Dünya ticaretinin serbestleştirilmesinde en fazla kayırılmış ülke kuralı (the most favored nation clause: MFN) adı verilen bir uygulamanın önemli katkıları olmuştur.

Ekonomide veya pozitif bilimlerin herhangi bir dalında teorinin ana amacı, ilgili bilim dalının kapsamına giren olayların nedenlerini açıklamak, yani olaylar arasındaki “neden-sonuç” (causality) ilişkilerini ortaya koymaktır. Bilimsel olmanın temel özelliği de budur. Bilimde, neden-sonuç ilişkilerinin keşfedilmesi, aynı zamanda olayların önceden tahmin edilebilmesine (prediction), dolayısıyla da olayların denetim altına alınmasına olanak sağlar.

I yanlıştır çünkü tam tersine D. Ricardo, A. Smith'ten 40 yıl sonra Karşılaştırmalı Üstünlük teorisini ortaya atmıştır.Doğru cevap Yanlış, Doğru, Doğru şeklinde değerlendirme yapan B'dir.

Fakat fayda hiç ölçülemez de değildir. Faydayı karşılaştırmalı olarak ölçme olanağı vardır. Bu amaçla tüketici kayıtsızlık eğrileri (consumer’s indifference curves) denilen bir araçtan yararlanılır. Bir tüketicinin kayıtsızlık eğrisi, iki ülkeli modelde geometrik olarak, o tüketiciye aynı faydayı sağlayan çeşitli mal bileşimlerini gösteren noktaların birleştirilmesinden elde edilir. Kayıtsızlık eğrileri orijine göre dışbükeydir.

Doğru cevap C'dir. 2 yanlış 3 doğru değerlendirme vardır. Bu teorem yalnız mantıken doğru teoremlerin test edilmesine olanak vermeyip aynı zamanda test edilebilir hipotezlerin kurulmasına da olanak vermiştir. Ayrıca bu teoremin testi için yapılan uygulamalı çalışmalar tartışmasız sonuçlar ortaya koyabilmiş değildir.

Ticaret hadlerinin uzun süreçte tarım ürünü ihraç eden az gelişmiş ülkeler aleyhine işlemekte olduğunu söyleyen görüş Singer-Prebisch tezidir.

İnsan sermayesi ile ilgili olarak bazıları da araştırma ve geliştirme faaliyetlerinden kaynaklanan ‘’bilgi’’ sermayesi üzerinde durmuşlardır. Bunlara göre ‘’bilgi’’, belli malzeme ve insan gücü ile elde edilebilecek üretim değerinin yükselmesine yol açan bir etkendir.

Bir ülkenin ekonomik bakımdan kendi kendine yetmesi durumuna otarşi denilmektedir.

Bu görüş ekonomik bakımdan tutarlı değildir. Bugün Amerika, sayısız sanayi malında az gelişmiş ülkeleri rekabet dışı bırakıyor. Oysa ki bu alanlarda Amerika’nın ücretleri çok yüksektir. Bu görüşü savunanlar ücretlerle, emeğin marjinal verimi arasındaki ilişkiyi görmezler.

Toplumun o andaki göreceli gelir dağılımını yansıtır. Toplumda ancak hiç kimsenin geliri düşürülmeden bazı kişilerin gelirleri artırılabiliyorsa, o toplumun refahı yükseltilmiş sayılır. Kayıtsızlık eğrileri analizini bir toplum için uygularken ya zararı karşılama ilkesi varsayımını yapmak ya da daha da kısıtlayıcı olarak gelir dağılımının değişmediğini varsaymak gerekir.

Heckscher-Ohlin Teorisi analitik yönden bir tutarlığa sahiptir ve dolayısıyla iktisatçıların bu teoriye karşı bir tutkunluğu vardır. Seçeneklerde sıralanmış olan tüm maddeler teorinin analitik tutarlığını gösteren özelliklerdir.

Smith ve Ricardo’yu da kapsayacak biçimde Klâsik Ekol’e bağlı iktisatçıların değer konusundaki görüşleri emek-değer teorisi (labor theory of value) olarak bilinir. Bu yaklaşıma göre, bir malın maliyeti (ve talep koşullarının bulunmaması durumunda o malın fiyatı) onun üretimi için harcanan emek miktarı ile ölçülür.

Gümrük tarifelerinin yurtiçi üretici ve tüketiciler açısından ithalata rakip malların fiyatını, ihraç mallarının fiyatına oranla düşürmesi durumuna Metzler Paradoksu denilmektedir.

Dış ticaretin kalkınmaya katkıları şu şekilde özetlenebilir:

Üretim ve kaynak açığını karşılama, İç ekonomideki ürün fazlasına çıkış (pazar) sağlama, Geniş bir piyasa hacmi, Rekabet, İç piyasa talebini geliştirme ve Ekonomik dinamizmdir.

Doğru cevap B'dir. Meksika Krizi ve Türkiye Krizi , kriz tarihi ve ülkesi açısından doğrudur. Rusya Krizi 1998, Arjantin Krizi 1999, Güneydoğu Asya Krizi 1998'de çıktığı için eşleştirmeler yanlıştır.