Konstrüktivist yazarlar da pozitivistler ile postpozitivistler arasında bir köprü kurma ve bir bakıma, bunlar arasındaki boşluğu doldurma iddiasındadır. Bu açıdan bakıldığında, konstrüktivizmi ‘üçüncü tartışma’ içindeki ‘üçüncü yol’ olarak da nitelendirmek mümkündür.

Yapılar, sadece laftan ibaret, kurgusal şeyler olarak görülmezler. Gerçek ve nesnel bir yanları da bulunmaktadır. Ancak bu nesnellik, yapı içinde yer alan aktörlerin paylaşılan bilgilerine dayanmaktadır. Kısaca sosyal yapılar ortak bilgi, maddi kaynaklar ve eylemlerden oluşurlar.

Yapısalcı yazarlara göre, kapitalist sistemin temel özelliği, sistemin ekonomik birikim üzerine kurulu olmasıdır.

2000’lere gelindiğinde ekonomi politik teorinin temel varsayımının ekonomi ile politika arasında doğrudan bir etkileşim olduğunun kabul edilmesi olarak tanımlandığı görülmektedir.

Liberal feminizm, anarşist feminizm, marksist feminizm, radikal feminizm, sosyalist feminizm, varoluşçu feminizm, postyapısalcı feminizm ve postmodern feminizm gibi türlerden bahsetmek mümkündür.

İngiliz Okulu temsilcileri uluslararası politika diye bir kavram kullanmamışlardır.

Theodore H. Cohn da Global Ekonomi Politik (Global Political Economy) adlı eserinde uluslararası ekonomi politiği realist perspektif, liberal perspektif ve tarihsel yapısal perspektif düzeyinde incelemiştir.

Adam Smith’in laissez faire anlayışına göre, bireysel aktivitelerin hukuksal olarak garanti altına alındığı ve devlet gücünün sınırlandırıldığı bir sistemde kendi çıkarını maksimize etmeye çalışan birey, toplum yararına da hizmet etmiş olmaktadır. Adam Smith klasik iktisadın kurucusu olarak kabul edilmektedir.

Formel kurallar, amiller açısından kurallar, kendi yaşamlarının sabit ve kaçınılmaz özellikleri olarak görülüyorsa, bunlara formel kurallar da denilebilir.

Düalizm herhangi bir alanda birbirlerine indirgenemeyen iki karşıt ilkenin varlığını ileri sürmedir.

Büyük Bunalım olarak adlandırılan 1929 krizi Wall Street hisselerinin değer kaybetmesi ile başlamış ve kısa sürede gelişmiş ekonomilerde çok daha ağır şartlarda ve yerleşik bir bunalımı ortaya çıkartmıştır. Üretim artışı ve tüketim yetersizliği, gelişmiş ülkelerde birçok iş yerinin kapanmasına,, işsizliğin artmasına sebep olmuştur.

Güvenlik Sektörleri, Bölgesel Güvenlik Kompleksi, Toplumsal güvenlik Güvenliğin referans nesneleri Kopenhag Okulunun uluslararası ilişkiler literatürüne kazandırdığı kavramlardandır. Ancak uluslararası güvenlik bunlardan değildir.

Theodore H. Cohn da Global Ekonomi Politik (Global Political Economy) adlı eserinde uluslararası ekonomi politiği realist perspektif, liberal perspektif ve tarihsel yapısal perspektif düzeyinde incelemiştir.

Ters Güvenlikleştirmeyi Mümkün Kılan Koşullar:1.Güvenlik Söylemindeki Değişim 2.Ters Güvenlikleştirmeyi Yapan Aktör ile Kamuoyu Arasındaki Otorite İlişkisi 3. Ters Güvenlikleştirmeyi Gerekli Kılan Koşullar.

Tickner’ın, Morgenthau’nun Politics Among Nations (Uluslararası Politika) adlı eserinde açıkladığı realizm ile ilgili altı prensibini feminist bakış açısıyla ye-niden formüle ederek realizme ilişkin temel birtakım eleş-tiriler getirdiği kavramlar arasında subjektif kararlar yer almaz.

Yukarıda bahsedilen kavramlar güvenlikleştirme analizinin üç bileşenidir.

1981 yılında yayımladığı makalede ilk defa "İngiliz Okulu" kavramını kullanan Roy E. Jones’tur.

Kenneth Waltz’ın güvenlik okuması, güvenlikleştirme teorisi üzerinde çok etkili olmuştur. 

Adam Watson ise uluslararası toplumu “birbirlerini gözeterek karar almanın yanında, ilişkilerini yürütmek üzere aralarında diyalog ve onay ile ortak kurallar ve kurumlar oluşturan ve bu oluşumların devamının ortak çıkarlarına olduğunu kabul eden ülkeler (daha genel tanımıyla egemen siyasi topluluklar) grubu” olarak tanımlamaktadır.

Güvenlikleştirmenin söylemsel bir süreç olduğu hatırlanırsa güvenlikleştirme olabilmesi için söz edimi olması gerekir. Diğer iki koşul ise bu söz edimini gerçekleştiren, güvenlikleştiren aktör ve güvenlikleştiren aktörün söz edimini onaylayan ya da başarısız bir süreçte onaylamayan- bir kamuoyudur. Bu üç faktörün etkileşimlerinin incelenmesi sonucunda güvenlikleşme analizi yapılabilir fakat bu faktörlerin etkileşimini mümkün kılan koşulların da dikkate alınması gereklidir.