XVI. YÜZYIL TÜRK EDEBİYATI Dersi Azeri ve Çağatay Sahası Türk Edebiyatı soru cevapları:
Toplam 20 Soru & Cevap#1
SORU:
XV. Yüzyılın sonunda Batı Türkçesi hangi kollara ayrılmıştır?
CEVAP:
Batı Türkçesi XV. yüzyılın sonunda Batı Oğuzca (Osmanlı Türkçesi) ve Doğu Oğuzca (Azeri Türkçesi) olmak üzere iki kola ayrılmış, XVI. yüzyıldan itibaren kuralları büyük ölçüde oturmuş iki ayrı yazı dili hâline gelmiştir.
#2
SORU:
Doğu Türkçesi XV. ve XVI. Yüzyılda varlığını nasıl sürdürmektedir?
CEVAP:
Doğu Türkçesi ise XV. yüzyılda Ali Şir Nevayî’nin olağanüstü katkısıyla biçimlenen Çağatay edebiyatı çerçevesinde varlığını sürdürür. XVI. yüzyılda Çağatay edebiyatı, Nevayî etkisiyle eser veren şairlerin yanı sıra Kuzey Hindistan’da bir devlet kurmayı başaran Babür Şah tarafından temsil edilir. Siyasal çatışmalara rağmen kültür ve sanat alanında alışveriş devam eder.
#3
SORU:
XV. ve XVI. Yüzyılda Azeri sahasında nasıl bir politik iklim hüküm sürmektedir?
CEVAP:
XV. yüzyılda Karakoyunlular (1351-1469) ve Akkoyunluların (1340-1514) egemenliğinde bulunan Azeri sahası, değişik dinî-mistik tecrübelerin bir arada yaşadığı, birbirinden etkilendiği ve zaman zaman siyasal otoriteye eklemlenerek, bazen de siyasallaşarak otoriteyi devralmak suretiyle egemenlik sağladığı bir bölgedir. Bu coğrafya, XVI. yüzyıldan itibaren Safevilerin egemenliğine geçmiş olmasına karşın bazı merkezlerin Osmanlı ve Safevi yönetimleri arasında el değiştirdiği bilinmektedir. Öyle ki Türk edebiyatının en büyük şairi Fuzulî (ö.1556), yaşadığı Bağdat ve çevresinin Akkoyunlu, Safevi ve Osmanlı yönetimi arasında nasıl el değiştirdiğine tanıklık etmiş ve bu devletlerin yöneticileriyle ilişki kurmuştur.
#4
SORU:
XVI. yüzyılda Azeri sahası klasik Türk edebiyatının en önemli iki temsilcisi kimdir?
CEVAP:
XVI. yüzyılda yalnız Azeri sahasının değil, bütün Türk edebiyatının en büyük şairlerden biri olan Fuzulî yetişmiştir. XVI. yüzyılda Azeri sahası klasik Türk edebiyatının Fuzulî’den sonra en önemli temsilcisi, Hatayî mahlasıyla şiirler söyleyen Şah İsmail’dir.
#5
SORU:
Safavi Hanedanı sırasında Türkçe şiir söyleme geleneği kim/kimler tarafından sürdürülmüştür?
CEVAP:
Şah İsmail seviyesinde olmasa bile Safevi hanedanı arasında Türkçe şiir söyleme geleneği Şah Tahmasb ve Sanî mahlasıyla şiirler söyleyen Şah Abbas tarafından sürdürülmüştür. Şah Abbas döneminden itibaren Erdebil Tekkesi’nin göçebe ruhunu kanatlandıran tasavvuf anlayışı, Safevi muhitlerinde büsbütün terk edilerek şiir, Şiiliğin Safevi yorumunu (gulat) yaymak için bir vasıta olarak kullanılmıştır. Bu dönemde Türkçe söyleyen şairler arasında şiirini bu doğrultuda kullanan bir şair de, aslen Bayburtlu olan Muhammed Emanî (ö.1608)’dir.
#6
SORU:
Sünni sanatkârlar ve tasavvuf erbabının Hint ve Osmanlı saraylarına yönelmelerinin nedeni nedir?
CEVAP:
XVI. yüzyılın başlarına kadar bir tarikatın temsilcisi sıfatıyla faaliyet gösteren Erdebil Tekkesi’nin ünlü şeyhleri, daha sonra siyasal amaçlarına ulaştıklarında, mezhep ayrışmasının neticesi olarak Sünni sanatkârlara ve tasavvuf erbabına hayat hakkı tanımamışlardır. Bunun sonucu olarak Safevi muhitlerinde dışlanan sanatkârlar, daha rahat nefes alabilecekleri Hint ve Osmanlı saraylarına yönelmişlerdir.
#7
SORU:
XVI. yüzyıla kadar Azeri sahasındaki tasavvuf edebiyatının gelişiminde hangi isimler etkili olmuştur?
CEVAP:
XVI. yüzyıla kadar Azeri sahasındaki tasavvuf edebiyatının gelişiminde Şebusterî, Muhyittin Arabi, Mevlana ve Feridüttin Attar’ın görüşleri etkili olmuştur.
#8
SORU:
Şah İsmail hangi mahlasla şiirler yazmıştır?
CEVAP:
Şah İsmail, şeyhliği ve hükümdarlığının yanı sıra Hatayî mahlasıyla da şiirler söylemiştir.
#9
SORU:
Akkoyunlu egemenliğine son veren Şah İsmail Osmanlı Devleti ve doğusundaki Özbekler ile nasıl siyasi ilişkilere sahip olmuştur?
CEVAP:
Akkoyunlu egemenliğine son veren Şah İsmail, ülkesinin sınırlarını genişletmek, görüşlerini yayabileceği emniyetli bir ortam oluşturmak için girişimlerde bulunur. Batısındaki Osmanlı Devletini ve doğusundaki Özbekleri tehdit edecekkonuma gelir. Özbeklerden Şeybanî Han’ı mağlup ederek öldürür (1509). Osmanlı sultanı II. Bayezit’le aralarında başlayan gerilim, Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran Seferi ile neticelenir. Çaldıran yenilgisinin ardından Şah İsmail’in müritleri nezdindeki
yenilmezlik imajı sarsılır.
#10
SORU:
Şah İsmail'in gazellerine Osmanlıda hangi eserlerde yer verilmiştir?
CEVAP:
Osmanlı tezkire yazarlarının Şah İsmail’in şiirlerine ilgisizliğine karşın Şah İsmail’in vefatından yaklaşık on sene sonra tamamlanan Edirneli Nazmî’nin Mecma‘u’n Nezâir’inde ve 968/1560-61 tarihinde derlenmiş olan Pervane Bey mecmuasında Hatâyî’nin gazellerine yer verilmiştir.
#11
SORU:
Edebi kaynaklarda Hatayî mahlaslı, fakat gerçek söyleyeni bilinmeyen şiirlerin sayıca fazla olmasının nedeni nedir?
CEVAP:
Şah İsmail, Hatayî mahlasıyla söylediği Farsça ve Türkçe şiirlerle de Osmanlı egemenliğindeki Türkmenler arasında dinî-mistik düşüncesini yaymıştır. Öyle ki özellikle
Anadolu’da kendi varlığından vazgeçip şahın varlığında yok olmak arzusuyla Hatayî mahlasını kullanan dailerin ortaya koydukları ürünler, zaman içinde Şah İsmail’in şiirlerinin arasına karışmıştır. Bunun sonucunda cönk ve mecmualarda Hatayî mahlaslı, fakat gerçek söyleyeni bilinmeyen şiirlerin sayısı artmıştır. Ayrıca Hatayî Divanı çok geniş bir coğrafyada ve farklı çevrelerde okunduğu için Şah İsmail’e atfedilen bazı yazma nüshalarda başka şairlere ait olabileceği muhtemel bazı şiirler bile günümüzdeki yayınlara Hatayî mahlasıyla girmiştir.
#12
SORU:
Şah İsmail hangi edebi eserleri kaleme almıştır?
CEVAP:
Şah İsmail'in kaleme aldığı eserleri şunlardır:Hatayî Divanı: Şah İsmail’in en önemli eseri divanıdır. Şairin sağlığında divan tertip edip etmediği konusunda bilgimiz yoktur. Mesnevi türünde yazılan Dehname ve Hatayî’nin dinî görüşlerini anlattığı Nasihatname.
#13
SORU:
Erbain çıkarmak ne anlama gelmektedir?
CEVAP:
Dervişlerin tenha ve ıssız bir yere çekilip kırk gün kırk gece çetin bir perhiz ve nefis terbiyesi döneminden geçmeleri ve bu süre içinde gıda, uyku ve dünya kelamını asgariye indirerek hem beden hem de düşünce ile azami derecede ibadet etmeleridir.
#14
SORU:
Tapuğ ne anlama gelmektedir?
CEVAP:
Tanrı aşkını konu edinen, Tanrıyı övmek, ona yalvarmak için yazılan, söylenen ilahilerdir. Özel bir ezgiyle okunurlar. İlahîler tarikatlara göre türlü adlar alır: Mevlevîlerde âyin, Bektaşîlerde nefes, Gülşenîlerde tapuğ denir.
#15
SORU:
İbahim Gülşenî eserlerinde hangi mahlasları kullanmıştır?
CEVAP:
İlkin Heybetî mahlasıyla şiirler söyleyen İbrahim, daha sonra mürşidi Ruşenî’nin “sen
ol bâğ-ı bekânın gülşenisin” demesi üzerine Gülşenî mahlasını kullanmıştır. Arapça şiirlerinde isminin çağrışımıyla Halilî, diğer eserlerinde ise Gülşenî mahlasını kullanmıştır.
#16
SORU:
Gülşenî'nin Türkçe kaleme aldığı eserleri nelerdir?
CEVAP:
İbrahim Gülşenî’nin Türk edebiyatı açısından en önemli eseri Türkçe şiirlerini içeren divanıdır. Gülşenî’nin Türkçe kaleme aldığı diğer eserleri şunlardır: Pendname, Razname, Kıdemname ve Çobanname.
#17
SORU:
Gülşenî'nin Farsça eserleri nelerdir?
CEVAP:
Gülşenî, Mevlânâ ve Hâfız-ı Şirazî etkisinde söylediği gazellerini Farsça Divanında bir araya getirmiştir. Farsça rubailerini ise Kenzü’l-cevâhir adlı ayrı bir kitapta toplayan Gülşenî’nin Farsça yazdığı en önemli eseri Manevî’dir.
#18
SORU:
Çağatay edebiyatı en görkemli dönemini nerede ve kim zamanında yaşamıştır?
CEVAP:
Çağatay edebiyatı, en görkemli dönemini Timurlulardan Hüseyin Baykara zamanında
(1469-1506), bugün Afganistan’ın sınırları içerisinde bulunan Herat çevresinde yaşar. Burada Hüseyin Baykara’nın da şair ve hami sıfatıyla içinde yer aldığı Herat ekolü oluşur. Baykara döneminde Ali Şir Nevayî’nin olağanüstü yeteneği sayesinde Çağatay edebiyatı zirveye erişir.
#19
SORU:
Nevayî’den sonra Çağatay edebiyatının en büyük şairi ve yazarı kimdir?
CEVAP:
Babür Şah Nevayî’den sonra Çağatay edebiyatının en büyük şairi ve yazarıdır. Özellikle Babürname adlı eseriyle dünya çapında tanınmıştır. Şiire nasıl başladığından Nevayî ile tanışmasına kadar pek çok ayrıntıya hatıralarında yer verir. Şiir, düzyazı ve kuramsal metinleriyle Ali Şir Nevayî’nin en önemli takipçisidir. Türk kültür ve sanatının Hindistan coğrafyasına taşınmasını sağlayarak Türk dilinin kullanım sahasını genişletmiştir.
#20
SORU:
Hatt-ı Babürî nedir?
CEVAP:
Babür’ün Uygur harfleri ve stili ile Arap harflerini birleştirerek geliştirdiği yazı çeşidine verilen isimdir.