Turkish Language 1 Final 49. Deneme Sınavı
Toplam 20 Soru1.Soru
Biçim birimlerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi doğru değildir?
Türkçe kök ve gövdeler, eylem ve ad kökü/gövdesi olmak üzere ikiye ayrılır. |
Sözcük kök ve gövdeleri, tek başlarına anlamları veya söz dizimsel işlevleri olan bağımsız biçim birimlerdir. |
Gövdenin üstüne yeni bir yapım eki gelirse doğal olarak ortaya yeni bir gövde çıkar. |
Türkçenin ekleri genellikle tek hecelidir. |
Kök ve gövdeler, birçok örnekte hem ad hem de eylem olabilmektedir. |
Kök ve gövdeler, az sayıda örnekte göç ve göç-, güreş ve güreş- vb. hem ad hem de eylem olabilmektedir.
2.Soru
"Benim dedem, Kurtuluş Savaşına katılmış bir gaziydi" cümlesinin öznesi aşağıdakilerden hangisidir?
gaziydi
|
o
|
dedem
|
benim dedem
|
benim
|
3.Soru
Türk Dil Kurumu yabancı kaynaklı sözlere kaşılık öneriler yapmıştır. Aşağıdakilerden hangisi bunlardan biri değildir?
Selfie - Özçekim |
Mobbing - Bezdiri |
Viyadük - Köprü yol |
Mortgage - Ruhsat |
Anchorman - Gemi Direği |
Türk Dil Kurumunun yabancı kaynaklı sözlere karşılık önerdiği sözlerden birkaçına bakalım: anchorman karşılığında ana haber sunucusu, arboretum karşılığında ağaç parkı, viyadük için köprü yol, mobbing için bezdiri; selfie için özçekim, mortgage tutsat bunlara örnek olarak verilebilir.
4.Soru
Seslerin gerçek değerini göstermek üzere kullanılan, özel işaretler taşıyan alfabeye ne denir?
Söyleyiş ses bilgisi |
Akustik ses bilgisi |
Ayırıcı İşaretler |
Alfabe |
Transkripsiyon alfabesi |
Seslerin gerçek değerini göstermek üzere kullanılan, özel işaretler taşıyan alfabeye çeviri yazı (transkripsiyon) alfabesi denir. Bu nedenle doğru cevap E şıkkıdır.
5.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Türkçe'nin yapı bakımından zengin bir dil olduğunu gösteren özelliklerinden biridir?
Ses uyumsuzluklarının söz varlığını değiştirmesi |
Belirli bir coğrafi alana özgü bir dil olması |
Yapım ekleri ile yeni sözcükler türetilmesi |
Geçmişten günümüze farklı abecelerin kullanılması |
Yazıldığı gibi okunan bir dil olması |
Yapı bakımından eklemeli dil olması dolayısıyla Türkçede yeni sözcükler, terimler türetmek
çok daha kolaydır.Yapım eklerinin sayıca çok ve işlevsel olduğu dillerde bu özellik daha güçlü iken daha az sayıda yapım ekine sahip olan dillerde ekler yoluyla türetilen sözcükler daha sınırlı sayıdadır.
6.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Türkçe kökenli sözlerin birbirine karıştırılarak ya da yanlış telaffuz edilerek yanlış kullanımlara yol açtığına bir örnek olarak gösterilemez?
Bir çardak türü olan kameriyenin bir çiçek türü olan kamelya ile gazete haberlerinde karıştırılması |
Muhatap sözünün radyo televizyon yayınlarında muhattap biçiminde söylenmesi |
İyi haber anlamındaki müjde sözünün müjdeli haber diye kullanılması |
Sağanak kelimesinin sağnak olarak telaffuz edilmesi |
Dershane kelimesinin dershane olarak telaffuzu |
Türkçe kökenli sözler birbirine karıştırılarak yanlış kullanımlara yol açmaktadır. Örneğin, bir çardak türü olan kameriyenin bir çiçek türü olan kamelya ile gazete haberlerinde karıştırıldığına, muhatap sözünün radyo televizyon yayınlarında muhattap biçiminde söylendiğine, iyi haber anlamındaki müjdesözünün müjdeli haber diye kullanıldığına tanık olunmaktadır. Ya da bazı kelimeler yanlış telaffuz edilerek (sağanak kelimesinin sağnak olarak telaffuz edilmesi gibi) yanlışa sebep olabilmektedir. Ancak dershane kelimesinin okunuşu ve yazılışı doğrudur.
7.Soru
8. yüzyılın ilk yarısında dikilen Orhon Yazıtları ile başlayan Türk Yazı dili için tarihsel derinliğe sahip olduğu kanısında aşağıdakilerden hangisi ya da hangilerinin etkisi vardır?
- Kullanılan sözcüklerin mecaz anlamlarının da bulunması,
- Atasözü niteliği kazanmış söz kalıplarının bulunması,
- Kurallı bir dil bilgisi yapısının bulunması.
Yalnız I |
Yalnız III |
I ve II |
II ve III |
I, II ve III |
Ancak bu yazıtlarda kullanılan dil son derece gelişmiştir, işlek- tir. Henüz yazı dili niteliğini kazanmış, yeni yazı dili olmuş bir dil gibi değildir. Kurallı bir dil bilgisinin varlığı dikkati çeker. Sözcüklerin gerçek anlamlarının yanı sıra mecaz anlamları da gelişmiştir. Orhon Yazıtları’nda deyimler, atasözü niteliğini kazanmış söz kalıpları vardır. Bir dilde deyim ve atasözlerinin oluşabilmesi için yüzlerce yılın geçmesi gerekmektedir. Üslup son derece akıcı ve sürükleyicidir. Türk edebiyatında hitabet türünün ilk örneği olmasına karşın son derece etkileyici bir anlatım söz konusudur. Bütün bu özellikler, Türk dilinin tarihinin çok daha öncelere, tarihin karanlık dönemlerine kadar uzandığını gösteren kanıtlardır.
8.Soru
Aynı nesneyi adlandırmak için Tükçede ev, İngilizcede house sözcüğü kullanılmaktadır. Bu durum dilin hangi özelliğini göstermektedir?
Nedensizlik |
İlkellik |
Gelişmişlik |
Üretim gücü |
Yeterlilik |
Dilde nedensizlik ilkesi esastır: Anlam bakımından, doğadaki ağaç, gönderge; “a.ğ.a.ç.” sözcüğü, gösteren; gösterenin zihinde uyandırdığı kavram; bunların tümü de göstergedir. Bütün dillerde gösterge nedensizlik ilkesine dayalıdır. Ağaç sözcüğü ile doğadaki ağaç arasında hiçbir nedensellik ilişkisi yoktur. Bu yüzdendir ki aynı kavram farklı fillerde farklı adlandırılmaktadır. Doğru cevap A’ dır
9.Soru
Aşağıdakilerden hangisi "söz varlığı" ile aynı anlamda kullanılmaktadır?
Terim |
Kelime serveti |
Söyleyiş |
Sosyal medya |
İmla |
Söz varlığı, bir dildeki, bir eserdeki sözcüklerin, deyim ve atasözlerinin bütünü. Söz dağarcığı, söz hazinesi, kelime serveti gibi adlarla da anılmaktadır. Doğru cevap B'dir.
10.Soru
Üst ön dişlerin arkasında diş ünsüzleri oluşur. Aşağıdaki ünsüzlerden hangisi bir diş ünsüzüdür?
/g/ |
/v/ |
/s/ |
/p/ |
/ç/ |
Oluşum yerlerine göre ünsüzler: Oluşum noktası, ünsüzün boğumlandığı, hava akımının engele takıldığı yerdir.
• Alt ve üst dudakların birbirine temas ettiği noktada çift dudak ünsüzleri /b, p, m/ ünsüzleri oluşur.
• Üst dişler ile alt dudağın birbirine temas ettiği noktada ise diş-dudak ünsüzleri /f, v/ oluşur.
• Üst ön dişlerin arkasında diş ünsüzleri /d, n, s, t, z/ ünsüzleri oluşur.
• Üst ön dişlerin hemen üstünde diş eti ile ön damağın birleştiği yerde /c, ç, j, ş/ ünsüzleri oluşur.
• Ön damak ünsüzleri /g, k, l, r/ ön damakta, arka damak ünsüzleri /ġ, ḳ, ł, ğ/ ise art damakta oluşur.
• Gırtlakta oluşan tek ünsüz, /h/dir.
Doğru cevap C'dir.
11.Soru
I. Daha kaliteli ürünler sattıklarını göstermesi
II. Evrensel olduklarını vurgulamak istemeleri
III. Türkçenin daha zayıf bir dil olduğunu düşünmeleri
Yukarıdakilerden hangileri iş yerlerinin yabancı sözcük tercih etme gerekçeleri arasında gösterilebilir?
Yalnız II |
I-II |
I-III |
II-III |
I-II-III |
Daha kaliteli ürünler sattıklarını göstermesi ve evrensel olduklarını vurgulamak istemeleri iş yerlerinin yabancı sözcük tercih etme gerekçeleri arasında gösterilebilir ancak bunu Türkçenin daha zayıf bir dil olduğunu düşünmelerinden dolayı yaptıkları söylenemez.
Bu nedenle doğru yanıt B'dir.
12.Soru
Konuşma diline ait sözcüklerin yazı diline geçmesinin en önemli koşulu aşağıdakilerden hangisidir?
Halk tarafından rağbet görmesi
|
Göçebe yaşamdan izler taşıması
|
Yazı diline ait metinlerde kullanılması
|
Herkes tarafından biliniyor olması
|
Birtakım ağız özellikleri göstermesi
|
13.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Batı Türkçesi döneminde eser veren isimlerden biri değildir?
Sultan Veled |
Yunus Emre |
Gülşehrî |
Hüseyin Baykara |
Aşık Paşa |
Batı Türkçesi döneminde eser veren önemli bazı isimleri şöyle sıralayabiliriz:
Mevlana’nın oğlu Sultan Veled, Yunus Emre, Ali, Şeyyad Hamza, Gülşehrî, Aşık Paşa, Ahmet
Fakih, Hoca Mesut vb. Doğru cevap D'dir.
14.Soru
Toplumda belli bir sosyal sınıfa mensup olanların, daha çok toplum dışı olarak algılanan ve damgalanmış grupların, toplumun diğer kesimlerinden ayrılmak veya gizlenmek içgüdüsüyle kendilerine sözcük ve deyimlerle oluşturdukları konuşma sistemine ne ad verilir?
Yansıma |
İkileme |
Deyim |
Argo |
Ağız |
Argo; toplumda belli bir sosyal sınıfa mensup olanların, daha çok toplum dışı olarak algılanan ve damgalanmış grupların, toplumun diğer kesimlerinden ayrılmak veya gizlenmek içgüdüsüyle kendilerine sözcük ve deyimlerle oluşturdukları konuşma sistemidir. Genel dilin sözcüklerine bazı özel anlamlar vermek ve özel birtakım sözcükler katmakla oluşan argo, bir çeşit özel dil sayılabilir.
15.Soru
Aşağıdakilerden hangisi atasözleriyle ilgili doğru değildir?
Atasözleri ağızdan ağza nakledilmekten dolayı kalıplaşırlar ve hiçbir sözcüğü değiştirilemez ve atılamaz duruma gelirler. |
Atasözlerinde kısalık, düşünceyi en az sözcük ile ve keskin bir anlatımla vermek için belirgin bir kuraldır. |
Atasözlerinin özelliklerinden birisi sürekli tekrarlanmalarıdır. |
Atasözlerinin çok azı tek cümleden ve iki kısımdan oluşur. |
Atasözleri bir ulusun düşünce ve duygu dünyasında yer alan değerleri ve bu değerlerin yoğurarak oluşturduğu kişiliğini, geleneksel dünya görüşünü içinde barındırırlar. |
Hemen hemen tamamı tek cümleden oluşan atasözleri genellikle iki kısımdan oluşur ve ikinci kısım birinci kısımda ifade edilen fikri ve anlamı kuvvetlendirir.
16.Soru
Aşağıdakilerden hangisi dilimizin zenginleştirilmesi konusunda Türk Dil Kurumunun görevlerindendir?
Kitle iletişim araçlarında dilin kullanımını denetlemek. |
Dilimize giren yabancı kaynaklı sözlere karşılıklar bulunması. |
Dilin söz dizimi özelliklerini İngilizceye adapte etmek. |
Türkçeden İngilizceye söz akışını sağlamak. |
Türkçeyi korumak amacıyla yasa çıkarmak. |
Dilimizin zenginleştirilmesi konusunda Türk Dil Kurumu üzerine düşen görevi yapmaya çalışmaktadır. Türk Dil Kurumunun dilimize giren veya girmekte olan yabancı kaynaklı sözlere karşılıklar bulması, Türkçeyi geliştiren ve zenginleştiren çalışmalardan biridir. İngilizceden yeni giren sözlere Türkçenin kaynaklarından yararlanılarak karşılıklar bulmak ve Türkçe kökenli sözleri kullanmak, bir yandan dilimizin gelişmesine katkıda bulunulurken diğer yandan da teknolojiden, bilimden, ana dilimiz aracılığıyla yararlanmamızı sağlanmaktadır
17.Soru
Eski Türkçe dönemi aşağıdakilerden hangisinde doğru verilmiştir?
M.Ö. 10. ve 5. yüzyıllar arası |
M.Ö. 5. ve 1. yüzyıllar arası |
M.S. 1. ve 5. yüzyıllar arası |
M.S. 5. ve 10. yüzyıllar arası |
M. S. 12. ve 13. yüzyıllar |
Eski Türkçe dönemi M.S. 5. ve 10. yüzyıllar arasıdır.
18.Soru
Cümlede, yüklemin bildirdiği hareket, iş veya oluşun yerini ve yönünü bildiren; yaklaşma(-A), bulunma (-dA) , uzaklaşma (-dAn) durumu eklerinden birini alan ögeye ne ad verilir?
Cümlede, yüklemin bildirdiği hareket, iş veya oluşun yerini ve yönünü bildiren; yaklaşma(-A), bulunma (-dA) , uzaklaşma (-dAn) durumu eklerinden birini alan ögeye ne ad verilir?
Belirtili nesne |
Belirtisiz nesne |
Dolaylı tümleç |
Zarf tümleci |
Özne |
Cümlede, yüklemin bildirdiği hareket, iş veya oluşun yerini ve yönünü bildiren; yaklaşma(-A), bulunma (-dA) , uzaklaşma (-dAn) durumu eklerinden birini alan öge dolaylı tümleçtir. Doğru cevap C'dir.
19.Soru
Aşağıdakilerden hangisi "mertlik" ile ilgili bir atasözüdür?
Yuvayı dişi kuş yapar. |
Hısım akraba ile ye iç, alışveriş etme. |
Aman diyene kılıç kalkmaz. |
At ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır. |
Kardeşin büyüğü baba, küçüğü evlat yerine geçer. |
Aman diyene kılıç kalkmaz atasözü mertlik ile ilgilidir. Doğru cevap C'dir.
20.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Türkçenin kullanımı ile ilgili yanlış bir bilgidir?
Yazılışla söyleyiş arasında değişiklikler olması |
Yazı dilinin daha durağan, konuşma dilinin gelişime açık olması |
Yazıldığı gibi okunan okunduğu gibi yazılan bir dil olması |
Yerel kullanım etkisiyle bazı sözcüklerin çekiminde birtakım seslerin düşürüldüğü |
Kimi sözcüklerin kullanımında ses türemesinin ortaya çıkması |
Türkçenin kullanımıyla ilgili olarak yaşanan sorunların başında söyleyiş (telaffuz, sesletim) bozuklukları gelmektedir. Ancak öncelikle Türkçenin söyleyiş özelliği ile ilgili olarak sıkça tekrarlanan bir yanlışa değinmek gerekiyor. Türkçenin “yazıldığı gibi okunan, okunduğu gibi de yazılan bir dil” olduğu söylenir sıkça. Oysa bu, yanlış bir bilgidir. Her dilde olduğu gibi Türkçede de yazılışla söyleyiş arasında ayrılıklar, değişiklikler bulunabilir. Bu durum yazı dilinin daha durağan, konuşma dilinin ise gelişmeye ve değişmeye açık olması sonucunda oluşmaktadır. Bazı dillerde yazı ile söyleyiş arasında ayrılıklar dikkat çekici boyuttadır ve bir kurala bağlanamaz. Türkçede ise sadece bazı seslerin bulunduğu sözcüklerde görülen ses olayları sonucunda yazı dili ile konuşma dili arasında ayrılıklar görülür: Zonguldak’ı yazımının söylenişi Zonguldaı̮ biçimindedir. Değil sözcüğü ise de̮il biçiminde söylenir. Söyleyeyim olarak yazarız ancak ağzımızdan söyliyim ya da söyli:m biçimi çıkar. Dikkat edilirse /ğ/ ve /y/ ünsüzlerinin bulunduğu sözcüklerde birtakım ses olayları sonucunda söyleyişte görülen bu ayrılıklar Türkçenin her zaman yazıldığı gibi okunan bir dil olmadığı gerçeğini ortaya koyar.
Yerel kullanım etkisiyle bazı sözcüklerin çekiminde /r/ sesi ile birlikte birtakım seslerin
düşürüldüğü (örneğin alıyo, bakıyon) görülürken kimi sözcüklerin kullanımında da
ses türemesine (örneğin evdeykene, arabaylan) tanık olunmaktadır.
-
- 1.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 2.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 3.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 4.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 5.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 6.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 7.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 8.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 9.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 10.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 11.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 12.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 13.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 14.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 15.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 16.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 17.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 18.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 19.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 20.SORU ÇÖZÜLMEDİ