Türk Dış Politikası 2 Final 6. Deneme Sınavı
Toplam 20 Soru1.Soru
1999 yılında deprem diplomasisi yoluyla ilişkilerimizde yumuşama ve ilerleme yaşanan ülke aşağıdakilerden hangisidir?
Bulgaristan
|
Endonezya
|
İran
|
Romanya
|
Yunanistan
|
2.Soru
1980'li yıllarda ABD'nin geliştirdiği, uzaya yerleştirilmesi düşünülen lazer benzeri silahlarla düşman füzelerini yok etmeyi hedefleyen projesine ne ad verilmiştir?
Galaksi Güvenliği Projesi
|
Ortak Savunma Programı
|
Manhattan Projesi
|
Yeşil Kuşak Projesi
|
Yıldız Savaşları Projesi
|
3.Soru
Refah-Yol iktidarı döneminde gerçekleşen anlaşmalar bir gup oluşturduğunda aşağıdaki hangi anlaşma o grubun dışında kalacaktır?
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması |
Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşması, |
Ekonomik, Bilimsel ve Teknik İşbirliği Çerçeve Anlaşması |
Turizm Giderleri Karşılama Anlaşması |
Gümrük İdarelerinin Karşılıklı Yardımlaşması |
Hükûmet’in İsrail karşıtı söylemsel tavrı, İsrail ile askerî iş birliği alanına neredeyse hiç yansımamıştır. Hatta tam tersine Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması, Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşması, Ekonomik, Bilimsel ve Teknik İşbirliği Çerçeve Anlaşması, Gümrük İdarelerinin Karşılıklı Yardımlaşması gibi ekonomik ve askerî anlaşmalar Refah-Yol iktidarı döneminde gerçekleşmiştir. Turizm Giderleri Karşılama Anlaşması bu anlaşmalar arasında sayılamaz.
4.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Clinton’un, Türkiye’nin AB üyeliğine destek girişiminin nedenlerinden birisi değildir?
ABD’nin Türkiye’de radikal İslamcı bir rejimin kurulmasını ya da Türkiye’nin Avrupa’dan uzaklaşmasını istememesi |
ABD’nin kendisine yakın bir müttefikin AB içinde yer almasını desteklemesinin çıkarlarına uygun görünmesi |
Türkiye’nin Avrasya’da kritik bir konuma sahip olması ve ABD’nin 1990’lı yıllarda Avrupa-Atlantik topluluğu kavramı çerçevesinde Avrasya’yı kendisine bağlamak istemesi |
ABD’nin, özellikle savunma alanında işbirliği yaptığı Türkiye’nin Batı Avrupa Birliği içinde bulunmasını istemesi |
Türkiye’nin katılması durumunda AB’nin homojen bir yapıya kavuşması, alanı ve kapsamının genişlemesi, böylece yekpare bir blok olma özelliğine sahip olmasını istemesi |
ABD, Türkiye’yi dönemsel olarak AB’ye girme konusunda desteklemekteydi. Bu anlamda belirli çıkarlar sağlamak ve var olan çıkarlarını korumak açısından Türkiye gibi müttefik bir ülke ABD açısından kritik öneme sahipti. ABD, Türkiye’nin AB üyeliğini destekleyerek Avrupa’nın homojen ve yekpare yapıdan sıyrılıp heterojen bir yapıya kavuşmasını istiyordu. Dolayısıyla ABD’nin homojen yapının korunmasından ziyade homojen yapının bozulması gibi bir hedefi söz konusu idi.
5.Soru
Annan Planı için Kıbrıs Referandumu hangi tarihte düzenlenmiştir?
5 Kasım 2004 |
26 Mart 2004 |
24 Nisan 2004 |
1 Mayıs 2004 |
16 Haziran 2004 |
24 Nisan 2004’te yapılan referanduma Kıbrıs Rum halkının %88’i katıldı. Kıbrıs Rum kesiminin %24.17’si plana “evet” derken %75.83’ü planı reddetti. Kıbrıs Türk halkının ise %87’si oylamaya katıldı. Kıbrıs Türk halkının % 64.90 planı kabul ederken % 35.09’u reddetti. Referandumda Rum kesiminin tutumu AB tarafından eleştirilse ve hatta Rumların kendilerini aldattığına dair açıklamalar yapılsa da AB, Rum kesimine somut yaptırımlarda bulunmadı, üyelik sürecini durduramadı. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, bütün Kıbrıs’ı temsilen Kıbrıs Cumhuriyeti adına 1 Mayıs 2004’te AB’ye üye oldu.
6.Soru
Aşağıdakilerden hangisi 2007 sonrasında AB politikasının Türkiye’de değerini ve önemi yitirmesine neden olan olaylardan birisi değildir?
I. AB Anayasa taslağının reddedilmesi
II. Türkiye’nin Ankara Protokolü’nü uygulamaması
III. Almanya ve Fransa’da Türkiye’nin üyeliğine karşı olan liderlerin, gelmesi
IV. Obama’nın ABD başkanı şeçilmesi
I, II |
I,II ve III |
I, II ve IV |
III ve IV |
II, III |
2006 yılı sonunda AB ile ilişkiler donma noktasına gelmiştir. Bu durumun ortaya çıkmasında AB’ye yön veren en önemli iki ülke olan Almanya ve Fransa’da Türkiye’nin AB üyeliğine kategorik olarak karşı çı- kan siyasi liderlerin işbaşında olması büyük bir rol oynamıştır. GKRY’nin AB’ye tam üye olması ile zaten bu tür bir krizin geleceği beklenmekteydi. Buna ilaveten AB Anayasa taslağının reddedilmesi, mali kriz, Türkiye’nin Ankara Protokolü’nü uygulamaması ve diğer faktörler, 2007 sonrasında AB politikasının Türkiye’de değerini ve önemi yitirmesine neden olmuştur. Obama’nın başkanlığının ilişkilerin bozulmasında bir faktör olduğundan söz edemeyiz.
7.Soru
Kopenhag Kriterleri hangi yıl ilan edilmiştir?
1991 |
1992 |
1993 |
1994 |
1995 |
AB adaylığında bulunan ülkelerin tam üyeliğe kabul edilmeden önce karşılaması gereken kriterleri içeren Kopenhag Kriterleri 1993 yılında ilan edilmiştir.
8.Soru
Aşağıdaki ifadelerden hangisi adı geçen zirvelerde alınan karar değildir?
Lüksemburg zirvesinde Türkiye’nin aday olarak değil de sadece “adaylığa ehil” olarak anılması.
|
Kardif Zirvesi’nde Türkiye, “üyelik adayı” olarak tanımlanmış ancak adaylığının yine resmî olarak açıklanmaması.
|
Köln Zirvesi’nde de Türkiye’nin adaylığına yönelik bir sonuç çıkmaması.
|
Viyana Zirvesi'nde meşru çıkarlar, şiddet yoluyla değil, politik bir süreç yoluyla ifade edilmelidir.
|
Helsinki Zirvesi'nde AB ile ilişkilerin güvenlik ve savunma konularında da gerçekleştirilmesi.
|
9.Soru
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) 16-18 Kasım 1999 tarihlerinde düzenlediği yüzyılın son zirve toplantısı aşağıdaki hangi kentte gerçekleşmiştir?
Helsinki
|
İstanbul
|
Kardif
|
Lizbon
|
Münih
|
10.Soru
Aşağıdakilerden hangisi KOB-2001’de belirtilen Genişletilmiş Siyasi Diyalog ve Siyasi Kriterler başlığı altındaki Orta Vadeli Önceliklerden değildir?
İdam cezasının kaldırılması, Avrupa insan Hakları Sözleşmesinin 6. protokolünün imzalanması ve onaylanması.
|
Uluslararası Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesi ile ihtiyari ek protokolünün ve Uluslararası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi’nin onaylanması.
|
AB üyesi devletlerin uygulamaları doğrultusunda, Millî Güvenlik Kurulunun anayasal rolünün Hükûmete bir danışma organı olarak uyumu.
|
Güneydoğu’da geriye kalan olağanüstü hal uygulamalarının kaldırılması.
|
BM Ana Sözleşmesinin anlaşmazlıkların çözülmesi ilkesi doğrultusunda gerekirse hak ve özgürlüklerde kısıtlamalara gidilmesi.
|
11.Soru
Türkiye’nin AB adaylığına kabul edildiği tarihte Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı kimdir?
İsmail Cem |
Süleyman Demirel |
Bülent Ecevit |
Tansu Çiller |
Mesut Yılmaz |
Bülent Ecevit 1999'daki seçimlerin ardından 28 Mayıs 1999'da MHP ve ANAP'la koalisyon hükümeti kurarak başbakanlık koltuğuna oturdu. Bu dönemde de başbakanlık görevinde O bulunmaktaydı.
12.Soru
3 Kasım 2002 seçimlerinde AK Parti’nin iktidara gelişinin ardından gerçekleştirilen ve Türkiye’nin AB üyeliğinin de konu edinildiği ilk AB Zirvesi aşağıdakilerden hangisidir?
Nice Zirvesi |
Helsinki Zirvesi |
Kopenhag Zirvesi |
AGİT Zirvesi |
Lüksemburg Zirvesi |
3 Kasım 2002’de AK Parti iktidara gelir gelmez AB’ye üyelik konusunda verdiği ilk sınav 12-13 Aralık 2002’de gerçekleştirilen Kopenhag Zirvesi olmuştur. Nice, Helsinki, AGİT ve Lüksemburg Zirvesi AK Parti iktidarından önce gerçekleşmiştir.
13.Soru
Türk dış politikasını belirleyen temel unsur aşağıdakilerden hangisidir?
Misak-ı Milli sınırlarını korumak |
Diplomasi |
Batıcılık |
Lozan Statükosu |
Jeopolitik Konum |
Türkiye Cumhuriyeti’nin tanınma belgesi olarak kabul edebileceğimiz Lozan Anlaşması’nın statüsü, Türk dış politikası açısından her zaman belirleyici faktörler- den biri olmuştur. “Lozan Statükosu” olarak da bilinen bu faktör, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü ve dahası başka topraklarla ilgilenmeme prensibini belirleyen temel durumdur.
14.Soru
Özellikle 1996-1999 yılları arasında Türkiye ile Yunanistan arasında zirveye ulaşan gerginliğin giderilmesi girişimlerinde önemli bir yere sahip kişi hangisidir?
Ahmet Necdet Sezer |
Bülent Ecevit |
Tansu Çiller |
Mesut Yılmaz |
İsmail Cem |
Ülkelerin dış politikalarının oluşturulmasında ve uygulanmasında politik karar vericilerin rolü zaman zaman çok önemli etkiler yaratabilmektedir. Bu durum özellikle kriz dönemlerinde özel bir önem taşımaktadır. Dönemin Dışişleri Bakanı İsmail Cem, göreve geldikten bir süre sonra Yunanlı meslektaşı ile çeşitli toplantılarla bir araya geldiğini, muhatabının Türkiye’ye yönelik düşüncelerini bildiğini ve eğilimlerini de bir süre tarttıktan sonra bir barış girişimi başlatmaya karar verdiğini belirtmektedir.
15.Soru
Hangisi 1 Mayıs 2009’da Dışişleri Bakanlığına atanan Ahmet Davutoğlu’nun Türk politikasına kazandırdığı terimlerden birisi değildir?
Stratejik derinlik |
Çok kulvarlı dış politika |
Vizyon odaklılık |
Barış havzası |
Ortak bağımlılık |
2001 yılında yazdığı “Stratejik Derinlik” kitabı ile Türkiye’nin nasıl bir dış politika izlemesi gerektiğini ayrıntıları ile ortaya koyan Davutoğlu’nun düşünceleri, AK Parti Hükûmeti’nin ikinci dönemindeki politikalarının zeminini oluşturmuştur. 1 Mayıs 2009 tarihinde Dışişleri Bakanlığına atanan Davutoğlu Türk dış politikasına “stratejik derinlik” kavramının yanı sıra “çok boyutlu - çok kulvarlı dış politika”, “merkez ülke”, “vizyon odaklılık”, “komşularla sıfır sorun politikası”, “barış havzası”, “karşılıklı bağımlılık”, “proaktif dış politika” gibi pek çok yeni kavramı da kazandırmıştır. Bu iddialı ve misyonu olan dış politika anlayışının Türkiye’nin klasik “yurtta sulh cihanda sulh” politikasını aksiyoner bir yaklaşımla yorumladığı söylenebilir.
16.Soru
Soğuk savaş sonrasında yeniden şekillenen dünyada, Almanya’nın yanında bu değişimden en çok faydalanacak ülke hangi ülke olarak tahmin ediliyordu?
İngiltere |
Fransa |
Türkiye |
İtalya |
Romanya |
Soğuk Savaş’ın bitiminin ardından yeniden şekillenen dünyada, Almanya ile birlikte bu değişimden en çok faydalanacak ülke olarak Türkiye’den söz ediliyordu. Zira büyük ve güçlü bir tarihe sahip Türkiye’nin önünde özellikle Orta Asya, Kafkaslar, Balkanlar ve Orta Doğu’da yeni fırsatlar açılmıştı.
17.Soru
Üyelerinin hepsi İslam ülkesi olan “Kalkınan Ülkeler” (D-8) Topluluğu’na üyelik hangi hükumet döneminde gerçekleşmiştir?
Adnan Menderes |
Turgut Özal |
Tansu Çiller |
Necmettin Erbakan |
Bülent Ecevit |
Yaşanan Kardak krizi sonrasında AB politikalarından kısmen uzaklaşılması sonrası, İslam dünyası ile ilişkilerin yoğunlaştırılması adına Necmettin Erbakan Hükumeti döneminde Kalkınan Ülkeler (D-8) Topluluğu’na Türkiye’nin üyeliği gerçekleşmiştir.
18.Soru
BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın, Kıbrıs ile ilgili taraflara sunduğu “Annan Planı” na karşı çıkan, “çözümsüzlüğü çözüm” olarak ilke edinmiş görünen ve bu süreçte Kıbrıs’ta (KKTC) Cumhurbaşkanlığı görevinde bulunan kişi kimdir?
Rauf Denktaş |
Mustafa Akıncı |
Mehmet Ali Talat |
Serdar Denktaş |
Derviş Eroğlu |
Belirtilen dönemde KKTC’de Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Başbakan Derviş Eroğlu, Demokrat Parti lideri Serdar Denktaş, Cumhuriyetçi Türk Partisi lideri Mehmet Ali Talat ve Barış ve Demokrasi Hareketi lideri Mustafa Akıncı’dır.
19.Soru
Soğuk savaş sonrasında Türkiye’nin dış politikası aşağıdakilerin hangisinde doğru verilmiştir?,
AB politikasına yönelmiştir. |
Silahlanma yoluna gitmiştir |
Rusya ile sıcak ilişkiler içine girmiştir. |
İslam ülkeleriyle müttefik antlaşmaları imzalanmıştır. |
Doğu ve Batı bloklarıyla ılımlı bir politika anlayışı benimsemiştir. |
Soğuk Savaş sonrası dönemde BM’nin müdahalede bulunduğu uluslararası çatışmalar üç iken etnik çatışma sayısının kırk yedi olması bunu net biçimde ortaya koymaktadır. Bu gelişmeler de Türkiye’nin AB politikasına yönelmesinde etkili olmuştur.
20.Soru
I. Toprak bütünlüğü
II. Sağlam Batı ilişkileri
III. İç ve dış güvenlik
IV. İslamcı
Yukarıdaki faktörlerden hangileri Türk dış politikasının süreklilik unsurları arasında yer almaktadır?
I – II |
I – III |
II – III |
II – IV |
I – II – III |
Bugünden baktığımızda bu üç genel unsurun devamlılığını görmek hâlâ mümkündür. Belirli dönemlerde bu unsurlarla çelişen istisna durumlar yaşansa da Türkiye, belirlenmiş toprak sınırları ve komşularının toprakları ve toprak bütünlüğü konusunda hâlâ hassas, Batı’yla ilişkilerini devam ettirmek konusunda özenli ve iç ve dış güvelik endişelerinin etkili olduğu dış politika hassasiyeti taşıyan bir ülkedir. Bu noktalara ilaveten Türk dış politikasının bazı dönemler haricinde genel olarak tarafsız ve statükocu kalmaya özen gösterdiği, müdahil olma gereği duyduğu sorunlara genelde direkt müdahale yöntemiyle değil de daha çok içinde bulunduğu NATO ya da BM gibi uluslararası kurumları ve uluslararası kamuoyunu harekete geçirerek müdahil olmaya çalıştığını söyleyebiliriz.
-
- 1.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 2.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 3.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 4.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 5.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 6.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 7.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 8.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 9.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 10.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 11.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 12.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 13.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 14.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 15.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 16.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 17.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 18.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 19.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 20.SORU ÇÖZÜLMEDİ