ZİHİN FELSEFESİ Dersi YENİÇAĞDA ZİHİN FELSEFESİ:DESCARTES VE SPİNOZA soru cevapları:
Toplam 26 Soru & Cevap#1
SORU:
Yöntemsel şüphecilik olarak da bilinen Descartes'ın şüpheciliğinin nitelikleri nelerdir?
CEVAP:
Descartes’ın şüpheciliği, genel bir şüphecilik değil, aksine doğruluğundan açık ve seçik olarak emin olamadığı bilgileri ayıklayarak insan bilgisine şaşmaz, sağlam bir temel
bulmak amacıyla takip edilen bir yöntemdir. Bu yüzden yöntemsel şüphecilik olarak bilinir.
#2
SORU:
Descartes'ın şüpheciliğe yaklaşımı nasıl açıklanabilir?
CEVAP:
Descartes, şüphecilerin Tanrının varlığı bilgisine karşı geliştirdikleri iddiaları çürütmek amacıyla şüpheciliği, bir yöntem olarak en son sınırına kadar götürerek, insan bilgisine şaşmaz, çürütülemez bir temel bulmayı hedeflemiştir. Descartes için yöntemsel şüphenin tamamlanması bilimsel bilginin önceden verili yapılarının yeniden yapılandırılmasını sağlayacaktır.
#3
SORU:
Descartes "Meditasyonlar"ı yazarken neyi amaçlamıştır?
CEVAP:
Descartes’ın Meditasyonlar’ı yazmaktaki amacı, felsefenin tamamen, mutlak bir temele dayanan bir bilim haline dönüştürülmesidir. Descartes’ın Yöntem Üzerine Konuşma adlı eseri daha sonra yazacağı diğer üç çalışmasındaki konular için bir zemin hazırlama ve onların her birinde ele aldığı konuyu incelemek üzere bir yöntem geliştirme amacını güder. Descartes bu eserinde, aynen bir binanın temeli gibi, bilimsel bilginin dayanacağı sağlam bir temel arayışı içindedir. Descartes’ın amacı, sağlam bir binanın sağlam bir temel üzerine kurulması gibi, bilimsel bilginin de sağlam temeller üzerine kurulmasıdır.
#4
SORU:
Descartes'ın diğer disiplinlere tutumu ne yöndedir?
CEVAP:
Kıyaslar mantığı, zaten bilineni ortaya koyar; geometri ve cebir de bir yandan yöntemsel olarak kullanılamayacak kadar soyuttur, öte yandan sadece geometrik şekiller ve rakamlarla sınırlıdır.
#5
SORU:
Descartes'ın yönteminin ünlü dört kuralı nelerdir?
CEVAP:
Birincisi, doğruluğunu apaçık olarak bilmediğim hiçbir şeyi doğru olarak kabul etmemek; yani aceleyle yargıya varmaktan ve önyargılara saplanmaktan dikkatle kaçınmak ve vardığım yargılarda, ancak kendilerinden şüphe edilemeyecek derecede açık ve seçik olarak kavradığım şeylere yer vermekti.
İkincisi, inceleyeceğim güçlükleri daha iyi çözümlemek için her birini, mümkün olduğu ve gerektiği kadar bölümlere ayırmaktı.
Üçüncüsü, en basit ve anlaşılması en kolay şeylerden başlayarak, tıpkı bir merdivenden basamak basamak çıkar gibi, en bileşik şeylerin bilgisine yavaş yavaş yükselmek için; hatta doğal olarak birbiri ardınca sıralanmayan şeyler arasında bile bir sıra bulunduğunu varsayarak; düşüncelerimi bir sıraya göre yürütmekti. Sonuncusuysa hiçbir şeyi atlamadığımdan emin olmak için, her yanda eksiksiz sayımlar ve genel kontroller yapmaktı (Descartes, 1994: 21-22).
#6
SORU:
Düalizm nedir?
CEVAP:
Düalizm (ikicilik) varlığın maddesel ve ruhsal olarak
birbirine indirgenemeyen iki tözden oluştuğunu savunan görüştür. Kartezyen, yani Descartesçı düalizmde bu ikilik madde ve zihin arasındadır.
#7
SORU:
"I. Meditasyon"un içeriği nedir?
CEVAP:
I. Meditasyon kendilerinden şüphe edilen şeyler hakkındadır ve Descartes’ın şüphe yönteminin temel sorusuyla başlar: Kesin olarak bildiğim, doğruluğundan şüphe edemeyeceğim bir şey var mıdır? Descartes’ın Meditasyonlar için yazdığı özette belirttiğine göre, I. Meditasyon’daki sistematik şüphe yöntemi bizi, her türlü peşin hükümden kurtarmaya, şeyler hakkında açık seçik bilgiye ulaşmamıza yarar. Kesinlik arayışında Descartes, o güne kadar sahip olduğu inançlarının, gerçekten hakikati yansıtıp yansıtmadığını sorgulamaya başlar.
#8
SORU:
"I. Meditasyon"da bahsedilen ayrıma örnek verebilir misiniz?
CEVAP:
Bir nesneye, diyelim ki bir portakala baktığımızda, onun lezzetini ve kokusunu, yuvarlaklığını, rengini, tekliğini algılarız. Descartes portakalın rengi, kokusu, tadı gibi niteliklerinin gerçekten kendisinde olmadığını, aksine gözleyenin zihninde yer aldığını ve nesneye atfedildiğini düşünmektedir. Bu tür nitelikler geleneksel olarak ikincil nitelikler olarak bilinirler. Buna karşın, portakalın yuvarlaklığı ve tekliği gibi nitelikler gözleyenin zihninin ürünleri değil, aksine portakalın kendine özgü özellikleridir. Bunlar birincil
nitelikler olarak bilinir. Descartes’a göre, ikincil nitelikler nesneye ilişkin duyumlardan kaynaklanırken birincil nitelikler, nesneye özgü matematiksel niteliklerdir.
#9
SORU:
"II. Meditasyon"da Descartes neyi ele alır?
CEVAP:
Doğru, şaşmaz bir felsefi sistemin temelini atabilmek için, kesin ve kendisinden şüphe edilemez bir şey aramaktadır. Bu şey de kendi varlığıdır; “benim, ben varım önermesini her dile getirişimde ya da her tasarlayışımda bunun zorunlu olarak doğru olduğu sonucuna varmak gerekiyor” (Descartes, 2007: 22). Descartes "Yöntem Üzerine Konuşma"da bu akıl yürütme zincirini meşhur “düşünüyorum, o halde varım” (cogito ergo sum) ifadesiyle özetlemiştir.
#10
SORU:
Descartes'a göre düşünen töz (res cogitans) ve uzamlı töz (res extensa) ne açılardan farklıdır?
CEVAP:
Descartes’ın Meditasyonlar’daki genel bakış açısını belirleyen düşünen töz (res cogitans) ve uzamlı töz (res extensa) arasında yaptığı radikal ontolojik ayrımın başlangıç noktasıdır. İki töz, karşılıklı olarak birbirini dışlar. Düşünen töz fiziksel değildir ve özü gereği ruhsaldır, buna karşın uzamlı töz fizikseldir, ama düşünemez.
#11
SORU:
Descartes'a göre kendi özümüzün ne olduğu, dışsal
nesnelerin algısından daha açık seçik ve kesindir. Bu düşünceyi Descartes nasıl örnekler?
CEVAP:
Balmumu örneğini verir. Balmumunun önce belli bir şekli, kokusu vardır, serttir, vurulunca ses verir, ama ateşe yaklaştırılınca erir, şekli, kokusu kaybolur, vurulsa bile ses vermez. Bütün bu değişimlerden sonra bile onun aynı balmumu olduğundan şüphe etmeyiz. Ancak, balmumunun bu iki durumda da aynı balmumu olarak kaldığını ne duyumlarımıza, ne de imgelemimize dayanarak iddia edebiliriz. Balmumumun bütün değişikliklere rağmen aynı balmumu olduğunu anlayabilecek olan sadece anlığımızdır.
#12
SORU:
"III. Meditasyon" neye ilişkindir?
CEVAP:
III. Meditasyon Tanrı’ya ve Tanrının varlığına ilişkindir. Descartes’ın zihin üzerine düşünmesi onu, III. Meditasyon’da Tanrı üzerine düşünmeye sevk etmiştir. II. Meditasyon’da kendi varlığı üzerine düşündüğünde varlığını, kesin ve açık seçik bildiğini ortaya koyan Descartes’ın bu meditasyonda stratejisi, Tanrının varlığını ve kesinliğini, kendi zihninin kesinliğinden hareketle kanıtlamaktır.
#13
SORU:
Descartes'ın tanrının varlığına dair uyguladığı "yeterli neden ilkesi" nasıl işler?
CEVAP:
Descartes bir fikrin nedeni de en az kendisi kadar gerçeklik taşımalıdır ilkesine dayanarak bizdeki sonsuz mükemmellik idesinin, kendisi sonsuz ve mükemmel olan bir varlık, yani Tanrı tarafından verilmiş olması gerektiği sonucuna varır (Descartes, 2007: 41). O halde Tanrı vardır, çünkü O, Descartes’ın zihnindeki Tanrı idesinin tek yeterli sebebidir.
#14
SORU:
"IV. Meditasyon" ne üzerinedir?
CEVAP:
IV. Meditasyon doğruya ve yanlışa ilişkindir. IV. Meditasyon insanların yaptıkları hataların kökenini araştırmaya ve bu yanlışlıklardan ve hatalardan Tanrının sorumlu olmadığını göstermeye yöneliktir. Varlığını bir önceki meditasyonda kanıtladığı Tanrı, onu yanıltıyor olamaz, Tanrının bize verdiği aklı iyi kullanacak olursak hiçbir zaman yanılmamıza olanak yoktur.
#15
SORU:
"V. Meditasyon" neyi inceler?
CEVAP:
V. Meditasyonda, maddesel şeylerin özünün, bir kere daha Tanrı ve Tanrının varlığına ilişkinliğidir. İlk önce kendi ben’inin, oradan da Tanrı’nın bilgisine ulaşan Descartes, yanılgının kaynağı sorunu çerçevesinde, dış dünyanın bilgisini nasıl edinebileceğini araştırır. Descartes, ben’in tanrıya ilişkin bilgisinden hareketle dış dünyaya yönelir. Dolayısıyla dış dünyanın bilgisine, “düşünüyorum o hâlde varım” önermesine ulaştığı gibi sezgiyle değil, tümdengelim yöntemi ve duyumlarına dayanarak ulaşır.
#16
SORU:
"VI. Meditasyon"da Descartes neyi sorgular?
CEVAP:
VI. Meditasyon, maddesel şeylerin varlığına ve insanın ruhuyla bedeni arasındaki gerçek ayrılığa ilişkindir. Descartes buraya kadar, birçok konuda kesinliğe sahip olduğunu göstermiştir; var olduğu, varlığının özü, nedensel ilke, Tanrının varlığı, Tanrının onu yaratmış olduğu, Tanrının onu aldatmayacağı, açık ve seçikliğin hakikatin belirleyicileri olduğu, özgür iradeye sahip olduğu, hataların kaynağı ve Tanrının zorlu bilimsel kanıtların doğruluğunun kaynağı olduğudur. VI. Meditasyon’da iki amacı vardır; ilki, maddesel şeylerin var olduğunu göstermek, ikincisi zihnin bedenden ayrı olduğunu göstermek.
#17
SORU:
Descartes’ın zihin kuramı ideler nasıl tanımlanabilir?
CEVAP:
Descartes’ın zihin kuramına göre ideler zihnin nesneleridir. Örneğin; bir karenin ne olduğunu anlamak için, bir kare gördüğümüzde onun kare olduğunu bilebilmemiz, kareler hakkında fikir yürütebilmek için de zihnimizde bir kare idesine sahip olmamız gerekir. Nasıl fiziksel nesneleri gözümüzle görebiliyorsak,
zihnimizin nesneleri olan ideleri de zihnimizin gözüyle görürüz.
#18
SORU:
Descartes’a göre açıklık ve seçiklik nedir?
CEVAP:
Zihnin kavrayışında en yüksek nokta ve bir şeyin doğruluğunun şaşmaz bir kanıtıdır. Descartes, açık seçik ayrımını hatalı ya da yanlış yargılarda bulunmamanın yollarını araştırmak amacıyla yapmaktadır. Çünkü; ona göre “ancak açık ve seçik olarak kavradığımız şeyler üzerine yargıda bulunduğumuzda hiç bir zaman aldanmamıza olanak yoktur. Ancak açık ve seçik olarak kavradığımız şeyler üzerine bir yargıda bulunduğumuz sürece,
hiçbir zaman yanlışı doğru yerine koymayacağımız kesindir”
#19
SORU:
Descartes Ruhun İhtirasları'nda nelerden söz etmektedir?
CEVAP:
İlk bölümde Descartes ihtirasların genel olarak özelliklerini
ve zihin beden ilişkisini nasıl aydınlattığını ele alır. İhtirasların sayısı ve sırası adını taşıyan ikinci bölümde ihtirasların genel bir sınıflamasını verir. Özel ihtiraslar başlığını taşıyan üçüncü bölümdeyse belli ihtiraslar ve onların ahlaki yaptırımları üzerinde durur.
#20
SORU:
Meditasyonlar ve Ruhun İhtirasları ne açılardan farklılık göstermektedir?
CEVAP:
Meditasyonlar’da Descartes’ın amacı, esas olarak, doğa ve deneyimin bize öğrettiklerinin geçerliliğini kurmak, duyum bilgisinin ne kadar güvenilir olduğunu irdelemek olduğu İçin, Meditasyonlar açısından, korku ihtiras veya duygularla açlık, susuzluk gibi
bedensel duyumlar arasındaki ayrım önemli değildir. Ama Ruhun İhtirasları’nda
Descartes’ın ilgisi tamamen ihtiraslar ve bedensel duyumlar arasındaki ayrım
üzerinde yoğunlaşmıştır; dolayısıyla burada işlevsel rolleri açısından bedensel
duyumları ve ihtirasları ayırmak Descartes için önemlidir
#21
SORU:
Panteizm nedir?
CEVAP:
Panteizm tüm tanrıcılık demektir. Panteizme göre, Tanrı her şeyde, doğada, nesnelerde, insandünyasındadır. Tanrının evrenden bağımsız ve ayrı bir varlığı yoktur; evren Tanrı ile doludur; evren Tanrının kendisidir.
#22
SORU:
Spinoza'nın töz düşüncesi Descartes'ın töz düşüncesinden nasıl ayrılır?
CEVAP:
Spinoza Descartes’ın düşünen ve uzamlı töz olmak üzere dünyayı iki tür tözden ibaret olarak görmesine ve daha sonra düşünen tözü de sonsuz düşünen töz (Tanrı) ve sonlu düşünen töz (her bir tikel zihin veya ruh) olarak ayırmasına karşın yalnızca tek bir töz olduğunu savunmuştur. Çünkü; bir töz başka bir şeyle ya da yine başka bir töz tarafından meydana getirilemez. Dolayısıyla yalnızca bir tek tözün olması ve onun var olması zorunludur. Bu tek tözü de
Tanrı olarak tanımlamıştır.
#23
SORU:
Tekçilik(monism) nedir?
CEVAP:
Tekçilik (monism) bütün gerçekliğin esas anlamıyla tek
bir tözden ibaret olduğunu öne süren görüştür. Antik Çağda doğa filozoflarının tekçi evren anlayışlarından sonra modern çağda monist bir felsefe sistemini ilk defa ortaya koyan düşünür
Spinoza’dır.
#24
SORU:
Spinoza tanrıyı nasıl tasvir eder?
CEVAP:
“uzam” Spinoza’da Tanrının sonsuz sıfatlarından biridir, yani “Tanrı uzamlı varlıktır” (II: Önerme II, s. 80). Tanrının özünün bize kendini gösterdiği ikinci biçimiyse “ruh”tur. İnsan, ruhu da olan bir varlık olarak “düşünür” (II: Aksiyom II, s. 79). Ama düşünce de “Tanrının bir sıfatıdır, Tanrı düşünen varlıktır” (II: Önerme I, s. 79). Hem uzam hem de düşünce Tanrının iki farklı görünümüdür. Herşey onun sonsuz doğasına göre ve doğasının zorunlu sonucu olarak meydana gelir.
#25
SORU:
Spinoza Etika'da zihine dair ne gibi saptamalarda bulunmuştur?
CEVAP:
Zihin, genel olarak düşünür (II: tanım III), daha özel olarak kavramlar oluşturur (II: III açıklama); algılar (II: XI önerme sonucu); bedeni (II: önerme 12 ve 13) olduğu kadar, diğer bütün bedenlerin doğasını da (II: önerme 16 kanıtlama) algılar, hatırlar (II: önerme 17 kanıtlama). Bir şekilde kendisini (II: önerme 23) ve bedeni (II: önerme 19) bilir, ama bir yandan da bilmez (II: önerme 23 ve 24). Tanrıya ilişkin upuygun bilgisi vardır (II: önerme 47), imgelem kurar (II: 17 scolie). Olumlar, olumsuzlar (II: 49 scolie) ve duygulanışları sınırlar (III: önerme 56 açıklama). Spinoza’ya göre “fikirlerin düzen ve bağlantısı, şeylerin düzen ve bağlantısının aynıdır” (II: Önerme VII, s. 82).
#26
SORU:
Spinoza duygulanışları nasıl ele alır?
CEVAP:
Spinoza, duygulanış deyince, bedenin etkileme gücünün artmasına, eksilmesine, tamamlanmasına ya da indirilmesine sebep olan değişklikleri ve o değişikliklerin idelerini anlar. Duygulanışlar, etkiler ya da eylemler (actions) ve edilgiler ya da tutkular (passions) olmak üzere ikiye ayrılır. Bu duygulanışlardan birinin upuygun sebebi olabildiğimiz zaman, duygulanış bir etkidir (eylem), başka durumlarda bir edilgidir (tutku).