Radyo spor yayıncılığı 1933’te İstanbul’daki Türkiye-İtalya güreş müsabakasının naklen verilmesiyle başlamıştır, doğru cevap D'dir. 

Televizyonculuk alanında kamu hizmeti anlayışından ticari yayıncılığa doğru hızlı bir evrim yaşanmıştır. 3 Ağustos 1989 yılında Magic Box Star 1’in yayın hayatına başlamasıyla ivme kazanan bu süreç, günümüzde uydudan yayın yapanlar ile beraber 300’e yaklaşarak hız kazanmıştır.

1930’lardan itibaren günlük gazeteler de spora daha çok yer ayırmaya başladılar. II. Dünya Savaşı’na giden bu yıllarda Türk basınında ilk defa Haber gazetesi, 1934 yılında, son sayfasını tamamen spora ayırdı.

Editörler gelen haberlere son şekli verirler. Editörden çıkan haber spor servisinin yayın ortamına aktarılır.

Yeni medya analog (sayısal olmayan) yayın yapan televizyon ve radyo yayınları, geleneksel medyadan farklı olarak sayısal bilgisayar ve ağ tabanlı iletişim araçlarından oluşmaktadır.

1980 Sonrası Türkiye’de iletişim altyapısında da çok önemli gelişmeler yaşanmıştır. Bu dönemdeki özelleştirme ve deregülasyon politikalarının medya alanındaki uygulaması, kitle iletişim alanında kamusal yayın hizmeti gören kuruluşların yanına özel kanalların konulması olmuştur. 1990’lı yıllarda başlayıp 2000’li yıllarda hızla gelişen ağ iletişimi de sporun yer alabileceği yeni bir iletişim aracı olarak interneti yaygınlaştırmıştır. Dolayısıyla Cumhuriyet döneminde spor basınını toplumsal dinamikler açısından iki bölümde inceleyebiliriz:1980’e kadar olan dönem ve 1980’den günümüze kadar olan dönem.

Futbol örgütlenmesi, siyasal, sosyal, kültürel, sınıfsal, cinsel, etnik kimlikleri takım kimliği potasında eriterek tüketici kategorileri oluşturmaktadır. Bu süreçte, Medya tiraj/rating kaygısıyla, futbol kulüpleri de ticari kaygılarla fanatizme destek vermiştir.

Örgütler büyüdükçe bölümlerin sayısı artar. Dolayısıyla bölümler arası ve bu bölümler tarafından belirlenmiş eylemler arası koordinasyonun sağlanması gerekir. Bu aşamada önemli bir yönetim fonksiyonu olan eşgüdümleme (koordinasyon) kavramı devreye girer.

Halkla ilişkiler süreci var olan durumu değerlendirmek, bir halkla ilişkiler planı geliştirmek, içsel ve dışsal paydaşlara planı anlatma, planın etkinliğini değişiklik yapma ve geliştirme olacak şekilde 4 adımdan oluşmaktadır.

Matriks örgütlenme biçimini incelerken de gördüğümüz gibi ilişkiler ve iş birliği süreci yatay ve dikey şekilde yapılanmış örgütlerce yürütülmektedir. Matriks örgütlenme biçiminde spor programları ele alındığında canlı yayından paket yayına kadar aynı sürecin işlendiği görülebilir. Örneğin FIFA Dünya Kupasının yayınlanma sürecine baktığımızda aynı örgütlenme biçimini görebiliriz. Program müdürlüğüne bağlı dış yapım ekibinin projenin başında olması ve dikey biçimde yapılanan örgütlerin, bu yapımına verdiği desteği görebiliriz.

Şebeke organizasyonlarda organizasyon yapısı dikey değil yataydır. Şebeke üyeleri birbirleri ile uzun dönemli ilişki içindedir. Şebeke organizasyon yapıları oldukça esnektir.

Sorumsuz, fanatikçe ve hakarete varan üslupta yazıların/söylemlerin artması ve spor medyası mensuplarının çeşitli spor kulüplerinin yönetiminde de yer alması spor medyasında etik kuralların gerekliliğini vurgulamaktadır.