanan attenüye virus aşılarıdır. Attenüye virus aşıları 3 hafta aralıkla 2 doz olarak uygulanmalıdır. Aşı tekrarı yılda bir kez yapılmalıdır. ? Sokucu sinek mücadelesine önem verilmelidir. Bu amaçla insektisitler kullanılabilir ve hayvanlar sinek popülasyonunun fazla olduğu zamanlarda kapalı yerlerde tutulabilir. ? Gebe koyun ve inekler gebeliğin ilk yarısında aşılanmamalıdır. Gebeliğin ilk yarısında aşılanan hayvanlarda yavru atma ve konjenital anomaliler meydana ? gelebilmektedir. ? Yeni doğan kuzular maternal antikorlarla korunmaları sağlandığı için 4-6 aydan önce aşılanmamalıdır.

#27

SORU: Sınır hastalığının etiyoloji ve epidemiyolojisi nasıldır?


CEVAP: Hastalık etkeni olan virüs Şaviviridae ailesi içinde Pestivirus genusunda sınışandırılan kübik simetrik yapıda, zarşı ve RNA genomuna sahip bir virustur. Virus yağ eriticilerine karşı duyarlıdır. Border disease virusu sığırların BVD virusuyla yakın antijenik ilişkiye sahiptir ve serolojik olarak çapraz reaksiyon verebilir. BVD virusunda olduğu gibi border disease virusu da hücre kültüründe sitopatolojik etki (CPE) oluşturup oluşturmamasına göre ayrımı yapılan sitopatojen (cp) ve sitopatojen olmayan (ncp) biyotiplere sahiptir. Virusun üretilmesinde koyun orijinli primer ve devamlı hücre kültürleri tercih edilir. Hastalığın bulaştırılmasında temel rol persiste enfekte kuzulara aittir. Persiste enfekte kuzular yaşamları boyunca salgıları ve atıklarıyla virusu etrafa saçarlar. Border disease virusunun sağlıklı bireylere bulaşması ağız-burun yoluyla veya genital yolla gerçekleşebilmektedir. Hastalık tüm dünyada yaygındır.

#28

SORU: Koyun ve keçi çiçeği hastalığının etiyoloji ve epidemiyolojisi nasıldır?


CEVAP: Her iki hastalığın da etkeni Poxviridae ailesinin Capripoxvirus genusu içinde yer alan kompleks simetrik yapıda ve zarşı bir DNA virusudur. Koyun ve keçi çiçeği virusları antijenik ve fizikokimyasal olarak benzerlik gösterir. Bazı virus suşlarının her iki hayvan türünü de enfekte etme kabiliyetine sahip olduğu görülmüştür. Virus yağ çözücülere karşı duyarlıdır, karanlık ve serin yerlerde birkaç yıl enfeksiyözitesini koruyabilir. Virusun koyun ve keçi kaynaklı hücre kültürlerinde üretilmesi mümkündür. Enfeksiyona yalnızca koyun ve keçiler duyarlıdır. Bulaşma aerosol, direkt temas ya da mekanik vektör olan sinekler vasıtasıyla olmaktadır. Enfekte ahır ve otlaklar yaklaşık 2-6 ay süreyle hastalık kaynağı olabilir. Virus güneş ışınlarından kolaylıkla etkilenir.

#29

SORU: Mavi dil hastalığında saptanan klinik bulgular nelerdir?


CEVAP: Koyunlarda perakut hastalıktan kronik hastalığa kadar değişen klinik hastalık tablosu şekillenir. Perakut olgularda şiddetli akciğer ödemi ve solunum yetersizliğinden dolayı 7-9 gün içinde ölüm meydana gelir. Kronik olgularda bakteriyel komplikasyonlara bağlı olarak 3-5 hafta içinde ölüm şekillenebilir. Hafif hastalık olgularında genellikle tam ve hızlı bir iyileşme gerçekleşir. Koyunlarda klinik belirtiler karakteristiktir. Hastalık 4-6 günlük inkübasyon süresinden sonra ateşle başlar. Baş ve boyun bölgesinde; dudak, burun, yüz, göz kapaklarında ödem ve ağız, burun, burun boşluğu ve konjuktivada konjesyon gözlenir. Başlangıçta seröz olan burun akıntısı daha sonra mukopurulent ve kanlı hale dönüşür. Aşırı salivasyon ve ağızda köpüklenme vardır. Hastalığın ileri dönemlerinde mukozalarda erozyonlar ve ülserler şekillenir. Burun girişinde oluşan ödem ve kabuklanma solunum güçlüğüne neden olur. Dilde meydana gelen şiddetli ödem sonucu siyanoz (mavimsi-mor renklenme) oluşur ve dil ağızdan dışarı çıkar. Bacak kasları ve tırnaklarda oluşan dejenerasyona bağlı olarak topallık gelişir. Hayvanlarda yürüme zorlaşır. Deride oluşan dermatitis sonucu yapağı dökülmesi meydana gelir. Klinik belirtiler kuzularda daha şiddetli seyreder. Hastalıkta morbidite %80, mortalite ise %30’a ulaşabilir.

#30

SORU: Maedi-Visna hastalığının korunma ve kontrolünde nelere dikkat edilmelidir?


CEVAP: Hastalıktan korunma amacıyla uygulanacak en geçerli yöntem sürüye hastalık girişinin engellenmesidir. Bu amaçla hayvan alımlarının maedi-visna hastalığından ari sürülerden yapılması tercih edilmelidir. Yavaş enfeksiyon olması nedeniyle karantina süreci bu hastalıktan korunmada önemli katkı sağlamaz. Hastalığa karşı kullanılan bir aşı bulunmamaktadır. Enfekte sürülerde hastalık kontrolü amacıyla; serolojik testlerde pozitif çıkan hayvanlar sürüden uzaklaştırılmalı ve düzenli olarak testler yapılarak aynı uygulama takip edilmelidir. Hastalık prevalansının yüksek olduğu durumlarda sürülerdeki kuzuların mümkünse annelerinden ayrılarak seronegatif koyunlardan alınan kolostrum ve sütlerle beslenmesi hastalık kontrolü için yararlı bir uygulamadır.

#31

SORU: Maedi-Visna hastalığı nasıl teşhis edilir?


CEVAP: Hastalığın uzunca bir süreçte gelişmesi ve tipik bulguların her hayvanda görülememesi nedeniyle klinik bulgular teşhis için yeterli değildir. Laboratuvar teşhisinde kan serumunda ELISA veya agar jel immunodifüzyon yöntemiyle antikor taraması yapılır. Antikor pozitif olan hayvanlar enfekte kabul edilir. Ayrıca RT-PCR ile viral nükleik asit tespiti de yapılabilir.

#32

SORU: Scrapie hastalığının patogenezi ve klinik bulguları nelerdir?


CEVAP: Hastalık etkeni vücutta ilk olarak tonsiller, lenf yumruları, dalak ve bağırsaklarda saptanır. Sinirler aracılığıyla merkezi sinir sistemine aktarılan etken buradaki nöyronlarda çoğalarak birikir ve nöyron dejenerasyonu sonucunda beyinde vakuol oluşumlarına neden olur. Mikroskobik incelemelerde beyinde boşluklarla karakterize süngerimsi yapı görülür. Scrapie hastalığında inkübasyon süresi 2-5 yıl arasında değişir. Bazı koyun ırklarının bu hastalığa genetik olarak daha duyarlı olduğu bilinmektedir. Etkilenen koyunlar dış uyarılara karşı aşırı derecede duyarlıdır. Baş ve ensede hafif tremorlar görülür, burnun ani hareketleri buna eşlik eder. Takiben aşırı kaşınma ve buna bağlı olarak deri yaralanmaları ve yapağı kaybı ortaya çıkar. Yaklaşık 1-6 ay süren bir dönemde sürekli zayışama, düşkünlük hali, yalpalayarak yürüyüş, bakışlarda durgunluk, ataksi ve arka bacaklarda felç gelişerek hayvan ölüme sürüklenir.

#33

SORU: Ektima kontagiozum hastalığı nedir?


CEVAP: Ektima kontagiozum (Contagious pustular dermatitis, Orf) özellikle genç koyun ve keçilerin bütün dünyada yaygın olan bulaşıcı viral bir deri hastalığıdır.

#34

SORU: Maedi-Visna hastalığı nedir?


CEVAP: Koyunların ilerleyici karakterdeki solunum sistemi enfeksiyonu olan maedi ve merkezi sinir sistemi enfeksiyonu olan visna aynı virus tarafından oluşturulan kronik karakterde farklı 2 hastalık tablosudur. ‹lk olarak 1930’lu yıllarda tespit edilmiş olan hastalık ülkemizde de görülmektedir.

#35

SORU: Koyun ve keçi çiçeği hastalığı nasıl teşhis edilir?


CEVAP: Hastalığa özel klinik belirtiler ve epidemiyolojik gözlemler teşhise yardımcıolur. Kesin teşhis hücre kültürlerinde virus izolasyonu, yara kabuklarında elektron mikroskopi yöntemi ile virusun direkt tespiti ve histopatolojik incelemeler ile yapılabilmektedir.

#36

SORU: Ektima kontagiozum hastalığının etiyoloji ve epidemiyolojisi nasıldır?


CEVAP: Hastalık etkeni Poxviridae ailesinin Parapoxvirus genusu içinde yer alan kompleks simetrik yapıda ve zarşı bir DNA virusudur. Virus çevre şartlarına özellikle kurumaya karşı çok dayanıklıdır. Kurumuş kabuklarda uzun yıllar (12 yıla kadar) enfeksiyözitesini koruyabilir. Orf virusu koyun ve keçi kaynaklı hücre kültürlerinde kolayca üretilebilir. Hastalığa koyun, keçi ve insanlar duyarlıdır. Koyun ve keçiler arasında oldukça bulaşıcıdır. Orf enfeksiyonunun bulaşması direkt temas ya da indirekt olarak yem, yemlik ve su kapları gibi cansız aracılar vasıtasıyla olmaktadır. Virusun kurumaya karşı dayanıklı olması bulaşma özelliğinin uzun bir süre devam etmesini sağlar. Virusla bulaşık ahır ve meralar hastalık kaynağıdır. Kuzu ve oğlaklar doğumda veya doğum sonrasında hastalığa yakalanabilirler. Enfekte hayvanlarla direkt temasta bulunan insanlarda (veteriner hekim, hayvan bakıcıları ve mezbaha çalışanları) orf enfeksiyonu görülebilir.

#37

SORU: Maedi-Visna hastalığının etiyoloji ve epidemiyolojisi nasıldır?


CEVAP: Hastalık etkeni olan maedi-visna virusu Retroviridae ailesinde Lentivirus genusunda yer alan kübik simetrili ve zarşı bir RNA virusudur. Maedi ve visna’ya neden olan virus suşları arasında yüksek düzeyde antijenik ve serolojik benzerlik bulunmaktadır. Aynı şekilde maedivisna virusu ile keçilerin caprine artritis-ensefalitis virusu arasında da serolojik yakınlık bulunmaktadır. Virusun üretilmesi zordur, ancak koyunların koroid pleksus hücre kültürlerinde başarılı sonuçlar alınabilmektedir. Maedivisna hastalığı koyunlarla birlikte keçileri de etkileyebilmektedir. Hastalığın bulaşmasında serolojik olarak pozitif olan fakat klinik bulgu görülmeyen koyun ve keçiler önemlidir. Virusun bulaşması genellikle virus içeren kolostrum veya sütle beslenme yoluyla gerçekleşir. Bazı durumlarda aerosol bulaşma olabileceği düşünülmektedir. ‹ntrauterin bulaşma ise nadiren gerçekleşir. Virus enfekte hayvanların kan, süt, semen, salya, gözyaşı ve burun akıntılarında saptanabilir

#38

SORU: Küçük rüminant hastalığının korunma ve kontrolünde nelere dikkat edilmelidir?


CEVAP: Küçük ruminant vebası ihbarı mecburi hastalıklar listesindedir. Hastalığın görülmediği ülkelere diğer ülkelerden hayvan girişine kontrollü olarak izin verilmeli ve şüpheli durumlarda bu ülkelerde eradikasyon programları yürürlüğe sokulmalıdır. Hastalıktan korunmak amacıyla risk altındaki hayvanlara hücre kültüründe hazırlanan attenüye virus aşıları uygulanmaktadır. Aşılama her yaştan hayvanlara yapılabilir, ancak mücadele programlarında 3 aylık hayvanlara tek doz olarak uygulanması önerilir. Aşı tekrarına gerek yoktur

#39

SORU: Küçük rüminant hastalığı nasıl teşhis edilir?


CEVAP: Klinik, patolojik ve epidemiyolojik bulgular hastalığın teşhisine yardımcı olur. Kesin teşhis virus izolasyonu ve identifikasyonu ile yapılabilir. Aynı amaçla RT-PCR da kullanılmaktadır. Serolojik teşhiste PPR antikorlarının sığır vebasından ayırt edilmesi gerekir. Bu amaçla yarışmalı ELISA kullanılmaktadır. Hastalık klinik olarak ektima kontagiozum ve diğer akut solunum ve sindirim sistemi hastalıklarından ayırt edilmelidir.

#40

SORU: Koyun ve keçi çiçeği hastalığı nedir?


CEVAP: Koyun çiçeği (sheeppox) ve keçi çiçeği (goatpox) özellikle genç hayvanlarda yüksek mortaliteye neden olan bulaşıcı viral hastalıklardır. Her iki hastalık güneydoğu Avrupa, Afrika ve Asya ülkelerinde endemik olarak görülmektedir.

#41

SORU: Koyun ve keçi çiçeği hastalığının korunma ve kontrolünde nelere dikkat edilmelidir?


CEVAP: Koyun ve keçi çiçeği bildirimi zorunlu hastalıklar listesindedir. Hastalığın endemik olduğu bölgelerde enfekte sürüler karantinaya alınarak diğer hayvanlarla teması engellenmeli ve bulaşık ağıllar dezenfekte edilmelidir. Hastalıktan korunma amacıyla attenüye virus aşıları kullanılabilir. Aşılama 3 aylık hayvanlara tek doz olarak yapılır. Aşı tekrarı iki yılda bir yapılmalıdır.

#42

SORU: Keçilerin artritis-ensefalitis enfeksiyonu hastalığının korunma ve kontrolünde nelere dikkat edilmelidir?


CEVAP: Maedi-visna hastalığında olduğu gibi bu hastalıkta da korunma amacıyla uygulanacak en etkili yöntem sürüye hastalık girişinin engellenmesidir. Dolayısıyla CAE ile enfekte sürülerden hayvan alımı yapılmamalı ve mutlaka sürüye giren yeni hayvanlar öncelikle test edilmelidir. Yavaş enfeksiyon olması nedeniyle hayvan alımından sonra uygulanacak karantina süreci bu hastalıktan korunmada önemli katkı sağlamaz. Hastalığa karşı kullanılan bir aşı bulunmamaktadır. Enfekte sürülerde hastalık kontrolü amacıyla; serolojik testlerde pozitif çıkan hayvanlar sürüden uzaklaştırılmalı ve düzenli aralıklarla testler yapılarak aynı uygulama takip edilmelidir. Sürülerdeki oğlakların seronegatif keçilerden alınan sütlerle beslenmesi oğlakların hastalıktan korunmasında oldukça başarılı bulunmuştur.

#43

SORU: Keçilerin artritis-Ensefalitis enfeksiyonu nedir?


CEVAP: Keçilerin artritis-ensefalitis (Caprine arthritisencephalitis, CAE) enfeksiyonu erişkin keçilerde eklem yangıları (poliartritis) oğlaklarda ise merkezi sinir sistemi enfeksiyonu ve felçlerle karakterize kronik seyirli bir hastalıktır. CAE hastalığının Türkiye’deki varlığı bilinmektedir.

#44

SORU: Scrapie hastalığının korunma ve kontrolünde nelere dikkat edilmelidir?


CEVAP: Prion hastalıklarına karşı aşılama yoluyla korunma söz konusu değildir. Dolayısıyla hastalık kontrolünde uygulanabilecek en geçerli yöntem eliminasyondur. Bu amaçla enfekte sürülerin itlaf edilmesi ve kontamine meraların birkaç yıl kullanılmaması uygulanabilecek yöntemlerden birisidir. Bazı ülkelerde sürü oluşturulmadan önce hayvanlar hastalığa genetik yatkınlık yönünden test edilmektedir. Hastalığın bölgeler ve ülkeler arasında hayvan ticaretiyle bulaşma olasılığı oldukça yüksek olduğu için bu yönde tedbirler uygulanmalıdır. Scrapie bildirimi zorunlu olanbir hastalıktır.

#45

SORU: Akut viral solunum sistemi enfeksiyonunun patogenezi ve klinik bulguları nelerdir?


CEVAP: Burun yoluyla alınan viruslar akciğerlere yerleşip lokal olarak çoğalır ve akut intersitisyel pnöymoni tablosunu oluşturur. Parainşuenza-3 virusu genellikle tek başına hastalık tablosu oluşturmamaktadır. Bakterilerin karıştığı olaylarda irinli pnöymoni gelişir ve iyileşme süreci uzar. Bu olgularda nekropsi yapıldığında akciğer apseleri görülebilir. Klinik bulgular arasında en yaygın olarak görülenler öksürük, burun akıntısı, yüksek ateş, iştahsızlık, solunum güçlüğü ve solunum sayısındaki artıştır. Komplike olgularda irinli burun akıntısı ve irinli pnöymoni gelişir. Bu tür olgular tedaviye geç yanıt verebilir. Genellikle sürüdeki birçok hayvanda aynı anda klinik bulgular tespit edilir.

#46

SORU: Scrapie hastalığı nasıl teşhis edilir?


CEVAP: Klinik bulgulara dayanılarak hastalığın ön teşhisi yapılabilse de kesin teşhis için laboratuvar incelemeleri gerekir. Canlı hayvanlarda scrapie teşhisi amacıyla kullanılabilecek bir laboratuvar yöntemi bulunmamaktadır. Kesin teşhis için, ölen veya kesilen hayvanların beyin dokusundan alınan örnekler ELISA veya histopatolojik ve immunohistokimyasal yöntemlerle incelenir. ELISA ve immunohistokimyasal incelemelerde prion proteini saptanırken, histopatolojik incelemelerde beyinde vakuollerden oluşan süngerimsi yapı tespit edilir. Prion proteini tespiti amacıyla western blot yöntemi de kullanılabilmektedir.

#47

SORU: Ektima kontagiozum hastalığı nasıl teşhis edilir?


CEVAP: Hastalıkta lezyonlar karakteristik olduğu için teşhis kolaydır. Gerekli durumlarda laboratuvar teşhisi için elektron mikroskopi yöntemi ile virusun direkt tespiti yapılabilir. Ayırıcı tanıda koyun çiçeği, küçük ruminant vebası ve mavi dil hastalığı gözönünde bulundurulmalıdır.

#48

SORU: Ektima kontagiozum hastalığının korunma ve kontrolünde nelere dikkat edilmelidir?


CEVAP: Hastalıkla mücadelede, hasta kuzu ve oğlaklar sağlıklı olanlardan hemen ayrılmalıdır. Kabuklar temizlenerek lokal yara tedavisi yapılabilir. Sekonder enfeksiyonlara karşı antibiyotik uygulanabilir. Hastalık riski olan sürülerde hücre kültürlerinde hazırlanmış attenüye canlı virus aşıları kullanılabilir. Aşı, doğum sezonu başlamadan birkaç hafta önce gebe koyunlara tek doz olarak uygulanabilir. Aşılama koltuk altı derisine çizme suretiyle yapılır.

#49

SORU: Scrapie hastalığı nedir?


CEVAP: Scrapie koyunların progresif sinirsel semptomlarla karakterize ölümcül bir hastalığı olup, zaman zaman keçilerde de hastalık bulguları ortaya çıkmaktadır.

#50

SORU: Akut viral solunum sistemi enfeksiyonu nasıl teşhis edilir?


CEVAP: Hastalığın teşhisi klinik bulgulara dayanılarak yapılabilir. Etken tespiti için laboratuvar analizleri gereklidir. Canlı hayvanlarda burun svabı örneklerinden ELISA ile viral antijen tespiti, PCR yöntemiyle viral genom tespiti veya virus izolasyonu çalışmaları yapılabilmektedir. Serolojik teşhis hastalık etkenlerinin sürüdeki veya bölgedeki yaygınlığı ile ilgili veri toplamak için yararlı olabilir. Bu amaçla ELISA ve nötralizasyon testi kullanılmaktadır.

#51

SORU: Akut viral solunum sistemi enfeksiyonunun korunma ve kontrolünde nelere dikkat edilmelidir?


CEVAP: Hasta hayvanlara gerekli destekleyici tedavi ve bakteriyel enfeksiyonlara karşı uygun tedavi yapılır. Küçük ruminantlarda solunum sistemi hastalıklarından korunma amacıyla kullanılan özel bir aşı bulunmamaktadır. Korunma amacıyla hasta hayvanların ayrılması, genç hayvanların ayrı barındırılması, barınakların fazla sıkışık olmaması ve barınaklarda yeterli hava sirkülasyonunun sağlanması gerekir.

#52

SORU:

Mavidil hastalığı nedir?


CEVAP:

Mavidil (Bluetongue) hastalığı evcil ve yabani ruminantların akut veya subklinik seyirli, sokucu sineklerle nakledilen viral bir hastalığıdır.


#53

SORU:

Mavidil hastalığının etkeni hakkında bilgi veriniz.


CEVAP:

Hastalık etkeni Reoviridae ailesinin Orbivirusgenusu içinde yer alan kübik simetrik yapıda ve zarfsız bir RNA virusudur. Virus yağ çözücülere karşı dayanıklıdır.Mavidil virusunun bugün için bilinen 25 serotipi vard›r. Virusun üretilmesi için embriyolu yumurta, deneme hayvanları (özellikle yavru fareler) ve hücre kültürleri kullanılmaktadır.


#54

SORU:

Akut enfeksiyon nedir?


CEVAP:

İnkübasyon süresi ve klinik belirtileri kısa süreli (yaklaşık bir hafta) olan ve vücuttan virus eliminasyonunun kısa sürede gerçekleştiği enfeksiyonlara akut enfeksiyon veya akut seyirli hastalık adı verilir.


#55

SORU:

Mavidil hastalığının teşhisi nasıl gerçekleştirilir?


CEVAP:

Mavidil hastalığında karakteristik klinik belirtiler ve epidemiyolojik gözlemler ile teşhis yapılabilir. Otopside tespit edilen ödemler, bağırsaklarda hemorajiler, karın ve göğüs boşluğunda sıvı toplanması, kalp lezyonları ve pnöymoni teşhis için önemli bulgulardır. Kesin teşhis laboratuvar yöntemleri ile yapılabilir. Virus izolasyonu için embriyolu yumurta ve hücre kültürleri kullanılabilir. Mavidil virusuna ait viral RNA PCR yöntemi ile tespit edilebilir. Serolojik teşhiste ELISA ve nötralizasyon testi kullanılabilir.


#56

SORU:

İnsektisit nedir?


CEVAP:

Böceklere karşı mücadelede kullanılan ilaç vb maddelere insektisit denir.


#57

SORU:

Border disease (Sınır hastalığı) nasıl bir hastalıktır?


CEVAP:

Sınır hastalığı veya hairy shaker sendromu olarak da bilinen border disease, kuzularda konjenital enfeksiyona bağlı olarak gelişen düşük doğum ağırlığı, kıl örtüsü bozuklukları, gelişme bozuklukları (konjenital anomali) ve sinirsel bulgularla ortaya çıkan viral bir enfeksiyondur. Genellikle erişkin koyunlarda hastalık bulguları görülmez.


#58

SORU:

Border disease hastalığının bulaşma yolları hakkında bilgi veriniz.


CEVAP:

Hastalığın bulaştırılmasında temel rol persiste enfekte kuzulara aittir. Persiste enfekte kuzular yaşamları boyunca salgıları ve atıklarıyla virusu etrafa saçarlar. Border disease virusunun sağlıklı bireylere bulaşması ağız-burun yoluyla veya genital yolla gerçekleşebilmektedir. Hastalık tüm dünyada yaygındır.


#59

SORU:

Border disease hastalığından korunma nasıl sağlanır?


CEVAP:

Border disease hastalığından korunmada izlenen başlıca yol virus taşıyıcısı olan immunotolere persiste enfekte hayvanların belirlenerek sürüden ayrılmasıdır. Bu amaçla virus izolasyonu, antijen tespiti veya viral nükleik asit tespiti yöntemlerinden biriyle test edilerek border disease virusu yönünden pozitif olduğu belirlenen hayvanlara 2-3 hafta arayla ikinci kez test yapılır. Bu testte de pozitif sonuç veren hayvanların immunotolere persiste enfekte olduğuna hükmedilerek sürüden çıkarılır. Border disease hastalığına karşı özel olarak hazlanmış aşılar yoktur. Bazı durumlarda BVD virusuna karşı hazırlanan aşıların kullanılması önerilse de bu uygulamadan tam koruma sağlanamaz.


#60

SORU:

Küçük ruminant vebası nasıl bir hastalıktır?


CEVAP:

Küçük ruminant vebası (Peste des petits ruminants, PPR) keçi ve koyunların sindirim ve solunum sistemi lezyonlarıyla karakterize akut veya subakut seyirli viral bir hastalığıdır.


#61

SORU:

Eradikasyon nedir?


CEVAP:

Bir hastalığın belirli bir bölgeden veya ülkeden tamamen elimine edilmesini ifade eder. Eradikasyon kavramı; (1) enfeksiyöz etkenin global düzeyde ortadan kaldırılması ve (2) belirli birbölgede enfeksiyöz hastalığın prevalansının düşürülmesi için de kullanılabilmektedir.


#62

SORU:

Küçük ruminant vebasından korunma nasıl gerçekleştirilir?


CEVAP:

Küçük ruminant vebası ihbarı mecburi hastalıklar listesindedir. Hastalığın görülmediği ülkelere diğer ülkelerden hayvan girişine kontrollü olarak izin verilmeli ve şüpheli durumlarda bu ülkelerde eradikasyon programları yürürlüe sokulmalıdır. Hastalıktan korunmak amacıyla risk altındaki hayvanlara hücre kültüründe hazırlanan attenüye virus aşıları uygulanmaktadır. Aşılama her yaştan hayvanlara yapılabilir, ancak mücadele programlarında 3 aylık hayvanlara tek doz olarak uygulanması önerilir. Aşı tekrarına gerek yoktur.


#63

SORU:

Maedi-visna hastalığı hakkında bilgi veriniz.


CEVAP:

Koyunların ilerleyici karakterdeki solunum sistemi enfeksiyonu olan maedi ve merkezi sinir sistemi enfeksiyonu olan visna aynı virus tarafından oluşturulan kronik karakterde farklı 2 hastalık tablosudur. İlk olarak 1930’lu yıllarda tespit edilmiş olan hastalık ülkemizde de görülmektedir.


#64

SORU:

Maedi-visna hastalığı ile enfekte sürülerde hastalık kontrolü nasıl sağlanır?


CEVAP:

Enfekte sürülerde hastalık kontrolü amacıyla; serolojik testlerde pozitif çıkan hayvanlar sürüden uzaklaştırılmalı ve düzenli olarak testler yapılarak aynı uygulama takip edilmelidir. Hastalık prevalansının yüksek olduğu durumlarda sürülerdeki kuzuların mümkünse annelerinden ayrılarak seronegatif koyunlardan alınan kolostrum ve sütlerle beslenmesi hastalık kontrolü için yararlı bir uygulamadır.


#65

SORU:

Keçilerin artritis-ensefalitis hastalığı nasıl bir hastalıktır?


CEVAP:

Keçilerin artritis-ensefalitis (Caprine arthritis-encephalitis, CAE) enfeksiyonu erişkin keçilerde eklem yangıları (poliartritis) oğlaklarda ise merkezi sinir sistemi enfeksiyonu ve felçlerle karakterize kronik seyirli bir hastalıktır. CAE hastalığının Türkiye’deki varlığı bilinmektedir.


#66

SORU:

Keçilerin artritis-ensefalitis (Caprine arthritis-encephalitis, CAE) enfeksiyonunun etkeni nedir?


CEVAP:

CAE virusu Retroviridaeailesinde Lentivirus genusunda s›n›fland›r›lm›fl olan kübiksimetrili ve zarfl› bir RNA virusudur. Etken maedi-visna virusu ile yap›sal benzer-likler göstermektedir.


#67

SORU:

Keçilerin artritis-ensefalitis (Caprine arthritis-encephalitis, CAE) enfeksiyonunun patogenezi hakkında bilgi veriniz.


CEVAP:

Organizmaya girdikten sonra viremi geçirerek vücutta yay›lan virus akciğerler, eklemler, MSS ve meme dokusunda çoğalarak tipik bulguların ortaya çıkmasına yol açar. Enfeksiyonu alan hayvanlar yaşam boyu taşıyıcı konumundadırlar. Patolojik olarak bu dokularda yangı ve beyinde demyelinizasyon gözlenir. Akciğerlerde intersitisyel pnöymoni ve hafif büyüme saptanabilir. Eklem kapsüllerinde incelme vesinovyal sıvı artışı vardır.


#68

SORU:

Koyun çiçeği (sheeppox) ve keçi çiçeği (goatpox) hangi ülkelerde görülmektedir?


CEVAP:

Koyun çiçeği (sheeppox) ve keçi çiçeği (goatpox) özellikle genç hayvanlarda yüksek mortaliteye neden olan bulaşıcı viral hastalıklardır. Her iki hastalık güneydoğu Avrupa, Afrika ve Asya ülkelerinde endemik olarak görülmektedir.


#69

SORU:

Ektima kontagiozum (Contagious pustular dermatitis, Orf) özellikle hangi hayvanlarda görülen viral bir hastalıktır?


CEVAP:

Ektima kontagiozum (Contagious pustular dermatitis, Orf) özellikle genç koyun ve keçilerin bütün dünyada yaygın olan bulaşıcı viral bir deri hastalığıdır.


#70

SORU:

Scrapie nedir?


CEVAP:

Scrapie koyunların progresif sinirsel semptomlarla karakterize ölümcül bir hastalığı olup, zaman zaman keçilerde de hastalık bulguları ortaya çıkmaktadır.


#71

SORU:

Koyun ve keçilerdeki solunum sistemi enfeksiyonları nasıl klinik bulgular verir?


CEVAP:

Klinik bulgular arasında en yaygın olarak görülenler öksürük, burun akıntısı, yüksek ateş, iştahsızlık, solunum güçlüğü ve solunum sayısındaki artıştır. Komplike olgularda irinli burun akıntısı ve irinli pnöymoni gelişir. Bu tür olgular tedaviye geç yanıt verebilir. Genellikle sürüdeki birçok hayvanda aynı anda klinik bulgular tespit edilir.