Türk Halk Şiiri Final 16. Deneme Sınavı
Toplam 20 Soru1.Soru
Daha çok Doğu Anadolu Bölgesi aşıklarında görülen usta-çırak ilişkisi geleneğinde yetişmemiştir. Ancak onun aşıklığa başlamasında ve yetişmesinde kayınbabası Aşık Deli Hazım, Aşık Hüdai ve Aşık Kul Mustafa’nın etkileri görülmektedir. O, Karaca Oğlan geleneğinden yetiştiği için, kendisinin manevi ustası olarak Karaca Oğlan’ı kabul etmiştir.
Yukarıda belirtilen aşık kimdir?
Aşık Murat Çobanoğlu |
Aşık Veysel Şatıroğlu |
Aşık Osman Feymani |
Dadaloğlu |
Erzurumlu Emrah |
Daha çok Doğu Anadolu Bölgesi aşıklarında görülen usta-çırak ilişkisi geleneğinde yetişmemiştir. Ancak onun aşıklığa başlamasında ve yetişmesinde kayınbabası Aşık Deli Hazım, Aşık Hüdai ve Aşık Kul Mustafa’nın etkileri görülmektedir. O, Karaca Oğlan geleneğinden yetiştiği için, kendisinin manevi ustası olarak Karaca Oğlan’ı kabul etmiştir. Belirtilen kişi Aşık Osman Feymani olduğu için doğru cevap C şıkkıdır.
2.Soru
1847 yılında İstanbul’da basılan divanında, bir gazelinde Ankara’nın başkent olacağını, bunun tarihinin de, bu Gazel’deki anahtar kelimelerin baş harflerinin ebced hesabıyla 1341/1923 olduğunu, hatta Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ilanının da ıyd-ı mübârek olan Cuma gününe rastlayacağını ifade etmiştir.
Yukarıda anlatılan XX. yüzyıl Dini-Tasavvufi Türk Edebiyatı temsilcisi kimdir?
Bitlisli Müştak Baba |
Mihrabi |
Aşık Molla Rahim |
Edip Harabi |
Deruni |
Gazelinde Ankara’nın İstanbul ile baş başa geleceğini ve başkent olacağını Ankara’ya Hacı Bayram Veli’nin kabrini ziyaret ettiğinde söyleyen kişi Bitlisli Müştak Baba’dır.
3.Soru
Aşağıdaki dini inanç ve tasavvufi düşüncelerle ilgili yazılan türlerden hangisi tasavvufi remiz ve rumuzlar ile Hakk’a ulaşmanın yollarını anlatan, dini ve tasavvufi konuların daha kolay anlaşılmasını sağlamaya çalışan ve Allah ile tekellüfsüz, şakalı bir edayla konuşur gibi yazılan veya söylenen şiirlere ne denir?
Devriye |
Şathiye |
Hikmet |
Nutuk |
Vasiyetname |
Soruda bilgisi verilen edebi tür şathiyedir.
4.Soru
“71 beyitlik kısa bir mesnevîdir. Başlangıçta, “vahdet-i vücûd” görüşünü, deryadan kenara atılan “gevher” teşbihiyle dile getirir. “Gevher”in cânı Hz. Muhammed’dir. Ve eser onu methetmek için kaleme alınmıştır.”
Yukarıda bahsedilen eser aşağıdakilerden hangisidir?
Saraynâme |
Dil-güşâ |
Velayetnâme |
Minbernâme |
Gevhernâme |
Gevhernâme: 71 beyitlik kısa bir mesnevîdir. Başlangıçta, “vahdet-i vücûd” görüşünü, deryadan kenara atılan “gevher” teşbihiyle dile getirir. “Gevher”in cânı Hz. Muhammed’dir. Ve eser onu methetmek için kaleme alınmıştır.
5.Soru
20. yüzyıl aşıklarından Âşık Murat Çobanoğlu, Anadolu'nun hangi bölgesinin temsilcilerinden birisidir?
İç Anadolu Bölgesi |
Doğu Anadolu Bölgesi |
Güneydoğu Anadolu Bölgesi |
Akdeniz Bölgesi |
Karadeniz Bölgesi |
20. yüzyıl aşıklarından Âşık Murat Çobanoğlu 01 Kasım 1940 yılında Kars’ın Kaleiçi Mahallesi’nde doğmuştur ve Doğu Anadolu Bölgesinin temsilcileri arasında yer almaktadır.
6.Soru
Halk şiirinde “Dörtlük” anlamına gelen sözcük hangisidir?
Nazım birimi |
Hane |
Hece Ölçüsü |
Durak |
Ayak |
Nazım Birimi: Şiirde en küçük anlam bütünlüğünü sağlayan ve kendi içinde bağımsız bir dize topluluğu. Hane: Halk şiirinde dörtlük karşılığı kullanılan ve genellikle dört mısradan oluşan nazım birimi. Hece Ölçüsü: Mısraların hece açısından denkliğine dayanan bir ölçü biçimi. Durak: Hece ölçüsüyle söylenmiş şiirlerdeki mısralarda geleneksel kurallarca tayin edilmiş durma yerleri. Ayak: Âşık şiirinde kafiye veya redif karşılığı olarak kullanılan söz.
7.Soru
“Tekellümün bu en zor bölümünde a^şıklar birbirlerinin çeşitli alanlardaki bilgilerini ölçerler. Genellikle dar ayaklar tercih edilir ve dinleyicilerin zevkle takip ettikleri bölümlerin başında gelir.”
Yukarıda tanımlanan aşık faslı safhasına ne ad verilmektedir?
Açılış |
Öğütleme |
Bağlama-Muamma |
Sicilleme |
Taşlama-takılma |
Tekellümün bu en zor bölümünde a^şıklar birbirlerinin çeşitli alanlardaki bilgilerini ölçerler. Genellikle dar ayaklar tercih edilir. Dinleyicilerin zevkle takip ettikleri bu safhaya bağlama-muamma denir.
8.Soru
I. Bugün elimizde bulunan şiirlerin daha çok mürit veya müridelere ait olduğu sanılmaktadır.
II. Eserin hem Orta Asya’da hem de Türkiye’de pek çok yazması vardır.
III. Elde bulunan şiirler hem hece hem de aruz vezinleriyledir.
Yukarıda bahsedilen eser ve ait olduğu şair aşağıdaki seçeneklerin hangisinde doğru olarak verilmiştir?
Yunus Emre-Divan |
Mevlana- Divan-ı Kebir |
Süleyman Hakim Ata- Bakırgan Kitabı |
Ahmet Yesevi- Divan-ı Hikmet |
Kaygusuz Abdal- Budalaname |
Yukarıda özellikleri verilen eser Ahmet Yesevi’nin Divan-ı Hikmet adlı eseridir.
9.Soru
Türk âşık şiirinde hakkında en çok bildiri sunulan, makale ve kitap yayımlanan âşık aşağıdakilerden hangisidir?
Köroğlu |
Karacaoğlan |
Kuloğlu |
Öksüz Aşık |
Benli Ali |
Türk âşık şiirinde hakkında en çok bildiri sunulan, makale ve kitap yayımlanan âşık Karaca Oğlan’dır. Karaca Oğlan ve şiirleri hakkında sadece Türkiye’de değil Türkiye dışında da (Almanya, Azerbaycan, Türkmenistan) yüksek lisans ve doktora seviyesinde akademik çalışmalar yapılmıştır.
10.Soru
Saz çalamayan ancak şiir yazabilen şairlere ne ad verilmektedir?
Kalem şairi |
Halk şairi |
Abdal |
Saz şairi |
Âşık şair |
Saz çalamayan, şiir yazabilen şairlere kalem şuarası veya kalem şairi denir.
11.Soru
Asıl adı İsmail olan Niğde de doğmuş ve Niğde de yaşamış kaynaklara göre Şeyh Cemâl-i Halvetî pirdaşlarından ve Muhammed Bahaeddin-i Erzincanî’nin halifelerinden olduğu bilen şair aşağıdakilerden hangisidir?
Kemal Ümmî |
Vâhib Ümmî |
Kul Himmet |
Eşrefoğlu Rûmî |
Emir Sultan |
Kemal Ümmî; şiirde muhteva yönünden Yûnus takipçilerinden olmuş, XV. yüzyılda aruz vezniyle; kaside, gazel, mesnevi gibi klâsik nazım şekilleri ile tasavvufî şiirler söylemiş, tekke şiirlerinde kendinden sonrakilere örnek teşkil etmiş şöhretli bir şahsiyettir. Onun hayatı da tıpkı Yûnus Emre’de olduğu gibi menkıbelerle süslüdür.
12.Soru
Aşağıdakilerden hangisi 18. yüzyıl mutasavvıflarından biridir?
Erzurumlu İbrahim Hakkı |
İsmâil Safa |
Dertli |
Seyrâni |
Bitlisli Müştak Baba |
18.yüzyılda mutasavvıf şâirler arasında en tanınmış olan hayatları ve eserleri etrafında menkıbeler teşekkül etmiş iki mühim isim: Diyarbekirli Ahmed Mürşidî ile Erzurumlu İbrâhim Hakkı’dır. 19.yüzyılın asrın belli başlı Dinî-Tasavvufî Türk Edebiyatı mensuplarından; İsmâil Safa, Kuddusî, Turâbi, Mihrabî, Vasfı-i Melâmi, Ayni Baba, Dertli, Seyrâni, Keçecizade İzzet Molla, Şeyhü’l-İslam Arif Hikmet, Salih Baba, Adile Sultan, Bitlisli Müştak Baba vb.lerini sayabiliriz.
13.Soru
İslâmiyet öncesinde, sevgi, doğa, yiğitlik gibi konuların işlendiği ve kopuz eşliğinde söylenen, dörtlüklerden kurulu, hece ölçüsünün kullanıldığı ve
koşmaya benzeyen şiirlere ne ad verilir?
Koşuk |
Sagu |
Destan |
İlahi |
Mani |
İslâmiyet öncesinde, sevgi, doğa, yiğitlik gibi konuların işlendiği ve kopuz eşliğinde söylenen, dörtlüklerden kurulu, hece ölçüsünün kullanıldığı ve
koşmaya benzeyen şiirlere "koşuk" denir.
14.Soru
Aşağıdakilerden hangisi XVI.yüzyıl mutasavvıf şairlerinden biri değildir?
Muhyiddin Abdal
|
Kul Nesîmî
|
Kul Himmet
|
Vâhib Ümmî
|
Pir Sultan Abdal
|
15.Soru
Aşağıdaki şairlerden hangisi Divan Şiiri alanında yetişmiştir?
Kuddusî Ahmed |
Türabî |
Selâmi Mustafa |
Hâlet |
Zekâî Mustafa |
Bu yüzyılda divan şiiri alanında İzzet Molla, Enderunî Vasıf, Lefkofçalı Galib, Hâlet,
Leylâ Hanım, Şeref Hanım, vb. yetişmiştir. Tasavvufî Türk halk şiiri alanında ise Zekâî Mustafa, Selâmi Mustafa, Kuddusî Ahmed, Türabî dikkat çekmektedir.
16.Soru
Türk âşık şiirinde hakkında en çok bildiri sunulan, makale ve kitap yayımlanan âşık hangisidir?
Âşık Veysel |
Âşık Ömer |
Karaca Oğlan |
Gevherî |
Âşık Bağdadî |
Hakkında kitaplar yazılar, tiyatro oyunları sergilenen, araştırmalar yapılan Karaca Oğlan, Türk âşık şiirinde hakkında en çok bildiri sunulan, makale ve kitap yayımlanan âşıktır.
17.Soru
Kore ve Kıbrıs Barış Harekâtı gibi savaşları yaşayanların anlattıkları, toplumun değişik kesimlerinden öne çıkan bir âşık tarafından saz eşliğinde söylenir. Sonra âşık kendisini toplumun tümüne tanıtır şekli aşağıdakilerden hangi âşık olma şeklidir?
Millî Duyguların Etkisiyle Âşık Olma |
Vatan Özlemi Yüzünden Âşık Olma |
Sevda Yüzünden Âşık Olma |
Yoksulluk, İşsizlik, Hastalık Yoluyla Âşık Olma |
Kendi Kendine Âşık Olma |
Millî Duyguların Etkisiyle Âşık Olma: Kore ve Kıbrıs Barış Harekâtı gibi savaşları yaşayanların anlattıkları, toplumun değişik kesimlerinden öne çıkan bir âşık tarafından saz eşliğinde söylenir. Bir süre sonra saz ve söz kabul görünce âşığa ve şiirlerine ilgi artar. Daha sonra da iletişim araçlarının yardımıyla âşık kendisini toplumun tüm kesimlerine tanıtır.
18.Soru
I. Dili durudur.
II. Derlendiği bölgenin dil özelliklerini yansıtmaktadır.
III. Arapça ve Farsça kelimeler yok denecek kadar azdır.
IV. Şiirlerinde aşk, sevgi, tabiat ve güzellikleri işlemiştir.
Yukarıdaki öncüllerden hangileri Karacaoğlan’ın şiirlerinin özellikleridir?
I ve II |
III ve IV |
I ve III |
I, II ve III |
Hepsi |
Karacaoğlan’ın şiirlerinin dili durudur ve derlendiği bölgenin dil özelliklerini yansıtmaktadır. Onun şiirlerinde Arapça ve Farsça kelimeler yok denecek kadar azdır. Şiirlerinde aşk, sevgi, tabiat ve güzellikleri işlemiştir.
19.Soru
Aşağıdakilerden hangisi 17.yüzyıl şairlerinden biri değildir?
Muhyiddin Abdal |
Âdem Dede |
Aziz Mahmud Hüdai |
Kul Nesîmî |
Âşık Virânî |
Muhyiddin Abdal’ın XV. yüzyılın sonları ile XVI. yüzyılın ilk yarısında yaşadığı bilinmektedir. Önceleri onun hayatı ve kişiliği hakkında fazla bir bilgi bulunmamasına rağmen, son zamanlarda Bayram Durbilmez tarafından 1998’de “Muhyiddin Abdal Divânı (İnceleme-tenkitli metin) adlı bir “Doktora Tezi” yapılmıştır. Bu sebeple Muhyiddin Abdal’ın da hayatı, eserleri ve kişiliği bu takdire şayan çalışma ile ilim âleminin istifadesine sunulmuştur.
20.Soru
Halk arasında "şarkı", "deyiş", "deme" ve "hava" gibi adlarla da bilinen, sözlü gelenekte ezgiyle söylenen her türlü şiiri kapsayan terim aşağıdakilerden hangisidir?
Ağıt |
Türkü |
Mani |
Ninni |
Tekerleme |
Halk arasında “şarkı”, “deyiş”, “deme” ve “hava” gibi adlarla da bilinen “türkü”, sözlü gelenekte ezgiyle söylenen her türlü şiiri karşılamak için kullanılan bir terimdir. Pertev Naili Boratav'ın ifadesiyle türkü, “düzenleyicisi bilinmeyen halkın sözlü gelenekinde oluşup gelişen, çağdan çağa ve yerden yere içerisinde olsun, biçiminde olsun değişikliklere (zenginleşmelere, bozulmalara, kırpılmalara) uğrayabilen ve her zaman bir ezgiye koşulmuş olarak söylenen fliirler”dir.
-
- 1.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 2.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 3.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 4.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 5.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 6.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 7.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 8.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 9.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 10.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 11.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 12.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 13.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 14.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 15.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 16.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 17.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 18.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 19.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 20.SORU ÇÖZÜLMEDİ